Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1509 E. 2023/747 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1509
KARAR NO: 2023/747
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
ESAS NO: 2017/188
KARAR NO: 2019/1121
DAVA: İtirazın İptali ( Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/05/2016
KARAR TARİHİ: 10/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekilinin vermiş olduğu 16.05.2016 tarihli dilekçesinde özetle; “müvekkili ile davalı şirket arasında taşlama sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince hizmetlerin yapıldığını ve faturaların kesildiğini, kesilen faturalar gereğince biriken ödemelerin davalı tarafından gecikmeli de olsa ödenmeye devam ettiğini, davacı müvekkilinin daha önceki ortağı olan … Yapı-… isimli şahıs şirketinin 15/12/2014 tarihinde yapmış olduğu yazılı virman başvurusu ile 36.214,20-TL tutarındaki davalı firmadan alacağının da …Ltd. Şti’ne virman yapılması talebinde bulunduğunu ve … A.Ş. tarafından bu rakamın davacı müvekkili hesaplarına geçirildiğini, cari hesaba göre bu zaman kadar verilen tüm hizmetlerin karşılığındaki faturalar ve virman yapılan rakam mahsup edildikten sonra çıkan ve icra takibi konusu olan 78.935,01-TL bakiye alacak davalı şirket tarafından ödenmeyince Gebze … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak borcun 43.064,89-TL’lik kısmı hariç itiraz edildiğini, itiraz edilmeyen kısım ödenmiş ancak bakiye 35.870,12-TL alacaklarının bulunduğunu, davalı tarafın itiraz ettikleri kısım için takibe devam edebilmek için itirazın iptali davası açtıklarını, davalarının kabulüne ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye göre müvekkili …’nun ürettiği ham döküm parçalarını …’nun ambarından sayarak teslim alacak, bu parçalar üzerinde kendi tesisinde Taşlama Ameliyesi işlemini yapacak, işin bitmesi üzerine parçalar sayılarak sakat/hatalı olan parçalar ile taşlaması tamamlanmış parçalan ayrı ayrı irsaliyeler ile …’ya geçici olarak teslim edeceğini, faturalandırma taşlama işi sonucu kesin kabul edilen, sağlam/kullanılabilir nitelikteki parçalar için yapılmakta olduğunu, faturalar hakediş faturası adı altında düzenlenmekte olup tüm bu işlemler aylık olarak yapıldığını, davacının tüm bu iddiaları gerçek dışı ve taraflarca imzalanan ve bugüne kadar gerçekleştirilen faturalandırma/hakediş ödemesi uygulamasına açıkça aykırı olup, kötü niyetli ve haksız kazanç elde etme amacını taşıyan iddialar olduğunu, davacının kendisine teslim edilen parçaları işleyerek “geçici teslimini” gerçekleştirmesi üzerine …’nun yaptığı kontroller sonucu ayıplı/hatalı/bozuk olanlar haricinde taşlaması tam olarak yapılmış/kullanabilir kabul ettiği parçalar sayılarak davacıya bildirilmekte, davacı Katre de bu sayıdaki parça mal için fatura düzenlediğini, davacının müvekkil şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmamakta olup, davacının bugüne kadar süregelen iş ilişkisindeki iade faturalarının bir kısmını haklı ve hukuki: hiçbir gerekçe sunmaksızın sözleşmeye, usule ve yasaya aykırı şekilde kabul etmemesi ve bir kısım faturalarda da yanlış alacak miktarı girmesi nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmesi kabul edilemeyeceğini beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak; haksız mesnetsiz, usule, yasaya aykırı, kötü niyetli davanın reddine, yargılama masrafı ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Gebze … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içerisine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 78.935,01.-Tl asıl alacağa % 10,50 Avans faizi tutarı 3.890,84 Tl ile birlikte toplam 82.825,85.-Tl için takip yapıldığı, ödeme emrinin 08.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 15.01.2015 tarihinde “78.935,01 Tl lik asal alacak miktarının 35.870,12 Tl sine itiraz ediyoruz, alacaklıya borcumuz 43.064,89-Tl dir” şeklinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Dava dosyasında yer alan … Dökümden olan alacağın takip dışı 3.şahıs … Yapı-…’ın alacaklarının da Davacı … Ltd. ye alacak yazılmasına ilişkin yer alan ilgili bakiye yazısı Davalının yasal defter kayıtlarında yer aldığı, davalı şirketin Davacı şirkete düzenlemiş olduğu 33.274,27 TL tutarında iade faturası bulunduğu ve bunların Davalı şirket kayıtlarında yer aldığı, ancak davacı şirket kayıtlarında yer almadığı belirlenmiştir. Davacı şirketin yasal ticari defterlerinde yapılan incelemede Davalı … San ve Dış Tic.A.Ş. nin 120 F01 cari kodla çalıştığı 2014 yılma ait defter incelemesinde 29.679,12-TL borç bakiyesi ile hesabın devir ettiği görülmüş. Bu borç bakiyesi Davalı … San. ve Dış Tic.A.Ş. nin kendi defterleri incelendiğinde görülmediği, davalı şirketin yasal defterleri incelendiğinde 31.08.2015 tarihinde Davalı tarafından düzenlenmiş 10 adet toplam tutarı 33.274,27-TL tutarında iade faturası Davacı şirketin yasal defterlerinde görülmediği, Davalı şirketin yasal defterleri incelendiğinde 18.01.2016 tarihinde … Bankasından yapılan 43.064,89 TL lik ödemenin Davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, Davacı şirketin yasal defterleri incelendiğinde 31.12.2015 tarihinde kök raporda da belirtildiği üzere 117.349,00 TL lik bir detayı belli olmayan bir kayıt yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturalarının Davacı tarafında yasal defterlerine kayıt edilmediği ve bunun gerçeklik tespitinin yapılamadığı, Davalı tarafından 18/01/2016 tarihinde … bankasından yapılan 43.064,89-TL lik ödemenin Davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, ancak banka kayıtlarında da tespit edildiği için bu ödemenin geçerli sayıldığı anlaşılmakla davacının yaptığı icra takibinde davalının itiraz ettiği miktar açısından alacağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki ve bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerindeki beyanlarını tekrarla; ”Müvekkil ile davalı şirket arasındaki taşlama sözleşmesine göre; ”davalı şirketçe yapılan kontrollerde çıkan parçalar tashih edilebilecek durumda ise yükleniciye düzeltmek için gönderileceği” yazmaktadır. Ayrıca devamında ”yüklenici tarafıdan yapılan taşlama işleminde sakat oranı %2’yi geçmeyecek denmektedir. %2’yi aşan kısmı için şirket, döküm parça birim fiyatı üzerinden yükleniciye fatura kesecek olup, fatura tutarı yüklenicinin alacağından düşülecektir.” denmiştir. Müvekkil şirketin yaptığı taşlama işlerinde bir eksiklik bulunmamaktadır. Eksikliği kabul anlamına gelmemesi kaydıyla eksiklik olsa dahi bu oran sözleşmede belirtilen oranı geçecek vaziyette değildir. Ayrıca tashih edilerek düzeltilmeyecek şekilde bir taşlama işi de söz konusu değildir. Hakediş iade faturalarının düzenlendiği tarihlere bakıldığında 01.04.2015 tarihli Kasım 2014 hakediş iadesi dışındakilerin hepsi kötü niyetli olarak 31.08.2015 tarihinde düzenlenmiştir. Temmuz 2015 hakediş iadesi bir ay sonra yapılabiliyorken diğer hakediş iadelerinin üzerlerinden 5 ay geçtikten sonra yapılması davalının kötü niyetli olarak, müvekkili zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiğini göstermektedir.
Ayrıca davalı şirketçe yapılan kontrollerden sonra herhangi bir şekilde müvekkil tarafından yapılan işlerin ne şekilde kusurlu olduğu tespit edilmemiş, müvekkile tashih için gönderilmemiş ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla yapılan işlerdeki sakat oranın %2’yi geçecek şekilde olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat olunamamıştır. Davalı tarafça bu hususlar ispat edilmesi gerekmektedir. Bu yöndeki hakediş iadelerinin sebeplerini ispat etme külfeti davalı taraf üzerindedir. Aksi takdirde davalı şirketin yaptığı gibi sorunsuz ürünlerde hata var diye karşı taraf alacaklarının ödenmemesi yoluna gidilebilmektedir. Bu durum dürüslük kuralına aykırılık teşkil ettiği gibi hukuk ve ahlak kurallarına da uymamaktadır. Dolayısıyla bu yöndeki talebin hukuken korunması mümkün gözükmemektedir. Davalı tarafça bu husus ispat olunamamıştır. 3 no’lu bentte davalı tarafça yapılan 18.01.2016 tarihli 43.064,89.TL’lik ödemenin davacı defterlerinde görülmediği söylenmiştir. Bu ödeme konusunda da bir problem bulunmamaktadır. Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine 78.935,01.TL asıl alacak üzerinden takip yapılmış, davalı defterinde yer alan 43.064,89.TL’lik ödeme dosyaya yapıldıktan sonra kalan rakam için itiraz edilmiştir. Huzurdaki dava da kalan bakiyeye yapılan itirazın iptali için açılmıştır. Yani söz konusu ödeme mahsup edildikten sonra kalan rakam davaya konu edilmiştir.Yukarıda izaha çalıştığımız tüm sebepler göz önüne alındığında; ortadaki bu fiyat farkının aslında doğrudan 10 adet 33.274,27.TL’lik iade faturalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu iade faturaları konusuna yukarıda gereken açıklamaları yaptığımız için tekrara düşmemek adına yinelemiyoruz. Kısaca; ispat yükünün davalıda olduğunu ve bu hususta ispata yarar bir delilin dosyada mevcut olmaması sebebiyle istinaf incelemesi sonucu ilk derece mahkemesinin ortadan kaldırılarak haklı davamızın kabulünü ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etme zarureti hasıl olmuştur.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Gebze … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyanın incelenmesinde; 78.935,01.-TL 29/09/2014 tarihli sözleşmeden doğan bakiye fatura alacağı ve asıl alacağa % 10,50 Avans faizi tutarı 3.890,84 TL olmak üzere toplam 82.825,85.-TL için 06/01/2016 tarihinde takip yapıldığı, ödeme emrinin 09/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 15.01.2016 tarihinde “78.935,01 TL lik asıl alacak miktarının 35.870,12 TL’sine itiraz ediyoruz, alacaklıya borcumuz 43.064,89-TL dir. Borcun 36.214,20TL’lik kısmı alacaklının sahibi olduğu 3. Şahıs … yapı-… firmasının başvurusu ile müvekkil nezdindeki 36.214,20TL tutarındaki alacağın alacaklı … Ltd.şti’ne virman yapılması ile doğmuştur” şeklinde borca itiraz ettiği, 18/01/2016 tarihinde 43.064,89TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Dava, davalının kabul etmediği, bakiye 35.870,12 TL alacağa yönelik itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında 29/09/2014 tarihli Taşlama Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin ilgili maddeleri şu şekildedir.”Aşağıda belirtlen şartlar kapsamında, …San.ve Dış Tic.A.Ş. (bundan böyle ŞİRKET olarak adlandırılacaktır) İle … SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. (bundan böyle YÜKLENİCİ olarak adlandırılacaktır) Şirketin imalatını yapacağı ham döküm parçaların yüklenici tarafından yapılacak taşlama ameliyesini kapsamak üzere bu sözleşme hazırlanmıştır.1-İşin Tarifi Şirketin imal ettiği parçaların şirket yetkililerince tariflenen şekilde, istenilen terminda ve belirlenen birim fiyatlar üzerinden her türlü kalite sorumluluğu kendisine ait olmak üzere ve gizlilik şartlarına uyularak, yüklenici tarafından tam olarak taşlama iştemidir. 3-Teslim ve Tesellüm 3.1 Şirket, taşlanacak parçaları sayarak yükleniciye araç üstünde teslim edecektir. Yüklenici parçaları sayarak teslim alacaktır. Teslimden sonra yapılacak itiraz, şirket tarafından kabul edilmeyecektir. Teslim, şirket sevk fişi ile yapılacaklır. Teslim yeri, şirket amnbar sahasıdır. 3.2 Yüklenici, taşlamak üzere tesilim aldığı parçaları istenilen şartları yerine getirdikten sonra sayarak hatalı çıkan parçalarla birlikte eksiksiz olarak teslim edecektir. Sakat olarak ayrılan parçalar ile taşlaması tamamlanmış parçalar, ayrı ayrı irsaliyeler ile gönderilecektir. Parçalar, şirket tarafından sayılarak geçici olarak teslim alınacaktır. Teslim yeri, şirket ambar sahasi olup, tesellüm işlemi şirkette yapılacaktır. Esas olan şirket sayımıdır. Taşıma esnasında meydana gelebilecek Her türlü hasardan, yüklenici sorumludur. Hasar gören parça olması halinde, hasar göten parçalar satış fiyatı üzerinden yükleniciye fatura edilip, alacağından düşüleceklir. 4-Kontrol ve Kesin Kabul 4.1 Şirkete teslim edilen parçalar, şirket Kalite Kontrol yetkilileri tarafından da kontrol edilecektir. Kontrol neticesinde uygun bulunan parçaların şirket ambarına teslim edilmesiyle, parçaların kesin kabulü yapılacaktır. Faturalandırmada esas olan, bu miktarlardır. Yapılan kontrolde hatalı çıkan parçalar tashih edilebilecek durumda ise yükleniciye düzeltilmek üzere geri gönderilecektir. Bunların nakliyesi, 3.3’e uygun olarak yapılacaktır. Tashih ile ilgili bedel ödemesi yapılmayacaktır. Taşlama ile düzeltilebilecek döküm hatalı parçalar, bedelsiz olarak yüklenici tarafından yapılacaktır. Bu düzetmeye yönelik teknik bilgi , şirket tarafından verilecektir. 4.2 Yüklenici tarafından yapılan taşlama işleminde, taşlama sakat oranı %2’yi geçmeyecektir. % 2’yi aşan kısmı için şirket, döküm parça birim fiyatı üzerinden yükleniciye fatura kesecek olup, fatura tutarı yüklenicinin alacağından düşülecektir. 4.3 Yükleniciye gönderilen parçalarda, yüklenici tarafından tespit edilen döküm hatalı parçalar taşlanmayacaktır. Bu parçalar şirkete iade edilecektir. Taşlaması yapılmış parçaların kontrolü yükleniciye ait olup. şirketin ayrıca bir kontrol yapma mecburiyeti olmayıp, bu konu şirketin insiyatifindedir. Taşlama hatası nedeniyle iade olması halinde şirketin uğrayacağı zarar, yüklenici tarafından karşılanacaktır. 5-Ödeme Yüklenici, mutabık kalınan birim fiyatlar üzerinden fatura düzenleyecektir. Düzenlenen faturalar, fatura tarihini takip eden 45 günde ödenecektir. Ambara girişi olan net adetler üzerinden bilahare oluşan duruma göre karşılıklı fatura düzenlenecektir. Yüklenici, ambar girişlerine göre ya kendisi fatura düzenleyecek ya da kendisine düzenlenecek faturayı işleme alacaktır. 6-Birim Fiyat Taşlanacak parçaların birim fiyatları, şirket tarafından belirlenecektir. Tespit edilen birim fiyatlar, yüklenici tarafından talep olması halinde yeniden tespit edilecektir. Bu süreler içinde kanuni ödemelerde, asgari ücretlerde vs. artış olması gerekmektedir. Ancak bu durumda fiyat revizesi yapılacaktır. Davacı taraf, sözleşme gereği bakiye fatura alacağını talep etmektedir. Davalı vekili, ise davacının bugüne kadar sözleşme gereği müvekkilinin kesin kabul sonucu belirlediği parça sayısına göre kestiği iade faturalarını kabul ederek fatura kestiğini, bedelini aldığını ancak son dönemde müvekkilinin kestiği iade faturalarını kabul etmediğini ve bir kısım faturalarda yanlış alacak miktarı girdiğini beyan ederek dava konusu alacağı kabul etmemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre her ay düzenlenen 2014 ve 2015 yılına dair faturalar delil olarak sunulmuştur. Taraflar arasında davacıya ait şahıs şirketinin 15/12/2014 tarihinde davalıdan olan 36.214,20TL alacağının davacıya virman yapılması talebinde bulunduğu ve bu alacağın taraf defterlerine işlendiği hususunda ihtilaf yoktur. Davalının cevap dilekçesinin ekinde bulunan faturaların ve maillerin incelenmesinde; davalı tarafından 31/08/2015 tarihli davacının Ocak 2015 hakedişine göre 5.567,00TL+KDV hakediş iade faturası, Şubat 2015 hakedişine göre 2.316,00TL+KDV hakediş iade faturası, Mart 2015 hakedişine göre 7.941,00TL+KDV hakediş iade faturası, Nisan 2015 hakedişine göre 2.775,00TL+KDV hakediş iade faturası, fiyat fark faturası hataları nedeniyle 76,40TL+KDV faturası, Mayıs 2015 hakedişine göre 3.479,00TL+KDV hakediş iade faturası düzenlendiği, 11.14TL+KDV fiyat hata fark faturası, Haziran 2015 hakedişine göre 3.362,00TL hakediş iade faturası, 14,40TL Fiyat hata fark faturası, Temmuz 2015 hakedişine göre 870TL+KDV, 31,76TL+KDV fiyat hata fark faturası düzenlenmiştir. Bu faturaların düzenlendiği 04/09/2015 tarihli mail ile davacıya bildirilmiş, davacı cevabi mailinde bu faturaları kabul etmediğini, zarara uğradığını bildirmiştir. Mahkemece davacının ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat gereği alınan 29/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı şirketçe tarafıma sunulan 2014 – 2015yılına ait olan yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, davacı şirketin 2014 yılına ait yasal ticari defter kayıtlarına göre 29.679,12TL alacaklı olduğu, dava dosyasında yer alan … Dökümden olan alacağın takip dışı 3.şahıs ….-…’ın alacaklarının da Davacı … Ltd ye alacak yazılmasına ilişkin yer alan ilgili bakiye yazısı Davacının yasal defter kayıtlarında yer almadığı, Davacının yasal defter kayıtlarında 31.12.2015 tarihinde düzeltme fiş kaydında ortaklar cari hesabından 117.349.-Tl ödeme yapılarak davalı borç miktarının 17.661,10 Tl düştüğü. Buna göre davacı kayıtlarına göre 17.661,10 Tl borçlu olduğunun tespit edildiği” belirlenmiştir. Davacı vekili, rapora karşı sunduğu 30/01/2018 tarihli itiraz dilekçesinde; ”Dava dilekçemizde de belirttiğimiz üzere 15.12.2014 tarihli yazılı başvurumuz ile davalı nezdinde oluşan dava dışı 3. Şahıs …-…’a ait 36.214,20. TL tutarındaki alacağın müvekkil şirkete virman yapılması talebi nedeniyle davalı şirketçe bu meblağ müvekkil şirket hesabına dahil edilmiştir. Bu hususta bir problem bulunmamaktadır. Ancak bilirkişi tarafından çıkarılan hesapta bu 36.214,20. TL hesaba dahil edilmemiştir. Davalı şirkete ait 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasındaki cari hesap hareketleri dökümü çıkarılmıştır. Dava dilekçemiz ekinde sunmuş olduğumuz faturalardan da görüleceği üzere 01.08.2015 tarihli 027681 fatura numaralı 3.492,80.TL meblağlı fatura ve 28.02.2015 tarihli … fatura numaralı 7.568,05.TL meblağlı fatura hesap işlemlerinde göz ardı edilmiştir. Bu faturalar dosya içerisinde mevcuttur. Gerekmesi durumunda tekrardan dosyaya sunabiliriz. Bu faturaların da davalı şirkete borç olarak yansıtılması gerekmektedir. Bu iki fatura toplamı 11.060,85.TL etmektedir. Davalı şirketçe tarafımıza ödemeler, … Bankası A.Ş. Yeni Çarşı Şubesi’nde bulunan 25908722 müşteri numaralı … hesap numaralı müvekkil hesabına yapılmıştır. Bu ödeme dekontları ile bilirkişi tarafından çıkarılan hesap karşılaştırıldığında 105.016,65.TL ödeme hesaptan düşülmesi gerekmektedir. Ancak 31.12.2015 tarihli 614 belge numaralı düzeltme fişi ile 117.349,00.TL davalı borcundan düşülmüştür. Buradaki fazladan düşülen rakam da 12.332,35.TL’dir. 11.060,85.TL davalının borcuna dahil edilmeyen faturalar ve hesap hatasıyla mahsup edilen 12.332,35.TL ve virman yapılan 36.214,20.TL yani toplamda 59.607,40.TL fark bulunmaktadır.Bilirkişi marifetiyle tespit edilen 17.661,10.TL’ye bu toplam fark olan 59.607,40.TL’nin eklenmesiyle davalı şirketin borcu 77.268,50.TL olarak hesaplanmaktadır. Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafça ödenen meblağın düşümü ile bakiye olarak talep ettiğimiz rakam çıkmaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece davacı itirazlarının değerlendirilmesi ve davalı ticari defterlerinin incelenmesi için yeniden talimat yazılmış, 08.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacı itirazları değerlendirilmemiş, davalı defterlerinin incelenmesi neticesinde; “Davalı şirketçe tarafıma sunulan 2014 – 2015yılına ait olan yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, Dava dosyasında yer alan… Dökümden olan alacağın takip dışı 3.şahıs …-….’ın alacaklarının da Davacı … Ltd ye alacak yazılmasına ilişkin yer alan ilgili bakiye yazısı Davalının yasal defter kayıtlarında yer aldığı. 20/08/2015 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 71.504,70TL olduğu, Davalı şirketin Davacı şirkete düzenlemiş olduğu toplam 33.274,27 TL tutarında hakediş iade faturası ve fiyat farkı iade faturası bulunduğu ve bunların Davalı şirket kayıtlarında yer aldığı, ancak davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, iade faturaların düşümü ile bakiyenin 43.064,89TL olduğu ve davalı tarafça takipten sonra 18/01/2016 tarihinde 43.064,89TL ödeme yaptığı, Davalının 2014-2015 yasal defter kayıtlarına göre 0,00 (Sıfır) bakiye olduğu.” mütalaa olunmuştur. İtiraz üzerine düzenlenen 27.06.2019 tarihli ek raporunda özetle; “Davalı taraf için 29.12.2017 tarihinde ve Davacı taraf icinde 08/06/2018 tarihinde hazırlanmış kök raporlarda da belirtildiği üzere Davacı ve Davalı şirketin yasal defter kayıt ve bilgilerin bir biri ile tutarlı olmadığı, Davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturalarının Davacı tarafında yasal defterlerine kayıt edilmediği ve bunun gerçeklik tespitinin yapılamadığı. Davalı tarafından 18.01.2016 tarihinde … bankasından yapılan 43.064,89 TL lik ödemenin Davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, ancak banka kayıtlarında da tespit edildiği için bu ödemenin geçerli sayıldığı” mütalaa olunmuştur. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11/11/2020 tarihli 2019/3926 E. 2020/2954 K. sayılı ilamında; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge gerçek anlamda fatura olarak kabul edilemez. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.). Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Somut olayda, davalı taraf davaya konu 2015 ocak ila ağustos ayına ait faturaları, ticari defterlerine kaydetmiş ancak son fatura tarihi olan 20/08/2015 tarihinden dahi 11 gün sonra 31/08/2015 tarihli tüm aylara ilişkin ayrı ayrı hakediş iade faturaları ve fark faturaları düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen Yargıtay içtihatları dikkate alındığında; davalı taraf, ticari defterlerine kaydettiği faturalara süresinde itiraz etmediğinden, düzenlenen hakediş iade faturalarının ve fark faturalarının hesaplamaya esas alınamayacağının kabul edilmesi gerekmektedir. Davalının düzenlediği iade faturaları dikkate alınmadığında, 08.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafın ticari defterlerine göre, 20/08/2015 tarihi itibari ile (iade faturaları öncesi) borç bakiyesi 71.504,70TL’dir. Davacı taraf ise borç bakiyesinin 78.935,01.-TL olduğunu iddia etmektedir. Her ne kadar mahkemece davacı ticari defterleri incelenmesi için bilirkişi raporu alınmış ise de; dosya kapsamındaki raporlar, hüküm kurmaya elverişli değildir. Ek raporlarda davacının 30/01/2018 tarihli beyanındaki itirazları da değerlendirilmemiştir. Mahkemece farklı bir mali müşavir bilirkişi belirlenerek tarafların ticari defterleri incelenmeli, davalının iade faturaları dikkate alınmadan 20/08/2015 tarihi itibari ile borç bakiyesi belirlenmeli, tarafların defter kayıtlarındaki farkın neden kaynaklandığı tespit edilerek, belirlenen borç bakiyesinden davalının takipten sonra yaptığı 43.064,89 TLlik ödeme mahsup edildikten sonra bakiye miktar üzerinden karar verilmelidir. Bu bağlamda mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/188 E. 2019/1121 K. Sayılı 12/11/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/05/2023