Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/15 E. 2020/21 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/15
KARAR NO: 2020/21
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/297
KARAR NO: 2017/724
KARAR TARİHİ: 04/07/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ:24/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı tarafa ait iş makinesi ile davalı tarafa hizmet verildiği ve karşılığında icra takibine konu olan faturaların kesildiğini, davalı şirkete kesilmiş olan fatura bedeli olan kısımndan 8.998,00 TL’sinin davalı tarafından ödenmediğini, bakiye kalan alacak için icra takibi başlatıldığını ancak takibe haksız olarak itiraz edildiği belirtilerek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının ticari defterlerine göre davalı şirkete 18.998,00 TL bedelli 2 adet fatura kestiği, buna karşılık 10.000,00 TL ödeme aldığı, bu haliyle davacının 8.998,00 TL bakiye alacağının kaldığı , davacının sadece kendi ticari defterlerinin alacağının varlığını ispatlamayacağı , fatura konu edilen hizmetin davalı şirkete verildiğinin de ispatlanması gerektiği ve sunulan delillerin incelenmesinde hizmetin davacı tarafça verildiğinin ispatlanmadığı belirtilerek ” davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının küçük esnaf olduğu dolayısıyla bilirkişi raporunda belirtilen defterlere tutulan yükümlülüğü bulunmadığı, davacının bir kısım alacağını almış olduğu ve bakiye kısım yönünden alacağı bulunduğunun, davalının da itiraz ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava genel hacizlerle yapılan takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra-inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası ile davacı tarafça davalı aleyhine 8.998,00 TL asıl alacak ve 317,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 9.315,55 TL (8.998,00 TL bedelli 31/08/2015 tarihli … no’lu 16.520,00 TL bedelli ve 06/10/2015 tarihli … no’lu 2.478,00 TL bedelli faturalardan bakiye kalan 8.998,00 TL bedelin tahsili) alacakla ilgili olarak takip başlatıldığı iş bu takibe yapılan itiraz sonucunda takibin İİK 66 maddesi uyarınca durdurulmasına dair karar verildiği, davacı tarafça açılan itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık; Davacının takibe konu miktar kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla belirlenen gün ve saatte davacı tarafın ticari defterlerinin sunduğu , davalı tarafın ise ticari defterlerinin sunmadığı ve sunulan ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda özetle, davacının 2015 yılı Yevmiye defterinin noter kapanış tasdikinin süresinde yapıldığı, ancak tutulması zorunlu Defter-i Kebir ve Envanter defterinin tutulmadığı, bu nedenle ticari defterlerin delil niteliğinde bulunmadığının kanaatine varıldığı, davacının kayıtlarına göre, davalı şirkete 2 adet hizmet faturası kesildiği buna karşılık 10.000,00 TL ödeme aldığı, davacının, davalı şirketten bakiye 8.998,00 TL alacağının kaldığı, davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının sunduğu delillere göre ise 2 adet fatura içeriği hizmetin davalıya verildiğinin ispat edilemediği ve bu nedenle takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan bir alacağının tespitine varılamadığı belirtilmiştir HMK’nun 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. 190. Maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, davacı tarafça hizmetin verildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir. Davacı bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. 6100 sayılı Yasanın 22.maddesi uyarınca ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için için Kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olması açılış ve kapanış olaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının buna aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi gerektiği anlaşılmakla; takip ve dava konusu iki adet faturadan kaynaklı bakiye alacağının bulunduğu iddiasını ispatlayacak davacı tarafça herhangi bir kanıt sunulmamıştır. Davacı vekilince 09/02/2017 tarihli celsede yemin deliline başvurduğunun belirtilmesi nedeni ile mahkemece davalı şirket temsilcisine “31/08/2015 tarihli … sıra no’lu fatura ile 06/10/2015 tarihli … sıra no’lu faturadan kaynaklanan bakiye 8.998,00 TL borcun kalıp kalmadığı, faturada belirtilen işlemin yapılıp yapılmadığı konusunda” meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılmış ve 04/07/2017 tarihli celsede HMK 238. Madde v.d gereğince yemin eda edilmiştir. Davaya konu uyuşmazlıkta hükmü esas alınan bilirkişi raporu, dosyadaki diğer deliller ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 08/09/2014 tarihi 10160 E./13797 K., 19. Hukuk Dairesi 13/11/2013 tarihli 12616 E./17921 K. İlamları nazara alındığında teklif edilen yeminin usule uygun olarak eda edildiği de göz önünde bulundurulduğunda , mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148.60 TL istinaf karar harcının, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 31,40 TL’den mahsubu ile bakiye 117.20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.