Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1552 E. 2020/248 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1552
KARAR NO : 2020/248
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/44 Esas
KARAR NO : 2020/134
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketlerin … Grubunun bünyesinde yer alan kardeş şirket olduklarını, davalı gerçek kişilerin ise Kıroğlu Şirketler Grubunun Yöneticisi/ortağı/sahibi olduklarını, dolayısya şirketlerin birbirleriyle yakın ilişki içinde olduklarını, Yeni Türk Ticaret Kanunu 195. maddesinin grup şirketlerin oluşumuna izin verdiğini, TTK. 209.maddesinin ise; zarardan dolayı grup şirketlerine ve/veya hakim ortak şirkete dava açılabileceğini öngördüğünü, tüzel kişilik perdesinin aralanması kuralının huzurdaki davada uygun bir metod olduğunu, … AŞ.nin borçlarından dolayı davalı grup şirketleri ile birlikte ortak olan diğer davalılarında hukuki olarak sorumlulukları olduğunu, dava dışı ancak davalılar ile kardeş/grup şirketi olan olan … A.Ş. isimli şirketin grup şirketi olan şirketlerine yaklaşık 7.000.000,00 TL borçlu olduğunu, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, borcun Anadolu 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/887-2015/1022 Esas ve 2014/1016 esas sayılı kararlarıyla sübuta erdiğini ve kesinleştiğini, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına 2.kez itirazda bulunduklarını, bu itirazında müdürlükçe reddedildiğini, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesine müracaatta bulunduklarını, mahkemece bu taleplerinin de 2016/234 E. Sayılı dosya ile reddedildiğini, alacaklarının 2. kez sübut bulduğunu, İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/417 E. sayılı dosyasına alacak davası açıldığını, bilahare yargılama sırasında davanın iflas davasına çevrildiğini, mahkemece yetkisizlik kararı verildiğini, … A.Ş. hakkındaki davanın Anadolu 2.Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/1427 E. sayılı dosyası olduğunu iddia ederek İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1427 Esas Sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyalarındaki Borçlu … A.Ş.’den alacaklarının ıslah hakları saklı kalmak suretiyle 10.000 TlL alacaklarının takip tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan TTK 195. ve 209 maddeleri gereği sorumlulukları nedeniyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, borçluların borçlarını ödememesi halinde gerektiğinde iflas ile ilgili yasal ilanlarında yaptırılarak iflasa karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesi özetle: Davacı şirketlerin borçlusu olduğunu iddia ettikleri … borçları bakımından müvekkil şirketin sorumlu olduğu iddia edildiğini, dava dilekçesinden …’in borçlarının kesinleşip kesinleşmediği dahi anlaşılamadığı halde davacılar vekili dilekçesinde ısrarlı olarak davanın sübut bulmuş olduğunu iddia ettiğini, bu iddianın kabulü mümkün olmadığını, zira davacıların eğer bir alacak iddiası varsa, bu iddialarını öncelikle borcun asıl borçlusundan talep etmek durumunda olduğunu, davacılar vekili, borçlu ile hiçbir ilgisi olmayan müvekkil şirketten talep etmekle kalmamış ayrıca iflas talebinde de bulunduğunu, her ne kadar bu iddianın hukuka aykırılığı en ufak bir izaha dahi muhtaç olmasa da, herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek adına cevap vermek gerekliliği hasıl olduğunu, iflas yoluna başvurulabilmesi; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 177’nci maddesi ile belli koşullara bağlandığını, dolayısıyla bu koşulları hiçbirini haiz olmadığı açık olan müvekkil şirket aleyhine ticaret mahkemesinde dava ikame ederek iflas takibi başlatılması hukuken mümkün olmadığını, müvekkil şirket ile davacının borçlusu olduğu iddia edilen Ceyda İletişim şirketi arasında hiçbir hukuki bağ olmadığını, bu nedenle müvekkili şirket ile davacının alacaklı olduğu … arasında ilişki bulunmadığından davanın müvekkil şirket yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davacının birleştirme talebinin reddine, davacının … nezdindeki alacağının müvekkil şirketten tahsili, ödenmediği takdirde müvekkil şirketin iflası taleplerinin haksız olması ve hukuki dayanak yoksunluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesi özetle ; Davacı taraf, her ne kadar … A.Ş.’ye karşı kesinleşmiş bir alacağı varmış gibi bir dava açmış olsa da … A.Ş. firmasından kesin alacaklı olduğuna dair bir delil ileri süremediğini, kardeş şirket oldukları ve alacaktan davalıların da sorumlu oldukları yönünde bir dava dermeyan edebilmesi için öncelikle ilk firmadan alacaklı olduğunu kesin ve net bir şekilde ortaya koyabilmesi ve ispatlaması gerektiğini, asıl borçlu firma olduğu iddia edilen … A.Ş.’nin borçlu olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme hükmü mevcut değilken işbu davanın görülebilmesi kanunen mümkün olmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın alacak iddiasında bulunduğu ikinci dosyanın İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibine konu 07.05.2014 tanzim, 01.08.2014 vade tarihli, 99.169,00-TL miktarlı bono dan kaynaklı olarak müvekkil şirkete karşı alacak iddiasında bulunduğu icra takip dosyası olduğunu lakin alacak iddialarının dayandırıldığı bononun sahte düzenlendiğini, borçlu şirkette herhangi bir bağı olmayan bir şahsın atmış olduğu bir imza üzerine borçlu şirkete ait (muhtemelen sahte) kaşenin basılması ile borçlu şirket, aslında var olmayan bir alacağa karşılık borçlu gösterildiğini, davacı tarafın sahte belge ve sahte iddialarla açmış olduğu icra takibine karşılık tarafımızca İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1335 E. Sayılı dosyası ile tahtında borca ve imzaya itiraz davası açıldığını, İşbu yargılama sonucunda verilen İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1335 E., 2017/680 K. Sayılı 27.07.2017 tarihli kararında ‘Davacının imzaya itirazının kabulü ile icra takibinin davacı açısından durdurulmasına’ karar verildiğini ayrıca davalı alacaklının 19.833,00-TL icra inkar tazminat ödemesine ve 9.916,00-TL para cezasına mahkum edilmesine karar verildiğini yani davacı tarafından alacaklı olduğunu iddia ettiği dosya kapsamında aslında borçlu olduğunu, davacı tarafın birleştirilmesini talep ettiği, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1427 E. Sayılı dosyasının tamamen alakasız bir dosya olduğunu kaldı ki o dosyada da davacı taraf, aynı icra takip dosyalarına ilişkin alacak iddiasında bulunduğu ve buna ilişkin iflas talep ettiği, halbuki iflas davasının ancak gerçek bir alacağı olup da tahsil edemeyen alacaklı tarafından açılabilecek bir dava olduğu, bu nedenle sahte senetler düzenleyerek ya da sahte senet düzenlendiğini bilerek icra takibine başvuran, bu yolla sanal bir alacak oluşturan, asıl bir alacağa sahip olmayan bir kişinin yapacağı iflas talebinin dinlenebilirliği olmadığını, nitekim borçlu olduğu iddia edilen şirketin davacı şirkete ödemesi gereken bir borcu mevcut olmadığı için, alacağın varlığı davacı tarafınca ispatlanamadığı için, ayrıca açılmış olan iflas davası İİK 177. madde hükmünde yer alan şartların hiçbiri sağlayamadığı için iflas davası yargılaması sonucunda kuvvetle muhtemeldir dava reddolacağını, sonuç olarak, davacı tarafın müvekkil şirkete yöneltmiş olduğu tüm alacak iddiaları da yapılan yargılamalar sonucunda iptal edildiği ya da sahteliği kanıtlandığından davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 20/11/2019 tarihli duruşmasında davacı tarafa birleşen dosyanın davalıları yönünden her bir şirket için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL iflas avansını yatırmak üzere süre verildiği, aksi halde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak davacı tarafından her bir davalı şirket için iflas avansının yatırılmadığı, davacılar vekilinin 12/02/2020 tarihli duruşmasında ise esas dosya yönünden iflas avansını yatırdıklarını, birleşen dosya yönünden ilan kararı verildiği taktirde masraf yatırılacağını, bu aşamada dosyadaki avansın yeterli olduğunu beyan ettiği, davacı şirketler yetkilisi tarafından İİK’nun 181. Maddesi yollamasıyla İİK 160. Madde hükmü gereğince dava şartı olarak belirlenen iflas avansını verilen süre içerisinde yatırılmadığı anlaşılmakla davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı şirketler yetkilisi tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, Mahkemesi tarafından verilen kararda her ne kadar tarafımızca davaya konu edilen iflas avansı konusunda iflas ilanının yapılmasına ilişkin herhangi bir karar oluşturulmaksızın yalnızca tarafımızın iflas avansını yatırmadığından bahisle davanın reddi açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların yargılama sırasındaki eşitliğini adalete uygun şekilde sağlayacak ve bunu gözetecek olanlar yargı erkleri olduğunu ancak yargılamanın usulüne uygun yürütülmediğini iddia ederek, kararın kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Davalılar aleyhine İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/88 esasına kayıtlı işbu davanın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1427 esas sayılı dosyası ile birleştirildikten sonra birleştirilen mahkemece davalılar yönünden tefrik kararı verilerek mahkemenin 2020/44 esasına kaydı yapılmıştır. Dava, İİK 177. maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas davasıdır.Dosya kapsamından, davacı, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyalarındaki Borçlu … A.Ş.’den alacaklarından borçlu şirket ile aralarında organik bağ olduğu iddiasıyla davalı şirketlerinden sorumlu olduğu ve takip konusu alacağın tahsilinin mümkün olmaması nedeniyle borçlular hakkında 177/4. fıkrası gereğince, doğrudan doğruya iflas talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin 20/11/2019 tarihli duruşmasında davacı tarafa birleşen dosyanın davalıları yönünden her bir şirket için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL iflas avansını yatırmak üzere süre verildiği, aksi halde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak davacı tarafından her bir davalı şirket için iflas avansının yatırılmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, İİK 177. maddesi gereğince borçlunun doğrudan doğruya İflas talebinde, İİK 160. maddesinin uygulanma yeri, dava şartı olup olmadığına ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın iflas”, “ Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 177/1. fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Yasanın 181. maddesinde, 159,160,164,165 ve 166’incı maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslarada tatbik olunacağına yer verilmiştir. Uygulanması gerektiği belirtilen 160. maddede ise “ masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir. İİK.nın 160. maddesi kamu düzenindedir. İflas isteyen alacaklının, alacaklılar toplantısına kadar gerekli giderleri ödemek zorundadır. Mahkemenin, bu masrafların peşin verilmesini ara kararıyla istemesi, bu yükümlülük yerine getirildikten sonra ancak davaya devam edilmesi gerekecektir. Çünkü, yasanın öngördüğü bu yükümlülük davanın görülebilmesi şartıdır. Bir diğer anlamıyla dava şartıdır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.04.2016 tarihli, 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı emsal ilamında da “iflas isteyen alacaklının İİK ‘nın 181. maddesi yollamasıyla 160. maddesi uyarınca gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorunda olduğu, söz konusu hususun özel olarak düzenlenmiş bir dava şartı olduğu, iflas avansı depo edilmeden yargılamaya devam edilmesinin mümkün olmadığı” açıkça belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. 114/2. fıkrada ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına İlişkin hükümlerin saklı olduğuna yer verilmiştir. İcra ve İflas Kanunun 160. maddesinde düzenlenen, masrafların peşin verilmesine dair düzenlemenin, HMK 114/2. fıkrada yer verilen dava şartlarından olması nedeniyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi için verilen kesin süreye rağmen davanın aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, İİK nun 177. maddesi gereğince, doğrudan doğruya iflas talebinde bulunan davacı alacaklı tarafından, verilen kesin süreye rağmen dava şartına dair noksanlığını yerine getirmemiş olması nedeniyle, davanın usülden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı şirketler yetkilisinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı davacı taraftan peşin alındığından Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 164/2 bendi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/11/2020