Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1459 E. 2023/825 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1459
KARAR NO: 2023/825
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/474 Esas
KARAR NO: 2019/1371
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ: 17/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkilleri ile davalı …’ın 21/09/2004 tarihinde ölen …’ın yegane mirasçıları olduğunu, müşterek muris …’ın davalı kooperatifin ortağı bulunduğunu, kooperatifin bir meslek kooperatifi niteliğinde bulunduğunu, ana sözleşmesinin 13. maddesinde “….ölen ortağın işyeri, aynı sanaatı devam ettirecek mirasçılarından birine intikal edebilir” mirasçılar buna uymazsa 12. Maddeye göre payları tasfiye olunur; şeklinde düzenlemenin bulunduğunu; bu düzenlemeler sebebiyle, müvekkili davacıların 2004 yılının 11. Ayında davalı …’a muvafakatnameler verdiklerini; bu muvafakatnamelerin amacının pay devri olmadığını; yukarıda izah edilen ana sözleşmedeki zorunluluk sebebiyle ve işlem kolaylığı için murise ait payın temsili için verildiğini; ancak davalı …’ın bu muvafakatlere dayanarak kooperatifteki muris hissesini devir aldığını, durumu öğrenen davacıların iş bu davayı açtıklarını belirterek; davacıların davalı … ile birlikte kooperatif üyeliklerinin tespit ve tesciline karar verilmesini; bu talepleri kabul olmazsa terditli olarak muristen …’a geçen payın tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesi ile; davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle reddi gerektiğini, kaldı ki, konunun mirasçılar arasında olduğunu, davacı mirasçıların verdiği muvafakatlara dayanarak devir işleminin kooperatifçe kabul edilip, …’a ait hissenin diğer davalı …’a geçtiğini, muvafakatlerin geçiş için yeterli olduğunu, konunun mirasçılar arasındaki iç mesele niteliğinde olması sebebiyle, pasif dava ehliyetinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın zaman aşımına uğradığını, davacıların bilerek ve isteyerek kendi rızaları ile 2004 yılında murisin ölümünden sonra söz konusu muvafakatleri verdiklerini; muvafakatlarda açık açık kooperatif ortaklığının müvekkiline devrine rıza gösterildiğini; davacıların yıllar sonra bu davayı açmakta kötü niyetli olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Kooperatif Kanunu gereğince, kooperatif ortakları arasındaki davalar 5 yıllık zaman aşımına tabii ise de, davacılar kooperatif ortağı olmadıkları için 10 yıllık zaman aşımına tabiidir, payın davalı …’ye geçişi 2004 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararı ile gerçekleşmiş ve o tarihten itibaren 10 yıl geçmişse de; iddiaya nazaran sürenin başlangıcı payın …’a geçtiğinin davacılar tarafından öğrenildiği anda başlayacağından; ancak verilen muvakatlerin niteliği gereği davanın reddi gerektiği açıkça belli olduğundan mahkememizce zaman aşımının başlangıcı yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. ( bu tür davalar maktu harca ve maktu vekalet ücretine tabii bulunduğundan esastan reddi ya da zaman aşımından reddi sonucu değiştirmeyeceğinden ) Davacıların bir kısımının noterde bir kısmının başkonsoloslukta verdiği muvafakatnamelerde murislerinden kalan kooperatif ortaklığının, kendilerine düşen miras hisseleri çerçevesinde … adına tescil ve kaydına açıkça muvafakat ettikleri ve talep ettikleri nazara alındığında; yazılı belgenin aksinin yazılı bir belge ile ispatı zorunludur. Olayda bir yerde inançlı işlem iddiası da bulunmakta olup; bu yönden de yazılı belge gereklidir. Bu nedenle davacıların iddia ettiği gibi … adına söz konusu payın tesciline muvafakat etme, muristen kalan payın tasfiyesine engel olmak içinse; payın sadece idaresine ilişkinse, o takdirde bu muvafakatleri verirken ayrıca aralarında bir de protokol yapıp, bu protokolle …’ın ileride bu kooperatif payından dolayı talep edilecek hakları iade edeceğinin protokole bağlanması gerekirdi. Böyle bir protokol bulunmadığından; ve …’a verilen muvafakat belgelerinde açık açık miras paylarına yönelik kooperatif hissesinin devrini kabul etmiş olduklarından, kooperatif üyeliğinin tespit ve tesciline ilişkin davanın reddine, Aynı sebeple, terditli olarak talep edilen payın tasfiyesine ilişkin talebinde reddi gerekiyor ise de; bu talebin arabuluculuk şartına tabii olduğu, davadan önce davacı tarafın arabuluculuğa gitmediği, bu nedenle mahkememizce esasa girilip, bu talebinde esastan reddine karar vermenin imkansız olduğu nazara alınarak, terditli talep edilen “muristen intikal eden payın tasfiyesi” talebinin usulden reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ölen ortağın yasal mirasçılarının, 3 ay içinde temsilci atayarak kooperatife bildirmeleri halinde, ortaklık ve yükümlülerin yasal mirasçılar lehine devam edeceğini, yasal mirasçılarca üyelik vasıflarına haiz olan …’a temsil yetkisi verilmemiş olması halinde muris …’ın ortaklığının tasfiyesine karar verileceğine ilişkin emsal yargıtay kararları bulunduğunu, her ne kadar, yerel mahkemece davacıların muvafakatleri devir iradesi ile vermiş oldukları kabul edilse de davacı müvekkiller, muris babaları …’ın vefatının ardından elbirliği ile mülkiyet halinde olan kooperatif hissesinin mevcudiyetini korumak maksadı ile, davalı …’ın kooperatifteki üyelik haklarını yalnızca temsil etmesine muvafakat ettiklerini, ancak davalı …’a verilen bu yetki, yalnızca ‘temsil’ ile sınırlı olup katiyen ‘devir’ maksat ve iradesini taşımadığını, zira, Kooperatif ana sözleşmesine göre, üyelerden birinin vefatı halinde, üyelik vasıflarına haiz ancak tek bir kişinin ölen kişinin yerine üye olarak kabul edilebileceğini bilen davacı müvekkillerin, kooperatifteki hisselerine halel gelmemesi, muris …’ın ortaklığının tasfiyesine karar verilmemesi adına davalı …’dan hiçbir bedel, mal veya karşılık almaksızın temsil yetkisi verdiğini belirterek öncelikle; davaya konu hak ve alacakların teminatı olmak üzere dava konusu kooperatif hissesinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla, yerel mahkemece kabul edilen ihtiyat-i tedbir talebinin devamına söz konusu kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti, kabul edilmediği takdirde muristen davalı …’ye geçen hissenin tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre; Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesince düzenlenen veraset ilamına göre davacılar ile davalı … dışında kooperatif üyesi muris …’ın başkaca mirasçısının olmadığı, davacılara ait Beykoz … Noterliğinin 26/11/2004 tarih, Kartal … Noterliğinin 03/12/2004 tarih ve Londra Başkonsolosluğunca düzenlenen 25/11/2004 tarihli muvafakatnamelerin ” kanuni murisimiz …’ın üyesi olduğu, adı geçenin vefatı ile bana da intikal eden S.S. … nezdindeki üyelik hakkının, mirasçılardan … adına geçmesine, meskur kooperatif nezdinde üye olarak adı geçenin kaydının yapılmasına rıza ve muvafakatımın olduğunu kabul ve beyan ederim” şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Davacılar, söz konusu muvafakatlerin, hissenin …’a devri için değil, hissenin temsili ve yönetimi için ve kooperatif ana sözleşmesinin 13. Maddesindeki devir düzenlemesine nazaran payın korunması için, bir başka deyişle payın tasfiyeye gitmemesi için verildiğini, ölen ortağın yasal mirasçılarının 3 ay içinde temsilci atayarak kooperatife bildirmeleri halinde ortaklık hak ve yükümlülüklerinin yasal mirasçılar lehine devam edeceğini ileri sürmüştür. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında “Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Anasözleşmede gösterilecek şartlarla, ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir.” hükmüne yer verilmiş olup ” Ölen Ortağın ve Mirasçıların Durumu” başlıklı 12/09/1986 tarihli Kooperatif Ana Sözleşmesinin 13. maddesinde “Ferdi münasebete geçilmeden önce ölen ortağın işyeri, aynı sanatı devam ettirecek mirasçılardan birine intikal edebilir. Mirasçılar bu hususa riayet etmezler veya ortaklığa devam etmek istemezlerse, bu takdirde ölen ortağın sermayesi ile sair alacak ve borçları 12. madde gereğince tasfiye olunur. Ancak ölen ortağın aynı sanatı devam ettirecek nitelikte mirasçısı olmadığı takdirde, ferdi münasebete geçilinceye kadar işyeri, bir yıllık mukavelelerle Kooperatif tarafından Kooperatifin tespit edeceği veya varisin göstereceği aynı iş kolundan bir küçük sanayiciye kiraya verilir, kira bedelleri ile öncelikle ortağın taksit borçları ödenir; kalanı mirasçılarına intikal eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; ölüm hali, ortaklığın sona ermesine neden olmakla beraber ana sözleşmeye aksine kural getirilmesi mümkündür. Bir kısım kooperatif anatip sözleşmelerininde, ölen ortağın kanuni mirasçılarının üç ay içinde temsilci tayin ederek kooperatife bildirmeleri halinde, ortaklık hak ve yükümlülükleri kanuni mirasçıları lehine devam edeceği, mirasçıların temsilci tayin etmemeleri veya ortaklığa devam etmek istememeleri halinde, ölen ortağın alacak ve borçları 15. madde hükümlerine göre tasfiye edileceği düzenlenmiş ise somut olayda uygulanacak davalı kooperatif ana sözleşmesinin 13. maddesinde, ölen ortağın işyeri, aynı sanatı devam ettirecek mirasçılardan sadece birine intikal edebileceği, mirasçılar bu hususa riayet etmezler veya ortaklığa devam etmek istemezlerse, bu takdirde ölen ortağın sermayesi ile sair alacak ve borçları 12. madde gereğince tasfiye olunacağı düzenlenmiştir. Dosyaya ibraz edilen muvafakatnameler incelendiğinde; mahkeme kararında belirtildiği gibi kooperatif ana sözleşmesinin 13. Maddesi gereğince davacıların, açık ve net olarak miras paylarına yönelik kooperatif hissesinin davalı …’a devrini kabul ettikleri anlaşılmış olup aksi diğer bir ifade ile muvafakatın, hissenin temsili ve yönetimi için yada kooperatif ana sözleşmesinin 13. Maddesindeki devir düzenlemesine nazaran payın korunması, payın tasfiyeye gitmemesi için verildiği hususu davacılarca ispata elverişli delillerle kanıtlamadığından davacıların istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b.1 bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacıların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 121,30’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90’ar TL istinaf karar harcından, davacılarca yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50’şer TL’ nin istinaf eden davacılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/05/2023