Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1249 E. 2022/949 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1249
KARAR NO: 2022/949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/392
KARAR NO: 2019/614
DAVA TARİHİ: 24/04/2017
KARAR TARİHİ: 05/07/2019
DAVA: Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket tarafından … nolu, 08/01/2015-2016 tarihli Yangın Konut Sigorta Poliçesi sigortalanan …’e ait … Mahallesi … Cad. Kat: … No:… Silivri/İstanbul adresindeki konutta, 07/01/2016 tarihinde konutun bulunduğu sokakta …’ye ait ana su borusunun patlayarak hafif bir şekilde sızması ve …’nin ihbar üzerine geç gelmesi nedeniyle sızan suyun daha da şiddetlenerek akması sonucu hasar meydana geldiğini, sigortalı konutta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya 07/03/2016 tarihinde 67.780,00 TL tazminat ödendiğini, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu iddia ederek, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare birimlerinden Avrupa 2.Bölgesi Abone İşleri Dairesi Başkanlığının konu ile ilgili yapmış olduğu araştırma neticesinde ev içindeki eşyalarda iddia edildiği boyutta bir hasar meydana gelmediği, hasar tarihinde toprak kayması olduğu ve elektrik direklerinin yıkıldığı, idareye ait boru hattının toprak kayması sonucu açığa çıkarak kırıldığı, istinat duvarının şartnamelere uygun şekilde yapılmadığı, üzerinde daha önceden oluşmuş çatlakların bulunduğu, yol ile evler arasında kot farkı olduğu ve evlerin düşük kotta kaldığının tespit edildiğini, davaya konu hasarın doğal afet sonucu meydana geldiğini, istinat duvarındaki hasardan İdare değil şartnamelere uygun yapı imal etmeyen yapı malikinin sorumlu olduğunu, dışarıdan gelebilecek su sızıntılarına karşı betonarme tecrit duvarının yapılması ve muhtemel su baskınlarına karşı tahliye pompasının bulundurulması gerektiği, hasara maruz kalan binanın gerek … Deşarj Yönetmeliğine, gerek ilgili diğer mevzuat hükümlerine ve inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması sebebiyle, doğacak hasar ve zararlardan idarelerinin sorumlu tutabilmenin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…olayın meydana gelmesinde gerekli fenni tedbirlerin alınarak duvarın yapılmaması nedeniyle mülk sahiplerinin %70 oranında kusurlu bulunduğunu, su sızıntısına sebep olan temiz su borularının bakım ve onarımlarından sorumlu davalı …’nin ise olayın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu bulunduğu, Davacı … düzenlemiş bulunduğu konut sigorta poliçesi adı altındaki sigorta poliçesi ile; …’e ait bulunan Silivri / … Mah. … Cad. No … deki bina, 07/01/2016 tarihinde meydana gelmiş bulunan hasarı kapsayacak şekilde 08.01.2015 – 2016 tarihleri arası için sigortalandığı, sigorta poliçesinde yer kayması riskine karşı da teminat verildiği, yer kayması teminatı ile sigortacı sigortalı binanın inşa edilmiş olduğu arsada veya civarında vuku bulan yer kayması veya toprak çökmesi sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelecek zararlar ile sel veya su baskını nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararları sigortaladığı, dava konusu hasarda yer kayması teminatında olup sigortalısına hasar tazminatını ödemiş olan davacı … Şirketinin ödemiş bulunduğu tazminatı TTK nun 1472. Maddesine göre rücu etmesi mümkün bulunduğu, davacı Şirket Tarafından hasar bedeli talep edilen su sızıntısı nedeniyle oluşan duvar yıkılmasına ait hasarlara ait olduğu, yapılan inceleme sonucunda 27.02.2016 tarihli sigorta ekspertiz raporunda belirtilen 3 adet 45 mt. istinat duvarı yenileme, merdiven ve demir işleri, işçiliklerinin giderilmesi için yapılması gereken işler, işçilikler, kullanılması gereken malzemeler ve bunların bedelleri su hasarından kaynaklı hasarlar olup bedelleri tutarı olay tarihi itibariyle de kadri maruf bulunduğu, Hasar Bedeli Tutarı (10 Kalem) 60.742,50 TL olduğu, davacıya sigortalı konutta 60.742,50 tl lık hasar meydana gelebileceği, bu zarar tutarından kusur oranına göre davalı …nin 18.222,75 TL sından sorumlu olduğu, davalının 07.03.2016 ödeme tarihinden itibaren temerrüde düştüğünün tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetince davalıya %30 kusur verilmesinin, itirazlarının değerlendirilmesinin hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının eylemi ile hasar arasında illiyet bağı bulunduğunu, binanın yapı ruhsat belgesine esas olan tasdikli mimari projesinin mevcut olduğunu, davalının temiz su hattındaki patlak sonucu suyun kayışı ile arazinin ve istinat duvarının özelliğini yitirmesi nedeniyle çökmesinden kaynaklı olarak hasarın oluştuğunu, zarar ile idarenin eylemi arasındaki illiyet bağının kesilmediğini beyan ederek, idareye atfedilen %30 kusur oranı düşük olduğundan davalı idarenin asli-birincil hizmet kusuru dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; raporun hatalı olup hükme esas alınamayacağını, imar mevzuatına, fen ve sanat kurallarına uygun olmayan yapılar nedeniyle müvekkilinin sorumlu olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasar bedelinin fahiş hesaplandığını, gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, sigortalanan konutta su baskını sonucunda oluşan hasar nedeniyle sigortalıya yapılan ödemenin, 6102 Sayılı TTK’nın 1472 maddesi uyarınca rücuen tazmini istemine ilişkindir. Tarafların istinaf sebeplerinin incelenmesinden, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı … şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK’nın 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK’nın 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK’nın 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; sigortalı konutta, …’ye ait tesisatta meydana gelen patlama sonucu hasar oluştuğu iddia edilmiştir. Buna göre, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki, davalı yapı malikinin haksız fiil hükümleri ile TBK’nın 69. maddesi uyarınca sorumluluğuna dayanmaktadır. O halde, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı gibi davacı şirket sigortalısı tacir sıfatı taşımadığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte bulunmadığı, dolayısıyla 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1.c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜ ile İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/392 E. 2019/614 K. sayılı 05/07/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE,3-Taraflarca ayrı ayrı yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının ilk derece mahkemesince iadesine,4-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3, 362/1.c ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2022