Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1553 E. 2023/1382 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1553
KARAR NO: 2023/1382
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1601 Esas
KARAR NO: 2019/694
KARAR TARİHİ: 31/10/2019
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında İstanbul ili, eski Şişli/ yeni Sarıyer Belediyesi, Maslak/Şişli/İstanbul adresinde bulunan ve tapuda … pafta, … ada, … parsel numarasında kayıtlı arsa üzerine yapılacak inşaatın projelerine ve ruhsat eklerine uygun olarak yapılmasına ilişkin olarak; 06/09/2003 tarih ve … YİBF sayılı, 06/09/2003 tarih ve … YİBF sayılı, 06/09/2003 tarih ve … YİBF sayılı, 06/09/2003 tarih ve … YİBF sayılı, 11/08/2005 tarih ve … YİBF sayılı, 11/08/2005 tarih ve … YİBF sayılı, 11/08/2005 tarih ve … YİBF sayılı Yapı Denetimi Hizmet Sözleşmeyeri imzalandığı, müvekkil şirket ile davalı arasında akdedilen Yapı Denetimi Hizmet Sözleşmesine göre;”sözleşme yılı hizmet bedeline ilave olarak, her yılsonu itibariyle düzenlenecek tespit tutanağı esas alınmak suretiyle kalan işlere ait hizmet bedeli, uygulama yılı yapı yaklaşık maliyeti ve hizmet bedeli oranına göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yeniden belirlenir. Bu durumda doğacak bedel farkı davalı tarafından Yapı Denetim emanet hesabına yatırılır ve öngörülen yapım süresi uzadığı takdirde uzayan sürenin her altı ayı için hizmet bedeline esas oranın %10 u kadar ilave hizmet bedeli ödenir” davalı ile yapılan sözleşmeler bu inşaatın durumu dikkate alındığında, bu aşamada alacak miktarının müvekkil şirket tarafından tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün ve kendisinden beklenebilir olmadığından fazlaya ilişkin tüm haklarımızı saklı tutarak işbu davayı açmak zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmeler ile üstlendiği tüm edimlerini yerine getirdiğini, yapı denetim hizmetini yasalara, yönetmeliklere ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olarak yaptığını, ancak davalı, inşaatın gelinen mevcut seviyesinin tespitine yanaşmadığını ve buna bağlı olarak doğacak yapı denetim hizmet bedelleri ve ilave yapı denetimi hizmet bedellerini yatırması gereken emanet hesabına yatırmadığını, bu konuda ilgili belediyenin yazı ve uyarılarına rağmen davalı, hesaplamanın yapılmasına olanak vermediği gibi hizmet bedellerini de ödemediğini, ayrıca yapı denetim hizmet sözleşmelerinin kayıtlı olduğu Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Yapı Denetim Sisteminde ilgili inşaata ait güncel YİBF (Yapıya İlişkin Bilgi Formu) bilgileri bulunmakta olup hizmet bedellerinin ve ödenmeyen/emanet hesaba yatırılmayan ve müvekkilimize ödenmesi gereken yapı denetimi hizmeti ve ilave yapı denetimi hizmeti bedellerinin hesaplanmalarında güncel değerler esas alınarak hesap yapılması gereği de yerine getirilmediğini, inceleme konusunun yapı denetimi konusunda uzmanlık ve teknik biligi gerektirmesi nedeniyle, mahkemece yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile ödenmeyen yapı denetimi hizmet bedelleri ve ilave yapı denetimi hizmet bedelleri alacağının belirlenmesine, tahkikat sonucunda müvekkil şirketin alacağının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere fazlaya ilişki tüm talep, takip ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile masraflar ve avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verillmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın davalı müvekkilden herhangi bir alacağı bulunmadığını, öncelikle iş bu davanın, … San. Ve Tic. A.Ş.’ye yöneltilmesi ve ihbar edilmesi gerektiğini, davalı müvekkil kooperatif ile müteahhit … San. Ve Tic. Aş. arasında Kadıköy …noterliğinin 06.07.2004 tarihli ve … yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre söz konusu yapı denetime ilişkin masraflar dahil olmak üzere tüm maliyetler kalemleri müteahhit … San. Ve Tic. A.Ş. sorumluluğunda olduğunu, bu hususlar dışında davacı tarafın dosyaya ibraz etmiş olduğu sözleşmelerden bir tanesihariç diğer bütün sözleşmeler geçersiz olduğunu, söz konusu sözleşmelerdeki imzalar kooperatif yetkilisinin ait olmadığını, dolayısı ile de herhangi bir geçerliliği söz konusu bulunmadığını, davacı tarafın 2009 tılında ruhsat1 1 yıl askıya alındığını, bu nedenden dolayı davalı müvekkilin yapı iskan ruhsatını alması gecikmeye uğradığını, müvekkilin bu husustaki doğmuş olan zararına ilişkin olarak tazminat hakkımızı saklı tutulduğunu, zaten hali hazırda davacının lisansı askıda olduğunu, Çevre Ve Şehircilik Bakanlığından ve/veya ilgili kurumlardan sorulduğunda bu husus ortaya çıkacağını, kaldı ki davacı tarafın söz konusu sözleşmelere istinaden herhangi bir hakedişi bulunmadığını, müvekkilimiz kooperatif kayıtlarında yapılan inceleme sonrasında dava konusu alacağa ilişkin her hangi bir borç kaydına rastlanmadığını, davacının bugüne kadar edimlerini yerine getirmemiş olması ve 2007 yılından beri faaliyette bulunmaması sebebiyle haksız davanın reddi gerektiği beyanla usul ve esas bakımından haksız davanın müvekkil kooperatif bakımından reddine, avukatlık ücreti dahil tüm yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunanaş … San. Ve Tic. A.Ş. Vekili beyan dilekçesi ile ; müvekkilim şirketin, Davacı … Ltd Şti. ile hukuki ilişkisi dava dilekçesindeki açıklamalarda ileri sürüldüğü gibi 2003 yılında başladığını, dava dilekçesi eki olarak takdim edilen, ancak tarafımıza tebliğ edilmeyen ek.1,2,3,4,5,6,7 deki sözleşmelerde müvekkilimi bağlayacak bir imza mevcut olmayıp, olması da hukuken mümkün olmadığını, zira, davacı … şirketi ile davalı yapı kooperatifi arasında davalının malik, arsa sahibi olduğu Şişli Sarıyer … pafta, … ada … parsel numarasında kayıtlı arsa üzerinde yapılacak … projesi ile ilgili olarak inşaatta müvekkilim şirket yüklenici olup arsa sahibi olmadığını bu nedenle müvekkil şirket yönünden davanın reddine masraf ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Taraflar arasında 3-2003 tarihli Yapı Denetinm Hizmetleri sözleşmesi, bu sözleşmeye ek sözleşme ve bu sözleşmelerde ki maddelerin değiştirildiği 11/08/2005 tarihli sözleşme imzalanmış olup … YİBF’ler için de ayrı ayrı sözleşmeler düzenlenmiş olduğu davalı kooperatifin yapılacak inşaatta yapı sahibi sıfatını, davacı şirketin yapı denetim firması sıfatını ve ihbar olunan şirketin yüklenici yani müteahhit sıfatını taşıdığı, öncelikle davalının sözleşmelerden ihbar olunan müteahhit firmanın sorumlu olduğuna dair yapmış olduğu husumet itirazı incelenecek olursa 4708 sayılı yasanını ikinci maddesinde “yapı denetim hizmeti, yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı sahibi yapım işi için sözleşme yaptığı yapı müteahhitini vekil tayin edemez” ve ayrıca 5. Maddede “yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilir” hükümlerini içermekte olup bu yasa maddelerine göre yapı sahibi olan davalı kooperatifin yapı denetim hizmet sözleşmesinden sorumlu olup yapılan husumet itirazı yerinde görülmeyerek davanın esasına geçilmiştir. Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesinin süresi boyunca yapı ruhsatının alınmasından başlayarak yapı denetim hizmetinin davalı kooperatife verildiği sabit olup sözleşmelerin geçersizliğine ilişkin itiraz da dikkate alınmaksızın sözleşmelerin incelenmesi sonucunda 06/09/2003 yılında yapılan sözleşmede “hizmet süresinin 21/02/2003 tarihinden başlayarak yapı kullanma izninin alındığı tarihe kadar devam edeceği ve bu surenin 24 ay olarak öngörüldüğü belirtilen sözleşmede bazı maddelerin ek sözleşme ile değiştirildiği, hizmet süresinin 11/08/2005 tarihinden yapı kullanma izninin alındığı tarihe kadar olacağı belirlemiş olup yapı denetim hizmet sözleşmesinin 3. Maddesinde “yapı ruhsatı alındıktan sonra 2 yıl içinde inşaata başlanmadığı veya başlandığı halde 5 yılda bitirilmediği durumlarda bu sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer” hükmü ve ayrıca 5 yılın sonunda yapı denetim hizmet sözleşmesinin yenilenmediği hususu da göz önüne alındığında davacı tarafça verilen hizmet süresinin hem sözleşme tarihi hem ruhsat tarihi olan 11/08/2005’den 11/08/2010 tarihine kadar devam etmiş olduğu, yapı denetim şirketinin 06/09/2011 tarihinde 1 yıl süre ile denetim faaliyetinin durdurulduğu ve bu yasaklılık halilin 18/08/2012 tarihinde kaldırıldığı, davacının bu tarihler arasında denetim yetkisinin bulunmadığı yapı denetim uygulama yönetmeliği 29. Maddede “1 Geçici olarak faaliyet durdurma cezası veya yapı denetim izin belgesinin iptali işlemine yol açan denetim işlerinde, ilgili idaresince bu işe ilişkin denetimsizliğin başladığı seviye tespit edilir ve bu seviyeden sonraki yapı denetim hizmet bedeli ödenmez” gereğince bu sureye ilişkin hakediş alacağının hesaplanamayacağı, yapının denetimsiz kaldığı ve yenilenmesi gereken ruhsatın yenilenmediğinin belediye cevabi yazılarıyla sabit olduğu, sözleşmenin bitiş tarihi itibariyle seviye tespit tutanağının olmadığı fakat ibraz edilen 29/12/2008 tarih ile 31/12/2010 tarihli seviye tespit tutanaklarında inşaatın gerçekleşme seviyesinin aynı olduğu, bu kapsamda bilirkişilerce yapılan ayrıntılı ve denetime açık inceleme sonucunda faturalanan ve idarece onaylanan hakedişlerin 5.576.880,99 TL+KDV olduğu, bu meblağın zaten yüklenici ihbar olunan Müteahhit … Şirketine ödenmiş olup ticari defter kayıtlarının bu noktada örtüştüğü, hakedişi yapılmamış hizmet bedelinin ise KDV dahil 2.376.659,51 TL olduğu, davalı kooperatifin davacı tarafa ödenmek üzere ilgili idarenin emanet hesaplarına bu bedeli yatırmakla yükümlü ve sorumlu olduğu, ayrıca davacı tarafca ilave yapı denetim hizmet bedeli talep edilmişse de sözleşmenin öngörülen 5 yılın sonunda bittiği ve yenilenmediği, bu nedenle ilave yapı denetim hizmet bedelinin hesaplanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla sadece hakedişi yapılmayan hizmet bedeli olarak KDV dahil 2.376.659,51 TL alacak yönünden ” davanın kısmen kabulü ile 2.376.659,51-TL Yapı Denetim Hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağın dava tarihi olan 25/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ruhsatın yenilenmesi için yeni ruhsat alınması zorunlu olmadığını, ruhsat süresinin yasal süresi içerisinde uzatılması ruhsatın geçerliliği açısından yeterli olduğunu, 08/12/2006 tarihinde 1. Tadilat ruhsatı alındığı, tapuda kat irtifakı kurulduğu, ruhsat süresinin 08/12/2011 tarihine kadar uzatıldığını, 21/01/2008 tarihinde, bağımsız bölüm sayısı değişikliği, otopark ve sosyal tesislerin ilaveleri ve yasaya göre yapı sınıfı değişiminden kaynaklı olarak 2. Tadilat ruhsatı düzenlendiğini, ve ruhsat süresinin 21/01/2013 tarihine kadar uzatıldığını, tadilli yapı ruhsatı alındığını, tadilat ruhsatı eki ile o tadilat projesine uygun olarak ilgili Bakanlık, Belediye ve Devlet’in diğer resmi kurumlarında hukuki işlem tesis edildiğini, bu işlem için ödenmesi gereken harçların ödendiğini, 11/08/2005 tarihli ruhsatın arka yüzüne İmar ve Planlama Müdürlüğü tarafından ruhsatın uzadığı şerhi düşüldüğünü, 2. Tadilat ruhsatının, Yapı Denetim Sistemine işlenmesi için Şişli Belediye Başkanlığına müracaat edildiğini, bu durumun hem yapı sahibine hem de yapı müteahhidine bildirildiğini, yapı sahibi tarafında da Şişli Belediye Başkanlığına sunduğu dilekçe ile yapı süresinin uzatılması için gereğinin yapılmasını talep ettiğini, 2. Tadilat ruhsatının yapı denetim sistemine 07/10/2010 işlendiğini ve ilgili belgeler belediyeye sunulduğunu, son ruhsatın tarihi yapı denetim sisteminde 11/11/2013 olarak güncellendiğini ve resmi kayıt altına alındığını ve böylece yapı ruhsatı süresinin 11/11/2018 tarihine kadar uzatıldığı, inşaatın, tadilat ruhsatlarına uygun ve ruhsatın uzatılmasına bağlı olarak tamamlandığını, % 100 lük seviyeye getirilerek işin bitirildiğini, yapının kullanıma açıldığını, inşaatın yapı kullanma izin belgesi düzenlenecek durumda olduğunu ve müvekkilinin yapı denetim hizmetine ilişkin yetkilerinin inşaatın tamamlandığı 28/03/2014 tarihine kadar devam ettiğini, yapı denetim hizmetinin müvekkili tarafından yürütüldüğünü, işin başından sonuna kadar inşaatta müvekkilinden başka herhangi bir yapı denetim firması görev almadığını, hizmet süresine ilişkin davalının da herhangi bir itirazı olmadığını, Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği’nin 22. Maddesi uyarınca denetim hizmeti yapı kullanma izin belgesi alındığı tarihe kadar devam ettiğini, müvekkilinin denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin karar, bakanlık tarafından kaldırılıp geri alındığını, inşaata ilişkin yapı denetim işi Yapı Denetim Sistemi’nde Bakanlık tarafından yeniden müvekkilimiz üzerine resmi kayıt altına alındığını, denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu tarih itibariyle müvekkilimizle davalı arasında seviye tespit tutanakları imzalandığını, 26/09/2011 tarihinde ilgili idareye sunulduğunu, bu tutanaklara göre inşaat % 88’lik seviyeye getirilinceye kadar yapı denetim hizmetinin müvekkilimiz tarafından yürütüldüğünü davalı da kabul ettiğini, hizmetin 11/08/2010 tarihine kadar devam ettiği ve bu tarihteki seviyelere göre hesaplama yapılması ayrıca bu yönden de kabul edilemeyeceğini, kaldı ki denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin olarak verilen kararın iş bu davadaki inşaatla ve yapıyla hiçbir ilgisi olmadığını, asıl olan hizmetin görülmesi ve görülen hizmetin karşılığında ücrete hak kazanılması olduğunu,Ruhsat süresi uzatıldığı ve sözleşme devam ettiğinden ilave yapı denetim hizmet bedelinin de hesaplanması gerektiğini, bu nedenle yapılan hesaplamanın eksik olduğunu, hesaplamalara esas alınan değerler, oranlar, kat sayılar, yapı denetim sisteminde kayıtlı olan resmi kat sayılara aykırı olduğunu, yapı sınıfı değiştiğini, hesaplamalar, “5-A” yapı sınıfına ilişkin fiyatlara göre yapılması gerektiğini, yapılan hesaplamada sözleşme yılı birim maliyet fiyatları gözetilmediğini, yapı Denetim Sistemi’nde yer alan güncel değerler dikkate alınmadığını, bakanlık tarafından uygulanan oranlar ve metrekare birim fiyatları gözetilmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Hizmet bedelini alamadığını iddia eden davacının bugüne kadar 27 maddesinin 3. Fıkrasına ilişkin bir uygulaması olmadığı gibi ilgili idarenin de buna ilişkin bir iş ve işlemi bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen ve seviye tespitini içeren hakediş formlarının bir çoğunda müvekkil yapı sahibinin imzası olmadığı gibi yapı sahibine hakediş formlarının imzalanması babında bir tebligat da yapılmadığını, bu durum yine ilgili Çevre ve şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü tarafından göz ardı edildiğini, 28.01.2008 tarihli proje ile yapının tamamen değiştiği parsel bağımsız bölüm sayısı ve sosyal konut ve ortak alanlar ile ilgili tamamının farklılaştığı ancak buna rağmen bu değişikliklerin ruhsata bağlanmasının kanunen zorunlu olması açık iken yüksek miktardaki ruhsat bedelinden kaçınmak amacıyla sadece proje tasdiki ile yetinildiği görüldüğünü, ilk ruhsat tarihinden sonra tamamen yapıların ve inşaat alanının değiştiği yeri bir proje yapılmış olup değiştirilen bu proje için yeni bir ruhsat alınmadığını, ve 11.08.2005 tarihli ruhsat ise 5. yılın sonunda süresini doldurarak geçersiz hale geldiğini, bu güne kadar bu husus davacı yapı denetim şirketi tarafından müvekkile bir uyarı ve bilgi olarak verilmediği gibi bu husus ile ilgili müvekkil yönetim kurulu üyeleri bilgilendirilmediğini, davacı yapı hizmet bedellerini direkt müteahhit hesabından tahsil ettiğinden dolayı müteahhiti korumak uğruna ağır bir hukuki ve ceza-i sorumluluk altına girdiğini, yapı sahibi adına iddia ettiği hakedişleri ile ilgili fatura düzenlemesi gerektiği halde buna ilişkin bir belge bulunmadığını, davacıya zaten yapı denetim hizmet bedeli davadan önce müteahhit tarafından ödendiğini, kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyen yapı denetimin sanki görevini tam yapmış gibi ruhsat süresi içerisinde yapı denetim bedelini tam olarak hesaplamak suretiyle gerekçeli kararda yazıldığı üzere müvekkile bakiye borç çıkarılması yargıtayın yerleşik kararlarına da aykırı olduğunu,Yapı denetim firması yapı denetim faaliyetinden o kadar uzaktır ki … Projesine ait imar işlem dosyası incelendiğinde müteahhit firmanın şantiye şefi olarak görev aldığı görülen … isimli şahsın sahte iş deneyim belgesi düzenleyerek İstanbul dışındaki belediyeler nezninde ihalele girdiği iddiası ile hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ihaleye fesat karıştırmak suçlaması ile dava açıldığı , böyle bir iş deneyim belgesinin bulunmadığını gördüğü ve bildiği hatta bu kişinin daha sonra müteahhit firmada Genel Müdür Yardımcısı pozisyonunda değerlendirildiğine dair Belediye Başkanlığına müteahhit tarafından yazı verildiğini bildiği halde buna ilişkin hiçbir işlem yapmadığını, tutanak tutmadığını ve gerek müvekkil yapı sahibi gerekse ilgili idareye bir duyuru ve ikaz da bulunmadığını, haberdar etmediğini, bu cezai ve hukuk-i sorumluluğa yolaçan ağır kusurların yapı hizmet bedeline etki edip etmeyeceğinin tespitinin yapılması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, yapı denetim hizmet sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş bedeli alacağı istemine ilişkindir.Dosya kapsamına göre, davalı kooperatif ile ihbar olunan müteahhit şirket arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı kooperatife ait arsa üzerinde yapılacak inşaatın, ihbar olunan yüklenici şirket tarafından üstlenildiği, inşaatın yapı denetim hizmeti için davacı ile davalı kooperatif arasında 7 adet yapı denetim hizmet sözleşmesi düzenlendiği görülmüştür.Davalı vekili, mütehahhit firma ile imzalanan sözleşmeye göre söz konusu yapı denetime ilişkin masraflar dahil olmak üzere tüm maliyetler kalemleri müteahhit …San. Ve Tic. A.Ş. sorumluluğunda olduğunu ileri sürdüğünden öncelikle husumet itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.4078 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun, Yapı Denetim Kuruluşları ve Görevleri “Madde 2 – Bu Kanun kapsamına giren her türlü yapı; Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim kuruluşlarının denetimine tabidir. Yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemez.” Yapı Denetimi Hizmet Sözleşmeleri”Madde 5 – (Değişik birinci fıkra:11/5/2018-7143/19 md.) Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahipleri ile Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre elektronik ortamda belirlenen yapı denetim kuruluşları arasında akdedilir. Bu sözleşmenin bir sureti taahhütname ekinde ilgili idareye verilir. Yapı denetim hizmet sözleşmeleri Bakanlıkça belirlenen haller dışında feshedilemez. ” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre 4078 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun, 2. maddesi ile aynı kanunun 5. maddesindeki hükümler uyarınca yapı denetim hizmetini veren şirkete karşı yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden arsa sahibi sorumlu olup taraflar arasında yapılan sözleşmede yapı denetim hizmet bedelinden yapı müteahhidin sorumlu olduğu kararlaştırılması da bu sorumluluğu değiştirmeyecektir.Bu husus Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 02/12/2015 tarih 2014/35361 E. 2015/35230 K. Sayılı ilamında ” …Davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici … arasında imzalanan Büyükçekmece … Noterliği’ nin 05.08.2007 tarih ve … yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden davalı arsa sahibine karşı dava dışı yüklenici sorumlu ise de 4708 sayılı Yapı Denetim Yasa’ sının 2. maddesindeki, “…Yapı denetim hizmeti, yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemez.” ve aynı Yasa’ nın 5. maddesindeki, “Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilir…Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır.”şeklinde düzenlenen hükümler uyarınca yapı denetim hizmetini veren şirkete karşı yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden arsa sahibi sorumlu olduğu ” şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay 13. HD’nin 28/11/2019 tarih 2016/25151 E. – 2019/11671 K. Sayılı ilamında da, aynı yasa hükümleri uyarınca yapı denetim hizmetini veren şirkete karşı yapı denetim hizmet bedelinin ödenmesinden arsa sahibinin sorumlu olduğu, davalı ile yüklenici arasında yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde, yapı denetim hizmet bedelinden dava dışı yüklenicinin sorumlu olduğunun kararlaştırılması bu sorumluluğu değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle 4078 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun, 2. maddesi ile aynı kanunun 5. maddesindeki amir hükümleri uyarınca davacının, hizmet ücretinden arsa malikleri sorumlu olacağı gözetildiğinde işin esasına geçilmiştir.Mahkemece, taraflar arasında ayrı ayrı imzalanan 7 adet Yapı Denetim Hizmet sözleşmesi kapsamında ödenmeyen yapı denetim hizmet bedelleri ile ilave yapı denetim hizmet bedelleri alacağının bulunup bulunmadığı, varsa alacağın miktarının belirlenmesi hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi heyetinden alınan 02/11/2016 tarihli raporda;” Taraflar arasındaki yapı denetim hizmet sözleşmesinin 3. Maddesinde hizmet süresinin sözleşmenin imzalandığı 06/09/2003 tarihinden başlayarak yapı kullanma izninin alındığı tarihe kadar devam edeceği ve bu surenin 24 ay olarak öngörüldüğü belirtilen sözleşmede bazı maddelerin ek sözleşme ile değiştirildiği, hizmet süresinin 10/08/2005 tarihinden yapı kullanma izninin alındığı tarihe kadar olacağı belirlenmiş olup, yapı ruhsatı alındıktan sonra 2 yıl içinde inşaata başlanmadığı veya başlandığı halde 5 yılda bitirilmediği durumlarda bu sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ereceği ve hizmet bedeli 433.823 m2 x406 TL x 0,0531 = 9.352.617 TL olarak kararlaştırıldığı, Yapı Denetim Hizmetine konu olan inşaatta yapı ruhsatları 11.08.2005 tarihinde alındığı, 10.08.2005 tarihinde değiştirilerek imzalanan sözleşme süresinin 5 yıl olması ve Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği 23.Maddesi; “ (1) Yapı ruhsatı alındıktan sonra iki yıl içinde inşaata başlanmadığı veya başlandığı halde, başlama müddeti ile birlikte 5 yıl içinde bitirilmediği ve bu süre içinde ruhsat yenilenmediği takdirde, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilen sözleşme başkaca bir bildirime gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer” hükmü gereğince akdedilen sözleşmeler 10.08.2010 tarihi itibariyle sona ermiş olup, yapı sahibinin yeni bir yapı denetim hizmet sözleşmesi yapması, ayrıca yapı ruhsatlarının da yenilenmesi gerekirken bu işlemler yapılmaksızın inşai faaliyetlere devam edildiği anlaşıldığı, sözleşmenin sona erdiği tarihte tanzim edilmiş bir seviye tespit tutanağı bulunmamakla beraber, öncesinde Yapı Denetim Kuruluşu, Yapı Sahibi ve Müteahhit imzalı 29.12.2008 tarihli seviye tespit tutanağı ve sonrasında Yapı Denetim Kuruluşu ve Yapı Sahibi imzalı 31.12.2010 tarihli seviye tespit tutanağı bulunduğu ve her iki tutanakta da gerçekleşme seviyeleri aynı olmakla ve sözleşme süre sonundaki seviye olarak dikkate alınabileceği, bu nedenle, sözleşmenin son bulduğu tarih itibariyle yeni bir sözleşme imzalanmaması da dikkate alınarak davacı yapı denetim kuruluşu için 29.12.2008 tarihli seviyeler dikkate alınarak hakediş hazırlanması gerektiği, hazırlanacak bu hakedişte ilgili idare tarafından onaylanan 2007 yılında yapılmış hakedişlerin dikkate alındığı, Yapı denetim hizmetine, davacı ve davalı arasında akdedilen 7 adet yapı denetim hizmet sözleşmesi ve Yapı Denetim Uygulama yönetmeliğinin yukarıda açıklanan maddelerine aykırı olarak sözleşmenin sona erdiği 10.08.2010 tarihinten sonra da devam edildiği, sözleşme bitiş tarihinden sonra tanzim olunan 23.09.2011 tarihli seviye tespit tutanaklarından anlaşıldığı, bu tutanakların da denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasını takip eden günlerde tanzim edildiği, şöyle ki; davacı yapı denetim kuruluşunun denetim faaliyetlerinin, 06.09.2011 tarih 28046 sayılı Resmi Gazetede ilan edilerek 1 yıl süre ile geçici olarak durdurulduğu, davacının bu kararı ilgili idare Şişli Belediyesine Genel Evrak 26.09.2011 tarih 25157 sayıda kayıtlı yazı ile bildirdiği, ekinde de yapı sahibi ile birlikte imzaladıkları bütün YİBF ler için 23.09.2011 tarihli 488 seviyesi bulunan seviye tespit tutanaklarını teslim ettiği, bu tarihten itibaren yeni sözleşmeler imzalanmış, yeni inşaat ruhsatları alınmış olsa bile davacının denetim yetkisi bulunmadığı, Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği 29. Maddesi ” Geçici olarak faaliyet durdurma cezası veya yapı denetim izin belgesinin iptali işlemine yol açan denetim işlerinde, ilgili idaresince bu işe ilişkin denetimsizliğin başladığı seviye tespit edilir ve bu seviyeden sonraki yapı denetim hizmet bedeli ödenmez” hükmü uyarınca hak ediş hazırlanması ve ödenmesi mümkün görülmediği, Davacı yapı denetim kuruluşunun denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulması işlemine 18.08.2012 tarih 28388 sayılı Resmi Gazete ile son verildiği, Şişli Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğünün 08.03.2013 tarihli yazısı ile davacı … şirketine hitaben “… numaralı YİBF’lerde Yapı Denetim firmanızın feshi sonrasında herhangi bir değişikşik yapılmamış olup, sözü edilen parselde yeni bir Yapı Denetim kuruluşu görev almamış ve yeni bir Yapı Ruhsatı düzenlememiştir” ifadesi ile inşaatın denetimsiz olduğunu ve yenilenmesi gereken ruhsatın yenilenmediğini beyan ettiği, yapı sahibi kooperatif, tarihi bulunmayan bir yazı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığına hitaben “… İlçesi … pafta, … ada, … parselde kayıtlı arsa üzerindeki inşaatımızın yapı denetim hizmetinin … Ltd.Şti ile yapılmış olan hizmet sözleşmesindeki şartlarla yürütülmesine muvafakat ettiğimizi arz ederiz.” ifadesi ile yeni bir sözleşme yapmaksızın faaliyetin geçici olarak durdurulduğu tarih 23.09.2011 itibariyle inşaatının denetimsiz olduğunu beyan etmiş olduğu, bu nedenlerle de sözleşme sona ermesi sonrasında hakediş düzenlenmesi mümkün görünmediği,Davacının denetim faaliyetleri 2.kez geçici olarak durdurulduğu, 03.08.2014 tarih 29077 sayılı Resmi Gazete ile 1 yıl süreli geçici durdurma kararı ilan edildiği, 19 gün olarak uygulanacağı belirtildiği, bu durumun davacı tarafından ilgili idare Sarıyer Belediyesine 21.08.2014 tarih 4450563/24917 sayıda kayıtlı yazı ile bildirildiği, ekinde seviyeleri belirtilmeyen seviye tespit tutanaklarını teslim ettiği, bu tutanakları yapı sahibinin imzalamaması nedeniyle yapı sahibine de iadeli taahhütlü olarak göndermiş olduğu, bu seviye tespit tutanaklarının onaylı halinin dosyada görülemediği, bu bilgiler çerçevesinde, davacı yapı denetim kuruluşunun sözleşme bitiş tarihi itibariyle hakedişlerini yapması gerekmekte olduğu, Mevcut bilgi ve ibraz edilen belgeler dikkate alınarak hazırlanması gereken yeni hakedişler toplamının 2.180.421,57 olacağı, yapı denetim hizmeti devamınca onaylanan hak edişlerle birlikte yapı denetim hizmet bedeli toplamının 5.576.880,99 + 2.180.421,57 = 7.757.302,56 + KDV olacağı, davacının defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının fazladan havale ile gelen tahsilattan dolayı dava tarihi itibariyle 280.657,13 TL borçlu göründüğü, bu tutarın davacı alacağından düşülmesi gerektiği ” yönünde görüş bildirilmiştir.Taraf vekillerin itirazı üzerine alınan 28/03/2017 tarihli birinci ek raporda ; ” yapı denetim hizmet süresinin yanlış hesaplandığı itirazı değerlendirildiğinde, dosyada beyan edilen ruhsat fotokopilerinden ruhsat tarihinin 11.08.2005 olarak tespit edildiği, iddia edilen 1.tadilat ve 2.tadilat ruhsatlarının dosyada bulunmadığı, tadilatlarda yapılan değişikliklerin 11.08.2005 tarihli (1-59) (1-60) (1-61) (1-62) (1-63) (1-64) (1-65) (1-66) (1-67) (1-68) numaralı (10 adet) ruhsatların arka sayfalarına “Bağımsız bölüm sayılarının değişikliği nedeniyle dahili tadilat için harç alınarak müsaade verildiği ve işbu ruhsata şerh verildiği” belirtilerek ruhsattaki diğer bilgilerde herhangi bir değişiklik yapılmadığı, verilen şerhte sadece bağımsız bölüm sayılarının değiştirilmiş olduğu, ruhsat tarihinin değiştirilmediği, uzadığı veya uzatıldığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, bu nedenlerle ruhsatın veriliş tarihinden itibaren 5 yıl geçerli olduğu, İmar Yönetmetiği Madde 12 maddesi, “İnşasına 2 yıl içinde başlanmayan veya 5 yıllık ruhsat süresi içinde tamamlanmayan ve süresi içinde ruhsat yenilenmesi yapılmayan yapılar, ruhsatsız yapı olarak değerlendirilir. Ruhsat süresi içinde yapılan başvurularda ilgili idarelerin ruhsatı yeniledikleri tarihe bakılmaksızın ruhsat, ilk ruhsat alma tarihindeki plan ve mevzuat hükümleri kapsamında beş yıl uzatılarak yenilenir. Süre uzatımı başvurusu yapılmayan yapılarda idareler, ruhsat süresinin dolduğu tarihten itibaren en geç 30 gün içinde yapı yerinde seviye tespitini yapar. Ruhsatı hükümsüz hale gelenlerin inşasına devam edilebilmesi için yeniden ruhsat alınması zorunludur” şeklinde olduğu, davalı kooperatifin 2012 yılında Bakanlık Merkez Yapı Denetim Komisyonu Başkanlığına verdiği dilekçede … Ltd.Şti ile sözleşmedeki şartlarla devam etmeye muvafakat ettiğini belirterek niyetini ortaya koyduğu, yasal sorumluluğu olarak yeni sözleşme yapmasının gerektiği, ancak yapmadığı, bu nedenlerle yapı ruhsatı süre sonunun 11.08.2010 olacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. Maddesi ve Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinin 23. Maddesi uyarınca yeni bir sözleşmenin yapılmamış olması nedeniyle hizmet süresinin sonunun da 11.08.2010 tarihi olacağı, Denetim faaliyeti geçici durdurulması kararının kaldırılması ve denetim görevinin iade edilmesi itirazı değerlendirildiğinde, Yukarıdaki açıklamalarla hizmet süresinin 11.08.2010 tarihinde sona erdiğinin belirlenmesine rağmen bu tarihten sonra gündeme gelen yasaklılık durumunun irdelemasi yapıldığında, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 23.Maddesinin 9 fıkrasında “Denetim faaliyeti geçici olarak durdurulan veya izin belgesi iptal edilen yapı denetim kuruluşunun denetim sorumluluğu altında olup inşai faaliyeti devam eden veya yapı denetimi hizmet sözleşmesi fesih edilen işler için yapı sahibi tarafından yeni bir yapı denetim kuruluşu ile sözleşme akdedilir. Yeni bir yapı denetim kuruluşu görevlendirilmeksizin yapının devamına hiçbir surette izin verilmez. İlgili idarece ilk ruhsat numarası yazılmak kaydıyla yeni bir yapı ruhsatı tanzim edilir.” 11. Fıkrasında ” Denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına veya izin belgesinin iptaline sebep olan işler için, herhangi bir inşai faaliyet kalmamış olsa dahi, geri kalan iş ve işlemler tamamlanmak üzere yapı sahibinin bir başka yapı denetim kuruluşu ile hizmet sözleşmesi imzalaması şarttır” hükmünün bulunduğu, bu nedenle denetim faaliyetinin durdurulduğunun ilan edildiği 06.09.2011 tarihi itibariyle davacının denetim faaliyeti bittiği, tespit tutanakları hazırlanarak yeni bir yapı denetim şirketi ile sözleşme yapılması gerektiği, yapı sahibinin başka bir denetim şirketi ile sözleşme yapmamasının ve Belediye Başkanlığının bu süre içinde başka bir görevlendirme yapılmadığı, yeni ruhsat düzenlemediğini beyan etmesinin, yasaklı dönemde denetim işine davacı … tarafından devam edildiğinin gerekçesi veya açıklaması olamayacağı, bir başka inşaat nedeniyle yasaklı duruma düşülmüş olsa bile … şirketinin denetim belgesinin 1 yıl boyunca geri alınmasının devam eden bütün sözleşmeleri için geçerli olduğu ve bütün işlerindeki yetkilerinin durdurulduğu anlamını taşıdığı, bu nedenlerle Yapı Denetim Hizmeti işinin Bakanlık tarafından sistemde davacı … adına işlenmiş olmasının bir geçerliliğinin bulunamayacağı ve inşaatın yasaklılık boyunca denetimsiz kaldığı tespitinin doğru olacağı,Hizmet bedelinin yanlışlığı, hesabın eksikliği, hesap yöntemi, esas alınan değerlerin yanlışlığı itirazı değerlerdirildiğinde, yıl sonu seviye tespitlerine göre uygulama yılı fiyatı ile sözleşme fiyatı arasındaki farkın hakediş hesabında dikkate alındığı, ilave yapı denetim hizmet bedellerinin sözleşmede öngörülen sürenin aşılması durumunda hesaplanabileceği, ancak Yapı Denetim Uygulama Yönetmetiği 23. Maddesi ve Hizmet sözleşmesinin 3. Maddesi gereğince öngörülen süre içinde inşaat tamamlanmamışsa sözleşmenin herhangi bir ikaza gerek kalmadan sona ereceği de dikkate alındığında dava konusu denetim hizmeti işinde sözleşmenin yenilenmediği, bu nedenlerle ilave denetim hesabının yapılmasına olanak bulunmadığı, hesapta eksiklik bulunmadığı, hak ediş hesabında esas alınan bütün YİBF’ lerin 2008 yıl sonu tespitleri ile 2010 yıl sonu tespitlerinin değişmediği, aynı olduğu, bu durumun kooperatif ve denetim şirketi tarafından imzalanmış tutanaklarda görülebileceği,2008 yıl sonu tespitlerinin sözleşme süre sonu olan 11.08.2010 tarihinde de aynı olacağı ve 2008 yıl sonu seviye tespitlerine göre hesap yapılmasının doğru olduğu, sistemden alınan her hakedişin ayrıca onaylı olması gerektiği, onaylanmadan alınan bilgisayar çıktılarının belge olarak dikkate alınamayacağı, 21.01.2008 tarihinde alındığı belirtilen tadilat ruhsatının dosyada beyan edilmediği, tadilatın geçerli olan ruhsat üzerine dahili tadilat olduğu belirtilerek bağımsız bölüm değişikliği nedeniyle şerh verildiğinin belirtildiği, süre değişikliği, uzatıldığı konusunda bir düzenlemenin yapılmadığı, bu nedenlerle ruhsatta belirlenmiş olan 4-A yapı sınıfının 5-A olarak değiştirilmesirin doğru olmayacağı, hesaplarda hem sözleşme yılı yapı yaklaşık fiyatları hem de uygulama yılı yapı yaklaşık fiyatları dikkate alındığı, sürenin uzamadığı dikkate alındığında ilave hizmet bedelinin de hesaplanmasına gerek duyulmayacağı, hakedişlerde uygulamanın yapıldığı yılın fiyatlarının kullanılmasının değişmez bir kural olduğu, 2014 yılına ait fiyatların hesaplarda kullanılamayacağı,Davalı ile ihbar olunanın itirazları yönünden, davacı tarafından beyan edilen toplam 433.823 m2 inşaat alanından 287.934,2m2 sinin yüksek bloklar olup 4-A yapı sınıfında gösterilmiş olduğu geriye kalan fark 145.887,2m2 alanın otoparklar olduğu, otoparkların da 4-A yapı sınıfından gösterildiği, bu durum haksız zenginleşmeye yol açacağından hesaplamada dikkate alınmadığı itirazı değerlendirildiğinde, taraflar arasında yapılan sözleşmelerde böyle bir ayrım yapılmadan tek fiyat ve tek denetim hizmet oranı belirlemesinin kendileri tarafından yapıldığı, hakedişlerle hesaplanan bedellerin dosyadaki belgeler kullanılarak yapılabileceği, sözleşmenin tarafı olarak yaptıkları anlaşmanın maddelerini bilirkişilerin değiştiremeyeceği, davacı hizmetlerinin heyetimizce dikkate alınmamasına rağmen davalı tarafından tutanaklar %88 seviyede imzalanmış olmakla kabul edildiğinin görülebildiği, yapı denetim hizmet bedellerinin inşaat aşamalarına göre peşin olarak Yapı Denetim emanet hesabına yapı sahibi koopoeratif tarafındarı yatırılması gerektiği, yapılan hakediş hesabının yasaklılık dönemlerini kapsamadığı, peşin yatırılmayan denetim hizmet bedellerinin fatura tanzimine engel olduğu, tarafımızdan yapıları hesapların kanuna ve usulüne uygun olduğu, inşaatın bitirildiği tarihin kullanıcılara teslimi değil, yapı denetim şirketinin hazırlayacağı iş bitirme tutanağı veya Belediyenin yapacağı tespitlerle belirlenebileceği, tarafımızdan hazırlanan hakkediş hesabında … tarafından imzalanmış seviye tespit tutanaklarının kullanılmış olduğu, itirazın gerekçesiz oluğu, iskan harcı, proje onay harcı yatırılmış olmasının dava konusu ile bir ilgisinin bulunmadığı ” 02.04.2018 tarihli ikinci ek raporda; ” Mahkemeye sunmuş olduğumuz kök ve ek rapordaki inceleme ve değerlendirmelerimizin aynen devam ettiği, ihbar olunan şirket taralından dava konusu denetim hizmeti ile ilgili olarak belediyeye 13.06.2005-01.10.2010 tarih aralığında toplam 6.671.322,98 TL ödeme yapıldığı, bu ödemelerin ise davacı denetim şirketi ticari defterlerinde 6.359.457,42 TL’lik kısmının kayıtlı olduğu “11/07/2018 tarihli üçüncü ek raporda ; ” 2. Ek rapora yapılan itirazların kök rapora ve 1.ek rapora yapılan itirazlardan farklı bir yönü bulunmadığı, itiraz edilen konularda yeni bir belge beyan edilmediği, ruhsat süresinin her tadilat projesinde uzadığı belirtilerek itiraz edildiği halde, sürenin uzatıldığını gösteren bir belge sunulmadığı, dosyaya daha önce beyan edilen ruhsat fotokopilerinde sürenin uzatıldığını gösteren bilgi bulunmadığı, davacının itirazlarında “ruhsatın yenilenmesi için Belediye’ye müracaat edildiği, bilgi verilmesi için ayrıca dilekçe yazıldığı” belirtilmesine tağmen yenilenen ruhsatın dosyaya beyan edilmediği, mahkemeye sunmuş olduğumuz kök rapor, 1. Ek rapor ve 2. Ek rapordaki inceleme ve değerlendirmelerimizin aynen devam ettiği ” yönünde görüş bildirilmiştir. Somut olayda; davalı kooperatif ile ihbar olunan müteahhit şirket arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı kooperatife ait arsa üzerindeki inşaatın yapı denetim hizmeti için davacı ile davalı kooperatif arasında 7 adet yapı denetim hizmet sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmesi kapsamında ödenmeyen yapı denetim hizmet bedelleri ile ilave yapı denetim hizmet bedelleri alacağının ödenmediği iddiası ile işbu davanın açıldığı görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporları uyarınca, hizmet süresinin, başladığı 11/08/2005 tarihinden itibaren inşaatın 5 yılda bitirilememesi ve sözleşmenin yenilenmemesi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 3. Maddesi ve Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinin 23. Maddesi gereğince hizmet süresinin 11/08/2010 tarihinde son bulduğu, sözleşmenin bitiş tarihi itibariyle seviye tespit tutanağı bulunmasa da ibraz edilen 29/12/2008 tarih ile 31/12/2010 tarihli seviye tespit tespit tutanaklarında inşaatın gerçekleşme seviyesi aynı olması nedeniyle 29/12/2008 tarihli seviye tespit tutanaklarına göre hak ediş bedellerinin hesaplandığı görülmüştür.Davacı vekili, gerek dava gerek istinaf dilekçesinde; 08/12/2006 tarihinde 1. Tadilat ruhsatı alındığı, tapuda kat irtifakı kurulduğu, ruhsat süresinin 08/12/2011 tarihine kadar uzatıldığını, 21/01/2008 tarihinde, bağımsız bölüm sayısı değişikliği, otopark ve sosyal tesislerin ilaveleri ve yasaya göre yapı sınıfı değişiminden kaynaklı olarak 2. Tadilat ruhsatı düzenlendiğini, ve ruhsat süresinin 21/01/2013 tarihine kadar uzatıldığını, tadilli yapı ruhsatı alındığını, tadilat ruhsatı eki ile o tadilat projesine uygun olarak ilgili Bakanlık, Belediye ve Devlet’in diğer resmi kurumlarında hukuki işlem tesis edildiğini, bu işlem için ödenmesi gereken harçların ödendiğini, 11/08/2005 tarihli ruhsatın arka yüzüne İmar ve Planlama Müdürlüğü tarafından ruhsatın uzadığı şerhi düşüldüğünü, 2. Tadilat ruhsatının, Yapı Denetim Sistemine işlenmesi için Şişli Belediye Başkanlığına müracaat edildiğini, bu durumun hem yapı sahibine hem de yapı müteahhidine bildirildiğini, yapı sahibi tarafında da Şişli Belediye Başkanlığına sunduğu dilekçe ile yapı süresinin uzatılması için gereğinin yapılmasını talep ettiğini, 2. Tadilat ruhsatının yapı denetim sistemine 07/10/2010 işlendiğini ve ilgili belgeler belediyeye sunulduğunu, son ruhsatın tarihi yapı denetim sisteminde 11/11/2013 olarak güncellendiğini ve resmi kayıt altına alındığını ve böylece yapı ruhsatı süresinin 11/11/2018 tarihine kadar uzatıldığı, inşaatın, tadilat ruhsatlarına uygun ve ruhsatın uzatılmasına bağlı olarak tamamlandığını, % 100 lük seviyeye getirilerek işin bitirildiğini, yapının kullanıma açıldığını, inşaatın yapı kullanma izin belgesi düzenlenecek durumda olduğunu ve müvekkilinin yapı denetim hizmetine ilişkin yetkilerinin inşaatın tamamlandığı 28/03/2014 tarihine kadar devam ettiğini ileri sürmüştür.Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, ilk alınan 11/08/2005 tarihli ruhsat üzerinde bir takım tadilatlar yapıldığı, tadilat ruhsatları ile ilgili kayıtların Bakanlığın yapı denetim sistemine işlendiği, inşaata devam olunarak yapının 28/03/2014 tarihinde tamamlandığı, kullanıma hazır hale getirildiği, bu süreç içerisinde başka herhangi bir yapı denetim firmasının görev aldığına ilişkin bir iddia bulunmadığı gibi bu hususta bilgi, belge dosyaya sunulmadığından inşaatın tamamlandığı tarihe kadar davacının yapı denetim hizmeti verdiği görülmüştür. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 22. Maddesinde, yapı denetimi hizmetinin süresi, sözleşmenin imzalandığı tarihten denetlenen yapı için yapı kullanma izninin alındığı tarihe kadar geçen süre olduğu ve bu süre, yapı sahibi ile yapı müteahhidi arasında akdedilen yapım sözleşmesinin süresinden az olamayacağı düzenlenmiştir. Ancak davacının belli dönemlerde faaliyetinin askıya alındığı, nitekim Şişli Kaymakamlığı İlçe Hukuk işleri Şefliğinin Sayın Mahkemeye sunduğu 24.06.2015 tarih 28962010-640-1650 sayılı yazıları ekindeki Araştırma Raporunda ” Araştırma konusu : İstanbul İli, … İlçesi (eski Şişli), … Mahalesi,… pafta, … ada, … parsel üzerinde bulunan inşaatın, inşaat seviyesinin Şişli Belediye Başkanlığınca Ulusal Yapı Denetim Sisteminde geriye dönük olarak 31.12.2009 tarihinde 94100 olarak değiştirildiği, akabinde bu yere hukuka aykırı olarak yapı kullanma izin belgesinin düzenlendiği, bu belgeye dayanılarak tapu ve diğer resmi dairelerde herhangi bir işlem yapılamayacağı iddiasının incelenmesidir.İnceleme ve tahlil bölümünde: “Müşteki firmanın faaliyeti 06.09.2011 tarihinde geçici olarak durdurulmuş, bu husus firma tarafından 26.09.2011 tarihli yazı ile Belediyeye bildirilmiştir. 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu 8.maddesi son fıkrasına göre yapının devamına izin verilmemesi gerekirken, yasa hükmü yerine getirilmeyerek inşai faaliyet durdurulmamıştır. Yine aynı hüküm gereği inşaatın devam edebilmesi için yapı sahibince başka bir firmanın görevlendirilmesi gerekirken, Belediye tarafından firmaya yazılan 08.03.2013 ve firmanın Bakanlığa yazdığı 30.04.2013 tarihli yazılardan, firmanın yasaklı olduğu 06.09.2011 ile 18.08.2012 tarihleri arasında, yeni bir yapı denetim kuruluşunun görevlendirilmediği, iskan başvurusunun yapıldığı 26.09.2012 tarihinde müşteki firmanın görev ve sorumluluklarının devam ettiği anlaşılmıştır. Diğer yandan Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinin 23/4 maddesinde “Yapı Denetim Kuruluşu tarafından hazırlanan iş bitirme tutanağının idarece onaylanmış olması durumunda” yapı denetim kuruluşunun yapı kullanma izin belgesini ayrıca imzalamasi şartı aranmayacağı belirtilmiş, 10 adet yapı kullanma izin belgeleri, Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği 5/ö maddesine aykırı olarak “yapının ruhsata ve eklerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğini belirten ek 11 de gösterilen form ve ek-9 a uygun iş bitirme tutanağı olmaksızın, 30.03.2014 Mahalli İdareler Genel Seçimlerinden iki gün önce 28.03.2014 tarihinde imzalanmıştır. Müşteki yapı denetim firmasınca iskan belgeleri imara aykırılık nedeniyle değil hakedişlerin ödenmemesi nedeniyle imzalanmamıştır. Yapı Denetim Uygulama yönetmeliği 27/2 maddesince hakedişlerin ödenmesine ilişkin düzenleme yapılmış ve “yapı denetim hizmet bedellerinin, yapı sahibince hesaba yatırılacağı ve ödeme makbuzunun birer suretinin yapı sahibi tarafından ilgili idareye ve yapı denetim kuruluşuna verileceği” belirtilmiş, aynı yönetmeliğin 27/3 maddesinde de “hizmet bedeli yatırılmadığı takdirde “yapı denetim kuruluşunca yapı faaliyet durdurma tutanağı ile seviye tespit tutanağı tanzim edilerek, tanzim tarihinden itibaren üç iş günü içinde ilgili idareye bildirimde bulunulacağı, ilgili idarece yapı tatil tutanağı tanzim edilerek yapının devamına izin verilmeyeceği” hükme bağlanmıştır. Müşteki tarafından yapı denetim hizmet bedellerinin yatırıldığına dair dekontun ibraz edilmediği, Şişli Belediye başkanlığına 31.12.2008 tarihinde bildirilmiş, son olarak da 28.03.2014 tarihinde bahse konu yapılmış, ancak işlem dosyasında bu nedenle başkanlığa sunulan tutanağa rastlanmamış, belediye sadece bilgilendirilmiştir. Bu bakımdan müşteki Yapı Denetim firması kusurlu bulunmuştur. Bununla beraber her ne kadar kendilerine yapı faaliyet tutanağı sunulmamış olsa da, yapı sahibine hizmet bedellerinin yatırılarak banka dekontlarının ibrazı hakkında 09.03.2009 tarihli yazı yazıldığı, ayrıca 04.11.2013 ve 28.03.2014 tarihli yazılar da dikkate alındığında, hizmet bedellerinin ödenmediğinden bilgi sahibi olunduğu ve yapı sahibince de bu yönde hiçbir makbuz sunulmadığı halde, iskan belgelerinin imzalanması doğru bulunmamıştır.” Yapı denetim uygulama yönetmeliği 22/1 maddesine göre denetim hizmetinin süresi, sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle başlamakta, yapı kullanma izin belgesi alındıktan sonra ermektedir. Dolayısıyla müşteki firma ile yapı sahibi arasında sözleşmenin imzalandığı tarih ile kullanma izin belgesinin düzenlendiği 28.03.2014 tarihinden, yönetmeliğin 29.maddesi “Geçici olarak faaliyet durdurma cezası işlemine yol açan denetim işlerinde, ilgili idaresince bu işe ilişkin denetimsizliğin başladığı seviye tespit edilir ve bu seviyeden sonraki yapı denetim hizmet bedeli ödenmez” hükmü gereği, yasaklı olduğu 06.09.2011 ile 10.08.2012 tarihleri arasında geçen süre düşülmek suretiyle, kalan süre için, Yapı Müteahhidi tarafından 12 adet dekont karşılığı, 16.06.2005 ile 01.10.2010 tarihleri arasında yatırılan 6.648.789,93TL de dikkate alınarak, kalan bedelin müşteki firmaya ödenmesi gerektiği değerlendirilmiştir…” şeklinde rapor hazırlanmıştır.Davalı vekilinin, dairemize sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, söz konusu inşaat ile ilgili iskan, yapı ruhsatı ve proje usulsüzlüğü ve adli makamlardaki usulsüz işlemlerin İçişleri Bakarlığı Başmüfettişi tarafından bir rapor halinde tespit edildiğini beyan ederek ilgili araştırma ve tespit raporunu ibraz etmiştir. T.C. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, 126/2 sayılı Mülkiye Başmüfettişi … tarafından düzenlenen 03/03/2020 tarihli raporda ” Şişli Belediyesince düzenlenen yapı kullanma izin belgelerinin mevzuata uygun düzenlenmemesi ve belgeleri düzenleyenler hakkında mahkeme sürecinin devam etmesi nedeni ile bu belgelerin Sarıyer Belediyesince geçerli adledilmediği, mevzuata uygun düzenlenmeyen yapı kullanım izin belgelerinin iptal edilmesi, kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak yapı kullanma izin belgelerin düzenlenmesi gerektiği ” şeklinde görüş bildirildiği, söz konusu işlemler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma bürosunca soruşturma başlatıldığı anlaşılmıştır.Yukarıda açıklandığı üzere, davacının sözleşmenin başladığı tarihten itibarin inşaatın tamamlandığı sürece kadar yapı denetim hizmeti vermiş ise de bu süreç içerisinde belli dönemlerde faaliyetinin durdurulduğu, bu dönemde yapı sahibince başka firma görevlendirilmediğinden yapının devamına izin verilmemesi gerekirken inşaata devam olunduğu ve iskan ruhsatının alınmasına ilişkin bir takım usulsüzlükler nedeni ile adli ve idari makamlarca soruşturma yapıldığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, hizmet süresinin başladığı tarihten inşaatın tamamlandığı tarihe kadar ki Bakanlık nezdinde ki Yapı Denetim Sistemi üzerindeki tüm hak edişler ve kayıtlar getirtildikten sonra adli ve idari soruşturmanın akıbetinin sonucuna göre, davacının faaliyetinin askıya alındığı dönemler dikkate alınmaksızın davacının ödenmeyen yapı denetim hizmet bedeli ile varsa ilave yapı denetim hizmet alacağının ne kadar olduğu hususunda, konusunda uzman bilirkişi kurulundan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle davacı ile davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1601 E. 2019/694 K. Sayılı 31/10/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının ayrı ayrı Hazineye irat kaydına,4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2023