Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1261 E. 2023/269 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1261
KARAR NO: 2023/269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
ESAS NO: 2018/453
KARAR NO: 2019/631
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 16/05/2018
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin düğün sektöründe faaliyet gösteren işletmelere …com portalı üzerinden reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, müvekkil davalıdan alacağının tahsili talebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, davalı vekilinin 06/04/2018 tarihinde ilgili icra takibinde borca, faize ve yetkiye itiraz etmiş olup itiraz ile icra takibini durdurduğunu, müvekkilin alacağının sözleşmeye ve cari hesaba dayandığını, müvekkil ile davalı arasında imzalanan 25/01/2018 tarih … sözleşme nolu sözleşme ile toplam 5.310,00-TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, bunun üzerine 29/01/2018 tarihinde 5.310,00-TL tutarında e-faturanın … adına müvekkili şirket tarafından tanzim edildiğini ve davalıya ait e-posta adresine 30/01/2018 tarihinde gönderildiğini ve aynı tarih de iletildiğini, faturanın herhangi bir itiraza uğramadığını, davalı vekilince icra takibine verilen itiraz dilekçesinde; borçlunun müvekkili şirkete yayınlanması için fotoğraf göndermediğini müvekkilin bu fotoğrafları izinsiz kullandığını ve herhangi bir hizmet almadıklarını beyan ettiğini, müvekkili şirketin ayrıca firmalarla müşterilerinin iletişime gecileceği bir alan olarak bir kullanıcı paneli oluşturmakla ve bu panel üzerinden internet sitesini ziyaret eden kişilerle reklamasyon ve tanıtım hizmeti alan firmalar ile iletişim kurabilmekte olduğunu, müvekkil şirketin davalının işletmesi adına bir kullanıcı paneli oluşturduğunu ve davalıya bu sayfa üzerinden teklifler de geldiğini, müvekkil şirketin sözleşmeye uygun olarak sözleşme imzaladıktan sonra davalının işletmesi olan … adı altında ….com portalı üzerinden reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, müvekkil şirketin internet sitesinde davalı şirketin işletmesinin yer aldığı sayfanın 06/02/2018 – 14/05/2018 tarihleri arasında toplam 245 kullanıcı tarafından görüntülendiğini, Türkiye’de ticari işletmesi bulunan bir tacirin, üzerinde tüm bilgilerinin, 5.310,00-TL ibaresinin ve kendi kaşe ve 2 tane imzasının olduğu metni tanıtım formu olarak algılamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü bulunan tacirin 5.310,00-TL’nin sözleşme bedeli olduğunu bilmesinin düşünülemeyeceğini, itirazın iptalini, takibin devamını, kötü niyetli davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davacı tarafın, müvekkil ile aralarında bir sözleşme imzalandığını iddia ettiğini, bahse konu iddianın gerçeği yansıtmadığını, asla kabul manasına gelmemek üzere bir an için böyle bir sözleşmenin imzalandığı varsayılsa bile; müvekkilin Türkçeyi çok az bildiğini, Türkçe karakterlerle okuyup yazmayı ise hiç bilmediğini, bu nedenle de varsa dahi böyle bir sözleşmenin geçerli olmadığını, zira bir insanın yeterince bilmediği bir dil ile ve hiç bilmediği yazı karakteriyle yazılmış bir sözleşmeyi imzalamasının mümkün olmadığını, imzalansa dahi bu sözleşmesinin hükümsüz olduğunu, davacı tarafından tanıtım formu olduğunu beyan ederek müvekkiline bir yazı imzalatıldığını, bu yazının sözleşme olup olmadığını bu aşamada bilemediklerini, davacı tarafın hususa dair dava dilekçesinde bahsettiği Yargıtay kararlarının ise somut işin bu dava ile hiçbir alakasının bulunmadığını, müvekkilin asla yayımlanması için dosya alacaklısına fotoğraf göndermediğini, dosya alacaklısından herhangi bir hizmet talep etmediğini, yine dosya alacaklısının da müvekkiline herhangi bir hizmet vermediğini, bu nedenle de asla kabul manasına gelmemek üzere, bir an için taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin bulunduğu varsayılacak olsa dahi, sözleşme konu hizmetlerin müvekkilile verilmediği için yine borç doğmadığını, faturanın usulüne uygun tebliğ edilse ve buna itiraz edilmese dahi, faturanın ancak münderecatı konusunda delil teşkil edeceğini, sırf faturaya itiraz edilmemesinin alacağın varlığına delil teşkil etmeyeceğini, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın faturaya konu malları karşı tarafa teslim ettiğini ayrıca ispatlamasının gerektiğini, somut olayda ise davacı tarafın iddialarını ispat edemediğini, kaldıki faturayla ilgili olarak mutabakata varılmadığını ve mutabakat zaptının imzalanmadığını, davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Davalı/ takip borçlusu tarafından öncelikle icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine itiraz ileri sürülmüş ise de İİK’nın 50. maddesinin HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yaptığı, kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 10 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca para borçları yönünden ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olması bağlamında davacının ikametgahı icra dairelerinin yetkili olması (Beyoğlu/İstanbul) nedeniyle (İstanbul) İİK 50, HMK 10, TBK 89. maddeleri uyarınca İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Davacı vekili tarafından talebe dayanak üyelik sözleşmesinin ibraz edilmekle anılı sözleşme davalı tarafa isticvap mahiyetinde tebliğ edilmiş ancak; davalı tarafın isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmadığı görülmüştür. HMK’nın 171/2 maddesi gereğince sözleşme ve içerikleri bu nedenle davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır.Huzurdaki davada tarafların arasındaki uyuşmazlığın; üyelik sözleşme ilişkisine ilişkin faturaya dayalı alacak istemiyle başlatılan icra takibine davalı yanın itirazın iptaline karar verilip verilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; bilirkişi incelemesine ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı ticari defterlerinde takibe dayanak faturanın kayıtlı olup davalının cari hesabının kapanış fişinin 5.310-TL olduğu, davalı defterlerinde ise faturanın kayıtlı olmadığı ve borç kaydının görünmediği, talebe dayanak anılı e-fatura’nın e-fatura portalı üzerinden davalıya tebliğ edildiği, davalının 8 gün içerisinde sistemde herhangi bir itirazının bulunmadığı, böylece fatura içeriğinin kesinleştiği, davacı tarafın sözleşmede yer alan reklamasyon ve tanıtım hizmetleri noktasında davalı tarafa hizmeti ifa ettiğinin teknik bilirkişi marifetiyle tespit edildiği, dosyada mübrez sözleşme, ticari defterler, isticvap, tüm belge ve kayıtların irdelenmesi sonucunda sözleşme ve faturaya konu hizmetin verildiği sonucuna ulaşıldığı, bu noktadan sonra faturaya dayalı hizmet bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu, davalı/borçlunun fatura bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 5.310-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, davanın asıl alacak üzerinden ikame edildiği, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; icra dairesinin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin yetki sözleşmesi imzalamadığını, sözlü yargılama yapılmadan karar verildiğini, müvekkilinin isticvapa davet edilmediğini, mahkemece isticvap davetine uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin sözleşme imzalamadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte Türkçe okuma yazma bilmediğinden sözleşmenin hükümsüz olduğunu, sözleşme olduğu iddia edilen belgenin tanıtım formu olduğu, arka yüzünde sözleşme şartlarının yazılı olduğunu ve bu yüzde imza olmadığını, müvekkilinin davacıya fotoğraf göndermediğini, davacı tarafından hizmetin verilmediğini, faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bilirkişinin de bunu tespit ettiğini, faturanın yargılama sırasında tebliğ edildiğini ve taraflarınca faturaya itiraz edildiğini, fatura bedelinin fahiş olduğunu, mahkemece hizmet bedelinin araştırılmadığını beyan ederek esas ve usul yönünden hukuka aykırı kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklı davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından, 5.310 TL cari hesap alacağı için davalı aleyhine takibe geçildiği, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğ edildiği, davalının süresinde borçlu olmadığından ve hizmetin verilmediğinden bahisle itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalıya …com portalı üzerinden reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, sözleşme imzalandığını, e-fatura düzenlenerek davalının e-posta adresine gönderildiğini, faturaya itiraz edilmediğini ancak ödeme yapılmadığını iddia etmektedir. Davalı ise, icra dairesinin yetkisiz olduğunu, taraflar arasında sözleşme olmadığını, hizmetin sunulmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini, tutarın fahiş olduğunu iddia etmektedir.Davacı taraf delil olarak 25/01/2018 tarihli … sözleşme numaralı üyelik sözleşmesi suretini sunmuştur. Sözleşmede davalının kaşesi ve imzası mevcuttur. Hizmet bedeli 5.310TL olarak belirtilmiştir. Sözleşmenin ödeme koşulları başlıklı 5. Maddenin 5.4 bendinde Peradatorun e-fatura sistemine geçtiği tarihten itibaren faturaların müşterinin Peradatora bildirdiği mail adresine e-posta olarak gönderileceği, müşterinin e-fatura sistemini peşinen kabul ettiğini, verdiği e-posta adresinin geçerliliğinde sorumlu olduğu düzenlenmiştir. 9.9 maddesinde ise taraflar arasında ki uyuşmazlığın çözümünde İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ise de İİK’nın 50. maddesinin HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yaptığı, kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 10 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul İcra dairelerinin yetkili kılındığı, para borçları yönünden ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olduğu, bu bağlamda; davacının ikametgahı icra dairelerinin yetkili olması nedeniyle İİK 50, HMK 10, TBK 89. maddeleri uyarınca İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu, ayrıca isticvap davetine uymayan davalının sözleşme altındaki imzayı kabul etmiş sayılması nedeniyle ayrıca HMK17 maddesi uyarınca aradaki yetki şartına istinaden de takibin yetikli icra dairesinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla davalının bu husustaki itirazının reddine karar verilmiştir.Davacı taraf delil olarak 25/01/2018 tarihli … sözleşme numaralı üyelik sözleşmesi suretini sunmuştur. Sözleşmede davalının kaşesi ve imzası mevcuttur. Hizmet bedeli 5.310TL olarak belirtilmiştir. Sözleşmenin ödeme koşulları başlıklı 5. Maddenin 5.4 bendinde … e-fatura sistemine geçtiği tarihten itibaren faturaların müşterinin … bildirdiği mail adresine e-posta olarak gönderileceği, müşterinin e-fatura sistemini peşinen kabul ettiğini, verdiği e-posta adresinin geçerliliğinde sorumlu olduğu düzenlenmiştir. 9.9 maddesinde ise taraflar arasında ki uyuşmazlığın çözümünde İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafından 29/01/2018 tarihli, 5.310TL bedelli e-fatura düzenlenmiştir. Delil olarak ibraz edilen logo muhasebe sisteminin ekran görüntüsünde faturanın davalının sözleşmede belirtiği e-posta adresine 30/01/2018 tarihinde iletildiği görülmektedir. Yargılama aşamasında davalı taraf, dava konusu faturanın 10/04/2019 tarihinde müvekkiline e-posta ile gönderildiğini, aynı tarihte noter aracılığı ile faturaya itiraz edildiğini beyan etmiştir. Davacı taraf, davalının e-mail adresinin çalışıp çalışmadığının tespiti için yeniden fatura gönderildiğini beyan etmiştir.Mahkemece, taraf vekillerinin hazır bulunduğu 10/10/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında; sözleşmenin davalıya isticvap mahiyetinde mernis adresine tebliğine karar verilmiş, tebliğ evrakına ”HMK 169 vd. Maddeleri uyarınca ekli davetiyedeki davacı dayanağı sözleşmede bulunan imza konusunda isticvap olunduğu, özürsüz imza sirküleri ile hazır olunmadığı takdirde sözleşme metninin kabul etmiş sayılacağının ihtar olunduğu” şerhi düşülmüş, evrak ekine dava dilekçesi eklenmiş, duruşma günü bildirilmemiştir. İşbu tebligat 23/10/2018 tarihinde usulüne uygun olarak davalı asilin adresine yapılmıştır. Davalı vekili, isticvap duruşma günü tebliğ edilmediğini beyan etmiştir. Mahkemece 05/03/2019 tarihli ara kararla gelecek celse sözlü yargılamaya geçileceği ihtarının tebliğine karar verilerek 03/07/2019 tarihi duruşma günü olarak belirlenmiştir. Mahkemece bu ara karar yukarıda belirtilen isticvap ihtarı ile birlikte davalı asile, usulüne uygun olarak 01/04/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı asil, 03/07/2019 tarihli sözlü yargılama duruşma gününe katılmamıştır. Mali müşavir ve bilişim uzmanı tarafından hazırlanan 20/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”… dava konusu alacak dayanağı faturanın davacının yasal defterlerinde kayıtlı olduğu ve yasal defterlerinde takip tarihi itibariyle 5.310,00-TL tutarında alacaklı olarak göründüğünü, davalı yasal defter kayıtları incelendiğinde dava konusu faturanın davalının yasal defterlerinde kayıtlı olmadığının görüldüğünü, davacı tarafça davalıya kesilen dava konusu e-arşiv faturasının davacı tarafça davalıya tebliğ/teslim ediliğ edilmediği hususunda davacı tarafça dosyaya bu yönde herhangi bir belgenin sunulmadığını, davacı tarafça davalıya kesin fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verilip verilmediği hususunda yapılan incelemelerde; fatura muhteviyatı internet hizmetlerinin davacı tarafça davalıya verildiği anlaşılmış olup davalının imzaya olan itirazlarının mahkemenin takdirinde olduğunu, açıklamalar neticesinde dava konusu fatura muhteviyatı reklamasyon ve tanıtım hizmetinin davacı tarafça davalıya verildiği tespit edilmiştir .” şeklinde mütalaada bulunulmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “… Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, davalı asilin sözleşmedeki imza hususunda usulüne uygun yapılan isticvap davetine rağmen duruşmaya katılmadığı, HMK’nın 171/2 maddesi gereğince sözleşme içeriğini ve imzayı ikrar etmiş sayıldığı, davacı tarafça düzenlenen 29/01/2018 tarihli, 5.310TL bedelli e-faturanın davalı tarafın sözleşmede belirtiği e-posta adresine 30/01/2018 tarihinde iletildiği, davalı tarafça dava konusu faturaya itiraz edilmediği, borcun ödendiğine dair belge ibraz edilmediği, bilirkişi raporu ile hizmetin verildiğinin tespit edildiği, bu bağlamda; Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere alacaklının HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılarak mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1.b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 90,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/02/2023