Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/131 E. 2021/121 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/131
KARAR NO: 2021/121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/986 Esas
KARAR NO: 2017/704
KARAR TARİHİ: 12/09/2017
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili, … ünvanlı işletmeyi işleten, gerçek kişi bir tacir olduğunu, müvekkilinin İstanbul … Noterliği’nin 08/06/2015 tarihli, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile kızı …’ı her türlü iş ve işlemi yapmakta vekil tayin ettiğini, …’ın 15-18 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlenecek 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresi’ne Doç. Dr. …’ün katılması amacıyla davalı firmayla kongre katılımı üzerine anlaştığını, bu anlaşma doğrultusunda davalı şirketin 30/09/2015 tarihli faturayı düzenlediğini, müvekkilinin fatura bedelini 01/10/2015 tarihinde davalı şirkete ödediğini, kongre tarihinden kısa bir süre önce Dr. …’ün babasının vefat ettiğini, bu nedenle kongreye katılamayacağının kongre tarihinden önce açıklık kazandığını, bu nedenle …’ın 12/10/2015 tarihinde e-mail yoluyla davalı firma yetkililerini durumdan haberdar ettiğini ve aynı zamanda kongreye katılım olmayacağından kongre bedelinin iadesini talep ettiğini, davalı şirketin geri dönüş yapmadığını, bunun üzerine İstanbul … Noterliği’nin 13/10/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile mücbir sebebi davalı şirkete bildirdiklerini ve ücretin iadesini talep ettiklerini, davalı tarafın ücreti iade etmeyeceğini bildirdiğini belirterek 3.268,40 TL’nin 15/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafça gönderilen ihtarnamenin 15/10/2015 tarihinde müvekkiline ulaştığını, gönderilen ihtarnamenin içeriğinde iade talebinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olduğunu, uyuşmazlığın ticari bir işten kaynaklandığını, davacının Tüketici Hakem Heyeti’ne yaptığı başvurunun reddedildiğini, yapılan anlaşmanın …ile müvekkili arasında imzalandığını, kongreye katılamayacak olan Doç. Dr. …’ün yerine isim değişikliği yapılarak kongreye farklı bir katılımcının ayarlanabileceğinin bildirildiği ancak davacının bu talebi kabul etmediğini, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacının mücbir sebep iddiasını belgelendirmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” davacı şahıs şirketinin davalı şirketten 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresi hizmetini satın aldığı hizmet bedeli olan kayıt, ulaşım ve konaklama bedelini davalıya ödediği, davacı tarafından kongre bedeli ile ilgili olarak davalı tarafından düzenlenmiş faturaya istinaden yapılan ödeme dekontunda Dr. … katılım bedeli açıklaması yapılmış ise de; babasının vefatı mücbir sebebi ile kongreye katılamayan doktor kongre hizmeti alımına ilişkin sözleşmede taraf olmadığı gibi dosya kapsamında bu hususta davacı şirkete verilmiş bir vekaletnamesi bulunmadığı, davalı tarafın davacı şirkete kongreye katılacak katılımcıyı değiştirme seçeneğini teklif ettiği hususu da nazara alındığında katılımcıyı belirleme yetkisinin kongreyi satın alan davacıya ait olduğu, bu durumda kongreden önce katılımcının babasının vefatı katılımcı için mücbir sebep niteliğinde ise de; kongreye satın alan davacı şirket için mücbir sebep sayılamayacağı kanaatine varılarak 9. Ulusal Genç Yasam Kongresi ‘nin katılım ve iptaline ilişkin şartlar uyarınca ücret iadesine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden” davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkilin vekili … 15-18 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlenecek 9.Ulusal Genç Yaşam Kongresine Doç.Dr….’ün katılması amacıyla davalı firmadan paket tur satın aldığını, müvekkilim paket tur sözleşmesinin bedelini 1.10.2015 tarihinde, “Dr. … Kongre Ücreti” açıklamasıyla birlikte düzenleyici firmaya gönderdiğini, dosyaya sundukları fatura ve ödeme dekontları müvekkilimin, Dr. … adına ve hesabına hareket ettiğini gösterdiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 40.maddesinin “yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.” hükmü uyarınca müvekkilim, kongre katılım hizmeti alınmasında Dr. …’ün yetkili temsilcisi olduğundan hukuki işlemin sonuçları doğrudan temsil olunan Dr. …’ü bağladığını, dolayısıyla sözleşmenin tarafı olan Dr. …’ün babasının vefatı mücbir sebebi, yetkili temsilci olan müvekkilimi de kapsayan, katılımcı …’ün kongreye katılmasını engelleyen bir mücbir sebep olduğunu, Davalının kongreye katılacak katılımcıyı değiştirme teklifinde bulunmasının haklı bulunması, somut olayın özelliklerine uygun olmadığını, bahsi geçen kongreye sadece Dr. …’ün katılması amacıyla rezervasyon yapıldığını, bu açıdan davalının başka bir katılımcının kongreye katılması teklifinde bulunmasının bir anlamı ve karşılığı bulunmadığını, mahkemenin, kişiye özel yaptırılan bir rezervasyon karşısında davalının bu teklifine haklılık vermesi hatalı olduğunu, Mahkemenin kongre katılım ve iptal şartlarına hukuki değer atfetmesi ve müvekkilimin tarafı olmadığı kongre katılım ve iptal şartları ile bağlı kabul edilmesi sözleşme teorisine aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesinde dayandığı 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresinin katılım ve iptaline ilişkin koşullar, müvekkiline veya katılımcı Dr. …’e hiçbir zaman tebliğ edilmediğini, taraflar arasında imzalanan yazılı bir sözleşme de bulunmadığını, dolayısıyla kongre katılım ve iptal şartlarının sözleşme eki olduğundan bahsetmek de mümkün olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; kongre hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan mücbir sebebe dayalı ödenen hizmet bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda; 15-18 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlenecek 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresi hizmetine ilişkin davacı şirket tarafından yayımlanan http://www…com/ internet sitesinde ilan yapılmak sureti ile kongre katılım şartları açıklandığı, kongre katılımcıları da internet sitesinde ilan edilen hesap numaralarına para yatırmak sureti ile kongre davetlisi ve katılımcısı olarak hizmeti satın aldığı, bu anlamda taraflar arasında yazılı bir sözleşme düzenlenmemekle birlikte davacının vereceği hizmete ilişkin internet üzerinden ilan edilen önerinin, davacı tarafça ilanda kararlaştırılan hizmet bedelinin davalının hesabına yatırılması suretiyle kabul edildiği, taraflar arasında hizmet alım ilişkisi kurulduğu görülmüştür. Ancak hizmet bedeli davacı tarafça yatırılmış ise de 01/10/2015 ödeme dekontunda ” Dr … Kongre Ücreti” açıklaması ile birlikte hizmet bedelinin ödendiği görülmüştür. Dolayısıyla davacı Dr. … adına ve hesabına hareket ettiği anlaşılmıştır. Kural olarak 6098 Sayılı TBK’nın 40. maddesi hükümlerine göre, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar, alacak ve borçları temsil olunana intikâl eder. Bu itibarla davacının, Dr. …’ü temsilen hareket ettiği anlaşıldığından hukuki işlemin sonuçları sözleşmenin tarafı olan doğrudan temsil olunan Dr. …’ü bağlar. O halde uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK’nın 138. maddesi uyarınca taraflarca ön görülemeyen olağanüstü durum nedeniyle sözleşme ifasının imkansız hale gelip gelmediği ve davacının sözleşmeden dönme hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Bir başka söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekten de sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke, özel hukukun diğer bir takım istisnai ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. TBK’nın 138. maddesi ile getirilen “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkı bulunmaktadır. ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 27/06/2019 tarih 2019/2379 E. 2019/7997 K. Sayılı ilamı) Dosya kapsamına göre 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresi ‘nin katılım ve iptal şartlarının yayınlandığı web sitesi çıktısının yapılan incelemesinde iptal koşulları başlıklı ilanda yapılan kayıt ve konaklama rezervasyonlarının 29/05/2015 tarihine kadar iptal edilmesi durumunda %50, 30/05/2015 tarihinden sonra kayıt ve konaklama rezervasyon ücretleri için iade yapılmayacağı düzenlendiği, davacı tarafça gönderilen İstanbul … Noterliği’nin 13/10/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 9. Ulusal Genç Yaşam Kongresi’ne katılımcı olarak gelecek olan Doç. Dr. …’ün aile içi cenazesinin olması nedeniyle mücbir sebeple kongreye katılamayacağı ve kongre bedelinin iadesi talep edildiği, ihtarnamenin 15/10/2015 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, ayrıca davacı yetkilisi ile davalı arasında yapılan 13/10/2015 tarihli mail yazışmalarında davacının ölüm mücbir sebep nedeniyle ücret iadesi talep ettiği, davalının ise talebe konu ölümün mücbir sebep olarak nitelendirilemeyeceğini, katılımcı değişikliği kabul edebileceklerini, ancak herhangi bir ücret iadesi yapmayacaklarını bildirdiği anlaşılmıştır. Dairemizce temin edilen, doğrudan temsil olunan Dr. …’e ait aile nüfus kayıt örneği incelendiğinde; Dr. …’ün kayınpederi …’ün kongre tarihinden (15-18 Ekim 2015) beş gün önce 10/10/2015 tarihinde vefat ettiği görülmüştür. Aradaki süre dikkate alındığında, Türk örf, adet, gelenek ve göreneklerine göre cenaze ve taziye merasimleri nedeniyle …’ün sözleşmeye konu kongreye katılması beklenemeyeceği, bu husus yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere sonradan gerçekleşen davacının elinde olmayan mücbir sebep olarak TBK’nın 138. maddesi kapsamında davacıya sözleşmeden dönme hakkı tanıdığı kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle HMK 353?1-b2 maddesi gereğince istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, dosyada eksiklik bulunmadığından dairemizce yeniden karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/b-2 madde uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/986 Esas, 2017/704 Karar sayılı ve 12/09/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDENHÜKÜM TESİSİNE, Davanın KABULÜ İLE, a-3.268,40 TL nin 15/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, b-Harclar Kanunu uyarınca alınması gerekli olan 223,26 TL harçtan peşin alınan 55,82 TL’nin mahsubu ile noksan kalan 167,44 TL nisbi karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına c-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 bendi gereğince 3.268,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, d-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri; 89,32 TL, posta davetiye gideri; 86,00 TL olmak üzere toplam 175,32 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde kalan gider avansının taraflara iadesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden; 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcının istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 23,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5- Davacı tarafça sarf edilen 134,00 TL istinaf harcı, 65,50 TL posta davetiye gideri olmak üzere toplam 199,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilemesine, 6- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.10/02/2021