Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1535 E. 2023/675 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1535
KARAR NO: 2023/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1436
KARAR NO: 2019/1102
TARİHİ: 21/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (İstirdat İsteminden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/01/2017
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davacı firma ile davalı … arasında 25.12.2015 tarihinde internet erişim hizmet sağlanması amacıyla “… Kurumsal İnternet Erişimi Hizmet Şartnamesi” ve “Elektronik Haberleşme Hizmetlerine İlişkin Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeler ile davalı,davacı firmaya internet hizmeti sağlaması karşılığında davacı firmada ücret ödemeyi üstlendiğini, davalı, bu sözleşme ile sürekli edim yükümlülüğü üstlendiğini, iş bu sözleşmenin davalıdan celbini istemek gerektiğini, davalı firma ila imzalanan “… Kurumsal İnternet Erişimi Hizmet Şartnamesi” m.3.3 de internet hizmetinin sözleşmenin imzalanmasından sonra en geç üç ay içerisinde (25.03.2016 tarihine kadar) hizmetin müvekkil şirkete sağlanacağı taahhüt edildiğini, davalı şirket ile defaten yapılan görüşmelere rağmen belirtilen internet erişim hizmeti davacı firmaya hiçbir zaman sağlanmadığını, sözleşme gereğince öncelikle internet erişim hizmeti erişiminin sağlanacağı ve karşılığında davacı şirketin ödeme yapacağı belirtildiğini, davalı firma en geç 25.03.2016 tarihine kadar internet erişim hizmeti sunacağını belirtmişse de bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı firma daha sonra edim yükümlülüğünü yerine getirmiş gibi mart ayının sonundan itibaren müvekkil şirkete fatura keşide etmeye başladığını, keşide edilen faturalar davacı şirket tarafından borçlu sanılarak ödenmişse de sonradan bu borcun hiç doğmadığı anlaşıldığını, iş bu nedenle davalının hizmetini sunmadığı bir edimin karşılığı olan ücreti alması beklenemeyeceğinden iş bu davanın açılması ve ödenen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini isteme zorunluluğu hasıl olduğunu, davalı firmanın davacı … borçlu göstermiş ve haksız olarak kendilerine toplam 4.674,55 TL ödeme yapılmasını sağladığını, davalı şirketin internet hizmetini sağlamak yükümlülüğünü yerine getirmemesi, edimin sürekli bir edim niteliği taşıması ve sağlanmayan bir hizmete ilişkin fatura düzenlemeye devam edilmesi nedeni ile, Ankara … Noterliğinin 26.07.2016 T. Ve … Y. Numaralı ihtarı ile sözleşmelerin sona erdirildiği ve ödemelerin geriye yönelik olarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkil şirkete iade edilmesi istendiğini, davalı şirket, ödemeleri davacı şirkete iade etmemiş ve ihtarnameyede cevap vermediğini, bu nedenle davalı hakkında Ankara …icra müdürlüğünde … dosya numarası ile icra takibi başlatılması zorunluluğu hasıl olduğunu davalı firma takibin haksız olduğunu iddia ederek itiraz ettiğini, icra takibine karşı yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline itirazın haksız olması nedeni ile davalının alacağının %20’si oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Taraflar arasında, 25/02/2015 tarihinde “Elektronik Haberleşme Hizmetlerine İlişkin çerçeve sözleşme ” ve “… Kurumsal İnternet Erişimi Hizmeti Şartnamesi” imzalandığını, sözleşmenin 3.maddesinde, sözleşmenin konusu ve şartnamenin 2 maddesinde hizmet tanımı ve içeriği belirlenmiş olduğunu, şartnamenin 2.maddesinde “… Kurumsal internet erişim hizmeti, yerel operatör altyapısına ait bakır veya fiber bağlantısı üzerinden …’a ait internet erişiminin Müşteri ye sağlanması olduğunu, müşteri … tarafından kendisine …’nın omurgası üzerinden sunulan internet hizmetini aşağıdaki özel hükümler kapsamında alacağını, hizmet, … omurgasının erişim noktalarına (POP) erişen Müşteri’nin bu omurganın internet bağlantı noktalan aracılığı ile küresel ınternet üzerinden, … omurgası dışındaki diğer noktalara erişim sağladığını, 3.maddede de hizmete ilişkin özel hükümlere yer verildiğini, şartnamenin 3.3 maddesinde de; şartname konusu hizmetin 3 ay içerisinde … tarafından çalışır hale getirileceğini, çerçeve sözleşmenin g.maddesınde düzenlenen hallerin bu süreye dahil olmadığı açıkça belirtildiğini, çerçeve sözleşmenin 8.maddesinde mücbir sebepler ve mücbir sebeplerin dışında hangi hallerin uzatılmış süreye ilişkin olduğu kabulü gerekeceği ayrıca ve açıkça belirtildiğini, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde; davacı tarafın 2016 Mart, Nisan ve Mayıs aylarında internet erişiminin sağlanamadığı yönünde bir şikayet ve bildirime rastlanılmadığını, davaya konu yapılan Faturalara TTK’nın 21.Maddesi 2.fıkrası bağlamında 8 (sekiz) günlük yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş ödemeler itirazı kayıt konulmaksızın gerçekleştirildiğini, faturalar tebliğ edildikten ve ödemeler yapıldıktan sonra noter ihtarnamesinde o da sadece 13/07/2016 tarihli faturaya TTK’nın 217 maddesine göre itiraz ettiğini bildirildiğini, ancak bunu da kanunda belirtilen 8 (sekiz) günlük yasal süre içerisinde yapmadığını, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Davacı ile davalı arasında 25/12/2015 tarihinde internet erişim hizmet sözleşmesinin akdedildiği,sözleşmede davalı tarafından davacıya internet hizmetinin verilmesinin üstlenildiği, bu kapsamda 31/03/2016 tarihli 910.60 TL ,30/04/2016 tarih 1881,90 TL ,31/05/2016 tarihli 1882 TL faturaların davalı tarafından tanzim edildiği ve davalıya söz konusu fatura bedellerinin davacı tarafından ödendiği bu ödeme bedellerinin bilahare istirdat istemine konu edilerek ödemelere isabet eden tutar için davacı tarafından davalı aleyhine icra takibine girişildiği, davalının vaki itirazı üzerine mahkememize iş bu davanın ikame edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda davalı icra takibine konu faturalarda yazılı olan hizmeti davacıya verildiğini bu nedenle faturalardan doğan alacağı bulunduğunu ispat yükü altındadır. Davalı tarafından fatura içeriğinin sekiz günlük süre içerisinde itiraz edilmemesi nedeni ile ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğu ileri sürülmüş ise de fatura içeriğine sekiz günlük süre içersinde itiraz edilmemiş olması faturaların konusu hizmetin davacıya verildiği yönünde davalıda bulunan ispat yükünü ortadan kaldırmayacağı bu nedenle davalının uyuşmazlıkta hizmetin verildiğini ispat etmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından fatura bedellerinin ödenmesinin icra tehdidine dayandığı , davalı tarafından tanzim edilen faturaların kendisine tebliğ sonrası Ankara …Noterliğinin 26/07/2016 Tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilişi ile de ayrıca anlaşılmaktadır. Mahkememizce davalı davacıya fatura konusu hizmetin verildiğini de ayrıca savunmakta olduğundan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna yazı yazılmış mezkur kurum tarafından verilen cevab-i yazının incelenmesi ile davacı şirketin, davalı … şirketinin aboneleri arasında gösterilmediği anlaşıldığı gibi ayrıca davacı şirketin, davalı superonline tarafından BTK’ya abonesi olarak bildirilmediği anlaşılmış abone olarak bildirilmeyen davacının davalıdan hizmet almadığı ayrıca anlaşılmıştır. Bunun yanında dava dışı … A.Ş. Ye yazılan yazıya verilen cevapta fatura tarihlerinde internet ve telefon hizmetinin davacı şirkete kendileri tarafından verildiği belirtilmiştir. Yine mahkememizce görevlendirilen bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda davacının davalıdan internet hizmeti almadığı, davalının hizmet verdiğini kayıtları ile ispat edemediği rapor edilmiştir. Bu şekilde davacı tarafından uyuşmazlık konusu edilen faturaların davacıya hizmet verilmeksizin tertip edildiği anlaşılmakla davacı tarafından fatura bedellerine yönelen talebin kabulüne karar verilmiştir.Davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin davalıya 27/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği davalının temerrüdünün 27/0/72016 tarihinde gerçekleştiği tarafların tacir bulunuşu nedeni ile davacının davalıdan 3095 sayılı yasa 2/2 .maddesi gereğince davalının direnim tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği anlaşılmış ve söz konusu (27/07/2016 ile 16/11/2017 arası) dönemde avans faiz tutarının 152,70 TL ye isabet ettiği de mahkememizce tespit edilmiştir.Davacı tarafından ihtarname gideri de takipte asıl alacağa konu edilerek bu tutarların davalıdan tahsili istenmiş ise de ihtarname gideri yargılama giderlerindendir. (HMK m.323/1-ç) Bu nedenle ayrı bir alacak kalemi olarak hüküm altına alınamaz. Takip tarihinden önce davalı ihtarname ile temerrüde düştüğünden ve davalının sözleşme hükümüne aykırılığı ihtarname ile tespit edildiğinden, bu gider yargılama gideri yapılabileceğinden mahkememizde açılan davada, davalıyı temerrüde düşüren ihtarname gideri de talep edilmiş olduğundan , ihtarname gideri yargılama giderleri içine katılarak, davanın kabulü nispetinde davalıya yükletilmesine karar verilmiştir. Nihai olarak davacı tarafından icra inkar tazminatı talep edilmiştir. Davacıya hizmetin verilmediği davalı şirketin kayıtları ile sabit olmasına rağmen ,davalının istirdat istemine konu edilen faturaları tertip ederek bedelini davacıdan tahsil ettiği anlaşıldığından, davacının davada alacaklı olduğu tutarın varlığı ve miktarı davalı tarafından belirlenebilir olma özelliğini ihtiva ettiğinden davacı alacağının likit nitelikte bulunma şartını sağladığı anlaşılarak davacının icra inkar tazminatı talebinin İİK 67/2 .Maddesine uygun olduğu kanaatine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;tacir olan davacının kendisine tebliğ edilen faturaya karşı itiraz etmemesi nedeniyle ispat yükünün yer değiştirdiği, hizmet sunulduğuna dair bilgi ve belgelerin müvekkil şirket kayıtları üzerinde görüntülenememesinin sebebinin internet kullanımı ve bilgilerinin geriye dönük olarak 2 sene tutulmasından kaynaklandığı dikkate alındığında davacı şirketin iddiasını ispatlayamadığı ve hizmet almadığını delilleriyle birlikte ortaya koyamadığı dikkate alınmalıdır. Huzurdaki davada aslında müvekkil şirket üzerinde olması gereken ispat yükü, davacının kendisine tahakkuk ettirilen faturalara süresi içerisinde itiraz etmemesi nedeniyle yer değiştirmiştir. Davacı şirket, müvekkil şirket kayıtlarına dayanarak iddiasını ispatlayamamıştır. Bu nedenle kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. TBK m. 78 uyarınca:”Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” Her ne kadar gerekçeli kararda fatura bedellerinin ödenmesinin icra tehdidine dayandığı belirtilse de ortada geçerli bir takip bulunmaması nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödenmediği, bu nedenle huzurdaki davanın istirdat davası gibi görülemeyeceği, davacının kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiği, oysaki davacının kendisine tebliğ edilen faturalara itiraz etmediği, borcunu herhangi bir ihtirazi kayıtta bulunmadan ödediği, dolayısıyla ödemelerin hataen olduğunun kabul edilemeyeceği ortadadır. Bu nedenle kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece davanın esasına ilişkin istinaf sebeplerimizin reddedilmesi halinde de, davada daha önceden Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/43 E. 2017/758 K. sayılı 5.10.2017 tarihli kararıyla İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiğinden müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesi gereğince davalının yükümlüğünü yerine getirmediği iddiası ile davacının ödediği faturaların istirdadı için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacının 15/11/2016 tarihinde davalı aleyhinde 4.674,50TL asıl alacak, 168,09 faiz, 152,14TL tebligat gideri, 4.90TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.999,63 alacak için takip başlattığı, takibin dayanağının 25/12/2015 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle ödenen bedelin istenmesi ve ihtarname masrafı olarak belirtildiği, ödeme emrine ödenen faturaların, ödeme makbuzlarının ve ihtarnamenin eklendiği görülmektedir. Davalı taraf, borçlu olmadıklarından bahisle takibe süresinde itiraz etmiş, davacı tarafından işbu itirazın iptali davası süresinde açılmıştır. Davacı taraf, 31/03/2016 tarihli 910,60 TL bedelli faturayı 11/04/2016 tarihinde; 30/04/2016 tarihli 1.881,90 TL bedelli faturayı 09/05/2016 tarihinde; 31/05/2016 tarihli 1.882TL bedelli faturayı 13/06/2016 tarihinde havale yoluyla ödemiştir. Davacı taraf, Ankara … Noterliği’nin 26/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşme gereğince sağlanması gereken internet hizmetinin sağlanmadığı, buna rağmen fatura keşide edildiği, hizmet sağlanmadığından TBK 125/3 maddesi gereğince sözleşmeden dönüldüğü, ödenen faturalar toplamı 4.674,50 TL nin ticari faizi ile birlikte derhal hesaba gönderilmesi, aksi halde hukuki yollara başvurulacağı ve 13/07/2016 tarihli faturaya TTK 21/3 maddesi gereğince itiraz edildiği bildirilmiştir. İhtarname davalı tarafa 27/07/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.Taraflar arasında 25/12/2015 tarihinde internet erişim hizmet sağlanması amacıyla “… Kurumsal İnternet Erişimi Hizmet Şartnamesi” ve “Elektronik Haberleşme Hizmetlerine İlişkin Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığı, bu sözleşmeler ile davalının,davacı internet hizmeti sağlaması karşılığında davacının ücret ödemeyi üstlendiği, imzalanan “Superonline Kurumsal İnternet Erişimi Hizmet Şartnamesi” 3.3 maddesinde internet hizmetinin sözleşmenin imzalanmasından sonra en geç üç ay içerisinde hizmetin sağlanacağının taahhüt edildiği görülmektedir. Mahkemece, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna müzekkere yazılarak 25/12/2015-23/06/2016 tarihleri arasında davacının adresinde sözleşmeye konu erişim sağlayıcı hizmeti veren firmanın sorulduğu, gelen cevabi yazıda; ”… A.ş’den Kurumumuza gelen internet abonelik dosyalarında davacının ismine rastlanmadığı, anılan şirkete ait kullanıcı adı veya abonelik numarası bilgilerinin bildirilmesi halinde arama yapılacağı” belirtilmiştir. Mahkemece … A.ş ne müzekkere yazılarak 25/12/2015-23/06/2016 tarihleri arasında davacının adresinde sözleşmeye konu erişim sağlayıcı hizmeti veren firmanın sorulduğu, gelen cevabi yazıda; ilgili adreste çalışan dört adet işte telefon ve bir adet işte internet hattının hizmete verildiği, belirtilen tarih aralığında da bu numaraların aktif olarak çalıştığı belirtilmiştir.Mahkemece telekominikasyon ve bilgi teknolojileri uzmanından alınan raporda; ” … tarafından kurulmuş ve çalıştırılmış olarak beyan edilen, sözleşme gereği hizmet içeriği olarak , … firma lokasyonu’na fiziksel olarak … marka … ve modem ekipmanlarının götürüldüğü ve bu iki cihazın bağlandığı ,kurulum yapıldığı ile ilgili aktif cihazlar ve teknik kurulum raporları veya kurulum sonrası … firmasına gönderilmiş kurulum bilgi mesajı veya herhangi bir kayıt var ise inceleme esnasında istenmiş olmasına rağmen verilemediği ve bilgisayar sistemleri üzerinden de herhangi bir kayıt verilemediği sebepleri ile hattın çalışır duruma getirilemediği görüşüne varılmıştır. Yine Sn.Mahkemece BTK ile yazışma sonrası ,BTK tarafından 21/02/2019 tarih ve 53393206-659 E.10629 sayılı yazısı ile kurum kayıtlarında ,”… hiz.A.Ş. den kurumumuza gelen … Danışmanlık San.Tic.Ltd.Şti .ismine rastlanmadığı , Kullanıcı adı ve Abonelik numarası gibi bilgilerin kurumumuza bildirilmesi halinde kurumumuz tarafından bu yönde arama yapılabilecektir” olarak cevap verilmiştir. Yerinde inceleme esnasında aynı bilgiler tekrar istenmiş ancak … görevlileri tarafından başvuru belgesi,talep yazısı vb. başvuru yapıldığına dair herhangi bir belge verilemediğinden hat tahsisi yapılamadığı görüşüne varılmıştır.Dava konusu faturalar yerinde inceleme esnasında … Bilgisayar sistemlerinden gösterilmiştir, ancak Bilgisayar sistemi üzerinde’de ilgili faturalara ait fatura detayı gösterilemediğinden , Fatura tutarlarının, detay dökümlerinden dayanak aldığı göz önünde bulundurularak , Faturaların dayanağı bulunmadığı görüşüne varılmıştır.” şeklinde mütalaa olunmuştur. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Somut olayda yukarıda belirtilen içtihatlar dikkate alındığında; ispat yükü, faturalara süresinde itiraz etmeyen davacıdadır. Her ne kadar mahkemece ispat yükü hususunda hataya düşülmüş ise de; tüm dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden davalının yükümlülüğünü yerine getirmediği, hizmet vermediği kanıtlandığından sonuç itibari ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Bu bağlamda davalının esasa yönelik istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı vekilinin daha önce verilen yetkisizlik kararı sebebi ile müvekkili şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesine gelince; HMK’nin 331/2. maddesi; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” hükmünü düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine görevli/yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. (HGK 2017/1008 E 2021/153 K)Bu durumda; davadaki uyuşmazlığın yetkili mahkemede esastan sonuca bağlandığı, yetkisizlik kararı nedeniyle yetkili mahkemece ayrı bir vekalet ücreti de takdir edilemeyecek olmasına nazaran mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1.maddesi gereğince esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 83,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 96,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/05/2023