Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1330 E. 2020/50 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1330
KARAR NO: 2020/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2018/1260 esas, 2019/620 karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/10/2018
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Limited Şirketi ile davalı … arasında yapılan 30/04/2013 tarihli sözleşmenin iş tanımı başlıklı 5.maddesinde “… Trabzon ilindeki elektrik sayaçlarının E….K. mevzuatına uygun olarak endekslerinin tespiti, tespit edilen endekslerin mekanik sayaçlar için manuel, elektronik sayaçlar için optik port ile el bilgisayarına kaydedilmesi, fatura/bildirim tanzimi ve müşteriye bırakılması, Serbest Tüketici Konumundaki müşteri sayaçlarının her ayın biri ile beşi (1-5) arası optik port ile tespit edilmiş bilgilerinin şirket bilgisayarlarına aktarılması, müşteri sayaçlarının ve mühürlerinin kontrolü, kaçak ve usulsüz elektrik kullananların tespitine ve şirkete bildirimine ilişkin işlerdir” şeklinde tanımlandığını, davalının hak edişleri düzenlerken sadece sayaçları okuduğunu ve faturası taahhuka bağlanmış abonelerin iş bedellerini ödediğini, sayacın zaman saatinin bozuk, sayacın arızalı, sayaç dışarı alınmalı, sayaç seri no farklı, sayaç ve tesisat kontrol, sözleşme gücü aşımı, sözleşmesiz kullanım, tarife grubu yanlış, güç kontrol, tehlikeli ortam, tesisat, farklı karnede vasfındaki abonelere ilişkin hizmet bedellerinin ise davalı tarafından dikkate alınmadığı, bu durumdaki işler nedeniyle müvekkiline hizmet bedeli ödenmediğini belirterek açıklanan nedenlerle; sözleşme kapsamında ifa edildiği halde hizmet bedeli ödenmeyen iş ve iş bedellerinin tespitine, 50.000,00-TL’nin tahakkuk ettirilmesi gereken tarihten itibaren en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca, uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul mahkemelerinin kesin yetkili olduğu, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığından şözleşme ve teknik şartnamede, ödeme tahakkuk şartına bağlandığından ve basiretli bir tacir olan davacı bu sözleşme ve şartname ile bağlı olduğundan davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağının bulunmadığını aksine davacının edimini gereği gibi ifa etmeyerek müvekkili şirketi zarara uğrattığını açıklanan nedenlerle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin 37.maddesinde “Bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasından doğabilecek her türlü anlaşmazlığın çözümünde, Trabzon ve İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklinde hüküm bulunduğu, yapılan sözleşmenin bir yetki sözleşmesi olduğu anlaşılmış, taraflar tacir olup yapmış oldukları yetki sözleşmesi HMK. m. 17’ye göre geçerli olduğundan, davalının yetki itirazının HMK. m. 17 uyarınca kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve HMK. m. 20 gereğince süresinde talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 25/08/2019 (e-tebliğ olup, 20/08/2019’da gönderilmiş, mevzuat uyarınca tebliğ edildiği tarih 25/08/2019) tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 22/08/2019 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının yetki itirazının davayı sürüncemede bırakmak ve müvekkilinin hakkına ulaşmasını geciktirmek çabasından başka bir amacı bulunmadığını, tarafların 30/04/2013 tarihli hizmet alım sözleşmesinin 37.maddesinde ‘Uyuşmazlıkların çözümünde Trabzon ve İstanbul Mahkemeleri yetkilidir’ hükmüne yer vermiş olmalarının, uyuşmazlıkların çözümünde başvurulacak mahkemeleri şehir bazında düzenlenmekten öte bir anlam ifade etmediğini, açılan davada yetki sözleşmesine riayet edilerek belirlenen 2 il arasından İstanbul ilinin tercih edildiğini ve davalının merkez adresinin “… Mahallesi … Çıkmazı No:… Kavacık Beykoz/İSTANBUL” olması sebebiyle İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde dava açıldığını, davalının merkezi itibarı ile mahkemenin yetkili olduğunu, sözleşmedeki İstanbul belirlemesini yerleşim yeri (merkez adresi) mahkemesi İstanbul Anadolu yerine, İstanbul olarak değerlendirmesi suretiyle hüküm tesisinin yerinde olmadığını belirterek İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2019 tarih 2018/1266 E. 2019/620 K. Sayılı yetkisizlik kararının kaldırılarak mahkemenin yetkili olduğuna dair karar tesis edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan 30/04/2013 tarihli hizmet alım sözleşmesi kapsamında, davacı yüklenici tarafından ifa edildiği halde ödenmediği iddia edilen hizmet bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Dava dilekçesi, davalı tarafa 19/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 20/11/2018 tarihinde cevap süresinin uzatılması talebinde bulunulmuş, mahkemenin 30/11/2018 tarihli ara kararı ile “1-HMK 317 .maddesi uyarınca, talep süresinde ise, geçerli olmak üzere davaya cevap vermesi için davalı tarafa 2 hafta ek süre verilmesine, sürenin tebliğden itibaren başlamasına, 2-Kararın derhal her iki tarafa tebliğine, tebliğ giderinin gider avansından karşılanmasına,” karar verilerek ara karar davalı vekiline 06/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı vekili tarafından 17/12/2018 tarihinde sunulan cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK 116/1-a fıkrasında kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı, ilk itirazlar arasında sayılmış ve HMK 117.maddesinde ise ilk itirazların cevap dilekçesinde ileri sürülmediği takdirde dinlenemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/10/2010 tarih ve 2010/15-407 Esas, 2010/501 Karar sayılı ilamı, “…yargılama usulünde, yetki itirazı ancak esasa cevap süresi içinde ileri sürülebilir. Cevap süresi kural olarak on gündür. Hâkim davalıya on günden fazla bir cevap süresi verebilir; bu halde, davalı yetki itirazını hâkimin vermiş olduğu bu (on günden fazla) cevap süresi içinde yapabilir…” şeklindedir. Kesin yetki kuralının bulunmadığı davalarda, ilk itirazlardan olan yetki itirazının iki haftalık cevap süresi içinde bildirilmesi zorunlu olup, iki haftalık cevap süresi içinde, cevap için süre uzatım talebinde bulunulması ve Mahkemece cevap süresinin uzatılmasına karar verilmesi halinde ise; davalı tarafından uzamış cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi ile yapılan yetki itirazının süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda, davalı vekilinin uzamış cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 30/04/2013 tarihli hizmet alım sözleşmesinin 37.maddesi; “Bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasından doğabilecek her türlü uyuşmazlığın çözümünde Trabzon ve İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinin ilk fıkrasında, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki, HMK’nın 10.maddede düzenlenmiş ve sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hükmüne yer verilmiştir. Yetki Sözleşmesi ise aynı yasanın 17.maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı şeklinde ifade edilmiştir. HMK 18/2. fıkrada, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesinin şart olduğu düzenlenmiş, HMK 19. maddede ise, yetkinin kesin olduğu davalarda, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar resen araştırmak zorunda olduğu, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının davalı tarafından cevap dilekçesi ile yetkili mahkeme belirtilerek, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçilen mahkeme belirterek ileri sürülmesi gerektiği aksi halde yetki itirazının mahkemece dikkate alınmayacağı ve süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmaması halinde davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği düzenlenmiştir. Davalı vekili tarafından süresinde olduğu tespit edilen yetki itirazı ile, sözleşme gereğince yetkili mahkeme İstanbul Mahkemeleri olduğundan, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi talep edilmiş olup, ilk itirazın HMK 19 ve 117.maddelere uygun olarak ileri sürüldüğü belirlenmiştir. Davacı vekili, sözleşmenin 37.maddesinde başvurulacak mahkemelerin şehir bazında belirlendiğini, dava açılan İstanbul Anadolu Mahkemesinin de İstanbul ilinde olduğunu ve aynı zamanda davalının yerleşim yerinin de bu mahkeme sınırları içerisinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiş ise de, sözleşmenin 37.maddesinde açık olarak Trabzon ve İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir, İstanbul Mahkemeleri ibaresi ile kastedilen, anlaşılması gereken ve anlaşılan ise İstanbul Adliyesindeki Mahkemelerdir. Davacının iddia ettiği gibi İstanbul ilindeki tüm mahkemelerin yetkili olduğunun kabulü için bu adliyelerin ayrı ayrı sözleşmede gösterilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1260 Esas, 2019/620 Karar sayılı, 11/06/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf karar harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan, davacı tarafça yatırılmış olan toplam 165,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/10/2020