Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1265 E. 2020/74 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1265
KARAR NO: 2020/74
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/476 Esas
KARAR NO: 2018/830
KARAR TARİHİ: 12/09/2018
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ilk olarak atıksu hatlarının ve parsel bağlantılarının temizlenmesi ve görüntülenmesi için anlaşma yapıldığını, sonra bu sözleşmenin sulhen fesih edildiğini, sulhen fesih protokolüne istinaden mevcut ticari ilişkide davalının kısmen mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında özetle; yetkiye ve süreye itiraz ettiğini, davacının ilk yapılan anlaşma çerçevesinde davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacıya ihtar çekildiğini, bu şekilde sözleşmenin feshinin doğduğunu, ancak davacının malzemelerini ve personelini iş sahasından çekmeyerek müvekkillerini zorda bıraktığını ve sulh protokolü düzenlemeye mecbur bırakıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, davacı taraf ile davalı arasında imzalanan protokol gereğince ihtilaf durumunda İstanbul mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu taraflar kabul ettiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17.maddesine göre ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne göre sözleşmedeki yetki şartına atfen süresinde yapılan yetki itirazı sonucu, aksi de kararlaştırılmadığından, bu davada yetkili mahkeme İstanbul mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil firmanın adresinin Çankaya/Ankara olduğu, HMK ve İİK hükümleri çerçevesinde icra takibi borçlunun ikametgahında yapılması gerektiğini, bu durumda yetkili icra dairesinin Ankara İcra Müdürlüğü yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, itirazın iptali davasının yasal süresi içinde açılmadığını, davacının kötüniyetli takip başlattığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen operasyonel kiralama sözleşmesinin sulhen fesih protokolüne istinaden alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar cevap dilekçesi ile usulüne uygun yetki ilk itirazında bulunarak taraflar arasındaki operasyonel kiralama sözleşmesinin yetki şartına göre İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirtmiş olup, mahkemece HMK 17. Maddesi uyarınca yetkili mahkeme İstanbul Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, mahkemenin yetkili olup olmadığının belirlenmesi noktasındadır. Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalılar aleyhine taraflar arasındaki sulhen fesih protokolüne istinaden toplam 451.854,39 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalıların süresi içerisinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK.nun 50. maddesinde yetki hususu düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan protokoldeki yetki şartı nedeniyle İstanbul Mahkeme’leri yetkili kılındığından yetkisizlik kararı verilmiş ise de; taraflar arasındaki uyuşmazlık icra takibine dayanak 11/08/2015 tarihli sulhen fesih protokolünden kaynaklanmaktadır. Oysa ki yetki anlaşması 20/01/2015 tarihli operasyonel kiralama sözleşmesinde kararlaştırılmıştır. 11/08/2015 tarihli sulhen fesih protokolü, 20/01/2015 tarihli operasyonel kiralama sözleşmesinden bağımsız bir sulh anlaşmasıdır. Nitekim 11/08/2015 tarihli sulhen fesih protokolü ile 20/01/2015 tarihli operasyonel kiralama sözleşmesi feshedilerek yeni bir alacak-borç ilişkisi kurulmuştur. Bu nedenle 20/01/2015 tarihli operasyonel kiralama sözleşmesinde kararlaştırılan yetki anlaşmasının somut olayda uygulama imkan yoktur. 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı) HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup söz konusu davada yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Somut olayda, 20/01/2015 tarihli sözleşmenin feshi sonucunda, bir kısım edimlerin yerine getirilmesi karşılığında davalıların, davacıya tazminat ve kar mahrumiyeti olarak toplam 530.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiği görülmüştür. Takibin konusu, sözleşmeden kaynaklı para borcu olup, HMK 6. Maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalıların ikametgah mahkemesi olduğu gibi aynı zamanda TBK 89. Maddesi uyarınca para borcu alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Davacının yerleşim yeri Esenyurt olduğundan Bakırköy Asliye Ticaret mahkemesi de yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizlik kararı yerinde değildir. Ancak mahkemenin yetkisizlik kararına karşı davacı tarafça değil davalılarca istinaf edilmiştir. Davalılar istinaf dilekçesinde; müvekkil firmanın adresinin Çankaya/Ankara olduğu, HMK ve İİK hükümleri çerçevesinde icra takibi borçlunun ikametgahında yapılması gerektiği, bu durumda yetkili mahkemenin, Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan yetki itirazında bulunmuşlarsa da cevap dilekçesinde yetki şartına göre yetkili mahkeme İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkiye itiraz etmişlerdir. 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi, “inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir” yine; HMK’nun 357. maddesi ise “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu itibarla HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 ve 357/1 bendi gereğince reddine karar verilmiştir 6100 saylı HMK’nın “Kötüniyetle İstinaf Yoluna Başvurma” başlıklı 351. maddesinde; “İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, bölge adliye mahkemesince, 329 uncu madde hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Mezkur 351. maddenin atıf yaptığı 6100 sayılı HMK’nın “Kötüniyetle veya Haksız Dava Açılmasının Sonuçları” başlıklı 329. maddesinde ise; ” (1)Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur. (2) Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece verilen yetkisizlik kararına karşı davalılarca itiraz edilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de; cevap dilekçesinde, taraflar arasında yetki anlaşması yapıldığı yetkili mahkemenin yetki şartına göre İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davalıların talebi uygun bulunarak İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı verilmesine rağmen istinaf yasa yoluna davacının değil yetkisizlik kararı verilmesini talep eden davalıların başvurmuş olduğu görülmüştür. Buna göre davalıların amacının adaleti gerçekleştirmek değil, davayı ve takibi uzatmaya matuf olduğu, dolayısıyla kötüniyetli istinafının mevcut olduğu kabul edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 351’inci maddesi göndermesi ile, HMK’nun 329/2’nci maddesi uyarınca kötüniyetli olarak istinaf yoluna başvuran davalıların, davanın niteliği ve miktarı gözetilerek takdiren 5.000,00 TL disiplin para cezasıyla mahkum edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 357/2 ve 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 68,20 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL’den peşin yatırılan 121,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 27,30 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 4- Kötüniyetli olarak istinaf yoluna başvuran davalıların takdiren 5.000,00TL DİSİPLİN PARA CEZASIYLA MAHKUM EDİLMESİNE, 5-Davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.c bendi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.07/10/2020