Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2021/40 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1495
KARAR NO: 2021/40
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/486 Esas
KARAR NO: 2019/1240
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…Konkordato komiserleri tarafından ibraz olunan nihai raporlarında davacı şirketin rayiç değerlerin tespiti konusunda yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz olunan raporlarda dikkate alınmak suretiyle davacı şirketin rayiç değerlere göre 31.10.2019 tarihi itibariyle (-) 4.922.402,15 TL borca batık durumda bulunduğu, davacı teklifinin hem tenzilat ve hemde vade konkordatosu olduğunu, şirket sermaye artırımı öngörülmüş ise de bu artırımın hangi kaynaktan ödeneceğinin açık ve net olmadığı, konkordato komiserliği heyetince konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı belirtilmiş, rapor mahkememizce de benimsenmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ; davacı şirketin borca batık durumda bulunduğu ve sunulan konkordato projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı belirlendiğinden” gerekçesiyle konkordato tasdikine ilişkin davasının reddine davacı şirketin iflasına dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirkette çalışan işçi sayısının düştüğü ancak üretime çift vardiya ile devam edildiği, şirketin … şirketi ile sözleşme düzenlediği ve 8.5000.000,00 TL bedelli yeni iş aldığı, bazı işlerin sözleşme aşamasında olduğu bazılarında ise işe başlanıldığı, yeni işer dolayısıyla kar elde edileceği , 5.196.073,00 TL bedelli çek 3 kişi ola olan … tarafından ödenmiş olup ileride davacı şirketten alacağı hisseye karşılık sermaye olarak ilave etmesinin mümkün olduğu, davacıya şahsi çevresinden bu dönemde maddi destek yapıldığı, keza … ın kendisine ait taşınmazı şirkete kiraladığı, rehinli araçların satışının olmayacağına dair algı yaratmanın doğru olmadığı, iflas halinde alacakların sadece %26’lık kısmının ödeneceğinin de nazara alınması gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nun 285. ve devamındaki maddeler uyarınca konkordato istemine ilişkindir. Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordato yapılış biçimine göre tenzilat konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato olarak üçe ayrılmaktadır. İmtiyazsız alacaklıların, kanunda öngörülen usule göre borçludan olan alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat etmeleri halinde tenzilat konkordatosu, alacaklıların alacaklarından feragat etmeksizin, borçların vadesinin yeniden düzenlenmesi suretiyle daha sonraki bir tarihe ertelenmesi veya ödemenin taksitlere bağlanması durumunda vade konkordatosu, hem borçtan indirim yapılması hem de vadeye bağlanması halinde ise karma konkordato gündeme gelir. 2004 sayılı İİK’nun 285/3 fıkrası uyarınca konkordato talebinde iflasa tabi olan borçlu için İİK 154.maddesinin birinci veya ikinci fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Somut olayda konkordato talep eden borçlu şirket iflasa tabi olduğu için yetkili mahkeme İİK’nun 285/3 fıkrasının göndermesi ile İİK 154.maddesi gereğince muamele merkezinin bulunduğu Çekmeköy /İstanbul adresindeki, asliye ticaret mahkemesi olup, dava görevli ve yetkili mahkemede açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1.f bendinde vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartları arasında sayılmış, 6098 sayılı TBK nun 504. maddesinde vekaletin kapsamı düzenlenmiş ve TBK 504/3 bendinde “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez…” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde düzenlenmiş olup anılan yasal düzenleme uyarınca müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur. Sunulan vekaletname ile borçlu şirket vekilinin yasal düzenlemelere uygun olarak konkordato yönünden özel olarak yetkilendirildiği anlaşılmıştır.Sunulan vekaletname ile borçlu şirket vekilinin yasal düzenlemelere uygun olarak konkordato yönünden özel olarak yetkilendirildiği anlaşılmıştır. 7101 sayılı kanunla değişik İİK’nun 287. maddesi uyarınca 286.maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğu mahkemece tespit olunmakla; -İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no sunda kayıtlı davacı … Limited Şirketi ile … TC numarasında kayıtlı davacı … hakkında 19/07/2019 tarihinden başlamak üzere 3 Ay Süre İle Geçici Mühlet Kararı Verilmesine, -Davacılardan … tarafından açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, alacaklıların müdahale taleplerinin kabulüne, davacı … Limited Şirketi için; İİK’nun 287/4 maddesi gereği verilen üç aylık geçici geçici mühlet süresinin 19/10/2019 tarihinden itibaren 2 ay süre ile UZATILMASINA, Şirketle verilen tüm tedbir kararlarının DEVAMINA dair karar verilmiştir. Davacı şirket yapısının incelenmesinde; … tarafından 10.000,00 TL sermaye ile 25.11.2014 tarihinde kurulduğu, şirketin iştigal konusunun her türlü konut, ticari alan ve fabrika binalarının çelik konstrüksiyonlarını projelendirmek ve imalatını yapmak olduğu, üretimini kiralık iş yerinde sürdürdüğü, üretimin finansal kiralama yolu ile kiralanan makinelerle yapıldığı, şirket şu andaki işlerin ağırlıklı olarak faaliyetlerini yerin mülk sahibinin … A.Ş. den iş alarak sürdürdüğü ( davacı şirketin tek hissedarı olan …ın kardeşi) , davacı şirketin tek ortaklı (…) limited şirket olduğu, şirketin sermayesinin 2.500.000,00 TL den 10.000.000,00 TL ye arttırılması kararı 22.04.2019 tarih 2019701 Genel Kurul kararı ile alındığı, arttırılan sermayenin 280.00,00 TL si ödendiği, kalan 7.220.000,00 TL sermayenin ise tescilden itibaren 24 ay içerisinde ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Ön proje: şirketin borç tutarının 19.291.659,44 TL olup bunun 2.510.742,53 TL lik kısmının imtiyazlı/rehinli/teminatlı, 16.780.916,91 TL sinin imtiyazsız alacaklardan oluştuğu, konkordatonun tasdiki halinde imtiyazsız borcun 13.424.733,54 TL lik kısmın, iflas halinde ise borcun %26,99 TL lik kısmın ödenebileceği, şirketin iyileştirme hedefleri ve önlemleri olarak ; borçların yeniden yapılandırılması, satış politikalarının değiştirilmesi, tüm faaliyetlerde ek maliyetlerden kaçınma ve maliyet düşürme, gibi faaliyet karını arttırmaya yönelik tedbirlerin bulunduğu, şirket sermayesinin arttırılan kısmından ödenmeyen bölümünün şirket ortağının şahsi çevresinden karşılanacağı, konkordato süresinde şirket envanterine kayıtlı …, … ve … marka 3 adet aracın satılmasının planlandığı,iş bu satışlardan 1.000.000,00 TL gelir beklendiği, 2019 ve devam eden 4 yılda ticari faaliyetlerden 2.722.200,00 TL kar elde etmenin planlandığı,, şirket alacaklarından vadeye yayılan 2.000.000,00 TL alacağın bulunduğu, davacıya verilen sipariş avanslarından ve teminatlardan kaynaklı 3.600.00,00 TL alacağın bulunduğu, konkordatonun tasdik edilmesi halinde ödemelerin 20121 yılında başlayarak 2021-2022 ve 2023 yılında 4 eşit taksitle %20 tenzilat yapılmak suretiyle ödeneceğini öngörülmüştür. Makine mühendisince düzenlenen kıymet takdiri 23.09.2019 tarihli raporunda; davacı mülkiyetinde bulunan taşıtların toplam 1.371.139,09 (kaydi değerinin) TL, rayiç değerinin 1.350.000,00 TL, demirbaş tutarının kaydi değerinin 788.161,30 TL, rayiç değerinin 760.950,00 TL ve sac, profil, çeşitli hırdavat gibi stok malların kaydi değerinin 3.025.309,24 TL rayiç değerinin ise 2.419.225,00 TL olarak tespiti yapılmıştır. Komiser heyeti raporlarında ; Ön raporda yapılan tespite göre, borçlu şirketin 30.06.2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre öz varlığının (+) 2.748.466,19 TL, rayiç değerlere göre ise (-) 5.695.647,58 TL olup bu haliyle borca batık durumda olmadığı ancak; 23.09.2019 tarihli kıymet takdir heyeti raporuna göre belirlenen rayiç değerler de nazara alınmak suretiyle yapılan inceleme sonucunda 30.06.2019 tarihi itibariyle (+)varlıkların değeri 13.577.041,66 TL, (-) borçların değeri 19.091.659,44 TL olmak üzere rayiç değereler göre öz varlık tutarının (-)5.514.614,78 TL olarak hesaplandığı ve buna göre davacı şirketin borca batık olduğu, 31.08.2019 tarihli rayiç değer bilançosuna göre ise TTK 376/3 maddesi çerçevesinde ”aktiflerin muhtemel satış fiyatı” esasına göre rayiç değerler yönünden şirketin (+)varlıklarının değerinin 1.681.152,78 TL, (-)borçların değerinin 6.644.437,22 TL ve rayiç değerlere göre öz varlık tutarının (-)4.963.284,44 TL olduğu ve bu haliyle rayiç değerlere göre şirketin borca batık olduğu, şirketin konkordatoya başvuru tarihinde mevcut iş taahhüdünün 4.375.000,00 TL olup , 5.267.379,52 TL tutarında i yeni iş alındığı, bazı işlere başlandığı, bazı işlerde ise sözleşme aşamasında olunduğu, şirketin toplam bedeli 180.680.017,10 TL olan 6 adet işi potansiyel iş olarak gördüğü bu işlerin ise henüz ihale aşamasında olduğu, yani alınıp alınmayacağının ise belirsiz durumda olduğu, imalatını ise finansal kiralama yolu ile yaptığı iş makineleri ile sağladığı, 2018 yılında net 81.429.061,03 TL net satış hasılatı elde ederken 2019 yılının ilk 8 ayında 36.108.658,26 TL net satış hasılatı elde ettiği, ancak satışın düşmesine rağmen karlılığı arttırdığı, davacının genel olarak işleri … A.Ş. den aldığı ve iş bu dava dışı şirketin davacı borçlu şirketin tek sahibi olan …ın kardeşine ait olduğu, davacı şirketin iş bu şirketin alt yüklenicisi olduğu, şirket her ne kadar ön projede kendisine kayıtlı 7 adet taşıttan 3 tanesinin satışının öngörmüş ise de bu araçların satışı için herhangi bir onay alınmadığı ve bilirkişi incelemesinde bu 3 taşıt bedelinin 1.015.000,00 TL olarak belirlendiği, borcun ödenmesinde kullanılması düşünülen diğer kaynağın sermaye taahhüdünün 2020 ve2021 yıllarında ödenmesi olduğu, piyasalardaki dar boğaz nedeniyle şirket ortağının şahsi çevresinden alacağı maddi destek ile bakiye sermaye taahhüdünü şirket dışında aldığı başkaca bir maaş veya geliri olmayan biri yönünden olumlu olarak düşünmenin de pek mümkün olmadığı, , diğer bir kaynak olarak ise davacının faaliyetlerinden elde ettiği karın belirtildiği, Temmuz ve Ağustos dönemimde 551.333,34 TL kar elde ettiği nazara alınması gerektiği ve bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali bulunduğu, 13.12.2019 tarihli raporda ise özetle; şirketin kaydi öz varlığına ve rayiç değerlere ( (-)4.922.402,15 TL) göre borca batık durumda olduğu, Eylül ve Ekim dönemlerinde kar elde ettiği bu karın şirketin normal faaliyetlerinden değil olağanüstü gelir ve giderlerden kaynaklandığı, bu dönemde şirketin normal faaliyetinde 40.450,58 TL faaliyet zararı olduğu, Temmuz ve Ağustos dönemindeki elde edilen 551.333,34 TL tutarındaki karın ise esas itibariyle faaliyet karından kaynaklandığı, şirketin borç tutarının 19.291.659,44 TL olduğu, şirket araçlarının rehinli olduğu, 19.12.2019 tarihinde geçici mühletin sona ereceği ancak davacı tarafça bundan sonraki döneme ait ödemelerin ise takvime bağlanmamış olduğu, sermaye ödemesinin şahsi çevresinden sağlanacağına ilişkin ise inandırıcı bir belgeyle somutlaştırılmadığı, bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı şirketin borca batık durumda olduğu, şirket sermaye arttırımı öngörülmüş ise de bu arttırımın hangi kaynaktan ödeneceğinin açık ve net olmadığı, konkordato komiserleri raporu da hükme esas alınmak suretiyle davacının konkordatonun tasdikine ilişkin davasının reddine, davacı şirketin iflasına dair karar verilmiştir. 28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd. maddelerinde, 2004 sayılı İİK‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış , İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. fıkrada ,mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’inci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları ,297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir.15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. “Yeni Konkordato Hukuku “ Editör ,Prof.Dr. Selçuk Öztek “ ,146 vd sayfalarında, İİK‘nun 287. maddesinde düzenlenen geçici mühletle ilgili düzenlemeye dair hükümet gerekçesinin devamında, geçici konkordato komiserinin, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının denetlenmesi için görevlendirildiği, İsviçre İİK‘nun 293 b’de, geçici konkordato komiserinin atanması ile borçlunun iyileşme ümidinin olup olmadığının, konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceğinin yakından denetlenmesinin ifade edildiği belirtilmiştir. İİK 287/3. fıkrasında, geçici konkordato mühletine karar verildiğinde mahkemenin bir geçici komiser görevlendirmesini öngörmektedir. Konkordato komiserinin görevleri aynı yasanın 290. maddede düzenlenmiştir. İsv.İİK ‘da, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça , “ borçlunun iyileşmesi “ kavramına yer verildiği, buna göre , geçici mühletin , açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı, İİK ‘da ise, m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku Av. Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İİK‘nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Davaya konu somut olayda, hükme esas alınan kıymet takdir raporu ve komiser heyet raporları ile birlikte değerlendirme yapıldığında, davacı şirketin şirketin kaydi öz varlığına ve rayiç değerlere ( (-)4.922.402,15 TL ) göre borca batık durumda olduğu, sermaye artışı taahhüdünün net ve belirsizlikten uzak kaynaklarla tamamlanacağına dair verilerin bulunması gerektiği belirtilmiş ise de; şirkete ait 3 adet taşıtın üzerinde rehin hakkının bulunmasının satışa engel bir durum teşkil etmediği ancak taşıtların satışı halinde rehinli olma durumunun belirlenecek ve teklif edilecek satış bedelinin etkileyeceği, konkordato aşamasında davacı şirketin alma ihtimali olan işlerden … İnşaat, … Ltd. Şti, … inşaat, … İnşaat ve …/Yozgat ile ihale sürecinde, … Holding ile sözleşme aşamasında olması nedeniyle bu işlerin alınıp alınamayacağının belirsiz durumda olduğu belirtilmiştir. Müdahale talebinde bulunan … tarafından mahkemeye sunulan Müdahale talep dilekçesinde, davacı şirketin keşidecisi olduğu toplam 38 adet 5.196.073,00 TL bedelli çekleri alacaklılardan teslim aldığını, akabinde bu şekilde devraldığı alacaklar için davacıya diğer şahıs ve şirketlere olan borçlarını kapatıncaya kadar kendisinden talepte bulunmayacağına dair taahhütte bulunduğunu, davacı şirketin de kabul etmesi halinde yaptığı çek ödemelerinden kaynaklanan alacaklarını sermaye olarak koyup davacı şirkete ortak olmasının da mümkün olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca geçici komiser heyetince düzenlenen 14.10.2019 tarihli heyet raporuna karşı sunulan beyan dilekçesinde davacı şirketin … şirketi ile imzalanan sözleşme ile davacı şirketin TL bazında 8.500.000,00 TL bedelli yeni bir iş aldığı, ve bu işten hedeflenen kar bedelinin 2.000.000,00 TL civarında olduğu belirtilerek ”…” başlıklı 16.11.2019 tarihli yabancı dilde düzenlenen belgenin fotokopisi sunulmuştur. Davacı şirket vekilince Uyap sistemi aracılığıyla mahkemeye gönderilen 18.12.2019 tarihli bilir kişi raporuna itiraz dilekçesinde dava dışı … firması ile imzalanan sözleşme ile davacı şirketin TL bazında 8.500.000,00 TL bedelli yeni iş aldığı ve bu işten hedeflenen kar 2.000.000,00 TL civarında olduğu, bunun aynı zamanda ön projede belirtilen yaklaşık 3 yıllık kar’a tekabül ettiği belirtilmiş, 16.11.2019 tarihli ”…” başlıklı yabancı dilde düzenlenmiş belge fotokopisinin de dosyaya ibraz edildiği görülmekle; öncelikle iş bu belgenin Türkçe tercümesinin dosyaya ibrazı sağlanmalı ve sözleşmenin düzenleme tarihi nazara alınarak sözleşmenin hangi aşamada olduğu konusunda davacı tarafın yazılı beyanları da alınmak suretiyle davacı şirketin mali durumunda hedeflenen karlılığın sağlanıp sağlanmadığı, iş bu sözleşmenin ve ihale aşamasında olunan … İnşaat, … Ltd. Şti, … inşaat, … İnşaat ve …/Yozgat ile ihale sürecinde, … Holding ile yapılan sözleşmelerin hangi aşamada olduğu ve davacı şirketin ekonomik durumuna katkılarının açıklığa kavuşturulması amacıyla komiser heyetinden de rapor alınması gerekmektedir. Bunun yanında müdahale talebinde bulunan ,davacı şirketin yöneticisi ve tek ortağı olanın kardeşi olan … tarafından ,davacı şirketin 5.196.073. TL meblağlı çeklerini ödemiş olanın, şirketin uygun görmesi halinde ödediği çek bedelini şirkete sermaye olarak koyabileceğine dair beyanı da değerlendirilerek ve bu yönde davacının da beyanı alınarak bu hususun da mahkemece ayrıca değerlendirilmesi gerekir. İİK 287 /5. maddesinin yollaması ile 292/ son fıkrası gereğince “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” hükmünü içermektedir. Konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin yargılama sırasında mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu durumda konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi de ayrıca doğru görülmemiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/1873 E 2020/4516 K., 2020/877 E 2020/3824 K sayılı ilamları da bu yöndedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine, Dairemizce davacı yönünden bir (1) yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve sair hususların ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2019/486 Esas, 2019/1240 Karar ve 19/12/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ ‘ne İİK 289/3. fıkrası gereğince, 20/01/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1 YILLIK KESİN MÜHLET VERİLMESİNE, 3- İİK 293/2. fıkra gereğince, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi ve İİK 289/6 fıkrası yollaması İİK 288. maddesi gereği gerekli ilamların yapılması ve İİK 297 maddesi öngörülen tedbirlerin alınması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 .TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/01/2021