Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1425 E. 2023/715 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1425
KARAR NO: 2023/715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/106 Esas
KARAR NO: 2019/716
KARAR TARİHİ: 09/07/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil şirketin davalı firmaya imzalanan sözleşmeye istinaden atık yağların imhası ile ilgili hizmet verdiğini, bu ticari ilişki sonucunda müvekkilinin sağladığı hizmet ile ilgili davalı firmaya faturalar kesildiğini ancak fatura bedellerinin ödenmediğinden müvekkilinin davalıdan 25.210,10-TL alacaklı olduğunu, tüm uyarılara rağmen borcunu ödemeyen davalı-borçlu aleyhine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takibe geçildiğini, ödeme emrinin davalı şirkete 02/01/2017 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra davalı-borçlu şirket tarafından haksız ve mesnetsiz olarak yaptığı itiraz edilerek takibin durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkil şirket ile davacı şirketin arasında cari hesap sözleşmesi mevcut olduğunu, taraflar arasında herhangi bir mutabakat yapılmadan davacı tarafından girişilen bu icra takibi haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu durumun tarafların ticari defterleri incelendiğinde ispat olunacağını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…Davacı tarafın davalı tarafa verdiği hizmetler sebebiyle faturalar düzenlediği, davalı tarafın faturaları ödemediği, ödenmeyen faturalar için davacı tarafça cari hesaba dayalı icra takibi yapıldığı ve davalı tarafın takibe itiraz ettiği, tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacının davalıdan 25.210,10-TL alacaklı gözüktüğü, ticari defterlerin birbirini doğruladığı ayrıca borç miktarı konusunda tarafların mutabık oldukları, tarafların tacir olmaları sebebiyle takip tarihinden itibaren faiz istenebileceği, asıl alacağın bilirkişi tarafından doğrulandığı ” gerekçesiyle davanın kabulü davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacak 25.210,10 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının cari hesap alacağına istinaden 25.210,10 TL asıl alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporda, ” Davacının takip tarihinde ve 2016 yıl sonu muhasebe kayıtlarında davalıdan 25.210,10-TL alacaklı olduğu, davalının takip tarihinde ve 2016 yıl sonu muhasebe kayıtlarında davacıya 25.210,10-TL borçlu olduğu, davacı ve davalının defter kayıtlarında 25.210,10-TL bakiyede mutabık oldukları, icra dosyasında takip tarihi sonrası için talep edilen faiz oranının doğru olduğu” tespiti yapılmıştır. Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Ticari defterlerin ticari davalara delil olabilmesi için defter sahibinin defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırmış olması ve defterleri usulüne uygun tutulmuş olması defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutmuş bir başka deyişle usulüne uygun olarak tutulmuş defter kayıtlarına aykırı olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi gerekir. Karşı taraf defterlerini usulüne uygun tutmuş olmasına rağmen ve her iki tarafın ticari defterleri birbirine aykırı kayıtlar içerdiği taktirde ispatla yükümlü olan taraf iddiasını başka delillerle ispat etmek zorunda kalacaktır. Somut olayda; atık yağların imhasına ilişkin hizmet ilişkin hizmet verilmesi konusunda taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının cari hesap alacağına dayalı toplam 25.210,10 TL’nin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip başlattığı, takibe itiraz edilmesi nedeniyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili, davacı tarafın ticari teamüllere aykırı olarak hesap mutabakatı yapmadan icra takibinin başlatması dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de taraflar arasında 6102 sayılı TTK’nın 89 vd. maddelerinde öngörüldüğü şekilde yapılmış yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, cari hesap mutabakatının da düzenlemesi zorunlu olmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, davacı ile davalı defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının 25.210,10 TL alacağın, davalının muhasebe kayıtlarından da teyit edildiği, dolayısıyla takip tarihi itibari ile davacı alacağının tarafların ticari kayıtlarındaki mutabakat doğrultusunda 25.210,10-TL olduğu anlaşılmış olmakla davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 430,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 250,65 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi.03/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.