Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1457 E. 2023/874 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1457
KARAR NO: 2023/874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1188 Esas
KARAR NO: 2017/661
KARAR TARİHİ: 21.06.2017
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin 1998 yılından beri davalı şirkette taraflar arasında her yıl yenilerek akdedilen güvenlik hizmet sözleşmeleri çerçevesinde güvenlik hizmeti verdiğini ve bu hizmet ilişkisinin davalı şirket tarafından ihtarname ile yapılan fesih bildirimi ile 06.05.2014 tarihinde sona erdiğini, ancak, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi devam ederken davalı şirkette 17.01.2003 – 24.05.2010 tarihleri arasında görev yapmış olan … isimli personelin, fazla mesai ücretlerinin defalarca talep etmesine karşılık ödenmemesi sebebiyle iş akdini İş Kanununun 24-II-e md. uyarınca fesih ettiğini, Anadolu 15. İş Mahkemesinin 2013/1777 E. sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda personelin 7.748,06 TL fazla mesai ücretinin ödenmediğinin tespit edilerek, kıdem tazminatına da hak kazandığına karar verildiğini, davacı müvekkili mahkeme tarafından hükmedilen ücreti faizleri ve tüm ferileri ile birlikte Bakırköy .. icra müd. … E. sayılı dosyasına 28.849,93 TL olarak ödediğini, …’a haksız olarak ödemek zorunda kaldığı fazla çalışma ücretinin, yıllık izin ve faizi ve ferilerinin ödenmesi için davalı şirkete 17.06.2014 tarihli yazı ile başvurduğunu, davalı şirketin Beyoğlu … Noterliğinin 03.07.2014 tarih ve … yev. numaralı ihtarnameleri ile talebe itiraz ettiğini, davacı müvekkili, sözleşme ile aldığı ücret karşılığında yüklendiği tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak davalı şirketin, sözleşme ile yapmış olduğu ödemenin üstünde güvenlik personelini çalıştırarak haksız kazanç sağladığını, müvekkilinin davalı şirketin güvenlik personelinin çalışma düzenine aykırı olarak yaptırmış olduğu, fazla çalışma ücretlerini haksız olarak ödemek zorunda kaldığından dava açma gereğinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 26.12.2013 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesi gereğince davalı tarafından … adlı personel için ödenmesi gereken fazla mesai ücreti, faizi ve ferileri toplamı olan 20.581,98 TL’nin ilk bildirim tarihi olan 17.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı ile müvekkili arasında imzalanan güvenlik hizmetleri sözleşmesi ile davacı müvekkile, ilgili tüm mevzuattan kaynaklanan her türlü sorumluluğu ve yükümlülüğü kendisine ait olmak üzere kendi çalıştırdığı personeli ile güvenlik hizmeti verdiğini, en son 26.12.2013 tarihli güvenlik hizmeti sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 3/A ve 3/B maddelerinde hizmetin ifası ile ilgili gerekli izinlerin alınması, bildirimlerin ve ödemelerin yapılması, eğitim vb nin yapılması gibi hizmetin ifasına ilişkin her türlü teknik ve yasal sorumluluğun davacıya ait olduğunun düzenlendiğini, yine sözleşme ile hizmetin ne şekilde sağlanacağı bu hizmetin sağlanması karşılığında müvekkili tarafından davacıya ne şekilde ödeme yapılacağına ilişkin koşullarında belirlendiğini, davacının talep ve iddialarının karşılıklı imzalanan sözleşme hükümlerine ve hukuka aykırı olduğunu, Davacının müvekkiline verdiği güvenlik hizmetini tamamıyla kendisinin iş sözleşmesi ile çalıştırdığı işçileri kullanarak yerine getirdiğini, sözleşmenin 2/C md’de düzenlendiğini, çalıştırdığı personelin iş kanunu başta olmak üzere sair ilgili mevzuattan kaynaklanan her türlü sorumluluk ve yükümlülüğün davacıya ait olduğunu, bu hususun sözleşmenin 7A maddesinde düzenlenmiş olduğunu, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşme uyarınca çalıştırdığı personelin kıdem, ihbar, fazla mesai başta olmak üzere her türlü ücret ve tazminatların ödeme yükümlülüğünün de davacıya ait olduğunu, …’ın dava ettiği fazla mesai alacağından müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasında olan davacının bu iddiasını … tarafından kendisine açılan davanın yargılaması sürerken müvekkile ihbar etmesi gerekirken, davacı bu hususta yargılama esnasında müvekkile herhangi bir ihbar veya bildirimde bulunmadığını, müvekkilinin yargılama esnasında kendi savunmalarını ileri sürmesine de olanak vermediğini, bu nedenle de müvekkilinin kabul anlamına gelmemekle birlikte var olduğu sayılacak olsa dahi sorumluluğunun ortadan kalktığını, davacının, müvekkilinin sorumlu olmadığı bir ödemeyi haksız ve kötü niyetli olarak müvekkiline yüklemeye çalıştığını, izah edilen ve re’sen nazara alınacak sebeplerle; haksız ve hukuka aykırı şekilde tesis edilen davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde 3d maddesinde fazla mesai ve diğer hakların ödemelerinin taşerona ait olduğu yazılı olup davacı taraf sunduğu faturalarla ilgili olarak da yine taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin 12. Maddesinde mutabakat alınmak suretiyle puantajlara istinaden fatura kesileceği kararlaştırılmıştır .Dosyada mevcut fatura ve alt ücret tabloları incelendiğinde sözleşmenin uygulamasında dosyaya sunulu bulunan ücret tablolarında fazla mesai puantajları da mevcuttu ve ücret hesaplamalarının da sözleşmede kararlaştırılan ek 2 de belirtilen ücretin üzerine ilave yapılmak suretiyle bir kısım hesaplanan fazla mesailerin davalı tarafından davacıya ödendiği mevcuttur. Mahkememizde oluşan kanaate göre davacı taraf sözleşme kapsamında davalı taraf davacının sözleşmenin 12.maddesi gereğince kestiği faturaları ödemiş olup davacı taraf bundan fazlasını davalıya bildirmemiş olup söz konusu iş mahkemesindeki davayı da davalıya ihbar etmediği gibi davacının sözleşmenin 3D maddesi kapsamında taşeron açık şekilde fazla çalışma mesai ücretinden sorumlu olup fazla mesai saatlerini de düzenlemekle yükümlü olduğu dikkate alınarak davacının bu talebi sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup kaldı ki davacı bunu sözleşmenin 12.maddesi kapsamında davalıya fatura ederek tahsil ettiğinden davacının yerinde görülmeyen rücuen tazminat talebi yerinde görülmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan işçiye ödenen işçilik alacaklarından, fazla mesai kısmına tekabül eden kısmının, davalının, işçinin kendinden habersiz mesai yaptırdığından bahisle rücuen tazmini istemine ilişkindir. Asıl işverenle alt işverenler arasında yapılan hizmet akitlerine göre yapılan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışan işçilerin işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda ödenmesine karar verilen miktarlardan alacaklı işçiye karşı her biri müteselsilen sorumludurlar. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 167. maddesindeki düzenleme uyarınca, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil sorumlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olacaklardır. Yasa hükmünde eşit sorumluluğun müteselsil borçlularda aksinin kararlaştırılmaması halinde uygulanacağı belirtilmiştir. O halde, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, hizmet alım tip sözleşmesi, teknik şartname ve hizmet işleri genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümlerinin tatbiki gerekir. Bu nedenle tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Hizmet sözleşmelerinde, ihale evraklarında teknik ve idari şartnamelerde ve diğer taraflar arasında karşılıklı düzenlenen belgelerde yüklenici şirketin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm olan hallerde, asıl işveren ödemiş olduğu miktarın tamamını, ilgili alt işverenden rücuen tahsilini talep edebilirken alt işverenin, asıl işverenden rücu imkanı yoktur. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirlenmelidir. (Y.13. HD. 24/05/2018 T, 2015/38873 E.-2018/6205 K. ve yine aynı Dairenin 31.5.2018 T, 2016/2779 E.- 2018/6452 K. ve 11/05/2017 tarih, 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları) Taraflar arasında imzalanan Güvenlik Hizmet Sözleşmesi ve Ekleri incelendiğinde; 3.d maddesi ile; Personelin iş sözleşmeleri feshi sebebi ile personelin çalışmasından kaynaklanan tüm kıdem, ihbar, fazla mesai, tazminat ücretleri ve hak edişlerinden davacı taşeron firmanın sorumlu olduğu, davalı işverene hiç bir sorumluluk yüklenemeyeceği, 12. Maddesi ile; taşeron tarafından iş bu sözleşme kapsamında şirkete verilen hizmet karşılığında personel başına ek-3 de belirtilen tutardaki ücreti fatura karşılığında ödeneceği, faturanın her ayın son günü şirketin mutabakatı alınmak suretiyle oluşturulan bu puantajlara istinaden takip eden ayın birinde kesileceği yine takip eden ayın ilk 10 günü içerisine taşeron tarafından bildirilen banka hesabına ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı taraf, her ne kadar sözleşme kapsamında çalıştırılan işçinin kendisinden habersiz fazla mesai yaptırıldığı iddiası ile işçiye ödenen işçilik alacaklarından, fazla mesai kısmına tekabül eden kısmın iadesi talep edilmiş ise de taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3.d maddesinde personelin fazla mesai ve diğer hakların ödenmesinde davacı taşeronun sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır. Öte yandan taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 12. maddesinde mutabık alınmak suretiyle puantajlara istinaden fatura kesileceği kararlaştırılmış olup davacı tarafın fazla mesai ücretlerini de düzenlemekle yükümlü olduğu, dosyaya sunulan ücret tablolarında fazla mesai puantajları da mevcut olduğu ve ücret hesaplamalarının da sözleşmede kararlaştırılan ücretin üzerine ilave yapılmak suretiyle hesaplanan fazla mesailerin davalı tarafından davacıya ödendiği bilirkişi raporu ile saptanmış olup, dava dışı çalışanın açmış olduğu işçi alacağı davasında belirlenen fazlaya ilişkin fazla mesai alacağına ilişkin davacı tarafından öncesinde, sözleşmenin 12. Maddesi uyarınca düzenlenecek fatura ile davalıdan talep edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 148,60 TL’lık başvuru harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nun istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/05/2023