Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1524 E. 2020/327 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1524
KARAR NO: 2020/327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/777
KARAR NO: 2019/948
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
DAVA: DOĞRUDAN İFLAS
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin pasif malvarlıkları toplamının, aktif malvarlıkları toplamını aştığı, şirketlerin bilançoları ve öz varlıklarının zarara dönüştüğünü, borçlarını ödeyemez duruma düştüğünden müvekkillerinin doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Yargılama aşamasında ayrı ayrı sunulan müdahale talep dilekçeleri gereğince mahkemece talepte bulunanların müdahilliklerine karar verilmiş olup müdahil vekillerinin ayrı ayrı beyanları alınmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece; ” İİK 178. maddesinde düzenlenen aciz haline dayalı iflas ve İİK 179. maddesinde tanımlanan borca batıklık nedeniyle iflas isteminin ileri sürüldüğü, ancak yargılama sırasında davacılar vekilince İİK 178. maddesinde tanımlanan alacaklı ve borçlu listesinin ve mal beyanına ilişkin belgenin ibraz edilmemesi karşısında, şirketlerin öz varlığını yitirdiği ve borca batık olduğu da belirtilmiş olduğundan mahkemece İİK 179. maddesi kapsamında yargılama yapılarak neticeye ulaşıldığı, İİK 179. maddesinde sermaye şirketlerinin, aktiflerinin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğunun tespit edilmesi halinde iflasını istemeye mecbur oldukları açıklandığı, 6102 sayılı TTK’nın 376/3. maddesinde de, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin her işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartacağı ve bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde yönetim kurulunun bu durumunu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirerek şirketin iflasını istemek zorunda olduğu belirtildiği, bu kapsamda, huzurdaki davanın İİK 179. maddesi ve İİK 376/3. maddesine dayalı olarak açılan mecburi doğrudan iflas davası olduğu, davacı şirketlerin gerçek malvarlığı bilançosunun çıkartılarak borca batık olup olmadığının belirlenmesi bakımından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, her üç davacı şirketin, aktiflerinin pasiflerinden daha az olup, borca batık durumda bulundukları saptanmış olduğu ” gerekçesiyle davacı şirketlerin doğrudan iflaslarına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Müdahil … Müşavirliği şirketi vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Davacıların, borca batıklık sebebiyle doğrudan iflas talebi samimi olmadığını, doğrudan İflas talebinde bulunan davacı, mahkeme dosyası içerisinde alacaklı ve borçlu listesi ile mal beyanına ilişkin belgeleri ibraz etmediğini, eksik inceleme ve değerlendirme ile hatalı ve hukuka aykırı bir karar verildiğini, oysa ki iflas kamu düzenini ilgilendirdiğinden mahkemenin re’sen araştırma yapma ilkesi gereğince her türlü ihtimali ve delili toplamak, araştırmak ve değerlendirmek durumunda olduğunu, Hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere bu noktada borca batıklık durumunda davacıların davranışlarının etkisi olup olmadığı, hileli iflas ihtimali mahkemece araştırılıp incelenip değerlendirilmediğini, davacılar tarafından doğrudan iflas talebi ile ikame edilen bir dosya daha bulunduğunu, bu dosya, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/774 esas ile ikame edildiğini, talep edilmesine rağmen bu dosyada incelenmediğini, Sunulan raporda ifade edildiği üzere detay mizan güncel durumu yansıtmadığını, satıldığı tespit edilebilen gayrimenkullerin satışından elde edilen miktarların borç ödeme bilançosuna yansıtılmadığı tespit edildiğini, anılan satım bedellerinin ayrıntıları nereye harcandığı ve benzeri hususlar davacılardan sorulmadığını, gerekli bilgi ve belgeler istenmediğini, kararın dayandığı bilanço, davacı şirketlerin güncel mal varlığı bilançosu olmadığını, kök ve ek raporlar eksik olup kendi içinde çelişkiler barındırdığını, bu husus sunulan itiraz dilekçeleri ile dile getirilmesine rağmen söz konusu eksiklikler ve çelişkiler giderilmediğini, itiraz dilekçelerinde geçen araçları, kayıp malların araştırmadığını, satım bedellerinin nereye harcandığını sorgulamadığını, düşük değerlemeler üzerinden yeniden değerleme yapılması taleplerini dikkate almadığını, rayiç değerler ile mahallinde yapılacak inceleme ve araştırmada elde edilecek olan gerçek değerler bilanço ile karşılaştırmalı olarak dikkate alınmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmişir. Müdahiller … Ltd. şirketi vekili ile … vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; iflas isteyen davacının, piyasadan alacakalarını alamadıkları iddiası tamamen asılsız olduğunu çünkü davacı piyasada ki alacakları için hiçbir çaba sarf etmediğini, davacı şirketin icra müdürlüklerinde alacaklı borçlu oldugu tüm icra ve dava bilgileri araştırılıp bu konuda elle tutulur bir kayıt olmadığı delilleriyle bildirilmiş ve araştırılması istenmişse de mahkeme hiç bir tetkikde bulunmadığını, iflas talebinde bulunan şirket alacaklılarının şirketi talan ettiği görüntüsü vererek anahaber bültenine, gazete manşetlerine olayı taşıdığını, ancak daha sonradan öğrendiklerine göre davacı, alacaklı olanları fabrikaya çağırıp alacakları karşılığı ürünler verip ve şirketin içinde ki en önemli meteryalları başkaca yerlere gece gece nakliyesini bile yaptığını, huzurdaki dosyanın asli müdahillerinde …, şirketinde satış işleriyle uğraşan çalışanı olup bu kişi şirketin içinin boşaltılmasında ki önemli bilgileri bildiği ve alacakları verilmezse bunları kullanacağı, şirket yetkilisinin el yazısı ile yazdığı yeni oluşum şemalı verileri, İstanbul 3 Asliye Ticaret Mahkemesinde … İflas dosyasına ibraz ettiğini, arkasında çok kısa süre sonra şirketle anlaştığı için bu dilekçesini geri çekmek ve yazılı ibraz ettiği evrakı geri almak için dilekçe verdiğini, bu evrakta huzurda ki dosyaya sunulduğunu, davacı şirket grup şirket oldugunu iddia ettiğini ancak bununla ilgili hiçbir evrak ibraz etmediğini, grup şirketi oldugunu iddia eden davacı diğer grup şirketi … şirketi için doğrudan iflasını başka bir dosya ile başka bir mahkemeden istediğini, bu dosyanın incelenmediğini, Yerel mahkemede, bilirkişi raporlarında ki eksiklikler giderilmediğini, raporun birinde olan araçlar diğer raporlarda bulunmadığını, değerleri çok yüksek olan markaların değerlerinin düşüklüğü, gayrımenkullerin değerleri doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmişir. Müdahil … A.Ş. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporları denetime elverişli olmayıp gerekli araştırmaları içermediğini, bilirkişiler salt evrak üzerinde inceleme yapmış olup işbu raporlara dayanılarak hüküm kurulması mümkün olmadığını, bilirkişiler tarafından demirbaşlara ilişkin yapılan inceleme eksik olup izaha muhtaç olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; şirket tarafından demirbaşların elden çıkarıldığı, adresin boş olduğu belirtildiği, ancak bilirkişiler tarafından tespit için gidilen adres davacıların eski adresi olup tespitin yeni adreste yapılması gerektiğini, hatta elden çıkarıldığı beyan edilen demirbaş bedellerinin şirket kayıtlarında görülüp görülmediğinin tespit edilmesi gerektiğini ancak bu itirazlar dosyaya sunulmuş olmasına rağmen mahkemece herhangi bir işlem yapılmadığını, Satıldığı tespit edilebilen gayrimenkullerin satış bedellerinin bilançoya işlenip işlenmediği, bu satışların gerçek olup olmadığı incelenmediğini, marka patent bilirkişisi tarafından “markaların toplam değeri budur” minvalinde bir açıklama yapılarak her türlü sorunun cevabından uzak matematiksel bir rapor sunulduğunu, bilirkişi tarafından TPMK haricinde yurtdışında tescilli marka, patent veya endüstriyel tasarımlar olabileceği belirtilmiş olup var ise bu marka ve tescillerinin de tespit edilmesi ve değerlerinin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra tespit edilen markalar ile ilgili biçilen değer ise düşük olduğunu, davacı tarafından beyan edilen gerek taşınmazlar, gerekse marka, gerekse diğer kayıtların hiçbirinin tespit edilen kayıtlar ile uyuşmadığı, birçok kaydın ispata muhtaç olduğu, bir takım gelirlerin nereye kaydolduğunun belli olmadığı bir durumda mahkemece ve bilirkişilerce bu soruların hiçbirine yanıt aranmadığını, hal böyle iken eksik yapılan inceleme ile hüküm kurulmuş olup, istinaf yoluna başvurma zarureti hasıl olduğundan mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 2004 sayılı İİK’nın 178/1 ve 179. maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nın 376/3. maddesi gereğince davacı şirketlerin borca batık olduğundan bahisle iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir. İflas talebinin İİK’nın 178/2 yollaması ile 166. maddesinde öngörülen usulle ilan edilmesi gerekir. İİK.nun 166/2.maddesi uyarınca yapılacak ilanın tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflası istenen kişinin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicil Gazetesinde yapılması gerekir. Tırajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınladığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebinin, hakkındaki takipleri erteletmek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebini reddini isteyebilirler. Yargıtay 19 HD. 2008/11673 Esas, 2009/2282 Karar sayılı kararında, mahkemece iflasa karar verilmesi halinde süresinde müdahale veya itirazda bulunan alacaklılar hükmü temyiz edebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, tırajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan Sabah Gazetesi ile 10/09/2018 ve Ticaret Sicil Gazetesinde 17/09/2018 tarihinde usulüne uygun ilan yapılmıştır. Davacı şirketlerin muamale merkezleri dikkate alındığında, yerel gazetede ilan yapılmamasında da usule aykırılık yoktur. Ancak alacaklılardan … A.Ş. 4/12/2018 tarihinde müdahale talebinde bulunmuştur. Buna göre müdahilin öngörülen sürede müdahale veye itirazı bulunmadığından hükme karşı kanun yoluna başvuru hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle istinaf yoluna başvuran müdahillerden … A.Ş ‘nin karara karşı istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmadığından istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. İstinaf yasa yoluna başvuran diğer müdahiller …, … Ltd. Şirketi ve … Müşavirliği şirketi ilandan itibaren on beş gün içinde müdahale ve itiraz ettikleri ve usulüne uygun biçimde müdahil sıfatını kazandıkları anlaşılmıştır. Mahkemesince iflas isteyen davacıların iflas talebi İİK nın 178/2. Maddesinde yapılan atıfla aynı yasanın 166.maddesi uyarınca usulen ilanlar yaptırılmış, davacı tarafın iflas avansını yatırmış olduğu dosya kapsamında sunulan delillerden anlaşılmıştır. Davacı şirketlerin ticari sicil kayıtları getirtilmiş, sicil adreslerine göre İİK’nun 154. maddesi uyarınca davanın yetkili mahkemede açıldığı belirlenmiştir. Yargılama aşamasında müdahale talep dilekçesi ve sunulan deliller değerlendirilerek mahkemesince müdahale talep eden tarafların müdahilliğine karar verilmiştir. Dava yukarıda açıklandığı üzere borca batık durumda bulunan şirketin resen borca batık durumda olduğunun belirtilerek iflasın ihbarı niteliğinde bulunan iflas davası istemine ilişkindir. Konuyu düzenleyen 2004 sayılı İİK nın 178-179 ve 6102 sayılı TTK’nın 376.maddelerinde sermaye şirketlerinin herhangi bir icra veya iflas takibine maruz kalmadan temsilcileri tarafından borca batık durumda oldukları mahkemeye yapılacak bir başvuru ile iflasını isteyebilecekleri düzenlenmiştir. İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflasını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.” (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1607-1904 E. K. sayılı ilamı) Mahkemece davacı şirketin tüm bilançosu, mal beyanı bilgileri, borçlu bilgileri, tüm defter ve kayıtları celp olunduktan sonra konusunda uzman mali müşavir, makine mühendisi, marka patent uzmanı, hukukçu ve gayrimenkul değerleme işleminden anlayan sektör bilirkişisinden oluşan 5 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle davacı şirketin borca batık durumda bulunduğu tespiti yönünden alınan 30/01/2019 tarihli kök raporda özetle ” … ŞİRKETLERİ’ne ait 15.09.2018 tarihi itibariyle ticari malların ve duran varlıklarının fiili doğrulaması, sayımı ve rayiç bedel tespiti çalışması neticesinde; … ANONİM ŞİRKETİ’nin, ticari Mallarının (Stoklarının) maliyet bedelinin 3.600.347,46-TL ve rayiç bedelinin 3.958.583-TL, araçlarının, maliyet bedelinin 121.402,90-TL ve yaklaşık rayiç değerinin 248.000,00 TL, demirbaşlarının, maliyet bedelleri, “kullanım ömrünü tamamlamış, itfa süresi dolmuş ürünlerden oluştuğu” 1-TL iz bedeli olarak kabul edilmiş olup ve yaklaşık rayiç değerinin 7.300,00-TL olmak üzere rayiç bedel toplamının yaklaşık 4.213,883-TL, … ANONİM ŞİRKETİ’nin ticari mallarının (Stoklarının) maliyet bedelinin 6.462.918,91-TL ve rayiç bedelinin 7.070.060-TL, araçlarının, maliyet bedelinin 356.612,27-TL ve yaklaşık rayiç değerinin 400.000,00TL, demirbaşlarının ve makine teçhizatlarının maliyet bedelleri, “kullanım ömrünü tamamlamış, itfa süresi dolmuş ürünlerden oluştuğu” l-TL iz bedeli olarak kabul edilmiş olup ve yaklaşık rayiç değerinin 24.200,00 olmak üzere rayiç bedel toplamının yaklaşık 7.494.260,00 TL, … A.Ş.’nin ticari mallarının (Stoklarının) maliyet bedelinin 1.891.698,90-TL ve rayiç bedelinin 2.070.330-TL olduğu, demirbaşlarının ve makine teçhizatlarının, maliyet bedelleri, “kullanım ömrünü tamamlamış, itfa süresi dolmuş ürünlerden oluştuğu” l-TL iz bedeli olarak kabul edilmiş olup ve yaklaşık rayiç değerinin 17.300,00-TLolmak üzere rayiç bedel toplamının 2,087.630-TL olarak hesaplandığı, TPMK internet sitesinden davacı firmalar adına tescilli marka, patent ve endüstriyel tasarım belgeleri sorgulandığı, buna göre toplamda 26 marka ve bir adet patent tespit edildiği, ISO 10668 standardı kapsamında (bundan sonra kısaca “Standart”) marka değerlemesinin üç modülü bulunduğunu, Modül I – Hukuki Analiz, Modül 2 – Davranışsal Analiz, Modül 3 – Mali Analiz olup söz konusu modüllere ilişkin yapılan değerlendirmelerde elde edilen veriler birleştirildiğinde, değerlemeye konu markaların net hukuki haklara (TPE nezdinde tescil) bağlanmış olmalarının olumlu olduğu, ancak değerleme amacının (iflas erteleme) ve markaların hacizli olmalarının marka değerine olumsuz etki yaptığı, müşteri bağlılığının söz konusu olmadığı değerlendirildiği, bu sebeple; ihtilafa konu markaların değerinin, tescil maliyetinin marjinal düzeyde üzerinde olacağı, TPMK’na ödenen ücretler, marka vekillik ücretleri, tescilden bu yana geçen süre v.b. hususlar dikkate alındığında; hacze konu markaların değerinin marka başına 20.000 (yirmibin) T.L. olabileceği, bunun dışında yapmış olduğu patent başvurusu tescile bağlanmamış olduğundan değerinin olmadığı kanaatine varıldığı, … A.Ş ‘nin 15.09.2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre; toplam aktiflerini -7.711,182,13 TL tutarında aştığı, dolaysıyla da borca batık durumda göründüğü, şirketin rayiç değer bilançosunda, gayrimenkul uzmanı tarafından tapu kayıtlan üzerinden yapılan tespitlerde; aşağıda tabloda yer alan toplam 7.129.220,00 TL Lik 16 adet arazi ve meskenlerin yer aldığı tespit edilmiş ise de, heyetimize ibraz edilen 15.09.2018 tarihli detay mizanında 9 adet gayrimenkulün bulunduğu ve defter değerinin ise 1.354.858,83 TL. olduğu tespit edildiği ancak rayiç değer bilançosunun tanziminde 16 adet gayrimenkulün değeri esas alındığını, dolaysıyla, heyetimizde yer alan gayrimenkul uzmanı tarafından yapılan tespitler ışığında; talep sahibi şirket tarafından heyetimize sunulan 15.09.2018 tarihli detay mizanın şirketin güncel durumunu yansıtmadığını, … A.Ş ‘nin 15.09.2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre; toplam borçlarının, toplam aktiflerini -15.720.833,49 TL tutarında aştığı, dolaysıyla da borca batık durumda göründüğü, şirketin rayiç değer bilançosunda, gayrimenkul uzmanı tarafından tapu kayıtlan üzerinden yapılan tespitlerde; aşağıda tabloda yer alan toplam 1.830.000,00 TL.’lik 4 adet gayrimenkulün yer aldığı tespit edilmiş ise de, heyetimize ibraz edilen 15.09.2018 tarihli detay mizanında 5 adet gayrimenkulün bulunduğu ve defter değerinin ise 2.782.029,70 TL. olduğu tespit edilmiştir. Rayiç değer bilançosunun tanziminde ise 4 adet gayrimenkulün değeri esas alındığını, talep sahibi şirketin 15.09.2018 tarihi ıtibanyla defter kayıtlannda yer alan gayrimenkul değerleme uzmanı tarafından tapu kayıtlarında yer almadığı tespit edilen ve defter kayıtlarında 2.100.000 TL. kayıtlı değeri bulunan “Konut-Çengeldere” nin satışı ve satış karşılığında tahsil edilen tutar ile yapılan borç ödemelerinin bilançosuna yansıtılmamış olduğu tespit edildiği, dolaysıyla, heyetimizde yer alan gayrimenkul uzmanı tarafından yapılan tespitler ışığında; talep sahibi şirket tarafından heyetimize sunulan 15.09.2018 tarihli detay mizanın şirketin güncel durumunu yansıtmadığını, … A.Ş’nin 15.09.2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre; toplam borçlarının , aktiflerini -8.897.377,21 TL. tutarında aştığı, dolaysıyla da borca batık durumda göründüğü, şirketin rayiç değer bilançosunda, gayrimenkul uzmanı tarafından tapu kayıtlan üzerinden yapılan tespitlerde; şirketin 15.09.2018 tarihi itibarıyla aktifinde yer alan “…” açıklamalı 2.290.000,00 TL. bedelindeki 1 adet gavrimenkulün yer almadığı nedeni ile herhangi bir değerlendirme yapılmamış, rayiç değer bilançosunda ise söz, konusu gayrimenkul değeri 0 TL olarak esas alındığını, dolaysıyla, heyetimizde yer alan gayrimenkul uzmanı tarafından yapılan tespitler ışığında; talep sahibi şirket tarafından heyetimize sunulan 15.09.2018 tarihli detay mizanın şirketin güncel durumunu yansıtmadığını, sonuç olarak davacı üç şirketin borca batık olması sebebi ile İİK 179. Madde hükmünün aradığı koşulları gerçekleştirdiği yönünde” tespit ve değerlendirmesi yapılmıştır. Davacı şirketlerin İstanbul dışında muhtelif il ve ilçelerde taşınmazlarının bulunduğu anlaşıldığından, anılan taşınmazların mahallinde görülerek keşfen yapılacak inceleme neticesinde güncel rayiç değerinin tespiti için bulundukları yer mahkemelerine ayrı ayrı talimatlar yazılmış ve rayiç değerlere ilişkin raporlar alındıktan sonra kök raporu düzenleyen aynı bilirkişi heyetinden makine mühendisinin değiştirilmesi suretiyle ek rapor alınmış olup alınan 16/07/2019 tarihli ek raporda özetle; ” Yerinde keşif incelemesi yapmak üzere. 04.07.2020 tarihinde … şirketlerinin merkezinin bulunduğu adresine gidildiği, ancak şirketin buradan taşınmış olduğu, tabela ve isimlerin kaldırıldığı, bine içinde şirkete ait teknik makine, cihaz, demirbaş malzeme ve ürün olmadığı belirlenerek fotoğraflandığı, şirket stokların ise 2 ayrı yerde … Yediemin deposu ile şirket deposunda muhafaza altına alınmış olduğu, stok malzemelerin rayiç değerlerinin belirlenmesinde, teknolojik ömürleri, modelleri, imalat yıllan, yıpranması ve mevcut piyasa şartları göz önünde bulundurularak tespiti yapıldığını Taşınmazlar yönünden, kök raporda dava tarihi itibariyle rayiç değer bilançosu hazırlandığından güncel rayiç değerleri tekrardan değerlendirildiğini, talimatla yerel bilirkişilerce yazılan raporda emsal değer araştırmalarına girilmediği görülmüş olup bu taşınmazlar yönünden de emsal değer araştırmaları yapıldığını, emsal taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların olumlu ve olumsuz yönlerinin karşılaştırılması sonucunda tüm taşınmazların güncel rayiç değerleri tespit edildiğini Sonuç olarak … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynağının (-)l7.186.615,43 TL, rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 6.654.701.75 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu, … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna güre öz kaynağının (-) 20.922.127,27 TL, rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 14.709.272.66 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu, … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynağının (-) 4.609.047,81 TL, rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 687,769,95 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu, davacı üç şirketin borca batık olması sebebi ile İİK m, 179 hükmünün aradığı koşulun gerçekleşmiş olduğu” mütalaa edilmiştir. Bu rapora karşı davacı şirketlerin aktiflerinde bulunan araçları fiilen görülmediği, araçların nerede olduğu bilinmediği belirtilerek rayiç değer bilançosunda değerlerinin sıfır olarak alındığı ancak, davacı şirketler adına kayıtlı olan ve davacıların mülkiyetinde olduğu sabit bulunan bu araçların rayiç değerlerinin tespit edilerek bilançoya yansıtılmasını zorunlu olduğu gerekçesiyle mahkemece ikinci kez ek rapor alınmış ve 07/10/2019 tarihli ikinci ek raporda özetle; ” … şirketi, mizanda olupta gösteremedikleri araçlarla ilgili olarak tablo halinde açıklamada bulunduğunu, tablo 1 ‘de açıklandığı gibi, araçların çalıntı ve bağlanmış olmaları nedeniyle araç üzerinden incelemelerde bulunamadığını, ancak ek rapor kapsamında, mizanda bulunan tüm araçların kaydi değerleri üzerinden ve tarafımıza sununla ilgili araçların ruhsat bilgileri incelenerek bir rayiç değer değerlendirilmesi çalışması yürütüldüğünü, taşıtların piyasa rayiç değerleri, genel olarak teknolojik ömürleri, modelleri, imalat yılları, yıpranması, kaza durumları, sürüş km’si ve mevcut piyasa şartlarına göre belirlendiğini, bu yöntemin burada da uygulandığını, böylece, araç ruhsatlarından tespit edilen taşıtların modelleri, model yılları, kayıt tarihleri esas alınarak piyasada mevcut araç satış internet sitelerinden (https://www…com/. https://www…com/. https://www…com/, kasko sigorta değerleri http://www…net/… eşdeğer araçların ilgili tarihlerdeki satış değerleri (Ek 1 ‘de sunulmuştur) dikkate alınarak araç rayiç değerleri belirlendiğini, buna göre yapılan hesaplamada; … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynağının (-) 17.186.615,43 TL, rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 5.910.701,75 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu, … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynağının (-) 20.922.127,27 TL, rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 14265.772,66 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu, … A.Ş’nin 30.04.2019 tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynağının (-) 4.609.047,81 TL., rayiç değer bilançosuna göre ise (-) 687.769,95 TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olduğu ” rapor edilmiştir. Yargılama aşamasında mahkemece, davacı şirketlerin gerçek malvarlığı bilançosunun çıkartılarak borca batık olup olmadığının belirlenmesi bakımından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, her üç davacı şirketin, aktiflerinin pasiflerinden daha az olup, borca batık durumda bulundukları saptanmış olduğundan davacı şirketlerin doğrudan iflaslarına karar verilmiştir. Borca batıklık nedeniyle iflasa karar verilebilmesi için mahkeme kararında belirtildiği gibi borçlunun varlıklarının borçlarını karşılamaya yetmemesi gerekir. Ancak bu durumun hukuka aykırı, hileli ya da alacaklıları zarara uğratmak kastıyla yapıldığı iddia edilmişse bu hususun da belirlenmesi şarttır. Kaldı ki İİK178. maddesi , iflasa tabi bir borçlunun talebi üzerine ticaret mahkemesince iflasına karar verilecek iki hali düzenlenmişir. Birincisi yukarıda izah edildiği şekilde dava konusu olan İİK 178/f.1 bentte düzenlenen borçlunun iflasını istemek zorunda olmadığı yani iflasın istenmesi borçlu ihtiyarında olduğu, diğeri ise İİK 178/f.3 bentte düzenlenen iflasın istenmesi zorunlu olduğu durumlardır. İİK 178/1.f de iflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili ticaret mahkemesinden iflasını isteyebilir. ” Aciz halinden maksat, borçlunun muaccel borçlarını ödeme imkanından yoksun bulunması ve bu durumun süreklilik taşımasıdır.” ( Mahmut ÇOŞKUN, Konkordato ve İflas, 2. Baskı, Ankara 2019, S. 739) Bu durumda iflasına karar verilmesini talep eden borçlu, iflas talebine mal beyanını ekler, bu mal beyanında bütün aktif ve pasifi ile alacaklarının isim ve adreslerini gösterir. Borçlu, mal beyanını mahkemeye ibraz etmedikçe ve aciz halinde olduğunu kanıtlamadıkça hakkında iflas kararı verilmez. ( İİK 178/1.f) “06.06.1985 tarih ve 3222 sayılı Kanun, md. 22 ile İİK’da yapılan değişiklik sırasında; borçlunun aciz halinde olduğunun mal beyanının ibrazı ile ispatlanması gerektiği kabul edilmiştir. 3222 sayılı Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere böylelikle kötü niyetli borçluların alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla aciz halinde olduklarını ileri sürerek iflaslarını istemeleri halinde ortaya çıkabilecek sakıncalar ortadan kaldırılmak istenmiştir.” ( Timuçin MUŞUL, İflas ve Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, S. 87 ) Nitekim müdahiller gerek müdahale dilekçesi gerekse bilirkişi raporuna yönelik itirazlarında; davacıların alacaklı ve borçlu listesi ile mal beyanına ilişkin belgeleri ibraz etmediği, davacıların, alacaklı ve borçlu bulunduğu belgeler getirtilip incelemediğini, piyasadaki alacaklarının tahsili için girişimde bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmadığı ayrıca, sonradan satıldığı tespit edilen gayrimenkul ve araçların satışından elde edilen miktarların bilançoya yansıtılmadığı, şirketin merkezinde bulunan makine ve demirbaşların başka adrese taşındığı, grup şirketi olduğu iddia edilen … şirketi hakkında açılan iflas dosyasının incelenmediğini iddia etmişlerdir. İflas, kamu düzenini ilgilendiğinden mahkemece resen araştırma yapma ilkesi gereği mahkemenin her türlü ihtimali düşünerek tüm delilleri toplama, araştırma ve değerlendirme yapması zaruri olmasına rağmen müdahillerin bu yöndeki itirazları hakkında mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle müdahillerin, iflasın, hukuka aykırı, hileli ya da alacaklıları zarara uğratmak kastıyla yapıldığı iddiası ve dosyaya sunulan deliller de değerlendirilerek İİK’nın 178/1. fıkrasında belirtilen bütün aktif ve pasifi ile alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanı da getirtilerek yukarıda izah edildiği üzere yasanın aradığı şekilde iflas şartları oluşup oluşmadığı tespit edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğundan müdahiller …, … ve … Gümrüklemenin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1 Müdahillerden … A.Ş ‘nin karara karşı istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmadığından HMK 352 maddesi gereğince istinaf isteminin REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran diğer müdahiller …, … Ltd. Şirketi ve … Müşavirliği taraflarının istinaf başvurularının Kabulü İle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/777 E. 2019/948 K. 28/11/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca alınan 148,60’ ar TL harcın HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının müdahil … A.Ş. Tarafından peşin yatırıldığından hazineye gelir kaydına, diğer müdahillerce yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE, 5-Müdahillerin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/12/2020