Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1520 E. 2023/984 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1520
KARAR NO: 2023/984
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1198
KARAR NO: 2019/1558
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket 2012 yılında davalı şirket adına 287.482,91-TL tutarında servis hizmeti sağladığı, bu işlerden 2012 yılında 63.985,80-TL kar elde ettiği, ayrıca davalı şirket 2012 yılında garanti haricinde sağlanan bakım ve hizmetler nedeniyle 25.936,78-TL gelir elde edildiğini, davacı şirketin 2012 yılı rakamları baz alınarak 2013 yılında oluşan yaklaşık 10 aylık 74.935,40-TL (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) gelir kaybı ve zararı mevcut olduğu, yine servis hizmetini kapatılmış bulunduğu tarih olan Mart 2013 cari hesap alacağı 6.061,43-TL müvekkil şirkete ödenmediğini, yetkili servis sözleşmesinin feshi nedeniyle müvekkilin ücretini ödeyerek almış olduğu yedek parça ürünleri … Bulvarı No:… Organize Sanayi Bölgesi 1. kısım Merkez/Manisa adresinde bulunan … Elektronik Merkez Fabrikaya irsaliyeli faturalar ile iade edilmiş olduğundan anılan iadelere uygun toplam 65.397,77-TL’lik 37 adet iade faturaları kesilerek kargo ile davalı şirkete gönderildiğini, davacının davalı yana bedelini ödeyerek almış olduğu yedek parça ürünleri davalı yanın Manisa adresine irsaliyeli faturalar ile iade edilmiş olmasına rağmen 37 adet iade fatura bedeli davacı şirkete ödenmediği, söz konusu ürünlerin iade edildiği hususu … kargo Ambar Tesellüm Fişi ile ispat edildiğini, ürünler 22.07.2013 tarihinde … Kargo’ya … sıra numaralı fiş ile 108 koli halinde teslim edildiğini, davalı yanın 23.01.2007 tarihli yetkili servis sözleşmesinin süresinden önce gerekçe belirtilmeksizin ve haksız nedenle feshi nedeniyle doğan 74.935,40-TL tutarında zararın, 2013 Mart ayı cari hesabından doğan 6.061,43-TL ve yine iade ürünlerin fatura bedeli olan 65.397,77-TL‘nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile davalı yan haksız ve kötü niyetli olduğundan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibe yaptığı haksız itirazın iptalini ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının cari hesaptan doğan borcu olan miktarı ferileriyle birlikte ödediğini, davacı şirkete ödemekle yükümlü olunan hiçbir borç kalmadığını, davacının, davalı aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde düzenlenen ödeme emrinin 19.12.2013 tarihinde tebliğ edilmesi ile, ödeme emrine kısmi itirazda bulunduklarını, davalının davacıya cari hesap nedeni ile 783,10 TL ferileriyle birlikte kabul ederek ödediğini, davalının davacıya 6.061,43 TL cari hesap alacağı olduğu yönündeki iddiasının mesnetten yoksun olduğunu, bunun ticari defterlerin incelenmesi ile anlaşılacağını, somut olayda icra inkar tazminatı talep edilmesi şartları bulunmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin de reddinin gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları ve davacı tarafın delillerine karşı delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddine, davacının İİK md.67 uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Dava haksız olduğu iddia edilen fesih nedeniyle davacı yanın talep ettiği cari hesap, fatura alacağı ile menfi ve müspet zarar taleplerine ilişkin davacı tarafın yaptığı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık konusu öncelikle taraflar arasında yapılan 23/01/2007 tarihli Yetkili Servis Sözleşmesinin davalı tarafından haklı olarak fesih edilip edilmediği, davacının bu fesihten dolayı davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Talimat mahkemesinde davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının davalıdan cari hesap alacağının olmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından kesilen 22/07/2013 tari … nolu 37 adet yedek parçalara ilişkin iade faturaları davalı tarafından kabul edilmemiş ve davacı yana iade edilmiştir. Sözleşme gereği davacının satın aldığı yedek parçaların davalı tarafından iade alınmasının gerekip gerekmediği noktasında sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin 9/e maddesi gereğince belirtildiği üzere yetkili servis sözleşmenin feshini gerekçe göstererek elinde bulunan yedek parçaları davalının iade almasını zorlayamaz denilmektedir. Anılan düzenleme gereği davacı yedek parçaları alması için davalıyı zorlayamayacağı gibi, davalı taraf yedek parçaları ve faturaları davacı tarafa iade ettiğinden bu noktada bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme 23/06/2007 tarihli olup, 5 yıllıktır ve beş yılın sonu olan 23/06/2012 tarihinde belirsiz süreli ve sürekli bir sözleşme ilişkisine dönmüştür. Tarafların böyle bir sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak fesh edebilecekleri dikkat alındığında, bilirkişi raporu ile de tespit edilen 1,5 aylık makul ihbar süresi verilerek sözleşme davalı tarafından fesih edilebilir. Davalı bu süreyi vermediğinden davacının mahrum kalınan kar olarak 46 gün için faaliyet karına göre 8.063,96TL asıl alacak ve 423,52 TL faiz talep edebileceği anlaşıldığından; davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın 8.487,48TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, 8.063,96TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığı anlaşıldığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; faturalara 8 günlük sürede itiraz edilmediği, iade faturalara ilişkin malların davalıya teslim edildiği, icra dosyasında talep edilen faizin ticari faiz olduğu, sözleşmenin başlangıç tarihinin 23.01.2007 olduğu, 23.06.2017 tarihinin esas alınmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. 2-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan şikayet, ceza faturaları ve diğer delillerin dikkate alınmadığı, davacının kusurlu davranışları sebebiyle sözleşmenin feshedildiği, fesih için 1.5 aylık sürenin nazara alınmasının sözleşme serbestisi ilkesine aykırılık teşkil ettiği, mahrum kalınan zararın talep edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının kötü niyetli olduğu, tazminatın 2012 faaliyet karına dayanarak hesaplanmasının yerinde olmadığı ve faize hükmedilemeyeceği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı kazanç kaybından kaynaklanan maddi tazminat ile cari alacağın tazmini talepli davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; takip alacaklısı/davacı tarafından borcun cari hesap alacağı, iade ürünlerin fatura bedelleri ve sözleşmenin feshinden doğan alacağa dayalı olarak davalı aleyhine 146.394,60 TL asıl alacak ve 4.742,78 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 151.137,38 TL alacağı için takibe geçtiği, takip borçlusu vekilinin süresi içerisinde sadece cari hesap nedeniyle 783,10 TL borçları bulunduğunu, faturalarla ilgili borcu kabul etmediklerini, takibe konu edilmiş olan alacağın kalan kısmına ilişkin böyle bir borcu bulunmadığından icra takibine, borca, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faize, ferilerine açıkça itiraz ettiğini belirtir itiraz dilekçesi sunulmuş ve İİK 76. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında (davacının yetkili servis, davalının imalatçı/ithalatçı sıfatlarının bulunduğu) düzenlenen 23.06.2007 tarihli ‘yetkili servis sözleşmesi’nin incelenmesinde, sözleşme konusunun yetkili servis tarafından markanın ürünü belirtir şekilde sözleşmede belirtilen sistem dahilinde … Pazarlama A.Ş. tarafından üretilen –ürettirilen, ithal edilen –ettirilen ve sayılanlar sınırı olmaksızın dağıtımı yapılan ya da ileride yapılacak olan ürünlere ilişkin yedek parçaların ve donanımların satışı ile bu ürünlere satış öncesi ve sonrasındaki garantili ve garantisiz bakımların yetkili servislerce yapılması, arıza oluşması halinde tamirlerinin kendilerine tanınan yetkiler dahilinde ve … Pazarlama A.Ş.’yi temsilen satış sonrası servis ve diğer hizmetleri sağlanmasına yönelik olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin 8. maddesinde sorumluluk sigorta ve ceza uygulanması belirtilmiş olup buna göre, yetkili servisin bu sözleşmede belirtilen satış sonrası hizmetler için bütün sorumluluğu üstlendiği, yetkili servisin özellikle bakım ,onarım ile montaj hizmetlerini zamanında ve hatasız olarak yerine getirmekle, ürünlere düzenli ve usulüne uygun olarak muhafaza etmek ve garanti süresi içinde ve haricindeki ürünleri tamir etmekle yükümlü olduğu, bu hizmetin verilmesi sırasında hasarların ortaya çıkması durumunda, yetkili servisin nihai tüketiciye yani müşteriye karşı yasal hükümler çerçevesinde sorumlu olduğu, yetkili servisin bu gibi hasarlardan doğacak zararın der tazmin edeceği ve … Pazarlama A.Ş.’yi türlü sorumluluktan ibra edeceği, yetkili servisin hatasından dolayı müşteriden gelen değişim talepleri ile yetkili servisten kaynaklanan bir sebep dolayısıyla tüketici kanunu ve ilgili yönetmelikler uyarınca öngörülen azami tamir süresinin dolması nedeniyle … pazarlama A.Ş. nezdinde doğmuş ve doğacak bu zararların yetkili servis tarafından … pazarlama A.Ş.’nin ilk talebinde nakden ve defaten ödeneceği yer almaktadır. Sözleşmenin feshini düzenleyen 9. maddede ise, … Pazarlama A.Ş. iş bu sözleşmeyi hiçbir gerekçe göstermeden tek taraflı olarak ve herhangi bir ihtar ya da ihbara gerek olmaksızın dilediği zaman feshedebileceği, bu genel feshi yanında sözleşmenin 9. maddesinde belirtilen özel gerekçede yazılı koşullardan birinin veya birkaçının olması durumunda sözleşmede belirtilen sürenin sona ermese dahi … Pazarlama A.Ş. tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilebileceği, sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi halinde yetkili servise ait olan ve madde 6.1. de tanımlanmış olan cari hesabın kesileceği, (e) bendinde ise, yetkili servisin sözleşmenin feshini gerekçe göstererek … Pazarlama A.Ş.’yi elinde bulunan yedek parçaları iade almaya zorlayamayacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin 11. maddesinde ise sözleşme süresi belirlenmiş olup buna göre servis sözleşmeleri imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl süreyle geçerlidir. Ancak taraflardan birisi sözleşmesi sona erme tarihinden 1 ay önce sözleşmenin feshini ihbar etmezse sözleşme 1 yıl süreyle yenilenmiş sayılacaktır. Takip eden sözleşme dönemlerinde de aynı usuller benimsenmiş olup, iş bu sözleşme uzayan dönemlerde birlikte imza tarihinden itibaren en fazla 5 yıl yürürlükte kalacak, 5 yılın sonunda hiçbir ihbar ya da ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erecek ve sözleşmenin 1 asıl nüsha halinde tanzim olunarak 23.06.2007 tarihinde imzalandığı, asıl nüshanın … Pazarlama A.Ş.’de muhafaza edileceği kararlaştırılmıştır. Davaya konu faturalarla yapılan incelemede, uyuşmazlığın davacı tarafça düzenlenen 22.07.2013 tarh ve A seri numaralı … arası sıralı 37 adet ve (55.421,84+9.975,93 KDV =65.397,77 TL bedelli 37 adet iade faturasına dayalı olduğu, sunulan cevap dilekçesinde, davacı tarafından gönderilen ürünün teslim alındığı ancak iadenin kabul edilmediği ve ürünlerin iade alınmasına ilişkin iradelerinin olmadığı, söz konusu yedek parçalara istinaden gönderilen faturanın kargo firması aracılığıyla aynen iade edildiği, davalı şirketçe kabul edilmediği ve davacının yedek ürünleri iade ederek bedelinin talep etmesinin sözleşme hükümlerini ve genel hükümlere aykırılık teşkil ettiğini belirtmiştir. Büyükçekmece 6. noterliği vasıtasıyla davalı taraf gönderilen 24.04.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesi uyarınca ve davalı şirket tarafından tespit edilen, yapılan bildirime rağmen düzeltilemeyen eksiklikler nedeniyle sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca bu ihtarnamenin davacı tarafa tebliğ tarihi ile tek taraflı feshedildiği, fesih nedeniyle davalı şirkete ait olduğu belirtilen tabela, stand ve benzeri gereçlerin kullanamaması ve teslim edilmesi ihtar edilmiştir. Safranbolu Noterliği’nin … yevmiye sayılı ve 24.10.2013 tarihli ihtarnamesinde, davacı tarafça 23.01.2007 tarihli yetkili servis sözleşmesinin gerekçe gösterilmeksizin bir süresinden evvel feshi ve işyerinden servise ilişkin belgelerin cebren alınmak suretiyle oluştuğu belirtilen menfi ve müspet zararların tazmini ile servisin gerekçe gösterilmeksizin kapatılması nedeniyle iadesi yapılan ürünlerin fatura bedellerinin ödenmesi davalıdan talep edilmiştir. … Kargo A.Ş. tarafından düzenlenen … seri numaralı ”ambar tesellüm fişi”nin fotokopi örneğinin incelenmesinde, göndericinin davacı olduğu toplam 108 kolinin gideceği yerin Manisa olarak belirtildiği ve teslim alan personelin ad-soyadının yazıldığı, teslim eden müşteri kısmında da … isminin yazılı olup, imzalanmış olduğu tespit edilmiştir. Yine … Kargo A.Ş. tarafından düzenlenen B-672075 seri numaralı ”ambar tesellüm fişi”nin fotokopi örneğinin incelenmesinde, göndericinin davacı olduğu alıcı kısmında davalının unvanının yazıldığı ve sevk irsaliye no kısmında … (kapanan servisin 37 adet iade faturası) açıklamasının yazıldı olduğu anlaşılmaktadır. Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/23 Talimat sayılı dosyasından Mali Müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin 2013 yılı defterlerinin incelenmesinde davalı şirketten 65.397,77 TL. alacaklı olduğunun kayıtlarda yer aldığını, icra takibine yapılan itiraz üzerine 213 sayılı V.U.K uygun olarak bu tutarın şüpheli alacaklar hesabında takip edildiğini, bunun dışında cari hesap bakiyesi olarak hesaplarda bir alacak kaydının bulunmadığını, sözleşmenin feshi nedeniyle mahrum kalınan karı değerlendirme yetkisinin mahkemenin takdirinde olduğunu raporunda belirtmiştir. Mali Müşavir, Hukukçu ve Makine Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 22/05/2017 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; Davacının inceleme günü 2005-2007-2008-2011 yıllarına ait ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının 2006-2009-2010 yıllarına ait ticari defterlerinin yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırılmadığından usulüne uygun tutulmadığı ve sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, davacının 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerinin ise, usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı …. Ltd. Şti. 16.12.2013 icra takip tarihinde 6.061,43 TL cari hesap alacağı talep ettiği, ancak davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ve talimat raporunda da teyit edildiği üzere, davalıdan alacağının olmadığının görüldüğü, davacı tarafından 22.07.2013 tarihli … no.lu (ardaşık sıralı ve 37 adet faturalar ile davalıya elinde kalan yedek parçalan 55.421,84 TL + 9.975,93 % 18 KDV olmak üzere 65.397,77 TL kestiği iade faturasından dolayı alacak talep ettiği, ancak Sözleşmenin feshi ve feshin sonuçlarını düzenleyen 9. maddesinin e bendine göre; ”yetkili servis, sözleşmenin feshini gerekçe göstererek … Pazarlama A.Ş.’yi elinde bulunan yedek parçalan iade atmaya zorlayamaz” hükmü göz önüne alındığında davalının kabulünde olmayan tade faturasının kabul edilemeyeceğinin düşünüldüğü davacı …. Ltd. Şti. tarafından sözleşmenin haksız feshi ile, 74.935,40 TL gelir ve zarar kaybı talep edildiği, davalı tarafından davacıya gönderilen Büyükçekmece … Noterliği 22.04.2013 tarih … yev. no ile ihtarname ile davacıya ihtarnamenin tebliğ edildiği 08.05.2013 tarihinde sözleşmenin 9. maddesi gereğince sözleşmenin fesih edildiği, 23.06.2012 tarihinden sonra taraflar arasındaki ilişkinin belirsiz süreli ve sürekli bir sözleşme ilişkisine döndüğü, bu ilişkide artık yanlar arasındaki 23.06.2007 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağı, tarafların belirsiz süreli ve sürekli bir sözleşme ilişkisini feshi ihbar süresine uyarak her zaman sona erdirebilecekleri, davalının 22.04.2013 tarihli fesih ihtarnamesi ile bu ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih olan 08.05.2013 tarihinde sözleşmeyi fesih ettiğini, davalının davacıya bir feshi ihbar süresi vermesinin gerekli olduğunu, somut sözleşme için Kanunda tayin edilmiş herhangi bir feshi ihbar süresi bulunmadığını, 23.06.2007 tarihli sözleşmede sözleşenlerin sözleşme süresini 5 yıl olarak tayin ettiklerini de nazara alarak, 23.06.2012 tarihinde kendiliğinden sona eren ancak taraflarca fiilen uygulanmaya devam eden sözleşme ilişkisi için 1,5 aylık feshi ihbar süresinin aranmasının ve uygulanmasının uygun ve makul olacağı, 1,5 aylık feshi İhbar süresi için davacının mahrum kalınan kâr olarak 46 gün için hesaplanan 8,063,96 TL talep edebileceği, davacının bunun üzerindeki taleplerinin dayanaksız olduğu, davacının tüm gelirlerinin davalı … bayiliğinden elde ettiği varsayımı ve en son 2012 yılına ait mali verilerinden yola çıkılarak; (sözleşme 08.05.2013 tarihinde fesih edildiğine göre kesinleşmiş olan 2012 yılı mali verilerini esas almak gerektiği) davacının 23.06.2013 tarihi ile 08.05.2013 tarihleri arasında 46 günlük süreçte, 2012 mali verilerine göre davacının tazminat alacağının olabileceği, davacının 2012 yılında 63.985,80 TL faaliyet karı elde ettiği karın 46 gün üzerinden 8.063,96 TL olduğu hesaplandığı, davacının 16.12.2013 tarihli icra takibine kadar 8.063,96 TL asıl alacağına 423,52 TL işlemiş faiz talep edebileceği, davacının 16.12.2013 takip tarihi itibariyle yasal faiz oranını % 9,00 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,00 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, davacının icra İnkâr tazminatı talebinin takdirinin ise mahkemeye ait olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mali Müşavir, Hukukçu ve Makine Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 27/09/2019 tarihli bilirkişi heyet EK raporuna göre; davacının faaliyet karına göre hesaplanan 8.063,96 TL. talep edebileceği yasal faiz tutarının 423,52 TL. olarak hesaplandığı, davacının dönem net karına göre hesaplanan 6.288,30 TL. talep edebileceği yasal faiz tutarının 330,26 TL. olarak hesaplandığı, davacının 16.12.2013 takip tarihi itibariyle yasal faiz oranını %9,00 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 6.288,30 TL. asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,00 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, davacının icra İnkâr tazminatı talebinin takdirinin ise mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığa konu somut davada; davacının, davalı … Pazarlama A.Ş. ile 23.06.2007 tarihli yetkili servis sözleşmesi imzalanmıştır. sözleşmenin süresini düzenleyen 11. madde nazara alındığında, taraflar arasındaki sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren 5 yıl sonra yani 23.06.2012 tarihinde kendiliğinden sona ereceği belirlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 430. maddenin 1 ve 2. fıkralarında ”Belirli süreli hizmet sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Ancak, esaslı bir sebebin varlığı hâlinde, üst üste belirli süreli hizmet sözleşmesi kurulabilir” hükmü mevcuttur. Dosya kapsamında sözleşme süresinin 23.06.2012 de sona erdiği, bu sona ermenin 1.7.2012 tarihli BK’nin yürürlüğe girmesinden önce gerçekleştiği anlaşılmaktadır. İş bu nedenle, 818 sayılı BK’nin 339. maddesinin somut davada uygulanması gerekmektedir. Madde 339. ”muayyen bir müddet için yapılan hizmet akdi bu müddetin mürurundan sonra her iki tarafın sükutu ile temdit dildiği taktirde, akit, aynı müddet ve fakat nihayet bir sene için tecdit edilmiş sayılır. Akdin feshi ihbar vukuuna vakıf iken, iki taraftan hiçbiri ihbar etmemiş ise, akit, tecdit edilmiş sayılır” yer almaktadır. Yukarıda yer alan bilgiler ışığında, 23.06.2012 tarihinden sonraki dönem için taraflar arasındaki sözleşme ilişkinin belirsiz süreli bir sözleşme ilişkisine döndüğü açıktır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/1913 E. 2014/3620 K. sayılı ilamında, “… Dava, yetkili servis sözleşmesinin davalı … tarafından haksız olarak feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacının, davalı … ile birleşerek tüzel kişiliği ortadan kalkan …-… şirketinin yetkili servisi olarak çalışırken bu şirketin davalı … A.Ş’ye devri sonrasında bir süre fiili olarak davalı …’in servisi olarak hizmet verdiği, ancak … tarafından sebepsiz olarak servis sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle davacının zarara uğradığı, sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle uğradığı müspet zarar kapsamındaki kazanç kaybı zararını isteyebileceği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Mahkemece davacının uğradığı bu zararla ilgili olarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu konuda yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu yeterli bulunmamaktadır. Davada öncelikle çözümü gereken yön, taraflar arasında belirsiz süreli ve sözlü olarak yapılan servis sözleşmesinin haksız feshi halinde kazanç kaybına ilişkin zararın hesabının hangi süre için yapılacağı ve hesaplama yöntemine ilişkindir.Bu hususların tespitinin ise özel bilgiyi ve uzmanlığı gerektirmesi nedeniyle bu alanda görüşüne başvurulan kişinin davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak bilgi ve deneyim sahibi olması gerekmektedir. Oysaki mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişiler arasında ilgili sektörden bir bilirkişi bulunmadığı gibi verilen rapor da hüküm kurmaya elverişli olmayıp, esasen mahkemece esas alınan ek raporda da bilirkişiler davacının serbest servis olarak çalışması halinde elde edeceği kazanç miktarına ilişkin olarak bu hususun İTO Meslek Komitesi’nden sorulmasının yararlı olacağını bildirmişlerdir.Bu itibarla mahkemece, aralarında sektörden bir uzmanın da yer alacağı yeni bir bilirkişi kurulundan davaya konu belirsiz süreli yetkili servis sözleşmesinin feshi halinde öncelikle davacının emsal bir iş bulup bulamayacağının tespit edilmesi, bulabileceğinin kabul edilmesi halinde hangi sürede bulabileceğinin belirlenerek, belirlenecek makul süre için kazanç kaybı zararının hesaplanması; bulamayacağının kabul edilmesi halinde ise bu durumda da ne kadarlık bir süre için söz konusu zararı isteyebileceğinin belirlenmesi, sonrasında ise belirlenen bu sürede özel servis olarak çalışması halinde elde edebileceği kazanç ile davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde elde edebileceği kazancın tespit edilerek, davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde kazancının daha fazla olacağının anlaşılması halinde özel servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktarın yetkili servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktardan mahsubunun yapılarak aradaki kazanç farkının davacının uğradığı kazanç kaybına ilişkin zarar olarak hüküm altına alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi incelemesine dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.” belirtilmiştir. Bu haliyle değerlendirme yapıldığında, davalı tarafça cevap dilekçesinde taraflar arasında kurulan sözleşmenin davacının sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmediği iddia edilmekle, bu hususların tartışılması gerektiği açıktır. Zira, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiği kabul edilmesi halinde davacı uğradığı müspet zararı talep etme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/03/2016 tarih 2015/8486 Esas 2016/3473 Karar sayılı ilamı ve emsal yargıtay kararlarında belirtildiği üzere öncelikle davacının emsal bir iş bulup bulamayacağının tespit edilmesi, bulabileceğinin kabul edilmesi halinde hangi sürede bulabileceğinin belirlenerek, belirlenecek makul süre için kazanç kaybı zararının hesaplanması; bulamayacağının kabul edilmesi halinde ise bu durumda da ne kadarlık bir süre için (makul süre) söz konusu zararı isteyebileceğinin belirlenmesi, sonrasında ise belirlenen bu sürede özel servis olarak çalışması halinde elde edebileceği kazanç ile davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde elde edebileceği kazancın tespit edilerek, davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde kazancının daha fazla olacağının anlaşılması halinde özel servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktarın yetkili servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktardan mahsubunun yapılarak aradaki farkın davacının uğradığı kazanç kaybına ilişkin zarar olarak hüküm altına alınması gerekmektedir. Her ne kadar bilirkişi heyet raporunda 1,5 aylık feshi ihbar süresinin yeterli olduğu düşünülerek tazminat hesabı yapılmış ise de, alanında uzman sektör bilirkişisinin heyete dahili sağlanarak yukarıda belirtilen kriterler nazara alınarak rapor düzenlemeli ve mahkemece feshe, davacının kendi kusurlu ve sözleşmeye aykırı davranışları ile sebebiyet verdiği iddiası tartışılmalıdır. Ayrıca her ne kadar taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 11.1. maddesinde ”servis sözleşmeleri imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl süreyle geçerlidir. Ancak taraflardan birisi sözleşmesi sona erme tarihinden 1 ay önce sözleşmenin feshini ihbar etmezse sözleşme 1 yıl süreyle yenilenmiş sayılacaktır” hükmü yer almakta ise de; sözleşmenin ilk düzenlendiği hali olan belirli süreli olması halinde uygulanacak bir hüküm olup, 23.06.2012 tarihinden sonra taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin belirsiz süreli sözleşme haline gelmesi nedeniyle artık taraflar arasında 3.06.2007 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Bilirkişi raporunda defterlerin içerik yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmesinde davacının açık hesaplarının incelenmesi sonucunda, davacının 128 hesapta olan 65.397,77 TL alacağın davalıya kesilen iade faturalarına ilişkin olduğu, iş bu faturaların davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davacı vekilince sunulan istinaf yasa yolu başvuru dilekçesinde, icra dosyasında talep edilen faizin ticari faiz olduğu iddia edilmiş ise de, takibe konu icra dosyasında toplam 151.137,38 TL tutarındaki, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek % 9,0 oranında yasal faiz ile tahsilini talep edildiğinin belirtildiği ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda da 8.063,96 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine dair karar verildiği anlaşılmakla, ticari faizin uygulanması yönündeki talebinin taleple bağlılık ilkesi uyarınca yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1198 Esas, 2019/1558 Karar sayılı ve 11/12/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde taraflara İADESİNE, 5-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023