Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/134 E. 2021/34 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/134
KARAR NO: 2021/34
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/264 Esas
KARAR NO: 2017/1094
KARAR TARİHİ: 29/11/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ ( Sigorta Hukukundan Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA
Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkillerinin desteği …’ın 20.03.2015 tarihinde vefat ettiği, müteveffa …’ın davalı sigorta şirketi nezdinde … poliçe no.su ile … Güvence Planı Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, müvekkillerinin olaydan sonra poliçe teminatı kapsamında maddi tazminatın ödenmesi için sigortacıya başvuru yaptığı, ancak söz konusu başvurunun müteveffa …’ın intihar etmesi sonucu vefat ettiğinin tespit edildiği iddiasıyla reddedildiği, müteveffanın ölüm nedeninin intihar veya intihara teşebbüs olmadığı, yüksekten düşmesinden kaynaklı meydana gelen kaza olduğu, savcılık dosyasında yapılan incelemelerde ve Adli Tıp Kurumunca düzenlenen otopsi raporunda intihar yahut benzer bir olguya rastlanmadığı, ölüm nedeninin yüksekten düşmeye bağlı travma olduğunun sabit olduğu, TTK, Sigortacılık Kanunu ve Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nda sigortalının sigorta süresi içerisinde vefat etmesi halinde tazminat tutarının hak sahiplerine ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, davalı sigorta şirketinin intihar iddiasını ve vefat olayının oluş sebebi itibarıyla da teminat dışında kaldığını ispatlamasının gerektiği, müteveffanın ölüm sebebinin intihar olmadığına ilişkin iddiaları saklı olmak üzere, bir an için intihar durumu göz önünde bulundurulsa dahi sigortacının tazminat yükümlülüğünün olduğu, poliçe başlangıç tarihi itibarıyla kaza tarihi arasında 3 yıl 10 ay kadar bir sürenin bulunduğu, ilgili poliçenin 5 yıllık bir poliçe olduğu, dolayısıyla TTK.m. 1510 atfıyla TTK.m. 1503 ve Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları uyarınca intihar halinde hayat sigortası poliçesi kapsamında ödeme yapılmakla birlikte bu kuralın iki istisnasının bulunduğu, 3 yıl ve daha uzun süren sigorta poliçesi mevcut ise ya da intihar akli melekelerdeki bir rahatsızlık sebebiyle gerçekleşmiş ise sigorta ödeme yapmak zorunda olduğu, tüm bunların yanında müteveffanın vefatından sonra ilgili bankalardaki kredi ve sair borçlarının tamamının zaten müteveffanın ailesi tarafından ödenerek kapatıldığı, ortaya borca batık bir terekenin bulunmadığı, dolayısıyla müteveffanın maddeten müşkül bir vaziyette olması sebebiyle intihar ettiği ileri sürülerek ödeme yapılmamasının kötüniyetin açık bir göstergesi olduğu, ayrıca poliçe başlangıç tarihi ile vefat tarihi arasında üç yıldan uzun bir süre geçmiş olmasının da müteveffanın ailesine sigorta tazminatı kazandırmak için hayatına kasten son verme iradesinin olmadığının bir diğer göstergesi olduğu, kaldı ki Sigorta Sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin Yönetmeliğin 5. ve 7. maddeleri gereğince sigortacının sözleşme konusu teminatlar ve teminat dışı kalan hallerle ilgili olarak sigortalısına ve sigorta ettirene yazılı olarak bilgilendirme yaptığını ispat edememesi halinde poliçe teminatı bir yana, doğmuş zararın tamamının tazmininden de mesul olduğu belirtilerek, öncelikle adli yardım talebinin kabulü, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı haksız ve kötüniyetli itirazın iptali, avans faizi ile birlikte takibin devamı, davalı aleyhine %20’den aşağı olmayan icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davacıların desteği …’ın müvekkili nezdinde 10.03.2011/10.03.2016 vadeli … no.lu … Güvence Planı Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçe içeriğinde yer alan teminatın sınırlarının Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları ile belirlendiği, davacıların müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuru üzerine açılan … no.lu hasar dosyası kapsamında yapılan incelemeler neticesinde sigortalı …’ın 20.03.2015 tarihinde intihar sebebiyle vefat etmiş olduğundan ötürü reddedildiği, Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın 4/c ve 5/d maddelerinde belirtilmiş olduğu gibi, intihar sebebiyle meydana gelen rizikoların açıkça sigorta teminatı kapsamı dışında bırakıldığı, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün 22.03.2015 tarihli Mernis Ölüm Tutanağı’nda kişinin ölüm nedeninin intihar olduğunun açıkça yazıldığı, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/18176-35 Soruşturma 2015/19496 Karar no lu 20.03.2015 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı’nda, olayı ilk gören güvenlik görevlisi … ve müşteki eş …’ın ifadelerinin alındığı, müşteki …’ın …sürekli ilaç kullandığım, son zamanlarda borçlarından dolayı sıkıntı yaşadığını beyan ettiği, olayın ölen …’ın kendi iradesiyle meydana geldiği anlaşılmakla olay hakkında kovuşturmaya yer olmadığına açıkça belirtildiği, her ne kadar davacılar vekili olayın yüksekten düşme olarak belirtmiş ise de ilgili kararda kişinin kendi iradesi ile hayatına son verdiğinin açıkça belirtildiği, davacı yanın bu husustaki beyanlarına itibar edilmemesinin gerektiği, müvekkili şirket nezdinde açılan hasar dosyası kapsamında olayın oluş şekline ilişkin aldırılan Araştırma Raporu’nda, sigortalının intihar etmesi suretiyle vefat ettiğinin tespit edilmiş olduğu, dava dilekçesinde müteveffanın vefatından sonra ilgili bankalardaki kredi vs. borçlarının kapatılmış olduğundan bahisle sigortalının borçlarından dolayı intiharının söz konusu olmadığının belirtildiği, Araştırma Raporu’nda müteveffanın işyerinin vefat olayından sonra devredildiğinin, evlerine alacaklılar tarafından el konulduğunun öğrenildiği, borçların bu şekilde karşılanmasının sigortalının vefatından önce borçlarının mevcut olduğunu doğruladığı, birçok basın kuruluşuna sigortalı …’ın borçları sebebiyle intihar ettiğinin yansımış olduğu, söz korusu belgelere rağmen sigortalı müteveffanın intiharını kabul etmemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacın yanın TTK. 1510-1503 maddeleri ve Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarına atıf yaparak intihar halinde dahi sigortacının ödeme yapma yükümlülüğünün bulunduğu iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, ıer ne kadar TTK.’nun 1510/2. fıkrasında hayat sigortalarına ilişkin diğer hükümlerin kaza sigortası hakkında da kıyasen uygulanacağına dair düzenlenme bulunsa da 1503. maddenin kaza sigortalarında uygulanma olanağının mevzu bahis olmadığı, davacı yanın bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığı, bilgilendirme yapılmadığı yönündeki beyanları kabul etmemek kaydıyla aksi kabul edilse dahi TTK.m. 1423 gereğince sigorta sözleşmesinin yapılmasından itibaren on dört gün içinde bilgilendirmenin yapılmadığına yönelik herhangi bir itiraz yapılmadığından sözleşmenin poliçede yazılı şartlarda yapılmış sayılmasının gerektiği, davacı yana teslim edilen poliçe içeriğinde genel şartlara müvekkilinin Web Sitem’inden ulaşılabileceğinin belirtildiği, herkesin erişimine açık olduğu, gerekli yönlendirmeyi yapan müvekkilinin aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığından bahisle teminat kapsamında olmayan riziko sebebiyle tazminattan sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğu, kaldı ki bilgilendirme yapılmamış olmasının sigorta ettirenin kararında etkili bir husus olmadığı, alacak likit ve belirli olmadığından davacı yanın icra inkâr taleplerinin reddinin gerektiği belirtilerek haksız ve mesnetsiz davacı taleplerinin reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Davacıların miras bırakanı … ve davalı arasında 10.03.2011 -10.03.2016 tarihlerini kapsayan ” … Güvence Planı Sigorta ” Poliçesi düzenlendiği, rizikonun gerçekleştiği, 20.03.2015 tarihinde geçerli ve yürürlükte bir sigorta sözleşmesi mevcut olduğu, sigorta sözleşmesinin ferdi kaza sigortası niteliğinde olduğu, 20.03.2015 günü saat 15:15 sıralarında, davacıların miras bırakanı …’ın apartmanın 7. katından düşmesi sonucu tedavi gördüğü Adana Devlet Hastanesinde vefat ettiği, davacıların miras bırakanın ölüm nedeninin intihar olduğu hususunun ispat yükü kendisinde olan davalı sigorta şirketinin kanıtlayamadığı, kaldıki ; T.T.K.’nun 1510/2 fıkrasında hayat sigortasına ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağının belirtildiği, ferdi kaza sigortası sözleşmesinin en az üç yıldan beri devam etmesi halinde sigortalının ölüm nedeni intihar olsun veya olmasın sigortacının sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü bulunduğu, T.T.K.’nun 1503/1 hükmüne göre ” sigortalı, yenimeler de dahil olmak üzere en az üç yıldan beri devam eden ve ölüm ihtimaline karşı yapılan bir sözleşmede, bu süre geçtikten sonra intihar ederse veya intihara teşebbüsün sonucu ölürse, sigortacı sigorta bedelini ödemekle yükümlüdür ” Davacıların miras bırakanı ve davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen sigorta poliçesinin 10.03.2011-10.03.2016 tarihleri arasında 5 yıl vadeli bir poliçe olduğu, davacıların miras bırakanının 20.03.2015 tarihinde vefat ettiği, ölüm rizikosunun T.T.K.’nun 1503/1 hükmünde öngörülen 3 yıllık sürenin dolmasından sonra gerçekleştiği, davacıların murislerinin ölümü nedeniyle 1.000.000 TL vefat tazminatına hak kazandıkları, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği, davalı sigorta şirketinin, davacıların tazminat ödenmesine ilişkin talebini 11.06.2015 tarihinde de reddettiği, bu tarih itibariyle davalının temerrüde düştüğü davacının 63.000 TL işlemiş faz talep edebileceği, davacının alacağının poliçede belirli olduğu, dolayısıyla likit olduğu belirlenmekle işlemiş faiz talebi hususunda taleple bağlı kalınarak ” gerekçesiyle davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın intihar sonucu vefat ettiği ve poliçe kapsamında davalı sigorta şirketinin tazminatla yükümlü olmadığı, -Ölüm tutanağında savcılık tarafından yürütülen soruşturmada ölüm nedeninin intihar olarak tespit edildiği – İcra İnkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu -TTK 1503.maddesin uygulanamayacağı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava,” … ” güvence planı sigorta poliçesine dayalı olarak sigortacıya karşı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar vekili, davacı …’ın eşi ve diğer davacıların babası olan …’ın 20.03.2015 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce davalı şirketle … sigortası poliçesi yaptığını, poliçede vefat durumunda belirlenen tazminat bedelinin ödenmesi amacıyla davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda müteveffanın ölüm sebebinin intihar olarak belirtilmesi sebebiyle ödeme yapılmadığı ve iş bu nedenle davalı aleyhine takip başlatıldığı ve takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. Nüfus kayıt örneğinin incelenmesinde davacıların müteveffanın mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. Adana Cumhuriyet başsavcılığınca yapılan 2015/18176-35 No lu soruşturma kararında müteveffanın kendi iradesiyle ölümün meydana geldiği belirtilerek olay hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş, … sıra numaralı ölüm tutanağında müteveffanın ölüm nedeni olarak ”intihar” belirtilmiştir. İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … e sayılı takip dosyasının dosyada mübrez ödeme emri örneğinin incelenmesinde davacıların takip alacaklısı olarak 1.000.000,00 TL asıl alacak ve 62.712,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.062.712,33 TL nin sigorta poliçesi kapsamında vefat teminatı olarak olan meblağın tazmini talepli davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmaktadır. … no lu sigorta poliçesinin incelenmesinde , 10.03.2011- 10.03.2016 dönemlerini kapsar şekilde düzenlendiği, ferdi kaza teminat tutarının 1.000.000.,00 TL ve menfaattarların kanuni mirasçılar olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dosyada mübrez gazete küpürlerinden ve internet haber portal çıktılarından davacıların murisinin borçlar nedeniyle intihar ettiğini dair bilgilerin yer almakla 30.06.2015 tarihli araştırma sonuç raporunda da görgü tanıkları beyanlarından olayın intihar olduğu bilgisine yer verilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; müteveffanın intihar etmiş olduğunun TTK 1409 . Maddesi uyarınca davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilip edilmediği konusunun mahkemenin takdirinde olduğu, ferdi kaza sigortasının 3 yıldan beri devam etmesi halinde sigortalının ölümünün intihar sonucunda gerçekleşmiş olsun veya olmasın sigortacının sigorta bedelini ödemekle yükümlü olduğu, sigorta poliçesinin 10.03.2011 tarihinde başladığı 5 yıl vadeli olduğu ve 20.03.2015 tarihinde ölümün gerçekleştiği nazara alındığında davacıların murisinin ölüm sebebinin intihar olarak kabul edilmesi halinde dahi sigorta poliçesinde geçen 1.000.000,00 TL vefat tazminatına mirasçı olan davacıların hak kazanacağı belirtilmiştir. Davacıların murisi ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen sigorta sözleşmesi ferdi kaza sigortası olduğu anlaşılmaktadır. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihi 04/03/2016 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacıların miras bırakanın sigortalı olduğu, sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi ile oluşturulduğu, uyuşmazlık söz konusu rizikonun teminat kapsamında olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1.maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde Mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemenin görevi ile ilgili yasal düzenlemeler sonucunda görevle ilgili konular taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Çünkü dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığı halinde HMK 115. maddesinde davanın usülden reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas ilişkin sebepler incelenmeksizin HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kabulüne dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/264 Esas, 2017/1094 Karar ve 29/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 2-HMK’nun 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE 3- Davalı tarafça başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca yatırmış olduğu istinaf başvuru harcının HAZİNEYE irat kaydına, 4-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-HMK’nun 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/01/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.