Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1280
KARAR NO: 2023/460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/883
KARAR NO: 2019/830
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında 11/04/2016 başlangıç tarihli iki yıllık imzalanmış hizmet sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafından keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 23/02/2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmenin 9.5 maddesine dayanarak 08/04/2016 tarihli hizmet sözleşmesinin 11/04/2017 tarihi itibariyle feshedildiğinin bildirildiğini, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 09/03/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davalı tarafından fesih ihtarnamesine cevap verildiğini, ihtarname ile davalı tarafından erken fesih sebeplerinden dolayı davacı şirket tarafından üç ayrı bedeli talep edildiğini, ikinci yıl için ödenmesi gereken araçlara 12 aylık kira bedeli 37.356 Euro + KDV, 01-11 Nisan 2017 tarihleri arasındaki hizmete ilişkin bedel 29.817,00 TL + KDV, sözleşmeye göre ilk yıl davalıya kesine toplam fatura bedeli üzerinden % 7 oranındaki hizmet bedelinin ikinci yıl ödemesinin kararlaştırıldığını, buna göre 55.182,00 TL + KDV ödenmesini talep edildiğini, davalı tarafından keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 14/04/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı şirketi a ve b bendinde belirtilen taleplerinin davalı tarafından ödenmiş ve c bendindeki taleplerinin ise reddedildiğini, durumun telefonla ve mail yolu ile bildirildiğini, ilk yılın hizmetleri verilirken maliyetler göz önünden tutularak ve ticari kazancın ikinci yıl ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalı tarafından sözleşmenin erken fesih edilmesi sebebi ile ilk yılın ticari karı olan ve ikinci yılın % 7 oranında davacıya ödenmesi sözleşme ile bağlanan maddenin haksız yere ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 55.182,00 + KDV alacağının fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmenin 9.5 maddesi uyarınca sözleşme hükümlerine uygun olarak ve tazminat yükümlülüğü doğurmaksızın feshedildiğini, sözleşmenin feshi sonrasında feshin gerçekleştiği aya ilişkin 01-11 Nisan 2017 tarihleri arasındaki hizmet bedelinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, yine sözleşmenin ikinci yılına ilişkin araç kira bedellerinin, sözleşmenin 9.4 maddesi uyarınca ödendiğini, davaya konu edilen ve taraflar arasındaki sözleşmenin iki nolu eki uyarınca, sözleşmenin ikinci yılı için öngörülmüş olan %7 hizmet bedelinin doğal olarak ödenmediğini, davacı tarafın sözleşmenin açık hükmü karşısında ikinci yıl için kararlaştırılmış olan % 7 hizmet bedelinin, telefonla yapılan görüşemeler doğrultusunda aslında birinci yıla ilişkin olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasında böyle bir telefon görüşmesi bulunmadığını, davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davanın değeri itibariyle yazılı belgeyle ispat sınırının üstünde olduğunu, davacı tarafça gönderilen mailin şirket çalışanı tarafından gönderilen tek taraflı teklifini içeren bir mail olduğunu, maile cevap verilmediğini, yazılı delilin başlangıcı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… taraflar arasında 08/04/2016 tarihinde akdedilen hizmet sözleşmesinin Kadıköy … Noterliği’nin 23/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu fesih bildirimi ile 11/04/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği, sözleşmenin 11/04/2016-11/04/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 24 aylık sabit süre ile yapıldığı, sözleşmede 01/04/2016 – 01/04/2017 dönemi aylık hizmet bedelinin 66.000,00 TL + KDV, 01/04/2017 – 01/04/2018 dönemi aylık hizmet bedelinin 76.000,00 TL + % 7 Hizmet Bedeli (5.320,00 TL) + KDV olarak belirlendiği, buna karşın sözleşme bedeline % 7 hizmet bedelinin sözleşmenin ilk yılı içinde uygulanacağına dair sözleşmede herhangi bir düzenleme bulunmadığı, her ne kadar davacı tanığı sözleşmenin ilk yılı içinde % 7 kar marjı ödenmesi hususunun davalıya teklif edildiği ve davalının da birinci yıl için TEFE-TÜFE artışları değerlendirilerek ikinci yıl kazancına ilave edileceği hususunu bildirdiği beyan etmiş ise de, dosya kapsamı itibariyle davalı tarafın bu yönde bir kabulü bulunmadığı gibi davacı tarafın dosyaya sunmuş oluğu mail yazışmasında ve sözleşme eklerinde davalı tarafın davacının iddialarını kabul eder nitelikte bir beyanının bulunmadığı, dinlenen davacı tanığının davacı şirketin genel müdürü olması nedeniyle tanık beyanına itibar edilemeyeceği, davalı tarafa teklif olunan davalı şirket yetkilisince usulünce yerine getirildiği, bu halde davacının davasını ispatlayamadığı, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; tanığın beyanına itibar edilmemesinin hukuka uygun düşmediği, davalının olay tarihinde şirket yetkilisi olan ve davacı şirketin genel müdürü ile telefon görüşmesi yapmış olan …’e yemin teklif edildiği ancak yeminin davalı şirketin olayları içinde bulunmayan şu anki yetkilisine yaptırıldığı, davacı şirketin tanığına itibar edilmemiş olmakla birlikte yemine karşı beyanda bulunma yönündeki istemin de mahkemece reddedildiği yine bilirkişi incelemesi talebinin mahkemece reddedildiği belirtildiği belirtilerek, mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesine dayalı ve sözleşmenin davalı tarafça erken fesih edilmesi sebebine dayalı olarak ikinci yıl %7 oranında hizmet bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.Taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi örneği incelenmesinde, sözleşme konusunun davalının ek 1 de listelenmiş olan ürünlerinin yine ek 1 de detaylandırdığı şekilde doktorlara tanıtımı ile ilgili olarak, sözleşmede belirtilen şart ve koşullar çerçevesinde davacının tanıtım hizmetleri sunulması (proje) ve bu hizmetler kapsamında tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesi amacına ilişkin olduğu, sözleşmenin 11 Nisan 2016 tarihi itibariyle yürürlüğe gireceği ve sözleşmenin 11 Nisan 2018 tarihinde sona ereceği, davalının ek 2’de belirtilen aylık sabit hizmet bedelini davacıya her ayın 1 inde kesilen davacı faturasına istinaden her ayın 3 ünde banka havale yoluyla ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, taraflardan her birinin sözleşmeyi 30 gün önceden yazılı olarak karşı tarafa bildirmek kaydıyla edildiği zaman sözleşmenin 9.4. maddesi (erken fesih durumunda kalan süreye ilişkin araç kiralama bedelleriyle ilgili madde) saklı kalmak üzere tazminatsız olarak fesih edilebileceği ve 1 Nisan 2016-1 Nisan 2017 aylık hizmet bedeli 66.000 TL+KDV, 1 Nisan 2017-1 Nisan 2018 aylık hizmet bedeli 76.000 TL+ % 7 Hizmet bedeli ( 5.320 TL)+ KDV olarak belirtilmiştir. Kadıköy … Noterliği’nin 23/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi’nde; keşidecisinin … Tic. A.Ş., muhatabının … Ltd. Şti., ihtarname konusunun ise 08/04/2016 tarihinde akdedilen sözleşmenin 11/04/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiğinin bildirilmesine ilişkin olduğu ve ihtarnamenin 04/03/2017 tarihinde muhatabına tebliğ edildiği, Beyoğlu … Noterliği’nin 09/03/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi’nde; keşidecisinin …Ltd. Şti., muhatabının … Tic. A.Ş. ihtarname konusunun ise Kadıköy … Noterliği’nin 23/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesine karşı cevaba ilişkin olduğu ve Kadıköy … Noterliği’nin 14/04/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi’nde; keşidecisinin … Tic. A.Ş. muhatabının … Ltd. Şti., ihtarname konusunun ise Beyoğlu … Noterliği’nin 09/03/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesine karşı cevap konulu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanığı … 14/02/2019 tarihli yeminli beyanı “Ben davacı şirkette Genel Müdür olarak çalışıyorum, davaya konu sözleşmenin yapılması ve yürütülmesinde görev aldım, sözleşmemiz 2 yıllık olacaktı, ancak davalı taraf Uluslararası kuralları gerekçe göstererek 1 yıldan uzun sözleşme yapamayacaklarını söyledi, sözleşme kurulması aşamasında bir tıkanma süreci oldu, bu aşamada davalı şirketin proje yöneticisi .. beni arayarak davalı şirketin Genel Müdürü ile beni telefonla görüştürdü, sözleşmedeki şartları mevcut durum itibariyle düzenlendiğini, ikinci yıl için sözleşme yenilendiğinde birinci yılda eksik kalan kar marjının ikinci yılda yansıtılacağı söylendi, ilk bir yıl için davalı tarafa biz % 7 kar marjı teklif etmiştik, ancak davalı şirketin Genel Müdürü ilk birinci yıl için bir oran belirtmeyelim ilk yılın sonunda TEFE TÜFE oranlarına göre bir değerlendirme yapılarak birinci yılın kar marjının artış oranı belirleneceği söylendi, zaten ikinci yıl için davalı şirket % 7 kar marjını kabul etmişti, birinci yılda almamız gereken kazancımız TEFE TÜFE artışları değerlendirilerek ikinci yıldaki kazancımıza ilave edilecekti, ancak davalı şirket tarafından bir yılın sonunda sözleşme feshedildi, sözleşme 11/04/2016-11/04/2018 dönemi için imzalanmıştı, dosyaya sunulan sözleşme ve eki dışında yazılı başka bir sözleşme yapılmadı” şeklindedir. Taraflar arasında düzenlenen mail yazışmaları dosya arasına alınmış ve 28.03.2016 tarihli mailde araç kiralama süresinin 1 yıl olacak olması nedeniyle araç kira bedelinde oluşacak artış ve yine davalı şirket yetkilisi … ile yapılan telefon görüşmesinde ilk yılda komisyon bedeli alınmaması, 2 yılda bunun değerlendirileceğine göre hareket edildiğinden teklif edilen aylık bedelinin revize edilmesiyle ilerlenebileceğini belirtilmiştir.Davacı şirket tarafından gönderilen 30 Mart 2016 tarihli mailde ise, son haline getirilmiş sözleşme metninin ekte gönderildiği , onay sonrasında bu sözleşmenin Türkçe+İngilizce çift dil olarak imzalanacağı, telefonda görüşüldüğü gibi aylık 66.000 TL tutarındaki resmi teklifin tüm masraf açılımıyla birlikte antetli kağıda kaşe ve imzalı olarak beklenildiği belirtilmiş ancak bu maile davalı tarafça cevabi olarak verilen mail dosyaya sunulmamıştır. Davalı şirket yetkilisi … 12/09/2019 tarihli yemine ilişkin beyanı’nda; “yetkilisi olduğum şirket kurumsal bir şirkettir, bu nedenle bütün sözleşme ve taahhütleri kendi iç tüzüğü gereği yazılı olarak yapılıp sözlü olarak hiçbir yetkili taahhüt ve sözleşme yapmaz, davacı ile de sözleşmenin ilk bir yılı için kesilen faturaların %7’si hizmet bedeli ödeneceğine dair sözleşme yapılmamıştır, davacıya taraflar arasında yazılı olarak imzalanan sözleşme dışında herhangi bir taahhüt verilmemiştir.” şeklindedir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş olup, davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili tarafından cevap ve beyan dilekçelerinde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 2 no lu eki uyarınca, sözleşmenin ikinci yılı için %7 hizmet bedelinin öngörüldüğü ve iş bu sebeple davacının uyuşmazlık konusu yaptığı bu alacak kaleminin ödenmediği belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı tarafça feshi nedeniyle, sözleşmede ikinci yıl için öngörülen %7 oranındaki hizmet bedelinden davalının sorumlu olup/olmadığı noktasındadır. İstinaf sebepleri incelendiğinde; -Bilirkişi inceleme talebi yönünden inceleme: HMK m. 266 da belirtildiği üzere ancak çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurulur. Açık (özel) bir kanun hükmü ile bilirkişiye başvurmak zorunlu kılınmış değilse, hakim, dava ile ilgili bir husus (vakıa) hakkında (hukuk dışında) özel veya teknik bilginin gerekli olduğu hallerde bilirkişiye başvurur (Bilirşi Yön. M. 49/1) Özel bir kanun hükmü ile bilirkişiye başvurmak zorunlu kılınmış değilse, hakim, her davada başkasının (bilirkişinin) özel veya teknik bilgisine (bilirkişiye başvurulmasına) gerek olup olmadığına kendisi karar verir. Başka bir deyimle, hakim, her davada özel veya teknik bilgisinin yeterli olup olmadığını, yani bilirkişiye başvurulmasına gerek bulunup bulunmadığını, kendisi takdir eder. (Baki KURU, Medeni Usul Hukuku El Kitabı Cilt I, s:781) Davaya konu somut olayda ise, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklı olarak açılan işbu alacak istemli davada, mahkemece bilirkişi incelemesi talebinin, uyuşmazlık konusunun özel veya teknik bilgiyi gerektirecek incelemeye dayanmadığı anlaşılmakla mahkemece, talebin reddine dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.-Yeminin telefon görüşmesi yapılan şirket yetkilisi tarafından eda edilmesi yönündeki itirazın incelenmesi: taraflardan biri tüzel kişi ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin (yemin tarihindeki) tüzel kişiliği temyize yetkili kişi veya organ (M.K. m.50) tarafından eda, ya da iade olunabilir ( HMK m.232/2) ”tüzel kişiler ise temsili yetkili organları tarafından davada temsil olunabilecek, yemin, tüzel kişi adına temsile yetkili organ durumunda olan gerçek kişi tarafından iade veya eda edilecektir. ”Kanuni mümessil” (yasal temsilci) kavramını, tüzel kişiler bakımından, istisnalar dışında organ olarak anlamak gerekir. Organların ne olduğu ve bunların yetkisi ve usul işlemlerini ne surette yerine getirecekleri ise zaten ilgili kanunlarda düzenlenmiştir. Bu kanuni bir durumdur. Hem dernekler bakımından, hem ticaret şirketleri bakımından ve özellikle bu konuda en çok problem çıkan, ayrı kanunları olan bankalar bakımından, temsil ve idareye kimin yetkili olduğu kanun tarafından düzenlenmiştir. Öte yandan, özellikle teklif edilen yemini kabul ve eda etmek, aynı zamanda tüzel kişilik bakımından bir usulü işlemin yapılmasıdır. Bu usulü işlemin yapılabilmesi, tüzel kişiliği de etkileyecek ve hatta bağlayacak bir beyanda bulunması için bunun kanunundan ve (eğer bu şirketse) esas mukaveleden (sözleşmeden, TK m.135/1) yetki alması gerekir. Birden çok kişinin tüzel kişiliğini temsil yetkisi olması ve yetkili kimselerin biri diğerinden başka beyanda bulunması halinde, yeminin iade edilmiş veya yerine getirilmiş sayılıp sayılmayacağı maddi hukuk meselesi olarak çözümlenecektir. Yetkisi olmayan bir kimsenin, her ne nam altında olursa olsun, şirketi, tüzel kişiye bağlayacak şekilde bir beyanda bulunması tüzel kişi teorisine ve organ kavramına uygun değildir. Bir gün önce değişmiş olsa bile organ kavramından anlaşılan yemine ait işlemin yapıldığı anda görevdeki organdır. Görevdeki organın temsil ettiği zaman dışında yapılmış bir işlem bakımından dahi bunda tereddüt edilmemek gerekir. Zira yemin teklif ve eda edildiği anda, temsil yetkisi olanlarda, temsil yetkisinin doğal gereği olarak, vakıa hakkında bilgi sahibi olmuş bulunacaklarından, böylece ”yeminin konusu” kenar başlıklı 228 inci maddenin 2. cümlesi şartları oluşmuş bulunacaktır ( HMK m. 232/2 gerekçesi) Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket tarafından mahkemeye sunulan 10.06.2019 tarihli yemin metninin davalı şirket yetkilisi tarafından eda edildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede sözleşme bedeline %7 oranında hizmet bedelinin ikinci yıl ödenmesinin kararlaştırıldığını dair bir ibarenin yer almadığı, dosyaya sunulan delillerden de bu iddianın ispatlanamadığı, ayrıca davacı tanığının 14.02.2019 tarihli beyanında her ne kadar davalının %7 kar marjını kabul ettiğini belirtmiş ise de diğer delillerin tanığın beyanını destekler mahiyette olmadığı, davacının iddia ettiği gibi telefon görüşmesinde %7 hizmet bedelinin birinci yıl için istenebileceğinin kararlaştırıldığı yönündeki beyanını destekler mahiyette somut bir delil /yazılı metin sunulamadığı nazara alındığında, mahkemece davanın reddine dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 121,30 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22.03.2023