Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1393 E. 2023/721 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1393
KARAR NO: 2023/721
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/236 Esas
KARAR NO: 2019/388
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan 29/06/2013 sözleşmenin”Alıcı’nm Yükümlülükleri” başlıklı 2-a maddesinde; “Sözleşmenin uzaması halinde 01.07.2014 tarihinden itibaren geçerli olacak fiyat aşağıdaki formülün uygulanması ile saptanacaktır” denmek suretiyle 01.07.2014 tarihinden itibaren fiyat artışı yapılacağının açıkça öngörüldüğünü, davacı tarafından davalıya yemek hizmeti sunulduğunu, söz konusu yemek hizmetine istinaden sözleşmenin 2-a maddesi gereğince yapılan artış nedeniyle fiyat farkı faturaları düzenlendiğini ve davalıya gönderildiğini ancak davalının temerrüde düşürülmesine rağmen müvekkiline olan borcunu halen ödemediğini, müvekkilinin 1657 ve 1658 sayılı toplam 20.766,11 TL bedelli faturalar düzenleyerek, davalı borçlu şirkete gönderdiğini, e-fatura sistemi üzerinden gönderilen faturaların “temel fatura” niteliğinde olduğundan davalı tarafından faturaların sistemde kabul edildiğini, ancak akabinde davalının müvekkili şirkete aynı tutarda iade faturası düzenlediğini, söz konusu iade faturalarının müvekkili tarafından Kadıköy …. Noterliği 08.07.2015 tarih … yevmiye no.lu ihtarı ile iade edildiğini, ihtarda müvekkili tarafından düzenlenen 1657 ve 1658 sayılı toplam 20.766,11 TL faturaların bedelinin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren en geç 3 (üç) gün içerisinde müvekkiline ödenmesinin ihtar edilmesine rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyası ile 20.766,11 TL cari hesap alacakları için başlatılan icra takibine borçlu şirketin 14.10.2015 tarihinde itiraz ettiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; haklı davalarının kabulü ile davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, davalı borçlu şirket aleyhine haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalıya devrolunan … San. ve Tic. A.Ş. ile müvekkil şirketin çalışanlarına yemek hizmeti verilmesi konusunda imzalanan 29/06/2013 tarihli sözleşme imzalandığını ancak gerek hijyen gerek hizmet kalitesi ve eksiklerden dolayı müvekkil şirketin memnuniyetsizliği gerek mail yoluyla yazılı ve gerekse yapılan görüşmelerde sözlü olarak dile getirildiğini, … Gıda’nın davacı şirkete devri sonrasında yeni sözleşme dönemi başlangıcında davacı şirket yetkilileri ile bu konular hakkında yapılan görüşmelerde, … Gıda’nın hizmetinden memnuniyetsizlikler ve yaşananlar tekrar dile getirildiğini, sözleşmenin feshi ve yeni dönemde devam etmeme hususunun görüşüldüğünü, yapılan bu görüşmelerin neticesinde, davacı … tarafından …’ın eksikliklerinin giderileceğini, hizmetin kalitesinin arttırılacağını, devir ve birleşme sebebiyle firmanın yenilendiğinin beyanla sözleşmenin feshedilmemesinin istendiğini, yeni dönemde fiyat artışının yapılmaması ve yemek hizmetlerinin iyileşmesi ve söz konusu eksikliklerin giderilmesi üzerine fiyat artışının yeniden görüşülmesi hususunda tarafların anlaşmaya vardıklarını, bu tarihten sonra davacının bir önceki sözleşme dönemindeki ücret esas alınarak kesilmeye devam edilen faturalar taraflar arasındaki bu anlaşmayı kanıtlar nitelikte olduğunu, bu anlaşmaya rağmen davacının vaat ettiği düzeltmeleri gerçekleşmediği için taraflar arasındaki sözleşmenin 11.12.2014 tarihinde müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, sözleşmenin müvekkilinin haklı nedenlerle feshinden sonra davacının kötü niyetli olarak taraflarca yapılan anlaşmanın ispatı olan sözleşme süresince kesilen bu faturaların dışında fark faturaları kesilmesinin kabul edilemez olduğunu, davacının faturaları sehven hatalı olarak düzenlendiğine ilişkin beyanlarının ise söz konusu fiyat farkı faturasının sözleşmenin müvekkil şirketçe feshinden sonra kesilmesi karşısında dinlenmemesi gerektiğini, davacının her 7 günde bir hizmet karşılığı faturanın kesilmesi gerektiğinin yer aldığını, davacının 3065 sayılı KDV Kanunu gereği vergiyi doğuran olayın meydana gelmesine rağmen bunun faturalandırılmamış olmasının, TTK m. 18/2’ye göre basiretli bir tacirden beklenebilecek bir durum olmadığının ortada olduğunu, taraflar arasında artış yapılmayacağına dair faturalarla ve ticari defter ve kayıtlarla açık anlaşmaya rağmen, davacının, sözleşmenin feshiyle birlikte kötü niyetli olarak aradaki farkı talep etmesinin ve bu haksız tutara ihtar tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin kabul edilemez olduğunu beyanla, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı aleyhine takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, defterlere göre davacı takip tarihi itibariyle davalıdan 20,766,11-TL alacaklıdır. Davalı defterleri ise, usulüne uygun tutulmuş olup, sahibi lehine delil niteliğinde olup, defterlere göre davalının davacıya borcu bulunmamaktadır. Defterler arasındaki fark davacı tarafından davalıya keşide edilen 19.868,63.-TL bedelli ve 897,48 TL bedelli fiyat farkı faturalarıdır. Davacı tarafından keşide edilen fiyat farkı faturası davalı tarafça e-defter işleyişi gereği defterlere işlendikten sonra davacıya iade olarak gönderilmiştir. Taraflar arasında bu faturalardan önce fiyat farkı faturası bulunmamaktadır. Yine, taraflar arasında fiyat farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmayıp bu konuda fiili bir uygulama da bulunmadığından her iki fatura da borç hesabında dikkate alınmamıştır. Diğer yandan davacının fiyat farkı faturalarını hangi faturalara istinaden kestiğine ilişkin herhangi bir belge de dosyaya sunulmamıştır. dolayısıyla davacının dava konusu faturalara dayalı alacak iddiasını kanıtlayamadığı, bunun yanında davacı icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat talebinde haklı görülmediği anlaşılmakla davanın reddine , davalının tazminat talebinin reddine ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmede 01/07/2014 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde uygulanması gereken fiyat artışının sehven unutulduğunu, ancak fiyat artışının sözleşme ile kararlaştırıldığını, önceki dönemde verilen hizmetten, sözleşmenin feshedildiği dönemden itibaren verilen hizmete ilişkin fiyat farkın tespitinin mümkün olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan 2 adet fiyat farkı faturasına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, sözleşmenin feshedildiği 21/12/2014 tarihinden sonra düzenlenen fiyat farkı faturalarından kaynaklanmaktadır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü .. E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının cari hesap ve fiyat farkı faturasına istinaden 20.766,11 TL asıl alacak 417,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.184,03 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda; taraflar arasında davalıya yemek hizmeti verilmesi konusunda 29/06/2013 tarihli sözleşme imzalandığı, alıcının yükümlülüğü başlıklı sözleşmenin 2. maddesinde, sözleşmenin uzaması halinde 01/07/2014 tarihinden itibaren geçerli olacak birim fiyatının sözleşmede belirlenen formülün uygulanması ile saptanacağı kararlaştırılmış olup davacı tarafça, 01/07/2014 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde uygulanması gereken fiyat artışının sehven uygulanmadığından bahisle 01/07/2014 tarihinden itibaren fesih anına kadar verilen hizmete ilişkin 21/12/2014 tarihli KDV dahil 19.868,63 tutarlı e-fatura ile sözleşmenin feshinden sonra 22/12/2014- 27/12-2014 döneminde verilen hizmete ilişkin 28/12/2014 tarihli 10.422,86 TL tutarında e-fatura düzenlendiği, faturaların davalı tarafça kabul edilmeyerek 21/12/2014 tarihli KDV dahil 19.868,63 TL tutarlı fatura yönünden yasal süresi içinde 02/01/2015 tarihli, 22/12/2014- 27/12-2014 döneminde verilen hizmete ilişkin 28/12/2014 tarihli 10.422,86 TL tutarlı faturanın fiyat farkından kaynaklanan kabul edilmeyen 897,48 TL’lik kısma ilişkin 06/01/2015 tarihli iade faturaları düzenlenmiştir. Davacı taraf her ne kadar 01/07/2014 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde uygulanması gereken fiyat artışının sehven unutulduğunu, ancak fiyat artışının sözleşme ile kararlaştırıldığını ileri sürmüş ise de sözleşme süresi boyunca verilen hizmete ilişkin faturalandırmanın haftalık yapıldığı, faturaların bizzat davacı tarafça düzenlendiği ve ihtirazı kayıt sunulmadan ödemenin kabul edildiği, sözleşme davalı tarafça feshedildikten sonra fiyat farkı faturasının düzenlendiği görülmüştür. O halde, tacir olup basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davacı şirketin, sözleşmenin uzatıldığı dönemde de, önceki dönemde kararlaştırılan birim fiyatının devam edeceği kabul edildikten ve buna göre haftalık faturalar düzenlendikten sonra, sözleşmenin davalı tarafça feshedilmesi üzerine fiyat farkı faturası düzenlemesi hukuka uygun görülmemiştir. Ancak mahkemece, taraflar arasında fiyat farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmayıp bu konuda fiili bir uygulama da bulunmadığından her iki fatura da borç hesabında dikkate alınmamış ise de, sözleşmenin uzatıldığı döneme ilişkin fiyat farkının uygulanmasına ilişkin sözleşme bulunmaktadır. Yalnız uzatılmış döneme ilişkin fiyat farkının taraflarca uygulanmadığı, önceki dönemde kararlaştırılan birim fiyatı üzerinden hizmet ilişkisinin devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilmesi nedeniyle istinaf yasa yoluna başvuran davacı aleyhine takdir olunacak vekalet ücretinin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı tarih itibariyle mi yoksa hükmün yeniden tesis edildiği yeni karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca mı hesaplanacağı uygulamada tartışma konusu yapılmış ise de asıl hükümde yargılama gideri olarak hükme bağlanan vekalet ücreti , asıl hükme bağlı fer’i nitelikte bir karardır. Bu sebeple istinaf yasa yolu başvurulması sonucunda KALDIRILAN bir hükümde fer’i nitelikte olan vekalet ücreti usuli kazanılmış hak doğurmaz. Nitekim Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 19.07.2011, 2011/5512-9527 sayılı ilamında ”… mahkemece hükmün yedinci bendinde aynen ”bozmadan önce birinci kararla taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdir edilmediğinden bu konu da temyiz bulunmadığından ve taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğunda taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına aynı nedenle yargılama giderlerinin davacılar üzerine bırakılmasına ”denilmiştir. Dairemizce, mahkemenin ilk kararı üzerine belirlenen bozma nedenlerine göre yeni bir hüküm kurulması gerekeceğinden , bozma ilamı vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden taraflar lehine kazanılmış hak oluşturmamaktadır. Bu durumda, davaların kabul veya red durumuna göre taraflar lehine ve aleyhine olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken bu hususta yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir …” belirtilmektedir. Yargılama gideri arasında, yer alan vekalet ücreti Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanır. Bu halde, vekil ile müvekkilin kendi aralarında düzenlenen yazılı ücret sözleşmesi uyarınca belirlenen ücret değil, davadaki sonuçlara göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenmektedir. 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrasında, Avukatlık Kanunun 168/3 maddesi şu şekilde düzenlenmiştir. ”Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” Dairemizce davacı vekilinin süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise, resen gözetilmek suretiyle yapılan inceleme sonucunda; mahkeme kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA, dairemizce ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA karar verilmesi nedeniyle dairemizce oluşturulan karar tarihi nazara alınmak suretiyle vekalet ücretinin belirlenerek hüküm oluşturulmuştur. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin aykırılık yönünden yapılan inceleme sonucunda gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, HMK 355 maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda gerekçe yönünden HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca ile, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/236 Esas, 2019/388 Karar sayılı ve 04/04/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın REDDİNE, a-Davacı her ne kadar takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine, b-Alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ilam harcın, peşin yatırılan 248,72 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 68,82 TL’nin istemi halinde davacı tarafa iadesine,c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,ç-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,d-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, e-Karar kesinleştiğinde gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya İADESİNE. İstinaf İncelemesi Yönünden;3-İstinaf başvurusunun kabul sebebine göre başvurma harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,4-İstinaf başvurusunun kabul sebebine göre istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nun 362/1a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/05/2023