Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1301 E. 2023/359 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1301
KARAR NO: 2023/359
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2019
ESAS NO: 2015/1160
KARAR NO: 2019/364
ASIL DAVA: İtirazın İptali
KARŞI DAVA: Alacak ( Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/12/2015
KARŞI DAVA TARİHİ: 25/01/2016
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirkete iletişim danışmanlık hizmeti sağlandığını, bu kapsamda 30/09/2015 ve 01/10/2015 tarihli faturalar düzenlendiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Beylikdüzü İstanbul olduğundan yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Müdürlükleri, yetkili mahkemenin ise Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma kapsamında davacıya ödemelerin yapıldığını, müvekkilinin davacıya ödemesi gereken bir bedelin kalmadığını haksız davannın reddini istemiştir.
KARŞI DAVA Davalı karşı davacı vekili, ödemelerin 3 ayrı gayrimenkul projesi için yapıldığını, sadece 1 proje için hizmet verildiğini, müvekkili tarafından 49.503,48 TL ödeme yapıldığını, ödemenin 1/3 lük kısmına yönelik hizmet alındığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini, davacıya fazla ödenen 33.002,32 TL bedelin tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davacı karşı davalı vekili, cevap dilekçesinde; Cennet Koru projesinin tanıtımının sözleşmeden önce başladığını, … projesinin henüz hayata geçirilemediğini, tanıtımı yapılabilecek tek projenin … İstanbul projesi olduğunu ve müvekkilince gereğinin yapıldığını, davacının şimdiye kadar eksik ifa iddiasında bulunmadığını beyan ederek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Dava; davacı davasını taraflar arasında akdedilen İletişim Danışmanlık Hizmet Sözleşmesine istinaden tanzim edilen dönemlere ilişkin 3 faturadan 2 adedinin ödendiği, ödenmeyen 11.800 TL lik bir adet fatura ve keşif ulaşım bedeli olan 30/09/2015 tarihli 55 TL’lik faturalara ilişkin olarak davalı hakkında yapılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4/2 ve m. 11/2 birlikte değerlendirildiğinde, davacının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, davalı tarafından bu hususun yazılı olarak bildirilmesi ve giderilmesi için de uygun bir süre verilmesi ondan sonra da sözleşmenin feshi yoluna gidilmesi, fesih durumunda da fesih tarihine kadar olan bütün ücretlerin ödenmesi gerekmektedir. Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delil bulunmamaktadır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin beyana yer verilmemiştir. Gönderilen fesih ihbarnamesinde, fesih gerekçesi olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin “11. maddesi kapsamında yer alan ve sözleşme süresi içinde olmakla birlikte bir ay önceden yazılı bildirilmek koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin her zaman teminatsız olarak sözleşmenin sona erdirilmesine dair hakkımıza istinaden… iş bu ihbarın tarafınıza tebliğinden itibaren bir ay sonra hüküm ifade etmek üzere” sözleşmenin sona erdirildiği belirtildiğinden sözleşmenin feshi taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırılmıştır.Davalının göndermiş olduğu fesih ihbarnamesinde; fesih gerekçesini, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırdığı ve verilen hizmetin eksik veya gereği gibi yapılmadığı yönünde herhangi bir fesih ihbarında bulunmadığı gibi herhangi bir somut delil sunmadığı ve ticari defterlerini de incelemeye ibraz etmediği anlaşılmakla, ihtarnamedeki fesih beyanına aykırı olarak sonradan ayıplı ifa savunmasında bulunarak herhangi bir somut delille desteklenmeyen bir ayıplı ifa savunması yerinde görülmemiş olup, gönderilen ihtarnamedeki yazılı beyan esas alınmıştır.Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmü ile m. 4/2 hükmü birlikte dikkate alındığında; davalının, yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olduğu kanaatine varılarak hükme elverişli mali bilirkişi raporunda yapılan tespitler gereğince ana davanın kısmen kabulü ile takibin 11.858,41 TL üzerinden devamına, asıl alacak 11.855,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak belirli ve likid olduğundan %20 oranındaki 2.371,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alanarak davacıya verilmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı karşı davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ödemelerin 3 proje için yapıldığını, hizmetin eksik verildiğini, dava konusu faturaların iade edildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Asıl dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağa yönelik itirazın iptali davası, karşı dava ise, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır. Taraflar arasında 2015 yılında İletişim Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin uyuşmazlık ile ilgili maddeleri şu şekildedir: ”Madde 2: Bu sözleşmenin konusu; … Holding ile iştirak şirketlerinin …’dan talep ettiği danışmanlık hizmetlerine ilişkin çalışma ilkelerinin belirlenmesidir. Madde 4: Çalışma biçimi ve süreleri; işin veriminden … sorumludur. … Holding projeye uygun olmadığını belirlediği uygulamaları düzeltmesi için …’ı sözlü veya yazılı uyarabilir, uyarılara rağmen aksaklık giderilmediği takdirde, … Holding işbu sözleşmeyi, süresinin dolmasını beklemeden çalışılan kısma tekabül eden hizmet bedelini ödeyerek derhal feshedebilir. Madde 5: Mali hükümler; … Holding, yukarıda belirtilen kapsamda Holding kurumsal markası ve 3 gayrimenkul projesi (… İstanbul, … ve … projeleri) için sunulacak 5+1 danışmanlık modülü ve uygulamalı iletişim çözümlerini içeren paket için …. aylık 10.000TL +kdv ödeyecektir. Ödeme her ayın başında kesilecek faturalara istinaden, fatura kesim tarihinden itibaren 20 gün içinde …hesabına yapılacaktır. Madde 10; Sözleşme 1 Haziran 2015-31 Mayıs 2016 tarihleri arasında sunulacak iletişim danışmanlığı hizmeti için geçerlidir.Madde 11: Fesih; … Holding, 1 ay önceden karşı tarafa yazılı olarak bildirmek koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman tazminatsız olarak feshedebilir. Bu durumda … Holding yalnızca fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacaktır. Taraflardan biri tarafından sözleşmede yer alan taahhüt ve yükümlülüklerden herhangi birine kısmen ya da tamamen aykırı harekette bulunulması veya yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf yazılı ihtar ve mehil vererek sözleşmeyi ihlal eden tarafı uyarmaya, ihtar ile verilen mehile rağmen aykırılık devam ederse sözleşmeyi askıya almaya veya feshetmeye yetkilidir.” Davacı karşı davalı … tarafından davaya konu 01/10/2015 tarihli … numaralı iletişim danışmanlığı hizmet bedeli açıklamalı 10.000TL +1.800TL kdve olmak üzere 11.800TL bedelli fatura ve 30/09/2015 tarihli 55,00TL bedelli keşif ulaşım bedeli açıklamalı fatura düzenlenmiştir. Faturaların tebliğine ilişkin belgelerin … Kargodan sorulması üzerine 02/10/2015 tarihinde sevki gerçekleştirilen gönderinin 05/10/2015 tarihinde davalı karşı davacı adına … tarafından teslim alındığı bildirilmiştir. Sgk kayıtlarına göre …’in 05/08/2015 tarihinde işten çıktığı görülmektedir. Davalı karşı davacı …, 02/10/2015 tarihinde Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile sözleşmenin 11. maddesi kapsamında ihbarın tebliğinden itibaren 1 ay sonra hüküm ifade etmek üzere sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir. İhbarname 06/10/2015 tarihinde davacı karşı davalı …’a tebliğ edilmiştir. Davalı karşı davacı …, 12/10/2015 tarihinde Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile ilgili faturalarda belirtilen işle ilgili olarak herhangi bir çalışma yapılmadığı, öncesinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek borçlu olmadıklarından bahisle faturaları iade ettiklerini bildirmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı takip dosyasının incelenmesinde; davacı karşı davalının, davalı karşı davacı aleyhinde, yukarıda belirtilen faturaları dayanak yaparak 11.855,00TL asıl alacak ve 75,04 TL işlemiş faiz olamak üzere toplam 11.930,04TL alacak üzerinden takip başlattığı, davalı karşı davacının takibe süresinde itiraz ettiği, davacı karşı davalının işbu itirazın iptali davasını süresinde açtığı görülmektedir. Davacı karşı davalı …, sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanmadığını, sözleşmenin 11. Maddesi gereğince feshin tebliğden itibaren 1 ay sonra hüküm ifade edeceğini, bu tarihin 06/11/2015 tarihi olduğunu, davalı şirketin bu tarihe kadar tahakkuk eden hizmet bedelinden sorumlu olduğunu iddia etmektedir. Davalı karşı davacı … ise, üç proje yerine sadece bir proje için hizmet verildiğini, sözleşmeyi haklı sebeple feshettiklerini, davacı karşı davalının bir ay sonra vereceği hizmete ait faturayı keşide ettiğini, taraflarınca faturanın iade edildiğini, toplam 49.503,48TL ödeme yaptıklarını, almadıkları hizmetin bedeli kadar davacı karşı davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek 33.002,32TL’nin iadesini talep etmiştir. Mahkemece hukukçu ve mali müşavirden alınan bilirkişi raporlarında; ”Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmamıştır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin herhangi bir hususa yer verilmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmüne göre “… Holding, 1 ay önceden karşı tarafa yazılı olarak bildirmek koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman tazminatsız olarak feshedebilir. Bu durumda … Holding yanlızca fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacaktır” şeklinde mütalaa olunmuştur. Mahkemece işlemiş faiz dışındaki alacak talebi yönünden asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, davalı karşı davacı tarafından her iki dava yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyette olup, uyuşmazlıkta dava konusu fatura davalı tarafça iade edildiğinden hizmetinin verildiği iddiasını ispatlamakla yükümlü olan tarafın davacı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; taraflar arasındaki sözleşmenin bir yıllık olduğu, sözleşmenin kurulmasından dört ay sonra davalı karşı davacı tarafından hizmetin eksik veya gereği gibi yapılmadığı yönünde herhangi bir ihbarda bulunulmaksızın sözleşmenin 11. Maddesine göre feshin tebliğden itibaren 1 ay sonra hüküm ifade edeceği belirtilerek feshedildiği, feshin tebliğ tarihine göre 06/11/2015 tarihinde hüküm ifade edeceği, fesih öncesinde eksikliğe ilişkin bir ihbarın yapılmadığı, hizmetin eksik olduğuna dair somut bir delil sunulmadığı sabittir. TMK’nun 2. maddesi gereğince, hak ve borçların kullanımı ve ifasında dürüstlük kurallarına uyulması gerekmekte olup, bu ilkeye somut dosyada olduğu gibi taraflarca imzalanmış sözleşmenin yürütümü ve feshi sürecinde de uyulması gerekmektedir. Her ne kadar sözleşme ile davalı karşı davacıya sebep göstermeksizin feshi hakkı tanınmış ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/15206 E. 2016/4748 K. 27/04/2016 tarihli ilamında da belirtildiği şekilde, böyle bir fesih yetkisinin bulunması halinde dahi haklı bir sebebin bulunması gerekmektedir. Ancak davalı karşı davacı tarafından gönderilen fesih bildiriminde herhangi bir sebep gösterilmemiş, yargılama sırasında da bu yönde haklı bir sebebe dayanmamıştır. Fesih ihbarına göre, fesih 06/11/2015 tarihinde hüküm ifade edeceğinden ve taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesine göre davalı karşı davacı … fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacağından, davalı davacının bu tarihe kadar olan hizmet bedeline yönelik faturaların tahsili için başlatılan takibe itirazı haksızdır. Bu bağlamda; mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup asıl davaya yönelik istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı karşı davacı taraf, karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; hizmetin eksik veya gereği gibi yerine getirilmediğinin ihbar edilmediği, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kanıtlanamadığı, asıl davada fesih tarihine kadar tahakkuk edecek bedeli, davacı karşı davalının hak ettiğinin kanıtlanmış olduğu anlaşılmakla davacı karşı davalının sebepsiz zenginleşmesi söz konusu olmadığından kanıtlanamayan karşı davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici sebeplere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve diğer delillerin dosya kapsamına uygun olması, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı karşı davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 202,75 TL’den mahsubu ile bakiye 22,85 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/03/2023