Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1450 E. 2020/201 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1450
KARAR NO: 2020/201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2018/1081 esas, 2019/1202 karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/11/2018
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/11/2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin her türlü kontrplak, kereste, taşıma paletleri, kontrtabla imalatını, alımını, satımını, ithalat ihracat reexport ve pazarlamasını yaptığını, 2010 yılında kurulduğunu, şirketin geçmişinin 1976 yılına dayandığını, şahıs şirketi olarak hizmet veren müvekkili şirketin anonim şirkete tür değiştirdiğini, müvekkili gerçek kişilerin şirketi kurduklarını, son yıllarda yaşanan ve dünyayı sarsan siyasal/sosyal çalkantılar ve ekonomik global belirsizliklerin ciddi zararı olduğunu, artan finansal sektör faizleri nedeniyle üretilen ürünlerin girdi maliyetlerinin arttığını, müvekkili şirketin işletme ve üretim giderlerini karşılamak için bankalardan oldukça yüksek faiz oranları ile kredi kullanmak zorunda kaldığını, nakit sıkışıklığının kredi ödemelerinde gecikmelere neden olduğunu, müvekkili şirketin ticari olarak etkilenmesinin hissedar olan müvekkillerini zor durumda bıraktığını, bu kapsamda müvekkili şirketin borçlarının yapılandırılması gerekmekte iken, gerçek kişi müvekkillerinin de hukuken korunması zaruriyetinin hasıl olduğunu iddia ederek, müvekkili şirket ve müvekkili asiller hakkında geçici üç aylık mühlet kararı ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, mühletin iki ay daha uzatılmasını, bir yıllık kesin mühlet kararı ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1081 E. 2019/1202 K. sayılı ve 21/11/2019 tarihli kararı ile; “Konkordato talep eden şirketin bir yıllık süre içerisinde çalışan sayısında azalma olduğu çalışma kabiliyetini kaybetmediği, personel, demirbaş, makine ve tesisat bakımından mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği ancak 30/06/2019 itibariyle (-) 583,752,88TL zarar ederek faaliyetine devam ettiği dikkate alınmış olup davacı şirketin konkordato projesinde 2019 yılı için 5.000.000,00 TL maddi duran varlık satışının öngörüldüğü ancak geçici mühlet sürecinde mahkememiz ara kararı ile satılmasına izin verilen gayrimenkul haricinde kesin mühlet surecinde herhangi bir gayrimenkul satışının gerçekleşmediği ayrıca bu süreçte genel olarak projelerinde öngörülen alacaklardan kaynaklı nakit girişleri hedefinin gerisinde kaldığı, bunun yanı sıra komiser heyetine mali verilerin teslim edilmediği özellikle güncel mali verilerin sunulmasında aksamaların yaşanmaya devam ettiği, bu kapsamda yapılan alacak bildirimlerinin neticesinde borç alacak mutabakat çalışmaları konkordato başvuru tarihi itibariyle borç listesi ile güncel cari borç listesi istenmiş ancak heyetimize ilgili bilgi ve belgeler istenilen şekilde sunulmamış olup akabinde muhtelif tarihlerde tarihli mizan ve bu mizana bağlı borç listesinin heyete ulaştırılması gerektiği defaten hatırlatılmış olmasına rağmen 2. Ara Rapor tanzim tarihi itibariyle heyetin bilgi ve belgeler verilmediğinden 2. Ara Rapor döneminde borç alacak mutabakat çalışması etkin ve verimli bir şekilde yürütülemediği tespitleri dikkate alındığında davacının mali verileri komiser heyetine ve mahkemeye sunmak zorunda olduğu açık olup komiser talimatlarına aykırı davranışlarda bulunulduğu anlaşılmıştır. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Davacının sunduğu ön projede, şirketin borçlarını ödeyebilmek için gerekli mali kaynağın; tasarruf tedbirleri, şirkete nakit aktarımı, üretimin ve satışların artışı, sermaye artırımı taşınmaz satılmasından sağlanacağı kararlaştırılmış, şirketin faaliyetine ise kiralanacak yeni taşınmazda devam edeceği öngörülmüştür. Ancak şirket ön projede sermaye artışı ya da şirket ortaklarının kişisel mallarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri gibi şirkete nakit para girişini sağlayacak imkanlara başvurulmamıştır. Her ne kadar şirket 2022 yılında sermaye artışı öngörnüş ise bu süre konkordato süreci için uzun bir süreç olup projenin başarısına katkısı tartışmalıdır. Konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp, sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu sebeple ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Dosya No: 2019/2251 Esas Karar No : 2019/2002) Sonuç olarak davacı şahısların konkordato projelerinin başarıya ulaşmasının kişisel gelirlerinin artmasına bağlı olduğu, bunun ise borçlu şirketin faaliyetiyle doğrudan bağlı olmava devam ettiği 6 (altı) aylık kesin mühlet sürecinde davacı şirketin haciz ve icra baskısı olmadan faaliyetine aksatmadan devam etmiş olması, yoğun bir pazarlama çalışması içinde olması ve önemli miktarda taşınmaz varlığa sahip olması olumlu gözükse de, mali açıdan şirketin durumunda önemli bir iyileşmenin olmadığı ve ayrıca şirketin özellikle zarar durumunun devam ettiği hususları dikkate alındığında; davacı şirket … Anonim Şirketi ve davacı şahıslar yönünden son ara ve ek rapor tarihi itibariyle projedeki tekliflerin gerçekleşme ihtimali yönünde gerçekçi somut teklifler sunulmadığı gibi son sunulan revize teklifler önceki tekliflerin devamı olup gelinen bir yıllık süreçte bu tekliflerin yerine getirilmesi yönünden davacıların gayretinin olmadığı gibi komiser heyetine mali verileri sunmadıkları dikkate alındığında bu zamana kadarki süreçte bu hususta herhangi bir somut verinin sunulmadığı dikkate alındığında sürecin alacaklılar zararına işlememesi bakımından bu şartlar altında davacı şirketin mahkemeye sunmuş olduğu Konkordato Ön Projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmış ve rayiç değerlere göre de borca batık durumda bulunmadığı dikkate alınarak konkordato talep eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı borçlu … Anonim Şirketi’nin, … TC nolu …’nın, … TC nolu …’nın, … TC nolu …’nın, … TC nolu …’nın ve … TC nolu …’nın konkordato taleplerinin reddine, hüküm ile birlikte mahkememiz tarafından verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına, bu hususta ilgili kurumlara müzekkere yazılmasına, konkordato taleplerinin reddi kararının Ticaret Sicili Gazetesinde ve Basın-İlân Kurumunun resmî ilân portalında ilân olunmasına, komiser heyetinin görevine son verilmesine, geçici komiser olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na bildirilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili 14/12/2019 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ve müvekkili şirket hissedarlarının ülkemizde yaşanılan ani döviz artışı ve devamında gelen ekonomik durgunluk nedeniyle nakit akışının bozulduğu, ticari faaliyetlerinin etkilendiği ve ciddi bir haciz ve icra baskısı altında kaldığını, yapılan başvuru üzerine mahkemece geçici mühlet ve tedbir kararı verildiğini, tedbir kararları ile müvekkili şirketin haciz ve icra baskısı olmaksızın faaliyetlerine devam ettiğini, ek tedbir kararları sonucu müvekkilinin konkordato sürecine uyum sağladığını, atanan komiserlerle yapılan düzenli toplantılarla sürecin devam ettirildiğini, ticari faaliyetlerdeki düzelmenin 24/12/2018 tarihli komiser raporuna da yansıdığını, 01/02/2019 tarihli komiser heyetinin 2.raporunda geçici mühlet kararının 2 ay süre ile uzatılmasının uygun olacağının belirtildiğini ve 07/02/2019 tarihli duruşmada mahkemece uzatma kararı verildiğini, 28/03/2019 tarihli raporda ise müvekkillerinden … dışında diğer davacılar yönünden kesin mühlet verilmesinin uygun olacağının belirtildiğini, mahkemece 13/04/2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kesin mühlet kararı verildiğini, komiser heyeti tarafından kesin mühlet sonrası sunulan kesin mühlet 1.ara raporunun tebliğ edilmediğini, 2. ara raporun ise hukuka aykırı, haksız ve hakkaniyete aykırı içerikleri sebebiyle kabul edilmeyip itiraz edildiğini, mahkemece bu itirazların değerlendirilmediğini, rapora ilişkin itirazların komiser heyetine incelettirildiğini, komiser heyetinin tarafsızlığını yitirmesine neden olduğunu ve yerel mahkemenin müvekkillerine tanınan yasal hakkı ihlal ederek 1 yıllık sürenin bitimine 5 ay kala ve alacaklılar toplantısı yapılmadan 21/11/2019 tarihli duruşma ile müvekkil şirket ve müvekkili hissedarlar yönünden usule ve hukuka aykırı olarak konkordato davasının reddine karar verildiğini, müvekkili şirket ve müvekkili hissedarların geçici mühlet sürecinde ticari faaliyetini değerlendirerek 02/04/2019 tarihinde revize projeler sunduğunu, sunulan bu projelerin kesin mühlet sürecinde gelişen şartlara göre yeniden değiştirilmesinin, güncelleştirilmesinin mümkün olduğunu, 27/10/2019 tarihli dilekçede gayrimenkul satış izni istenmesine rağmen yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, bu hususun yerel mahkemeye sunulan 06/11/2019 tarihli dilekçede de ifade edildiğini, yine 20/11/2019 tarihli dilekçe ekinde müvekkilleri yönünden son kez yapılacak revizeye ilişkin sunulan genel esasların da değerlendirilmediğini, kesin mühlet kararı 1 yıllık olmak üzere verilmiş olduğundan müvekkillerinin bu 1 yıla göre programını ve planını oluşturduğunu, yerel mahkemenin bu hususu gözardı ederek, bir bakıma kazanılmış hak olan bu sürenin kaldırmasının kanun koyucu tarafından düzenlenen konkordato kurumu ile amaçlanan sonuçla bağdaşmadığını, salt komiser raporu dikkate alınarak karar verildiğini, komiser heyetinin değiştirilmesi taleplerinin değerlendirilmediğini, bu hatalı ve eksik incelemenin mahkemenin red kararına da yansıdığını, gerekçeli kararda 2019 yılı içerisinde 5.000.000,00 TL’lik satış gerçekleştirilmediği ifade edilmişse de, mahkemeye sunmuş olduğu 20/11/2019 tarihli satış izni talebinde 7.000.000,00 TL değerindeki taşınmazların satışına ilişkin olumlu yönde karar verilseydi zaten 5.000.000,00 TL’lik hedefin çok daha üstünde bir satışın gerçekleşmiş olacağını, geçici mühlet içerisinde müvekkillerinin 1.500.000,00 TL değerinde bir taşınmazının satışını gerçekleştirdiğini yine kesin mühlet içerisinde 27/10/2019 tarihli talep dilekçesi ile 250.000,00 TL değerinde bir taşınmazın daha satışı için onay talebinde bulunulduğunu, revize projede ifade edilen ve hedeflenen taşınmaz satışına ilişkin sonuca ulaşılmasına rağmen mahkemece konkordato tedbirini kaldırdığını ve satışın gerçekleşmediğinin gerekçeli kararda ifade edildiğini, müvekkillerinin taşınmaz satışındaki zorlanmaları her ne kadar yerel mahkeme dosyasında açıklansa da, özellikle … A.Ş.’nin konkordato öncesi taşınmaz satışını engeller nitelikte ihtiyati haczi sebebiyle zorlanılsa da, yine de müvekkilleri tarafından ipotek ve hacizlere rağmen satış yapılabildiğini ancak tüm bunlara rağmen müvekkillerinin projede hedeflediği 5 M TL satış hedefine ulaşıldığını ancak yerel mahkeme eliyle projenin gerçekleşmesinin engellendiğini, müvekkili şirketin konkordato tedbiri kaldırılır kaldırılmaz nakit girişi sağlamak adına Tekirdağ ili Muratlı İlçesi … Mahallesinde bulunan … parselden oluşan arsasının 2 tapusunu sattığını ancak yerel mahkeme tarafından davanın reddedilmesi ve konkordato tedbirinin kaldırılması sonucu gelen hacizler nedeniyle 7 tapuyu satamadığını, yerel mahkemece tedbir kaldırmasaydı hedeflere ulaşılacağını, kaldı ki, müvekkillerinin herhangi bir mal kaçırma, saklama ve mallarına zarar verme amacında da olmadığını, hakkaniyete aykırı bir şekilde konkordato davasının reddedildiğini, İstanbul BAM 17 HD E. 1019/805 K. 2019/1769 T. 10/10/2019 kararında “…mahkemece ön veya nihai projenin, alacaklıların oylamasına dahi sunulamayacak kadar olumsuz bulunması ihtimali dışında, borçlunun ve alacaklıların konkordatonun imkanlarından yararlandırılmaması düzenlemenin amacı ile bağdaşmamaktadır.” kararında belirtildiği gibi müvekkiller tarafından sunulan projenin gerçekçi olup, yaklaşık ispat kuralını aşmakta iken alacaklıların oylamasına dahi sunulmadan karar verilmiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkiller tarafından hazırlanan 28/03/2019 tarihli revize projede sermaye artışı olarak 2022 tarihinin öngörülmesinin sebebinin taşınmaz satışı sürecinin uzama ihtimaline binaen belirlendiğini, oysa ki 20/11/2019 tarihinde sunulan revize proje genel esaslarından anlaşılacağı üzere, müvekkilleri tarafından sermaye artışının 2019 yılı içerisinde yapılacağının taahhüt edildiğini, ancak yine yerel mahkemece eksik inceleme yapılıp müvekkillerin taahhütlerini değerlendirmediğini, kaldı ki revize projede yapılacağı belirtilmeyen ama ani değişiklik ile müvekkil hissedarlara ait bireysel emeklilik sisteminde biriken primlerin sistemden çıkarılarak müvekkili şirkete borç olarak aktarıldığını, sadece bu hususun bile süreç içerisinde değişen şartlara uyumluluk adına revize yapılacağını göstermekte olduğunu, nitekim müvekkilleri tarafından revize proje sunulacağı ifade edilmişse de, yerel mahkemenin bu talebi değerlendirmediği gibi revize projenin sunulması için müvekkillerine süre de vermediğini, müvekkillerden alacaklı olan imtiyazsız alacaklıların, konkordato sürecinin başından beri müvekkillerine desteklerini bildirdiğini ve bu süreçte her türlü konuda yardımda bulunduğunu 04/04/2019 tarihli kesin mühlet duruşmasında alacaklıların muvafakatinin yerel mahkemeye sunulduğunu ancak mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, 13/11/2018 tarihi itibariyle imtiyazsız alacak miktarı toplamı 15.961.296,54 TL olup müvekkili şirketin konkordato davasına destek veren ve muvafakat veren imtiyazsız alacaklıların alacak miktarının 7.199.443,26 TL olduğunu ancak ilerleyen süreçte personele olan borçların ödendiğini, Çorum OSB’ye arsa tahsisinden doğan borcun tahsisin iptali ile sona erdirildiğini, diğer bir kısım alacaklıların da ilerleyen süreçte destek verdiklerini ancak mahkeme tarafından konkordato talebi red edilerek tedbir kararlarının kaldırılması akabinde bir kısım alacaklıların haciz baskısı altında … Ltd Şti’ye 2.384.644,00 TL değerinde iade fatura kesilerek alacağın sıfırlandığını, … Bankası A.Ş.’ye 565.000,00 TL, … AŞ.’ye 285.984,98 TL, …/Bişkek Odun Ekmek Fırınına 12.793,30 TL, … Ltd. Şti.’ye 3.204,82 TL, … Ltd. Şti.’ye 22.994,53 TL ödeme yapıldığını, bu ödemeler dahi konkordato projesinin başarıya ulaşma şansını kuvvetle muhtemel olduğunu gösterdiğini, yerel mahkemenin 21/11/2019 tarihli duruşmayı, duruşma tarihini ilan etmeden, usule aykırı bir şekilde gerekli ilanları yapmadan, alacaklıları duruşmaya davet etmeden gerçekleştirdiğini, resmi ilan portalı üzerinde duruşma tarihinin yayımlanmadığını, sadece bu hususun bile müvekkiline destek veren alacaklıların duruşmaya katılmasını engellediğini ve alelacele duruşma yapılmasına sebebiyet verildiğini belirterek, yargılama sürecinde müvekkillerinin haciz ve icra baskısı altında kalacağı gözetildiğinde öncelikle 21/11/2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tedbir kararı verilmesini, 6183 sayılı yasaya dayanan takipler de dahil olmak üzere tüm takip işlemlerinin durdurulmasına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nun 285. ve devamındaki maddeler uyarınca konkordato istemine ilişkindir. Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordato yapılış biçimine göre tenzilat konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato olarak üçe ayrılmaktadır. İmtiyazsız alacaklıların, kanunda öngörülen usule göre borçludan olan alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat etmeleri halinde tenzilat konkordatosu, alacaklıların alacaklarından feragat etmeksizin, borçların vadesinin yeniden düzenlenmesi suretiyle daha sonraki bir tarihe ertelenmesi veya ödemenin taksitlere bağlanması durumunda vade konkordatosu, hem borçtan indirim yapılması hem de vadeye bağlanması halinde ise karma konkordato gündeme gelir. 2004 sayılı İİK’nın 285/3 fıkrası uyarınca konkordato talebinde iflasa tabi olan borçlu için İİK 154.maddesinin birinci veya ikinci fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Somut olayda konkordato talep eden borçlu şirket iflasa tabi olduğu için yetkili mahkeme İİK’nın 285/3 fıkrasının göndermesi ile İİK 154.maddesi gereğince muamele merkezinin bulunduğu … Mah. … San. Sit. … Blk No:… Başakşehir/İstanbul adresindeki, davacı gerçek kişiler yönünden ise yerleşim yeri …kent Mahallesi …. Sokak No:… Küçükçekmece/İstanbul asliye ticaret mahkemesi olup, dava görevli ve yetkili mahkemece açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1.f bendinde vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartları arasında sayılmış, 6098 sayılı TBK nun 504. maddesinde vekaletin kapsamı düzenlenmiş ve TBK 504/3 bendinde “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez…” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde düzenlenmiş olup anılan yasal düzenleme uyarınca müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur. Sunulan vekaletnameler ile borçlu şirket ve şahıslar vekilinin yasal düzenlemelere uygun olarak konkordato yönünden özel olarak yetkilendirildiği anlaşılmıştır. Davacı gerçek kişiler …’nın şirket yönetim kurulu başkanı ve münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili olduğu, …, … ve …’nın şirket yönetim kurulu üyesi oldukları, …’nın ise şirket yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı anlaşılmıştır. Davacı borçlular vekili tarafından İİK 286.maddesi uyarınca bir kısım belgeler eklenmek suretiyle 13/11/2018 tarihinde konkordato talebinde bulunulmuş, mahkemenin 14/11/2018 tarihli tensip kararı ile konkordato gider avansının bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına ve eksik evrakların bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlanmasına karar verilmiş, İİK 285/4 maddesi uyarınca kesin süre içerisinde gider avansı ile İİK 286.maddesi uyarınca eksik evraklar ikmal edilmiş ve 19/11/2018 tarihinde ise İİK 287/1 maddesi uyarınca tüm davacılar yönünden üç ay süre ile geçici mühlet kararı verilerek borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli tedbirler alınmış, geçici konkordato komiser heyeti atanmasına karar verilerek geçici komiser heyetinin yapacağı işlemler, sunacağı raporlar, verilen yetkiler belirlenmiş ve diğer usuli işlemlere ilişkin karar oluşturulmuştur. Geçici mühlet süresinin sona ereceği tarih de göz önünde bulundurularak 07/02/2019 tarihi duruşma tarihi olarak belirlenmiştir. Konkordato geçici komiserleri tarafından sunulan 24/12/2018 tarihli geçici mühlet ön raporunda özetle; Davacı şirketin konkordato ön projesinin vade konkordatosu teklifi olduğu, borçlu şirketin bankaların blokajlarının kaldırmamalarından dolayı çalışma kabiliyetini kısmen kaybettiği, demirbaş, tesis, makine cihazlarının durumu hakkında şirketin üretiminin yapıldığı Çorum’daki fabrikasına gidilmediğinden, fiilen mevcut çalışma düzeninin korunduğu hakkında bir bilgi tespit edilemediği, davacı şirkette yapılan ilk görüşmeden rapor tarihimine kadarki süreçte şirketin aktif olarak faaliyetlerine devam ettiğinin, şirketin yöneticilerinin şirketin işleyişinde aktif olarak görev aldığının görüldüğü, davacı şirketin mali tablolarının 30/09/2018 tarihli olduğu ve defter kayıtları ile dava dilekçesi ekindeki dökümlerinin birbirlerini teyit ettiği tespit edilerek davacı şirketten heyete sunulacak bir sonraki raporda değerlendirmeye esas olmak üzere 30/09/2019-30/11/2018 tarihli karşılaştırmalı ara bilançolar ve bunlara ilişkin ayrıntılı mizan, ödeme belgeleri, faaliyet giderleri kapsamında halen tedarik yapılan firmaların 30/09/2018 öncesinde ve sonrasındaki cari hesap durumlarına ilişkin bilgi talep edildiği, 30/09/2019-30/11/2018 tarihli mizanların şirketçe ibrazında, yapılan ön incelemede kayıtlara ve talimatlara uygun olduğunun görüldüğü, tayin edilecek bilirkişilerin değerleme raporlarının ve şirketten istenen 30/11/2018 mali verilerinin heyete sunulması ile birlikte, düzenlenecek bir sonraki raporda tüm mali verilerin karşılaştırmalı olarak ve konkordato ön projesi ile birlikte değerlendirilerek mahkemeye sunulacağı, davacı şirket yönetiminin ve idari kadrosunun, işçiler ile birlikte üretim ve satış faaliyetlerine aynen devam etmesi, yönetimin alacaklılarla görüşmeler yaparak konkordato projesi hakkında bilgilendirmeler yapmaya devam etmesi, şirketin üretim ve satış taahhütlerinin süreçten etkilenmeden devam ettirildiği, işyerlerinde üretimin devam ettiği, mevcut tedarikçilerin bir kısmından alım yapılabildiği, yeni tedarikçilerin devreye alındığı, şirketin likidite dengesini etkileyen banka blokajlarının çözümü noktasında banka ve finansal kuruluşlarla görüşmelerin devam ettiği ve oluşan aksaklıkların, iç piyasa satışlarından kaynaklanan tahsilatlarla giderilmeye çalışıldığı, şirketin borçlarını ödeme ile alakalı olarak hazırlamış olduğu konkordato ön projesindeki beyanlarına uygun davrandığı ve özellikle şirketin faaliyetlerini aksatmadan sürdürmekte olduğundan hareketle, incelenen mail verilerin makro düzeyde 30/11/2018 tarihi itibariyle yapılan incelemeleri ve eksik kalan mali değerlemelerin de bir sonraki raporda inceleneceği ve mukayeseli olarak sunulacağından hareketle; mevcut gerçekleşmeler ışığında ve ek mali bilgilerinde sunulmasına müteakip kesin değerlendirmenin yapılacağı ancak kesin kanaatin geçici mühlet sonunda sunulacak olan raporda belirtileceğinden hareketle şimdilik “konkordato ön projesinde belirtilen teklifinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğu” belirtilmiştir. Konkordato geçici komiserleri tarafından sunulan 01/02/2019 tarihli geçici mühlet raporunda özetle; Borçlu şirketin çalışma kabiliyetini yitirmediği, demirbaş, tesis, makine ve cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruyarak faaliyetlerine devam ettiği, borçlu şahısların şirketin ortakları olup şirketin faaliyetlerine bilfiil katıldığı, 30/11/2018 tarihi itibariyle borçlu şirket .. A.Ş’nin bilançoda kayıtlı 16.547.754,88 TL değerinde arazileri ve arsaları, 5.927269,67 TL değerinde binaları, 20.354.880,34 TL değerinde makine, cihaz ve tesisatları, 6.975.115,39 TL değerinde araçları, 1.264.675,83 TL değerinde demirbaşları, 2.473.926,16 TL değerinde yapılmakta olan yatırımları, 11.000.000 TL değerinde finansal kiralama konusu iktisadi kıymetleri, 684.750,59 TL değerinde özel hakları olduğu fakat atanmış olan bilirkişinin değer takdiri yapılacak menkul ve gayrimenkul sayısının fazla olması ve bir çok şehre dağılmış olması nedeniyle rapor tarihi itibariyle raporunu henüz heyete tebliğ edilemediğinden dolayı, geçici mühlet içerisinde ortaya çıkabilecek gelişmeler ile borçlu şirket ve şahısların mali varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti beklenilerek kesin bir değerlendirme yapılabileceği, şirketin 31/12/2018 tarihli mali tablolarına ilişkin işlemlerin muhasebe kayıtları tamamlanmadığından bilanço ve gelir tablosu gibi temel mali tabloların hazırlanamadığı, mali tablolar üzerinden yapılacak değerlendirmelerin şirketin dönem sonu işlemleri tamamlandıktan sonra yapılabileceğinden, şirket ve şahıslar hakkında Geçici Mühlet süresinin 2 ay uzatılmasının mali durumunun iyileştirilmesi açısından uygun olacağı belirtilmiştir. Davacılar vekili 0702/2019 tarihli dilekçesi ile geçici mühletin 2 ay süre ile uzatılması isteminde bulunmuş olup 01/02/2019 tarihli geçici komiser heyetinin olumlu raporu üzerine, mahkemece 07/02/2019 tarihli celsede İİK 287/4 maddesi gereğince geçici mühlet süresinin tüm davacılar yönünden 13/02/2019 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılmasına ve geçici mühletin uzatma süreci bitmeden kesin mühlet şartlarının değerlendirilmesi gerektiğinden duruşmanın 04/04/2019 tarihine ertelenmesine karar verilmiştir. Konkordato geçici komiserleri tarafından sunulan 28/03/2019 tarihli kesin mühlet değerlendirme raporunda özetle; borçlu şirketin sermayesinin 5.500.000,00 TL olup tamamının ödendiği, şirkette Ekim 2018 döneminde 354, Kasım 2018 döneminde 314, Aralık 2018 döneminde 266, Ocak 2019 döneminde 228 tane personeli olduğu, personel sayısındaki azalmanın üretim departmanında meydana geldiği, şirketin aktif varlıkları toplamının 30/09/2018 tarihinde 113.342.905,84 TL olup, 31/12/2018 tarihinde 102.506,362,46 TL, 31/01/2019 tarihinde 103.740.077,31 TL olduğu, Şirketin pasif kaynakları toplamının 30/09/2018 tarihinde 113.342.905,84 TL, 31/12/2018 tarihinde 102.506,362,46 TL, 31/01/2019 tarihinde 103.740.077,31 TL olduğu, şirketin kaydi değerler üzerinden +19.875.228,18 TL tutarındaki özsermayesinin korunduğu, kaydi değerlerden 31/12/2018 tarihi itibariyle özkaynaklarının +21.857.346,64 TL ve 31/01/2019 tarihi itibariyle özkaynaklarının +21.488.430,89 TL olduğu, sonuç itibariyle borca batık olmadığı, bilirkişi … tarafından şirkete ait stokların rayiç değerinin 5.215.273,15 TL olduğu, bilirkişi … tarafından davacı şirkete ait farklı illerdeki 45 adet taşınmazın 71.875.000,00 TL, …’ya ait farklı illerdeki 42 adet taşınmazın 25.219.500,00 TL, …’ya ait Çorum ilindeki 19 adet taşınmazın 7.111.000,00 TL, …’ya ait Ankara ve Çorum illerindeki 5 adet taşınmazın 1.500.000,00 TL, …’ya ait Ankara ve Çorum illerindeki 4 adet taşınmazın 1.000.000,00 TL, …’ya ait Ankara ilindeki 3 adet taşınmazın 750.000,00 TL rayiç değerinin olduğu, bilirkişi … tarafından şirkete ait makine ve tesisatların 13.327.700,00 TL, taşıtların 6.687.500,00 TL, demirbaşların 515.380,00 TL, leasingli makinelerden ekskavatörün 176.750,00 Euro, kepçenin 85.850,00 Euro ayrıca …’ya ait aracın 100.000,00 TL rayiç değerinin olduğu tespit edildiğinden şirket özkaynaklarında kaydi değer ve rayiç değer farkının +55.562.440,54 TL olduğu, borçlu şirketin karşılaştırmalı olarak gelir tabloları incelendiğinde; brüt satışlarını geçici mühlet sürecinde arttırdığı, satış politikası çerçevesinde satış indirimleri yaptığı, geçici mühlet talebinden önceki dönemde faaliyet karı elde ettiği, geçici mühlet sürecinde ise faaliyetleri sonucu brüt satış karı elde ettiği ancak faaliyet giderleri, kambiyo zararları ve finansman giderleri nedeniyle dönemi zarar ile kapattığı, sonuç olarak şirketin geçici mühlet sürecinde faaliyetlerini zararla sonuçlandırdığı gelir tablosu analizinde dikkat çeken bir diğer hususun ise, davacı şirketin konkordato projesine esas açıkladığı proforma gelir tablosu, heyete beyan edilen aylık alınan siparişler ile gerçekleşen faaliyet sonuçları birlikle ele alınarak değerlendirildiğinde; 2019 yılı Ocak ayında 1.032.193,48 TL brüt satışın gerçekleştiği, proforma gelir tablosunda 2019 yılı için (98.670.000 TL/12 ay) 8.222.500,00 TL öngördüğü, ayrıca 2019 yılı Ocak ayında 1.124.754,80 TL sipariş aldığı göz önünde bulundurulduğunda 2019 yılı Ocak ayı için proje hedefine ulaşamadığı, şirketin likidite oranları incelendiğinde, 31/01/2019 itibariyle likidite gücünün azaldığı, çalışma sermayesinin negatif duruma geçtiği, alacaklı sayısının 250’nin altında olduğu beyan edildiği, toplam borç tutarının ise 31/01/2019 bilançosundaki kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı olan 82.251.646,42 TL’sı tutarında olduğu, davacı şirketin sahip olduğu ticari alacakların dönen varlıklar içerisindeki payının yaklaşık olarak %50 sini oluşturduğu, ticari alacakların önemli bir kısmının şüpheli ticari alacaklardan oluştuğu, şirket vekilince yapılan beyana göre bu alacaklara yönelik herhangi bir hukuki sürecin başlatılmadığı, bu durumun şirketin alacaklarını tahsil edebilme gücünü azaltabileceğinden bir risk oluşturduğu, ticari borçlar hesap grubunun düzenli olarak büyüdüğü, bu büyümenin şirketin açık hesap olarak çalıştığı satıcılar hesabındaki yükselişten kaynaklı olduğu, bu süreçte bu durumun risk oluşturduğu, şirketin personeline olan borçlarını ve kamuya olan yükümlülüklerini kısmen yerine getirdiği, davacı şirketin faaliyette bulunduğu sektörde önemli bir pazar payının bulunduğu ve yoğun bir pazarlama çalışması içinde olması hususları olumlu olmakla birlikte, mali açıdan şirketin likidite gücünün kırılgan olduğu, bu nedenle şirketin devamlılığının sağlanabilmesi için özellikle alacaklarına ilişkin tahsilatlarını arttırması gerektiği, davacı şirketin mali gücüne etki edebilecek önemli miktarda gayrimenkulünün bulunduğu, bu gayrimenkullerin rayiç değerlerinin 71.875.000,00 belirlendiği göz önüne alındığında 31/01/2019 tarihli bilançoda gözüken toplam 82.251.646,42 TL borcun yaklaşık olarak % 87 gibi önemli bir payını karşılayabildiği, ayrıca şirketin geri kalan borç miktarını da mevcut faaliyetleri ile ödeyebilecek kapasitesinin bulunduğu, davacı şirketin aktif gücünü önemli ölçüde etkileyecek taşınmazının bulunmasına rağmen bu taşınmazların nakde dönüştürülmesi hedefini konkordato projesinde 2020 yılına ötelemesinin projenin gerçekleşememe riskine sebebiyet verebileceğinden şirketin taşınmaz satış politikasını öne çekerek 2019 yılı olarak revize ettiği, bu kapsamda İzmir ili Menderes ilçesinde bulunan taşınmazına yönelik gelen 1.500.000,00 TL tutarındaki teklifi değerlendirmek amacıyla Mahkemeden izin istediği, bu satış neticesinde elde edilecek gelirin şirket için bir fon kaynağı olacağı, davacı şirketin faaliyetine kesintisiz devam etmesi ve rayiç değer bilançosunda tespit edilen varlık yapısına göre, konkordato ön projesinde belirtilmiş olan borçların önümüzdeki 4 yıl içerisinde ödenebileceği ancak konkordato ön projesinde öngörülen finansal kaynakların (taşınmaz satışı-nakdi sermaye artırımı) temininin öne alınması gerektiği, işbu rapor tarihi itibariyle sunulmamış olmakla birlikte borçlu şirketin sunacağı revize projede finansal kaynakların temini tarihinin öne çekileceği yönünde Heyete şifahen beyanda bulunulduğu, tüm bu veriler ışığında konkordato ön projesinde öngörülen finansal kaynakların (taşınmaz satışı-nakdi sermaye artırımı) temininin öne alınması ve bu suretle borçlu şirkete nakit girişi sağlanması kaydıyla borçlu şirketin konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimali yüksek görüldüğünden davacı şirkete kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Davacı şahıslar yönünden ise; …’nın şirket kefaletinden kaynaklı borcunun 27.262.805,31 TL, kefalet dışı borçlarının 361.875,65 TL, toplam borcunun 27.624.680,96 TL, hissesine göre malvarlığının 25.219.500,00 TL, beyan ettiği gelirinin 13.646,11 TL olduğu, şirketteki payının % 95,45 olup aynı zamanda şirket yönetim kurulu başkanı ve münferit yetkilisi olduğu, bu nedenle davacı …’nım malvarlığının borçlarını önemli oranda karşılamaya yeteceği, bu çerçevede adı geçen şahsın konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimali yüksek görüldüğünden kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı, …’nın şirket kefaletinden kaynaklı borcunun 11.906.138,71 TL, kefalet dışı borçlarının 288.878,48 TL, toplam borcunun 12.195.017,19 TL, hissesine göre malvarlığının 1.500.000,00 TL, beyan ettiği gelirinin 4.693,51 TL olduğu, davacı …’nın malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediği, bununla birlikte davacı …’nın borçlu şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu ve şirketin idaresinde aktif rol oynadığı, konkordato süresi içinde şahsi alacaklıların baskısı altında olmadan şirket işlerini yürütmesinin uygun olacağı, bu çerçevede adı geçen şahsa kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı, …’nın şirket kefaletinden kaynaklı borcunun 11.906.138,71 TL, kefalet dışı borçlarının 159.132,50 TL, toplam borcunun 12.065.271,21 TL, hissesine göre malvarlığının 1.000.000,00 TL, beyan ettiği gelirinin 4.633,51 TL olduğu, davacı …’nın malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediği, bununla birlikte davacı …’nın borçlu şirketin yönetim kurulu başkan üyesi olduğu ve şirketin idaresinde aktif rol oynadığı, konkordato süresi içinde şahsi alacaklıların baskısı altında olmadan şirket işlerini yürütmesinin uygun olacağı, bu çerçevede adı geçen şahsa kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı, …’nın şirket kefaletinden kaynaklı borcunun 3.599.321,84 TL, kefalet dışı borçlarının 30.102,52 TL, toplam borcunun 3.629.424,36 TL, hissesine göre malvarlığının 750.000,00 TL, beyan ettiği gelirinin 4.303,51 TL, davacı …’nın malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediği, bununla birlikte davacı …’nın borçlu şirketin yönetim kurulu başkan üyesi olduğu ve şirketin idaresinde aktif rol oynadığı, konkordato süresi içinde şahsi alacaklıların baskısı altında olmadan şirket işlerini yürütmesinin uygun olacağı, bu çerçevede adı geçen şahsa kesin mühlet verilmesinin uygun olacağı, …’nın şirket kefaletinden kaynaklı borcunun 11.906.138,71 TL, kefalet dışı borçlarının 13.927,13 TL, toplam borcunun 11.920.065,84 TL, hissesine göre malvarlığının 7.111.000,00 TL, beyan ettiği gelirinin 3.250,00 TL, davacı …’nın malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediği, bununla birlikte davacı …’nın borçlu şirketin idaresinde aktif rol oynamadığı, bu çerçevede konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin yüksek olmadığı, bu çerçevede adı geçen şahsa kesin mühlet verilmesinin uygun olmayacağı belirtilmiştir. Mahkemece 04/04/2019 tarihli duruşmada İİK’nın 289/3.fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 13/04/2019 tarihinden itibaren tüm davacılar yönünden bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesine karar verilerek, geçici konkordato komiser heyetinin görevlerine devam etmesine, İİK’nın 289/3.fıkrasının son cümlesi uyarınca dosyanın komiser heyetine tevdiine, borçlunun mal varlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına, İİK’nın 304/1 maddesi uyarınca dosya komiser heyeti tarafından Mahkemeye tevdi edildikten sonra yeni duruşma gününün belirlenmesine ve İİK’nın 288.maddesi uyarınca ilanına karar verilmiştir. Davacılar vekili 15/03/2019 tarihli dilekçesi ile müvekkil şirketin ön projesinde borçların ödenmesi ve şirkete nakit girişi sağlanabilmesi adına Müvekkili şirkete ait İzmir İli Menderes İlçesinde bulunan 1 adet taşınmaz için 1.500.000,00 TL teklif geldiğini, taşınmaz satışı yapılarak nakit girişi sağlanacağını belirterek taşınmaz satışına izin verilmesini talep etmiş, 20/03/2019 tarihli dilekçesinde söz konusu taşınmaz üzerinde 1. Dereceden 07/05/2015 tarihli … Bankası A.Ş.’nin 900.000,00 TL değerinde ipoteği bulunduğunu, işbu satıştan alıcı tarafından öncelikle ipotek bedeli ödemesi yapılacağını, dolayısıyla müvekkili kasasına 600.000,00 TL nakit girişi olacağını belirtmiş, 23/03/2019 tarihli dilekçesinde ise, sehven taşınmaz üzerinde bulunan ipotek bilgisi hakkında detay verilmesinin atlandığını, müvekkili şirkete ait taşınmaz üzerinde 1. Dereceden 07/05/2015 tarihli … Bankası A.Ş.’nin 5.000.000,00 TL değerinde ipoteği bulunduğunu, ancak taşınmaz banka ekspertiz değerinin 900.000,00 TL olduğunu, banka ile yapılan görüşme neticesinde ipotek fekki konusunda 800.000,00 TL ödenmesi durumunda ipoteğin çözdürüleceğinin bildirildiğini, bankanın müvekkili şirkete yapmış olduğu bildirim ile, müvekkili şirket kasasına yalnızca 700.000,00 TL nakit girişi olacağını, bu hususların müvekkili şirkete atanan konkordato komiserlerine bildirildiğini, bu hususlar da göz önünde bulundurularak taşınmaz satışına izin verilmesini talep etmiştir. Satış konusu taşınmazın borçlu şirketin üretiminde kullanılan bir taşınmaz olmadığı, şirket aktifinde bulunan ihtiyaç fazlası/atıl gayrimenkullerinden olduğunu, borçlu şirketin konkordato ön projesinde yer alan konkordato kaynaklarından birinin de geçici mühlet içerisinde ihtiyaç fazlası gayrimenkullerin satışı yoluyla elde edilecek gelir olduğu, bu nedenle taşınmazın satışının uygun olduğunu beyan emiştir. Mahkemenin 26/03/2019 tarihli ara kararı ile İzmir ili, Menderes ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Bağımsız bölüm, … Parsel nolu taşınmazın Bilirkişi … tarafından hazırlanan 10/02/2019 tarihli kıymet takdiri raporunda belirtilen değerden düşük olmamak kaydıyla satışına izin verilmiştir. Davacılar vekili 29/03/2019 tarihli dilekçesinde, Mahkemenin 26/03/2019 tarihli ara kararın ekinde yer alan 10/02/2019 tarihli kıymet takdiri raporunda bilirkişi … tarafından belirlenen rayiç değerin fahiş olduğu, müvekkili şirkete ait ön projede İzmir İli Menderes İlçesi … Mahallesi … Ada … Bağımsız Bölüm … Parsel No’da bulunan taşınmazın rayiç değeri 1.450.000,00-TL belirtildiğini, müvekkili şirkete gelen teklifin, taşınmazın rayiç değerinin üstünde olduğunu belirterek yeniden kıymet takdiri yaptırılmasını ve öncelikle 26/03/2019 tarihli ara kararın yeniden incelemesini ve ara karardan rücu edilerek 1.500.000,00 TL üzerinden taşınmaz satışına izin verilmesine karar verilmesini talep etmiş, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Bilirkişi … 30/03/2019 tarihli ek raporunda; söz konusu taşınmaza ilişkin olarak, emsal karşılaştırma ve maliyet yöntemleri ile ayrı ayrı değer hesabı yapıldığını, emsal karşılaştırma yöntemi ile 1.500.000 TL, maliyet yöntemi ile 1.875.000 TL değer bulunduğunu, her iki yönteme göre bulunan değerlerin uzlaştırılması (aritmetik ortalaması) sonucu raporda söz konusu taşınmaza 1.700.000 TL değer takdiri yapıldığını, söz konusu taşınmaz için bir değer aralığının kullanılması halinde 1.500.000 ila 1.800.000 TL aralığında bir değere denk gelebildiğini, acil satış değerinin ise 1.400.000- 1.500.000 TL aralığında kabul edilebileceğini beyan etmiştir. Geçici konkordato komiser heyeti 25/03/2019 tarihli görüş yazısında; talep konusu taşınmazın satışının uygun olduğu hususunda mütalaa sunmuştur. Mahkemenin 09/04/2019 tarihli ara kararı ile İzmir ili, Menderes ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … Bağımsız bölüm, … Parsel nolu taşınmazın Bilirkişi … tarafından hazırlanan 30/03/2019 tarihli kıymet takdiri raporunda belirtilen 1.400.000,00- 1.500.000,00 TL değer aralığından düşük olmamak kaydıyla satışına izin verilmesine karar vermiştir. Konkordato geçici komiserleri tarafından sunulan 09/07/2019 tarihli kesin mühlet 1. ara raporunda özetle; borçlu şirketin sermayesinin 5.500.000,00 TL olup tamamının ödendiği, şirkette Ekim 2018 döneminde 354, Kasım 2018 döneminde 314, Aralık 2018 döneminde 266, Ocak 2019 döneminde 228, Şubat 2019 döneminde 160, Mart 2019 döneminde 159, Nisan 2019 döneminde 153, Mayıs 2019 döneminde 153 tane personeli olduğu, personel sayısındaki azalmanın üretim ve nakliye departmanında meydana geldiği ancak şirketin personel sayısındaki azalmaya rağmen faaliyetlerine kesintisiz devam ettiği, davet ilanının 02/05/2019 tarihinde Basın İlan Kurumunun Resmi İlan Portalında, 13/05/2019 tarih ve 9827 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 270. Sayfasında ilan edildiği, ayrıca ilanın birer suretinin ise adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderildiği, davacı şirket yönünden 130 alacaklının, davacı … yönünden 19 alacaklının, davacı … yönünden 7 alacaklının, davacı … yönünden 15 alacaklının, davacı … yönünden 16 alacaklının, davacı … yönünden ise 7 alacaklının bildirimde bulunduğu, karşılaştırmalı bilanço analizinde hazır değerler grubunun dönen varlıklar içerisindeki payının yaklaşık olarak % 37 civarına ulaştığı bu durumun 103 verilen çekler ve ödeme emirleri hesabındaki 8.102.939,11 TL’nin borç senetleri hesabına alınmasından kaynaklı olduğu, bu durumun dışında bankalar hesabında cüzi bir azalmanın meydana geldiği, alınan çekler hesabında ise artışın meydana geldiği, ticari alacaklar hesap grubu dikkate alındığında 30/09/2018 tarihine göre bu hesap grubunda yaklaşık olarak % 30’luk bir azalmanın meydana geldiği bu azalmanın alıcılar hesabında bulunan alacaklarının tahsilinden kaynaklı olduğu ve bu durumun davacı alacaklarının tahsil edebilmesi başarısı açısından olumlu bir durum olduğu ancak alacak senetleri ve şüpheli ticari alacaklar hesabında bulunan tutarların stabil olduğu bu durumun ise gelecek dönem açısından risk teşkil ettiği, diğer alacaklar hesap grubunun stabil kaldığı, stoklar hesap grubu incelendiğinde ise 30/09/2018 ve 31/03/2019 tarihleri arasında bu hesap grubunda yaklaşık olarak % 20 oranında bir azalmanın meydana geldiği bu azalmanın yapılan ticari mal satımından kaynaklı olduğu ayrıca bu hesap grubunda ilk madde malzeme hesabında hammadde alımından kaynaklı olarak düzenli bir artışın meydana geldiği, gelecek aylara ait giderler ve gelir tahakkukları hesap grubunda dönemsellik ilkesi gereği yapılan muhasebe kayıtlarından kaynaklı olarak bir artışın meydana geldiği, diğer dönen varlıklar hesap grubu ele alındığında bu hesap grubunda KDV kaynaklı cüzi bir artışın meydana geldiği ancak iş avansları hesabındaki azalmadan ötürü hesap grubunda yaklaşık olarak % 50’lik bir azalmanın oluştuğu, duran varlıklar hesap grubu ele alındığında genel olarak ticari alacaklar, varlıklar, maddi olmayan duran varlıklar ve gelecek yıllara ait giderler ve gelir tahakkukları hesap gruplarının stabil kaldığı, maddi duran varlıklar hesap grubunda tesis, makine ve cihaz hesabındaki cüzi artıştan ötürü bir yükselmenin meydana geldiği, davacı şirketin pasif grubu içerisindeki kısa vadeli yabancı kaynakları incelendiğinde kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamının 30/09/2018 tarihine göre yaklaşık olarak % 55 seviyelerinde yükselmenin meydana geldiği, mali borçlar hesap grubunda banka kredilerinden kaynaklı bir yükselmenin oluştuğu ancak geçici mühlet döneminde kısmi de olsa bu hesap grubunda bir azalmanın meydana geldiği, davacı şirketin gerçekleşen faaliyetleri (31/03/2019 tarihi itibariyle) ile sunduğu proforma gelir tablosu birlikte alındığında; 2019 yılı için toplam 11.005.000,00 TL gelir hedeflediği, buna karşın toplam 8.190,000,00 TL gider öngördüğü toplamda ise 2.815.000,00 TL kara ulaşmayı hedeflediği, bu tutarın aylık ortalamasının 2.815.000,00 TL / 12 ay = 234.583,33 TL olduğu, 3 aylık karşılığının ise ortalama olarak 3 X 234.538,33 TL = 703.614,99 TL’ye tekabül ettiği ancak 2019 yılı Mart ayında toplam (-) 995.912,48 zarar gerçekleştirdiği ve konkordato projesinde öngörülen kar hedefine henüz ulaşamadığı, sonuç olarak davacı şirketin 31/03/2019 tarihi itibariyle (-) 995.912,48 TL zarar ettiği ancak çalışma kabiliyeti kaybetmediği, personel, demirbaş, makine, tesisat bakımından mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetine kesintisiz devam ettiği, 31/03/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre hesaplanan bilançosuna göre borca batık durumda olmadığı, finansal durumundaki kırılganlığın devam etmesinin ise sipariş alımlarının hedeflenen seviyeye ulaşmamasından kaynaklandığı ve bu durumun yabancı kaynakların finanse edilebilmesi ve firmanın devamlılığı açısından risk teşkil ettiği, davacı şirketin dosyaya sunulu ön projesinde yer alan 2019 yılına ilişkin projeksiyondaki net satış ve karlılık rakamlarının değerlendirilmesi için henüz erken olduğu, bu durumun ilerleyen aylarda netleşebileceği, davacı şirketin Kesin Mühlet zarfında tüm ödemelerini Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, bununla birlikte Heyete yönelik bilgi akışında sıkıntı yaşandığı, gerek şirket tarafından alınan kararların Heyete bildirilmesi gerekse mali verilerin Heyete sunulması bakımından gecikme yaşandığı, bu konuda Şirkete ikazlarda bulunulduğu, 31/03/2019 tarihi itibariyle davacı şirketin sermaye artırımına ilişkin bir girişiminin bulunmadığı, davacı şirketin 31/10/2018 tarihli mali tabloları başta olmak üzere şirket kayıtlarında, alacaklı sayısının 250 ve alacak tutarının 125 milyon sınırlarını aşmadığı tespit edildiğinden, 30/01/2019 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmeliğin 22.maddesi gereğince Alacaklılar Kurulunun oluşturulmasına yer olmadığı, davacı şahıslar açısından ise, 19/06/2019 tarihi itibariyle gelir durumlarına ilişkin Heyete beyanda bulundukları, öte yandan davacı şahısların davacı şirketteki pay sahipliği sıfatının ve pay oranlarının aynı şekilde devam ettiği, davacı … dışında diğer davacıların yönetim kurulu üyeliklerinin devam ettiği, davacı şahısların revize konkordato projelerinin başarıya ulaşmasının kişisel gelirlerinin artmasına bunun ise borçlu şirketin faaliyetine bağlı olduğu belirtilmiştir. Konkordato geçici komiserleri tarafından sunulan 14/10/2019 tarihli kesin mühlet 2. ara raporunda özetle; davacı şirketin, çalışan sayısında yaşanan azalmaya rağmen çalışma kabiliyetini kaybetmediği, personel, demirbaş, makine ve tesisat bakımından mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği ancak 30/06/2019 itibariyle (-) 583.752,88 TL zarar ederek faaliyetine devam ettiği, 30/06/2019 tarihi itibarıyla kaydi değerlere göre hesaplanan bilançosuna bakıldığında kaydi olarak borca batık durumda olmadığı, şirketin konkordato ön projesinde sermaye artırımına 2022 yılında gidileceğinin öngörüldüğü, dolayısıyla bu aşamada herhangi bir sermaye artırımına gidilmediği, 2019 yılı Ocak ayında çalışan sayısı 228 iken 2019 yılı Ağustos dönemi itibariyle çalışan sayısının 132’ye düştüğü, ayrıca 03/09/2019 tarihli (4) Nolu toplantı tutanağında şirket ortağı …’nın beyan ettiği üzere üretimin günlük ortalama 200 metreküpten günlük ortalama 25-35 metreküpe düştüğü, mali tablolarında yer alan hesap grupları karşılaştırmalı olarak dikkate alındığında özellikle 2019 yılı mali verilerinin genel olarak statik olduğu, davacı şirketin konkordato projesinde 2019 yılı için 5.000.000,00 TL maddi duran varlık satışının öngörüldüğü ancak geçici mühlet sürecinde Mahkeme Başkanlığının 26/03/2019 tarihli ara kararı ile satılmasına izin verilen gayrimenkul haricinde kesin mühlet sürecinde herhangi bir gayrimenkul satışının gerçekleşmediği, konkordato projesinde 2019 yılında alacak senetleri (çekleri) için 5.269.523,42 TL ve alıcılar için 4.000.000,00 TL nakit girişinin öngörüldüğü, 31/12/2018 – 30/06/2019 döneminde alınan çekler hesabında 1.782.604,09 TL artışın oluştuğu, alıcılar hesabında 134.743,99 TL azalışın meydana geldiği, alacak senetleri hesabında ise 20.160,00 TL bir azalmanın yaşandığı ve hazır değerler hesabında esas olarak verilen çekler ve ödeme hesabındaki 8.102.939,11 TL azalıştan kaynaklı olarak 9.828.786,30 TL artışın meydana geldiği ancak verilen çekler ve ödeme emirlerindeki 8.102.939,11 TL’lik bu azalışın muhasebe kayıtlarında borç senetleri hesabına aktarılmasından dolayı olduğu, sonuç olarak 31/12/2018 – 30/06/2019 döneminde genel olarak projelerinde öngörülen alacaklardan kaynaklı nakit girişleri hedefinin gerisinde kaldığı, borçlu şirketin 28/08/2019 tarihinde “… A.Ş.” unvanlı araç kiralama şirketiyle (2 adet … marka aracın erken iadesi amacıyla) bir borç yapılandırma protokolü imzaladığı, bu protokol şartları dairesinde söz konusu araçları araç kiralama şirketine iade ettiği, bu tasarruf tedbiri neticesinde borçlu şirketin ayda 6.375,00 Euro tasarruf edebilme imkanı elde ettiği, davacı şirketin proforma tablosundan da görüleceği üzere 2019 yılı için 2.815.000 TL kar öngördüğü ancak 2019 yılı ilk 6 aylık dönemde (-) 583.752,88 TL zarar ettiği ve faaliyet hedefi açısından proforma tablolarında hedeflediği karlılık rakamlarına ulaşamadığı, ayrıca net çalışma sermayesinin de (-) 26.473.193,04 TL olduğu birlikte düşünüldüğünde, bu durumun kısa vadeli yabancı kaynakların finanse edilebilmesi açısından risk teşkil ettiği, davacı şirket yetkililerince Komiser Heyetine, özellikle yaz dönemi ve 3.çeyrek döneminde sektörel canlanmanın yaşanacağının öngörüldüğü beyan edilmiş olup, bu bağlamda şirket yetkililerince hazırlanan aylık sipariş alımları incelendiğinde; 2019 Temmuz döneminde Haziran ayına göre alınan siparişlerde gerilemenin yaşandığı, Ağustos ayında ise yükselmenin gerçekleşmesi ile birlikte önceki aylardaki (Mart ve Nisan 2019) siparişlerin gerisinde sipariş alımının gerçekleştiği, ayrıca 2019 yılı Haziran ayı itibariyle toplam 11.923.129,02 TL sipariş aldığı, bu rakamın 6 aylık ortalamasının 1.987.188,17 TL olduğu dikkate alındığında Temmuz ayında bu ortalamanın altında kalındığı, Ağustos ayında ise bu ortalamanın (1.987.188,17 TL) yaklaşık olarak % 10 seviyelerinde kısmi bir artışın yaşandığı, Temmuz ve Ağustos ayında yurtdışından alınan herhangi bir sipariş bulunmadığı, heyete yönelik bilgi akışının sağlanmasında ve özellikle güncel mali verilerin sunulmasında aksamaların yaşanmaya devam ettiği, bu kapsamda yapılan alacak bildirimlerinin neticesinde borç alacak mutabakat çalışmaları kapsamında heyetin 23/07/2019 ve 03/09/2019 tarihli toplantı tutanaklarında da görüleceği üzere konkordato başvuru tarihi itibariyle borç listesi ile güncel cari borç listesinin istendiği ancak heyete ilgili bilgi ve belgelerin istenilen şekilde sunulmadığı akabinde muhtelif tarihlerde mail yoluyla ve son olarak 05/10/2019 tarihli toplantıda konkordato ilan tarihli mizan ve bu mizana bağlı borç listesinin heyete ulaştırılması gerektiği defaten hatırlatılmış olmasına rağmen 2. Ara Rapor tanzim tarihi itibariyle talep edilen bilgi ve belgeler verilmediğinden 2. Ara Rapor döneminde borç alacak mutabakat çalışmasının etkin ve verimli bir şekilde yürütülemediği, güncel mali verilerin heyete sunulmasında yaşanmakta olan bir diğer hususun ise konkordato sürecinde şirketin mali performansının değerlendirilebilmesi ve raporlanması amacıyla şirket yetkililerinden istenen ve konkordato sürecinde sunulması gereken temel mali tablolardan olan bilançonun heyete doğrudan sunulmaması olduğu, 6 (altı) aylık kesin mühlet sürecinde davacı şirketin haciz ve icra baskısı olmadan faaliyetine aksatmadan devam etmiş olması, yoğun bir pazarlama çalışması içinde olması ve önemli miktarda taşınmaz varlığa sahip olması olumlu gözükse de, mali açıdan şirketin durumunda önemli bir iyileşmenin olmadığı ve ayrıca şirketin zarar durumunun devam ettiği hususları dikkate alındığında davacı şirket ve şahıslar açısından mevcut verilere göre, konkordato projeler6 (altı) aylık kesin mühlet sürecinde davacı şirketin haciz ve icra baskısı olmadan faaliyetine aksatmadan devam etmiş olması, yoğun bir pazarlama çalışması içinde olması ve önemli miktarda taşınmaz varlığa sahip olması olumlu gözükse de, mali açıdan şirketin durumunda önemli bir iyileşmenin olmadığı ve ayrıca şirketin zarar durumunun devam ettiği hususları dikkate alındığında davacı şirket ve şahıslar açısından mevcut verilere göre, konkordato projelerinin başarıya ulaşma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olmadığı belirtilmiştir. Davacılar vekili 27/10/2019 tarihli dilekçesi ile müvekkili şirkete ait İstanbul İli Eyüp İlçesi … Mahallesinde bulunan 1 adet taşınmaz için 240.000,00-TL teklif geldiğini, yine müvekkili şirket aktifinde bulunan ve üretimde kullanılmak üzere konkordato öncesi 330.000,00,00 TL değerinde satın alınan ancak piyasalardaki durgunluk sebebiyle kullanılamayan ve atıl durumda bulunan 1 Adet … marka … Lastikli Ekskavatöre ilişkin müvekkil şirkete teklif geldiğini, müvekkil şirketin satıcı firmaya vermiş olduğu 188.000,00 TL değerinde çeki ve ödemiş olduğu 142.000,00 TL bedel iadesi ile aracı satan şirket tarafından … marka … Lastikli Ekskavatör satın alınmak istendiğini, belirterek müvekkili şirket için kaçırılmaz fırsat olan teklifler karşısında taşınmazın ve ekskavatörün satışı yapılarak elde edilen gelir ile komiser nezaretinde şirket faaliyeti için kullanılmak üzere nakit girişi sağlanacağını, ön projede yer alan konkordato kaynaklarından birinin de müvekkili şirketin mühlet içerisinde yapacağı ihtiyaç fazlası gayrimenkullerin ve araçların satışı yolu ile elde edeceği gelir olduğunu belirterek taşınmazın ve aracın satışına izin verilmesini talep etmiştir. Komiser Heyetinin kesin mühlet 2.ara raporuna karşı davacılar vekili tarafından 06/11/2019 tarihli itiraz dilekçesi sunulmuş olup, itiraza ilişkin 18/11/2019 tarihli heyet görüşü alınmıştır. İtiraz ve heyet görüşünde özetle; imtiyazsız alacaklıların konkordato projesine inandıkları ve destek verdikleri hususunun raporda göz ardı edildiği itirazı yönünden; davacı şirketin alacaklılarının muvafakat vermeleri ve imtiyazsız alacaklıların konkordato projesine inanarak destek vermeleri davacı şirketin lehine bir durum olsa da, asıl olan davacı şirketin ve şahısların revize projelerinde belirtilen bedellere ulaşılabilmesi ve bu doğrultuda ödemelerin yapılması olduğundan komiser heyetinin alacaklıların mağduriyet yaşamaması adına, meydana gelen hukuki ve mali gelişmelere göre ve gerçekleşmiş somut veriler üzerinden doğru ve tarafsız bir kanaatte bulunmasının asıl olduğu belirtilmiştir. Taşınmaz satışına ilişkin pazarlama ve görüşmelere yoğun bir şekilde devam edildiği itirazı yönünden; davacı şirket tarafından biri İzmir ili Menderes ilçesinde, biri İstanbul ili … ilçesinde olmak üzere sadece iki adet taşınmaz satışı için izin talep edildiği, İzmirdeki taşınmaz satışı için heyetin olumlu görüşte bulunduğu, İzmir ilindeki taşımazın kesin mühlet tedbirinden sonra satıldığı, İstanbul ilindeki taşınmaz yönünden de 13/11/2019 tarihinde olumlu görüş sunulduğu, davacı şirketin kesin mühlet verildiği tarih olan 13/04/2019 tarihinden bu yana (yani 7 aydır), sadece bir adet taşınmazın satışını gerçekleştirdiği, satışı yapılan dışında bir adet taşınmaz yönünden de talepte bulunduğu, davacı şirketin konkordato teklif ettiği 16/11/2018 tarihinden bu yana l yıl geçtiği göz önüne alındığında, bugüne kadar hasıl olan taşınmaz satışlarından elde edilen gelirin davacı şirketin konkordato projesinin başarıya ulaşması bakımından yetersiz olduğu belirtilmiştir. Üretim ve satışlara ilişkin olumsuz ifadelerin asılsız olduğu, davacı şirkete 04/11/2019 tarihinde 5.361.920,00 TL siparişin geldiği, mevsimsel yoğunluğun aranmasının taraflarınca kabul edilmediği, yeni işçi alımlarının planlandığı itirazları yönünden; alınan siparişlerde sıçrama yaşanmadığı, üretim kapasitesinin davacı şirket ortağı …’nın da beyan ettiği üzere 25 m3’e kadar gerilediği, ifade edilen siparişin 2.ara rapor tarihinden sonra olduğu, yine şirketin işçi sayısında önemli bir azalma meydana geldiği ve şirketle yapılan görüşmelerde işçi alımı yapılacağına dair heyete herhangi bir bilgi verilmediği, proforma gelir tablosu ve nakit akım tablosu rakamlarından görüleceği üzere, davacı şirketin konkordato projesinde yer alan hedefinin uzağında olduğu, sonuç olarak davacı şirketin iş yapabilme kapasitesi ve satış hedefine ilişkin öngörüde bulunulabilmesi amacıyla istenilen bilgi ve belgeler neticesinde aldığı siparişler açısından 2.ara rapor dönemi itibariyle önemli bir gelişmenin olmadığı, genel olarak proforma gelir tablosu ve nakit akım tablolarındaki hedefinin uzağında olduğu belirtilmiştir. 2019 yılının Aralık ayı içerisinde 3 milyon TL sermaye artırımına gidileceğini ancak Komiser Heyetinin konkordato ön projesinde sermaye artırımına 2022 yılında gidileceğinin öngörüldüğünü belirtmesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığı, ayrıca BES hak edişleri olan 415.821,00 TL’nin şirkete aktarılmasına rağmen 2.ara raporda yer verilmediği itirazı yönünden; hazırlanan 2.ara raporda, “konkordato ön projesinde sermaye artırımına 2022 yılında gidileceğinin öngörüldüğü, buna bağlı olarak bu aşamada bir sermaye artırımına gidilmediği” şeklindeki ifadenin, bir durum tespitinden ibaret olduğu, bu kapsamda 2.ara rapor sonrasında şirket vekilinin sermaye artırımına gidilmek istendiğinin Heyete şifahen beyan edildiği, böyle bir artırım için Heyetin ayrıca onayına gerek olmadığı ve sermaye artırımı gerçekleşir gerçekleşmez Heyete bilgi verilmesi gerektiği yönünde şirket vekiline cevap verildiği, sonuç olarak davacı şirketin sermaye artırımına ilişkin henüz somut bir gelişme olmadığı, öte yandan BES’lere ilişkin olarak, şirket ortaklarının BES hak edişleri olan 415.821,00 TL’nin şirkete sermaye olarak konulmadığı, şirkete borç olarak verildiği 2.ara raporda bu hususa yer verildiği belirtilmiştir. Üretim ve dolayısıyla satışların artışının ham madde alım sıklığıyla açıkça ortada olduğu, piyasalarda olumlu gelişmeler olduğu, en büyük müşterisi inşaat sektöründe canlanma olduğu, buna bağlı olarak siparişlerin arttığı, temel hammadde alımlarında artışın olduğu, Eylül-Kasım 2019 dönemine ilişkin üretim artışı yaşandığı yönündeki itirazlarına ilişkin; hammadde alımında artış olması buna bağlı satış rakamlarında artış olsa da, nihai olarak (davacı şirket vekilinin dilekçe ekindeki “Geçici Vergi Beyannamesinde yer alan gelir tablosundan da görüleceği üzere) zarar durumunun devam etttiği ve bu nedenle davacı şirketin konkordato projesinde 2019 yılı için hedeflediği karlılık rakamlarının uzağında olduğu ayrıca davacı şirketin dilekçesinin ekindeki aylık ve günlük üretim miktarları tablosu dikkate alındığında, üretimde önemli bir artış yaşanmadığı, 31/10/2019 tarihli mail ile tutkal aliminin onayı ile ilgili olarak “eldeki stokların tükendiğinin” teyidinin Heyetçe istenmesindeki amacın şirketin finansman planlamasının etkin bir şekilde yapılıp yapılmadığını değerlendirilmesi ve atıl stok bulundurulup bulundurulmadığının gözlemlenmesine ilişkin olduğu belirtilmiştir. Müvekkili şirketin küçülerek büyüme stratejisini sürdürdüğü ve bu durumun 2.ara raporda olumsuz şekilde yansıtıldığına ilişkin itirazı yönünden; 2.ara raporda kaynak tasarrufu kapsamında yapılan çalışmalara ve sunulan taleplere (araç tasarrufu, parkur yenileme gibi) yer verildiği, davacı şirketin faaliyetlerine devam ettiğinin açık bir şekilde ortaya konduğu, davacı şirket tarafından sunulan tüm bilgi, belge ve ifadelere raporda yer verildiği, davacı şirketin tasarruf etmesine rapor içeriği ve sonuç kısmında değinildiği belirtilmiştir. Rehinli alacaklılarla yapılandırma görüşmelere başlandığı halde komiser heyetinin bilgisi dahilinde olmasına rağmen komiser heyetinin raporunda bu hususa yer verilmediği itirazına ilişkin; rehinli alacaklılarla yapılandırma yapılmak istenmesi hususunda 14/10/2019 tarihli 2.ara rapordan sonra Heyetten izin talep edildiği, bu kapsamda 30/10/2019 tarihli mail ile davacı şirkete “rehinli alacaklılarla müzakerelerin gizli bir şekilde ve her bir rehinli alacaklı ile tek tek müzakere edilmek suretiyle mi yoksa tüm rehinli alacaklılarla ortak bir toplantı yapılması suretiyle mi yürütülmesini arzu ettikleri’’ yönünde cevap vermelerinin istendiği ancak Heyete geri dönüş yapılmadığı belirtilmiştir. Taşınmaz satışı sürecinin hacizler nedeniyle gecikmesinin dikkate alınmadığı, ve Komiser Heyetinin üretimin artmayacağını iddia ettiğine yönelik itirazlarına ilişkin; taşınmaz satışı konusunda esas olanın davacı şirketin ve davacı şahısların düzenlediği konkordato projesine yönelik somut ve nihai durumun ortaya çıkması olduğu, bu kapsamda Mahkemeniz Başkanlığına yapılan taşınmaz satışına yönelik taleplerin tümüne Heyetin olumlu görüş bildirdiği, davacı şirketin konkordato projesinde kaynak olarak gösterilen (mal satışları, taşınmaz satışı, sermaye artırımı, tahsilatlar) unsurlar dikkate alınarak davacı şirketin konkordato projesi hedeflerine ulaşabilmesinin raporda değerlendirildiği ancak üretimin artmayacağına yönelik Heyetin bir iddiasının olmadığı belirtilmiştir. Personel maaşlarının düzenli ödendiği, kiralık araçlara yönelik yapılan ödemelere raporda yeterince yer verilmediği, Komiser Heyeti ile davacı şirketin muhasebe departmanı arasında iletişimsizliğin yaşandığı, bu durumun rapora yansıdığı, davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini belirtmek yerine verilerin düzenli verilmediğine odaklanarak tek bir noktaya baktığı, konkordato tarihi itibariyle borç listesi ve mizanın Komiser Heyetine iletilmediği belirtilmişse de her iki talebin yerine getirildiği, şirketin aldığı tasarruf tedbirleri sayesinde zararının düzenli olarak azalmasına rağmen Komiser Heyetinin 2.ara raporundaki şirketin zarar durumunun devam ettiği şeklinde üstten ve karamsar yorumunun hatalı olduğu, davacı şirketin faaliyetlerindeki olumlu gelişmelerin olumsuz gibi gösterildiği itirazları yönünden; 2.ara raporun “Sonuç” bölümünde davacı şirketin faaliyetlerine devam ettiği, personel, demirbaş, makine ve teçhizat açısından çalışma düzenini koruduğunun açıkça ifade edildiğini, ayrıca personel maaş ödemelerine ilişkin olumsuz bir ifadeye yer verilmediğini, keza kiralık araçlara yönelik yapılan tasarruf tedbirlerine 2.ara raporun “Sonuç” bölümünde davacı şirket lehine yorum yapılarak yer verildiğini, davacı şirketin veri akışı probleminin yaşandığı hususunun raporda ortaya koyulduğu ve şirket yetkilileri uyarıldığı, 1.ara rapor sonrası dönemde yapılan toplantılarda ve elektronik yazışmalarda verilerin zamanında Heyete ulaştırılması ve bu konuda titizlik gösterilmesinin sürekli olarak hatırlatıldığı, davacı şirketin mali durumunu yansıtacak en temel verilerden bilançonun 1.ara rapor ve 2.ara rapor hazırlanırken Heyete ulaştırılmadığı, komiser talimatlarına uyulmadığı, yine borç-alacak mutabakat çalışmalarının yürütülebilmesi amacıyla 1.ara rapor sonrasında Heyetin 16/11/2018 tarihli mizan ve bu mizana bağlı borç listesini talep etmesine rağmen davacı şirket tarafından borç listesi gönderilmekle birlikte 16/11/2018 tarihli mizanın Heyete ulaştırılmadığı, bu kapsamda Heyetin borç alacak mutabakat çalışması görevini etkin ve verimli bir şekilde yerine getiremediği, davacı şirketin mali durumuna karşılaştırmalı olarak 1. ve 2. ara raporlarda yer verildiği, 1.ara raporun “Sonuç” bölümünde de görüleceği üzere finansal kırılganlığın olduğu ve nihai değerlendirmenin önümüzdeki aylarda yapılacağının belirtildiği, akabinde 2.ara rapor dönemi itibariyle davacı şirketin konkordato projesindeki mali hedefleri dikkate alındığında, her ne kadar zarar durumunda azalma meydana gelse de, proforma gelir tablosundan da anlaşılacağı üzere 2019 yılı için öngörülen 2.815.000,00 TL karlılık seviyesi başta olmak üzere konkordato projesindeki hedeflerinin uzağında olduğunun görüldüğü belirtilmiştir. … A.Ş. tarafından müvekkili şirkete yapılandırma teklifi sunulduğu ve adı geçen rehinli alacaklının teklifi yapılandırması için davacı ortaklardan kefalet talep etmesi hususu ile ilgili olarak; davacı şirket tarafından rehinli alacaklılarla müzakere sürecinin başlatıldığı yönünde yukarıda belirtildiği üzere Heyete herhangi bir bilgi verilmediği, bu konuda Heyete geri dönüş yapılmasının beklediği, davacı şirket vekilinin söz konusu kefalet talebinin … A.Ş.’ne ilgili borç için daha önce kefalet vermiş olan ortaklar için uygun olduğu, diğer ortaklar için ise uygun olmadığı; aksi takdirde şahsi konkordato talep eden davacı ortaklar bakımından (davacı şahısların alacaklıları aleyhine) pasifin artacağı belirtilmiştir. Sonuç itibariyle, araç ve taşınmaz satışı talepleri, rehinli alacaklılarla müzakere ve sermaye artırımı yönünden somut bir gelişme meydana gelmediği, davacı şirketin mali performansında konkordato projesi hedefine ulaşabilmesi açısından önemli bir gelişmenin yaşanmadığı, mevcut veriler ışığında tüm davacılar yönünden konkordato projelerinin başarıya ulaşma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olmadığı belirtilmiştir.Mahkemenin 13/11/2019 tarihli ara kararı ile İİK 292/son maddesi uyarınca borçlunun duruşmaya davet edilmesine, davacılar vekiline tebliğine ve duruşma günün İİK 288 maddesine göre ilanına, duruşmanın 21/11/2019 günü yapılmasına karar verilmiş, belirlenen duruşma gününde tüm davacıların konkordato taleplerinin reddine karar verilmiştir. İİK 287.maddesinde, borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme olasılığına sahip olmasıdır. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku – Av. Sümer Altay, sayfa 112, 1.Cilt). İsv. İİK’da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, “borçlunun iyileşmesi” kavramına yer verilmiştir. Buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp, başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. (Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187) İİK’nın 286/1-a maddesinde “borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi, alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir. Projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığının değerlendirilebilmesi yönünden, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalıdır. Borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ile konkordato amacına ulaşacaktır. Davacıların konkordato projesinde vade konkordatosu teklifinde bulundukları, borçları herhangi bir indirim olmaksızın 36 ay vade içerisinde 36 taksitte ödemeyi teklif ettikleri anlaşılmıştır. Borçlu şirket … AŞ’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı olup … Mh. … Sanayi Sitesi …. Blok no: … İkitelli/İstanbul adresinde merkezi, Ankara Asfaltı 6. Km No: 287 Merkez/Çorum adresinde fabrikasının ve şubesinin yine … Mahallesi Ankara Yolu … Sokak No:.. Merkez/Çorum adresinde ise şubesinin bulunduğu, şirketin her türlü kontrpak, kereste, taşıma paletleri, kontrtabla imalatı, alım, satım, ithalat, ihracat, reexport ve pazarlamasını yapmak işleri ile iştigal ettiği, sermayesinin 5.500.000,00 TL olup tamamının ödendiği, şirketin süreç içerisinde sermaye artırımına gitmediği, …’nın % 95,45 hisse oranının ve 5,250.000,00 TL hisse tutarının, …’nın % l,14 hisse oranın 62.500,00 TL hisse tutarının, …’nın % l,14 hisse oranın 62.500,00 TL hisse tutarının, …’nın % l,14 hisse oranın 62.500,00 TL hisse tutarının, …’nın % l,14 hisse oranın 62.500,00 TL hisse tutarının olduğu, …’nın şirket yönetim kurulu başkanı ve münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili olduğu, …, … ve …’nın şirket yönetim kurulu üyesi oldukları, …’nın ise şirket yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı, şirkette Ekim 2018 döneminde çalışan sayısı 354 iken, devam eden süreçte personel sayısını azaltması ile birlikte Ağustos 2019 dönemi itibariyle çalışan sayısının 132’ye gerilediği, personel sayısındaki azalmanın üretim ve nakliye departmanlarında meydana geldiği, şirketin üretim kapasitesinin azaldığı, Ekim-Kasım 2019 dönemlerinde hammade alımında, buna bağlı olarak üretim ve satışta artış meydana gelmiş ise de şirketin zarar durumunun devam ettiği, davacı şirkete ait farklı illerdeki 45 adet taşınmazın 71.875.000,00 TL, …’ya ait farklı illerdeki 42 adet taşınmazın 25.219.500,00 TL, …’ya ait Çorum ilindeki 19 adet taşınmazın 7.111.000,00 TL, …’ya ait Ankara ve Çorum illerindeki 5 adet taşınmazın 1.500.000,00 TL, …’ya ait Ankara ve Çorum illerindeki 4 adet taşınmazın 1.000.000,00 TL, …’ya ait Ankara ilindeki 3 adet taşınmazın 750.000,00 TL rayiç değerinin olduğu, davacıların konkordato projelerinin başarıya ulaşması yönünden bu taşınmazların satışının yapılmasının önem arzettiği ancak davacı tarafça kesin mühlet süreci içerisinde sadece 1 adet taşınmazın satışının gerçekleştirildiği, bir adet taşınmaz ve bir adet araç yönünden ise 27/10/2019 tarihinde izin talep edildiği, bunların satışının ise gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Davacının sunduğu ön projede, şirketin borçlarını ödeyebilmek için gerekli mali kaynağın; tasarruf tedbirleri, şirkete nakit aktarımı üretimin ve satışların artışı, sermaye artırımı taşınmaz satılmasından sağlanacağı kararlaştırılmış, şirketin faaliyetine ise kiralanacak yeni taşınmazda devam edeceği öngörülmüş ise de bu yönde bir girişimin olmadığı, dosya kapsamı itibariyle sabittir. Davacı şirket … Anonim şirketi ve davacı gerçek kişiler …, …, …, … ve … yönünden projedeki tekliflerin gerçekleşme ihtimali yönünde gerçekçi somut teklifler sunulmadığı, sermaye artırımına gidilmediği, şirket zararının devam ettiği, üretimde artış meydana gelmediği, geçici mühlet verilmesinden itibaren geçen süreçte bir adet taşınmaz dışında, taşınmaz satışının gerçekleşmediği, komiser heyetine mali verilerin sunulmadığı, bu durumda şirketin konkordato projesinin geçen süreç de değerlendirildiğinde başarı şansının olmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin gerek davacı şirket gerekse davacı gerçek kişiler yönünden kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak hasımsız olarak açılan davalarda, üçüncü kişilerin davaya müdahaleleri halinde davanın çekişmeli duruma gelmesi mümkün ise de; konkordato tasdiki yargılamasına ilişkin İİK 285 vd maddelerinde belirlenen prosedür gereğince üçüncü kişilerin asli ya da fer’i müdahale imkanı mevcut olmayıp, ancak anılan usul gereğince hareket etme olanağı bulunmaktadır. Yani konkordatonun tasdiki yargılaması bir “çekişmesiz yargı işi” olduğundan, bu yargılamaya alacaklıların müdahil olarak katılması mümkün değildir. Mahkemenin yargılama aşamasında, alacaklıları asli müdahil olarak kabulü ve gerekçeli karar başlığında asli müdahil olarak göstermesi yerinde olmadığından bu husus eleştiri konusu yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle; İlk Derece Mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 121,30 TL başvuru harcının Hazineye irad kaydına 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL den peşin yatırılan 44,10 TL nin mahsubu ile bakiye 10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK 293/2 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/11/2020