Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1494 E. 2020/230 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1494
KARAR NO : 2020/230
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI : 2019/413 Esas – 2019/1178 Karar
DAVANIN KONUSU: İFLAS (ADİ TAKİPTEN DOĞAN İFLAS)
DAVA TARİHİ: 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile takibe geçildiğini, davalıların ödeme emrini tebliğ aldığını, davalıların itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, davalıların müvekkiline olan borçlarını ödememesi nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, bu nedenle davalılar hakkında iflas kararı verilmesini talep ettiklerinden huzurdaki davayı ikame ettiklerini, izah edilen nedenlerle, alacağın tahsili amacıyla depo karan oluşturulmasını, ödenmemesi halinde, davalılann İİK 158 mad. istinaden iflasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/413 E. 2019/1178 K. sayılı 05/12/2019 tarihli kararı ile; “…İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166/2 maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş, yargılama sırasında … vekili vasıtasıyla davaya müdahil olmuş ve iflâs talebine itiraz eden olmamıştır… Toplanan ve sunulan deliller, kesinleşen icra dosyası, bilirkişi raporu, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya içeriğine göre kesinleşen takibe ve usulüne uygun düzenlenip tebliğ edilen depo kararına rağmen davalılar tarafından depo emrinde belirlenen borç ödenmediğinden davalıların İİK.nun 173 ncü maddesinin 3 ncü fıkrası hükümlerine göre iflâsına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davalıların ayrı ayrı iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Asli müdahil … Bankası vekili süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça her zaman düzenlenebilen bonoya dayalı olarak iflas yolu ile takip başlatılarak takibin kesinleşmesi üzerine de mahkemeye başvurarak davalıların iflaslarına karar verilmesinin talep edildiğini ancak davalılar hakkında iflas kararı verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığını, davalılar adına kayıtlı çok sayıda araç ve taşınmaz bulunmakta olup davacı şirketin iflas talep etmesi ve bu talebinin kabul görmesin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece davacı/alacaklı şirketin davalı/borçluların iflaslarına ilişkin talebi, davalı/borçluların borca batık olup olmadığı, iflas koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeksizin iflas davasının kabul edildiği, oysa ki işbu iflas talebinin yerinde olup olmadığının anlaşılabilmesi adına öncelikle davalıların borca batık olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemenin davalı/borçluların borca batık olup olmadıkları araştırılmaksızın bu hususta bilirkişi raporu alınmaksızın salt davalı/borçluların borcu ödeme güçlerinin olmadığı yönündeki beyanlarına itibar edilerek iflas kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirketin taraflar arasında her zaman düzenlenebilen kambiyo senedine bağlı olarak takip yaptığı ve akabinde de işbu iflas davasını açarak Yerel Mahkemece de işbu alacağın gerçek olup olmadığı araştırılmaksızın iflas kararı verildiğini, oysa ki gerekli araştırma ve inceleme yapılarak davacı şirketin alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, takip konusu bononun düzenlenme tarihinin 29/03/2019 tarihi olması, vade tarihinin 15/04/2019 tarihi olması, takip tarihinin 15/04/2019 tarihi olması ve takibin itirazsız kesinleşmiş olması hususları birlikte nazara alındığında borçluların adım adım iflas kararı hazırlığı içine girdiğinin açık olduğunu, hayatın olağan akışına aykırı işbu işlemler sonucu ise verilen iflas kararının hukuken kabul edilemeyeceğini, iflası gerektiren bir hal bulunmadığından ve Yerel Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edilmiş olduğundan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/413 E. 2019/1178 K. sayılı ve 05/12/2019 tarihli kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.Asli müdahil … AŞ vekili süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetkisiz mahkeme tarafından görüldüğünü İİK 154.maddesi uyarınca iflas davalarında yetkili mahkeme borçlunun muamele merkezi olduğunu, iş bu dava yönünden de yetkili mahkemenin Gaziantep Ticaret Mahkemesi olduğunu, muamele merkezi kavramı ile ifade edilmek istenenin, tacirin ticarethanesinin bulunduğu yer değil, tacirin üçüncü kişilere karşı işlerini idare ettiği merkez olup tacirin genellikle muamele merkezinde taahhütlere giriştiğini ve tacirin kendisi ve mallarının, muamele merkezinde kolaylıkla bulunabildiğini, davalı gerçek kişi tacirlerin ticari kayıtları ve belgeleri ile ortağı ve yöneticisi olduğu diğer şirketler incelendiğinde, davalıların asıl muamele merkezinin Gaziantep olduğu, davalıların tüm ticari muamelelerini Gaziantep’te gerçekleştirdiği, sırf alacaklılarını zarara uğratmak ve iflas davasının İstanbul’da görülmesini sağlamak amacıyla ticaret sicil kayıtlarını çok kısa bir süre içerisinde hileli olarak İstanbul’a taşıdıklarını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas No: 2012/19-643 Karar No: 2013/256 Karar Tarihi: 20.02.2013 kararında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (HK)nun İflas Takiplerinde Yetkili Merci başlığı altında düzenlenen 154/111. maddesinde, şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karsısında, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olup, kesindir. Nitekim aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 28/09/2011 gün ve E:2011/19-446, K: 2011/569 sayılı İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir, ilamında da benimsendiğini, bu kararda da görüleceği üzere her ne kadar iflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer muamele merkezi yönünden karine teşkil etse de bu karinenin aksinin ispatlanabilir olduğunu, ilk derece mahkemesine bildirilen yetki itirazı dikkate alınmaksızın karar verildiğini, iflas kararı verilebilmesi için iflası istenenlerin borca batık olması gerektiğini ancak davalıların borca batık olmadığını, açılan iflas davasının davacı ile davalılar arasında anlaşılarak açılmış bir dava olduğunu, Yerel Mahkemece yapılan yargılamada bildirilen delillerin toplanmadığını ve davalıların malvarlığının araştırılmadığını, davalıların borca batık olmayıp yeni şirketler kurup bunlara sermaye sağlayabilecek maddi güce de sahip olduklarını ancak yerel mahkemenin resen araştırmakla yükümlü olduğu hususları tüm bu belge ve bilgilere rağmen araştırmayarak verdiği kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, anlatılan hususların TCK m.161 uyarınca hileli iflas suçuna vücut verdiğini, davalılar hakkında iflasa karar verilmesi durumunda suç sübuta ereceğinden yerel mahkemeden hileli iflasa ilişkin suç duyurusunda bulunmasına yönelik talebin görmezden gelindiğini belirterek Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisizliğine karar verilerek iş bu dosyanın davayı görmekle yetkili Gaziantep Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, yetkisizliğe ilişkin talep yerinde görülmez ise yerel mahkemece gösterilen deliller toplanmadan ve yeterli inceleme yapılmadan verilmiş olan iflas kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, İİK’nun 167, 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe borçlunun itiraz etmemesi sonucu açılan iflas davasıdır.Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı iflas yoluyla takip dosyasında; davacı tarafından, 14/05/2019 tarihinde davalılar …San. Ve Tic. A.Ş., … aleyhine, düzenleme yeri İstanbul olan, 29/03/2019 düzenleme tarihli, 15/04/2019 vade tarihli, borçlunun …San. Ve Tic. A.Ş, kefillerin …, alacaklının … Ltd. Şti olduğu 247.800,00 TL bedelli senede dayalı olarak 247.800,00 TL asıl alacak, 3.839,20 TL işlemiş faiz olmak üzere, toplam 251.639,20 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalılara ödeme emrinin 16/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, herhangi bir itiraz olmaması neticesinde takibin 21/05/2019 tarihinde mesai saati bitiminde kesinleştiği anlaşılmıştır.2004 sayılı İİK’nın 154/1. fıkrası uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nın 154/3. fıkrası uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ayrıca icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığından, iflas davasında Mahkeme icra dairesinin yetkili olup olmadığını resen inceleyemez. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı iflas yoluyla takip 14/05/2019 tarihinde başlatılmış, takip talebinde borçluların adresleri “… Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: 45/5/207 Bağcılar/İstanbul olarak belirtilmiş, dava 31/05/2019 tarihinde açılmış, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre … (…) sicile tescil tarihi 28/05/2019 olup adresinin … Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: 45/5/51 Bağcılar/İstanbul, … sicile tescil tarihi 28/05/2019 olup adresinin … Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: … Bağcılar/İstanbul, … sicile tescil tarihi 28/05/2019 olup adresinin … Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: … Bağcılar/İstanbul, ve … sicile tescil tarihi 28/05/2019 olup adresinin … Mah. … Cad. … Sit. … Blk Ap N: … Bağcılar/İstanbul olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 03/06/2019 tarihinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Asli müdahil … AŞ vekilinin yetki itirazı yönünden değerlendirme; İİK 154/3 fıkrası gereğince iflas davasında borçlunun muamele merkezinin bulunuğu yer asliye ticaret mahkemesi kesin yetkilidir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre davalıların gerçek kişi tacir olarak her üçünün de 28/05/2019 tarihinde sicile tescil edilen adresleri … Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: … Bağcılar/İstanbul’dur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu 2012/19-643 E. 2013/256 K. sayılı ve 20/02/2013 tarihli kararı; “…2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun “İflas Takiplerinde Yetkili Merci” başlığı altında düzenlenen 154/III. maddesinde, “Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.” hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesi’nin yetkisi kamu düzenine ilişkin olup, kesindir. Nitekim, aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2011 gün ve E:2011/19-446, K:2011/569 sayılı ilamında da benimsenmiştir. İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir.” şeklindedir. Dosya kapsamı incelendiğinde; takip tarihi 14/05/2019, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlara göre davalıların sicile tescil tarihi 28/05/2019, dava tarihi 31/05/2019, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde sicil kayıtlarının ilan edildiği tarih ise 03/06/2019’dur ve davalıların tamamının sicile kayıtlı adresleri ise aynı adrestir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere sicilde kayıtlı adres muamele merkezi yönünden karine teşkil etmekle birlikte, muamele merkezi tacirin üçüncü kişilere karşı işlerini yürüttüğü merkez olup, asli müdahil vekili tarafından davalıların muamele merkezinin Gaziantep ili olduğu iddia edilmiş ve bir kısım kayıtlar sunulmuş ise de mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca dava dosyasında depo kararının davalı asillere “… Mah. … Cad. … Sit. H Blk Ap N: 45/5/51 Bağcılar/İstanbul” adresine tebliğe çıkartıldığı ancak tebligatların adreste tanınmadıklarından bahisle iade edildiği ve Gaziantep ilindeki adreslerinde tebliğ edildiği de sabittir. Mahkemece öncelikle Asli müdahil … AŞ vekilinin yetki itirazlarına ilişkin delillerinin toplanması, gerektiğinde kolluk araştırması yapılarak, davalıların muamele merkezinin sicilde kayıtlı adresleri olup olmadığı tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Zira iflas davasında mahkemenin yetkisi kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen araştırılmadır. Asli müdahil …Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin esasa ilişkin itirazları yönünden değerlendirme; İİK’nın 173 maddesinde “Borçlu beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette de bulunmazsa, alacaklı, bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini istiyebilir.”, İİK’nın 156/4.fıkrasında ise “İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” düzenlemesi yer almaktadır. İİK’nın 176.maddesinin göndermesi ile İİK’nın 156/son fıkrası uyarınca, davacı tarafından iflasın, ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlulara 16/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 31/05/2019 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK 160.maddesi gereğince davacı şirket tarafından, her bir davalı yönünden ayrı ayrı olacak şekilde iflas avansı 09/07/2019 tarihinde yatırılmıştır. İİK’nın 173/2.fıkrasının göndermesi ile İİK’nın 166/2 fıkrasında belirtilen usule göre mahkemece gerekli ilanlar yapılmış, iflas davası 08/08/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 27/07/2019 tarihinde … Gazetesinde ilan edilmiştir. Asli müdahil …Bankası AŞ vekili tarafından 31/07/2019 tarihinde, asli müdahil … AŞ vekili tarafından 06/08/2019 tarihinde müdahale talep dilekçesi sunulmuştur. Mahkemenin 05/09/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı gerçek kişiler vekilinin “Müvekkillerin borcu ödeyecek durumu yoktur, asıl borçlu şirkette iflas etmiştir, depo emrinden feragat edilerek iflasımıza karar verilsin” şeklinde beyanına karşılık müdahil vekilleri davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, 16/10/2019 tarihinde hazırlanan depo emri davalılara tebliğ edilmiş, kesin süre içerisinde depo kararı yerine getirilmemiş, 05/12/2019 tarihli celsede davalılar vekili “müvekkiller depo emrine konu parayı ödeyememişlerdir. İflaslarına karar verilsin” şeklinde beyan sunmuş, müdahil vekilleri davanın reddini talep etmiş, mahkemece davalıların iflasına karar verilmiştir. Dava, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe davalı borçluların itiraz etmemesi sonucu açılan iflas davası olup, takip itirazsız kesinleştiğinden, İİK’nın 173/2.fıkrasının göndermesi ile İİK’nın 166/2 fıkrasında belirtilen usule göre ilan yapılması zorunludur. Yapılan ilan ile birlikte üçüncü kişiler, ilanı izleyen on beş gün içinde davalının iflasını gerektiren bir hal olmadığını ileri sürerek, itiraz ve davaya müdahale edebilirler. Somut olayda bu hüküm gereğince iflas davası 08/08/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 27/07/2019 tarihinde … Gazetesinde ilan edilmiş, asli müdahil …Bankası AŞ vekili tarafından 31/07/2019 tarihinde, asli müdahil … AŞ vekili tarafından 06/08/2019 tarihinde müdahale talep dilekçesi sunulmuş ve ilk derece mahkemesince müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Her iki asli müdahil vekili de davalıların iflası gerektirir bir hali olmadığını iddia ederek davanın reddini savunmuş ve alacağın varlığı konusunda araştırma yapılmasını talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince gerekçeli kararda “İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166/2 maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş, yargılama sırasında … vekili vasıtasıyla davaya müdahil olmuş ve iflâs talebine itiraz eden olmamıştır.” şeklinde bir tespite yer verilmiş ise de dosyada “…ı” adında müdahil olmadığı gibi, “iflas talebine itiraz eden olmamıştır” tespiti de yukarıda yapılan açıklama uyarınca yerinde değildir. İİK 173.maddesi “…İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, takip dosyasını getirtir ve basit yargılama usulü ile yapacağı inceleme sonunda borcun ödenmediği, itiraz ve şikayette de bulunmadığını tesbit ederse yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158 inci madde uyarınca emreder… ” hükmü yer almaktadır. Yapılacak ilanın amacı muvazaalı işlemlerin önlenmesi bakımından müdahil olabileceklerin iflas davasından haberdar olmaları sağlanarak müdahil alacaklılara itiraz hakkı tanınmasına yöneliktir. İflas davasına ilişkin asli müdahil … Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin itirazı olduğundan, mahkemece itirazlar değerlendirilerek, takip konusu alacağın varlığı üzerinde durularak ve taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekirken doğrudan depo emri tebliği ile ödeme yapılmadığından iflas kararı vermiş olması yasal düzenlemelere uygun değildir. (Emsal nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2009/6282 E. 2009/6606 K. sayılı ve 02/07/2009 tarihli ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/2518 E. 2012/3949 K. sayılı ve 05/06/2012 tarihli ilamı) Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince öncelikle yetki yönünden araştırma yapılması, yetkili olduğu takdirde alacağın esasına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden asli müdahil …Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Asli müdahil … Bankası AŞ ve asli müdahil … AŞ vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/413 Esas 2019/1178 Karar sayılı 05/12/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL başvuru harcı ve 54,40 TL karar harcı asli müdahil Yapı ve Kredi Bankası AŞ tarafından yatırılmış olmakla Haziye irad kaydedilmesine 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL başvuru harcı ve 54,40 TL karar harcı asli müdahil … AŞ tarafından yatırılmış olmakla Haziye irad kaydedilmesine 6-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/11/2020