Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1485 E. 2023/904 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1485
KARAR NO: 2023/904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/848
KARAR NO: 2019/1069
DAVA TARİHİ: 11/09/2015
KARAR TARİHİ:14/11/2019
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflise ait … ait gelir paylaşımı, … Projesinin 3 blok 300 dairelik elektrik işini, sözleşme uyarınca üstlenmiş ve sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğini, sözleşmede öngörülen işin bedeli 1.498.000,00 TL + KDV olup, bu bedelin 1.086.661,36 TL’sini müvekkiline hala ödemediğini, davalı taraf müvekkilinin bakiye alacağını ödemediğini, Müflis şirketin Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasına yaptığımız alacak kayıt taleplerinin tamamı yargılamayı gerektirdiğinden reddedildiğini, 1.086.661,36 TL alacağının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kayıt kabul davaları alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın ödenmesine yönelik bulunmadığından, bu tür davalarda vekalet ücreti ve harcın maktu olarak belirlenmesi gerektiğini, davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Somut olayda; davacı taraf, müflise ait … ait gelir paylaşımı, İstanbul Projesinin 3 blok 300 dairelik elektrik işini, sözleşme uyarınca üstlenmiş ve sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğini, sözleşmede öngörülen işin bedeli 1.498.000,00 TL + KDV olup, bu bedelin 1.086.661,36 TL’sini hala ödemediğinden bahisle bu alacağının kayıt ve kabulü talebinde bulunduğu, mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına bilirkişi incelemesine karar verildiği ancak davacı tarafça yatırılmadığı, dosya kapsamı itibariyle sunulan delillerden de davacı alacağının anlaşılamadığı, dolayısıyla davacı tarafın alacağının varlığını ispat edememesi sebebiyle davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece alacağın varlığının ispat edilemediği belirtilmiş ise de Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/7 D.İş İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapılarak müvekkili şirketin haklılığı ve dava konusu alacak miktarının bilirkişi raporuyla açıkça ortada konulduğunu, raporda sözleşme kapsamında işler nedeniyle KDV dahil 1.013.382.82 TL ve sözleşme harici işler nedeniyle KDV hariç 73.278.54 TL olarak bedellerin tespit edildiğini,Müvekkilinin taahhüt işi ile uğraşan bir tüzel kişilik olup müflise ait … ait gelir paylaşımı, İstanbul projesinin 3 blok 300 dairelik elektrik işini, sözleşme uyarınca üstlenerek sözleşmeye uygun şekilde teslim ettiğini, ayrıca sözleşme ile yükümlenmiş olduğu işlerin dışında işverenin talimatı ile sözleşme dışı proje değişikliğinden kaynaklanan başkaca birtakım imalatların da 27/12/2013 tarihinde teslim edildiğini, sözleşmede öngörülen işin bedeli 1.498.000,00 TL + KDV olup, bu bedelden 1.086.661,36 TL’nin hala ödemediğini, bu bedelin içerisinde sözleşme dışı işlerinde dahil olduğunu ve yaklaşık tutarının 70.000,00 TL olduğunu, Ara karardan rücu taleplerinin gözetilmediğini, sadece SMMM bilirkişisinin atanması, diğer konularla ilgili dosyada bilirkişi raporu bulunduğu ifade edilerek incelemenin SMMM bilirkişisi vasıtasıyla yapılması ve tayin edilen ücrette indirim yapılması talepleri kabul edilmeksizin davanın reddine yönelik hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davanın adli müzharetli olarak ele alınması gerekirken, iş bu hususun da gözetilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda davacı tarafından 20/01/2015 tarihinde 72 kayıt no ile 1.086.661,36 TL için iflas masasına alacak kaydında bulunulmuş, iflas idaresi tarafından alacağın tamamı reddedilmiştir. Davacının iflas masasına yaptığı başvuru sırasında masraf yatırıp yatırmadığı tespit edilememiş ise de sıra cetvelinin Takvim Gazetesinde 03/09/2015, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 07/09/2015 tarihinde ilan edilerek, davacı vekiline 09/09/2015 tarihinde tebliğ edildiğinden, gerek ilan gerekse tebliğ tarihi nazara alındığında davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Müflis … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/593 E. 2014/423 K. sayılı kararıyla 11/11/2014 tarihi itibariyle iflasına karar verilmiştir. UYAP sisteminde yapılan incelemede kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/12/2016 tarihli 2015/3886 E. 2016/5507 K. sayılı ilamı ile onandığı, aynı Daire’nin 28/11/2018 tarihli 2017/1109 E. 2018/5533 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK’nun 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. İİK’nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olduğundan, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerindedir. Nitekim bu husus Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2014 tarihli 2014/10328 E. 2014/7923 K. sayılı ilamında; “…kayıt kabul davalarında, ispat yükü kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen davacı alacaklıda olup, davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekir…” şeklinde açıklanmıştır.Davacı, müflis şirket ile aralarında imzalanan sözleşme kapsamında yapılan işler ile sözleşme harici yapılan işlerden kaynaklanan alacaklarının ödenmediği iddiasıyla kayıt kabul talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamında yer alan sözleşme incelendiğinde; davacının “yüklenici”, davalı şirketin ise “işveren” olduğu, … 3. Bölge toplu konut projesi kapsamında 2A-4B-6B bloklarına ait üstyapı elektrik işlerinin kısmi malzemeli, işçilik dahil, götürü usulü ve anahtar teslim olarak yapılmasının davacı tarafından üstlenildiği, işin bedelinin KDV hariç 1.498.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.Mahkemenin 30/05/2019 tarihli celse ara kararıyla; “1-Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların hâlli için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 24/06/2019 günü, saat 14:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, 2-Tarafların bilirkişi seçiminde anlaşamamaları nedeniyle re’sen seçilecek olan SMMM bilirkişi (…), Elektrik Mühendisi bilirkişi (…) ile hak ediş uzmanı mimar bilirkişi (…) vasıtası ile bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişilere inceleme gününün tebliğine, 3-Bilirkişilerin harcayacağı emek ve mesaileri, dosya kapsamı ve gerektiğinde ticari defterleri yerinde inceleme durumları dikkate alınarak tarifede belirlenen ücret dışında 1000’er TL ücret takdirine, toplam 3.000 TL”nin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkememiz veznesine depo edilmesine, aksi taktirde 6100 sayılı HMK’nun 324. maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına (ihtar edildi)…” şeklinde karar verilmiş, Davacı vekili 31/05/2019 tarihli dilekçesiyle; “Sayın mahkemenin bilirkişi incelemesine yönelik ara kararına herhangi bir itirazımız olmamakla birlikte, müvekkilimiz şirket alacağını tahsil edemediğinden dolayı yargılama giderlerini karşılayamayacak durumdadır.” beyanıyla adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardım talebine ilişkin 12/06/2019 tarihli ara karar ile; “HMK 334/3. Maddesinin ….Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler hükmünü haiz olduğu davacının adli yardım talebinde bulunabilecek tüzel kişiler kapsamında olmadığı nazara alınarak davacının adli yardım talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karar tebliğ edilmemiş olup 14/11/2019 tarihli celsede adli yardım talebinin 12/06/2019 tarihli ara kararı ile reddedildiği belirtilmiş, davacı vekili “müvekkilimiz masrafları yatıracak durumda değildir, adli yardım talebimizin kabulüne karar verilsin, aksi kanaatte olunur ise dosya kapsamı itibariyle davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuş, aynı celse mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın adli yardım talepli olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 337. maddesinde; “(1) Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir. (Ek cümle: 11/04/2013-6459 S.K./23. md) Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. (Ek cümle: 11/04/2013-6459 S.K./23. md) Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir. (2) (Değişik fıkra: 11/04/2013-6459 S.K./23. md) Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.” hükmü yer almaktadır. Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararların tebliğ edileceği, tebliğden itibaren bir haftalık süre içerisinde itiraz edilebileceği ve itiraz halinde verilen kararların ise kesin olduğu yasada açıkça düzenlenmiştir. Ancak somut olayda karar davacı vekiline tebliğ edilmemiş, duruşma sırasında adli yardım talebinin reddedildiği bildirilmiş, bu karara karşı bir haftalık süre içerisinde itiraz hakkı olduğu açıklanmamıştır. Davacı vekili duruşma sırasında adli yardım talebini yinelemiş ise de bu talebine yönelik de bir karar verilmeksizin yargılama sonlandırılmıştır. İlk derece mahkemelerince verilen adli yardıma dair kararlar HMK’nın 337.maddesinde yer alan “itiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.” hükmü gereğince istinaf denetimine tabi değil ise de, yukarıda yer verilen açıklamalar uyarınca adli yardım talebi hakkındaki karar usulüne uygun olarak kesinleşmemiştir. Bu nedenle adli yardım talebinin esasına yönelik Dairemizce inceleme yapılması mümkün değil ise de usule ilişkin yapılan incelemede somut olayda davacının adli yardım talebi yönünden kararın tebliğ edilmemiş olması sebebiyle başvurulması muhtemel olan itiraz yolu işletilmeksizin esasa yönelik hüküm tesis edildiği anlaşılmakla, bu durumda adli yardım talebinin reddedilerek kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, adli yardım talebi hakkında verilen kararın tebliğ edilmesi ve yasal sürelerin beklenilmesi verilen karar kesinleştikten sonra mahkemece sair incelemenin yapılması gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/848 E. 2019/1069 K. sayılı 14/11/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/06/2023