Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1537 E. 2020/233 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1537
KARAR NO: 2020/233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/304 Esas
KARAR NO: 2019/1239
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
DAVA: TAZMİNAT (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı … Mahallesi … Caddesi … Sokak … Apt. … D:… Yüksekova/Hakkari adresindeki ev eşyalarını, 08/03/2016 başlangıç, 08.03.2017 bitiş tarihli, … poliçe nolu “Eşya Güvence Sigorta Paketi” ile davalı … firmasına sigortalattığını, bölge yaşanan terör olayları nedeniyle, 13.04.2016 tarihinde davacının evi, içindeki tüm eşyalar ile birlikte yerle bir olduğunu, davacının sigortalanan evinin içindeki eşyalarının bedellerini ödenmesi için 15.05.2016 tarihinde davalı … şirketine başvurmuştur. Yapılan başvuru üzerine davacının talebi incelemeye alınmış ve eksper raporu düzenlendiğini, ancak bu eksper raporunun davacıya verilmediğini, davacının başvurusuna dair davalı şirkete ait “www…com.tr” internet adresinde hasar dosyası sorgulaması yapılabildiğini, davacının hasar dosya numarası … olup, yapılan sorgulamada “hasar tarihi : 13.04.2016, ihbar tarihi 15.05.2016, dosya durum süreci: inceleme” olarak gözüktüğünü, davalı … şirketi 15.05.2016 tarihinden bu yana, yani yaklaşık 3 senedir davacıyı oyalamış ve dosyayı sürümcemede bıraktığını, davacının başvurusu red edilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, bunun sebebi sorulduğunda kimseden sağlıklı bir bilgi almasının mümkün olmadığını, sigorta sözleşmeleri Türk Ticaret Kanunu’nda mutlak ticari iş olarak düzenlendiğinden temerrüt tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan reeskont avans faizi işletilmesi gerektiğini, tüm bu açıklamalar ışığında davalı tarafından ödenmeyen hasar bedelinin tespiti ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 14.06.2019 tarihinde ikame edilen işbu davaya konu taleplerin TTK. M. 1420 uyarınca zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı sebebiyle reddini istediklerini, davacı tarafın delillerini sunmadığını, ve davalı şirkete tebliğ ettirmediğini, HMK m. 121 hükmü uyarınca, dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin dilekçeye eklenerek mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması; HMK m. 122 uyarınca da dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinin zorunlu olduğunu, dava dilekçesi ekinde davacının talebine dayanak hiçbir belgenin davalıya tebliğ edilmediğini, dava konusu olay çarpışma niteliğinde olduğundan terör klozu kapsamında değerlendirilemeyeceğini, meydana gelen olaylar terör kapsamında değil çarpışma kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, zira olayların boyutu, süresi ve fiziki imkansızlıklar terör nitelendirmesini aşar vaziyette olduğunu, zamanaşımına uğramış taleplere konu davanın reddini, davacı delillerinin tarafımıza tebliğine ve tebliği müteakip cevap hakkımızı kullanmak üzere tarafımıza iki hafta süre verilmesini, davacının sözleşme öncesi ve sonrasında riziko ağırlaşmaları hakkında bildirim yükümlülüklerini kasten ihlal etmiş olması nedeniyle ve esasa ilişkin sair nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece”…Davacı tacir olmayıp, ticari ve mesleki amaç ile hareket etmemesi nedeni ile anılan yasanın 3/1-k maddesine göre tüketici olduğu gibi 3/1-ı maddesine göre tüketici ile ticari amaçla hareket eden kamu-özel gerçek veya tüzel kişileri arasında kurulan SİGORTA SÖZLEŞMESİ de tüketici işlemidir. Açıklanan nedenlerle 07/11/2013 tarihli 6502 sayılı yasanın 73/1 maddeleri uyarınca Tüketici istekleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olup mahkememiz görevli olmadığından davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; 1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE, 2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özet; davaya konu uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği, Genel Şartlar kapsamında yetkinin de belirlendiği belirtilerek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, eşya güvence sigorta poliçesinden kaynaklı maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. … no’lu poliçenin incelenmesinde 08.03.2016-08.03.2017 dönemlerini kapsadığı, riziko adresinin ” … Mah. … Cad. … Sok … Apt. … Yüksekova Hakkari” olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu somut uyuşmazlıkta, bölgede yaşanan terör olayları sonucu 13.04.2016 tarihinde davacının evindeki eşyaların kullanılamaz hale geldiği belirtilerek davalı … şirketinden iş bu maddi zararının tazminini talep ettiği ancak zararının sigorta şirketince karşılanmadığı iddiasıyla davanın açıldığı ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda davaya konu alacağın tüketici işleminden kaynaklandığı ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı eşya güvence sigorta sözleşmesine dayanmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, davanın TTK 4. ve 5. maddesinde belirtilen ticari davalardan olmadığı ve 6502 Sayılı Yasanın 73/1 maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine , görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğuna dair karar verilmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında , taraflar arasındaki ilişkide davacının mesleki ve ticari bir amaçla hareket etmediği, sıfatının tüketici olduğu anlaşıldığına göre 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 73. maddesine göre davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerekir. mahkemenin görevli olması bir dava şartı olup, mahkemece her zaman resen nazara alınmak durumundadır. Kaldı ki, 6502 sayılı yasanın 83/2 maddesindeki “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmü uyarınca sigorta hükümlerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda düzenlenmiş olması halinin de bu yasa maddesi uyarınca davacısının tüketici olması nedeniyle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olma gerçeğini değiştirmeyeceğine kanaat getirilmiştir. Nitekim Yargıtay 17.Hukuk dairesinin 2019/6287 Esas 2020/3604 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Sonuç olarak; dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilere, istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nun 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınan 54,40 TL istinaf karar harcının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c bendi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.11/11/2020