Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1372 E. 2020/218 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1372
KARAR NO : 2020/218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/920 Esas
KARAR NO : 2019/1108
KARAR TARİHİ: 11/11/2019
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işletmesi altında bulunan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Çevre Otoyolu’nu kullanan davalının, kullanım ücretini ödemediğini, bedeli ödenmeyen geçiş ücretleri ve bu ücretlere ait yasal cezaların tahsili amacıyla davalı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görüleceği yerin genel yetki kuralı içerisinde davalının ikametgahı olan Esenyurt ilçesinin bağlı olduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan mahkemenin yetkisine itiraz ettiğini, ihlalli geçişe konu … plaka sayılı araçların geçiş dönemlerini kapsar şekilde 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu yapımını üstlenmiş olan davacının taşeronlarına kiralandığını, alacaklı olduğunu iddia eden karşı tarafın taşeron araçlarına muafiyet sağlanmakta olduğunu, bu durum kiralayan taşeron şirketler tarafından müvekkil şirkete bildirildiğini ayrıca imzalanan kira sözleşmelerine göre trafik cezaları le OGS, HGS ve bütün mali sorumluluktan kiralayana ait olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmemiş olması, takibin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğunu göstermeyeceğini, taraflar arasındaki uyuşmazlık mal varlığına ilişkin olmayıp bir hizmetin verilmesine ilişkin olup yetki sözleşmesi de bulunmadığına göre somut olayda sözleşmenin ifa yerinin yetkili olduğuna ilişkin …nun 10.maddesinin uygulama yeri bulunmadığını, Türk Borçlar Kanununun 89. maddesinde yer alan düzenleme ile para borçlarının ifa yerine göre yetkili mahkemeyi belirleme esası getirildiğini ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında belirtildiği gibi para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının, borçluya verdiği bir miktar paranın iadesi talebini içeren karz sözleşmesinden doğan borçlarla sınırlı olduğu kabul edildiğini, somut olaydaki uyuşmazlık karz aktinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmayıp, otoyol geçiş ihlalinden kaynaklanan alacağa ilişkin bulunduğundan, davalının ikametgahının (muamele Merkezi) bulunduğu Esenyurt ilçesinin Bakırköy Adli Yargı sınırları içerisinde olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazı yerinde görülerek mahkemenin yetkisizliğine dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; icra dairesinde sadece borca itiraz edilip, icra dairesinin yetkisine itiraz olmaması nedeniyle icra dairesinin yetkili hale geldiğini, icra dairesinin yetkili hale gelmesiyle, o yargı çevresinde bulunan mahkemelerinde açılan icra takibinin iptali davalarına bakmaya yetkili hale geldiğini, ayrıca TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10.maddesi uyarınca, alacaklı davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer İcra dairelerinin de yetkili olduğunu, bununla beraber 3. Köprünün de İstanbul da olduğundan davalı borçlu köprüden geçtiği anda muamelenin kurulduğunu bu sebeple muamelenin kurulma yeri olan İstanbul mahkemelerinde yetkili olduğu belirtilerek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2017/39708 Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine, ihlalli geçişe dayalı, 51.138,05 TL asıl alacak, 3.861,33 TL faiz, 695,05 TL KDV olmak üzere toplam 55.694,43 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket vekili, yasal süre içerisinde, borca itiraz ettiği, davacının ise, İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, mahkemenin yetkili olup olmadığına ilişkindir. Davalı süresi içerisinde sunduğu cevap dikçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ancak icra takibinde yetki itirazında bulunmamıştır. Ancak borçlu icra takibinde yetki itirazında bulunmamış ve yalnızca borca itiraz etmiş olsa bile, alacaklının açtığı itirazın iptali davasında yetki itirazını ileri sürebilir. Yargıtay 20. HD. 2019/5391 Esas 2019/7167 Karar 05/12/2019 tarihli kararında ifade edildiği üzere “…Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak İstanbul İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır.” Kaldı ki itirazın iptali davasının takibi yapılan icra dairesinin yetki çerçevesinde açılacağını gösteren bir yasal düzenleme de yoktur.2004 sayılı İİK.nun 50. maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir. Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu, alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlık mal varlığına ilişkin olmayıp bir hizmetin verilmesine ilişkin olduğu, yetki sözleşmesi de bulunmadığına göre somut olayda sözleşmenin ifa yerinin yetkili olduğuna ilişkin …nun 10.maddesinin uygulama yeri bulunmadığını ve 6098 Sayılı TBK’nun 89.maddesinde yer alan para borçlarında ifa yerine ilişkin kuralın, konusu alacaklının borçluya verdiği bir miktar paranın iadesi talebini içeren karz sözleşmesinden doğan borçlarda geçerli olacağını belirtmiş ise de; taraflar arasında, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılması hususunda sözleşme ilişkisi kurulmuş olup, davaya konu alacak da taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden doğmaktadır. HMK 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı, taraflarca inkar edilmeyen akdi ilişkiden kaynaklanan verilen hizmetin parasal karşılığı olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Diğer bir ifade ile davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu hizmet karşılığında davacının borcu para borcudur. TBK 89/1 maddesi uyarınca borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Bu sebeple mahkemenin, Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1 maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz (ödünç) akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğu yönündeki değerlendirmesi yerinde görülmemiştir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25/04/2018 tarih 2017-19-902 Esas 2018/973 Karar sayılı ilamında bu husus ” HMK’daki yetki kuralları ilâmsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’ nın 6. maddesine göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı fatura konusu edilen malların teslim edildiği hâlde bedelinin ödenmediğini belirterek iddia ettiği alacağı için takip başlatmıştır. Davalıya ilâmsız icra takibine dayanak Örnek: 7 Ödeme Emri gönderilmiştir. İlâmsız icra takibi yalnız para alacakları için geçerli olacağından, davanın dayanağı icra takibinin de para alacağına ilişkin olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişki inkâr edilmemiş olup, dosya kapsamına göre sözleşmenin ifa edileceği yer de açıkça belirlenmediğinden davacı, yerleşim yeri olan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Bu nedenle mahkemece, Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde her alacağın sonuçta bir para ödemesine dayanabileceği, Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz (ödünç) akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulünün gerektiği, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini hâlinde; para borçlarıyla ilgi tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğuracağı, HMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralların da ihlal edilmiş olacağı, alacak talebinin konusunun teslim edilmiş mal olduğundan direnme kararının yerinde olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.Davacı vekili müvekkil şirketin yerleşim merkezinin İstanbul/Sarıyer olduğunu iddia etmiş ise de dairemizde incelenen emsal dosyalara ibraz edilen Ticaret Sicil Gazetesi suretinde görüldüğü üzere, takip tarihi itibariyle davacı şirketin merkezin Çankaya/Ankara’da olduğu, takipten sonra 25/01/2019 tarihli Genel Kurul Kararına istinaden şirketin merkezi Sarıyer/İstanbul’a nakledildiği anlaşılmıştır.Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasında yetkili mahkeme; HMK’nun 6 maddesi uyarınca davalının yerleşim yerinin bulunduğu Esenyurt ilçesinin bağlı olduğu yargı alanındaki Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi, TBK’nın 89. Maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin bulunduğu Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu gözetilerek HMK 10. Madesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin bulunduğu icra dairesidir. Taraflar arasında sözleşme (hizmet); davacının işlettiği, 3. Köprü ve bağlantılı otoyoldan geçilmesine ilişkindir. O halde sözleşmenin ifa yeri davacının hizmet aldığı köprü ve otoyol gişelerin bulunduğu yargı çevresidir. İhlalli geçişlere ilişkin kayıtlar incelendiğinde akdin ifa yeri hizmetin verildiği yer İstanbul yargı alanı içerisinde olduğundan, davalının yetkiye itirazı yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, mahkemenin işin esasına girerek bir karar vermesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine kararı verilmesi hatalı olduğundan HMK’nın 353/1.a.3 bendi uyarınca sair itirazlar incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/920 Esas, 2019/1108 Karar sayılı 11/11/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca alınması gereken 121,30 TL başvuru harcının HAZİNEYE irat kaydına, 5-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE,6-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.c bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/11/2020