Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/145 E. 2021/30 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/145
KARAR NO: 2021/30
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2016/831 Esas – 2017/941 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun “Çayırova, … Mah. … Cad. No:… Çayırova” adresinde …-… Tic. adlı bir işyerinin bulunduğunu, 27/01/2016 tarihinde saat 10:00’da işyeri komşusunun arayarak bahçe kapısı, bahçede bulunan iki adet konteynır ve deponun kapı kilitlerinin kırık olduğunu ve kapılarının açık olduğunu söylemesi üzerine hırsızlık olayından haberdar olduğunu ve 27/01/2016 tarihinde Çayırova Polis Merkezinde şikayette bulunarak ifade verildiğini, müvekkilinin olaydan sonra durumu sigorta şirketine ihbar ettiğini, sigorta şirketi tarafından eksper incelemesi neticesinde hasar tespiti yapıldığını, sigorta bedelinin 700.000,00 TL olduğunu, eksper tarafından tespit edilen bedelin 715.000,00 TL olduğunu, işyerinin görülmeden sigorta şirketi tarafından sigorta edildiğini, müvekkilinin zararının 85.000,00 TL olduğunu, ancak 52.000,00 TL beyan edildiğini, gerçek zararın zamanla ortaya çıktığını, davalı … tarafından 13.000,00 TL’nin (küsuratlı) ibra karşılığı müvekkiline teklif edildiğini, müvekkilinin kabul etmediğini, bu sebeple fazlaya ilişkin haktan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 52.000,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte tahsili ile yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu hırsızlık olayının meydana geldiği iddia edilen taşınmaza ait 26/02/2015/2016 vadeli, … sayılı Yangın Sınai İşletme Sigorta Poliçesi bulunduğunu, davacının davadan önce şirkete başvuruda bulunduğunu, hasar dosyası açıldığını ve davacıya 13.270,00 TL ödeme yapılmak istendiğini ancak davacının ödemeyi kabul etmeyerek işbu davayı ikame ettiğini, poliçe özel şartları hırsızlık klozunda, bu teminatın, “sigortalı mahalde kepenk/parmaklık, kamera, alarm sistemi, özel güvenlik ya da gece bekçisi koşullarından en az birinin bulunması kaydı ile geçerlidir” şartı bulunduğunu, sadece asma kilit ile korunan mahal, depo ve konteynırlarda meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle oluşan zararın teminat kapsamı dışında olduğunu, müvekkili şirketin işbu zararlardan sorumluluğu olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/831 E. 2017/941 K. sayılı 15/11/2017 tarihli kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Her ne kadar davacı taraf davasının tümü ile kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise ödenebilecek tazminatın sadece 13.270.TL olduğunu, bu bedelin davacı tarafa ödenmek istediğini ancak kabul etmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere davacı taraf ile davalı taraf arasında 26/03/2015-2016 tarihleri arasını teminat kapsamına alan Yangın Sınai İşletme Sigorta Poliçesi düzenlendiği, dosya kapsamına ibraz edilen belgeler doğrultusunda tarafların beyanı dikkate alındığında davacının zararının Hırsızlık olayından kaynaklandığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacı tarafın tüm zararlarının Sigorta poliçesinin teminatı kapsamında kalıp kalmadığı hususunun ihtilaf konusu olduğu görülmüştür. Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere taraflar arasında düzenlenen poliçede Hırsızlık Teminatı Klozunun yer aldığı, teminat kalozunun Hırsızlığa karşı Sigorta Genel Şartlarında tanımlanmış şekilde icra olunmuş hırsızlıklar ve hırsızlar tarafından verilen tahribatların teminat altına alındığı görülmüştür.Hırsızlık Klozunun uygulanabilmesi için hırsızlığa konu emtianın açıkta bırakılan emtia olmaması, sigortalı mahalde kepenk/parmaklık, kamera, alarm sistemi, özel güvenlik yada gece bekçisi koşullarından en az birisinin bulunması gerekmektedir. Şikayet üzerine düzenlenen tutanaklar ile Hırsızlık eyleminin Bahçe kapı kilidinin kırılması neticesinde bahçede bulunan 2 konteynır ve ayrıca deponun kapısının kırılması suretiyle gerçekleştiği hususu sabit bulunmuştur. Davalı tarafın depo olarak kullanılan kilitli ve kepenkli binadan yapılan hırsızlık eyleminden doğan zarara itirazın bulunmadığı, itirazının depo olarak kullanılan 2 konteynırdan yapılan Hırsızlık eyleminin teminat kapsamında kalmadığına yönelik olduğu görülmüştür. Bilirkişi raporunda ki tespitler gözönünde bulundurularak Genel Şartlarda yer almayan yükümlülüklerin sigorta sözleşmelerine özel şart şeklinde konulması mümkündür. 6102 Sayılı TTK, ‘nun “Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin İhlali” başlıklı 1449. Maddesinde sigortacıya sözleşmeyi fesih hakkı da verecek şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin 1 fıkrası ihlalde kusuru, 3 ncü fıkrası ise yerine getirilmesi gereken edim ile gerçekleşen riziko arasındaki nedenselliğin varlığını ve etkisini aramaktadır. Rizikonun, sigortacının ihlali öğrenmesinden önce veya fesih hakkının kullanılması için geçecek süre içinde gerçekleşmiş olması halinde sigortacı gerçekleşen rizikoyu yine ancak maddedeki şartların bulunması kaybıyla ödemeyecektir. Yükümlülüğü ihlalde kastın varlığı ancak illiyet bağının bulunmaması halinde, tazminat veya bedelde ödenen prim ile ödenmesi gereken prim oranı dikkate alınarak indirim yapılır. Sigorta ettirenin kastı yok sadece ihmali var ise bu ihmalin tazminat veya bedel miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte olması halinde kusur oranına göre tazminattan indirim yapılacaktır. Sunulu nedenlerle; Sigortalının basiretli bir tacir olarak sigorta poliçesi tanzim edildikten sonra sigortalı işyerinin poliçe üzerinde yazılı olan şarta uygun olmadığını fark edip durumun düzeltilmesini sağlamak konusunda eksiklikleri gidermesi gerekirken gidermediği bu haliyle ihmal düzeyinde kusurunun bulunduğu, Hırsızlık olayında, sigortalının sigorta ettirdiği işyerini korumada kasten özensiz davrandığını gösterir delil ibraz edilemediği anlaşılmakla birlikte davalı sigortacının Sigortalanan işyerini görüp mevcut durumu tespit edip alınması gereken önlemlerin alınması yönünde telkin ve tavsiyelerde bulunmadığı bu haliyle ihmal düzeyinde kusurunun bulunduğu hususu mahkememizce sabit bulunduğundan zararın doğmasında her iki tarafın eşit olarak sorumlu oldukları; Eksper tarafından tespit edilen hasar miktarından kepenkli depodan yapılan ve sigortacı tarafından dava öncesinde de davacıya önerilen tazminat miktarı olan 13,270,00 TL., konteynerlardan yapıldığı tespit edilen hırsızlık sonucu uğranılan zararın %50’si ( 27.345,43 /2 =13.672,72 TL ) 13.672,72 TL eklenmiş ve dosya kapsamında yasal defterlere uygunluğu tespit edilen ödenmesi gereken sigorta tazminatının 26.942,72 TL olduğu yönünde ki bilirkişi mütalaası mahkememizce de yerinde görülmüş olmakla davacı tarafın davasının Kısmen kabulü yönünde aşağıda ki şekilde karar tesis edilmiştir.Davalı taraf hernekadar dava öncesinde davacı tarafa 13.270.TL ödemeyi teklif ettiklerini ancak kabul edilmediğini belirtmiş, davacı taraf bu durumu doğrulamış ise de; davalı tarafın ödemeyi ibraname karşılığı yapmak istediği ve dava sırasında davacı tarafın davalı tarafın ödemeyi taahhüt ettiği bedelden daha fazlasına hak kazandığı ayrıca davalı tarafın tevdii mahalli tayin ederek bu bedeli yatırması mümkün iken bu imkanı kullanmadığı hususu mahkememizce sabit bulunmakla davalı taraf aleyhine kabul edilen miktarın tümünden dolayı faizden ve yargılama giderlerinden sorumlu olmasına karar verilmiştir.” gerekçesiyle, “Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ ile; 26.942,72 TL nin 18/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine; Fazlaya ilişkin talebin Reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 25/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 08/02/2018 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil …’nun, iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayından komşunun bildirmesi üzerine haberdar olduğunu, aynı gün Çayırova Polis Merkezine şikayette bulunduğunu, işyerinin etrafının tel örgüyle kaplı olup ayrıca dış kapıda kilit bulunduğunu, hırsızlık olayının tel örgüyle çevrili kapısı kilitli işyerindeki konteynırların kepenk ve kilitleri kırılarak gerçekleştirildiğini, sigorta yaptırlırken davalı … şirketinin defalarca işyerine davet edilmesine rağmen sigorta edilecek işyerinin tapusu ve malvarlığı bildiriminin yeterli olduğu belirtilerek iş yeri görülmeden sigorta yapıldığını, gerçek zarar 85.000,00 TL olmasına rağmen, müvekkili tarafından olayı sıcağı sıcağına 52.000,00 TL olarak beyan edildiğini ancak gerçek zararın zamanla ortaya çıktığını, bu nedenle bilirkişi raporundaki zarar miktarını kabul etmediğini, yine raporda konteynırlarda bulunan malzemelerle ilgili müvekkiline yüklenen kusuru kabul etmediğini, kusurun sigorta yaparken iş yerini ziyaret etmeyen davalıda olduğunu, müvekkiline ait işyerinin ekstradan etrafı tel örgüyle kaplı ve kilitli olması yine konteynırların çelik olup ayrıca kilit altında bulunması sebebiyle zararın artmasında müvekkilinin herhangi bir kusuru ve ihmalinin bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2017 tarih ve 2016/ 831 E. 2017/491 K. sayılı kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı vekiline 01/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 05/02/2018 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının gerekli güvenlik önlemlerini almadığının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, konteynırda bulunan mallara ilişkin bilirkişilerin 27.345,43 TL değer tespit ettiklerini, bu bedel taraflarınca kabul edilmemekle birlikte yine bilirkişilerce dayanağı olmayan kusur bölüşümü ile %50 oranında davalı … şirketinin kusurlu olduğunun belirtildiğini, konteynırlarda bulunan mallar açıkta olduğu için poliçe ile teminat kapsamı dışında bırakıldığını, poliçe özel şartlarında hırsızlık teminatı klozunda bu hususun açıkça belirtildiğini, bilirkişilerin kusur belirlemesinin zorlama bir yoruma dayandığını, kabul anlamına gelememek kaydıyla kusura göre değerlendirme yapılacağı düşünülse dahi uyarı yapılmadığı, gidip görülmediği yönünde açık bir delil bulunmadığını, davacının poliçeyi imzalamış olması sebebiyle poliçe şartlarını bildiği için tüm önlemleri alması gerektiğinden müvekkili şirketin bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacıya ait işyerinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle, sigorta tazminatı istemine ilişkindir. Somut olayda ihtilaf, davacının iş yerinde gerekli önlemleri alıp almadığı, hırsızlık olayı nedeniyle konteynırda meydana gelen hasardan davalı … şirketinin sorumlu olup olmadığı, oluşan hasarın miktarı, tarafların ortak kusuru varsa taraflara yüklenebilecek kusur oranı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında 26/03/2015-2016 tarihlerini kapsayan Yangın Sınai İşletme Sigorta Poliçesi imzalandığı, hırsızlık yönünden teminat limitinin 700.000,00 TL olduğu, riziko adresi olan iş yerinde 27/01/2016 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği, davalı … tarafından, davacı sigortalıya 13.270,00 TL teklif edildiği, davacı tarafından zararın 52.000,00 TL olduğu belirtilerek teklif edilen bedelin kabul edilmediği, Yangın Sınai İşletme Sigorta Poliçesinin hırsızlık teminatı klozunda “sigortalı mahalde kepenk/parmaklık, kamera, alarm sistemi, özel güvenlik ya da gece bekçisi koşullarından en az birinin bulunması kaydı ile geçerlidir” şartının yer aldığı anlaşılmıştır. Ekspertiz raporunda özetle; sigortalı iş yerinin metal tel ve direklerle çevrili olduğu, bahçeye giriş için iki adet asma kilitli metal kapı bulunduğu, iş yerinin iki katlı bir bina, 72 m2 çelik konstrüksiyonlu otomatik kapılı depo, 2 adet 21 m2’lik çelik konteyner ve açık depolama alanı olmak üzere toplam 730 m2 olduğu, hırsızların bahçe kapısındaki iki adet asma kilidi keserek araçla içeriye girdiği, iki katlı binada çelik kapı olduğu için içeriye giremedikleri, iki adet konteynerin asma kilitlerinin kırılmak suretiyle ve deponun panjuru (otomatik kepenk) zorlanmak suretiyle içeriye girilerek malzemelerin çalındığı, ayrıca iki katlı binanın pencere camının kırılarak sinekliğe zarar verildiği, konteynerlerden çalınan malzemelerin toplam bedeli 27.345,43 TL, depodan çalınan malzemelerin toplam bedeli 11.470,37 TL, otomatik kepenk onarım bedeli 1.400,00 TL, ofis ısı cam ve sineklik bedeli 350,00 TL, iki konteynerin asma kilit bedeli 50,00 TL olmak üzere toplam 40.615,80 TL zarar meydana geldiği, iş yerine cep telefonu ve alarm çağrı merkezine bağlı otomatik telefon aramalı aktif alarm sistemi montajının yararlı ve caydırıcı olduğu yönünde sigortalıya tavsiyede bulunulduğu belirtilmiştir. Mahkemece yargılama aşamasında sigorta uzmanı ve smm bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; poliçede yer alan “sigortalı mahalde kepenk/parmaklık, kamera, alarm sistemi, özel güvenlik ya da gece bekçisi koşullarından en az birinin bulunması kaydı ile geçerlidir” düzenlemesinin sigortalıya getirilen bir yükümlülük maddesi olduğu, 6102 Sayılı TTK’nun “Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin ihlali” başlıklı 1449. maddesinin sigortacıya sözleşmeyi fesih hakkı da verecek şekilde düzenlendiği, söz konusu maddenin 1 fıkrasının ihlalde kusuru, 3 ncü fıkrasının ise yerine getirilmesi gereken edim ile gerçekleşen riziko arasındaki nedenselliğin varlığını ve etkisini aradığı, rizikonun sigortacının ihlali öğrenmesinden önce veya fesih hakkının kullanılması için geçecek süre içinde gerçekleşmiş olması halinde sigortacının gerçekleşen rizikoyu yine ancak maddedeki şartların bulunması kaydıyla ödemeyeceği, yükümlülüğü ihlalde kastın varlığının ancak illiyet bağının bulunmaması halinde, tazminat veya bedelde ödenen prim ile ödenmesi gereken prim oranı dikkate alınarak indirim yapılacağı, sigorta ettirenin kastı yok sadece ihmali var ise bu ihmali tazminat veya bedel miktarına veya rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte olması halinde kusur oranına göre tazminattan indirim yapılacağı, sigortalının iş yerini korumada kasten özensiz davrandığının kanıtlanamadığı ancak sigortalının basiretli bir tacir olarak sigorta poliçesi tanzim edildikten sonra sigortalı işyerinin poliçe üzerinde yazılı olan şarta uygun olmadığını fark edip durumun düzeltilmesini sağlamak konusunda eksiklikleri gidermesi gerekirken gidermediğinden ihmal düzeyinde kusurunun bulunduğu, buna karşılık sigortacının da sigortalı iş yerini önceden görerek ekspertiz raporuna göre riziko gerçekleştikten sonra yapılan uyarı ve tavsiyeyi, riziko gerçekleşmeden önce yapması, gerekli olan önlemleri alması için tavsiyede bulunması gerekirken bunu yapmadığı ve sigortalı tarafından iş yeri görülmeden sigorta edildiği iddiasına karşılık aksi savunma ve delil sunmadığı için sigortalı ile eşit kusurlu olduğu, söz konusu ihlalin gerek rizikonun gerçekleşmesinde gerekse zararın artmasında etkili olduğu, depoda gerçekleşen hırsızlık nedeniyle davalı taraf 13.270,00 TL (konteynerler dışındaki zarar) miktarı kabul ettiğinden, bu bedele konteynerlerde meydana gelen hasar miktarı olan 27.345,43 TL’nin davalının %50 kusuruna isabet eden 13.672,72 TL’nin eklenmesi ile davalının ödemesi gereken toplam bedelin 26.942,72 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Alınan ek raporda ise kök rapordaki tespitlerin tekrarı ile kök raporda ifade edilen ihlalin rizikonun gerçekleşmesine etki ettiği kanısına alarm, güvenlik kamerası veya parmaklığın caydırıcı etkisi sonucu hırsızlığın gerçekleşmesine engel olabileceği düşüncesi ile varıldığını, buna karşılık depoda meydana gelen hırsızlığın kepenge rağmen gerçekleşmiş olması ve bunun sigortacı tarafından teminat kapsamında sayılması dikkate alınarak muhafaza şartına rağmen hırsızlığın gerçekleştiği kanısına varılması halinde konteynerlerden çalınan mallar yönünden de kusur indirimi yapılmasına gerek kalmaksızın davalının 13.270,00 TL + 27.345,43 TL = 40.615,43 TL’den sorumlu olacağı belirtilmiştir. Davacı tarafça gerek kök rapora gerekse ek rapora hasar bedelinin tespiti yönünden itiraz edilmiştir. Heyette ise çalınan malların bedelinin belirlenmesi konusunda uzman bir bilirkişi bulunmamaktadır ve bilirkişi heyetince ekspertiz raporunda belirlenen bedeller baz alınmıştır. Çalındığı belirtilen malların değerinin tespiti ve zarar miktarının belirlenmesi uzmanlık gerektirdiğinden alınan rapor bu yönüyle hükme elverişli değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece heyete inşaat mühendisi bir bilirkişi eklenerek, hırsızlık olayı nedeniyle meydana gelen zarar miktarı yönünden rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/831 Esas, 2017/941 Karar, 15/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydedilmesine 5- Karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE, 6-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcı ve karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince İADESİNE, 7-Davacı ve davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/01/2021