Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1218 E. 2023/259 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1218
KARAR NO: 2023/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/295 Esas
KARAR NO: 2019/588
DAVA: Tazminat (Kooperatif Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; 26/06/2012- 16/09/2014 tarihleri arasında S.S.İstanbul … San. Sitesi Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların görev süresi içerisinde kooperatifi zarara uğrattıklarını, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 62.maddesine göre yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurlarının kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu olduğunu, TTK.nun 553.maddesinin de bu yönde hüküm içerdiğini, ayrıca kooperatif ana sözleşmesinin 48.maddesine göre yönetim kurulu üyesi olan davalıların kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup, kooperatife verdikleri zararları tazminle yükümlü olduklarını, yeminli mali müşavir … tarafından muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemenin devam ettiğini, değerli kağıt ve nakit kasa devir teslimine ilişkin muhasebe kayıtlarına ilişkin raporun ise tamamlanarak 16/03/2015 tarihinde kooperatif yönetim kuruluna sunulduğunu, bu rapora göre 19/09/2014 tarihli değerli kağıt ve nakit kasa devir teslim tutanağıyla devredilen tutar ile devredilmesi gereken tutar arasında 109.890,53 TL kasa, 25.000,00- TL çekler, 18.754,00- TL senetler olmak üzere toplam 153.644,53 TL fark bulunduğu belirtilerek davalıların kooperatifi 153.644,53 TL zarara uğrattığının tespit edildiğini, mali incelemenin devam ettiğini, nihai raporun verilmediğini, nihai rapor verildiğinde davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıklarının ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru haklarını saklı tuttuklarını, bu kapsamda davalılardan önceki dönem kooperatif başkanı …’un kooperatife yüklü miktarlarda borç verdiği gerekçesiyle kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı olarak gösterdiğini, bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 153.644,53 TL nin zararın oluştuğu tarihlerden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle … Sitesi Yapı Kooperatifine ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.07.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesinde talep ettiği alacaklarının ıslah yolu ile 1.352.273,47-TL artırarak, toplamda 1.505.918,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve zararın oluştuğu tarihten itibaren ticari reeskont faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiş, aynı tarihte ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacıların asaleten davacı sıfatlarının bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, davacıların denetçi sıfatı ile açmış oldukları davanın yasa ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, bu durumun dava dilekçesi ekinde sunulan ve yöneticilerin tamamı tarafından imzalanmayan 18/03/2015 tarihli yönetim kurulu kararından açıkça anlaşıldığını, yasa ve ana sözleşme uyarınca yönetim kurulu ve denetçilerin doğrudan sorumluluk davası açmasının mümkün olmadığını, davanın maddi temelden yoksun olduğunu, maddi delil olarak dayanılan yeminli mali müşavir … tarafından düzenlenen tespit tutanağı başlıklı mütalaada; dijital ortamdaki veriler üzerinde inceleme yapıldığı, yasal defterlerin incelenmediğinin açıkça yazılı olduğunu, her türlü müdahaleye açık bilgisayar kayıtlarının delil olamayacağını, kooperatif yönetimi tarafından alelacele, hiçbir maddi delile dayanmadan kötü niyetli olarak dava açılması kararı verildiğini, kaldı ki, sunulan yeminli mali müşavir mütalaasında bankalara tahsil için verilmiş senetlerin dahi kasa açığı olarak nitelendirildiğini, kooperatife ait senetlerin verildiği bankalara ait kayıtların celbi ile bu konunun açığa kavuşacağını, müvekkilinin görev yaptığı süre sonunda ve devir teslim esnasında herhangi bir kasa açığının olmadığını, kooperatif yasal kayıt ve defterleri üzerinde yapılacak inceleme sonucunda bu durumun sabit olacağını, davacının kötü niyetli olduğunu müvekkilinin kooperatifin kuruluşundan 16/09/2014 tarihine kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, bu davanın açılmasının sebebi ise müvekkilini 30 yıl hizmet ettiği kooperatif üyeleri nezdinde itibarsız hale getirmek olduğunu, öte yandan müvekkiline yönelik ödemelerin vadesi yaklaşırken böyle bir davanın açılmasının düşündürücü olduğunu belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar cevap dilekçesi ile; usule ilişkin olarak öncelikle denetim kurulu üyeleri olan davacıların huzurda görülmekte olan davayı açma yetkilerinin bulunmadığını, 1136 sayılı Kooperatifler Kanunu ve 6102 Sayılı Yeni Ticaret Kanunu 553. maddesi uyarınca denetçiler tarafından iş bu davanın açılmasının mümkün olmadığını, bir an için eski Ticaret Kanununda öngörülen usullere göre dava açılabileceği kabul edilse bile bu durumda öncelikle yöneticilerin sorumluluğu konusunda dava açılması için kooperatif genel kurulunda karar alınması gerektiğini, müvekkillerinin kooperatifin eski yöneticileri olması sebebi ile kooperatif belgelerine ulaşma imkanlarının bulunmadığını, açılan davanın gerek kanunlara gerekse ana sözleşmeye aykırı olarak açıldığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davacıların kötü niyetle ve halen rakibi konumunda olan eski yöneticileri zor duruma düşürmek kastı ile hareket ederek işbu davayı açtıklarını, kooperatif yöneticilerinin basiretli bir tüccar gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, yeminli mali müşavir … tarafından düzenlenen raporda şirket defterlerini incelemediğini açıkça itiraf ettiğini, raporda tahsildeki senetler başlığı altında 18.754,00 TL lik senet kasa açığı olarak belirtilmiş ise de o an için bankada tahsilde olan senet veya senetlerin fiilen teslim edilmesi ve devir teslim tutanağına yazılması imkanı bulunmayacağından teslim tutanağında yer verilmediğini, kaldı ki kasa açığı olarak belirtilen ve bankada mevcut senetlerin teslim tutanağı tarihinden sonra tahsil edilmiş olma ihtimalinin de mevcut olduğunu, … Bankası İkitelli Şube Müdürlüğünden … nolu hesabından iş bu senetlerin bankada bulunup bulunmadığı veya ödenip ödenmediği incelenip buna göre rapor düzenlenmesi gerekirken bu basit araştırmaların yapılmadığını, kooperatifin defterleri üzerinde inceleme yapıldığında müvekkillerinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığı davacıların iddia ettikleri hususların gerçek dışı olduğunun ortaya çıkacağını, yine dava dilekçesinde diğer zararların saklı tutulduğu beyanı ile davacı tarafça sanki başka zararlar varmış gibi bir görüntü verilmeye çalışıldığını ileri sürerek öncelikle davacıların taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Davalıların yöneticisi olarak bulundukları döneme ilişkin …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemleri yaptığı, davalıların 26/06/2012-16/09/2014 tarihleri arasında dava dışı kooperatifin yönetim kurulu üyeliklerini yaptıkları sabit olup yönetim kurulu üyeleri olarak 03/09/2014 tarih 16 sayılı yönetim kurulu kararında 2 nolu karar ile kooperatif vadeli borçlarının günü gelmesi, nakit sıkışıklığı ödeme güçlüğü sebebiyle davalı yönetim kurulu başkanından borç para alınması, alınacak borcun kooperatifin çekleriyle geri ödenmesine oy birliğiyle karar verildiği görülmüş, yine incelenen defter ve kayıtlara yönetim kurulu başkanı …’un kooperatife borç nakit para ve bankaya yaptığı havalelerle alacaklandığı, kooperatifi müşteri çekleriyle borçlandırarak kooperatif muhasebe kayıtlarından da anlaşılacağı üzere dava dışı … şirketine verilmiş olan çeklerin davalı … tarafından bankaya para yatırılarak …’a yatırılına çeklerin davalı tarafından tahsil edildiği, yine kooperatifçe düzenlenen senetlerden dolayı kooperatif yönetim kurulu başkanının alacaklı olduğu, davalı yönetim kurulu başkanının banka hesabına yüksek miktarlarda para havale edildiği, kooperatifin yönetim kurulu başkanı aracılığıyla borçlandırıldığı, incelenen kayıtlarda birçok senedin iade edilmesi karşılığında … hesabına alacak kaydedilmemiş olup kooperatif hesaplarında şüpheli ticari alacaklar Bakırköy ..İcra Müdürlüğünün … nolu icra dosyası ile takip edilen dava dışı … şirketinin alacağının kaydedilerek kooperatifin alacaklı olduğu …’nin borcunun 1.205.918,00TL usulsüzce borcun azaltıldığı, kayıtların tamamen fiktif ve muhasebe esaslarına aykırı işlemler olduğu dikkate alındığında tüm davalıların 01/01/2014 ile 16/09/2014 tarihleri arasında görev faaliyetlerinden dolayı genel kurulca ibra edilmedikleri anlaşılmış olup ayrıca genel kurulun bilgisine sunulmayan yanıltıcı işlemlerle ilgili 2012-2013 yılı hesap yılında haklarında ibra kararının bulunması davaya konu işlemleri kapsamadığı dikkate alınarak davalıların sorumlu tutulmasında sakınca görülememiştir. Öte yandan savcılık soruşturmalarında alınan raporlar incelendiğinde davalı … ‘un yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kooperatifin sahibi olduğu 16 adet bağımsız bölümün 2.650.000,00 TL bedelle dava dışı … Ltd.Şti.’ne genel kurul kararı olmadan ve ödemelerin çekle yapılacağı dikkate alındığında çek bedelleri tahsil edilmeden dava dışı şirkete 16 adet taşınmazın devredildiği ve şirkete bu taşınmazların tahsis edildiği 250.000,00 TL’nin dava dışı şirket tarafından peşin ödendiği, geri kalan bedelin ise 9 adet çekle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 9 adet çekin ise karşılıksız çıktığı anlaşılmış olup dava dışı şirkete icra takibi yapıldığı, ancak tahsis bedeli tahsil edilmemiş olup genel kurul kararı olmadan yapılan bu satış sonunda kooperatif kurulunca 2014 yılında 10 ve 16 sayılı yönetim kurulu kararıyla daha sonradan satış bedelleri tahsil edilmeden ve ortada genel kurul kararı olmadan dava dışı şirketin bu defa malik olduğu bağımsız bölümlerin davalı …’a satıldığı, davalı … ‘un ise bu taşınmazları daha sonra dava … Şirketine devrettiği ve davalı … ‘un kooperatif üyelik kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır. Zararın, taşınmazlar karşılığında dava dışı … şirketinden alınan karşılıksız çekler sebebiyle oluştuğu anlaşılmıştır. Kooperatifler Kanunu 42/6.maddesi uyarınca gayrimenkul alım satımıyla ile almaya yetkili karar organı kooperatif genel kurulu olduğu tartışmasızdır. Davalıların ileri sürdüğü … Blokta bulunan atılı ve … Blokta meydana gelen yağmur suyu ve izolasyon problemiyle ilgili kararın bu taşınmazlarla ilgili olmadığı tespit edilmiştir. Bu faaliyet dönemlerinde kooperatife karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen özen ve yükümlülüğüne aykırı davranarak kooperatifte meydana gelen zarardan yönetim kurulu üyelerinin sorumlu oldukları anlaşılmış olup davalı …’un 14/05/2013 tarihinde toplam 1.205.918,00 TL bedelli senetlerle kooperatiften tahsilat yaptığı ve karşılığında borçlandığı, anılı senetlerin 31.12.2013 tarihinde kooperatife iade edildiği ve dolayısıyla aynı miktarda … un alacaklı olması gerekirken senetlerin iade edilmesi karşılığında, … hesabına alacak kaydedilmeyip kooperatif hesaplarında 128.01.01.01 hesap kodu ile Şüpheli Ticari Alacaklar Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … nolu icra dosyası hesabı ile takip edilen dava dışı … şirketinin alacağına kaydedilerek kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205,918,00 TL usulsüzce azaltılmak suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığı anlaşılmış olup, sonuç olarak davalı … ‘un Kooperatifler Kanunu 42.maddeye aykırı olan genel kurul kararı olmadan ve kooperatif üyesi bir şirketten 2.650.000,00 TL’yi tahsil etmeden dava dışı … şirketine tahsis edilmesine karar verilen 16 adet bağımsız bölümün 1.205.918,00 TL bedelle satın alınmış olması karşısında kooperatifin zarara uğratıldığı anlaşılmış olup 2012 yılından beri yasa, kanun ve ana sözleşmeye aykırı olarak kooperatif yönetim kurulu başkanı …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı kooperatifin toplamda 1.255,918,00 TL zarara uğratıldığı ve kooperatif yönetim kurulu başkanıyla birlikte görevde bulunan diğer davalılarında bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alınarak bu bedelden dolayı söz konusu davalıların sorumluluğu sebebiyle uğranılan zararın kooperatife ödetilmesi yönünde mahkememizde kanaat oluşmuş olup ek raporda da belirtildiği üzere incelenen kooperatif defter ve kayıtlarından dava dışı … ile kooperatif arasındaki ticari ilişki kapsamında bu çeklerin verildiği dikkate alındığında ve kooperatif tarafından da söz konusu ticari ilişkinin içeriği olan işlerin yapılmadığı iddiası da yapılmadığı dikkate alındığında davalı tarafından 250.000,00 TL ‘lik çekler yönünden tahsil edildiğine dair herhangi bir kayıt da olmadığı dikkate alınarak dava dışı … İnşaatı’na hakediş karşılığı verildiği dikkate alınarak incelenen defter ve kayıtlara göre 250.000,00 TL’lik kısım yönünden davalıların kooperatifi zararlandırıcı işlem yaptığı sabit olmadığından talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile kooperatifin uğratıldığı zarar olarak tespit edilen 1.255,918-TL’nin 153.644,53-TL’si yönünden dava tarihinden itibaren başlamak üzere, 1.102.273,47-TL’si için ise ıslah tarihinden itibaren başlamak üzere yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kooperatife verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının gerekçesi birbiri ile çelişkili ve anlaşılmaz ifadeler içerdiği, öncelikle hükmedilen zararın neyden kaynaklandığı konusunda mahkemenin net bir kararı bulunmadığı, zarar, müvekkili …’un kooperatife borç verme işlemlerinden mi yoksa … firmasına tahsis edilen bölümlerin …’un devralmasından mı kaynaklandığı anlaşılamadığı, bunun asıl sebebi dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz, çelişkili, bilimsellikten, muhasebe teknik ve icaplarından ve iyiniyetten uzak oluşu olduğunu, Mahkeme, kusur değerlendirmesi yaparken kanuna aykırı olarak kusur karinesinden yola çıkarak müvekkillerinin kusursuzluğunu ispat etmedikçe sorumlu olacağına hükmettiğini, kararda TTK 553. maddesinin eski metnine dayanıldığını, eski metinde bulunan “ kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça “ cümlesi 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanunun 41. Maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı ve 28. Maddesi ile “kusurlarıyla “ ifadesi eklendiğini, bu durumda eski yöneticilerin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için zikredilen zararları kusurları ile meydana getirmiş olmaları gerektiğini, açık kanun hükmüne aykırı biçimde kusur karinesi ihdas edilmesi ve ısrarlı itirazlarımıza rağmen davalıların her biri yönünden tek tek kusur incelemesinin bilirkişilere yaptırılmaması ve delillerle ortaya konulmaması hukuka aykırı bir karar oluşmasına neden olduğunu, müvekkillerinden … 23.12.2013 tarihinden sonra murahhas üye olmamasına rağmen tüm dönemlerden sorumlu tutulduğunu, kabul manasına gelmemek kaydı ile eğer zarar …’un borç verme işlemlerinden kaynaklanıyorsa bu yönde 03.09.2014 tarihinde alıman yönetim kurulu kararı altında … ve …’nin imzaları bulunmadığını, Eğer hükme konu tazminat … tarafından kooperatife borç verme işlemlerinden kaynaklanmakta ise dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporunda Kooperatifin Yönetim Kurulu tarafından 1.205.918,00 TL zarara uğratıldığı kanaatine ulaşılmış olduğundan bahsedildiği, bu durumun ise tamamen izaha muhtaç ve gerçeği yansıtmayan bir durum olduğunu, şöyle ki; … tarafından toplamda kooperatifin … Bankası İkitelli şubesi hesaplarına 1.662.785,00 TL havale yaptığını, 45.214,32 TL huzur hakkı alacaklarından, 2012 yılından nakit elden 18.500,00 TL, 2013 yılından elden nakit 51.500,00 TL verildiğini, kooperatife verilen bu borçlar karşılığında gerek müşteri çek ve senetleri, gerekse kooperatifin borç senetleri verilmesi sureti ile …’un alacakları kapatıldığını, verilen borç senetlerinin kooperatif tarafından vadesinde ödenememesi sebebiyle senetler geriye alınıp yerine daha ileri vadeli senetlerle değiştirildiğini, kayıtlarda görülen işlemler kambiyo senetlerinin vadesinde ödenememesi nedeni ile defalarca aynı ve tek bir alacağa ilişkin kambiyo senetlerinin tekraren alınıp değiştirilmesi iken bilirkişi kurulu bizce görevini kötüye kullanarak sanki müvekkilinin birden fazla defa milyonlarca lira borç verip kapatmış ve şüpheli bir durum varmış gibi mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, 1.662.785,00 TL miktarında yapılan banka havalesinin muvazaalı olarak nasıl nitelendirilebildiği anlaşılamadığını, paranın yönünü takip etmeden, yani nakit akım tablosunu yapmadan … ‘un para verdiği tarihlerde alınan paranın ne amaç için kullanıldığı saptanmadan (incelendiğinde avans ve ücret ödemeleri, kooperatif çeklerinin ödenmesi için kullanıldığı görülecektir.) Yönetim kurulu üyelerini ve başkanını suçlamanın haksızlık olduğunu, bu paraların tümü kooperatifin finansman ihtiyacında kullanıldığını, borcu veren … borcunun karşılığında da kooperatiften borç senetleri veya çekler alarak alacağını garanti altına aldığını, ayrıca bu durum 03.09.2014 tarih 16 sayılı alınarı kararla da kayıt altına alınarak …’un alacakları kooperatif çekleri veya senetleri ile kapatılacaktır denildiğini, Bilirkişiler tarafından sunulan raporunun içeriğinde bahsedilen 31.03.2012 vadeli 50.000,00 TL/lik çek 17.01.2012 tarihinde … nolu tahsilat makbuzu ile Kooperatif Müteahhidi … Ticaret ve Sanayi A.Ş. firmasına keşide edildiğini, … A.Ş. almış olduğu çeki kendi taşeronu … İnşaat Mühendislik ve … San. Tic, Ltd.Şti.’ne 16.01.2012 tarih 36 numaralı Tahsilat Makbuzu ile ciro ettiğini, bilirkişi tarafından eleştiri konusu yapılan olayda Kooperatif hesaplarına … tarafından 300.000,00 TL havale yapıldığı aynı gün ise 4 Adet 300.000,00 TL tutarındaki çeklerin ödendiği bunun kooperatifi zarara uğratıcı bir işlem olduğunu iddia ettiğini, 4 Adet çekin kime verildiği, kimler tarafından tahsil edildiğini ortaya koymadan böyle bir yargıya varmanın hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından eleştiri konusu olan verilmiş olan çeklerin kooperatif üyesi olan … tarafından çekilmesini muvazaalı işlem olarak değerlendirildiğini, ancak …’in … San. Tic. Ltd.Şti.’nin ortağı olduğunu, … San. Tic, Ltd. Şti’ nin … A.Ş.’nin taşeronu olduğundan bahsetmeyip sadece çeklerin … tarafından tahsil edildiğinden bahsedildiğini, zaten davacı Kooperatif tarafından … İnşaatın yapmış olduğu hak edişler kabul edilmiş ve zikredilen işlerin yapılmadığı yönünde bir itirazı bulunmamadığını, koooperatif zararı olarak kabul edilen çek hak edişi karşılığında … İnş. firmasına verilen ve … İnş. Firması tarafından da taşeronu … İnş. Firmasına ciro edilen ve sonrasında … firması tarafından kendi borcuna karşılık …’a verildiğini, … İnş. firmasının hakedişi konusunda bir itiraz yokken, … İnş. firmasına verilen çekin ciro silsilesi ile daha sonra …’a geçmiş olmasının zarar kabul edilmesinin izahı mümkün olmadığını, Eğer hükme konu tazminat … firmasına satılıp daha sonra alınan bağımsız bölümlerden kaynaklanıyor ise; Kooperatifin uhdesinde bulunan 16 adet bağımsız bölümün 2.400.000,00 TL bedelle dava dışı … Lid.Şti.’ne satıldığını, vadeli satıştan dolayı 250.000,00 TL vade farkı da düşünülerek toplam 2.650.000,00. TL satıldığını, 29.06.2006 tarihinde yapılan 01.08.2006 tarih 6611 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 267 ve 268’nci sayfalarında yayınlananı 2005 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında bu bloktaki taşınmazların (… Bloğu 3.999 m2 x330 $ = 2.039.490 $) olarak belirlendiği, o günkü şartlarda bu taşınmazlar 1.841 m2 olduğu düşünüldüğünde 1.841 m2 x 330 $ =607.530 $ satılabilecekken 2.650.000,00 TL / 1.78 – 1.488.765.00 $ yani piyasa değerinin tam 2,5 katı fiyatına satıldığını, … Enerjinin çeklerinin karşılıksız çıkması ve bağımsız bölümlerin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi neticesinde ihale yolu ile satılacak olması karşısında müvekkilim … anılan bağımsız bölümleri aldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; … firmasının borcuna 1.205.918,00 TL borç yazılması suretiyle usulsüzce borcunun azaltıldığından bahsedildiğini ancak … Enerjinin borcundan düşülen 1.205.918,00 TL’lik tutarın …’un Kooperatiften olan alacağına karşılık almış olduğu senetleri iade etmesi ve buradan doğan alacağını daha sonra kooperatife borçlu olan … Enerjinin borcundan düşülmesi yani … Enerjinin borcunun düşmesi, …’un alacağının kalmamasının kooperatife zarar olması izahı olmayan ve Temel Muhasebe Prensiplerine uymayan tamamen uydurma ve gerçeği yansılmayan bir durum olduğunu, bir tarafta borç azalırken diğer tarafta alacağın yok olması bir zarar durumu değil olsa olsa cari hesaplar arası virman olabileceğini, bilirkişi raporundaki rakamlara göre …’nin bakiye alacağının, peşin alınan 250.000,00, … cari hesabına virman yapılan 1.205.918,00 TL, hak ediş tutarı 847.826,40 TL mahsup edildiğinde, … firmasının kooperatife kalan borcu olan 346.255,60 TL defter kayıtlarında mevcut olduğunu, yeni yönetimin neden bu alacağın tahsili yoluna gitmeyip bunu zararmış gibi müvekkillerime yüklemeye çalıştığı izaha muhtaç bir durum olup kabulü mümkün olmadığını ileri sürmüştür.Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 2012 yılında … Şirketine verilmiş olan çeklerin, aynı gün … tarafından Bankaya para yatırılarak, … ve kooperatif üyesi … tarafından tahsil edilmesinin çelişkili olması ile kooperatifin 300.000 TL zarara uğratıldığı, öte yandan, 16 adet bağımsız bölümün … firmasına tahsisine, tahsis bedeli olarak kararlaştırılan bedelin 250.000,00 TL’sinin peşin nakden, 11 adet muhtelif tarihli çek şeklinde tahsiline, ortaklık ödemelerine müteakiben tapu tahsisinin yapılmasına karar verildiği halde, kooperatif ve banka kayıtları incelendiğinde Yönetim Kurulu kararında olmasına rağmen ödemeler alınmadan … firması adına ilgili tahsisin yapıldığı ve davalı …un 14.05.2013 tarihinde toplam 1.205.918,00 TL bedelli senetlerle kooperatiften tahsilat yaptığı ve karşığında borçlandığı, anılı senetlerin 31.12.2013 tarihinde Kooeperatife iade edildiği ve dolayısıyla aynı miktarda …un alacaklı olması gerekirken senetlerin iade edilmesi karşılığında, … hesabına alacak kaydedilmeyip, dava dışı … şirketine alacak kaydedilerek, Kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205.918,00 TL usulsüzce azaltılmak suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığı sabit olduğunu, ancak, bilirkişi ek raporunda, toplam 300.000 TL tutarındaki çekler yönünden 50.000 TLlik çekin muvazaalı verildiği ifade edilirken, kalan 250.000 TL’lik çeklerin … Plastik ile olan cari hesap ilişkisi içerisinde verildiği, bu noktada …’un Kooperatif aleyhine zararlandırıcı işlem yaptığından bahsetmenin doğru olmayacağı beyan edilmiş olup, bu doğrultuda ittihaz edilen kararda, söz konusu 250.000,00 TLlik kısım yönünden davalıların kooperatifi zararlandırıcı işlem yaptığı sabit olmadığından bahisle usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olarak davanın bu yönüyle reddine karar verildiğini, mahkemece yaptırılan işbu bilirkişi incelemeleri yerinde olmakla birlikte eksiklikler taşıdığını, Davalılar kooperatifi tespit edilen rakamdan daha fazla zarara uğratıldığını, davalılar, Genel Kurul kararı olmadan aldıkları yönetim kurulu kararı ile 16 adet bağımsız bölümün 2.650.000,00 TL bedelle dava dışı … Ltd. Şti.ye vadeli çekler ile satılması ve ödemeler yapıldıktan sonra devrin yapılacağı şeklinde karar alınmış olmasına rağmen, herhangi bir karar alınmadan ve ödeme yapılmadan söz konusu taşınmazların dava dışı … firmasına devredilmesi ve davalı …’un da, söz konusu usulsüz devirden sonra 1.205.918,00 TL bedelli senetleri kooperatife iade etmek suretiyle kooperatif nezdinde kendi adına alacak oluşturulacakken, söz konusu alacağın dava dışı … firmasına alacak olarak kaydedilmesi üzerine, kooperatifin alacaklı olduğu … firmasının borcunun 1.205.918,00 TL usulsüzce azaltılması doğrultusunda, kooperatifin … firması nezdinde, borcun azaltılması haricinde kalan miktarın da tahsil edilmemiş olduğu düşünüldüğünde toplam 2.650,000,00 TL zarara uğratılmış olduğu ortada olduğunu, hal böyle iken, kooperatifin 2.650.000,00 TL zarara uğratılmış olduğunun tespiti gerekirken bu hususta eksik tespitte bulunulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bakımından oluşmuş olan zararın 2.650.000,00 TL değerinde olduğunun hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, nitekim yönetim kurulunca 2.650.000,00 TL bedel biçilen 16 adet taşınmaz … firması tarafından ödemeler yapılmadan mülkiyeti ilgili firmaya devredilmek suretiyle kooperatifin mülkiyetinden çıktığını, kooperatifin 2.650.000,00 TL bedel alacağı alınmadan taşınmazların devri yapılmak üzere kooperatif 2.650.000,00 TL zarara uğratıldığını, Bu kapsamda, yerel mahkeme nezdinde yapılan yargılama ve tüm dosya münderecatı çerçevesinde … ve diğer davalıların usulsüz işlemler yaptığı ve bu hususta … ile … ve … firmaları arasında sıkı çıkar ilişkisi olduğu ve birlikte hareket edildiği sabit olup, bu hususta diğer tespitlere çelişki oluşturacak mahiyette aksi yönde tespitte bulunulmuş olması usul ve yasaya tümüyle aykırlık teşkil edeceğini, kaldı ki, özellikle günümüz piyasa koşulları göz önüne alındığında aradaki 250.000 TLlik fark dahi sürekli ticari faaliyette bulunan müvekkil kooperatifin zor durumda kalmasına sebep olacak nitelikte olduğunu, bu minvalde, usul, yasa ve hakkaniyet gereği söz konusu kararın aleyhe olan bu yönüyle bozulmasına haklı taleplerin tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif eski yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nu 62. madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK’nın 553. (6762 sayılı TTK’nın 336/5.) madde hükmü uyarınca sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. Maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur “ hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının koruması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. fıkrada ise,“ Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar “ hükmüne yer verilmiştir. Aynı yasanın 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nın 553/1. maddesi ‘Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.’ hükmünü içermektedir. Yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu işlemlerden dolayı kusurlu olduklarının ispatı halinde zarardan sorumlu alacakları ilke olarak belirlenmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup iki mali müşavir, bir kooperatif uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 20/07/2016 tarihli ek raporda ; ” Kooperatife temsile yetkili en son yönetim kurulunun düzenlediği vekalet ile davanın takip edildiği ve 27.05.2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı genel kurulunda eski yöneticilere karşı sorumluluk davasının açılması hususunda yönetim kurulu üyelerine yetki verilmesine dair karar alındığından bu yöndeki usuli eksikliğin giderildiği, davacılardan …, … ve …’ınTTK 555/1 madde hükmünce kooperatifte pay sahibi sıfatlarının bulunması nedeniyle şahısları adına huzurda açtıkları bu davayı takip edebilecekleri, bu kişilerin kendi nam ve hesaplarına (şahısları adına) yürüttükleri davaya yönelik davalılarca yapılan husumet itirazının, bu nedenle yerinde olmayacağı, Davalıların görev yaptığı dönemlerde genel kurul bilgisine sunulmayan yanıltıcı işlemlerle 2012, 2013 hesap yılında haklarında alınan ibra kararının bu işlemler yönünden geçerli olmayacağı, bu faaliyet döneminde kooperatife karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeyen, kooperatifin para ve malları üzerinde suç işleyerek onu zarara uğratan veya yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen görevleri basiretli bir şeklide yerine getirmeyerek kooperatif tüzel kişiliğinin zarara uğramasına sebebiyet veren, davalıların yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlâl ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça ilkesi gereği hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları, Tüm davalıların 01.01.2014 ile 16.09.2014 tarihi arasındaki görev ve faaliyetlerinden dolayı genel kurulca ibra edilmedikleri, Kooperatif ana sözleşmesi ve 1163 savılı kanun çerçevesinde yönetim kurulu üyesi veya ortakların, şahısları adına, kooperatife borç verme, geri tahsil etme, ticari işlem v.b işlemler yapılamayacağından davalıların ibra edildikleri 2012, 2013 hesap yılı görev döneminde (bu dönemde ibra kararı alınmasına rağmen) ve ibra edilmedikleri 2014 hesap yılında kanun ve ana sözleşmeye aykırı olan yukarıda sayılan bu mail işlemlerden birlikte müteselsilen ve müştereken sorumluluğunun bulunduğu, yönünde bilirkişi görüş ve kanaatine ulaşıldığı, Kooperatif muhasebe kayıtlarında, 2012 yılında … şirketine verilmiş olan çeklerin; aynı gün … tarafından Bankaya para yatırılarak, … ve Kooperatif Üyesi … tarafından tahsil edilmesinin tamamen çelişki olduğu bu işlem sebebiyle kooperatifin 300,000,00 TL zarara uğratıldığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, Davalı …’un 14.05.2013 tarihinde toplam 1.205.918,00 TL bedelli senetlerle kooperatiften tahsilat yaptığı ve karşılığında borçlandığı, anılı senetlerin 31.12.2013 tarihinde Kooperatife iade edildiği ve dolayısıyla aynı miktarda …’un alacaklı olması gerekirken senetlerin iade edilmesi karşılığında … hesabına alacak kaydedilmeyip, kooperatif hesaplarında 128.01.01.01 hes. kodu ile şüpheli tic. alacaklar Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Nolu İcra dosyası hes. ile takip edilen dava dışı … şirketinin alacağına kaydedilerek, kooperatifin alacaklı olduğu … borcunun 1.205.918.00 TL usulsüzce azaltılmak suretiyle kooperatifin zarara uğratıldığı, kooperatif ana sözleşmesinin amaçlar ve faaliyetler başlıklı 6/6 maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği, Kooperatif Ana sözleşmesinde ve dosyaya ibraz edilen genel kurul kararlarında kooperatifin özel kişilerden elden borçlanmaya olanak sağlayan bir düzenlemenin olmadığı, Kooperatif yönetim kurulu başkanı olan …’un 2012 ve 2013 hesap yılında kooperatif İle arasında borç alma ve verme İşlemlerinin yapılmış olması 2014 hesap yılında 03.09.2014 tarih 16 sayılı alınan yönetim kurulu kararı ile (bu kararı sadece … imzalamamıştır) …’tan borç para alınması ve borcun kooperatifin çekleri ile geri ödenmesi yönündeki alınan karar hükümsüz (BATIL) olduğu gibi yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak 2012 yılından yeni yönetim kurulunun seçilmesine kadar yani 16.09.2014 tarihine kadar geçen sürede kooperatifle arasında süregelen usulsüz alacak borç ilişkisinin çek ve senet verilme ödeme kapama ve muhasebe işlemleri ile kooperatifin zarara uğratılmış olması nedeniyle bu mali işlemlerden …’un kooperatif başkanı olarak, diğer davalılarında başkanının yanında yönetim kurulu üyesi sıfatıyla üzerine düşen görevleri basiretli bir şekilde yerine getirmeyerek kooperatif tüzel kişiliğinin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerinden şahsen sorumluluklarının bulunacağı, yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlâl ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olmaları sebebiyle davalılardan …’ırı … İle birlikte kooperatifi temsil etmesi, diğer davalılar …, …, …, … , …’nın da 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı …’la birlikte görevde bulunması ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğu, davalılardan … ‘in görev yaptığı 09.01.2012 – 23.12.2013 dönemi itibari ile kooperatifin muhasip üyesi bulunması ve …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsllen sorumluluğunun bulunduğu, …’nin görev yaptığı 09.01.2012 tarihi ile 19.09.2014 dönem itibari ile genel kurulun bilgisine sunulan işlemler yönünden genel kurulca ibra edildiği ancak …’nin 09.01.2012 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar olan dönemde kooperatif başkanı …’la birlikte görevde bulunması, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.505.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, davacı kooperatifin, davalılar tarafından kooperatifin 153.644,53 TL zarara uğrattıkları iddiaları yönünden ise; davalılann devrettiği değerli kağıt ve nakit kasası toplamı olan 128.209,12 TL ile davacı kooperatif tic. defterlerindeki değerli kağıt ve nakit kasası toplamının örtüştüğü, diğer bir ifade ile devir edilen tutarla kooperatif ticari defterlerinde kayıtlı tutarlar arasında herhangi bir fark olmadığından 153.644.53.TL’lik tutar yönünden zarar oluşmadığı” kanaati bildirilmiştir. Davalılar vekillerinin kök rapora itirazlarının değerlendirilmesi, kök rapordan sonra celp edilen soruşturma dosyası, çek suretleri, icra dosyalarının incelenmesi için alınan 08/02/2018 tarihli ek raporda ” … Bankasının 16.03.2017 tarihli yazısı eklindeki çeklerin incelenmesinde; … Bankası İkitelli San. Şubesine ait, keşidecisi .., lehdarı … Tic. Ve San. A.Ş. olan, … nolu 31.03.2012 vad. 75.000,00 TL bedelli çekin arkasında … İnş. cirosundan sonra … İnş. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … İnş. Tic. Ve San. A.Ş. olan, … nolu 31.03.2012 vad. 75.000,00 TL bedelli çekin arkasında … İnş. cirosundan sonra … İriş. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında … İnş. Cirosundan sonra … İnş. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında … İnş. Cirosundan sonra … İnş. cirosu, tahsil cirosunda da … olduğu, … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin arkasında … İnş. Cirosundan sonra … İnş. cirosu, tahsil cirosunda da … isim imzası olduğu görüldüğü, davalı vekill işbu çeklerin dava dışı … İnş. hakkediş karşılığı verildiği, … İnş. Alt taşeron olarak, Koop. üyesi …’in ortağı olduğu …’ya PVC doğrama işlerini yaptırdığı ve bu çekleri Koop. üyesi …’in ortağı olduğu şirkete yapılan işler karşılığında verildiği, 50.000,00 TL lik 1 adet çekinde hamiline elden ödeyerek aldığı çek olduğunu iddia ettiğini, öncelikle 50.000,00 TL gibi yüksek bir meblağın elden ödenip, sonrasında gidip çek bedelinin ayrıca Banka’dan tahsil edilmesi, gerek VUK hükümlerine gerekse ticari hayatın olağan akışına aykırılık içerdiğini, bu çek için …’un çek bedelini elden ödeyip sonrasında ise bedelini kendisinin Bankadan tahsil ettiği iddiaları ispata muhtaç olduğunu, davalı … ‘un dolaylı yollarla 3.kişi ve kişiler aracılığı ile ticari ilişkiler içinde bulunarak dolaylı yolla ve bunun ortaya çıkmasını önlemek için kooperatif tüzel kişiliği adına düzenlediği … nolu 31.03.2012 vad. 50.000,00 TL bedelli çekin (arkasında … İnş. Cirosundan sonra … İnş. Cirosu,) tahsil cirosu ile davalı … tarafından çek bedeli tutarı olan 50.000.TL nin tahsil edilmesi nedeniyle o dönemde kooperatif başkanı oları davalı …’un dolaylı yolla ticari ilişki içinde bulunması ve/veya menfaat temin etmesi nedeniyle kusurlu olduğu yönünde sonuç ve kanaate ulaşıldığı, … İnş. İle Koop. arasındaki ticari ilişkinin incelenmesinde ise işbu çeklerin Koop. tarafından dava dışı … Plastik ile olan cari hesap ilişkisi içerisinde verildiğinden, Koop. tarafında da bu işin yapılmadığı ileri sürülmediğinden, bu bağlamda, mali açıdan 250.000,00 TU lik çekler yönünden davalı …’un Koop aleyhine zararlandırıcı işlem yaptığından bahsetmenin doğru olmayacağı, ancak 50.000,00 TL lik çeki davalı …’un kendi adına muvazaalı olarak illiyet bağı olmaksızın tahsil etmesi nedeni ile Koop, 50.000,00 TL yönünden zarara uğrattığı kanaatine ulaşıldığı, Davalı …’un Kaop. Yön. Kur. Başk. olduğu dönemde dava dışı …’ye 16 ad. Bağımsız bölümün 2.650.000,00 TL bedelli satışı yapıldığı, satışın Yönetim Kurulu kararı ile gerçekleştiği, ayrıca Genel kurul kararının alınmadığı, akabinde dava dışı …’nin 2.400.000,00 TL çek bedellerini ödemediği, dava dışı …’nin bu 16 ad. Bağımsız bölümü dava dışı …’e İpotek verdiği, dava dışı …’in İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatması üzerine, davalı …’un bu bağımsız bölümleri icradan 1.205.918,00 TL bedelle satın aldığı, Koop. olan 1.205.918,00 TL alacağını …’nin borcuna mahsup ettiği, sonrasında …’un bu bağımsız bölümleri dava dışı firmalara sattığı, davalı vekili izah edilen nedenlerle Koop. zarara uğratılmadığı gibi …’un Koop. 1.205.918,00 TL alacağını tahsil etmesine olanak sağladığını iddia etmiş olup burada Koop. 2.650.000,00 TL bedelil satış yaptığı 16 ad. bağımsız bölüm, davalı … tarafından 1.205.918,00 TL bedelle geri alındığı, geri alındıktan sonrada dosyadan tespit edilemeyen bir bedelle dava dışı firmalara satıldığı, Koop. kayıtlarında, 2.400.000,00 TL … borcuna 265.000,00 TL Protokol gereği faiz eklenerek 2.665.000,00 TL Borçlu olduğu, 847.826,40 TL si, Koop. dava dışı Ideal İnşaata olan borcuna mahsup edildiği, geriye …’nin 1.817.173,60 TL borcu kaldığı, bu borç rakamından da davalı …’un, kooperatiften 1.205.918,00 TL alacağına mahsup edilerek neticede dava dışı …’den 659.082,00 TL halen alacaklı gözüktüğü, neticede davalı …’un 1163 sayılı kanunun 42. Mad sine aykırı olarak genel kurul kararı olmadan ve kooperatif üyesi bu şirketten 2.650.000.00,TL’ yi tahsil etmeden bu şirkete satması, 2.650.000,00 TL bedelle tahsis edilmesine karar veriler 16 ad. Bağımsız bölümün 1.205.918,00 TL bedelle satın almış olması karşısında Koop. 1.205.918,00 TL zarara uğrattığı yönünde sonuç ve kanaate ulaşıldığı, Sonuç olarak; kök raporun 10,11,12 maddesinde de belirtildiği üzere, kök raporda belirtilen 1163 sayılı kanunun 42. Mad ne ve ana sözleşmeye aykırı olarak, aykırı işlemler sebebiyle davalıların birlikte kusurlarının bulunduğu, kök rapordaki 10,11,12 nolu değerlendirme bölümündeki mali değerlendirmelerin ise, ek rapor kapsamında sunulu bilgi ve belgeler çerçevesinde aşağıdaki şekilde değiştiği, yeni TTK’nun 553’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, Kanun ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olmaları sebebiyle davalılardan …’ın … ile birlikte kooperatifi temsil etmesi, diğer davalılar …, …, …, … , …’mn da 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı …’la birlikte görevde bulunması ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğu, davalılardan …’in görev yaptığı 09.01.2012 – 23.12.2013 dönemi itibari ile kooperatifin muhasip üyesi bulunması ve …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı Koop.’in uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsllen sorumluluğunun bulunduğu, …’nin görev yaptığı 09.01.2012 tarihi ile 19.09.2014 dönem itibari ile genel kurulun bilgisine sunulan işlemler yönünden genel kurulca İbra edildiği ancak, …’nin 09.01.2012 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar olan dönemde kooperatif başkanı …’la birlikte görevde bulunması, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki, usulsüz muhasebe İşlemlerinden dolayı Kooperatifin uğratıldığı toplam 1.255.918,00 TL zarardan … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, diğer kanaatler açısından kök rapordaki bilirkişi görüş ve kanaatinin değişmeyeceği” yönünde tespit ve görüşüne yer verilmiştir. Davacılar vekili, dava dilekçesinde; davacı kooperatifin, önceki yönetim kurulu üyesi olan davalılar tarafından, 19.09.2014 tarihli yönetim devrinde, değerli kağıt ve nakit kasası devri ile muhasebe kayıtlarında görünen değerli kağıt ve nakit kasası arasındaki farktan dolayı, kooperatifin 153.644,53 TL zarara uğrattıldığı iddiası ile işbu davayı açtıkları, diğer zararlarla ilgili hakların saklı tutulduğu, mali müşavir tarafından incelemenin devam ettiği, nihai rapor verildiğinde, davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıkları ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru hakları saklı tutulduğu, bu kapsamda, davalılardan önceki dönem Kooperatif Başkanı …’un kooperatife yüklü miktarlar da borç verdiği gerekçesiyle, kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı gösterdiği göründüğü, bu hayatın olağan akışına aykırı olup, mali inceleme tamamlandığında, bu konuda da talep ve dava haklı saklı tutulacağı belirtilerek 153.644,53 TL’nin zararın oluştuğu tarihlerden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte kooperatifi zarara uğratan davalılardan tahsilini talep etmiş, 21/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.07.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalıların 2012 yılından 16.09.2014 yılına kadar kooperatif başkanı … ile birlikte görevde bulunmaları ve 2012 yılından beri yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak …’un kooperatife borç verme ve çeklerle geri tahsil etme şeklindeki usulsüz muhasebe işlemlerinden dolayı kooperatifin toplamda 1.505.918,00-TL zarara uğrattıkları ve bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından dava dilekçesinde talep ettiği alacaklarının ıslah yolu ile 1.352.273,47-TL artırarak, toplamda 1.505.918,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve zararın oluştuğu tarihten itibaren ticari reeskont faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda görüldüğü üzere, davacılar, önceki dörem yöneticilerin sorumluluğuna dayalı açmış oldukları tazminat davasının konusunu, kooperatifin 19.09.2014 tarihli yönetim devrinde, değerli kağıt ve nakit kasası devri ile muhasebe kayıtlarında görünen değerli kağıt ve nakit kasası arasındaki fark oluşturmakta olup bundan kaynaklı toplam 153.644.53 kooperatif zararının tahsili talep edilmiş, davalıların başka hususlarda da kooperatifi zarara uğrattıkları ortaya çıkması halinde, her türlü cezai ve hukuki talep ve başvuru hakları saklı tutularak özellikle bu kapsamda, davalılardan önceki dönem Kooperatif Başkanı …’un kooperatife yüklü miktarlarda borç vermesi nedeniyle kooperatifi borçlu gösterdiği ve keşide edilen çeklerle kendisini alacaklı gösterdiği işlemlerle ilgili mali inceleme tamamlandığında, bu konuda da talep ve dava haklı saklı tutulacağı belirtilmiştir. Yani kooperatif önceki dönem başkanın, kooperatife borç verdiği, kooperatiften alacaklı görüldüğü hukuki işlemlerle ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmamaktadır. O halde, işbu davada talep ve dava hakkı saklı tutulan ve dava konusu edilmeyen maddi vakıanın (dava konusunun) ıslah ile eldeki davaya dahil edilmesi mümkün olup olmadığı tartışılması gerekmektedir. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29/06/11 tarih 2011/1-364 Esas 2011/453 Karar sayılı ilamında ” …Hiç dava konusu edilmemiş bir unsurun, başka dava konularına ilişkin davada ıslah yoluyla davaya dahil edilip edilemeyeceğinin; eş söyleyişle, sadece bir konu hakkında dava açılmışken, bu dava konusundan farklı dava konularının ıslah yoluyla eldeki davaya dahiline olanak bulunup bulunmadığının; böyle bir durumda, ilk dava konusu edilen yönünden açılan davanın kısmi dava, daha sonra başka dava konuları için ileri sürülen talebin de bunun ıslahı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin, ayrıca irdelenmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında da, bu husus öncelikle ve özellikle tartışılmış; daha somut ifadeyle, ketmi verese iddiasına dayalı eldeki dava yönünden ilk önce tek taşınmaz dava edilmişken, sonradan dört parça taşınmazın ıslah yoluyla “dava konusu” haline getirilip getirilemeyeceği üzerinde durulmuştur. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) . Eğer bir davanın konusunu teşkil eden taleplerden sadece bir bölümü istenmiş ve kısmi davaya konu edilmişse daha sonra kalan bölümü için ıslah söz konusu olabilecektir (Örn.Bir taşınmaza el atma nedeniyle istenen tazminat miktarının kısmen talep edilip, daha sonra ıslaha konu edilmesi, bir taşınmazın bir bölümü dava edilmişken diğer bölümünün de ıslahen dava edilmesi gibi). Şu hale göre kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Nitekim, HUMK’ nun 185. maddesinin 2. bendinde de davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceği kabul edilmiştir. Ne var ki, açıklanan tüm hükümler göstermektedir ki, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır..Açıklanan nedenlerle, heyetçe yapılan görüşmeler sonucunda; eldeki ketmi verese iddiasına dayalı iptal ve tescil davasında davanın konusunu sadece bir taşınmazın bizatihi kendisi oluşturmakla; dava konusu edilmeyen taşınmazların hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı birer müddeabih oldukları, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacakları; eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parsellerin ayrı bir müddeabih olmakla, ayrı bir davanın konusunu teşkil edecekleri, kanaatına oybirliği ile varılmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir. Kabule göre de; mahkemece dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin zarar talebi yönünden karar verilmeden sanki davanın hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat kalemleri yönünden açılmış gibi karar verilmesi hatalı olmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 297/2 bendinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce taleplerden her biri hakkında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmekte olup bu husus kamu düzenine ilişkindir. O halde, yukarıda Hukuk Genel Kararı’nda ifade edildiği gibi ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya dahil edilmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gözetilerek dava konusu edilen maddi vakıaya ilişkin talep hakkında karar verilmeden dava konusu edilmeyen maddi vakıalara ilişkin bilirkişi heyetince hesaplanan tazminat kalemleri hakkında karar verilmesi usul ve hukuka aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmeksizin HMK 355. Maddesi uyarınca kumu düzenine ilişkin aykırılıklar da gözetilerek davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmeksizin HMK 355. Maddesi uyarınca kumu düzenine ilişkin aykırılıklar da gözetilerek, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/295 Esas, 2019/588 Karar sayılı ve 16/05/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalılarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalılara İADESİNE, 5-Davacılarca yatırılan istinaf başvurma ve karar harcının iadesine,6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/02/2023