Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1375 E. 2020/207 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1375
KARAR NO : 2020/207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI : 2018/260 esas, 2019/1170 karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İflas)
DAVA TARİHİ: 01/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin yakıt satıp, parasını alamadığını, bu nedenle İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalının aleyhine icra takibini başlattıklarını, icra takibine davalının itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini; aynı dosya üzerinden bu kez davalımıza “iflas yoluyla takip ödeme emri” gönderdiklerini, davalının 7 günlük yasal süre içinde bu takibe de itiraz etmediğini ve iflas yoluyla takibinde kesinleştiğini belirterek; davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin borca batık olmadığını, kaldı ki, davacı şirkete de borçlu bulunmadığını; ticari defter ve kayıtları incelenirse davacıya borçlu olmadıklarının ortaya çıkacağını savunmuş; bilahare yargılama sürecinde ayrıca depo emrinden rücu edilmesini talep etmiş; söz konusu borç gerçekse bundan sorumlu olan şirketin bir başka ticari şirket olan T…g Ltd.’ye ait olduğunu; her iki şirketin farklı bulunduğunu; buna ilişkin yargı kararı da bulunduğunu belirterek, müvekkili yönünden davanın husumetten de reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/10/2019 tarih, 2018/260 E. 2019/1170 K. sayılı ilamı ile; “…Toplanan tüm bu deliller çerçevesinde; davalı aleyhine önce genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacının bunun üzerine İİK’nun verdiği imkan ile takip yolunu değiştirip, iflasa tabii olan davalımıza bu kez iflas yoluyla adi takibe ilişkin ödeme emri gönderdiği, davalının buna da itiraz etmediği ve iflas yoluyla takibinde kesinleştiği; davada yasal prosedürler gereği işlemlerin tamamlandığı; depo miktarının tespit ettirilip, davalıya tebliğ edildiği, davalının depo emrini yerine getirmediği görülmekle, yasal şartların gerçekleştiği” gerekçesiyle,”Davanın Kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil nosu ile kayıtlı olan …’nin İİK’nun 158/2 maddesi uyarınca İFLASINA, İflasın 10/10/2019 tarihi saat 14:04 itibariyle açılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı vekiline 18/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 28/11/2019 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya ödemesi gereken herhangi bir borcu bulunmadığı halde iflasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılama kapsamında dosyaya sunulan beyan ve deliller değerlendirilmeksizin iflas kararı verildiğini, gerek icra dosyasında takibe dayanak olarak konulan faturalarda gerekse bilirkişi incelemesi neticesinde görüldüğü üzere borçlunun müvekkili şirket olmadığını, … Ltd.’nin borçlu olduğunu, eğer bir borçtan bahsedilecekse, davacının bu taleplerini ticari ilişki içerisinde bulunduğu …Ltd’ye yöneltmesi gerektiğini, takibe dayanak teşkil eden faturaların da … Ltd’e kesilmiş olup müvekkil şirkete karşı açılmış olan, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/45 dosyasından verilen kararda, fatura borçlusunun müvekkil şirket değil… Ltd. olduğundan pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi ile de ispatlandığını, iş bu dava dosyasından da pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, müvekkilinin iflasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmamakla birlikte iflasına karar verilebilmesi için gerekli araştırmaların yapılmadığını, eksik inceleme neticesinde iflas kararı verildiğini, müvekkili şirketin borca batık ya da ödeme güçlüğü içerisinde de bulunmadığını, ticari defterlerinin incelenmesi talep edilmesine rağmen mahkemece araştırma ve inceleme yapılmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığı tutarı ödememesi sebebiyle iflasına karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/260 Esas ve 2019/1170 Karar sayılı kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nun 154 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, iflas yoluyla takibin kesinleşmesi sonucu açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı İİK’nın 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Somut olayda davacı vekili, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı takip dosyasında davalı/borçlu … Sanayi Ve Ticaret AŞ (“…” gemisi donatanı … Ltd’ye izafeten kendi adına asaleten) ve dava dışı borçlu … San ve Tic. Ltd. Şti (“…” gemisi donatanı … Ltd’ye izafeten kendi adına asaleten) aleyhine 68.185,00 USD fatura alacağı,57.746,16 USD geçmiş gün faizi, 48.500,00 USD fatura alacağı, 41.074,85 USD geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 215.506,01 USD alacağın (116.685,00 USD asıl alacak, 98.821,01 USD işlemiş faiz olmak üzere), asıl alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren aylık % 3,5 sözleşmesel faiz uygulanmak suretiyle tahsili istemiyle 11/08/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmış, ödeme emri davalıya 15/10/2016 tarihinde tebliğ edilerek itirazsız kesinleşmiş, davacı vekili borçlular hakkındaki takibi, iflas yolu ile takip olarak değiştirmiş ve icra müdürlüğünce 31/01/2018 tarihinde aynı miktar üzerinden iflas yoluyla adi takibe ilişkin yeni ödeme emri düzenlenerek 10/02/2018 tarihinde davalı/borçluya tebliğ edilmiş, davalı/borçlunun 7 günlük yasal süre içerisinde takibe itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi “Küçükyalı … Mah. … Cad. … Sk. No…. Maltepe/İstanbul” olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İİK’nın 156/3. fıkrasında “Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.”, İİK’nın 156/4.fıkrasında ise “İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı tarafından iflas ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde iflasın istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 10/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 01/03/2018 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK 160.maddesi gereğince davacı şirket tarafından iflas avansı 08/01/2019 tarihinde yatırılmıştır. İİK’nın 158.maddesinin göndermesi ile İİK’nın 166/2 fıkrasında belirtilen usule göre mahkemece gerekli ilanlar yapılmış, iflas davası 11/02/2019 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 08/03/2019 tarihinde … gazetesinde ilan edilmiştir. Ancak davalı şirket unvanı … olmasına rağmen ilanlar …AŞ olarak yapılmıştır. İİK’nın 158.maddesinde “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” düzenlemesi ile iflas yoluyla takipte, iflas davasının yargılama usulü belirlenmiştir. İİK’nın 166.maddesinde “İflas kararı, iflas dairesine bildirilir. Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz.” düzenlemesi yer almaktadır. İflas yolu ile takibin kesinleşmesi üzerine bu durum ilan edilir ve üçüncü kişiler, ilanı izleyen on beş gün içinde davalının iflasını gerektiren bir hal olmadığını ileri sürerek, itiraz ve davaya müdahale edebilirler. Yapılacak ilan kamu düzenini ilgilendirmekte olup, iflası istenen gerçek takip borçlusu kim ise, ilanda da o kişinin/şirketin belirtilmesi gerekir. İlanın usulüne uygun yapılmaması halinde iflası talep edilen borçlunun alacaklıları, iflas davasından haberdar olamayacağından bu durum hak kaybına uğramalarına neden olabilir. Takip itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan muvazaalı işlemlerin önlenmesi, müdahil olabileceklerin iflas davasından haberdar olmaları, müdahil alacaklılara itiraz hakkı tanınması ancak usulüne uygun yapılmış bir ilanla mümkündür. Somut olayda ise yapılan ilanlarda borçlu şirket unvanının yanlış yazılmış olması sebebiyle usulüne uygun olarak yapılmış bir ilandan söz edilemez. Kaldı ki borçlu şirketin unvanının değiştiğine dair bir delil de yoktur.Açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen iflas kararı usul ve yasaya aykırı olup, İİK 166.maddesine uygun olarak ilanlar yapılarak karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/260 Esas 2019/1170 Karar sayılı 10/10/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 ve 355. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 121,30 TL başvuru harcının Hazineye irad kaydına 44,40 TL karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/11/2020