Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/151 E. 2021/87 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/151
KARAR NO: 2021/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2016/240 Esas – 2017/748 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı idareye bağlı İstanbul Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğü ile davalı … A.Ş. arasında posta tekeli dışında kalan gönderilerin işlenmesi işi ile ilgili 15/05/2006 tarihli “PTT Alım ve Satım Yönetmenliğine göre Posta Tekeli Dışında Kalan Gönderilerin İşlenmesi Hizmetlerine İlişkin Sözleşme” imzalandığını, dava dışı …’ün, bu sözleşme kapsamında, … merkez müdürlüğünde davalı şirket personeli olarak çalışmakta iken, davalı şirket tarafından iş akdinin feshedildiğini, … vekili tarafından, davacı kurumun hizmet akdini haksız feshinden bahisle, bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemi ile idare aleyhine Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2013/518 E. sayılı dosyası üzerinden dava ikame edilmiş olduğunu, mahkemece 29/09/2014 tarih ve 2013/518 E., 2014/387 K. sayılı kararı ile davacı idare ve davalı şirketin müşterek ve müteselsil sorumluluğuna hükmedildiğini ve kararın miktar yönünden kesin hüküm olduğundan temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, dava dışı 3. kişi … vekili tarafından işbu karar ile hüküm altına alınan alacaklarının tahsili teminen, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden davacı idare aleyhine icra takibi başlattığını, idarece 30/03/2015 tarihinde 4.099,34 TL icra dosyasının bedeli ile ayrıca 04/12/2014 tarihinde 61,00 TL bakiye ilam harcı ve 16,00 TL gider avansı harcını ödediğini, davacı kurum ile davalı arasında akdolunan 15/05/2006 tarihli sözleşme gereği, işçinin işvereni, sorumlusu ve muhatabı yüklenici davalı şirket olması nedeniyle, dava dışı 3. kişi olan davalı firma işçisine bir kısım işçilik alacakları ve ferileri için davacı idare tarafından ödenen tazminat miktarları ile yargılama masraflarının davalı yüklenici firmadan rücuen tahsili gerektiğini belirterek toplam 4.176,34 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı işçinin PTT’ye ait Bahçelievler biriminde posta dağıtım işlerini yaptığını, PTT’nin kendi çalışanları ile birlikte aynı işi yaptığını, emir ve talimatı PTT yetkililerinden aldığını, araç ve gereçlerin PTT tarafından sağlandığını, davacı işçinin sadece PTT’ye ait işyerinde çalıştığı belirlendiğinden mahkemece davacı işçinin başından itibaren PTT’nin işçisi olduğu sonuç ve kanaatine ulaştığını, somut olayda 4857 sayılı yasanın 2/7 maddesinde öngörülen muvazaa olgusunun gerçekleştiğinin kabul edildiğini, davacı işçinin, başından itibaren davalı PTT’nin işçisi olduğu kabul edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarını düzenleyen 23. maddesinde “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” denilmekle, İş Kanunu ve ilgili mevzuatın uygulanacağının açık olduğunu, bu konuda sadece davacı şirketin ya da alt işverenlerin sorumluluğuyla ilgili bir sözleşme yapılmadığını, sözleşme bedeline dahil olan giderler hüküm altına alındığını, ancak genel şartnamenin 6. maddesinde kıdem ve ihbar tazminatı ve iş arama ve iş güvenliği tazminatları bulunmadığını, davacı idarenin davalı şirkette hangi işçilik alacakları için ödeme yaptığı idari şartnamenin 25. maddesinde, işçilik giderlerine; İşçilik maaş ücreti, yol bedeli, SSK ve vergiler dahil olduğunu, başkaca bir ücret ödenmediğini, şartnamenin 6. maddesinde de davalı şirketin hangi işçilik alacaklarından sorumlu olacağının açıkça belirtildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının bu alacaklar arasında sayılmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının davasında haklı görülmesi halinde bile davalı şirketin dava konusu işçinin alacaklarından sadece kendi döneminden sorumluluğu ve asıl işverenin ise taşeronla birlikte taşeronun çalıştırmış olduğu dönemde birlikte yarı yarıya sorumlu olduğunu, ayrıca, davaya konu alacaklı işçinin, iş mahkemesinden aldığı kararı icraya koyarak, davacıdan alacaklarının ödenmesini talep ettiğini, davacının, ödeme süresi içerisinde borcu ödemesi halinde vekalet ücretinin bir kısmından ve daha az faiz ödeyecekken; takipten uzun zaman sonra borcu ödeyerek kendi kusuru ile alacağın artmasına neden olduğunu, davacının kusuru ile artan vekalet ücreti ve faizden davalı şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, zaman aşımı ve husumet itirazları kabul görülmediği takdirde ise haksız ve hukuka aykırı davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/240 E. 2017/748 K. sayılı 10/10/2017 tarihli kararı ile; “…Mahkememizce, dosyada bulunan deliller üzerinden inceleme yapılarak, rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş olup, bilirkişiler … ile … tarafından ibraz edilen 15/08/2017 tarihli raporda: davacı idare aleyhine, davalısı olduğu Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2013/518 E. sayılı dosyasında 29/09/2014 tarih ve 2013/518 E., 2014/387 K. sayılı kararı ile davacı idare ve davalı şirketin müşterek ve müteselsil sorumluluğuna hükmedilmesini takiben; 980,24 TL kıdem tazminatı, 194,23 TL 30/06/2007-30/06/2008 arası işlemiş yıllık faiz %19,5, 207,22 TL 30/06/2008-30/06/2009 arası işlemiş yıllık faiz %20,85, 49,08 TL 30/06/2009-30/06/2010 arası işlemiş yıllık faiz %15, 100,08 TL 30/06/2010-30/06/2011 arası işlemiş yıllık faiz % l0,05, 112,21 TL 30/06/2011- 20/06/2012 arası işlemiş yıllık faiz %11,26, 116,78 TL 30/06/2012-30/06/2013 arası işlemiş yıllık faiz %11,75, 99,39 TL 30/06/2016-30/06/2014 arası işlemiş yıllık faiz %10, 72,91 TL 30/06/2014-12/03/2015 arası işlemiş yıllık faiz %10,50, 585,45 TL ihbar tazminatı, 167.00 TL 26/01/2012-12/03/2015 arası işlemiş yıllık faiz %9 572.00 TL Yargılama Gideri, 23,45 TL 29/09/2014-12/03/2015 arası işlemiş yıllık faiz %9, 187,88 TL ilam Vekalet Ücreti, 7,70 TL 29/09/2014-12/03/2015 arası işlemiş yıllık faiz %9 olmak üzere 3.576,51 TL toplam tutar üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas icra dosyası ile 17/03/2015 tarihi itibariyle PTT A.Ş aleyhine icra takibine geçildiğini, davacı … A.Ş tarafından, davalısı olduğu Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2013/518 esas sayılı dosyasında 29/09/2014 tarih ve 2013/518 E., 2014/387 K. sayılı kararı sonrası 17/03/2015 tarihinde icra takibine konu edilen tutarın 30/03/2015 tarihli icra takibi kapak hesabına toplam 4.176,34 TL ödendiğini, dava konusu 4.176,34 TL’nin 4.176,34-TL/2=2.088,17 TL’si tutarında davacı … A.Ş’nin, davalı … A.Ş.’den alacaklı olduğu bildirilmiştir. Dosya kapsamındaki sözleşme örneğinden; davacı ile davalı arasında, davacının İstanbul Avrupa Yakası Posta tekeli dışında kalan gönderilerinin işlenmesi işinin yapılması konusunda anlaşılmış olduğu, yapılan bu iş kapsamında davalının, dava dışı …’ü işçi olarak çalıştırdığı, dava dışı 3. kişi …’ün işçi alacaklarının tahsili için … A.Ş. hakkında alacak davası açtığı, Bakırköy 18. İş Mahkemesince alacağın asıl iş veren olan … A.Ş.’den tahsiline karar verildiği, dava dışı 3. kişi …’ün ilamlı takip yaparak icra yolu ile dosyamız davacısından tahsilat yaptığı, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ve bu sözleşmenin eki olan Posta Tekeli Dışında Kalan Gönderilerin İşlenmesi, Taşınması ve Dağıtımına İlişkin Teknik Şartnamenin 9.27 maddesine göre “Hizmet Sözleşmesi, 506 sayılı SSK Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanunu ve diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklerden doğacak tüm yükümlülükler, yükleniciye aittir”, 9.28 maddesinde ise “Kurumun 4857 sayılı İş Kanununun 2 maddesi uyarınca; asıl iş veren sıfatı ile yüklenicinin çalıştırdığı işçiler ile sözleşme konusu iş ile ilgili ödemek zorunda kalacağı her türlü ödemeler hakkındaki rücu hakkını kabul eder.” maddelerine göre her türlü işçi alacağından davalının sorumlu olduğu, yaptırılan bilimsel ve denetime açık bilirkişi raporu ile de davacının yapmış olduğu, ödemeden dolayı davalıya rücu edebileceği ve bu nedenle de davacının davasının kabulüne, 4.167,34 TL’nin 30/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece Posta Kanununun 10.maddesi dikkate alınmadan karar verildiğini, davalı şirketin sadece işçi temin ettiğini, işçilerin emir ve talimatı PTT yetkililerinden aldığını, işçilerin açtığı davada mahkemenin işçinin başından itibaren PTT’nin işçisi olduğu sonuç ve kanaatine ulaştığını, somut olayda 4857 sayılı yasanın 2/7 maddesinde öngörülen muvazaa olgusunun gerçekleştiğinin kabul edildiğini, rücuya konu işçinin yaptığı posta ayırım işi idarenin asıl işi niteliğinde olduğundan husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafça Posta Kanununun 10.maddesi gereği posta ayrım ve dağıtım işinin 3.kişilere ihale yolu ile gördürülmesinin mümkün olduğu iddia edilmiş ise de Posta Kanununun 10.maddesinin 2.fıkrasının 29/04/2009 tarihinde yürürlüğe girmiş olması sebebiyle bu tarihten önceki döneme ilişkin uygulanma imkanının bulunmadığından davanın reddinin gerektiğini, ihbar tazminatının Kamu İhale Kanunu gereği teklif fiyata dahil olan masraflar içerisinde olmadığını, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin sözleşme bedeline dahil olan giderler arasında sayılmadığını, yıllık izinlerin kullandırılmasından davacı idarenin sorumlu olduğunu, 10/09/2014 tarihinde 6552 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanununda yapılan değişiklik neticesinde yıllık izin ücretleri ve kıdem tazminatı yönünden asıl işverenin sorumlu olduğunun düzenlendiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ihale sözleşmesinde işçi alacaklarından kimin sorumlu olacağına dair bir hükmün yer almadığını, Yargıtay 13. HD’nin 2012/6314 E. – 12111 K. sayılı ilamında tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabul edildiğini, davalı şirketin ancak işçileri çalıştırdığı dönem için hesaplanacak tutarın yarısı ile sorumlu olacağını, Yargıtay 13. HD’nin 2013/24537 E. 2014/18698 K. sayılı ilamında işçilerin, iş akitlerinden doğan tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmadığından ihbar tazminatı ve izin ücreti yönünden son alt işverenin asıl işveren ile yarı yarıya, kıdem tazminatı yönünden ise her alt işverenin çalıştırdığı süre ile orantılı olarak asıl işveren ile birlikte yarı yarıya sorumlu olacaklarının belirtildiğini, sorumluğun bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca davacı alacağı zamanında ödemeyerek zararın artmasına sebebiyet verdiğinden, dava ihbar edilmediğinden vekalet ücreti ve faiz yönünden davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırılan işçilere ödenen işçilik alacaklarından, sözleşme hükümleri kapsamında davalı şirketin sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davacı, hizmet alım ihalesinin davalı tarafından üstlenildiğini, ihale şartnamesine göre, davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin iş hukukundan doğan her türlü işçilik hakları ile ilgili ücret ve tazminatlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsili için, davacı aleyhine açtığı dava sonunda hesaplanan miktarın davacıdan tahsiline karar verildiği ve icra takibi sonunda da davacı tarafından ödendiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Davacı taraf idari ve teknik şartname uyarınca ödenen bedellerden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı ise asıl işverenin davacı olması sebebiyle davacının sorumluluğunun bulunduğunu, davalıya ödenen sözleşme bedelinde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı alacağının sözleşme gideri olan bedeller arasında yer almadığı için davalının sorumlu olmadığını, sorumlu olduğu kabul edilse dahi işçinin davalı şirkette çalıştığı dönem itibariyle hesaplanacak bedelin yarısından sorumlu olacağını, diğer yarısından ise davacının sorumlu olacağını savunmuştur. Dava konusu olayda davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanunun 146.maddesinde “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir. Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.” (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”) şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında davacının İdare, davalının Yüklenici olduğu, 15/05/2006 tarihli, Avrupa Yakası Posta İşletme Merkezi Müdürlüğü bünyesinde Tekel Dışı Posta Gönderilerinin Ayırımı (işlenmesi) hizmetinin 190 personel ile 16/05/2006-31/12/2006 tarihlerini arasında yürütülmesine ilişkin hizmet alım sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 33. maddesinde ve sözleşmenin eki olan idari şartnamenin 45. maddesinde “İstihdam ettiği işçinin işvereni, muhatabı ve sorumlusu yüklenicidir. İdare kesinlikle işçinin işvereni, muhatabı ve sorumlusu değildir” düzenlemeleri yer almaktadır. Posta Tekeli Dışında Kalan Gönderilerin İşlenmesi, Taşınması ve Dağıtımına İlişkin Teknik Şartnamenin yüklenicinin sorumluluğu başlıklı 9. maddesinin 9.23 bendinde “İhale konusu işin bitiminde veya herhangi bir nedenle işten ayrılan işçinin/işçilerin her türlü ücret ve sosyal haklarını, hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai ücretlerini, yıllık izin ücretlerini, ihbar ve kıdem tazminatlarını öder ve bunları ödediğine ve hiçbir alacakları kalmadığına dair işçiler tarafından imzalanan ve usulüne uygun düzenlenmiş (mutlak suretle üzerinde yazı ve rakamla miktar belirtilmiş) ibranameyi imzalayarak işçi/işçilerin işten ayrılış tarihlerinden itibaren beş (5) iş günü içerisinde idareye teslim eder.”, 9.27 bendinde “Hizmet Sözleşmesi, 506 sayılı SSK Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanunu ve diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklerden doğacak tüm yükümlülükler, yükleniciye aittir”, 9.28 maddesinde ise “Kurumun 4857 sayılı İş Kanununun 2 maddesi uyarınca asıl iş veren sıfatı ile yüklenicinin çalıştırdığı işçiler ile sözleşme konusu iş ile ilgili ödemek zorunda kalacağı her türlü ödemeler hakkındaki rücu hakkını kabul eder.” hükümlerini içermektedir. Bakırköy 18. İş Mahkemesinin 2013/518 Esas sayılı dosyası kapsamında yer alan kayıtlar incelendiğinde ise; Taraflar arasında davacının İdare, davalının Yüklenici olduğu, 05/12/2007 tarih ve … kayıt numaralı, Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğü’ne bağlı Avrupa Yakası Posta İşletme Müdürlüğü, Uluslararası Posta İşletme Merkez Müdürlüğü ve Paket Merkez Müdürlüğü bünyesinde Tekel Dışı Posta Gönderilerinin Ayırımı (işlenmesi) hizmetinin 250 personel ile 15/12/2007-31/12/2009 tarihlerini arasında yürütülmesine ilişkin hizmet alım sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 23. maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür.”, 37. Maddesinde ve sözleşmenin eki olan idari şartnamenin Diğer Hususlar başlıklı VI. bölümünün 1. maddesinde “İstihdam ettiği işçinin işvereni, muhatabı ve sorumlusu yüklenicidir. İdare kesinlikle işçinin işvereni, muhatabı ve sorumlusu değildir.” düzenlemeleri yer almaktadır. İdari şartnamenin 26.6 maddesinde “İhbar ve kıdem tazminatı, sözleşme gideri % 3 oranındaki sözleşme ve genel giderleri içinde yer almakta olup bu giderler için ayrıca bir bedel öngörülmeyecektir. İsteklilerin tekliflerini buna göre verdikleri kabul edilecektir.”, Teknik Şartnamenin 8.24 maddesinde “Hizmet sözleşmesi 506 sayılı SSK Kanunu, 4857 ve 1475 sayılı iş kanunları ve diğer kanun, Tüzük ve Yönetmeliklerden doğacak bütün yükümlülükler yükleniciye aittir. Kanunlar gereği idarece ödenmek zorunda kalınan her türlü meblağın (işçi alacağı, tazminat, idari para cezası gibi) yükleniciye rücu hakkı saklıdır.” hükümlerini içermektedir. Bakırköy 18. İş Mahkemesinin 2013/518 E. 2014/387 K. sayılı dosyasında; davacı … tarafından davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine işçilik alacaklarının tahsili için açılan davada, dava …Ltd. Şti. ile …Ltd. Şti.’ne ihbar edilmiş, …’ün Öncü …Ltd. Şti.’de 03/03/2006-15/05/2006 tarihleri arasında 2 ay 18 gün, …Ltd. Şti.’de ise 16/05/2006-30/06/2007 tarihleri arasında 1 yıl 1 ay 15 gün süre ile çalıştığı bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiş, PTT Genel Müdürlüğü asıl iş veren olarak sorumlu olduğundan 980,24 TL kıdem tazminatı, 585,45 TL ihbar tazminatının, PTT Genel Müdürlüğü’den tahsili ile davacı …’e ödenmesine karar verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından Bakırköy 18. İş Mahkemesinin 2013/518 E. 2014/387 K. Sayılı ilamı gereğince, … AŞ aleyhine 980,24 TL kıdem tazminatı, 1.052,79 TL işlemiş faiz, 585,45 TL ihbar tazminatının, 167,00 TL işlemiş faiz, 572,00 TL yargılama gideri, 23,45 işlemiş faiz, 187,88 TL vekalet ücreti, 7,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.576,51 TL üzerinden 17/03/2015 tarihinde ilamlı takip başlattılmış … AŞ tarafından icra dosyasına 30/03/2015 tarihinde 4.099,34 TL ile 04/12/2014 tarihinde 61,00 TL bakiye ilam harcı ve 16,00 TL gider avansı olmak üzere toplam 4.176,34 TL ödeme yapılmıştır. Posta Kanunun 10. maddesinde PTT İdaresinin posta ulaştırmalarını düzenlemek için gerçek ve tüzel kişilerle ve taşıma ortakları ile sözleşme yapabileceği, PTT idaresinin postaların ayrım ve dağıtım işlerini ihale yoluyla 3. şahıslara gördürebileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğinde bulunan idari ve teknik şartnamede, çalışan işçilerin hak ve alacaklarından yüklenicinin yani alt işveren olan davalının sorumlu olacağı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri, tacir sıfatına haiz her iki tarafı da bağlayacağından, davacı Bakırköy 18. İş Mahkemesinin 2013/518 E. 2014/387 K. sayılı ilamı gereğince ödemiş olduğu miktarın tamamını, davalıdan sözleşme uyarınca rücuen tahsilini talep hakkına sahiptir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 285,28 TL harçtan, davalı tarafından peşin yatırılan 71,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 213,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2021