Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1241 E. 2023/192 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1241
KARAR NO: 2023/192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1108
KARAR NO: 2019/452
DAVA TARİHİ: 13/10/2017
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18/08/1998 tarihinde kooperatife üye olduğunu, bugüne kadar kooperatife toplam 124.980,00 TL ödediğini, davalı kooperatif tarafından müvekkiline tahsisi taahhüt edilen .. Blok .. no.lu dairenin … Blok … no.lu daire ile değiştirildiğini, müvekkilinin kendisine ait olduğunu zannederek natamam tahsis edilen dairenin oturulabilir hale gelmesi için bir çok masraf yaptığını ancak 2001 yılında dairesinin …’e satıldığını öğrendiğini, kooperatif yönetiminin bu şekilde birçok üyeyi zarara uğrattığını, bu nedenle kooperatif üyeliğinden istifa ederek İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/198 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, dava sonucunda müvekkilinin kooperatiften 129.480,00 TL alacağı olduğu ve bu alacağın 30/08/2013 tarihinde muaccel hale geldiği sabit olmasına rağmen davalı kooperatifin ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Kooperatifin üzerine düşen tüm yükümlülükleri tam ve zamanında yerine getirdiğini, kendi ihmal ya da kusurundan kaynaklanmayan birtakım gerekçelerle 3. şahıslar ile hukuki ihtilaflara düştüğünü ancak hiçbir şekilde davacı dahil herhangi bir üyesinin hakkına tecavüz etmediğini, davacı tarafça tanzim ve imza edilmiş 23/02/2010 tarihli daire teslim tutanağında kooperatifin gayri kabili rücu ibra edildiğini, bu nedenle davacının işbu dava yönünden hukuki yararı bulunmadığını, Kooperatifin 2016 yılına ilişkin 21/10/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 10 no.lu kararda ve ayrıca önceki tarihli muhtelif genel kurul kararlarında “2016 bütçe dönemleri içerisinde çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak iade ödemelerinin kooperatifimizin mevcudiyetini tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacını tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacına ulaşmasını engelleyecek ve bütçenin bu ödemeleri yapamayacak durumda olması dolayısı ile bu ödemelerin Kooperatifler Kanunu’nun 17/2 maddesi uyarınca 3 yıla kadar ertelenmesi …” şeklinde karar verildiğini, bu nedenle alacak muaccel olmadığından davanın süre yönünden usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, temerrüde düşmediğinden faiz talep edilmeyeceğini, icra takibine itiraz edilmesinin kanuni hakların kullanılması mahiyetinde olup alacak likit olmadığında icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddini ve % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davacının alacağını talep etmekte haklı olduğu, davalı kooperatifin 2017 yılı itibariyle artık inşaat imalatı yapmadığı, bu tarih itibariyle tüm konut imalatlarının bitirilip ortaklara dağıtılmış olduğu, kooperatifin giderlerinin cari giderlerden ibaret olduğu, kooperatif yönetiminin ortakların ödemediği aidatları tahsil, ödeme yapılmaması halinde yaptırımların uygulanması yönünde yükümlülüğünün bulunduğu, kooperatifin ortaklıktan çıkan/çıkartılan üyelere, davamızda alacağı yargıtay kararı ile de kesinleşmiş davacıya geri ödeme yapılması yükümlülüğü taşıdığı, mahkememizce alınan denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davalı kooperatifin, 2016 yılı bilançosunun görüşüldüğü 21.10.2017 genel kurul tarihi itibariyle, davacının geri ödemesini yapabilecek gelire (likitideye) sahip olduğu hususunun kabulü ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (YHGK 2014/23-814 E 2016/907 K)” gerekçesiyle, “Davanın Kabulüne, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı 172.596,84 TL icra takibi dosyasında yapmış olduğu itirazının iptaline, 129.480,00 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde savunmalarını tekrar ederek, bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, eksik inceleme neticesinde karar verildiğini beyan edmiş, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Davacı, kooperatiften istifa ettiğini beyanla, ödediği aidat bedellerinin iadesi talep ettiği için dava; çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafça 29/05/2017 tarihinde 129.480,00 TL asıl alacak, 43.116,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 172.596,84 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Takibe konu alacağın dayanağı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/198 E. sayılı dosyasında tespit edilen 129.480,00 TL alacak olarak belirtilmiştir. Davacı, Gölcük … Noterliği’nden davalı kooperatife keşide ettiği 13/11/2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile; 1998 tarihinde kooperatif ortaklığına girdiğini, bugüne kadar 129.480,00 TL aidat ödediğini ancak tahsis edilen dairenin olmaması nedeniyle ortaklıktan istifa ettiğini beyan ederek, 129.480,00 TL’nin 30 gün içinde ödenmesini ihtar etmiş, ihtarname 27/11/2012 tarihinde kooperatife tebliğ edilmiştir. İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/198 E. sayılı dosyasında; davacı … tarafından, davalı kooperatif aleyhine 26/12/2012 tarihinde açılan davada, davacının kooperatif üyeliğinden 13/11/2012 tarihinde istifa ettiğini belirterek, kooperatife ödediği 129.480,00 TL’nin iadesini talep ettiği, alınan bilirkişi raporunda davacının 129.480,00 TL aidat ödediğinin tespit edildiği, yapılan yargılama neticesinde İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/198 E. 2014/212 K. sayılı 04/06/2014 tarihli kararı ile; “…davacı, genel kurulun yapıldığı 30/07/2013 tarihinden 1 ay sonrasına isabet eden 30/08/2013 tarihinde alacağını isteyebileceği, alacağın muaccel olmadan önce 26/12/2012 tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmakla, Kooperatifler Yasasına göre dava şartı oluşmadan açılan bu davanın usulden reddine…” karar verilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 07/04/2015 tarihli 2014/8529 E. 2015/2358 K sayılı ilamıyla onanmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; Davacının istifa tarihine kadar 129,480,00 TL ödediği ve bu ödemenin muaccel olacağı 30/08/2013 tarihi itibariyle talep edilebileceği hususunun Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacının bu karara müsteniden 25/05/2017 tarihinde yaptığı takiple alacağını talep ettiği, davalı kooperatif vekilinin ise geri yapılacak ödemelerin kooperatif varlıklarını tehlikeye düşürecek olması nedeniyle 3 yıla kadar ertelendiğini ve erteleme kararının 21/10/2017 tarihli genel kurulda alındığını öne sürerek itiraz ettiği, ancak davalı kooperatifin 2012 yılı bilançosuna göre 30/08/2013 itibariyle davacıya geri ödeme yapması halinde kooperatifin mevcut varlıklarının tehlikeye düşecek olduğunu ispatlaması ve bu hususta da karar alması halinde 3 yıla kadar ödeme erteleme kararının haklı ve yerinde olabileceği, bu nedenle 2013 yılı genel kurulunda alınan kararın incelenmesi gerektiği, Kooperatifler Kanunu’nun 17/2 maddesi uyarınca davalı kooperatifin 06/07/2013 tarihli olağan genel kurul toplantısının 10 nolu gündem maddesinde ”2012 bütçe dönemleri içerisinde çıkan ve çıkarılan ortağa yapılacak iade ödemelerin kooperatifimizin mevcudiyetini tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacını tehlikeye sokacak kooperatifimizin amacına ulaşmasını engelleyecek ve bütçenin bu ödemeleri yapamayacak durumda olması dolayısıyla bu ödemelerin Kooperatifler kanununun 17/2. maddesi uyarınca 3 yıla kadar ertelenmesi” kararı aldığı, 129.480,00 TL’nin davacıya geri ödenmesi halinde davalı kooperatifin varlıklarının tehlikeye düşecek olup olmadığı ve dolayısıyla kooperatifin faaliyet amacını engelleyebilecek nitelikte bir ödeme olup olmayacağı hususunun değerlendirilmesi bakımından davalı kooperatifin ticari defterlerinin incelenmesi istenmiş ise de, davalı kooperatifin 2012 yılı ticari defterlerinin İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/295 E. sayılı dosya içinde bulunduğunu belirttiği, yetki yazısı alınarak 2014/295 E. sayılı dosyası içindeki ticari defterler incelenmeye gidildiğinde dosyada olmadığı ancak hangi yere veya mahkemeye gönderildiği hususunda kayıt düşülmediğinden defter incelemesinin yapılamadığı, davalı kooperatifin 2012 yılı ticari defter ve kayıtlarını yansıtan 2012 yılına ait Kurumlar vergisi bilançosu temin edilerek incelendiğinde davacıya ödeme yapılması halinde, likidite ve nakit akış durumunun bozulacağı, bu durumun kooperatif faaliyetlerinin (konut üretme ve ortaklarına teslim etme amacının) tesisine engel teşkil edeceği gibi kooperatif varlıklarını da tehlikeye düşüreceğinin tespit edildiği, bu durumda davacının alacağının 06/08/2013 tarihinden 3 yıl sonrasında 06/08/2016 tarihinde muaccel hale geldiğinin kabulünün gerekeceği, icra takibi ise 3 yıllık erteleme süresi dolduktan sonra başlatıldığı için davacının takip tarihi itibariyle 129.480,00 TL alacağını istemeye hak kazandığı, davacının alacağın muaccel olduğu 30/08/2013 tarihinden takibin başlatıldığı 25/05/2017 tarihine kadar işlemiş yasal faizin 44.152,67 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece davalı kooperatifin 21/10/2017 tarihli genel kurulunda alınan erteleme kararının davacıya yapılacak ödemeye engel olup olmadığı hususunda alınan ek raporda; Kooperatif merkezinde ibraz edilen 2015-2016-2017-2018 yılı ticari defterlerden; 2015 yılı yevmiye defterinin sunulmadığı, 2016-2017-2018 yılı yevmiye defterlerinin süresinde noter kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2013-2014 yılı ticari defterlerin İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/295 E. sayılı dosyasında olduğu belirtilmiş ise de bu dosya içerisinde ticari defterlerin bulunmadığı, 2013-2018 dönemi arasındaki mali tablolar değerlendirildiğinde 2013 yılı açılış bilançosunda, kooperatif ortaklığından ayrılan veya ihraç edilen ve aralarında davacının da bulunduğu (37) kooperatif üyesine ödenmesi gereken iade tutarının 2.048.540 TL olduğu, bu tutarın 2014 yılında 2.212.760 TL, 2015 yılında 2.482.500 TL, 2016 yılında 2.449.500 TL, 2017 yılında 2.449.500 TL, 2018 yılında 2.449.500 TL olduğu, 2013-2018 dönemine ait tüm genel kurul tutanakları incelendiğinde, tüm genel kurullarda, çıkan veya çıkarılan ortaklara yapılacak geri ödemelerin, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması nedeniyle 3 yıla kadar ertelenmesi kararı verildiğinin görüldüğü, 2017 yılı bilançosuna bakıldığında, çıkan veya çıkarılan ortaklara yapılacak geri ödeme toplamının 2.449.500 TL olduğu, aynı yılın 131 kodlu Ortaklardan alacaklar (tahakkuk etmiş olup, henüz üyelerden tahsil edilmemiş geçmiş yıllardan bu yana gelen aidat) tutarının 3.158.078 TL olduğunun tespit edildiği, kooperatifin üyelerden olan toplam 3.158.078 TL alacak tutarı, kooperatif ortaklığından ayrılmış/ihraç edilmiş üyelere ödenecek 2.449.500 TL borç tutarını aştığı, bu paranın ortaklardan tahsil edilmiş olması halinde, ayrılan ortaklara ve dolayısıyla da davacıya bu paranın ödenmesi mümkün olabileceği, kooperatifin 2017 yılı itibariyle artık inşaat imalatı yapmadığı, bu tarih itibariyle tüm konutların imalatının bitirilip ortaklara dağıtılmış olduğu, kooperatifin giderlerinin cari giderlerden ibaret olduğu, somut olay 2017 veya sonraki yıllar için değerlendirildiğinde, ortaklardan birikmiş alacaklar tahsil edilmedikçe veya genel kurullarda, çıkan/çıkartılan üyelere özgü bir aidat toplanması cihetine gidilmedikçe çıkan veya çıkarılan ortaklara geri ödeme yapılmasının mümkün olamayacağı, zira 2014-2018 dönemine ilişkin genel kurul tutanakları sırasıyla incelendiğinde, çıkan veya çıkartılan ortaklara yapılacak ödemeler için, aidat toplama planlamasının yapılmadığı, rutin giderler için aidat toplandığı, üyelikten ayrılan ortaklara yapılacak geri ödemelerin ise, her yıl 3 yıl süreyle ertelenmesinin sürekli tekrarlandığı, bu durum muvacehesinde davalı kooperatifin, 2016 yılı bilançosunun görüşüldüğü 21/10/2017 genel kurul tarihi itibariyle, davacının geri ödemesini yapabilecek gelire (likitideye) sahip olduğu hususunun kabulü gerektiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde; her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunduğu, 12. maddesinde; çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, kooperatif anasözleşmesinde daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde; yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınması halinde, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirdiğinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, “ayrılma payı” alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki “yedek akçe” kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887). Ayrılma payının nasıl belirleneceği, Kooperatifler Kanunu’nun 17 nci maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15 inci maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/06/2016 tarihli 2014/23-814 E. 2016/907 K sayılı ilamı). Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesi; “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür” şeklindedir. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatların tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1.maddesi ve anasözleşmenin 15/1.maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiye kalan miktarı talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir hale gelir. Aynı Kanun’un 17/2.maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin karar alınması da mümkündür, böyle bir kararın aynı genel kurulda alınması gerekmektedir. Erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri üç yıla kadar erteleme hakkı verir. Bu sürenin sonunda ortak, yine aynı yasa maddesi ile tip anasözleşmenin 15/1.maddesi uyarınca, yaptığı ödemelerin iadesini ayrıldığı yılın bilanço tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonraki tarihten itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerliyse ve dava erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir. Böyle bir erteleme kararı alınsa dahi, dava edilmesi durumunda, mahkemece öncelikle, ortağın istediği iade alacağının, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği kooperatif kayıtları incelenerek tespit edilmelidir. Kooperatif tip anasözleşmesinin 15/2.maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21.madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü gereğince ayrılan ortağın yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa dahi kooperatif bu karardan yararlanamayacaktır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 23/01/2015 tarihli 2014/10844 E. 2015/430 K. sayılı ilamında; “…Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir. Aynı Kanun’un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin alınan bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir. Diğer anlatımla, erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri 3 yıla kadar geciktirme hakkı verir ise de, alacağın muacceliyet tarihini etkilemez. Bu erteleme süresinin sonunda ortak, yaptığı ödemelerin iadesini, yine anılan 17/1. maddesi ile anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca, ayrıldığı yılın bilançosunu kabul ederek kesinleştiren genel kurulu izleyen bir ayın sonundan itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerli ise ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir. Öte yandan, kooperatif anasözleşmesinin 15/2. maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi, genel gider payının düşülmemesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanmayacaktır. Davalının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davalının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış ise, derhal ödeme yapılması gerekmemektedir. Gerek davalı yerine üye alınması, gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır. İstifadan sonra, kooperatife yeni ortak alınmış ise alınan ortağın, ayrılan ortağın doğrudan ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, ayrılan ortaklık payının yerine yeni ortak alınmış ise, ayrılan ortağa anasözleşmenin 15/2. maddesi uyarınca çıkma payının yeni üyeliğin başladığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte derhal ödenmesi gerekir.” şeklindedir. Somut dosya incelendiğinde; davacının Gölcük … Noterliği’nden keşide ettiği 13/11/2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile istifa ettiği ve ihtarnamenin 27/11/2012 tarihinde kooperatife tebliğ edildiği, istifa ettiği tarihten sonra ilk genel kurulun 06/07/2013 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla alacak bir ay sonra muaccel hale gelmiştir. Davalı vekili 2016 yılına ait 21/10/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında çıkan veya çıkarılan ortağa yapılacak geri ödemelerin kooperatif mevcudiyetinin tehlikeye girecek olması nedeniyle 3 yıla kadar ertelenmesi kararı verildiğini bu nedenle alacağın muaccel hale gelmediğini ileri sürmüş ise de, 3 yıllık erteleme süresi yönünden yukarıda yer alan emsal ilamda da ifade edildiği gibi 06/07/2013 tarihli genel kurulun dikkate alınması gerekmektedir. İcra takibi ise 3 yıllık erteleme süresi dolduktan sonra 29/05/2017 tarihinde başlatıldığından, takip tarihi itibariyle alacağın istenebilir olduğu anlaşılmaktadır. Ancak kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. Somut dosyada ise, davacının ödediği aidat bedelinin tamamı olan 129.480,00 TL’nin davacıya ödenmesi gerektiği tespitine yer verilmiş, masraflar yönünden bir hesaplama yapılmamıştır. Bu durumda davacının ayrıldığı yıl bilançosuna göre masraf hissesi hesaplanarak, kalan miktar yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. Ayrıca davanın temelini oluşturan icra takibinde 129.480,00 TL asıl alacak, 43.116,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 172.596,84 TL alacak talebinde bulunulmuş, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Dava dilekçesinin harca esas değer bölümünde 129.480,00 TL alacak gösterilerek bu miktar üzerinden nispi harç yatırılmış ancak konu ve sonuç kısımlarında “itirazın iptali ile takibin devamı” talep edilerek, işlemiş faizi de kapsayacak biçimde istemde bulunulmuştur. Mahkeme “Davanın Kabulüne, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı 172.596,84 TL icra takibi dosyasında yapmış olduğu itirazının iptaline, 129.480,00 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” karar verilmiştir. Davacının talebi ve mahkeme kararı işlemiş faizi de kapsamasına rağmen, işlemiş faiz talebi yönünden eksik harç ikmal edilmeden hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Bu durumda 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca eksik harcın tamamlatılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1108 E. 2019/452 K. sayılı 02/05/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/02/2023