Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1319 E. 2023/382 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1319
KARAR NO: 2023/382
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2019
ESAS NO: 2015/1061
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 19/10/2015
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Müvekkil şirket ile davalı … San. Ve Paz. A.Ş arasında 21/02/2014 tarihinde içme suyu sözleşmesinin imzalandığını, iş bu sözleşmeye göre müvekkil ile davalının personelinir 1 yıl süre ile içme suyu temini işinin müvekkile verildiğini, iş bu sözleşmenin sona erme tarihi 21/02/2015 tarihi ve 08/08/2014 tarihinde davalıya ait fabrikada meydana gelen zehirlenme olayından dolayı sular ileri sürülerek hiçbir delil ve ispat olmadan müvekkil suda zehirlenme oldu denilerek suçlandığını, bu olay sonunda; 30/08/2014 tarihinde davalı fabrika güvenlik görevlisi müvekkili arayarak damacalarınızı gelip alın, kıldı ki 28/08/2014 tarihinden sonra müvekkilinden su alınmamış olduğunu, zehirlenme olayı sonucu mağdur işçilerden … fabrikada zehirlendiğinden dolayı müşteki olmuş ve savcılık dosyasının açıldığını, Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/6582 soruşturma nolu dosyasında müştekinin olay günü verilen sudan içmemesi karşısında su sağlayıcısı İlkay Kurşun’un meydana gelen yaralanmada kusurunun bulunmadığı sebebiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğine, zehirlenen işçinin dahi su içmediğini beyan etmesine rağmen davalının müvekkili suçlaması ve ihaleyi feshetmesi davalıya ait fabrikadaki işçi sayısının çokluğu ve çocuğunun evlerinde bu suları içmesi de göz önüne alındığında müvekkilin ticari itibarının zedelendiğini, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı zararının dışında birçok ev müşteriisi dahi su alımını bıraktığını, açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenler; manevi tazminata ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, haksız olarak müvekkilin ihalesinin feshedilmesinden ve zehirlenme olayından müvekkilin sularının sorumlu tutulmasından dolayı; ticari itibar zedelenmesinden kaynaklı kaybedilen müşterilerden dolayı oluşan maddi zararlarla, ihalenin süresinden önce ve haksız olarak feshedilmesinden doğan zararlara karşılık fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalmasıy kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL tazminatın sözleşmenin haksız feshi tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/08/2014 tarihinde şirket tesisinde 28 çalışan sudan zehirlenmiş ve 20 çalışan 1 gün boyuna çalışamamıştır, aynı şirket tesisinde çok sayıda çalışanın aynı şekilde rahatsızlanması üzerine olayın gerçekleştiği günün gecesi müvekkil şirketin fabrika doktoru tarafından bağımsız analize gönderilmek üzere içme suyu örnekleri alınmış ve hastanenin çoklu zehirlenme vakası olması sebebiyle polise bildirmesi ve polisin Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’ne haber vermesi üzerine ayrıca Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü tarafından olayın gerçekleştiği günün ertesi günü hem şebeke içme suyundan hem de davacı tarafından tedariki sağlanmış olan içme sularından analiz için örnek alındığını, bu süreçte İl Sağlık Müdürlüğü’nün analiz için örnek almak amacıyla fabrikaya geleceği ve örnek alınması esnasında gözlemlemek amacıyla fabrikaya geleceği ve örnek alınması esnasında gözlemlemek amacıyla mevcut bulunabileceği davacı taraf telefon ile bildirilmiş ancak numune alma sürecinde davacı taraftan hiç kimsenin gönderilmediğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Huzurdaki davada uyuşmazlığın; taraflar arasında akdedilen 1 yıl süreli 21/02/2014 tarihli içme suyu sözleşmesinin 08/08/2014 tarihinde davalıya ait fabrikada meydana gelen zehirlenme olayından dolayı feshedilmesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının sözleşmenin davalı tarafça haksız nedenle feshedildiği iddiası ile tazminat isteminin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve kök rapor ile kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine dahil edilen halk sağlığı alanında uzman işyeri hekimi bilirkişi marifetiyle eklenen tespitlerin yer aldığı ek rapor kapsamındaki görüş ve mütalaanın tetkiki sonucunda; taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle davacının, davalıya sağlık açısından herhangi bir sorun doğurmayacak özellikte iyi ve temiz içme suyu hizmeti sunmasının gerektiği, nitekim, sözleşmenin 1. maddesinde “… İşbu sözleşmenin konusu fabrikada mevcut personelin içme suyu ihtiyacının hıfsısıhha yönetmeliğine uygun olarak yapılması işi” hükmünün yer aldığı, 2. maddesinde ise “… Müteahhit umumi hıfsısıhha kanunu ile ilgili tüzükler gereği öngörülen temizlik ve hijyenik şartlara en iyi şekilde riayet edecektir. Her gün iki sefer fabrikaya su servisi yapacak olup, suların nakliyesi ve fabrika içi dağılım müteahhide ait olacaktır, ayrıca su sebillerinin temin edilmesi, temizliği, bakımı ve tamiri müteahhit tarafından yapılacaktır. ” düzenlemesinin bulunduğu, aksi halde davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. 08/08/2014 tarihinde davalıya ait fabrikada meydana gelen zehirlenme vakası kapsamında davacı tarafından tedarik edilen içme sularından alınan analizlerde birden fazla damacana numunelerinde üremelerin tespit edildiği, davacının damacaların temizliği ve bakımından da sorumlu olması kapsamında davalı çalışanlarının uğramış olduğu zehirlenme vakası kapsamında içme suyu ve damacanalarının çalışanlar üzerinde risk yarattığı, her ne kadar şikayet yokluğundan soruşturmanın takipsizlik kararı ile neticelenmesi ve zehirlenme vakasının asıl sebebi hakkında faillerin aydınlanmamış olmasına rağmen damacana numuneleri analizleri, davacının sözleşmesel sorumluluğu ve davalının işçilerine karşı koruması gereken gözetim yükümlülüğü (işçiye yardımcı olmak, zarar görmesini engellemek, işçinin yaşam, sağlık ve beden bütünlüğünü korumak…) kapsamında riskli görünen içme suyu tedarikine devam etmesinin davalıdan beklenemeyeceği, anılı düzenlemeler karşısında, davacının verdiği içme suyu hizmeti kapsamında davalı çalışanlarının zehirlenme vakasının edimin yerine getirilmesindeki eksiklik olarak kabulünün gerekeceği, dolayısıyla, bu olay üzerine davalı şirketin sözleşmeyi feshetmiş olmasının sözleşmedeki hak ve yetkisini kullanmaktan ibaret olup, sözleşmenin feshinin bu nedenlerle haklı nedene dayandığı sonuç ve kanaatine varılmakla” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarına ek olarak ”10.08.08.2014 tarihinde meydana gelen zehirlenme olayına ilişkin alınan su numuneleri; o gün getirilen sudan alınmış değildir. 08.08.2014 tarihinde fabrikaya müvekkilimizce 277 adet damacana su bırakılmıştır. Ancak tahlile gönderilen o gün bırakılan sular değil; daha önceki tarihli sulardır. Yani davalı şirket taze ve günlük suyu değil; beklettikleri suyu tahlile göndermiştir 10 günü aşkın bir sürede sıcak ve nemli ortamda bulunan kaynak suyundan kimyasal ve bakteriyoloji değerlerinde mutlaka bir değişim olacağı kesindir. Bu durum zaten bilinmektedir. Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ nün Temmuz ayında yapmış olduğu analizlerde problem olmadığı halde yemekhaneden verilen Temmuz ayına ait damacanalar 11.08.2014 tarihinde analize verildiği için sonuçları bozuk çıkmıştır. Ayrıca davalı şirket müvekkilimiz ile yaptığı sözleşmeyi suyun zehirli olduğundan bahisle feshetmiştir. Bu sebeple sayın birikişinin ileriye yönelik önlemden dolayı haklı sebeple feshettiği zorlama bir çıkarım olup davalı tarafın dahi böyle bir iddiası yoktur. Davalı taraf fesih sebebi ile bağlıdır. Zehirlenme gibi bir olgunun sudan gerçekleşmediği yargı kararlarıyla ortada olup, davalı şirketin zehirlenen işçisi dahi o gün su içmediğini beyan etmiştir. Bu sebeplerle de davalı şirketin sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu ortadadır. Davalı işverenden alınan numeneler üzerinde 13.08.2014 ve 12.08.2014 tarihlerinde Tekirdağ valiliği Tekirdağ halk sağlığı müdürlüğü Tekirdağ halk salığı laboratuvarı” nca 2 ayrı inceleme (mikrobiyolojik analiz ve kimyasal analiz) yapılmış ve sonuç kısmında aynen “ 17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı resmi gazetede yayınlanan insani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmelikte yer alan ek-2tablo a belirtilen parametrelerin ek-i de yer alan mikrobiyolojik değerlerine uygundur.” tespiti yapılmıştır.Tespit edilen zarar sadece dava tarihine kadar geçen süre için hesaplanmıştır. Fakat müvekkil çevreye yayılan bu ‘ zehirli su ‘ iddiaları yüzünden hala daha gelir kaybına uğramaktadır. Müvekkilin çıkan bu iftiralar yüzünden ticari itibari zedelenmiştir. Dava mahkemenizde görülürken dahi bu zarar devam etmiştir ve hala da devam etmektedir. Bu süreçteki zarar için de Sayın Mahkemenizin tazminat takdir etmesi gerekmektedir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan 21/02/2014 tarihli içme suyu sözleşmesinin 08/08/2014 tarihinde davalıya ait fabrikada meydana gelen zehirlenme olayından sonra feshedilmesinin haklı olup olmadığı, haksız fesih sebebi ile davacının tazminat talep edip edemeyeceği, tazminat miktarının ne olduğudur. Taraflar arasında 21/02/2014 tarihinde 1 yıllık sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin 1. Maddesine göre sözleşmenin konusu, davalıya ait fabrikada mevcut personelin içme suyu ihtiyacının Hıfsısıhha Yönetmeliğine uygun olarak yapılması işidir. Sözleşmenin 2. maddesinde ise davacı müteahhitin yükümlülükleri şu şekilde düzenlenmiştir.: “1. Müteahhit (… Dağıtım Nakliyat-…) umumi hıfsısıhha kanunu ile ilgili tüzükler gereği öngörülen temizlik ve hijyenik şartlara en iyi şekilde riayet edecektir. Her gün iki sefer fabrikaya ( … A.Ş.) su servisi yapacak olup suların nakliyesi ve fabrika içi dağılım müteahhide ait olacaktır, ayrıca su sebillerinin temin edilmesi, temizliği, bakımı ve tamiri müteahhit tarafından yapılacaktır. 2. Müteahhit, her ay analizlerini devletin ilgili kurumlarına yaptıracak ve analiz sonuçlarını fabrikaya verecektir.5. Müteahhit, suları sağlık kurallarına uygun şekilde kullanıma verecektir. Feshe ilişkin 3. Maddede ise müteahhit, iş bu sözleşmede yazılı hükümlere aynen riayet etmeyi peşinen kabul ve taahhüt etmektedir. Riayet etmediği tespit edildiğinde, fabrika sözleşmeyi tek taraflı olarak feshe yetkili olup 50.000TL tazminat talebinde bulunabilecektir 9.Mispak su, er ay su tahlil raporlarını İSGB’/e teslim edecektir.”Dosya kapsamından davalının fabrikasında 08/08/2014 tarihinde zehirlenme olayının meydana geldiği, İl sağlık Müdürlüğünce numuneler alındığı, 28/08/2014 tarihinden itibaren davacıdan su alınmadığı sabittir. Davacı taraf, davalıya gönderdiği ihbar ve ihtarnamede sudan zehirlenme söz konusu olmamasına rağmen sözleşmenin haksız şekilde feshedilmesi sebebi ile ticari itibarının zedelendiğini, zarara uğradığını bildirilmiştir. Davalı tarafın Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 25/05/2015 tarihli cevabi ihtarında; 28/08/2014 tarihli raporlarla sularda kolibasili tespit edildiği, davacının sözleşme gereği yükümlülüğünü yerine getirmediğini, çalışanların güvenliğini ve sağlığını tehlikeye atan durumun devam ettirilmesinin beklenemez olduğunu, sözleşmenin haklı nedenler feshedildiğinin bildirildiği görülmektedir. Dava konusu olaya ilişkin Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2014/6582 soruşturma numaralı dosyada; davacının yetkilisi hakkında; … dışındaki işçilerin şikayetinin olmadığı ve …’nin olay günü su içmediğini belirtmesi karşısında taksirle yaralama suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Deliller arasındaki Tekirdağ Halk Sağlığı Laboratuatı’nın 15.08.2014 tarihli su analiz raporuna göre; etiket seri numaraları 189,198, 187 olan damacana numunelerinde 48 saatte 200 kob/ml ve 72 saatte 1000 kob/ml; 186 olan Damacana numunesinde 72 saatte 1000 kob/ml üreme tespiti nedeniyle, birden fazla numunede üreme olduğu tespit edilmiştir.Mahkemece görevlendirilen mali müşavir ve çevre mühendisi tarafından hazırlanan 18/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava dosyasında yer alan analiz raporlarının, 17.02.2015/25730 tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği hazırlanması zorunlu, asgari sayıda parametrenin değerlendirildiği sıradan raporlar oldukları, zehirlenen çalışanların içtiği suyun kalitesini temsil etmeyeceklerini, dava dosyasında yer alan mevcut bilgiler ile zehirlenme vakalarının içme suyundan kaynaklı olduğunun söylenmesi ya da tersine içme suyundan değil denmesinin imkansız olduğunu, başka damacanalardan alınan içme suyu numunelerinin, bekleme süreleri göz önüne alınmadan gerçekleştirilen analiz sonuçlarının, zehirlenen çalışanların içtiği suyu temsil etmeyeceğini, geçmiş dönemde gerçeklemiş olan içme suyundan zehirlene, doğru dahi olsa, bu gün ispatlamanın ihtimal dahilinde olmadığını, diğer yandan 03/08/2012 ve 04/08/2012 tarihli bir çok gazete haberinde yer alan Sağlık Bakanlığı, tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen süreçteki uygunsuz şartlar sebebiyle olumsuzlukların görüldüğü 114 damacana satış noktası ile buralarda satılan damacana suların markaların sitesinden açıkladı haberlerinde yer alan listede … şirketinin 103. Sırada yer aldığını, teknik tespitler ışığında davalı yanın sözleşmeyi haksız yere fesih ettiğinin kabulü halinde, rapor içerisinde yer verilen detaylı açıklamalar binaen, davacı yanın dava tarihine kadar geçen 14 aylık süre için uğradığı zararın 252.700,00-TL olacağını, bu tutar hasılat kaybı niteliğinde olduğundan, davacı yanon talep edebileceği tazminat tutarının hesaplanabilmesi için, davacı yana ait 2015 yılı gelir vergisi beyannamesinin dosyaya celp edilmesi ve bu beyanname ekinde yer alan gelir tablosu verilerinden, davacı yanın faaliyet karı/net satışlar oranı dikkate alınarak, kar kaybının tespit edilmesi gerektiğini…” mütalaa ettikleri görülmüştür. Mahkemece bilirkişi heyetine halk sağlığı uzmanı doktor bilirkişi eklenerek alınan 28/11/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ”Davalı’nın davacı şirketten içme suyu hizmet alımı devam ederken 08.08.2014 tarihinde davalıya ait fabrikada meydana gelen zehirlenme olayında, zehirlenmenin “su”dan da kaynaklanmış olabileceği düşünülerek olay akşamı fabrika işyeri hekimi tarafından ve olayın gerçekleştiği günün ertesi günü Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü tarafından hem şebeke içme suyu, hem de davacı taraf tarafından tedariki sağlanmış olan içme sularından analiz için örnekler alınmıştır. Deliller arasındaki Tekirdağ Halk Sağlığı Laboratuatı’nın 15.08.2014 tarihli su analiz raporuna göre; etiket seri numaraları 189,198, 187 olan Damacana numunelerinde 48 saatte 200 kob/ml ve 72 saatte 1000kob/ml; 186 olan Damacana numunesinde 72 saatte 1000 kob/ml üreme tespiti nedeniyle, birden fazla numunede üreme olduğu tespit edilmiştir. Davacı şirketçe, alınan su numunelerinin usule uygun olmadığı iddiaları ispata ihtiyaç duymakla beraber bir devlet kurumu olarak Tekirdağ Halk Sağlığı Laboratuarı’nın Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 2021 sayılı yazısındaki numune kabul kriterleri dışında numune kabul ettiği düşünülemez. Ki keza yukarıda alınan numunelerin yönetmeliğe uygun olmadığı belirtilen 15.08.2014 tarihli analiz raporlarında “numune durumu/miktar ambalaj şekli: piyasada satılan ambalajlı sulardan alınan numune 19 lt. pc orijinal ambalaj damacana” olarak belirtilmiştir. Bu haliyle uygunluğu değerlendirilmek üzere örneklem olarak gönderilmiş damacanaların ambalaj bütünlüğünün korunmadığı yönündeki iddiaların ispatı niteliğinde bir delil gösterilmediği sürece itibar edilmemesi gerekmektedir. Tekirdağ Halk Sağlığı Laboratuarı tarafından yönetmeliğe uygun olmadığı belirtilen 14.08.2014 ve 15.08.2014 tarihli analiz raporlarında değerlendirilen damacanalardan;186 seri numaralı damacananın son kullanma tarihi 07.10.2014, 187 seri numaralı damacananın son kullanma tarihi 03.10.2014, 189 seri numaralı damacananın son kullanma tarihi 05.10.2014, 198 seri numaralı damacananın son kullanma tarihi 14.10.2014 olduğu belirtilmiştir.Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği 27nci ve 5996 sayılı Kanunun 21lnci maddesi beraber değerlendirildiğinde analizi yapılan numunelerin son kullanma tarihine henüz ulaşılmadığı için “güvenilir ürün” olarak sayılması gerekirken, üremenin tespit edildiği gözlemlenmiştir. Hijyenik koşullarda steril olarak paketlendiği varsayılan damacananın hizmet alan son kullanıcı tarafından ağzı açılana kadar bu sterilliğini koruması beklenir. Ağzı açılmadığı ve önceden belirlenerek etiketine işlenmiş olan son kullanma tarihine ulaşmadığı sürece sterilliğini (güvenilir ürün olma özelliğini) kaybetmeyeceği kabul edilir. Hava ile temas etmediği sürece mikrobiyolojik bir etkene maruz kalmaz ancak saklama koşullarının olumsuz şartlarından dolayı kimyasal veya fizyolojik bir takım değişikliklere uğrayabilir. Bu davaya sebep durum ise kapalı bir damacanada tespit edilmiş olan anormal mikrobiyolojik parametreler olduğu için saklama koşullarının davayla alakası bulunmamaktadır. Davalı, sudan kaynaklansa da kaynaklanmasa bu zehirlenme vesilesi ile yaptırmış olduğu su analizi ile davacıdan temin etmekte olduğu içme sularının birkaç tanesinin ilgili yönetmeliğe uygun olmadığını, dolayısıyla çalışanlarına su temin hizmetinin sözleşmede vaadedildiği şekilde yerine getirilmediğini tespit etmiştir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4ncü Madde gereği İşveren “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” olduğundan, bu tespit işveren taraf olan davalının bu hizmeti, sözleşmeye uygun şekilde sağlamayan davacı şirketten satın almaktan vazgeçmesi hakkını dolayısıyla mevcut sözleşmenin fesih hakkını doğurur. Mahkeme aksi görüşte ise davacı yanın talep ettiği tazminat tutarının; sözleşmenin fesih edildiği tarihten, sözleşmenin normal hitam tarihi olan 21/02/2015 tarihine kadarki 6 aylık süre için 108.300,00-TL x 0,0365= 3.952,95-TL sözleşme feshinin haksız olması ve buna bağlı olarak davacı işletmenin piyasadaki itibarının zedelendiğinin kabul edilmesi halinde, davacı yanın sözleşmenin feshinden dava tarihine kadar 14 aylık süre için 252.700,00-TL x 0,0365= 9.223,55-TL olabileceğini…” mütalaa ettikleri anlaşılmıştır.Davacı vekili, 14/03/2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava değerini arttırarak 13.176,50 TL – alacağın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davalının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından ve denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporundan; işçilerin zehirlenmesi olayının davacının satışını yaptığı sudan kaynaklandığı sabit olmasa dahi, numunelerde kolibasil tespit edildiği, analiz edilen suların yönetmeliğe uygun olmadığı, bu bağlamda davacının su temin hizmetini sözleşmede vaadedildiği şekilde yerine getirmediği, davalının işçilerine karşı gözetim yükümlülüğü olduğu, bu kapsamda riskli görünen içme suyu tedarikine devam etmesinin davalıdan beklenemeyeceği, davalı şirketin sözleşmeyi feshetmiş olmasının sözleşmedeki hak ve yetkisini kullanmaktan ibaret olduğu ve sözleşmenin haklı sebeple feshedildiği anlaşılmakla; mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/03/2023