Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1478 E. 2023/882 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1478
KARAR NO: 2023/882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1134 Esas
KARAR NO: 2019/1059
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının kooperatif bünyesindeki üç dükkanın maliki olduğunu, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait genel kurul tutanaklarında ve eki tahmini bütçelerde işletme giderleri için her bir dükkandan alınacak aidat miktarının ve gecikme faizinin aylık % 4 olarak tespit edildiğini, dükkanların aidat borçlarını ödememesi sebebiyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emriyle birlikte her bir dükkan için borçların ve gecikme faiz hesabının ayrıntısını gösteren cari hesap dökümünün gönderildiğini, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, site yönetim planının F ve kooperatif anasözleşmesinin 21. maddesine ve Yargıtay kararlarına göre yararlandığı hizmetlerin karşılığını ödemesi gerektiğini belirtelerek alacağının tahsili amacıyla davalıya karşı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı asil cevap dilekçesi ile; kooperatifin 18/10/2010 tarihli genel kurul toplantısında unvan ve anasözleşme değişikliği yapılarak site işletme kooperatifine dönüştürüldüğünü, 1994 yılında yapı kooperatifi şartlarında hazırlanan yönetim planının günümüze uygulanamayacağını, yeni ana sözleşmede sitenin yönetimi, geliştirilmesi ve güzelleştirilmesi için Kat Mülkiyeti Kanununa göre kat malikleri kurulundan yetki alınması gerektiğine dair hüküm bulunduğunu, kat malikleri kurulu veya benzer bir kurul tarafından davacıya sitenin tamamında yöneticilik yapılması için yetki vermediğini, Kooperatifler Kanuna göre toplanan genel kurulda Kat Mülkiyeti Kanununa göre aidat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilgili bakanlığında bu yönde görüş bildirdiğini, sitede sorunların, ayrı 29 adet blok ve büyük bölümü kirada olan 530 iş yeri bulunduğunu, genel kurulda bir malikin kaç iş yeri olursa olsun bir oy kullandığını, kiracılara söz ve oy hakkı tanınmadan Kat Mülkiyeti Kanuna aykırı uygulama yapıldığını, sitedeki üç işyerinin maliki olduğunu davacının yapı koopreratifi olduğu dönemde sosyal tesis dükkanlarının satışa çıkarıldığını, satış sonrasında dükkanların kooperatif bünyesinden çıkarıldığını ve doğal olarak maliklerinin ortak kaydedilmediğini, site işletme kooperatifinde dönüşülmesinden sonra da sosyal tesis dükkan sahiplerinden aidat toplanmaya devam edildiğini, Kooperatifler Kanununa göre toplanan genel kurul kararlarının kooperatif üyesi olmayan sosyal tesis dükkan sahipler için bağlayıcı olmayacağını, gecikme faizinin yasal faiz oranını yüzde yüzüne geçemeyeceğini, davacının % 4 gecikme faizi alınmasına dayanak yaptığı 2015 yılı genel kurul toplantısının 11, 12, 13, 15 maddelerinden alınan kararların Bakırköy 5. ATM ‘ince iptal edildiğini, 2013 yılı genel kurul kararlarının iptali için açılmış olan iptal davasının Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest bulunduğunu ve icra edilebilirliğinin olmadığını, yönetim planının F maddesine göre her dükkanın giderlere eşit miktarda katılması gerekirken dükkanlardan m2 esasına göre aidat alındığını, sokak aydınlatması, çöp toplanması, alt yapı hizmetlerinin kamu kuruluşlarınca yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davacı, kooperatif genel kurul toplantılarında işletme giderleri için işyerlerinden alınacak aidat miktarlarının ve gecikme faiz oranlarının belirlendiği davalının aidat borcunu ödemediğini iddia etmiş, davalı ise sosyal tesis işyeri alanlarının kooperatife ortak edilmediğini, kooperatif genel kurulunda alınan kararların ortak olmayanları bağlamadığını, kooperatifin sitenin tamamında yöneticilik yapabilmesi için kat maikleri kurulu veya benzer bir kuruldan yetki alması gerektiğini, böyle bir yetkisi olmayan davacı kooperatifin aidat toplayamayacağını savunmuştur. Davalının, davacının yapı kooperatifi olduğu dönemde ihale yöntemiyle satışa çıkardığı sosyal tesis dükanlarından üçünü satın aldığı, satış öncesinde de kooperatife Büyükçekmece … Noterliğinden onaylı “Taahhütname” yi verdiği anlaşılmıştır. Bu taahhütname de davacının hakları ve yükümlülükleri belirlenmiştir. Kooperatif ortaklarının hak ve yükümlülükleri de ana sözleşme ile belirlenmiştir. Taahhütname hükümlerine göre davalı satın aldığı üç dükkan yönünden kooperatif ortağı olmamakla birlikte tıpkı ortaklar gibi yetkili organlarca alınacak kararlara uymak, “sitenin alt yapı tesisleri, müşterek hizmet ve sosyal tesisleri, müşterek ve sosyal tesisler yapımı ve idamesi ile ilgili aidat masraflardan kendi hissesine düşecek payı diğer kooperatif üyeleri gibi kooperatifçe tayin edilecek usul ve şekillerde” ödeme yükümlülüğünde olduğu anlaşılmıştır. Ana sözleşmeye göre, kanun ve anasözleşmeye uygun surette toplanmış genel kurulda alınmış kararlar toplantıya katılmayan veya aleyhine oy kullananlara hakkında da geçerli ve bağlayıcıdır. Genel kurulun ortakların sanayi amaçlı işyerleri ile sosyal tesis işyerleri için m2 esasına dayalı olarak tespit ettiği işletme aidatı ile gecikme faiz oranının anasözleşme ve taahhütname hükümleri gereğince davalının sahip olduğu işyeri ve üç sosyal tesis dükkanı için geçerli ve bağlayıcı olduğu, bu nedenle davalının aidat borcu ödeme yükümlülüğü olduğu ve davacı kooperatifin 11.911,92 TL aidat alacağı olduğu, uygulanması gereken faiz oranının azami yıllık %18 olması gerektiği ve bu orana göre takip tarihine kadar gecikme faiz borcunun 4.770,66 TL olduğu kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabulü ile davalının 11.911,92 TL asıl alacak, 4.770,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.682,58 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, aidat alacağının likit belirlenebilir oldu anlaşıldığından hükmedilen asıl alacak miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 18.04.2010 tarihinde yapılan 2009 yılı olağan genel kurul toplantısında unvan ve ana sözleşmesi değiştirilerek davacının işletme kooperatifine dönüştürüldüğünü, kooperatifin 2006 yılında almış olduğu genel kurul kararı ile 2007 yılında yapı kooperatifi üyelerinin dışından kişilerin de katıldığı açık arttırmalar yoluyla satıldığını, işbu satış neticesinde taşınmazlar kooperatif bünyesinden ayrıldığını, davacı taraf, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa göre düzenlediği toplantılarda aldığı kararları dayanak göstererek “aidat” talep ettiğini, bu genel kurullar Kooperatif’in, Kooperatifler Kanunu’na göre düzenlemekle yükümlü olduğu ve sadece kooperatif üyelerinin katılım hakkına sahip olduğu toplantılar olduğu, dolayısıyla işbu toplantılarda ancak kooperatif üyeleri ve kooperatifin maliki olduğu taşınmazlar’a ilişkin kararlar alınabileceğini, bu nedenle müvekkilin maliki olduğu 8. Ve 21.Bloklarda yer alan söz konusu taşınmazlarla ilgili 1163 Sayılı Kanunun uygulama alanı bulamayacağını, bu durumda 12.09.2007 tarihinde açık arttırma yolu ile satılarak davacı kooperatif bünyesinden çıkartılan Kat Mülkiyeti tapulu taşınmazlar yönünden “site işletme aidatı” talep edilmesi için Kat Mülkiyeti Kanunu’na uygun işlemler yapılarak karar alınması gerektiğini, Kat Mülkiyetine tabi bir sitenin yönetimiyle ilgili hususlarda karar alma yetkisi, 634 Sayılı Kanun’un 27. Maddesine göre Kat Malikleri Kurulu’na ait olduğunu, ayrıca müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığı, genel kurullara katılma hakkı olmadığından, genel kurullarda belirlenen aidat alacağı için müvekkiline herhangi bir ihtar gönderilmediği, dolayısıyla temerrüt gerçekleşmediğinden takip tarihinden itibaren işlemiş faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif aidat alacağının ve gecikme faizini tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki kısmı itirazın iptali istemine ilişkindir. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı kooperatifin davalı aleyhine 11.911,92 TL asıl alacak, 12.358,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.270,54 TL alacağın % 48 faizi ile birlikte tahsili için cari hesap ekstrelerine istinaden 2013-2017 yılları arası aidat ve gecikme zammına dayalı olarak ilamsız icra takibine geçtiği, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, dosyaya sunulan belgeler ile kooperatif kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle kooperatif uzmanı bilirkişisinden alınan raporda özetle; davalı kooperatifin 09/04/2006 tarihinde yapılan 2005 yılı olağan olağan genel kurul toplantısında, kooperatif yönetim planında mülkiyeti kooperatife ait devir ve satışının yapılamayacağı belirtilen, sosyal tesislerde bulunan iş yerlerinin açık artırma yoluyla ihale edilerek ortak alınması için yönetim kuruluna yetki verilerek, ihaleye çıkarılacak iş yerlerinin asgari fiyatları belirlendiği, daha öncesinde kooperatifin ortağı olan ( 24.blok 10 nolu 216 m2lik işyerini devir alarak 11.07.1995 tarihinde ortaklığa kabul edildiği, 08.06.2014 tarihli genel kurula katılarak cami müştemilatından gelen gelirin camiye harcanması önerisinde bulunduğu, 24.05.2015 ve 06.05.2018 tarihli genel kurula katılarak tutanağa muhalefet şerhi düştüğü anlaşlan ) davalı, davacının, yapı kooperatifi olduğu dönemde ihale yöntemiyle satışa çıkardığı sosyal tesis dükkanlarından üçünü satın aldığı, satış öncesinde de kooperatife, Büyükçekmece … Noteri tarafından düzenlenen19.06.2006 tarihli taahhütnameyi verdiği, söz konusu taahhütnamede, davalının, Kooperatifin 2005 yılı olagan genel kurulunda 2006 yılında almış olduğu kararlara ve takip edecek senelerde genel kurul ve yönetim kurulunca alınacak yasal tüzük, yönetmelik ve anasözleşme hükümlerine uygun olarak alınmış kararlara kayıtsız şartsız uyacağını, sitenin alt yapı tesisleri, müşterek hizmet ve sosyal tesisler yapımı ve idamesi ile ilgili aidat- masraflardan kendi hissesine düşecek payı diğer kooperatif üyeleri gibi kooperatifçe tayin edilecek usul,şart ve şekillerde ödeyeceğini, kooperatif yönetiminin izni olmadan dükkanı hiçbir şekil ve şartla başkasına ciro, devir etmeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, davalının sosyal tesislerdeki 31, 9 ve 20 nolu üç dükkanın maliki olduğu, 18/04/2010 tarihli genel kurul toplantısında kooperatif ana sözleşmesinin, işletme kooperatifi ana sözleşmesiyle değiştirilmesine karar verildiği, davacının yapı kooperatifinden işletme kooperatifine dönüşmesi, aynı tüzel kişilik çatısı altında gerçekleştiği ve yeni sözleşmede, Kat Mülkiyeti Kanununa göre teşekkül eden bölüm malikleri kurul ve alt kurulları yetki ve görev aktardıkları takdirde, bu kurulların toplantılarını düzenlemek, Kat Mülkiyeti Kanunundan doğan her türlü yönetim ve yöneticilik, sıfat, yetki, hak ve sorumlulukları üstlenmek hükümlerinin yer aldığı, 2013-2014-2015-2016 ve 2017 yıllarında yapılan genel kurul toplantılarında alınacak aidat miktarları ile gecikme faizinin belirlendiğini, dosya kapsamından bu kararların iptal edildiğine dair belge bulunmadığı, ancak yargıtay kararlarında kooperatif genel kurulunun tespit ettiği gecikme faizini sözleşmeyle tespit edilen temerrüt faiz olarak nitelendirildiği, kooperatif ortakları arasında ticari ilişki olmadığından bu oranın yasal faiz oranının yüzde yüzden fazlasını aşmayacağına dair kararlar olduğu, bu azami oran takip ve dava tarihi itibariyle aylık %1,5 yıllık % 18 oranına tekabül ettiği yönünde görüş ve tespiti ile buna göre davalının takibe konan aidat (anapara) borcunun kayıtlara uygun 11.911,92 TL ve tespit edilecek azami gecikme faiz oranına göre gecikme faiz borcu 4.770,66 TL olmak üzere toplam borcu 16.682.58 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı, kooperatif işletme giderleri için iş yerlerinden alınacak aidat miktarının ve gecikme faizinin genel kurul toplantılarında tespit edildiğini, kooperatif bünyesindeki üç işyeri bulunan davalının aidat borçlarını ve gecikme faizini ödemediğini, yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek işbu davayı açmış, davalı ise, sosyal tesislerdeki üç iş yerini kooperatiften satın aldığını, sosyal tesis iş yerini alanların kooperatife ortak kaydedilmediğini, kooperatif genel kurulunda alınan kararların ortak olmayanları bağlamadığını, kooperatifin sitenin tamamında yöneticilik yapabilmesi için kat malikleri kurulu veya benzer bir kuruldan yetki alması gerektiğini, böyle bir yetkisi olmayan kooperatifin aidat alamayacağını savunmuştur. Somut olayda; öncesinde kooperatif ortağı olan davalının, kooperatifçe ihale usulü ile satışa çıkarılan sosyal tesis dükkanlarından satın aldığı, ortaklık kapsamı dışında tutulan dükkanlar nedeniyle kooperatife verdiği taahhütnamede sitenin alt yapı tesisleri, müşterek hizmet ve sosyal tesisler yapımı ve idamesi ile ilgili aidat-masraflardan kendi hissesine düşecek payı diğer kooperatif üyeleri gibi kooperatifçe tayin edilecek usul, şart ve şekillerde ödemeyi taahhüt ettiği, kaldı ki davacı kooperatifin işletme kooperatifine dönüştüğü ve dolayısıyla işletme kooperatifi olarak yararlanan kişilerin kooperatif ortağı olsun yada olmasın, davaya dayanak yapılan aidat yada işletme giderini ilişkin genel kurul kararları iptal edilmediği sürece bağlayıcı nitelikte olduğundan belirlenen aidat giderlerini ödemekle yükümlü olduğu, her ne kadar 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmeyen 2015/623 E. 2017/1232 K. Sayılı ilamı davalı kooperatife ait 24/05/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 11-12-13 ve 15 nolu gündem maddelerin iptaline karar verilmiş ise de söz konusu maddelerin aidat giderine ilişkin olmadığı, 13. Maddenin %4 lük gecikme faizine ilişkin olduğu, nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda %4 lük gecikme faizinin uygulanmadığı gibi faiz oranına ilişkin davalının itirazı bulunmadığı, bu itibarla takip konusu alacağın davalının maliki bulunduğu dükkanlara yönelik aidat borcu olması ve genel kurul kararlarına uygun olarak talep edilen söz konusu aidat borcundan sorumlu olduğu anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı vekili diğer istinaf nedeni olarak, müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığı, genel kurullara katılma hakkı olmadığından, genel kurullarda belirlenen aidat alacağı için müvekkiline herhangi bir ihtar gönderilmediği, dolayısıyla temerrüt gerçekleşmediğinden takip tarihinden itibaren işlemiş faize hükmedilmesini ileri sürmüştür. Davalının her ne kadar ihale usulü ile satın aldığı sosyal tesis dükkanlarından dolayı ortaklığı bulunmasa da bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, davalının daha öncesinde kooperatifin ortağı olduğu, ….blok …nolu 216 m2lik işyerini devir alarak 11.07.1995 tarihinde ortaklığa kabul edildiği, 08.06.2014 tarihli genel kurula katılarak cami müştemilatından gelen gelirin camiye harcanması önerisinde bulunduğu, 24.05.2015 ve 06.05.2018 tarihli genel kurula katılarak tutanağa muhalefet şerhi düştüğü, nitekim taraflar arasında benzer mahiyette aynı dükkanlara ilişkin 2012 Kasım-2013 Eylül arası talep edilen aidat giderinden kaynaklı Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında, davalının takip konusu edilen genel kurula katılması sebebiyle işletme kooperatif üyesi olduğu ve takip konusu alacağın davalının maliki bulunduğu dükkanlara yönelik aidat borcu niteliğinde olması sebebiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2018 tarih 2015/9959 E. 2018/3101 K. Sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmakla davalı işletme kooperatifin üyesi olduğu görülmüştür. Bu nedenle aidat giderleri yönünden davalının temerrüde düşmesi için ihtar çıkartılması zorunluluğu bulunmadığından davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 148,60 TL’lık başvuru harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 284,90 TL harcın mahsubu ile arta kalan 105,00 TL’nin karar kesinleştiğinde istemi haline davalı tarafa iadesine,4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir.Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.