Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1388 E. 2023/863 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1388
KARAR NO: 2023/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/408
KARAR NO: 2019/794
DAVA TARİHİ: 25/04/2017
KARAR TARİHİ: 24/09/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin temizlik hizmetleri ile ilgilenen bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasındaki sözleşme ile müvekkili şirketin, davalı şirkete temizlik hizmeti sunduğunu, temizlik hizmetinin davalıya ait adreste ve aynı binada faaliyet gösteren grup şirketlerinin bulunduğu binaya verildiğini, bu sözleşme kapsamında verilen hizmetler gereği müvekkili şirket tarafından davalıya her ay düzenli olarak fatura kesildiğini ancak icra takibine konu yer alan ve davalı borçlu şirkete teslim edilmiş olan fatura bedellerinin bir kısmının eksik ödendiğini, bir kısmının ise hiç ödenmediğini, bu faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirket herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili şirketinin muhasebe kayıtlarında davalı şirketin 17.637,21 TL müvekkili şirkete borçlu olduğunu belirterek icra takibine haksız ve kötüniyetli itirazın iptalini, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 16/02/2016 tarihinde sözleşme akdedildiğini, davacı işbu sözleşme uyarınca tüm bina genelinde yerine getirdiği temizlik hizmetleri bakımından, yine bu sözleşme uyarınca aylık bir sabit ücret aldığını, davacı temizlik hizmetini … Plaza içinde çalışan aynı grup içinde faaliyet gösteren şirketlere sunduğundan, ödeme de sözleşmeye uygun olarak işbu şirketler tarafından iş hacimleri oranında yapıldığını, yani aynı sabit ücret … şirketleri arasında bu yolla paylaşılarak ödediğini, bu sözleşme kapsamında verilen hizmetler bakımından her ay düzenli olarak müvekkili şirket tarafından davacıya ödeme yapıldığını, davacının 16/02/2016 tarihli sözleşmenin içerisinde olan hizmetler bakımından ayık sabit ücretle çalıştığını, müvekkilinin söz konusu sözleşme ile üzerine aldığı hizmetlerin dışında ve bunlardan ayrı olarak bir hizmet almadığını, davacının davaya konu icra takibi haksız kazanç teminine yönelik ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin kendisinden fazla ödeme alındığını farkettikten sonra davacı alacaklıya ödeme yapmayı durdurduğunu, davacı tarafın, müvekkilinden alacaklı olmadığını, bilakis müvekkilinin zararına haksız kazanımı dolayısıyla müvekkiline borçlu olduğunu beyan ederek, haksız ve mesnetsiz davasının reddini ve kötüniyetli davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Taraflar arasında düzenlenen 16.02.2016 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde davacı tarafça yapılacak temizlik işinin kapsamının tanımlandığı, … sözleşmenin 6. maddesinde ise; her temizlik personeli için 3.200-TL+KDV ödeme yapılacağının belirlendiği, davalı yanın şirket metrekaresinin tüm alanın %36,68’i olarak belirlendiği nazara alındığında sözleşme kapsamında yer almasına rağmen; …18.890,95-TL’lik işin mükerrer olarak faturalandırıldığı, davalı yan her ne kadar davacı tarafça düzenlenen faturaları davalı yan ticari defterlerine işlemişse de; davacı yanın taraflar arasındaki sözleşme kapsamına rağmen 18.890,95-TL + KDV = 22.291,32-TL’lik kısma ilişkin mükerrer talebi söz konusu olduğundan, davalı taraftan takip konusu alacak isteminde bulunamayacağı anlaşılmış, bu nedenle davacı yanın itirazın iptali talepli davasının reddi ile davacı yanın takipte kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen ücretin yalnızca sabit çalıştırılan işçi ücretleri olup yapılan ekstra işlerin ücretlerinin belirlenmediğini, tarafların 8 yıl boyunca birlikte hizmet sözleşmesi çerçevesinde çalıştıklarını ve tüm bu yıllar boyunca süregelen uygulama gereği, yapılan ekstra işlerin davalının da bilgisi dahilinde işin yapıldığı ayın faturasına yansıtıldığını, davalının 8 yıl boyunca bu duruma herhangi bir itirazı olmadığını, davalının kesmiş olduğu fiyat farkı faturalarına süresinde itiraz edildiğini, her iki tarafın defterlerine göre müvekkili alacaklı olmasına rağmen, soyut iddialar mahkeme tarafından kabul edilerek davanın reddedilmesinin hayatın olağan akışına ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda taraflar arasındaki mutabakatlardan, maillerden ve faturalandırmaların tamamının davalı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığından ve bunlara süresinde itirazda bulunulmadığından açıkça bahsedildiğini, yine raporda davalı şirket yetkilisinin mailler yoluyla faturalar için onay verdiği ve hatta mutabakat için onay istediği, bu yetkilinin yaptığı işlemlerin davalı şirketi bağlayacağı yönünde de Yargıtay kararlarına yer verildiğini, bu açıklamalar uyarınca müvekkili şirketin davalı şirkete fazla fatura kesmediğini, sadece yaptığı işin bedelini davalı şirketin bilgisi dahilinde faturalandırdığını, yine davalı tarafın fazla ödendiğini iddia ettiği rakamların içerisinde sabit çalıştırılan işçilerin sözleşmede sayılan işlerin dışında kalan işlerde kullandırılması halinde işçilere ödenen yevmiyelerin de bulunduğunu, dış cephe temizliği sabit çalışan işçiler tarafından yapılmadığı ve teknik beceri/alet gerektirdiğinden yapılamayacağı için sadece dış cephe konusunda kabaca bir hesap yapılacak olursa 22.000 TL rakama tekabül ettiğini, ayrıca faturaların ne şekilde kesileceğini davalı tarafından müvekkiline bildirdikten sonra faturaların bu bildirime göre müvekkili şirketçe kesildiği için yanlışlıkla ödeme yapıldığı iddiasının hukuken geçersiz olduğunu, neticeten davalının ücretsiz yapılması gerektiğini savunduğu işlerin ücretsiz yapılması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan davanın kabulünün gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından “genel temizlik hizmet bedeli” açıklamalı 6 adet fatura nedeniyle toplam 17.637,21 TL tutarında alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %10,75 ve değişen oranlardaki faiziyle birlikte tahsili talebiyle 31/03/2017 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı tarafından yasal süre içerisinde itiraz edildiği ve eldeki davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal sürede açıldığı tespit edilmiştir. Somut olayda ihtilaf, davacı tarafından sözleşme bedeline dahil olan işler nedeniyle ayrıca bedel tahsil edilerek mükerrer tahsilat yapılıp yapılmadığı ve bu nedenlerle davacının takibe konu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Taraflar arasında 16/02/2016 tarihli “Temizlik Hizmetleri Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmede davacı “Hizmet Veren”, davalı ise “Hizmet Alan” olarak anılmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesinde, davacı tarafça yapılacak temizlik işinin kapsamı belirlenmiştir. Bu maddeye göre yapılacak temizlik hizmeti; -Plazadaki ofis katları dış alan çatı tüm kapalı otopark alanları, -Tuvaletler, -Tüm dış cephe dış cephe çatı camları, -Terasları açık ve kapalı otoparkları,-Mazgal ve su giderleri,-İç ve dış mekanlarda bulunan tüm dikey yatay ve kapalı ortak alanların temizliği,-Teknik mahaller, -Bazı lokasyon işlerinin desteği,-Çöplerin toplanması, -Arşive inecek ve çıkacak malzemelerin taşınmasına destek,-… Plaza’ya dışarıdan gelecek malzemelerin ilgili birimlere sevki, -… Plaza’dan dışarıya gönderilecek malzemelerin taşınması” olarak belirtilmiştir. Hizmet Verenin Görev Ve Sorumlulukları başlıklı 3.maddenin 37 no.lu bendinde “…Çatı ve dış alan cam temizliği için kullanılacak vinç, diğer makine ve araçların ücreti ve tedariki Hizmet Veren’e aittir.”, İşe Başlama Tarihi ve Süresi başlıklı 5.maddesinde; “Bu sözleşme 16/02/2016 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 1 yıl süre ile akdedilmiştir. Birinci yılın sonunda 16/02/2017 tarihinde, Hizmet Alan’ın hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğini, Hizmet Veren kabul ve taahhüt eder. Sözleşme süresi sonunda 16/02/2017 hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erecektir.”Mali Hususlar başlıklı 6.maddesinde; “Beher temizlik personeli 3.200 TL + KDV ödeme yapılacaktır. Bu ücretlere tüm yasal yükümlülükler, kıdem tazminatları, yemek, yol, iş elbiseleri, iş güvenliği, mali mesuliyet sigortası giderleri dahildir… Toplam 5 temizlik personeli ile hizmet verilecek olup, 1 tanesi bayan temizlik görevlisi olacaktır.” hükümlerine yer verilmiştir. Davalı vekili tarafından keşide edilen Beşiktaş … Noterliği’nin 26/01/2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; taraflar arasında akdedilen 16/02/2016 tarihli sözleşme uyarınca taahhüt edilen hizmetler için müvekkili şirkete 2016 yılı içerisinde belirli dönemlerde faturalar kesildiği ve bu faturaların karşılığı olan ödemelerin düzenli olarak yapıldığı ancak kesilen faturalar ve yapılan ödemeler incelendiğinde sözleşme gereğince yapılması taahhüt edilen ve sözleşme kapsamı fiyata dahil olan plazadaki ofis katları, dış alan, çatı, tüm kapalı otopark alanları, tüm dış cephe, dış cephe çatı camları, terasları, açık ve kapalı otoparkları temizlik hizmetleri için de fatura kesildiği görüldüğünden, fazladan kesilen ve ödenen 57.775,00 TL’nin ihtarnamenin keşidesinden itibaren 3 gün içerisinde iadesi talep edilerek aksi takdirde sözleşmenin tek taraflı olarak haklı nedenle feshedileceği bildirilmiş, ayrıca taraflar arasındaki sözleşme 16/02/2017 itibariyle sona erecek olup sözleşmenin yenilenmeyeceği hususları ihtar edilmiştir. Davalı ve dava dışı 3.kişiler (… Holding A.Ş. … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., …) vekili tarafından keşide edilen Beşiktaş …. Noterliği’nin 26/01/2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; her bir keşideci tarafından ayrı ayrı düzenlenen fiyat farkı faturalarının iadeli taahhütlü mektupla gönderilmesine rağmen tebliğ alınmadığı belirtilerek, faturaların 3 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiş, ekte yer alan davalı tarafından düzenlenen faturanın 07/04/2017 tarihli R-215236 seri-sıra no.lu “fiyat farkı bedeli” açıklamalı KDV dahil 22.329,42 TL (KDV hariç 18.923,24 TL) bedelli olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından ise Beyoğlu … Noterliği’nin 26/04/2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile söz konusu faturalar iade edilmiştir. Mali müşavir bilirkişiden alınan 25/05/2018 tarihli raporda özetle; taraflara ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacının kendi ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıdan 67.637,21 TL alacaklı göründüğü, bu bedelin içinde teminat mektubunun nakde çevrilmesinden kaynaklanan 50.000,00 TL’nin de yer aldığı, bu bedelin düşümü ile davacının alacaklı olduğu tutarın takiple uyumlu 17.637,21 TL olduğu, yine davalı kayıtlarının da aynı bakiyeyi verdiği ancak davalının takipten sonra 07/04/2017 tarihinde davacıya 22.329,42 TL tutarında fiyat farkı faturası keşide ederek, davacıdan 4.692,21 TL alacaklı duruma geçtiği, söz konusu fiyat farkı faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı belirtilmiştir. Mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 13/02/2019 tarihli ek raporda özetle; Davalının fiyat farkı faturalarına konu ettiği tutarın dayanaklarını ve hesaplama yöntemini dilekçelerinde açıkça ortaya koymadığı, davalının öncelikle fiyat farkı faturalarına konu tutara nasıl ulaştığını açıklaması gerektiği, bununla birlikte davacının vermiş olduğu hizmetlerin tamamının, sözleşmenin 2.maddesi kapsamında olduğu yönündeki davalı savlarının kabul edilmesi halinde, davalı şirket metrekaresi tüm alanın %36,68’i olarak belirlendiğinden sözleşme süresine sadece sabit personel ücreti toplamı 202.709,34 TL’nin %36,68’ine isabet eden 74.353,79 TL’lik tutardan davalının sorumlu olması gerekeceği, buna göre davacının KDV hariç 100.820,49 TL – 74.353,79 TL = 26.466,70 TL fazla ücret tahakkuk ettirmiş olacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Aynı bilirkişi heyetinden alınan 31/05/2019 tarihli 2. ek raporda ise; taraflar arasında sözleşmede yer aldığı halde davacı tarafından toplam 18.890,95 TL mükerrer hakediş tahsil edildiği, bu durumda davacının takipte talep edebileceği bir alacaktan bahsedilemeyeceği, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu e-posta yazışmalarına göre her bir fatura kesilmeden önce puantajların ve tahakkuk eden ücretin bildirildiği ve onaylandıktan sonra faturanın keşide edildiği, bu anlamda söz konusu puantajlara davalı çalışanlarınca verilen onaydan sonra keşide edilen faturalara da takip tarihine kadar herhangi bir itirazda bulunulmamış olması hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğunu yönünde rapor düzenlenmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…” şeklindedir. Somut olayda, davacı tarafından düzenlenen faturalar davalı tarafça kabul edilmiş, 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmeyerek ayrıca defterlerine kaydedilmiş olduğundan, ispat külfeti davalı üzerindedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin dava konusunu ilgilendiren hükümlerine yukarıda yer verilmiştir. Sözleşme uyarınca “Plazadaki ofis katları dış alan çatı tüm kapalı otopark alanları, Tüm dış cephe dış cephe çatı camları, Terasları açık ve kapalı otoparkları, İç ve dış mekanlarda bulunan tüm dikey yatay ve kapalı ortak alanların temizliği, Arşive inecek ve çıkacak malzemelerin taşınmasına destek, … Plaza’ya dışarıdan gelecek malzemelerin ilgili birimlere sevki, … Plaza’dan dışarıya gönderilecek malzemelerin taşınması” işleri davacı tarafından verilecek hizmetlere dahil olup, sözleşmede verilecek tüm hizmetler için tek fiyat belirlenmiştir. Buna rağmen davacı tarafından sözleşme bedeline dahil olan bir kısım hizmetler için ayrıca fiyatlandırma ve tahsilat yapılmıştır. Bu durumda davacı tarafından mükerrer hizmet bedeli tahsil edildiği açık olup, savunma davalı tarafça ispatlandığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. çıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/05/2023