Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1472 E. 2021/245 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1472
KARAR NO : 2021/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1048
KARAR NO : 2019/678
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
DAVA: İtirazın İptali – Cezai Şart Alacağı
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2016/1091 ESAS, 2016/675 KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 10/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile; tacir olan taraflar arasında akdedilmiş olan 03.03.2012 tarihli komisyon sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 2.maddesinde sözleşmenin konusunun, ” ihracatçı firma ile aracı firma arasında yapılan bu sözleşme, aracı firmanın ihracatçı firma adına yurtdışı firma ile bağlantıları kurma, ihracatçı firma ile yurtdışı firma veya ihracat bağlantılı yurtiçi teslimler ile ilgili olarak aralarında koordinasyonu sağlamak, tanıtanını yapmak firma adına sipariş almak ve bu siparişlerin yüklemelerini firma adına yapılmasını sağlamaktır ve bu işler karşılığında 3. madde de belirtilen komisyonu alacaktır…” olarak belirlendiğini, işbu sözleşmeye göre faaliyetlerini sürdüren müvekkili şirketin, davalı/borçlu şirketten bu kapsamda alacağının doğduğunu, ödenmeyen alacağının şimdilik bir kısmı için davaya esas icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun iş bu davaya konu icra takibine hukuka ve sözleşmeye aykırı gerekçelerle itiraz ettiğini ve itiraz dilekçelerinde netice olarak alacağın tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin haksız yere durduğunu, davalı/borçlunun açıkça kötü niyetli olduğunu, davalı/borçlunun HMK 188 gereği davacı/alacaklı müvekkiline 127.452,21 TL borçlu olduğunu ikrar ettiğini, fakat bu borcu, dava dışı şirket olan … Ltd. Şti.’den olan 164.760 Euro alacaklarını alamadıkları için ödeyemediklerini, takibe konu alacağın da … ile ilgili işlemlerden kaynaklı doğduğunu iddia ettiğini, davacının, dava dışı …dan var olduğunu iddia ettiği 164.760 Euro alacağının tamamını tahsil ettiğini düşünseler dahi, davalı/borçlu ile davacı/alacaklı müvekkili arasındaki dava konusu 08.03.2012 tarihlî komisyon sözleşmesi gereği, davacı/alacaklı müvekkili şirkete 16,476 Euro komisyon bedeli ödemesi gerektiğini, bu durumda, davalı/borçlunun ikrar ettiği 127.452-21 TL’den ödememe gerekçesi olarak ileri sürdüğü dava dışı şirketten olan alacağı üzerinden müvekkiline ödemesi gereken 16.476 Euro düştüğünde, kalan (127.452,21 – 16.476) Euro’yu bugüne kadar ödememiş olmasının hiçbir haklı gerekçesi bulunmadığını, davalı/borçlunun işbu davaya esas icra takibine yaptığı itirazın bu anlamda da mantıksız ve tamamen geçersiz olduğunu, tacir olan davalı/borçlunun sözleşmenin 4 (e) bendindeki düzenlemeye aykırı davrandığını ve bu nedenle davacı müvekkili şirkete karşı sözleşmenin 5 (b) bendi gereği 100.000 USD veya karşılığı cezai bedeli ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, tahsil garantisi için sigorta yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, varlığı HMK 188 gereği ikrar ettiği borcunu ödemeyerek, üstüne de bu borca ilişkin başlatılan takibe haksız olarak itiraz ederek, hem borcun hem de zararın oluşmasına kendi kusuru ile sebep olan davalı/borçlunun; ifaya ek olarak sözleşmenin 5 (b) maddesinde belirlenmiş olan cezai bedeli, ikrar ettiği borcunu, kabul etmediği fakat yargılama neticesinde ortaya çıkacak olan bakiye borcunu, icra inkar tazminatına, yargılama giderlerini, yasal vekalet ücreti ile birlikte ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin tüm haklan saklı kalmak kaydıyla, davalı/borçlunun 14.03.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, HMK 188.maddesi kapsamındaki ikrarı ile nizasız ve kazasız hale gelen davacı/alacaklı müvekkilinin 127.452,21 TL bedelli alacağının, yargılama sırasında özellikle dikkate alınarak, davalı/borçlunun takibe karşı yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazının kulliyen iptali ile, takibin 134.114,44 TL asıl alacak üzerinden ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa (Diğer) yıllık %10,5 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte devamına; alacak likit olduğundan, davalı/borçlu aleyhine, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı hesaplanmasına; ayrıca, tacir olan taraflarca 08.03.2012 tarihli takip konusu Komisyon Sözleşmesinin 5 (b) bendinde belirlenmiş olan ve harcını yatırdıkları; 100.000,00 USD (Dava tarihi: 31.10.16 TCMB 3,1084=310.840 TL) ifaya eklenen cezai bedelin de, kusurlu olarak sözleşmenin başta 4 (a) ve 4 (e) maddelerini ve diğer maddelerini ihlal eden davalı/borçludan alınarak davacı/alacaklı müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; asıl davaya konu komisyon sözleşmesi gereği davalı şirketten olan komisyon alacağının, itirazın iptaline konu asıl davada tespit edilecek miktardan düşülmek suretiyle tespit edilen alacağın, esas faturanın veya ödemeye ilişkin vadenin başladığı tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, belirsiz alacak davası olarak açtığı davada 5.000,00 TL miktar üzerinden harç yatırmıştır. Birleşen davada davacı vekilinin sunmuş olduğu 26/04/2019 tarihli bedel artırım dilekçesinde; belirsiz alacak davası olarak 5.000,00 TL üzerinden ikame ettiği dava değerini; (110.898,67 EURx6.56=727.495,27 TL) + (195,88 GBPx7.58=1.484,77 TL), (143.361,98 EURx6.56=940.454,58TL) + (73.399,18 GBPx7.58=556.365,78 TL), (39.983,47 EURx6,56=262.291,56 TL) ekli harç hesaplama için kullanılan TCMB kur tablosu uyarınca toplam 2.488.091,97 TL tutarında artırarak bedel artırımı ile birlikte, birleşen belirsiz alacak davamızın değeri toplam 2.493.091,97TL komisyon alacağın dava tarihinden tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ve tüm ferileriyle birlikte, davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini, davanın itirazın iptali davası olup, icra takibinin de Çorlu İcra Müdüriüğü’nde 2016/1826 esas sayılı dosyası ile açıldığını, davacı vekilinin iddia ettiği komisyon sözleşmesininde “herhangi bir ihtilaf vukuunda Türk hukuku uygulanacak olup, Bursa/İstanbul mahkeme ve icra daireleri yetkili olacaktır” şeklindeki hükmün net olarak tek bir yetkili mahkeme belirlenmediği için geçersiz olduğunu, bu nedenle yetkisizlik nedeniyle davanın yetkili Çorlu mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, taraflar arasında 08.03.2012 tarihinde imzalanan komisyon sözleşmesi ile ilgili alacaklar yönünden zamanaşımı süresinin bir yıl olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği üzere icra takibine konu edilen 134,114,44 TL alacağın 01.01.2013-31.12.2013 tarihleri arasına ilişkin olduğunu, icra takibinin açılış tarihinin 07.03.2016, dava tarihinin ise 31.10.2016 olduğunu, bu nedenle gerek itirazın iptali davası gerekse bu dava ile birleştirilen İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.11.2016 tarih, 2016/1091 E., 2016/675 Karar sayılı dosyası ile ilgili olarak davaya zamanaşımı itirazında bulunduklarını, gerek dava dilekçesinin konu başlıklı 1. maddesinde davacı vekilince açıklandığı üzere, gerekse mahkemenin 01.11.2016 tarihli tensip zaptında belirtildiği üzere açılan davanın itirazın iptali davası olduğunu, ancak dava dilekçesinin konu başlıklı 3.maddesinde ve sonuç ve istem başlığı altında ayrıca 100.000 USD cezai bedel alacağının da tahsilinin talep edildiğini, itirazın iptali davasında davanın icra takibinde belirttiği alacağından aynca farklı bir alacağın da talep etmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle ceza bedeli ile ilgili alacağın, itirazın iptali davasına konu edilmesine açıkça itiraz ettiklerini, davacı ile müvekkili şirket arasında 08.03.2012 tarihli komisyon sözleşmesinin imzalandıgını, bu sözleşmenin ödeme şekli başlıklı 4-a maddesinin “ödeme şekli; bedeli müşteriden tahsil edildikten sonra nakden ve peşindir” hükmünü içerdiğini, davacının aracılık ettiği firmalardan … Tic. Ltd. Şti. ile ilgili müvekkili şirketin 164.760 Etıro alacağının bulunmakta olup, bu alacağın halen alınamadığını, söz konusu şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu, İzmir 4. Asl. Tic. Mahkemesi’nin 2013/334 sayılı karan İle bu talebin kabul edildiğini, Yargıtay 23. HD 2015/5120 sayılı kararıyla da bu kararın onaylandığını, bu alacağın halen tahsil edilememiş durumda olduğunu, TBK 521/2 maddesinin “simsarın faaliyeti sonucunda kullanılan sözleme geciktirici koşula bağlanmışsa, ücret, koşulun gerçekleşmesi halinde ödenir” hükmünü içerdiğini, buna göre geciktirici şartın borcun ödenmesi olduğuna göre, gerçekleşmeyen şart nedeniyle karşı tarafin alacağını talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Komisyon sözleşmesinin 5-b maddesinde “taraflar anlaşma maddelerinden herhangi birine riayet etmediği taktirde, bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın sözleşmeyi iptal eden taraf karşı tarafa 100.000 USD veya karşılığı Türk Lirası cezai tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ederler” hükmünün bulunduğunu, ifaya eklenen cezai şartta sözleşme feshedilmeden cezai şart alacağını talep etme hakkı bulunmadığını tüm bu nedenlerle; öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, aksi takdirde, yukanda açıklanan usule ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının bedel artırım dilekçesine karşı sunduğu itiraz dilekçesinde, birleşen dava yönünden, 31.10.2018 tarihli dava dilekçesinde, komisyon alacağının esas faturanın veya ödemeye ilişkin vadenin başladığı tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini isteyen davacının, bu talebinden vazgeçerek, 26.04.2019 tarihli dilekçesinde alacağını 26.04.2019 tarihli merkez bankası döviz kurlarını türk lirasına çevrilerek talep etmesine muvafakati olmadığını belirterek itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Taraflar arasında 08.03.2012 tarihinde komisyon sözleşmesi imzalanmış olup, davacı taraf aracı firma, davalı taraf ise ihracatçı firmadır. Sözleşme 3 yıllığına yapılmış olup, sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihidir. Öncelikle zamanaşımı itirazı yönünden davalar incelecek olursa; sözleşme tarihi olan 08.03.2012 tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK hükümleri geçerli olduğundan 106/2 md. gereğince ticaret işleri tellallığı 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarih olan 01.07.2012 tarihine kadar olan sözleşmeden doğan komisyon alacaklarında 1 yıllık zamanaşımı itirazının kabulü ile bu tarihler arasındaki komisyon alacaklarına hükmedilemeyeceği; fakat 01.07.2012 kanunun yürürlük tarihinden sözleşme bitim tarihi olan 08.03.2015 tarihine kadar olan ticari simsarlık alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresi sözkonusu olup, dava tarihi itibariyle bu süre dolmadığından 01.07.2012 ile 08.03.2015 tarihleri arasındaki alacaklar yönünden zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl dava yönünden dosya incelendiğinde;2013 yılında komisyon alacaklarından bakiye kalan tutarın tahsili için davacı tarafça icra takibinde bulunulduğu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafın reklamasyon indirim faturasını kayıtlarına işlemeden önce takibin başlatılması nedeniyle ödeme emrinde 134.114,44 TL alacak talep edildiği, 5.505,52 TL reklamasyon indirim faturası kayda alındıktan sonra 128.610,92 TL alacağının bulunduğu, bu miktar üzerinde davacı ve davalı defterlerinin birbiriyle örtüştüğü, takip tarihi itibariyle 128.610,92 TL alacak sözkonusu olduğundan itirazın kısmen iptali ile ayrıca faiz yönünden de dava dilekçesinde sadece takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edilmiş olduğundan taleple bağlı kalınarak işlemiş faize hükmedilmeyeceği, ayrıca dava konusu likit yani belirlenebilir olup, davacı tarafça talep edilip, davalı da haksız olduğundan kabul edilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve itirazın iptali yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Asıl dava içerisinde davacı tarafça komisyon sözleşmesinin 5/b md. gereğince cezai şat alacağı talep edilmekte, davalı taraf ise BK 179/1 md. gereğince seçimlik cezai şart olduğu, davacının ifayı talep etmesi nedeniyle cezai şart alacağını talep edemeyeceğini iddia etmesine rağmen taraflar arasında imzalanan 08.03.2012 tarihli komisyon sözleşmesi, TBK 520 vd. Maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinin tüm unsurlarını taşımakta olup, davacı taraf yani aracı şirket, davalı tarafın yani ihracatçı fırmanın dava dışı 3. Kişilerle komisyon faaliyetleri yürütmek davalı taraf ise komisyon alacağını ödemekle yükümlüdür. TBK 520 vd. Maddeleri uyarınca simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin iş sahibi ile 3. Kişi arasında kurulmasıyla simsarın ticari alacağı doğar. Asıl sözleşmenin kurulduğu tarihte komisyon alacağı doğacağına göre davalının, 3. Kişi durumunda olan Kapadokya Tekstil’den alacağını tahsil edemediği için komisyon alacağını ödemediği iddiası yani geciktirici şartın gerçekleşmediği iddiası dinlenemez çünkü asıl sözleşmede yani … Tekstil’le davalı arasındaki sözleşmede geciktirici şart yoktur. Buna göre davacı taraf komisyon alacağına hak kazanmıştır. Sözleşmedeki 5/b md’de yani cezai şart hükmünü içeren maddede ” Taraflar anlaşma maddelerinden herhangi birine riayet etmediği takdirde bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın sözleşmeyi ihlal eden taraf karşı tarafa 100.000 USD veya karşılığı türk lirası cezai tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ederler” denilmektedir. Cezai şart maddesinin seçimlik cezai şartı mı yoksa ifaya eklenen cezai şartı mı içerdiğini belirleyebilmek için BK 179 Md. öngörülen borcun belirlenen zaman ve yerde ifa edilip edilmediği hususuna bakmak gerekir. Buna göre sözleşmenin 4/a Md’de “ödeme şekli, mal bedeli müşteriden tahsil edildikten sonra nakden ve peşindir 4/c Md’de ise müşteriden tahsil edilemeyen bedel riskini önlemek için bütün ihracatlar sigorta ettirilecektir” hükümlerine ihtiva etmekte olup dosya kapsam ve delillerle ihracatların sigorta ettirilmediği sabittir. Davalı taraf sözleşmenin bu hükmünü ihlal etmiş durumdadır. Taraf iradelerini ve sözleşmenin amacını net olarak görmek ve yorumlamak için 4/a-e ve 5/b md’leri birlikte değerlendirildiğinde taraflar davalı ile 3 kişi yani müşteri arasında kurulan sözleşme anında muaccel olan komisyon alacağını tahsil edebilmek için bunu garanti altına olmak ve ödeme zamanını garantilemek istemişler ve BK 179/2 md. Kapsamında muayyen zamanı belirlemişler ve teminat altına almışlardır fakat asıl sözleşmenin kurulduğu anda muaccel olan komisyon alacağı ödeme zamanında tahsil edilemediği gibi sigortacıya da gidilememiştir. Davalı sözleşme hükümlerini ihlal etmiş, muayyen zamanda alacak ödenememiştir. Buna göre BK 179/2 md’nin tüm şartları gerçekleşmiş olduğundan cezai şart, ifaya eklenen cezai şart olup davacı taraf 100.000 USD cezai şart tazminatı talep etmekte haklı olup bu yönden davanın kabulüne, taleple bağlı kalınarak faiz istenmediğinden 100.000 USD cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.Birleşen dava dosyasına gelince davacı taraf 08.03.2012 tarihli komisyon sözleşmesi kapsamında tüm komisyon alacaklarını talep etmiş, daha önce gerekçesi açıklandığı gibi 08.03.2012 tarih ile 01.07.2012 kanun yürürlükte tarihi arasından zamanaşımı itirazı kabul edildiğinden sadece 01.07.2012 ile 08.03.2015 tarihleri arasındaki komisyon alacaklarının varlığı ve miktarı irdelenmiş bu yönden yapılan ticari defter incelemeleri, dosyaya sunulan mailler, irsaliyeler, faturalar ve diğer belgeler çok ayrıntılı ve denetime açık şekilde bilirkişi heyetince değerlendirilmiş 01.07.2012 ile 08.03.2015 tarihleri arasındaki komisyon alacakları tespit edilmiş sözleşme süresi içinde siparişi verilip faturası 08.03.2015 tarihinden sonra düzenlenen 39.983,47 Euro komisyon alacağı da hesaba dahil edilerek sözleşme süresi boyunca zamanaşımına uğramamış 1.759.111,92 TL komisyon alacağı için davanın kısmen kabulüne ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Mahkemenin yetkisiz olduğuna dair itirazının kabul edilmeyerek yargılamanın yetkisiz mahkemede yürütüldüğünü,Zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmesine yönelik itirazların kabul edilmeyerek hukuka aykırı karar verildiğini, İİK’nun 67.maddesine göre açılan itirazın iptali davası ile genel hükümlere göre açılan alacak davasının koşulları ve sonuçları birbirinden farklı olup, aynı davaya konu itirazın iptaline ve hem de alacağın tahsiline hükmedilemeyeceği, bu nedenle asıl davada hem itirazın iptaline ve hem alacağın tahsiline karar verilmiş olması hatalı olduğunu, Birleşen dava yönünden davacı 31/10/2016 tarihli dava dilekçesinde, komisyon alacağının, esas faturanın veya ödemeye ilişkin vadenin başladığı tarihten itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan Türk Lirası olarak tahsilini istediğini, hiçbir şekilde ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden de bir talebi olmasına rağmen mahkeme HMK 26. maddesindeki istemle bağlılık ilkesine ve TBK 99. maddesindeki hükme aykırı hareket ederek, hem karar tarihindeki döviz kurunu baz alarak önce dövizi Türk Lirasına çevirdiğini bununla da yetinmeyerek dava tarihinden itibaren bir de ticari faiz işletilmesine yönelik hukuka aykırı karar verdiğini, asıl dava yönünden dava dilekçesinin cezai şart alacağını talep ederken fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden talepte bulunmamasına rağmen ve alacağını talep ederken 310.840 TL Türk Lirasına çevirmiş iken mahkeme 100.000 dolar cezai şartın tahsiline karar verdiğini ayrıca 18.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda da alacak Türk Lirasına çevirerek 310.840, TL belirlenmişken mahkeme yine istemle bağlılık ilkesine ve TBK 99. madde hükmüne aykırı hareket ederek cezai şartın 100.000 dolar olarak davalıdan alınmasına karar verdiğini,Komisyon sözleşmesinin 5. Maddesinde kararlaştırılan cezai şart TBK 179/2 maddesindeki ifaya eklenen cezai şart olmayıp TBK 179/1 maddesindeki seçimlik caza olduğunu sözleşmede aksine hüküm olmadıkça alacaklı ya akdin icrasını yada cezanın ödenmesini isteyebileceğini, davacı sözleşmeyi feshetmeden sözleşme gereği ücret alacağını talep ettiğinden cezai şart talep etme hakkı bulunmadığını,Taraflar arasındaki en önemli uyuşmazlık konusu olan dava dışı … A.Ş. ile ilgili itiraz, tanık dinletme ve isticvap talebimizle ilgili beyanlarımız dikkate alınmadığı gibi bu konuda ticari teamül konusunda bilgi sahibi sektörden bir bilirkişinin de içinde yer aldığı uzman bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasına yönelik talebimiz de reddedilerek hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, … şirketin bünyesinde bir çok firma barındığını, davacının ise … firmasının bünyesindeki İngiltere … Grubuna arıcılık ettiğini, davacının aracılık ettiği sadece bu firmanın İngiltere … grubu olup para birimi GBP olarak gösterilen siparişler olduğunu, diğer tüm markaları temsil eden firmalar davalının müşterisi olup siparişlerini Euro para birimi olarak doğrudan müvekkil şirkete verildiğini, iddiaların ispatı bakımından söz konusu firmanın, hem davacı hem de davalı şirkete verdiği mail ve sipariş formları dosyada mevcut olduğu gibi iddialarını teyit eden beyanı bulunduğunu, bu konudaki … A.Ş. İle ilgili olarak olarak maddi vakıalar konusunda şirket yetkilisinin tanık olarak dinletme talebinin haksız reddedildiğini, İngiltere … grubu siparişleri davacı aracılığı ile gelirken diğer tüm ve markalar doğrudan davalı şirkete sipariş verildiğini, bu kapsamda 3 yıl sözleşme süresi boyunca davacı tarafından Euro bedelli tek bir komisyon faturası dahi düzenlenmediğini bu nedenle alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, İtirazın iptali davasında, sözleşmenin ödeme şekli başlıklı 4-a maddesi “ödeme şekli; bedeli müşteriden tahsil edildikten sonra nakden ve peşindir” hükmünü içerdiğini, davacının aracılık ettiği firmalardan … Ticaret LTd. Şti ile ilgili müvekkil şirketin 164.760 euro alacağı bulunmakta olup, bu alacak halen alınamadığını, söz konusu şirket iflas erteleme talebinde bulunmuş, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/334 sayılı kararı ile bu talep kabul edildiğini, Yargıtay 23. HD 2015/5120 sayılı kararıyla da bu karar onaylandığını, bu alacak halen tahsil edilememiş durumda olduğunu, TBK 521/2 maddesi “simsarın faaliyeti sonucunda kullanılan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa, ücret, koşulun gerçekleşmesi halinde ödenir” hükmünü içermekte olup buna göre geciktirici şart borcun ödenmesi olduğuna göre, gerçekleşmeyen şart nedeniyle karşı tarafın alacağını talep etmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili katılma yoluyla yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Mahkeme, davalı tarafın zamanaşımı itirazını incelemiş ve sözleşme başlangıç tarihi olan 08.03.2012 tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TK’nun 106/2 maddesi gereği 08.03.2012 ile 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarih olan 01.07.2012 tarihi arası için tespit edilen davacı müvekkil şirketin 110.898,67 EUR + 195,88 GBP komisyon alacaklarının zamanaşımına uğradığına kanaat getirerek talebin reddedildiğini ancak 6098 sayılı TBK ’nun “zamanaşımının başlangıcı” başlıklı 149. maddesine göre; “zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar” hükmü uyarınca somut olayda, davalının yanıltıcı şekilde aktarmaya çalıştığı gibi 08.03.2012 tarihli dava konusu komisyon sözleşmesinin akdedildiği gün, iş bu zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacağını, taraflar arasında 3 yıllık komisyon sözleşmesi ile birlikte başlayan ticari ilişki, tüm süreç içerisinde cari hesap çalışması şeklinde devam ettiğini, ancak bilirkişi raporu ile davacı müvekkil şirketin alacağı net olarak tespit edildiğini, alacağın muaccel olduğu tarihte yürürlükteki 6102 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda zamanaşımının 1 yıl değil 10 yıl olarak düzenlendiğini, bu nedenle alacağın tamamının zamanaşımına uğramadığını,Mahkemece cezai şart alacağına faiz talep etmediğimizi belirtmişse de, 02.02.2017 tarihli cevaba cevap dilekçemizin sonuç ve istem kısmında 4 nolu bendinde bu konuda açıkça faiz talep edilmiş olup, davalı taraf iş bu hususa “dilekçeler teatisi aşamasında” ve “ön inceleme aşamasında” yani yasal süresi içinde itiraz etmediğini, ayrıca cezai şart muaccel olduktan sonra başlı başına bir alacak haline geldiğinden diğer alacaklarda olduğu gibi temerrüt faizi yürütülmesi de doğal sonucu olduğunu, bu durumda, alacaklının ihtarı ile borçlu cezai şart yönünden temerrüde düşeceğini, ihtar yoksa dava tarihinden itibaren cezai şarta faiz yürütülmesi gerektiğini, Sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın TBK 179/2 maddesinde düzenlenen ifaya eklenen cezai şart olduğundan üye hakimin cezai şarta yönelik muhalefeti hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Asıl dava, taraflar arasında imzalanan komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile cezai şart alacağı istemine, birleşen davanın aynı sözleşmeden kaynaklanan bakiye ücret alacağı istemine ilişkindir. Çorlu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine davaya konu komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağına istinaden 134.114,44 TL asıl alacak, 33.801,43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 167.915,87 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar dava ve cevap dilekçesinde dayandığı deliller dosya ibraz edilmiş olup mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu 18/09/2018 tarihli kök raporda “Asıl dava yönünden; Davacının ticari defterlerinde, takip tarihi (Esas dava yönünden) 07.03.2016 itibari ile ve birleşen dava tarihi 30.11.2016 itibari ile davacının davalıdna 128.610,92 TL komisyon faturası bakiye alacağı olduğu, tarafların bu tutar üzerinde mutabık oldukları, davalınn ticari defterlerinde; takip tarihi (esas dava yönünden) 07.03.2016 itibari ile gerek birleşen dava tarihi 30.11.2016 tarihi itibari ile davalının, davacı aracıya; 120.00 kodlu müşteriler hesabında 1.158,71 TL ve 320.01 kodlu satıcılar hesabında da 127.452,21 TL omak üzere davalının davacıya toplam 128.610,92 TL borçlu olduğu, tarafların bu tutar üzerinde mutabık oldukları, bu tutara takip tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği, sayın mahkemeniz tarafından davacının cezai şart talebinin kabul edilmesi halinde davacının davalıdan dava tarihi 31.10.2016 tarihi itibari ile talep edebileceği cezai şart tutarınnı 100.000 USD=310.540,00 TL olduğu, Birleşen dava yönünden; taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ilgili olarak davalı şirket tarafından yapılan ihracatlardan kaynaklanan dava konusu tahsil edilmeyen komisyon tutarlarının, sözleşme tarihi 08.03.2012 tarihinden 01.07.2012 tarihine kadar ki yapılan satışlardan tahsil edilmeyen %10 komisyon tutarının 110.898,67 EUR ve 195,88 GBP, 01.07.2012 tarihinden sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihine kadar ki yapılan satışlardan tahsil edilmeyen %10 komisyon tutarının 256.500,15 EUR + 73.399,18 GBP, sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihinden sonra yapılan satışlardan hesaplanan %10 komisyon tutarının 252.389,44 EUR olduğu, sözleşmenin bitim tarihinden sonra davalı şirket tarafından aynı firmalara 09.03.2015-31.12.2015 tarihleri arasında 2.523.894,41 Eur ihracat yapıldığının görüldüğü, bu sevkiyatlara ait siparişlerin sözleşme bitim tarihinden önceki dönemi kapsayıp kapsamadığının tespit edilebilmesi için sipariş sevk karşılaştırılmasının yapılması gerektiği, bu karşılaştırmanın yapılabilmesi için sipariş formları veya e-mailleri ile eklerinde de bu sipariş içeriği olan sevkiyatları ifade eden faturaların detayının dava dosyasına sunulması gerektiği” tespit edildiği şeklinde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür. Davalı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden alınan 16/01/2019 tarihli ek raporda özetle; asıl dava yönünden kök rapordaki zamanaşımı ve cezai şarta ilişkin tespitlerin aynen devam ettiği, birleşen dava yönünden kök raporda hatalı isim benzerliği ile ilgili olarak … Ltd ve … firmaları aynı firmaymış gibi değerlendirilmesi nedeniyle maddi hatadan kaynaklı olarak kök raporda sayfa 35-36’da yer alan 09.11.2013-27.02.2015 tarih aralığındaki toplam 11.131.381,70 EUR satış tutarı ve 113.138,17 EUR komisyon tutarı ile sayfa 45’de yer alan 08.03.2015-31-12-2015 tarihi aralığındaki toplam 231.925,56 EUR satış tutarının ve 23.192,56 EUR komisyon tutarının hesaplamalardan çıkartılması gerektiği, Davalı vekili tarafından, …. A.Ş. ile davacı aracı şirketin GBP üzerinden Sun İngiltere Payne grubu ile çalıştığı iddia edildiği, müvekkilinin ise … A.Ş. ile EUR olarak çalıştığı belirtildiği ancak takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı tarafın 08.11.2018 tarihli dilekçesi ve ekinde yer alan belgelerin incelenmesinde, davalı tarafın beyanlarının, davacı tarafın sunmuş olduğu belgelerle örtüşmediği, davacı tarafın 08.11.2018 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu mailler, belgeler ve faturalardan, davacı tarafın, 08.03.2012 olan sözleşme başlangıç tarihinden önce de dava dışı … A.Ş. ile davalı şirket arasında Euro, GBP ayrımı olmaksızın her iki para birimi üzerinden gerçekleşen işlemler için de komisyonculuk faaliyetlerim yürütmüş olduğu, bunun neticesinde de davacı şirket için komisyon faturaları düzenlendiği, maillerin bu yönde olduğu, özellikle sözleşme tarihinden önceki bir tarih olan 31.12.2009 tarih … seri numaralı, 66.331,81TL tutarlı faturadan davacının, davalı şirket ile dava dışı … A.Ş. arasındaki Euro bedelli işlemler içinde komisyon alacağına yönelik komisyon faturası düzenlenmiş olduğu görüldüğü, bu nedenle kök raporda yer alan tespitleri değiştirmeyi gerektiren bir sonuca ulaşılamadığı Bilirkişi raporu 45. Sayfada yer alan C.1.3.-) sözleşme bitim tarihi olan 08.03.2015 tarihinden sonra 31.12.2015 tarihine kadar … adlı fimalara yapılan satışlar ve komisyon tutarları başlığı altında liste olarak belirtilen ve sözleşmenin bitim tarihinden sonra sipariş edilen ürünlerle ilgili davacının bir aracılığı bulunmadığı, ürünlerin doğrudan davalı şirketten talep edilerek satışın gerçekleştirildiğine yönelik itiraz bakımından … için yukarıda gerekli açıklama yapıldığı, davalı tarafça 19.11.2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan sipariş formları, sevk irsaliyeleri ve faturaların incelendiğinde sözleşme tarihinden sonrası için … açısından sözleşme içinde kalan herhangi bir siparişin sözleşme tarihinden sonra faturaya konu olmadığı görülmüş olup, bu durumda davacı şirketin … firması açısından oluşmuş bir komisyon alacağı olmadığı anlaşıldığı, ancak … firması acısından mahkemeye sunulan sipariş formları, sevk irsaliyeleri ve faturalar incelendiğinde kök raporda hesaplanan sözleşme bitim tarihinden sonraki satışlara ait sadece 399.834,74 EUR bedelli satışların siparişlerinin sözleşme süresi içinde verilmiş olduğu, bu nedenle de 09.03.2015- 31.12.2015 tarih aralığındaki satışlar üzerinden söyleşme süresi içinde verilen siparişlere istinaden, davacı şirketin 39.983,47 EUR komisyon alacağına hak kazandığı Bu hesaplamalara göre taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ilgili olarak davalı şirket tarafindaı kaynaklanan dava konusu tahsil edilmeyen komisyon tutarlarının; sözleşme tarihi 08.03.2012 tarihinden 01.07.2012 (Türk Ticaret Kanunun yürürlük tarihi) tarihine kadar ki yapılan satışlardan tahsil edilmeyen %10 komisyon tutarının 110.898,67 EUR + 195,88 GBP, 01.07.2012 tarihinden sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihine kadar tahsil edilmeyen %10 komisyon tutarının 143.361,98 EUR (256.500,15-113.138,17) + 73.399,18 GBP, sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihinden sonra yapılan satışlardan hesaplanan %10 komisyon tutarının 229.196,88 EUR (252.389,44-23.192,56) olduğu ” tespiti yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre; taraflar arasında 08/03/2012 tarihli 3 yıl süreliğine, aracı firmanın (davacının) ihratçı firma (davalı) adına yurtdışı firmalar ile bağlantıları kurmak aralarındaki koordinasyonu sağlamak, tanıtımı yapmak, firma adına sipariş almak ve bu siparişlerin yüklemelerini firma adına yapılmasını sağlamak konusunda komisyon sözleşmesi düzenlendiği, davalı şirket davacı şirkete ihracatına aracılık etmiş olduğu yurt dışı satışlarının fatura toplam tutarı üzerinden %10 bedel ödeyeceği, ihracatçı firma ile aracı firma arasında sağlanan koordinasyonlardan sonra, aynı firmalarla başka bir mal yada aynı mal üzerinden yapılacak diğer ihracat veya herhangi bir işbirliğinden yine aracı firmaya komisyon bedeli ödeneceği, ödeme şeklinin, mal bedeli tahsil edildikten sonra nakden ve pesin olacağı, müşteriden tahsil edilemeyen bedel riskini önlemek için bütün alacaklar davacı ihracatçı firma tarafından sigorta ettirileceği, sözleşme süresi bitiminden önce tek taraflı sözleşmenin feshedilemeyeceği, ancak iki taraflı fesih geçerli olacağı kararlaştırıldığı, taraflar anlaşma maddelerinden herhangi birine riayet etmediği takdirde; bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın sözleşmeyi ihlal eden taraf karşı tarafa 100.000 (Yüz bin Amerikan Dolan) USD veya karşılığı Türk Lirası cezai tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının aracılık ettiği dava konusu tahsil edilmeyen satış tutarı üzerinden hesaplanan %10 komisyon tutarı 01.07.2012 tarihinden sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihine kadar 143.361,98 EUR (256.500,15-113.138,17) + 73.399,18 GBP, sözleşme bitim tarihi 08.03.2015 tarihinden sonra yapılan satışlardan hesaplanan %10 komisyon tutarın 229.196,88 EUR (252.389,44-23.192,56) olarak hesaplanmıştır. Bilirkişi raporunda; davalı vekilinin, … A.Ş. ile gerçekleştirilen satışlara yönelik itirazının; davacı tarafın 08.11.2018 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu mailler, belgeler ve faturalardan, davacı tarafın, 08.03.2012 olan sözleşme başlangıç tarihinden önce de dava dışı … A.Ş. ile davalı şirket arasında Euro, GBP ayrımı olmaksızın her iki para birimi üzerinden gerçekleşen işlemler için de komisyonculuk faaliyetlerim yürütmüş olduğu, bunun neticesinde de davacı şirket için komisyon faturaları düzenlendiği, maillerin bu yönde olduğu, özellikle sözleşme tarihinden önceki bir tarih olan 31.12.2009 tarih … seri numaralı, 66.331,81TL tutarlı faturadan TL tutarlı faturada davacının, davalı şirket ile dava dışı … A.Ş. arasındaki Euro bedelli işlemler içinde komisyon alacağına yönelik komisyon faturası düzenlenmiş olduğu görüldüğü, bu nedenle kök raporda yer alan tespitleri değiştirmeyi gerektiren bir sonuca ulaşılamadığı ancak … firması acısından mahkemeye sunulan sipariş formları, sevk irsaliyeleri ve faturalar incelendiğinde kök raporda hesaplanan sözleşme bitim tarihinden sonraki satışlara ait sadece 399.834,74 EUR bedelli satışların siparişlerinin sözleşme süresi içinde verilmiş olduğu, bu nedenle de 09.03.2015- 31.12.2015 tarih aralığındaki satışlar üzerinden söyleşme süresi içinde verilen siparişlere istinaden, davacı şirketin 39.983,47 EUR komisyon alacağına hak kazandığı tespiti yapılmıştır. Davalı vekili istinafında; … şirketin bünyesinde bir çok firma barındığını, davacının ise … firmasının bünyesindeki İngiltere … Grubuna arıcılık ettiğini, davacının aracılık ettiği sadece bu firmanın İngiltere … grubu olup para birimi GBP olarak gösterilen siparişler olduğunu, diğer tüm markaları temsil eden firmalar davalının müşterisi olup siparişlerini Euro para birimi olarak doğrudan müvekkil şirkete verildiğini, iddiaların ispatı bakımından söz konusu firmanın, hem davacı hem de davalı şirkete verdiği mail ve sipariş formları dosyada mevcut olduğu gibi iddialarını teyit eden beyanı bulunduğunu, bu konudaki … A.Ş. İle ilgili olarak olarak maddi vakıalar konusunda şirket yetkilisinin tanık olarak dinletme talebinin haksız reddedildiğini, İngiltere … grubu siparişleri davacı aracılığı ile gelirken diğer tüm ve markalar doğrudan davalı şirkete sipariş verildiğini, bu kapsamda 3 yıl sözleşme süresi boyunca davacı tarafından Euro bedelli tek bir komisyon faturası dahi düzenlenmediğini iddia etmiştir. Bilirkişi raporunda, davacının sunduğu mailler, belgeler ve faturalara göre davacı şirketin, sözleşme başlangıç tarihinden önce de dava dışı … A.Ş. ile davalı şirket arasında Euro, GBP ayrımı olmaksızın her iki para birimi üzerinden gerçekleşen işlemler için de komisyonculuk faaliyetlerini yürüttüğü değerlendirilmesi yapılmış ise de davalının sunduğu sipariş formları ile bu yönde tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmemiş, davalının itirazları noktasında denetime elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır. Bilirkişi heyetinde ticari teamül konusunda bilgi sahibi sektör bilirkişinin olmadığı da gözetildiğinde yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece yapılacak iş … Tekstil şirketin Euro cinsinden verilen siparişlerde davacının aracılık hizmeti verip vermediği, söz konusu siparişlerin doğrudan davalı şirket tarafından verilip verilmediği konusunda bir mali müşavir, bir finans uzmanı bir ticari teamül konusunda bilgi sahibi sektör bilirkişinden oluşacak üçlü bilirkişi heyetinden dosyaya sunulan sipariş formları, faturalar, mailler, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde rapor aldırılmalıdır. Kabule göre de HMK 107. Maddesinde kapsamında belirsiz alacak davası olarak açılan dava dilekçesinde şimdilik hesaplanan alacak miktarı 5.000,00 TL olduğu belirterek davalı şirketten olan komisyon alacağının, itirazın iptaline konu asıl davada tespit edilecek miktardan düşülmek suretiyle tespit edilen alacağın, esas faturanın veya ödemeye ilişkin vadenin başladığı tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 26/04/2019 tarihli bedel artırım dilekçesinde; belirsiz alacak davası olarak 5.000,00 TL üzerinden ikame ettiği dava değerini güncel kur hesabından TL’ye çevirerek talep etmiştir. TBK’nın 99. maddesi “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almıştır. Bu durumda, yabancı para cinsinden borcun ödenmesi konusunda alacaklının seçim hakkı söz konusu ise de bu hak bir kez kullanılmakla tükenir ve yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2020 tarih 2018/4145 Esas 2020/1212 Karar sayılı ilamı) Somut olayda dava dilekçesinde şimdilik hesaplanabilir miktarın 5.000,00 TL olduğu belirtilerek, yargılamada tespit edilecek alacağın esas faturanın veya ödemeye ilişkin vadenin başladığı tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edildiği ve vade yahut ödeme günündeki kur üzerinden tahsil talep edilmediğine göre, davacının seçimlik hakkını Türk Lirası ile ödenme biçiminde kullandığı kuşkusuzdur. Bu durumda, davacının seçimlik hakkını ıslah yoluyla “talep arttırım günündeki kur üzerinden tahsil” olarak değiştirmesi söz konusu olamayacaktır. Bu nedenle yabancı para cinsinden belirlenen komisyon alacağın Türk Lirası olarak talep edilmiş olması nedeniyle dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hüküm kurulması gerekirken karar tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekilinin sair istinaf itirazları şimdilik incelenmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun Kabulü İle İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1048 E. 2019/678 K. 24/10/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf yoluna başvurma harcı ile istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE,4-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca davalı tarafından alınması gereken 121,30 TLbaşvurma harcın hazineye İRAT KAYDINA, asıl dosya önünden alınan başvurma harcının iadesine 4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE,5-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/03/2021