Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1279 E. 2023/498 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1279
KARAR NO: 2023/498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1180
KARAR NO: 2019/623
KARAR TARİHİ: 01/07/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Kurumsal Sponsorluk Sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme uyarınca davacı şirkete ait … Otelinde 13.08.2016 tarihinde … ve 14.08.2016 tarihinde … isimli etkinliklerde … markası olarak … San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin sponsor olduğunu ve sözleşmenin 04.08.2016 tarihinde imzalandığını, imzalanan sözleşme gereği davacının otel içerisinde düzenlenecek etkinlik için gerekli düzenlemeleri ve tefrişatın organizasyonunu yapacağını, sözleşmenin içinde şirket olarak tanımlanan davalının ise flyer olarak tanımlanan afişlerde … logoları ve yine flyerlarda …’un sponsor olarak belirtileceğini, sözleşmeye uygun olarak 13-14.08.2016 tarihlerinde iki gün olarak planlanmış yer tahsisinin yapıldığını, kendilerine tahsis edilen yerin davalı tarafından kullanıldığını, bu tanıtım organizasyonu sonucunda davacı tarafından 05.08.2016 tarihli 648475 seri numaralı 16.813,00 TL bedelli sponsorluk faturası düzenlendiğini ancak faturanın sebepsiz nedenlerle kabul edilmeyip iade edildiği belirtilerek davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;01.07.2016 tarihinde davalı şirketin yöneticisi …‘a davacı tarafından halka ilişkilerini yürüten firma tarafından gönderilen mail ile …’un … etkinliğinin düzenleneceğini, konseptin ve davetli kitlesinin aynı kalacağının garanti edildiğini, görüşmeler sonrasında davacı taraf ile cemiyet hayatının önemli isimlerinin katılımı ile gerçekleşecek etkinliğin sponsorluğu için anlaşma yapıldığını ancak etkinlik öncesi düzenlenen etkinliğin … konseptinde olmadığını, etkinliğin belirtilen müşteri portföyü ile alakası olmayan bir davetli kitlesi ile yapıldığını,… markasının zenginliğin ve lüksün simgesi olduğunu ve markanın alıcısının belirli ve sınırlı olduğunu, sözleşme görüşmelerinin yapıldığı aşamada davalı tarafa beyan edilen konularda doğru bilgilendirmenin yapılmaması bu durumun bilinmesi halinde sözleşmenin yapılmayacak olması nedeni ile 12.08.2016 tarihinde henüz etkinlik başlamadan açıklanan sebeplerle sözleşmenin fesih edildiğinin mail yolu ile davacı tarafa bildirildiğini, davalı şirket hile ile sakatlanan sözleşmeyi davacı tarafa fesih iradesini yönelterek geçersiz kılındığını, sözleşmenin iptali ile sözleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalktığından davalının iptal edilen sözleşmedeki edimini yerine getirmek zorunda olmadığını, davalı şirketin bu sözleşme nedeni ile zarara uğradığını, tanıtımı yapılacak araçların İstanbul’dan Bodrum’a taşınması ve aynı şekilde dönüşü için 8.260,00 TL araç nakliye bedeli ödediğini, davacı taraf ile yapılan sözleşmenin yukarıda açıklanan sebeplerle geçmişe etkili olarak fesih edildiğinden davacı tarafa borcunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davalı şirket adına düzenlenen faturaya Türk Ticaret Kanunu md. 21 uyarınca 8 gün içinde faturaya davalı şirketçe itiraz edilmediği, davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı ancak davalının ticari defterlerinde … A.Ş.’le ilgili herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı, davacı şirket tarafından düzenlenen faturanın, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye ve e-posta trafiğine uygun olarak düzenlendiği, kararlaştırılan 5.000 Euro nun faturanın düzenlendiği günkü TCMB kuruna uygun olarak Türk Lirasına çevrildiği hususları da dikkate alınarak davalının sponsorluk sözleşmesini hile (aldatma) sonucu imzalamadığı ve sözleşmeyi feshetmekte haklı olmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği, davacının alacağının varlığının tespit edildiği anlaşılmış, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 16.813,00 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının, müşteri portföyüne uygun bir geceye/partiye ve organizasyona sponsor olmak saikiyle hareket ettiğini, parti esnasında vadedilen portföyün bulunmadığını ve davacının kasti, hatalı yönlendirmesiyle davalıyı yanılttığını, organizasyonun sadece otelde konaklayan müşterilerden öteye gitmediğini, bilirkişi raporunda isabetsiz olarak MK m. 2 ye aykırılığının değerlendirildiğini, faturanın KDV’sinden sorumlu tutulmasının da doğru olmadığını belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen 04.08.2016 tarihli sponsorluk sözleşmesinden kaynaklı düzenlenen fatura bedelinin tazmini talepli davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesi … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhine ”05.08.2016 tarih 16.813 TL fatura (sponsorluk bedeli açıklamalı) ve dayanağı 04.08.2016 tarih sözleşme”ye dayalı olarak 16.813,00 TL asıl alacak ve 172,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.985,85 TL alacağın tazmini talepli 17.10.2016 tarihli ödeme emrine yönelik davalı tarafça itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 04.08.2016 tarihinde imzalanan Sözleşmenin 1. maddesinde; konusunun Şirket’in detayları belirtilen etkinlikler için sponsor olması ve tarafların buna ilişkin üstlendikleri yükümlülüklerin düzenlenmesi olduğu, Sözleşmenin 2.1 maddesinde; Şirket, … Oteli’nde 12.08.2016 tarihinde düzenlenecek ‘…‘, 13.08.2016 tarihinde düzenlenecek ‘…’ ve 14.08.2016 tarihinde düzenlenecek ‘…’ isimli etkinlikler için sponsor olmayı ve bu sponsorluk kapsamında …’e 05.08.2016 tarihinde 5.000 Euro sponsoruk bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, Sözleşmenin 2.2. maddesinde; … sponsorluk kapsamında, etkinlikle ilgili olarak hazırlayacğı … da Şirket sponsor gösterileceği, logosunun yayınlanacağı,12.08.2016-14.08.2016 tarihler arasından … siyah renk üstü açık bir aracın otel misafirlerinin test sürüşleri için otelde kalmasını sağlayacağı, 12.08.2016-14.08.2016 tarihler arasında … plaj kapı girişinde … model üstü açık kum rengi aracın konumlandırılması için gerekli alanı tahsis edeceği ve konumlandırmayı sağlayacağı, Sözleşmenin 2.6. maddesinde …, şirkete 12.08.2016 -14.08.2016 tarihleri arasında … Otelinde toplam 2 (iki) gece için 2 kişilik oda tahsis etmeyi ve oda -kahvaltı şeklinde konaklama hizmeti vermeyi kabulü ve taahhüt eder. Şirketin söz konusu konaklama imkanı sağlayacak misafirlerine ait ve harcamalar iş bu hüküm kapsamında olmayıp ekstra tüm harcamalar şirket tarafından …’e ödenecektir. Sözleşmenin 4. maddesinde; işbu sözleşmenin imza tarihinde yürürlüğe girdiğini, tarafların sözleşme ile üstlenmiş oldukları edim ve taahhütlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeleri kaydı ile 20.08.2016 tarihinde ayrıca ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erdiği, Sözleşmenin 7. maddesinde; taraflardan birinin işbu sözleşme ile üstlenmiş olduğu yükümlülükleri gereği gibi ve/veya hiç yerine getirmemesi, sözleşmeye aykırı hareket etmesi ve sair hallerde diğer taraf noter marifetiyle yazılı bildirimde bulunmak suretiyle aykırılığın 2 gün içerisinde giderilmesini talep ederek aykırılığın bu süre zarfında giderilmemesi halinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği, bu durumda sözleşmenin feshine sebep olan tarafın, diğer taraftan uğramış olduğu her türlü zararı tazminle yükümlü olacağını ayrıca … gerçeklememiş ise konaklama bedelini de güncel fiyatlar üzerinden tediye edeceği” belirtilmiştir. Bodrum … Noterliği tarafından 29.09.2016 tarihinde .. yevmiye nolu ihtarname ile davacının, sponsorluk anlaşmasından kaynaklı fatura alacağına istinaden davalı …’nden sponsorluk anlaşması gereği fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiği, davalı tarafça 10.10.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile taraflar arasında 04.08.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin dürüstlük kurallarına aykırı olması, sözleşmede belirtilen etkinliğin sözleşme öncesindeki bilgilendirmelerden farklı olması, doğru bilgilendirmenin olmaması gerekçesi ile itiraz edildiği anlaşılmıştır. Tanık beyanları: Davacı tanığı … beyanında özetle; davacı şirkette finans direktörü olduğunu, davacı şirket taraflar arasındaki sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmede yazılı olan tarihlerde Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri partiler yapıldığını, araçların sergilenmesi gerçekleştirildiğini, yapılan anlaşma bir sponsorluk anlaşması olduğunu, davalı … Şirketi sponsorluk yaptığını, bunun karşılığında da davacı … tarafından araçların sergilenmesi gerçekleştirildiğini, otelin girişine … dedikleri … şirketinin amblemleri asıldığını, bunların reklam panosu gibi düşünülebileceğini, şirketin merkezinin İstanbul’da olduğunu, o tarihte Bodrum’da olduğunu zira işi gereği Bodrum’da olmak zorunda olduğunu, organizasyon sırasında herhangi bir ayıp ihbarı duymadığını ve davalı tanığı … beyanında özetle; …nin yılda bir kez yapılan jet sosyete ve ünlülerin katıldığı özel misafirlerin geldiğini, alım gücü olanların katıldığı bir parti olduğunu, bu parti için sponsorluk anlaşması … tarafından teklif edildiğini, hafta sonu boyunca bu partinin yapılacağını, gerekli kişilerin geleceğini, … Motor’un … araçlarının görüleceği konusunda güvence verildiğini, sonrasında partinin tarihinin … tarafından değiştirildiğini, terör olaylarından dolayı … ismini kullanmak istemediklerini söylendiğini, … piar ajansının ilgilisinin kendisine hiçbir değişikliğin olmadığını sadece isim değişikliğinin olacağını bildirdiğini, kendilerinin parti için kısa zaman kaldığında dolayı imza attıklarını, işlemleri başlattıklarını, basın panosunda ve tek sayfalık broşürlerde logolarının olacağının söylendiğini, araçlardan birinin sergilemede diğerinin özel misafirleri alıp getirmek için kullanılmak şeklinde kullanılacağı konusunda taahhüt verildiğini, araçlarını İstanbul’dan Bodrum’a getirdiklerini, sonradan yapılan partinin yılda bir kez yapılan parti değil her hafta yapılan dünya konseptinde parti olduğunu öğrendiklerini, öğrendikten sonra da iptal etmek istediklerini, tek sayfalık broşürlerden ve basın panosundan isimlerinin çıkarılmasını istediklerini bildirdiklerini, arabalarını aldıracaklarını bildirdiklerini ertesi gün de sözleşmeyi fesih ettiklerini bildirdikten sonra araçları aldıklarını belirtmişlerdir. Bilirkişi Raporları: Mali müşavir ve sektör uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davacı şirketin, davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’yi 120.01.01.002.004 nolu alıcılar hesabında izlediği, davacının 2016 yılı Yevmiye defterlerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydetmiş olduğu, davalı tarafa kesmiş olduğu 16.813,00 TL faturayı 1.138 yevmiye madde numaraları ile cari hesabı izlediği 120.01.01.002.004 nolu hesabın borç tarafına kaydederek ticari defteri usulüne uygun olarak işlediği, Sözleşmenin 2.1 maddesinde davalının 05.08.2016 tarihinde 5.000 Euro sponsorluk bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt etmesi sonucunda davacı tarafından kesilen 04.08.2016 tarihindeki TCMB Döviz alış kuru 3.3626 TL üzerinden 16.813,00 TL olarak hesaplandığı, toplam 18.849,50 TL davacı tarafından yapılan kur farkı değerlemesinin TCMB Döviz alış kuruna göre usulüne uygun olarak hesaplandığı, adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve münderecatına itiraz etmemiş olması veya faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin tarafına ifasının tesliminin yapılmadığını ispatlaması gerektiği, davalının faturalara itirazını ihtarname ile yapmadığı, neticeten davacının davalı yandan 31.12.2016 tarihi itibari ile toplam 18.849,50 TL cari bakiye alacağının olduğu, davalının 2016 yılına ait ticari defterlerinde davacı … A.Ş’e ilgili olarak herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı, taraflar arasında mail yolu ile yapılan yazışmalarda 16.07.2016 tarihinde “Merhaba … ağustosa alındı yaşanan olaylardan dolayı”şeklinde açıklama olduğu, 15.07.2016 tarihinde mail yolu ile yapılan yazışmada “… … sponsorluk için önerdiğiniz 5.000 Euro tarafından onaylandı” açıklamasının … tarafından gönderildiği, 01.07.2016 tarihinde … tarafından davalı firmaya gönderilen mailde, “Halkla ilişkiler çalışmalarını yürüttüğümüz … da 29 Temmuz akşamı dünyaca ünlü … ile yaza merhaba diyecek” şeklinde açıklamanın yapıldığı, sözleşme öncesinde yapılan yazışmalarda … isminin kullanıldığı, dava konusu 05.08.2016 tarihli … nolu faturanın açıklaması içeriğinde, Sponsorluk Bedeli olarak belirtilmiş, sözleşmeye uygun olarak 5.000 Euro olarak hesap edilerek 04.08.2016 tarihindeki TCMB Döviz alış kuru 3.3626 den hesaplanarak 16.813,00 TL olarak fatura kesildiği, faturanın taraflara arasında imzalanan sözleşmeye uygun olarak kesildiği, davacının davalıyı 29.09.2016 tarihinde Bodrum 4. Noterliği’nin … yevmiye numaralı noter ihtarnamesi ile icra takibinden önce temerrüde düşürdüğü, davacının ihtarname tarihi olan 29.09.2016 dan icra takip tarihi olan 17.10.2016 tarihine kadar fatura anaparası olan 16.813,00 TL + (10,5 faiz oranı ile) 88,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.901,27 TL alacağının olduğu, 17.10.2016 tarihi itibariyle 16.901,27 TL bakiye alacağa ödeme tarihine kadar işleyecek faiz hesaplanması gerektiği beyan edilmiştir. Sektör uzmanı, Mali Müşavir ve Sözleşme Uzmanı bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda özetle; Davacı şirketin halka ilişkiler faaliyetlerini yöneten … firmasının 01.07.2016 tarihinde davalı şirket ile e-posta yoluyla iletişime geçerek ‘…Oteli 29 Temmuz Cuma Akşamı dünyaca ünlü … ile Yaza Merhaba diyecek’ şeklinde bir ifade kullandığı, ancak aynı e-postanın devamında davalının iddia ettiği gibi iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin ağırlanacağı bir parti olarak lanse edilmediği, … firmasının temsilcisi …’nun sadece ‘kaliteli eğlence arayan kesime hitap edecek’ bir parti olacağının söylendiği, … Oteli’nin anılan tarihteki açılışından önce hakkında medyada haberlerin yer aldığı ve … otellerinin belli bir konsepte sahip olduğu, otelin içinde yer alan VIP kabanalar, 2 katlı VIP teraslar, … butik ve VIP parti villası gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda anılan marka kapsamında yapılan otel işletmeciliğinin sadece gelir düzeyi yüksek bir kesime hitap ettiği, Türk Ticaret Kanunu md. 18 f.2 uyarınca davalı şirketin basiretli bir iş insanı gibi davranma yükümlülüğü kapsamında sponsor olmayı kabul ettiği etkinlik ve sözleşme akdettiği karşı taraf ile ilgili daha detaylı bilgi edinme, araştırma yapma veyahut en azından karşı taraftan bu yönde bilgi ve belge talep etmesinin bekleneceği, bu sebeple davalı şirketin Türk Borçlar Kanunu md.36 uyarınca aldatma sonucu sözleşme imzalanmasının şartlarının somut olayda gerçekleşmediği, Türk Borçlar Kanunu’nda borçluya sözleşmeden dönme hakkının tanındığı durumlardan birisi somut olayda mevcut olmadığı için davalı vekilinin 12.08.2016 tarihinde e-posta ile gönderdiği dönme beyanı geçerli olmadığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliğini etkilemediği, davalı vekilinin sponsor olunan etkinlik başladıktan bir buçuk saat sonra dönme beyanında bulunmasının Türk Medeni Kanunu md.2’ye de aykırılık teşkil ettiği zira davacı şirketin o an itibariyle reklam panolarında ve flyerlarda değişiklik yapması ve davalı şirketin logosunu bunlarından kaldırması fiilen mümkün olmadığı, davacı şirketin sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getirdiği, dolayısıyla sponsorluk sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılan fesih hakkının da doğmamış olduğu beyan edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davaya konu uyuşmazlıkta, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de nazara alınarak davacının, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde haklılık durum ve oranının tespit edilmesi gerekmektedir. İspat; 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davaya konu somut olayda, davalının icra takibine konu alacağın sözleşme içeriğine uygun olmadığını ispatla yükümlü olduğu açıktır. Davalı vekili tarafından sunulan beyan dilekçelerinde davacının kasti ve hatalı yönlendirmesinin davalıyı yanılttığı iddia edilmiştir.Taraflar tacir olup 6102 sayılı TTK’nin 18/2. maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Davaya konu somut olay incelendiğinde ise; taraflar arasında 04.08.2016 tarihli sponsorluk sözleşmesi kurulduğu, iş bu sözleşme maddeleri incelendiğinde davacı şirketin, davalı şirkete iddia edildiği gibi iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katılacağı bir parti organize etmeyi taahhüt etmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı vekili, davacının ısrarı üzerine ve zaman sıkıntısı içerisinde iş bu sözleşmenin müvekkili tarafından imzalandığını iddia etmiş ise de; bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere taraflar arasında yer alan mail yazışmaları nazara alındığında, sözleşmenin hile ile imzalandığı iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İstinaf sebeplerinden diğeri de parti esnasında vaadedilen portföyün bulunmadığıdır. Davacı şirketin halkla ilişkiler faaliyetini yöneten … firmasının temsilcisi …’nun sadece ‘kaliteli eğlence arayan kesime hitap edecek’ bir parti olacağının söylediği, …Oteli’nin anılan tarihteki açılışından önce hakkında medyada haberlerin yer aldığı ve … otellerinin belli bir konsepte sahip olduğu, otelin içinde yer alan VIP kabanalar, 2 katlı VIP teraslar, … butik ve VIP parti villası gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda anılan marka kapsamında yapılan otel işletmeciliğinin sadece gelir düzeyi yüksek bir kesime hitap ettiği belirtilmiş olup, davacı şirketin edimlerini ifa ettiğine dayanak kılınan görüntü ve basın ilanları da incelendiğinde, tanıtımın sadece gelir düzeyi yüksek olan kesime yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafın sponsor olunan etkinlik başladıktan çok kısa bir süre sonra dönme beyanında bulunmasının da TMK m. 2 aykırılık teşkil edip etmediğinin incelenmesi gerekmektedir. 4721 sayılı TMK’nin 2. maddesinde “Dürüst Davranma” başlığı altında “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, kanun hükümlerinin katı uygulanması nedeniyle meydana gelebilecek olan hakkaniyete, ahlak anlayışına ve adalete aykırı sonuçları önleyecek bir hukuk ilkesi niteliğindedir. Davaya konu somut olayda ise davacı tarafça sponsorluk hizmeti gereği yapılan hazırlıklar nazara alındığında (davacının sponsor olunan etkinlik başladıktan sonra reklam panolarında, afişlerde ve flylarda) değişiklik yapması da fiilen mümkün değildir. Davalı tarafça 12.08.2016 tarihinde (etkinlik başladıktan kısa bir süre sonra) sponsorluk sözleşmesinin e-posta yoluyla feshedildiği ve bu durumun MK 2. maddesine aykırılık teşkil ettiği açıktır. Davalının takibe konu faturanın KDV sinden sorumlu tutulamayacağı yönündeki itiraz incelendiğinde ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2004 tarih, 2004/19-456 Esas, 2004/531 Karar sayılı kararında “213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesi, vergi yükümlüsünü (mükellefini) vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi, vergi sorumlusunu ise, verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi şeklinde tanımlamış; kural olarak vergi yükümlülüğüne ve sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmelerin, vergi dairelerini bağlamayacağı hükmünü getirmiştir. Katma Değer Vergisi, mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisidir (Prof. Dr. Mehmet Ali Canoğlu-Doç. Dr. Rüstem Hacırüstemoğlu, Vergi Uygulamaları ve Muhasebesi, … AŞ., İstanbul 1990, s.425). 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesine göre, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, Katma Değer Vergisinin mükellefleri(yükümlüleri), bu işleri yapanlardır. Aynı Yasa’nın 9. maddesinde ise, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları, verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği belirtilmiştir. Anılan Kanunun 57. maddesi, “perakende satışı yapılan mallara ait etiketlerde Katma Değer Vergisinin satış fiyatına dahil olup olmadığı açıkça belirtilir. Vergi satış fiyatından hariç ise, bunun miktarı ayrıca gösterilir. Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlerde bu hüküm uygulanmaz” hükmünü taşımaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/2914 E. 2012/8351 K. sayılı ilamında ”… Türk Vergi Sistemi, Katma Değer Vergisini mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisi olarak düzenlemek suretiyle, satış işlemlerinde bu verginin alıcı tarafından ödenmesini öngörmüştür. Buna göre alıcı, satış bedelini ve o bedel üzerinden devlete ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi tutarını satıcıya verecek; satıcı ise, kendisine ait satış bedeli ile birlikte, Katma Değer Vergisini de alıcıdan tahsil edecek; satış bedelini kendisinde tutup, Katma Değer Vergisini devlete ödeyecek, bu yönde bir aracılık yapacaktır. Eş söyleyişle, alıcının ödediği Katma Değer Vergisini onun asıl sahibi durumundaki devlete intikal ettirmekle yükümlü olan; kısaca bu verginin devlete karşı yükümlüsü durumunda bulunan satıcıdır. Alıcıya düşen satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi ve bu şekilde kendisinden istenmesi halinde, bedele ek olarak vergi tutarını da satıcıya vermekten ibarettir. Alıcı, söz konusu verginin yükümlüsü veya sorumlusu değildir. Başka bir ifade ile, Katma Değer Vergisini devlete ödemek üzere satıcıya vermek alıcıya ait bir görev, bunu satış bedeli ile birlikte alıp, daha sonra Maliye’ye yatırmak ise satıcıya ait bir yükümlülüktür. Devlet, bu yasal düzenlemelerle borçlusu, alıcı olan Katma Değer Vergisini kendi adına ondan tahsil etmek ve daha sonra yasal düzenlemelerin öngördüğü şekil ve zamanlarda kendisine (Maliyeye)ödemek yükümlülüğünü satıcıya yüklemiştir. Görüldüğü üzere, satış sözleşmeleri bakımından vergi yükümlülüğü devlet ile satıcı arasındaki bir ilişkiyi ifade etmektedir. Devlet, oluşturduğu vergi sisteminde vergiyi doğuran satış ilişkisi çerçevesinde kendisine katma değer vergisi ödenmesini satıcıya ait bir yükümlülük olarak düzenlemiştir. Satıcının, devlete ödenecek katma değer vergisini satış bedeline dahil olarak mı, yoksa ondan ayrı olarak mı tahsil edeceği, kural olarak yasal düzenlemelerin konusu değildir. Alıcı ve satıcı arasındaki bir iç ilişki olarak, onların tasarrufuna bırakılmıştır. Dolayısıyla, yasadan kaynaklanan ayrık durumlar dışında bir satış sözleşmesinde, satıcı, tarafların üzerinde anlaştıkları koşullar çerçevesinde alıcıdan alması gereken katma değer vergisi tutarını da satış bedeline ekleyip mal bedeli ve KDV’yi ayrı ayrı göstererek ödenecek toplam miktarı davalının onayına sunmak; kabul ettiği takdirde toplam bedeli alıcıdan almak veya tersine, satış bedelini belirlerken katma değer vergisini hiç hesaba katmayıp, bunu bizzat üstlenmek, böylece kendi üzerinde tutacağı mal bedeli miktarını azaltmak yolunu seçebilir ya da devlete ödenmesi gereken katma değer vergisi miktarının bir kısmını kendisi üstlenmek suretiyle satış bedelinin alıcı yönünden cazip hale gelmesini sağlayabilir. Kuşkusuz, satış bedelinin ve onun katma değer vergisinin ayrı ayrı gösterildiği durumlarda, alıcının anılan vergiyi ödemekten kaçınması halinde, satıcı, malını satıp satmamakta özgürdür ya da alıcı, KDV’li fiyatı yüksek bulup, malı almayabilir.” belirtilmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/9849 E. 2018/3068 K. sayılı ilamında da “Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davacı ve davalı şirket arasında imzalanan 14.12.2011 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen işler için ücret KDV hariç 10.000 TL olarak belirlenmiştir. Bu miktarın ise fatura düzenlendikten sonra ödeneceği belirtilmiştir. Sözleşmede bedelin 10.000 TL olarak belirlenmesine göre davacının faturanın düzenlendiği tarihteki gümrük rayici üzerinden miktar talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın 10.000 TL üzerinden kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” belirtilmektedir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; uyuşmazlığa konu sponsorluk sözleşmesinin 2.1. maddesinde davalının, davacıya 5.000 Euro sponsorluk bedeli ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği belirtilmektedir. Taraflar arasındaki akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca sözleşmede belirlenen ve anlaşma sağlanan bedel üzerine ayrıca KDV bedeli eklenerek davalıdan tahsil edilmek istenmesi yerinde değildir. Açıklamalar uyarınca; mahkemece davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında 14.248,31 TL alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, 14.248,31 TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminat bedelinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmesi gerekmektedir. HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜNE, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/1180 Esas, 2019/623 Karar sayılı ve 01/07/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; A)Davanın KISMEN KABULÜ İLE, B)İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasında 14.248,31 TL alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, C)Takibin 14.248,31 TL üzerinden takip şartları doğrultusunda aynen devamına, Ç)14.248,31 TL alacağın %20’si oranında İCRA İNKAR TAZMİNAT bedelinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, D) Fazlaya dair istemin ise REDDİNE,2-İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 973,30 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 202,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 771,10 TL’nin davalı tarafından tahsili ile Hazineye İrad Kaydına,b-Davacı tarafından yatırılan 202,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Davacı tarafından toplam 2.184,5‬0 TL yargılama gideri sarf edildiği anlaşıldığından, yargılama giderinden kabul edilme oranına isabet eden 1.851,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, ç-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T’ye göre tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T’ye göre tayin ve takdir olunan 2.737,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 3-İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN;a-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, b-Davalı tarafından yatırılan 1.233,39‬ TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya İADESİNE,c-Davalı tarafından toplamda sarf edilen 153,30 TL başvuru harcı ve yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ç-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin talebin kabul gerekçesi dikkate alınarak davacı üzerinde bırakılmasına,d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2023