Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/155 E. 2021/229 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/155
KARAR NO: 2021/229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1098 Esas
KARAR NO: 2017/714
KARAR TARİHİ: 14/09/2017
DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketi ile davalı … Üniversitesi arasında Güvenlik Hizmet Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, davalı üniversiteye son olarak verilen hizmet karşılığı 31/07/2015 tarihli fatura düzenlediğini, ancak davalı tarafından oluşan cari hesap alacağının ödenmemiş ve 90.000,00 TL borcu bulunduğunu, davalı üniversite ile yapılan görüşmelere rağmen borcun ödenmemesi sebebiyle davacı şirketin takip başlattığını, davalı üniversitenin icra takibine itiraz etmiş olduğunu, davalı üniversitenin haksız itirazı neticesinde durmuş olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkiyi itiraz ettiklerini, dava konusu işin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğundan bahsedilmeyeceğini, davacı şirketin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, bu kapsamda asliye ticaret mahkemelerinin görevsiz olduğunu, tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, yetkili mahkemece açılmayan davanın öncelikle yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili şirketin aralarındaki güvenlik sözleşmesi gereği yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, davacı şirketin güvenlik sözleşmesi devam ederken hırsızlık olayının meydana geldiğini, meydana gelen hırsızlık olayının üniversite bünyesinde güvenlik zaafiyeti nedeniyle meydana geldiğini bu nedenle hizmetin ayıplı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece”…. taraflar arasında 15/11/2014-15/11/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığı, 06/03/2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde hizmet sözleşmesinin feshedildiği, sözleşme feshedildikten sonra tarafların onayladığı 03/09/2015 tarihli cari hesap mutabakatı ve tarafların TTK hükümlerine uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarından takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 90.000,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmış olup; her ne kadar davalı vekili taraflar arasında imzalanan güvenlik hizmet sözleşmesi uyarınca verilen hizmetin ayıplı olduğunu, işyerinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde 89.600,00 TL zarara uğradıklarını bu nedenle 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 15. Maddesi uyarınca ayıp oranında hizmet bedelinden indirim talebinde bulunmuş ise de; davalı üniversite Tüketici konumunda olmadığından bu davada Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Borçlar Hukuku’nun hizmet sözleşmesini düzenleyen hükümlerde hizmet sözleşmesine konu edimin ayıplı olarak ifa edilmesi halinde alacaklıya ayıp oranında bedelden indirim isteme şeklinde bir seçimlik hak düzenlenmemiş olup; güvenlik hizmet bedelinden ayıp oranında indirim yapılamayacağından davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmeyerek, davalının hırsızlık olayı nedeniyle uğradığını iddia ettiği zarara ilişkin harçlandırılmış bir dava ve bu zarara ilişkin usulüne uygun süresinde takas mahsup definde bulunmadığı ve genel hükümler çerçevesinde zararının tazminine ilişkin hakların saklı olduğu hususları nazara alınarak tarafların TTK hükümlerine göre uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarından davacının davalıdan 90.000,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak, takibe konu alacak miktarı yönünden itirazın iptali talebinin kabulüne, İcra İnkar Tazminatı Yönünden; Takibe konu alacak cari hesap ilişkisi sonucu düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit bir alacak olup, itiraz haksız olduğundan davacı lehine İİK 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı üniversitenin harçtan muaf olduğunu, 6502 sayılı Kanunda ” tüketici” tanımı yalnızca gerçek kişileri değil aynı zamanda tüzel kişileri de kapsadığı, davalı üniversitenin tacir sıfatına haiz olmadığı ve kar amacı gütmediğinden davanın öncelikle görevsizlik sebebiyle reddi ve dosyanın tüketici mahkemesine gönderilmesi gerektiği, davacı taraftan yapılan kesinti, sunulan hizmetin ayıplı olmasından ve üniversitesi mütevelli heyeti odasında hırsızlık yaşanmasından kaynaklandığı, yani davacı tarafça iddia olunduğu gibi hırsızlık olayının bulunmadığı, davacı tarafın sözleşmeye uygun hareket etmediği tahkikat sürecinde yapılan araştırması ve 28.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda bu hususların sübuta erdiği uyuşmazlığın 6502 sayılı TTK hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği , somut uyuşmazlıkta fatura alacağı mevcut olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılmasına , davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen Güvenlik Hizmet Sözleşmesinden kaynaklı cari alacağın tahsili talepli davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasının incelendiğinde; davacı tarafından davalı üniversite aleyhine 90.000,00 TL tutarında cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece tarafların tacir sıfatına haiz olduğu belirtilerek yargılamaya devam olunmuş, davalı vekilince gerek cevap dilekçesinde ve gerekse istinaf dilekçesinde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu belirtilerek öncelikle mahkemece verilen kararının görev nedeniyle kaldırılmasını talep etmiştir.Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesinden, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında re’sen incelenir. Davalı vakıf üniversitesi; kazanç amacı olmamak şartı ile mali ve idari konular dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olarak Yükseköğretim Kurulunun görüş ve önerisi üzerine kanunla, tüzel kişiliği haiz olmak üzere kurulmakta olup; bu tüzel kişiliğinde, gerek 2809 sayılı Kanun hükümleri ve gerekse Anayasa Mahkemesinin 30.05.1990 günlü ve 1990/2 E 1990/10 K. sayılı kararı uyarınca kamu tüzel kişiliği niteliğinde olduğu tartışmasızdır(HGK’nun 13.05.2015 günlü ve 2014/13-566 E. 2015/1339 K. sayılı kararı da aynı yöndedir). TTK m 16/2 ‘ ye göre Develet, il özel idaresi , belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısın dan fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi , ister doğrudan doğruya ister kamu hukuk hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzelkişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar . Vakıf üniversiteleri tacir sıfatına haiz değildir. (Yargıtay HGK, T.12.12.2007 , E 2007/11-965,K 2007/961 Aynı yönde Yargıtay 20. H.D. 22.10.2015 T. 2015/9631E. 2015/10002 K sayılı ilamları) Davaya konu somut olayda, davalı üniversite ve davacı güvenlik şirketi arasında düzenlenen güvenlik hizmet sözleşmesi uyarınca cari hesap alacağına bağlı olarak açılan davaya, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. Bu durum karşısında, iş bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gözetilerek; mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114-115 maddesi uyarınca davanın usulden reddine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca kabulüne, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/1098 Esas, 2017/714 Karar ve 14/09/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 2-HMK’nun 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE 3- Davalı tarafça başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca yatırmış olduğu istinaf başvuru harcının HAZİNEYE irat kaydına, 4-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-HMK’nun 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03/03/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.