Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1326 E. 2020/130 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1326
KARAR NO : 2020/130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/518
KARAR NO: 2019/514
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
DAVANIN KONUSU: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacılar dava dilekçesinde özetle; tüm davalıların dava dışı ve başka bir dosyada iflası istenen şirketlerin başka mahkemelerde yetki bakımından şirketinin ortağı/gizli ortağı/yöneticisi durumunda olduklarını, Bakırköy 1.Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/1151 Esas sayılı dosyada 100.000.000,00 TL. kayyum raporuyla sabit olmak üzere devleti ve davacı şirketleri zarara soktuklarını, perde arkasında resmi olmayan kişilerce ortak ve gizli ortaklar olduklarını ve aynı zamanda tacir sıfatı taşıdıklarını, Türk Ticaret Kanununa göre tacir sıfatına haiz olduklarını, bu iflası istenen şirketlerin çoğunun asıl olarak hülle olarak kurulduğunu ve davalı Anadoluloj şirketinin mallarının devletten ve alacaklılardan kaçırılmak üzere kurulan paravan şirket ve tacirler olduğunu, şirket kurucuları … ve …’nın harici ticari birikimi ve mal varlığı olmadığını, davalı şirketlerin bir kısımının da bu kadar mal edinmesinin mümkün olmadığını, Anadoluloj şirketinin ve davalıların paravan şirket olduğunu, tüm davalıların aynı amaç doğrultusunda örgütlendirildiklerini, amacın Devlet ve Milleti dolandırmak,alacaklılardan mal kaçırmak olduğunu, … şirketi hakkında Anadolu 1.ATM 2015/911 E. dosyası ile iflas davası açılınca 1 günde tüm aktifi araçlarının boşaltıldığıını ve … A.Ş. ve diğer firmalara geçirildiğini, mahkemenin … davasında defter inceleme deliline dayanak yaparak diğer tüm delilleri görmezden geldiğini, MK.2 HMK 29 ve diğer tüm yasal dürüstlük kurallarının hiçbirini görmediğini, oysa davalıların çok tehlikeli Devlet ve Millet düşmanı olduklarını, Devleti 600.000.000,000 USD sahte naylon fatura kesip … ve diğer önceden delilleri arasında bulunan zengin firmalara pazarlayarak zengin olduklarını, bununla beraber kendilerini de dolandırdıklarını, ayrıca davalıların dava dışı ve başka bir dosyada iflası istenen …. Şirketinin ortağı/gizli ortağı/yöneticisi durumunda olduğunu, Türk Ticaret kanununa göre tacir sıfatına haiz olduklarını, bu şirketin asıl olarak hülle olarak kurulduğunu ve dava dışı … şirketinin mallarını devletten ve alacaklılarından kaçırtılmak üzere kurulan paravan şirket olduğunu, … A.Ş. şirket kurucularının ticari birikimi ve mal varlığının olmadığını, yönetici konumundaki tacir sıfatlı … şirketlerde çaycılık/sekreterlik/getir götür işi yaptığını, … ise şirketin gerçek sahibi … ve kızı avukat … yanında garaj çavuşu ve tellaliye/komisyon ve küçük çaplı ortaklık yaptığıını, uzun süreden beri bu şekliyle yedek eleman ve hileli işlerde kullanmak üzere tasarlanan kişiler olduğunu, huzurdaki davanın harici şirket merkezleri İstanbul Anadolu ve Çağlayan adliyelerinde olduğundan diğer tacir ve şirketlere yetkili mahkemelerde dava ikame edildiğini, tüm davalıların akraba/çalışan işçilerden olup dolandırıcılıklarını gizlemek için sürekli adreste değiştirdiklerini,bu olayın dahi tek başına İİK.177. maddesinde yazılı İflas şartlarının oluştuğunun delili olduğunu beyan ederek, davalılar hakkında sübut bulan ve aynı kasıt altındaki nitelikli dolandırıcılık eylemlerinden dolayı ayrı ayrı İİK.177 ve devamı maddeleri gereği iflaslarına, haklarında tüm yasal tedbirlerin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacıların alacaklı olduğunu iddia ettiği bir bedele dilekçesinde yer vermediğini ve alacağına ilişkin bir belge sunmadığıını, ayrıca kendisinin bir tüzel kişiliğe veya tacir sıfatına haiz olmadığını, gerek kişi konumunda olduğunu, İİK 43/1.maddesinde iflas yolu ile takip TTK gereğince tacir sayılan veya tacir olan kişileri ile özel kanunlarda iflasa tabi oldukları bildirilen gerçek veya tüzel kişiler hakkında yapılabileceğini, kendisinin avukat olduğunu ve avukatlık mesleğinin de tacir sayılmadığını, aynı davacıların diğer davalı … firmasına karşı yine mahkememiz nezdinde iflas talepli dava yöneltildiğini ve mahkememiz tarafından 2015/911 Esas sayılı dosyasında 2017/92 Karar numarası ile davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu durumun 6100 sayılı HMK ‘nun 114/1-i bendi uyarınca bir dava şartı olduğunu ve bu düzenleme nedeniyle aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olmasının davanın usulden red sebebi olduğunu beyan ederek öncelikle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde ise esastan reddine, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacılarla hiçbir hukuki ilişkisi bulunmadığını ve hiçbir borcunun olmadığını, iflasa tabi olmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde de davalı isminin hiçbir yerde geçmediğini sadece davalılar kısmında yer aldığını beyan ederek davacı tarafından verilen dava dilekçesinin HMK madde 32 uyarınca yeniden düzenlenmek üzere davacı taraflara iadesine, davacı tarafından haksız yere açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı firma ile davacılar arasında hiçbir zaman ticari bir ilişkinin olmadığını, alım-satım, hizmet ilişkisinin de olmadığını, bu nedenle davacılar firmadan alacaklı olmasının imkansız olduğunu, davacıların alacaklı olduğu tutarı dahi mahkemeye bildirmediklerini, davacıların öncelikle firmadan alacaklı olduğunu ispat etmesinin gerektiğini, davacıların diğer davalı firma Anadoluloj ve müvekkil firmaya zarar vermek açısından bu davayı açtığını, ayrıca diğer davalı … firmasına mahkememizde 2015/911 Esas sayılı dosyası ile aynı davayı açtıklarını, davanın reddine karar verildiğini ve Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini,bunun kesin hükme bağlanmış olmasının davanın usulden red sebebi olduğunu beyan ederek davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … şirketi ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraflarca davalılar davacı şirketlere borçlu olduğunun ispatı yönünde hiçbir delil sunulmadığı, davacıların iddialarının afaki yorumlardan ibaret olduğunu, davacı şirketlerin müvekkillerini zarara uğratmak kastı ile hareket ettiklerini ve sürekli olarak müvekkilleri aleyhine bu amacına hizmet edecek takip ve davalar ikame ettiklerini, müvekkillerinin davacı şirketlere hiçbir borcu bulunmadığıını, kaldı ki davacıların dava dilekçesinde müvekkillerinin davacı taraflara borçlu olduğu iddia edildiğini ancak borç tutarına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığıını, davacı tarafın iddialarına dayanak olarak belirttiği kayyum raporlarına ilişkin davaların tamamının müvekkilleri lehine sonuçlandığını,mahkememizde açılan 2015/911 Esas sayılı dosyada davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini, davacıların müvekkili şirket açısından alacağını ispat edemediğini, bu durumun 6100 sayılı HMK nun 114/1-i bendi uyarınca bir dava şartı olup, bu düzenleme nedeniyle aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olmasının davanın usulden red sebebi olduğunu beyan ederek davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI “Davalıların tacir olup olmadıkları hususunda İTO’ya müzekkere yazılarak araştırma yapılmış, davalı şahısların tacir olmadıkları anlaşılmış olmakla ve iflas kararının verilebilmesi için davalının tacir olması özel dava şartı olduğu ve dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, bu davalılar yönünden usulden reddine, Davalılardan … şirketine karşı aynı hukuki sebeplerle ve aynı olaylara dayanarak Mahkememizde davacı tarafından İİK’nun 177.maddesi uyarınca 2015/911 Esas sayılı dosyamızda iflas davası açılmış olduğu, 01/02/2017 tarihinde davanın esastan reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay aşamasından geçerek 07/02/2018 tarihinde kesinleştiği, daha sonra şu anda görülmekte olan davanın açıldığı, iddia edilen hususlar ve talep sonucu nazara alınarak bu davada ileri sürülen konularla ilgili verilen kararın dosyamızdaki taleplerle ilgili kesin hüküm oluşturacağı, HMK’nun 114.maddesine göre bir davada kesin hüküm bulunmamasının dava şartı olarak düzenlendiği, bu davalı yönünden dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, bu davalı yönünden usulden reddine,Davalılardan … şirketi yönünden yapılan incelemede ise; davanın İİK’nun 177.maddesine göre açıldığı, bu madde uyarınca alacaklılardan mal varlığını kaçırmaya çalışan şirket hakkında bu davanın açılabileceği, oysa davacı tarafından gerçek borçlu olmayan bu davalı yönünden tüzel kişilik perdesinin aralanması yöntemi ile iflas kararı verilmesinin istendiği, doğrudan iflas davası şartlarını taşımadığı anlaşılmakla davanın esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile;Davalılar …, …, …’in tacir olmadıkları anlaşılmakla, davanın HMK 114/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, Davalı … Tic. A.Ş. yönünden kesin hüküm nedeniyle dava şartı oluşmadığından HMK’nun 114/1-i uyarınca usulden reddine,
Davalı … Tic.Ltd.Şti. yönünden davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı taraf vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalıların Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1151 Sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere devleti ve davacı şirketleri zarara soktuğu, davalıların tacir sıfatına haiz olduğu, davalılardan … Şirketi yönünden Anadolu 1. ATM’nin 2015/911 sayılı dosyasında iflas davası açılması üzerine 1 gün içinde şirkete ait tüm aktiflerin … A.Ş. ve diğer firmalar geçirildiği, davalıların devleti sahte naylon faturalarla dolandırdıkları yasa hükmüne göre gerçek kişi tacirlerin iflasının istenebileceği, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile davalılar ve dava dışı şirketler arasındaki organik tüm bağın görüleceği belirtilerek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 177 maddesine dayalı olarak açılan iflas davasıdır.Davacı şirketler temsilcisi tarafından sunulan dava dilekçesi ile, tüm davalıların dava dışı başka bir dosyada iflası istenilen başka bir şirketin gizli ortağı olduğu, TTK hükmü uyarınca davalıların tacir sıfatına haiz olduğu, devletin sahte naylon fatura kesilmek suretiyle dolandırıldığı, tüm davalıların dava dışı ve başka dosyada iflası istenen … Şti.’nin gizli ortağı ve yöneticisi olduğu, iş bu dava dışı şirketin mallarının devletten kaçırılması amacıyla paravan şirket olduğu, tüm davalıların akraba çalışan olup sürekli adreslerini değiştirdiği, iş bu dava dışı şirket adına tescil edilmiş araçlarında hileli bir şekilde el değiştirdiğini, davalılardan danışıklı olarak birbirinden şikayetçi olduğu birçok ceza dosyası olduğu, İstanbul Vergi dairesine müzekkere yazılarak vergi beyannamelerinin istenmesi gerektiği, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen dava dışı şirketler ile ilgili olarak ticari ilişkileri ve ticari cirolarının saptanmasına yönelik bankalar birliği, genel müdürlüklerine müzekkere yazılması gerektiği belirtilerek davalıların İİK 177 maddesi uyarınca doğrudan iflası talep edilmiş ve mahkemece davalıların ticari işletme kaydının araştırılmasına yönelik İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazmıştır. İTM 18/06/2018 tarihli cevabi yazıda davalılardan …, … ve …’in ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.Davacı tarafça her ne kadar davalı- dava dışı 10 adet şirket yönünden mali durumların araştırılmasına yönelik bankalar birliğine ve genel müdürlüklerine ayrı ayrı müzekkere yazılması talep edilmiş ise de; dosyada taraf olmayan şirketlerin banka kayıtları kredi bilgileri, çekleri ve bilanço gibi bilgilerinin dosyaya celpedilmesinin iş bu dava dışı şirketlerin gizli ticari bilgilerin ifşası anlamına geleceği belirtilerek reddedilmiştir.İstanbul Anadolu 1. ATM ‘nin 2015/911 Esas 2017/92 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde: …. Ltd. Şti. tarafından …. A.Ş. karşı İİK 177.maddesi uyarınca iflas istemli açılan davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı ile davalı arasında doğrudan alacak borç ilişkisi bulunmadığı , İKK 177. maddesinde belirlenen şartların gerçekleşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, anılan iş bu kararın Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2017/2061 Esas 2018/299 Karar sayılı ilamıyla onanmasına dair karar vermesi sonucunda 07/02/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İflasa tabi kişiler TTK m.43. de belirtilmiştir. Buna göre, bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten gerçek kişi tacirler iflasa tabidir. Bir gerçek kişi bir ticari işletmeyi kurup açtığını sirküler gazete radyo televizyon ve sair ilan vasıtası ile halka bildirmiş veya ticaret siciline kaydettirerek durumu ilan etmiş ise fiilen işletmeye başlamamış olsa dahi, tacir sayılır. Ticaretten men edilmiş olmalarına rağmen ticari işletme işletenler , tacir olmadıkları halde YTK gereğince tacirler hakkındaki hükümlere tabi olanlar ve tacir olmadıkları halde özel kanun hükümlerine göre iflasa tabi olan kişiler hakkında iflas kararı verilmesi istenebilir.Genel iflas ve kambiyo senetlerine mahsus iflas yollarında alacaklının ilk önce icra dairesine iflas takip talebinde bulunması ve icra dairesinin borçluya bir iflas ödeme emri göndermesi gerekmektedir. Borçlu iş bu ödeme emrine rağmen borcunu ödemezse, ancak o zaman alacaklı ticaret mahkemesine iflas davası açmak suretiyle başvurarak borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebilir.Alacaklı kanunda belirtilen sebeplere dayanarak ilk önce icra dairesine bir iflas takip talebinde bulunmadan ve borçluya iflas ödeme emri göndermeden doğrudan doğruya ticaret mahkemesinde iflas davası açabilmektedir. İİK 177-181 maddelerinde düzenlenen iş bu iflas yoluna doğrudan doğruya (takipsiz) (iflas yolu denilmektedir.Alacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflas yolu (İİK m. 177/1 ):1-Borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması: İİK 177/1 maddesinde borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması durumunda alacaklının, borçlunun doğrudan doğruya iflasını isteyebileceği belirtilmiştir. Yerleşim yerinin belli olmaması yalnız gerçek kişiler için doğrudan doğruya bir iflas sebebi olup, tüzel kişiler bakımından ise bu hükme dayanılarak doğrudan doğruya iflas istenilemez.
2-Borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması: İİK 177/1 maddesinde borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması durumunda alacaklının, borçlunun doğrudan doğruya iflasını isteyebileceği belirtilmiştir. Bu halde ise ispat yükü alacaklıya aittir.3-Borçlunun alacaklıların haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması veya bunlara teşebbüs etmesi: Borçlunun malvarlığını azaltıcı her türlü davranış bu kapsama girmektedir. Borçlunun hileli işlemlerden dolayı hakkında ceza soruşturması yapılması şart değildir. Cezayı gerektiren hileli işlemler yanında aynı zamanda bunun dışındaki alacaklıları zarar verme kastı ile hareket edilmek suretiyle yapılan her türlü işlemler bu kapsama girmektedir.
4-Borçlunun haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklaması:Borçlunun kendisine karşı başlatılan takipte borcuna yetecek kadar malı göstermemesi durumunda da İİK 177/1 maddesine göre alacaklı doğrudan doğruya iflas yoluyla takip yapabilmektedir. Borçlunun haciz sırasında borcuna yetecek malı bulunmasına rağmen haczi yapan memura bunu bildirmemesi durumunda da maddenin aradığı koşullar gerçekleşmiş olmaktadır.Borçlunun ödemelerini tatil etmiş olması(İİK m 177/2);Borçlunun ödemelerini tatil etmiş olması durumunda da İİK 177/2 maddesi uyarınca alacaklı, borçlunun doğrudan doğruya flaşını talep edebilmektedir. Borçlu muaccel ve çekişmesiz borçlarını ödeyemiyor ise ödemelerini tatil etmiş demektir.Borçlunun teklif ettiği konkordatonun tasdik edilmemesi(İİK 298)Konkordato mühletinin kaldırılması ve konkordatonun feshedilmesi durumunda da alacaklı 10 gün içinde borçlunun doğrudan doğruya iflasını isteyebilmektedir.İlama bağlı alacağın icra emri ile istenildiği halde ödenmemiş olması:İİK 177/4 maddesinde belirtildiği üzere, borçluya iflas ödeme emri tebliğine gerek bulunmadan borçluya icra emri tebliği (m.32) yeterli olup; borcun ödenmemiş olması halinde alacaklı doğrudan doğruya iflası talep edebilmektedir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 1.5.2003 T. 9926/4727 sayılı ilamına göre ise ; alacaklının, icra emrine göre borçlunun önce mallarının haczini istemiş hatta bazı malları haczedilmiş ve bunların satış bedelinden alacağını kısmen almış olsa dahi, yeni bir icra emri tebliğine gerek bulunmadan m 177/4 hükmüne göre borçlunun doğrudan doğruya iflası istenebilir.1-Davalılar …, … ve … yönünden yapılan incelemede: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda iş bu davalıların tacir sıfatına haiz olmadıkları sebebine dayalı olarak HMK 114/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Yukarıda da belirtildiği üzere ; TTK 43. maddesinde iflasa tabi kişiler belirtilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısından iş bu davalıların gerçek kişi ticari işletme kaydına rastlanılmadığının belirtilmesi karşısında, iş bu davalılar yönünden verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı tarafın bu davalılar yönünden istinaf talepleri reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalılardan ….A.Ş. yönünden yapılan incelemede; mahkemece İstanbul Anadolu 1. ATM ‘nin 2015/911 Esas 2017/92 Karar sayılı kesinleşen dava dosyası nazara alınarak davanın kesin hüküm nedeniyle HMK 114/1-j maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Dava konusu şeye ilişkin dava şartları HMK’nun 114/1-i maddesinde beklitilmektedir. Buna göre, dava konusu hakkında kesin hüküm bulunması halinde, aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz Yargıtay 14.HD 27.10.2004 6219/7421 (YKD 2006/3,s. 425) ilamında da belirtildiği üzere kesin hüküm kamu düzenine ilişki olduğundan talep olmasa dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekmektedir.3- Davalılardan ……Şti yönünden yapılan incelemede ise mahkemece doğrudan iflas şartlarının gerçekleşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Tüzel kişilik perdesinin aralanması ( Disregard of the legal entity veya Lifting the Corparete Weil) teorisinin amacı tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınmayı önlemek, hakkaniyeti sağlamaktır. Perdeyi aralamak teorisiyle tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabilmektedir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin ya da ana ortaklıkla yavru ortaklıkların özdeş kılınarak sorumlu tutulmasına olanak sağlanmaktadır. ( Coşkun Koçak, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması 1. Uluslararası Ticaret Sempozyumu 02 Şubat 2008 Marmara Üniversitesi Hukuk FakültesiYayını s.h.58) İİK ‘nun 177. Maddesinde anlam bulan doğrudan doğruya iflas halleri yukarıda belirtilmiştir .Dosya kapsamına alınan bilgi ve belgelerden davacıların iş bu davalıdan alacaklı olduğunu ispatlar somut bir belgenin ibraz edilemediği ve doğrudan iflas şartlarının oluştuğu iddiasını ispatlar delil sunulamadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan ceza ve hukuk davalarının incelenmesinde davacı ve diğer davalılar ve gerekse dava dışı kişi/tüzelkişiler arasında birden fazla dava ve soruşturma dosyası bulunduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL’den mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/10/2020 tarihinde HMK’ nın 361maddesi gereğince temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.