Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1344 E. 2023/406 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1344
KARAR NO: 2023/406
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2019
ESAS NO: 2018/842
KARAR NO: 2019/1075
DAVA: İtirazın İptali (Tacirler Arası Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/07/2018
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili, taraflar arasında ticari bir ilişkinin gerçekleştiğini, davacıya ait “…” isimli şahıs firmasının davalı şirkete ait havuzun senelik bakımını üstlendiğini; söz konusu bakımın kimyasal kontrol, ilaçlama, dezenfekte, mikrobiyolojik analiz gibi hususları kapsadığını; müvekkili tarafından yapılan işlerle ilgili 3 adet fatura kesildiğini, 09/01/2018 tarihli 4.777,82 TL’lik faturanın sadece 1.777,72 TL’sinin ödendiğini; 08/02/2018 tarihli 6.094,04 TL’lik ve 08/03/2018 tarihli 1.888,00 TL’lik faturaların ise hiç ödenmediğini belirterek; ödenmeyen faturaların bedeli için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan % 20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı vekili, takibe konu hizmetin verilmediğini, davacının dayandığı faturalarında müvekkili şirketten hiç kimseye teslim edilmediğini bu nedenle icra takibinden borçlu olmalarının mümkün olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece Dava, İİK’nun 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, vermiş bulunduğu hizmete dayanarak ve 3 adet faturadan kaynaklı davalı aleyhine fatura bedelleri ve her bir fatura için işlemiş faiz gösterilmek suretiyle toplam 10.002,34 TL’lik icra takibinde bulunmuş, davalı bu takibe süresi içinde “böyle bir borcum yoktur” şeklinde itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş; iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilafın, davacının icra takibine konu ettiği alacağın doğup doğmadığı bir başka deyişle davacının üstlendiği havuz bakım edimlerini yerine getirip getirmediği hususunda toplanmaktadır. Belirlenen ihtilafa göre ispat külfeti davacıda olup; davacı söz konusu hizmeti verdiğini ve bedelini hak ettiğini ispat etmek zorundadır. Davacı taraf icra takibini faturaya dayandırmış olup, delil olarak her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarına dayandığından; mahkememizce ticari defter ve kayıtların incelenmesine karar verilmiş; inceleme günü tayin edilmiş; inceleme gününde her iki tarafında ticari defter ve kayıtları ibraz ettiği görülmüş, bilirkişi bu defter ve kayıtları incelemek suretiyle raporunu hazırlamıştır. Bilirkişi hazırlamış bulunduğu raporunda, davaya konu 3 adet faturanın davalı defterinde açık açık kayıtlı olduğu ve davalı defterine göre, davalının takip tarihi itibariyle davacıya 11.271,31 TL bakiye borcunun bulunduğu belirlenmiştir. Dava konusu olan faturaları bizzat defterine kaydetmekle davalı hem faturalara konu hizmeti aldığı hem de fatura bedellerini kabul ettiğini ikrar etmiş sayılır. Ticari deftere karşı tarafın faturasını kaydetmenin ve iade etmemenin sonucu budur. Davalının bizzat kendi defterine göre bu 3 adet faturadan kalan borcu takip konusu asıl alacaktan fazla olduğu için asıl alacak yönünden takibin devamına karar verilmiştir. Bilirkişi her ne kadar TTK’nun 1530/4-a maddesi uyarınca işlemiş faiz hesaplamışsa da; takipten önce temerrüt faizi bulunmadığı ve faturalar üzerinde de vade bulunmadığından dolayı işlemiş faiz yönünden itirazın iptali talebi reddedilmiş, sadece asıl alacak yönünden takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiş; Takip konusu alacak faturadan kaynaklandığından ve aradaki ticari ilişkinin niteliği gereği davacı alacağının likit olduğu, takipte de haklı olduğu; davalıca yapılan itirazın haksız olduğu değerlendirilmek suretiyle asıl alacak üzerinden inkar tazminatına hükmedilmek suretiyle karar oluşturulmuş; davalınında kötü niyetli takip tazminatı talebinin bulunduğu, işlemiş faiz yönünden davanın reddedildiği ancak bu reddin sadece temerrüt ihtarının bulunmamasından kaynaklandığı, davacının reddedilen kısım yönünden kötü niyetli olmadığı değerlendirilerek davalınında kötü niyetli takip tazminatı talebi reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ”Davacı takibe konu hizmeti tam ve eksiksiz olarak sunmamış olup tamamen kötü niyetlidir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklı davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından, 09/01/2018 tarihli 4.777,82 TL bedelli, 08/02/2018 tarihli 6.094,04 TL bedelli, 08/03/2018 tarihli, 1.888,00 TL bedelli faturalar dayanak gösterilerek, 9.759,76TL asıl alacak ve 242,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.002,34TL alacak için davalı aleyhine takibe geçildiği, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğ edildiği, davalının süresinde borçlu olmadığından bahisle itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Davacı taraf, davalıya havuz bakımı, kimyasal kontrolü ve dezenfekte etme hizmeti verdiğini, faturaların davalıya teslim edildiğini, faturaya itiraz edilmediğini, 19/01/2018 tarihli 4.777,82 TL’lik faturanın sadece 1.777,72 TL ‘sinin ödendiğini, diğer iki faturanın ödenmediğini iddia etmektedir.Davalı ise, hizmetin sunulmadığını, faturaların teslim edilmediğini iddia etmektedir.Davacı taraf, delil olarak davalının kaşesi ve imzası bulunan 17/022017 tarihli senelik havuz bakım teklifi belgesini sunmuştur. Teklife göre işin konusu 15 günde bir havuzun mekanik dairesinde filtrelere ters yıkama ve durulama yapılması, gerekli kimyasalların atılması, suyun ph ve klor ölçümünün yapılması, tuz miktarının ölçülmesi, sağlık bakanlığı tarafından istenen parametlerin analizinin yapılmasıdır. Aylık bakım ücreti kdv dahil 1.652,00TL, yıllık 19.824,00TL dir. Davacı taraf ayrıca, davalıya ait havuzun analizinin yapılması için anlaştığı laboratuvarın teklif formunu, davalı yetkililerinin imzası bulunan numune alma formları, laboratuvarın düzenlediği faturalar ve davacının laboratuvara yaptığı ödeme dekontlarını da sunmuştur.Mahkemece mali müşavir bilirkişisinden, her iki tarafın ticari defterleri incelenerek düzenlenen rapor alınmıştır. Raporda ”Davacı ile davalı şirket arasında havuz bakımına ilişkin akdi bir ilişkinin bulunduğu, bu kapsamda davacının, davalıya takip konusu 12.759.86 TL bedelli (3) adet fatura keserek, bu faturalardan bakiye kalan 9.759.76 TL alacağını talep ettiği, davacının incelenen ticari defterlerinde takip konusu 3 adet fatlranın kayıtlı olduğu, ancak davacı, işletme hesabı defteri tuttuğundan, yaptığı tahsilatların deftere kaydının usul ve yasa bakımından mümkün olmadığı, bu nedenle davalıdan bakiye ne Kadar alacağı olduğu hususu tespit edilememiş ise de; davalının incelenen ticari defterlerinde, takip konusu 3 adet davacı şirkete bakiye 11.271.31 TL borcu olduğunun tespit edildiği, faturanın kayıtlı olduğu ve bu durumda davacının, takip konusu fatura ve içeriği olan hizmeti aldığı, iade fatura da düzenlemediği, bu sebeple fatura içeriği hizmeti aldığı hususunun benimsenmesi halinde davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan, talebi gibi 9.759.76TL asıl alacak ve 172,60 TL faiz olmak üzere toplam 9.932.36 TL alacağın olduğu,” mütalaa olunmuştur.Mahkemece işlemiş faiz talebi kabul edilmeyerek davanın kısmen kabulü ile takibin 9.759,76 TL asıl alacak üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “… Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, takibe konu faturaların davalıya teslim edildiği, defterlerine kaydedildiği, itiraz ve iade edilmediği, davalı ticari defterlerine göre davalının davacıya 12.759.86 TL borçlu olduğu, borcun ödendiğine dair belge ibraz edilmediği, davacının sunduğu delillerle hizmetin verildiğinin tespit edildiği, bu bağlamda; Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere alacaklının HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılarak mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1.b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 154,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 25,75 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/03/2023