Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1347 E. 2023/501 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1347
KARAR NO: 2023/501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/888
KARAR NO: 2019/714
TARİHİ: 12/07/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Müvekkilinin 30.02.2012 tarihinde devir yoluyla kooperatif ortağı olduğunu, devreden kişinin verdiği belgelere göre kooperatiften bir adet villa alması gerektiğini, ancak kendisine 28.07.2016 tarihli kura çekiminde villa değerinin çok altında bir dairenin isabet ettiğini, tapusunun verilmesinden sonra da kooperatiften istifasının istediğini, 21.177,31 TL aidat borcunun olduğu iddiasıyla ortaklıktan ayrılmaya zorlandığını, itirazı kayıtla istenen parayı ödediğini ve villa hakkının verilmemesinden doğan mağduriyetinin giderilmesi hususunda talep bulunduğunu belirtmiş; konutların bulunduğu mahaldeki bir villanın değeri ile müvekkile verilen dairenin değeri arasındaki 10.000,00 TL tutarındaki farkın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının bir ortağın devir tarihindeki haklarını devraldığını 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısında … ile … arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin her ortağa bir konut verilmesi şartıyla kabulüne karar verildiğini, kararların ve bildirimlerin kanuna ve usule uygun olduğunu, davacının ortaklığa kabulünden sonra yapılan genel kurul toplantılarına davet edildiğini, ferdileşme tapusuna itiraz etmediğini, devreden kişinin davacıya eski tarihli bazı belgeleri verdiğini, bunun muhatabının kooperatif olmadığını savunmuş ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının …’nın kooperatifte bir villa hakkının olduğunu, bu hakkın kendisine geçtiğini, verilen dairenin değerinin villa değerinin çok altında kaldığı noktasında toplanmakta olup, bu iddiaların dayanağını da kooperatif ile … San. ve Tic. A.Ş. arasında yapılan (ve 25.08.1999 tarihli olduğu belirtilen) protokolde kooperatifin Birlikteki arsasına üzerine 100 adet villa yapılması ve bunun 8 adedinin bedelsiz olarak kooperatife verilmesi hükmünün yer alması, 08.12.1999 ve 27.05.2001 tarihli iki yönetim kurulu kararında … isminin bedelsiz villa verilecek 8 kişi arasında geçmesi oluşturmuştur. Kooperatifin 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısı ile Birliğin 28.06.2007 tarihli genel kurul toplantısı …’m 08.12.1999- 30.04.2012 tarihleri arasını kapsayan ortaklık süresinde yapılmış ve bu toplantılarda inşaatların kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle …’a yaptırılması kararlaştırılmıştır. Bu kararların, iptal edilmedikçe tüm ortaklar gibi … için de geçerli olacağı açıktır, (anasözleşme madde 37) …, sözü edilen kararlar ve yapılan sözleşmedeki taahhüdünü yerine getirerek konutları teslim etmiş ve davacı da konutunun tapusunu almıştır. …’ı bu toplantılarda vekil tayin ettiği kişinin temsil ettiği, hakkını savunmadığı, ve sonucundan bilgi vermediği kabul edilse dahi, bu, vekil ile vekil edeni ilgilendirecek ve genel kurul kararlarını etkilemeyecektir. (K.K. madde 98, TTK madde 427) Bu durumda, …’nın ve halefi davacı … Ticaret A.Ş.‘nin villa hakkından söz etmek için; kooperatifin “Birlik arsalarının dışında başka arsasının olduğunu, villa yaptırdığını, … San. ve Tic. A.Ş ile yapılan protokol hükmünün yerine getirildiğini, kooperatife villa verildiğini, kooperatifin ortaklara tahsis ettiği veya etmediği villalarının bulunduğunu tespit etmek gerekmektedir. Dosya kapsamında bu yönde bilgi ve belge yer almamaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı … Ticaret A.Ş.’nin ortağı olduğu davalı kooperatifte halefıyet nedeniyle villa hakkının olduğuna ilişkin iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ1- Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; eksik ve hatalı tespitler içeren bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu, davacı ile davalı kooperatif arasında edinecek konutun içeriği hakkında doğrudan herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, kooperatif yöneticisinin beyanlarından da anlaşılacağı üzere ortada kesinlikle villa yapılmayacağına ilişkin bir beyanın yer almadığı, kooperatif tarafından villa verilecek üyeler arasında ihbar olunan …’ın da yer aldığı ve devir nedeniyle ihbar olunana yüklü miktarda devir bedeli ödendiği belirtilmiştir. 2- Davalı vekili katılma yoluyla süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın önce İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yargılamasının yapıldığı ve işbu mahkemece yapılan yargılama sonucunda yetki yönünden reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin yetkili mahkemece karara bağlanmasına kararı verildiği ancak istinafa konu iş bu dava dosyasında mahkemece yetkisizlikten kaynaklanan vekalet ücretinin eklemediği belirtilerek mahkeme kararının bu yön nazara alınarak düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı olarak villa hakkı bulunmasına rağmen kendisine daha az değere sahip daire verildiğini belirten davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı kooperatifin 1994 yılında … Vilları Konut Yapı Kooperatifi unvanıyla ve “ortakların konut ihtiyacını karşılamak” amacıyla kurulduğu, dava dışı … adlı kişinin …’in ortaklığını devir almak suretiyle 08.12.199 tarihinde kooperatife ortak olduğu, isminin 08.12.1999 ve 27.05.2001 tarihli iki yönetim kurulu kararında bedelsiz villa verilecek 8 kişi arasında geçtiği, kooperatif ile … A.Ş. arasında yapılan “Kooperatife ait … Kent Yapı kooperatifler birliğinde bulunan arsanın villa karşılığı inşaat sözleşmesidir” konulu tarihsiz protokolde şirket tarafından inşa edilecek 100 adet villadan 8 adedinin bedelsiz olarak kooperatife teslim edileceği, 100 adet villanın ise bedelinin kooperatifin bulduğu üyeler tarafından karşılanacağı, …’ın 07.06.2005 tarihinde, kooperatifçe ortaklara yapılacak genel duyuru ve çağrı konusunda tebligatları almak ve bunlar hakkında gerektiğinde izin vermek üzere “…”yi vekil tayin ettiği, birliğin 21.06.2006 tarihli olağan genel kurul toplantısında ortağı kooperatiflerin üst yapı inşaatlarının birlik organizasyonu altında tek veya birden fazla yapımcı kuruluş tarafından yapılmasını sağlamak amacıyla … dahil yapımcı kuruluşlarla görüşme ve protokollerin yapılması ve sonrasında olağanüstü genel kurulunu toplantıya çağırması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiği, kooperatifin 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısında birlik yönetim kurulunun yaptığı çalışmalar ve Kiptaşın teklifi konusunda görüşme yapılarak, kooperatifin … konut alanında yapacağı konut inşaatlarının birlik yönetim kurulu kararlarında belirlenmiş olan tahsis adetleri paralelinde her bir ortağın konut sahibi olması koşuluyla birliğin koordinasyon ve organizatörlüğünde kat karşılığı … A.Ş.’ye yaptırılmasının kararlaştırıldığı ve birliği yönetim kurulu … ile “düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi” yapması, dağıtım ve şerefiye protokolünün imzalanması, konut alanında mevcut yapılarının kaldırılması ve sorunların çözümü için yetki verildiği, birliğin 28.06.2007 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında birlik mülkiyetindeki arsaların birlik ortağı kooperatifler için birlikçe belirlenmiş tahsis adetleri kadar, kooperatifin her bir tahsis karşılığı bir konut sahibi olması koşuluyla “…’la yapılan 16.05.2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi” onaylanmasının kararlaştırıldığı, bu sözleşmede birliğin … Mahallesinde bulunan toplam 546.579,04 m2 yüzölçümlü arsasına … tarafından asgari toplam 1436 adet konut yapılması halinde 125 m2’lik 300 adet konutun birliğe verilmesi, sözleşmeden doğan her türlü proje, ruhsat ve benzeri inşaatın başlangıcından bitimine kadar masraflı ile bazı istisnalar dışındaki vergi ,resim ve harçların …’a ait olmasının öngörüldüğü ve taraflar arasında 02.12.2013 tarihli ek protokol düzenlendiği, … tarafından Ankara … Noterliği tarafından 22.12.2011 tarihinde … numaralı “kooperatif hisse devir sözleşmesi”yle ortaklığını davacı şirkete devrettiği ve bu işlemin yönetim kurulu tarafından 30.04.2012 tarihinde kabul edilmesiyle davacı şirketin kooperatif ortağı olduğu, davacının, …’ın kooperatif de bir villa hakkının olduğunu ve bu hakkın kendisine devir ettiğini, verilen dairenin değerinin villanın değerinden az olduğu belirtilerek iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi (genel muhasebe alanında uzman) raporunda özetle; kooperatif ile 25.08.1999 tarihli olduğu belirtilen … A.Ş. arasında yapılan protokolde kooperatifin birlikteki arsası üzerine 100 adet villa yapılması ve bunun 8 adedinin bedelsiz olarak kooperatife verilmesi hükmünün yer aldığı, 08.12.1999 ve 27.05.2001 tarihli 2 yönetim kurulu kararında da … isminin bedelsiz villa verilecek 8 kişi arasında geçtiği tespit edilmiştir. 12.05.2007 tarihli genel kurul toplantısı ile birliğinin 28.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında dava dışı …’ın 08.12.1999 -30.04.2012 tarihleri arasında kapsayan ortaklık süresinde yapılmış bu toplantılarda inşaatların kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile …’a yapılmasını kararlaştırıldığı ve bu kararların iptal edilmedikçe tüm ortaklar gibi ana sözleşmenin 37. maddesi uyarınca …’ı da bağladığı açıktır. …’ın iş bu toplantılarda vekil tayin ettiği, vekil tayin ettiği kişi bilgi vermediğini kabul edilmesi halinde bile bu durumun vekilini vekil edeni ilgilendirdiği ve genel kurul kararını etkilemediği, davacının halefiyet nedeniyle bilgi hakkının olduğuna ilişkin iddiasını haklı kılacak kanıt bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş olup, taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı kooperatif yöneticisinin mahkeme huzurunda alınan beyanında kooperatifin birlik arsası dışında başka arsası bulunmadığı genel kurulda 2006 yılında daha önce villa olarak planlanmış arazide villa yapılamayacağının tespit edildiği ve bu nedenle daire yapılmasına karar verildiği, … firması ile görüşüldüğü, hatırladığı kadarıyla 2007 yılında … firması ile kooperatifler birliği adı ile daha önce verilmiş daire yapılması kararına uygun sözleşme imzalandığı ve bu sözleşmeye göre bir üyeye bir daire verilmesinin karara bağlandığı, kooperatifin … Yapı daha önce … diye bir kişiyle bu kooperatifi devir alabilmek için 8 villa karşılığında anlaşma yapıldığı, ancak kooperatifler birliğinin villa yapılamayacağı için daireye dönüştürülünce …’a villa yapılamayacağının bildirildiği, bu nedenle 8 adet dairenin yapıldığı ve 8 tanesinden 1 tanesinin …’a verilmesi konusunda talimat verildiğini, buna ilişkin genel kurula ait tüm ilanlarının ve davetlerinin yapıldığı ancak … ve devrettiği davacı şirketin avukatının bu toplantılara avukatla katıldığı, yeni daire yapılmasına ilişkin kararın 2006 yılında olduğu ve davacı şirketin yaklaşık 2011 yılında üyeliği devraldığı, Kiptaşın tüm inşaatı tamamladıktan sonra kendilerine teslim ettiği, noter huzurunda hatırladığı kadarıyla avukatında katılımın olduğunu, davacı şirket dışındaki diğer tapu maliklerinin de devir aldığını ve kendilerine ibra ettiğini ancak davacı şirketin tapusunu almasına rağmen kendilerine ibra etmediğini, villa yapılması süreci devam ettiği aşamada kaba inşaat villa yapıldığı ve villa yapımından vazgeçilip daire yapımına geçildiği aşamada harcanan paranın birlik kooperatifi ödeyerek kendi mülkiyetine devraldığı, bunun gibi başka villaların da olduğu ve bunları da birliğin devraldığını ancak bunun başka kooperatiflere ait villaların olduğu ve birliğin bunların hepsini yıktığını sadece kendilerinin yaptığı villanın enkaz halinde durduğunu imar hakkı bulunmadığını belirtmiştir. 24.05.2019 tarihli celsede davalı kooperatif yetkilisinin isticvabı sağlanmış ve davacı vekilinin, villa olarak daire yapılacağı kararın bulunması halinde bu kararın dosyaya getirtilmesi yönündeki talepte bulunulmasına rağmen bu talebin olumlu/olumsuz karşılanmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının, dava dışı …’ın ortaklığını devir alarak 30.04.2012 tarihinde kooperatif ortağı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, davacının …’ın kooperatifte bir villa hakkı olduğu ve bu hakkın kendisine geçtiği, kendisine verilen daire değerinin ise villa değerinin çok altında kaldığını belirterek oluştuğu iddia olunan maddi zararın tazmini talebinde haklılık durumu ve oranı araştırılmalıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının halefiyet nedeniyle hakkı olduğuna dair iddiasını ispatlayamadığı belirterek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, öncelikle belirtilmesi gerekir ki, bilirkişi raporunun 6. sayfasında davacının villa hakkından söz edebilmek için, kooperatifin birlik arsalarının dışında başka arazisi olduğunu villa yaptırdığını, …. A.Ş. ile yapılan protokol hükümlerinin yerine getirileceğini kooperatife bilgi verildiğini, kooperatifi ortaklara tahsis ettiği veya etmediği villalarının bulunduğunu tespit etmek gerektiğini ancak dosya kapsamında bu yönde bilgi ve belge bulunmadığını belirtmiştir. Yine duruşmada beyanı alınan davalı kooperatif yöneticisi uyuşmazlık konusu villa yerine daire yapılmasına ilişkin kooperatif tarafından karar alındığını, bu kararın 2006 yılına ait olduğunu, villa olarak planlanmış arazide villa yapılamayacağının tespit edilerek daire yapılmasına karar verildiğini belirtmiştir. Nitekim aynı duruşmada davacı vekili bu karara ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya getirilmesini talep etmiş ise de; mahkemece bu eksikliğin giderilmesine yönelik herhangi bir ara karar oluşturulmamıştır. Mahkemece öncelikle kooperatif uzmanı bilirkişi tayin edilmek suretiyle, gerektiğinde yerinde inceleme yetkisi verilerek, devir tarihinden önceki genel kurula ilişkin evrakların ve kooperatif tarafından villa /daire yapımına ilişkin tüm kararların incelenerek; davacının haklılık durum ve oranını açıklayan, denetime elverişli rapor düzenlenmesi ve mahkemece varılacak sonuç çerçevesinde karar ihdas edilmesi gerekmektedir. Davalı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinin incelenmesinde ise; karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nin 331/2. maddesi; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” hükmünü düzenlenmektedir. HMK’nin 331/2. maddesinde, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği, vekalet ücretinin ve yargılama giderinin görevli veya yetkili mahkemede değerlendirileceği, dosyanın HMK’nin 20. maddesi gereğince görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmemesi halinde, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin talep üzerine bu konuda karar vereceği belirlenmektedir. Davanın açıldığı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/198 E. sayılı dava dosyası üzerinden yargılamanın yapıldığı ve mahkemece 05.06.2017 tarihinde dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine, mahkemenin yetkisizliğine, HMK’nin 331 maddesi gereğince harç,vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece kararına bağlanmasına dair karar verildiği, işbu yetkisizlik kararını 09.09.2017 tarihinde kesinleşmesi üzerine dava dosyasının Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/888 E. sırasında kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 12.07.2000 19 tarihinde davanın reddine dair karar verilmiş olup, davalı vekilince iş bu kararda hükme bağlanmayan davalı lehine vekalet ücretine de karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler gereğince, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedileceği kanunun amir hükmünden anlaşılmakta olup, yargılama sonucunda nihai hüküm ile birlikte davalının lehine vekalet ücretine hükmedildiği, mükerrer olacak şekilde yetkisizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmakla davalı vekilinin bu konudaki istinafı yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekili tarafından sunulan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.1. maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yaptıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/888 Esas, 2019/714 Karar sayılı ve 12/07/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı … davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,6-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,8-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davalı taraf istinafı yönünden HMK 362/1-a maddesince, davacı tarafın istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile (harç yönünden) karar verildi. 29/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle , sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.