Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1426 E. 2023/514 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1426
KARAR NO: 2023/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/11/2019
ESAS NO: 2018/166
KARAR NO: 2019/514
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/12/2018
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 19 Şubat – 22 Şubat 2013 tarihleri arasında Moskova’da yapılacak 40. … fuarına katılım için davalı ile müvekkili şirket arasında 27/09/2012 tarihinde Fuara Katılım Sözleşmesinin imzalandığını, stand bakiyesinin ödemelerine ilişkin 10/10/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO, 10/11/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli, 10/12/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli, 10/01/2013 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli ve 03/02/2013 vade tarihli 1.791,00.-EURO bedelli olmak üzere toplam 8.959,00.- EURO olan 5 adet senet düzenlenmiş olduğunu, senet bedellerinin ödenmemesi üzerine Beyoğlu …Noterliği’nden 06/12/2012 tarih … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile 10/10/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli senet için ödemenin yapılmadığını ve vadesi gelen ödemelerinde herhangi birinin ödemesinin yapılmadığının da ihtar edildiğini, ihtara rağmen bu ödemelerin yapılmaması sebebi ile davalı aleyhine ödenmeyen borcun tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … ve … Takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli olarak bu senetlerin teminat senedi olarak alındığı iddiası ile İstanbul 24 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/97 Esas sayılı dosyası ile takibin iptali davası açtığını ve mahkemece alacağın tahsilinin yargılamayı gerektireceği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiğini, sonrasında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/190 Esas sayılı dosyası ile davalı şirket ve yetkilisi aleyhine alacak davası açıldığını ve bu dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yaptığı itiraz neticesinde duran takibin devamı için açılan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1054 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1054 Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında yapılan yargılamalar neticesinde davanın kabulüne karar verilerek davalı tarafın borcunu ödemesine hükmettiği, birleşen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası yönünden de dava dilekçesinde alacağın tespiti şeklinde ifadenin kullanılmış olması, açılan davanın tespit davası olduğu, bu sebeple hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, bu durumun sehven yapıldığı dava dilekçesinde belirtilen bu kısmın düzeltmek istediklerini belirtmiş olmalarına rağmen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 7.167,00.-EURO tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında daha önce aynı konuda kesinleşmemiş İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1054 Esas sayılı dosyasında davanın halen derdest bulunduğunu, bu nedenle öncelikle HMK’nun 114/ı maddesi gereğince derdestlik itirazında bulunarak dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin fuar alanı kiralanmasına ilişkin olduğundan TBK’nun 147.Maddesi gereğince beş yıllık zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı yönünde de davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, davalı tarafın sözleşme konusu fuara katılmadığını, sözleşmede yazılı 1.792,00.-EURO tutarındaki ilk senedin ödenmesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdirildiğini, davacı tarafın herhangi bir hizmet de sunmadığını, sözleşme konusu edimin yerine getirilmeden alacak nedeni bulunmadan semen talebinde bulunulmasının haksız zenginleşmeye yönelik olduğunu, soyut sözleşme ilişkisine dayalı alacak talebinin haksız olduğunu, sözleşme tarihinin 27/09/2012 ve fuar tarihinin 19-22 Şubat 2013 olduğunu sözleşmenin tarihinden 4 ay 3 hafta 2 gün sonra gerçekleşecek fuar için anlaşmanın yapıldığını, davalı tarafın fuara katılmaktan vazgeçmesi sebebi ile kiralanan alanı davacı şirketin 3.şahıslara kiralandığına ilişkin duyumlar alındığını, fuar katılımcı listesi ile bir katılımcının hangi alanı kullandığının davacı şirketten celbi halinde bu durumun açıklığa kavuşturulacağını, aksi takdirde aynı yere ilişkin mükerrer kira tahsili olacağından haksız zenginleşmenin meydana geleceğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece Dava, taraflar arasında düzenlenen fuar katılım sözleşmesine binaen ödenmeyen 7.167,00.-EURO fuar katılım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacının talep ettiği alacağı sözleşmesel ilişkiye dayanmakta olup, davanın TBK 146 maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Mahkememizin 25/11/2019 tarihli oturumunda İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1054 esas sayılı dosyasında dava konusunun tespit davası olduğu anlaşıldığından davalının derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında Moskova’da düzenlenecek olan 40. … Fuarına katılım için 27/09/2012 tarihinde Fuara Katılım Sözleşmesinin imzalandığı tartışmasızdır. Sözleşmenin 5.maddesinde; fuarın katılım payının alan birimi olarak hesaplanacağı ve bir alan biriminin 1 metrekare olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda fuar katılım hizmeti sunma bedeli 8.959 EURO olduğu ve ödemenin nasıl yapılacağı tablo halinde kararlaştırılmış ve davalı yandan 10/10/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO, 10/11/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli, 10/12/2012 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli, 10/01/2013 vade tarihli 1.792,00.-EURO bedelli ve 03/02/2013 vade tarihli 1.791,00.-EURO bedelli olmak üzere toplamda 5 adet senet alınmıştır. Sözleşmenin 3.maddesinde; “fuarlara katılım sözleşmesini imzalayarak katılmayı taahhüt eden katılımcı, bu imzadan sonra hiçbir şeklide fuara katılmaktan vazgeçemez, yükümlülüklerine yerine getirmek zorundadır. Katılımcının herhangi bir sebeple fuara katılmaması durumunda boş kalan standını, fuarın görüntüsünü bozmadan organizatör istediği gibi değerlendirmekte ve kurup kurmamakta tamamen serbesttir” şeklinde hükmün belirlendiği sabittir. Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya göz önüne alındığında davalının sözleşmedeki hususları inkar etmediği, sözleşmede kararlaştırılan bedelden sorumlu olduğu, davalı fuara katılmasa da yapılan hizmetlerden sorumluluğunun bulunması nedeniyle davacı tarafından ibraz olunan elektronik ticari defterlerinin düzenli, usulüne ve yasaya uygun tutulduğundan sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı, davalı tarafın edimlerini yerine getirmediğinden davacının 7.167,00.-EURO davalıdan alacaklı olduğu” gerekçesi ile Davanın KABULÜ ile 7.167,00.-EURO ‘nun dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasaya göre yabancı paralara uygulanacak faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla sözleşmenin 3. Maddesinin kamu düzenine ve emredici yasa hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin davacının düzenlediği faturayı süresinde iade ettiğini, defterlerinde kayıtlı olmadığını, davanın kanıtlanamadığı, davacının yasal faiz talebi kabul edilmediğinden yani dava kısmen kabul edildiğinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen fuar katılım sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken 7.167,00 euro fuar katılım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 27/09/2012 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesi imzalanmış, fuar katılım bedeli olarak 10/10/2012 vade tarihli 1.792 euro bedelli, 10/11/2012 vade tarihli 1.792 euro bedelli , 10/12/2012 vade tarihli 1.792 euro bedelli, 10/01/2013 vade tarihli 1.792 euro bedelli, 03/02/2013 vade tarihli 1.791 euro bedelli toplam 5 adet senetler düzenlenmiştir. 10/10/2012 vade tarihli senet davalıya gönderilmesine rağmen ödenmediği iddia edilerek bu senet dayanarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatılmış, davalının itirazı üzerine, davacı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1054 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmıştır. Geriye kalan dört senede yönelik, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/190 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış, mahkemece dosyanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1054 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1054 esas 2017/1109 karar sayılı dosyasında; Davacı Taraf Birleşen dava dilekçesi ile davalı taraftan alacağının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; 6100 Sayılı Kanunun 114.md 1. Bendinde dava şartlarının açık olarak sayıldığı,6100 Sayılı Kanunun 114.md 1./ h bendi uyarınca hukuki yarar şartının bulunmasının gerektiği anlaşılmakla birlikte davacı tarafın dava dilekçesinde yer alan talebin açılacak eda davası sırasında değerlendirilebilecek hususlardan olduğu, eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Asıl dava yönünden ise; taraflar arasında 27/09/2012 Tarihli Fuar Katılım Sözleşmesinden doğan ticari ilişki bulunduğu,davacı tarafın icra takip talebinin Fuar Katılım Sözleşmesinin ödeme planında yer alan 1.792Euronun tahsiline yönelik olduğu, davacı tarafın alacağının tahsili için takip başlatıldığı, davalı tarafın Sözleşmenin ilk senedin ödenmesi karşılığında karşı taraf ile sulh olunacağının kararlaştırıldığı yönündeki beyanı dikkate alındığında icra takibine konu bedeli ödeme sorumluluğu olduğunu kabul ettiği ancak itirazının ödemede bulunduğuna yönelik olduğu görülmüştür.Davalı taraf her nekadar ödeme yaptığı sırada senedi iade aldığını ancak imha ettiğini belirtmiş ise de; davacı tarafın senede değil sözleşmede belirtilen ödeme planına dayanarak talepte bulunduğu, davacı tarafın ödeme planı uyarınca yaptığı ödemeyi yazılı delil ile kanıtlanamasının gerektiği ancak bu konuda delil ibraz edemediği” gerekçesi ile asıl alacak yönünden kabul, işlemiş faiz yönünden red kararı vererek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davanın konusu, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1054 esas 2017/1109 karar sayılı dosyası ile birleşen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/190 Esas sayılı dosyasına dayanak davacının alacaklı olduğunun tespitini talep ettiği fuar katılım sözleşmesine istinaden düzenlenen dört adet senede yönelik alacak talebidir. Her ne kadar davalı taraf, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1054 esas 2017/1109 karar sayılı dosyası sebebi ile derdestlik itirazında bulunmuş ise de söz konusu dava tespit davası olduğundan ve eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedildiğinden derdestlik söz konusu değildir. Davalının bu husustaki istinaf itirazının reddi gerekmektedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğundan dava, TBK 146 maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olup, bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından mahkemece davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/09/2019 tarihli kök raporunda ve 16/09/2019 tarihli düzeltme raporunda sonuç ve özet olarak; Taraflar arasında 27/09/2012 tarihli Fuara Katılım Sözleşmesinin imzalandığını, imzalanan sözleşmenin ilgili mevzuata uygun düzenlendiğini, Sözleşme konusu hizmet karşılığında ödeme olarak alınan borç senetlerindeki vade tarihleri ile sözleşmenin ödeme planındaki tarihlerin aynı olduğunu, hizmet bedeli tutarının borç senetlerindeki tutarların toplamıyla aynı olduğunu, Sözleşmenin ve faturanın davacı şirketin yevmiye defterinde kayıtlı olduğunu, Sözleşmenin, senetlerin ve faturanın davalı şirket yevmiye defterinde kayıtlı olmadığını, Satış faturasının sözleşmedeki EURO tutarı üzerinden o günkü döviz kuru ile Türk lirası olarak düzenlendiği, kullanılan döviz kurunun ve döviz bedelinin faturada yer aldığını, Davalı borçludan 5 adet borç senedinin davacı tarafından tahsil edildiğine dair herhangi belge ve kaydın bulunmadığını, Sözleşmenin 3.maddesi uyarınca; fuara katılmasa bile davalının sözleşmedeki ödeme yükümlülüğünü yerine gidermek zorunda olduğu şeklinde anlaşmaya varıldığından, 10/10/2012 tarihinde vadesi dolan ilk borç senedi ödenmediği için sözleşmenin 18.maddesi gereğince diğer borç senetleri için muacceliyet kesbettiğini, davacı tarafın sözleşme koşullarını yerine getirdiğini, davacı alacaklı tarafından yapılan ihtarnameler gereğince de davalının sözleşme koşullarını yerine getirmesi gerektiğini, davalı borçlunun 7.167,00.-EURO alacağın ödemekle yükümlü olduğunun belirlendiğine ilişkin görüş ve kanaat bildirmiştir. Taraflar arasında Moskova’da düzenlenecek olan 40. … Fuarına katılım için 27/09/2012 tarihinde Fuara Katılım Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmeye göre fuar katılım hizmeti sunma bedeli 8.959 EURO olduğu ve ödemenin nasıl yapılacağı tablo halinde kararlaştırılmış ve davalı yandan toplamda 5 adet senet alınmıştır. Sözleşmenin 3. maddesine göre; Fuara Katılım Sözleşmesini imzalayarak katılmayı taahhüt eden katılımcı, bu imzadan sonra hiçbir şekilde fuara katılmaktan vazgeçemez, tüm yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Sözleşmenin 18. maddesine göre; Katılımcı bu sözleşmenin ödeme planı bölümünde yazılı olan borçlarından ya da vermiş olduğu kambiyo senetlerinden herhangi birisini vadesinde ödemediği takdirde diğer bütün borçlarının ve Kambiyo senetlerinin de muacceliyet kesbedeceğini peşinen kabul ve taahhüt eder. Böyle bir durumda Organizatör ayrıca hiçbir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın sözleşmeyi tek taraflı fesih edebilir. Bu durumda katılımcı sözleşme bedelinin tamamını cezâi şart olarak Organizatöre öder. Cezai şart 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda 158-161. maddelerinde düzenlenmiş olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179-182. maddelerinde ise “ceza koşulu” ismini almıştır. Cezai şart borçlunun asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğabilecek olan fer’i bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 341-343). 6098 sayılı TBK’nin 179/1 hükmüne göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”. Borçlu, borca uygun hareketle yükümlü olup, bu hükme göre taraflar, sözleşmede borçlunun ya borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmesini ya da ceza koşulunu ödenmesini kararlaştırmış olabilirler ancak bu durumda seçim hakkı alacaklıya tanınmıştır. Alacaklı borcun aynen ifasını talep edebileceği gibi bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini de talep edebilir. 6098 sayılı TBK’nın 179/2 hükmüne göre; “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Bu hükme göre, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilecektir. 6098 sayılı TBK’nin 179/3 hükmüne göre; “Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” Burada borçlu, borcu ifa yerine bizzat ceza koşulu ödemek suretiyle borçtan kurtulma olanağına sahiptir. Yani ceza koşulu ifanın yerini aldığı için borçlu borca aykırı davranmamakta, borcu ifa yerine ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeden dönebilmektedir. Cezai şart ile borçlunun kusuru ve alacaklının zararı arasındaki ilişki ise TBK’nin 180.maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre cezai şartın ödenmesi alacaklının zarar görüp görmediğine ve zararının miktarına bağlı değildir. Ayrıca borçlunun kusurlu olduğunun alacaklı tarafından ispat edilmesine de gerek bulunmamaktadır.Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 18. maddesinde yer alan cezai şart, TBK 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şarttır. Davacı, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını iddia ederek, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin ödenmesini talep etmektedir. Tüm dosya kapsamından; davacı tarafça talep edilen alacak, sözleşmede kararlaştırılan hizmet bedelleri olup, davalının ödeme yapmadığı, sözleşmenin 18. Maddesine göre bütün borcun muacceliyet kesbettiği, davacının sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirdiği, davalının cezai şart olarak hizmet bedelinin tümünü ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne karar verilmesinde ve dava tam kabul edildiğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 745,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 565,85 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/03/2023