Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1188 E. 2023/97 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1188
KARAR NO: 2023/97
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1149
KARAR NO: 2019/113
DAVA TARİHİ: 05/05/2015
KARAR TARİHİ: 29/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 24/12/2010 tarihinde davalı Kooperatife üye olduğunu, bu üyeliğe istinaden 24/12/2010 tarihinde 20.000,00 TL, 30/01/2011 tarihinde 8.000,00 TL, 28/02/2011 tarihinde 8.000,00 TL ve 30/03/2011 tarihinde 7.000,00 TL olmak üzere kooperatife toplamda 43.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak Kooperatifçe yapılacak işlerin yapılmaması, kendisinden diğer üyelerden daha fazla aidat ücretinin alınmış olması ve ısrarla fazla ücret talep edilmesi nedeniyle 19/02/2012 tarihinde kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ve istifa ettiğine dair dilekçeyi de bizzat kendisi alındı almak suretiyle teslim ettiğini, müvekkili tarafından ödenen aidat ücretleri iade edilmeyince 23/02/2015 tarihinde kooperatife geri ödemelerin yapılması hususunda ihtar çekildiğini, ihtara da cevap alamadığından takip başlatıldığını, icra takibine ilişkin davalı Kooperatif’in alacaklının istifa ettiği, kooperatif tarafından kendisinin üyelikten çıkarılmadığı iddiasının ileri sürdüğünü, müvekkili tarafında istifa dilekçesinin bizzat teslim edildiğini, 2012 yılından bu yana müvekilinin kooperatifin genel kurullarına çağrılmamakla birlikte kendisinden aidat ve genel gider ödemesi de talep edilmediğini, buna rağmen kötü niyetli davalı tarafından davacının halen kooperatif üyesi olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, Kooperatif yetkililerince eski yönetim kurulu üyelerinin yapmış oldukları sözleşmelere istinaden yüklü miktarda ödemelerin 3. kişilerin hesaplarına aktarıldığından bahsedildiğini, bu sebeplerle kooperatif tarafından yönetim kurulu üyelerine karşı davalar açıldığını, Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/963 E. sayılı kooperatif eski yönetim ve denetim kurulu asil üyelerinin kusurlu davranışlarıyla kooperatifi zarara uğratmalarından dolayı sorumlulukları nedeniyle tazminat davası açılmış ve haklarında zimmet, görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunulmuş ise de o tarihten bu yana kooperatif tarafından paraların aktarıldığı tespit edilmiş olan 3. kişilere karşı herhangi bir hukuki yol izlenmediğinin tespit edildiğini, kooperatif tarafından bazı kooperatif üyelerine de geri ödemeleri yapılmış olmasına rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını beyan ederek, itirazın iptali ile asıl alacak üzerinden %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatif üyeliğine ilişkin geçerli bir ortaklık sözleşmesi ve yönetim kurulu kararı bulunmadığını, kooperatif kayıtlarında davacıya ait herhangi bir istifa dilekçesinin mevcut olmadığını, davacının istifasının kabul edildiğine dair yönetim kurulu kararı olmadığını, davacının istifa dilekçesinin kabulüne ilişkin yönetim kurulu kararı bulunmadığından istifanın noter aracılığıyla bildirilmesi gerektiğini, davacı ödediğini iddia ettiği bedelin tamamının iadesini talep etmiş ise de kooperatif üyeliğinden ayrılan üyenin genel giderlerden payına düşenin indirilmesi gerektiğini, davacının talep ettiği 43.000,00 TL alacak için hangi tarihten itibaren faiz hesapladığı ve talep ettiği ödeme emrinde tam olarak belli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kooperatiften ayrılan ortağın aidatın iadesini isteme hakkının ortaklıktan çıktığı ya da çıkarıldığı yılın bilançosu çerçevesinde belirleneceğini, hakların ödenmesi ise bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay içinde yapılacağını, bu kural gereğince ödediği aidatları isteyen üyenin bu süreler geçtikten sonra talepte bulunması ve faiz istemesinin mümkün olduğunu, icra takiben itiraz dilekçesinde ifade edildiği gibi kooperatifin önceki yöneticilerinin yapmış olduğu usulsüzlükler ve kooperatifi zarara ugratmış olmaları nedeniyle ticaret mahkemesinde ve savcılıkta devam eden hukuki ve cezai süreçler olduğunu, eski yöneticilerin kooperatifi zarara uğratmış olmalarından dolayı kooperatifin hali hazırda mevcudiyetini tehlikeye düşürecek ekonomik sıkıntılarla mücadele ettiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “… Dava dosyası içinde bir sureti mevcut olan iki sahifelik bir ortaklık sözleşmesinde kooperatif kaşesi ve iki imza mevcut olup, bu sözleşmedeki imzalar kooperatif tarafından inkar edilmemiştir. Diğer taraftan davalı kooperatif icra takibinde yapmış olduğu itirazda aynen (alacaklı kooperatiften kendisi istifa etmiş olup, kooperatif kendisini üyelikten çıkarmamıştır) şeklinde beyanda bulunmuş olup, esasen davacının ortaklığını kabul etmiştir. Diğer taraftan incelenen genel kurul tutanaklarında davacının ismi mevcut olup, kooperatifin, davacının ortak olmadığı yönünde yapmış olduğum, savunma geçerli bulunmamaktadır. Davacı bu ortaklıktan 19/02/2012 tarihinde bir dilekçe vermek sureti ile ayrıldığını istifa ettiğini söylemektedir. Kooperatiflerdeki açık kapı ilkesi gereğince her ortağın istifa etme hakkı mevcut olup, bu istifa yönetim kurulu kararı ile gerçekleşir. Ortak istifa ettiği halde yönetim kurulu istifanın kabulü şeklinde bir karar vermiyorsa veya istifa dilekçesini kabul etmiyorsa ortak istifasını noter vasıtası ile kooperatife bildirir ve noter ihtar tarihinde istifa gerçekleşmiş olur. (K.K.md.13 ve anasözleşme md.13).Somut olayda; davacı 19/02/2012 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğine dair bir dilekçe verdiğini ve ortaklıktan ayrıldığını iddia etmiştir. Ancak incelenen genel kurul toplantı tutanaklarında, davacının 23/06/2012 tarihinde yapılan kooperatif genel kurulunda hazirun listesinde 114’ncü sırada isminin mevcut olduğu ve imza mukabilinde toplantıya katıldığı hususu tesbit edilmektedir. Bu hazirun listesindeki imza ile bir önceki genel kurul olan 30/06/2011 tarihli genel kuruldaki hazirun listesinde 127 sıra numarasında davacıya ait imza birbirinin aynıdır. Yani davacı 30/06/2011 ve 23/06/2012 tarihli genel kurullara katılmıştır. İstifa eden bir ortağın genel kurula katılması olağan ve mümkün olmadığına göre davacının bir yandan 19/02/2012 tarihinde istifa ettiğini iddia ederken bir yandan da 23/06/2012 tarihli genel kurula katılması istifa iddiasını geçersiz kılmaktadır.Davacı 23/02/2015 tarihinde, davalı kooperatife … Y. no.lu bir ihtar göndererek bu ihtarnamede istifa etmiş olduğunu bildirmiştir. Dolayısı ile davacının istifası Üsküdar …Noterliğinden gönderilen bu ihtarname ile gerçekleşmiş olmaktadır.İstifa eden ortağın geri iade hakkı istifa ettiği tarihe ait bilançonun genel kurulca kabul edilip kesinleştiği tarihten itibaren 1 ay sonra doğar. Yani somut olayda 2015 yılına ait genel kurulun yapıldığı tarihten itibaren 1 ay içinde geri iadenin yapılması gerekecek olup, davacı alacağı bu tarihten itibaren muaccel olacak ve istenilen bir hale gelebilecektir. Davalı kooperatifin 2015 yılı genel kurulu henüz yapılmamış olduğundan geri iade alacağı da henüz muaccel hale gelmemiştir. Sonuç olarak, davacının davasını erken açmış olduğu ve henüz iade alacağının muaccel bir alacak haline gelmemiş olmaması nedeniyle takip tarihi itibariyle muaccel olmayan bir alacak olmadığından bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, raporda istifa tarihinin 19/02/2012 olarak değerlendirildiğini, müvekkilinin istifa tarihi 19/07/2012 olup bu nedenle mahkeme gerekçesinin de hatalı olduğunu, mahkemece istifa tarihinin değerlendirilmediğini, müvekkilinin istifa tarihi olan 19/07/2012 tarihinden sonra hiçbir toplantıya davet edilmediğini, toplantılara katılmadığı, üyelik aidatı ödemediğini, bu nedenle istifa tarihi 19/07/2012 esas alındığında alacağın muaccel olduğunu, istifa yenilik doğuran bir hak olup karşı tarafa ulaştığı anda sonuç doğuracağını, 19/07/2012 tarihli istifa dilekçesinde kooperatif kaşe ve imzası bulunduğundan bilirkişi tarafından bir inceleme yapılacaksa, istifa tarihinden sonraki toplantılara davet edilip edilmediği, aidat ödemesi istenip istenmediğinin araştırılması gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Davacı, kooperatiften istifa ettiğini beyanla, ödediği aidat bedellerinin iadesi talep ettiği için dava; çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafça 09/04/2015 tarihinde kooperatif ortaklık sözleşmesine istinaden yapılan ödemelerin iadesine dayalı 43.000,00 TL asıl alacak, 7.644,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.644,58 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, davanın 05/05/2015 tarihinde hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.Kooperatif uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 15/04/2016 tarihli kök raporda özetle; davacının kooperatifin eski ortağı olduğu, 23/02/2015 tarihli … Y.no.lu noter ihtarnamesi ile ortaklıktan istifa etmek sureti ile ayrıldığı, yatırmış olduğu paraları geri talep etme hakkının 2015 yılına ait genel kurulun yapılacağı tarihten itibaren 1 aylık süre sonunda dolacağı ve alacağın o tarihte muaccel olacağı, kooperatifin 2015 yılına ait genel kurulunun henüz yapılmadığı ve davacının alacağının henüz muaccel olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekilinin itirazları üzerine alınan ek raporda kök raporda varılan sonuçlarda herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir. Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi’nin 13.maddesinde; “Her ortak hesap senesi sonundan en az 1 ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir. Yönetim kurulu bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren 1 ay içinde kabulden kaçınırsa ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir.”, 15. maddesinde ”Devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosuna göre hesaplanarak bilanço tarihinden itibaren 1 ay içerisinde geri verilir. Ancak ortaklığı sona erenlerin yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın 21.madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal geri verilir. Ayrılan ortaklar kooperatifin yedek akçeleri üzerinde bir hak iddia edemezler. Ortaklığı sona erenlerin alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükümleri yer almaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde; Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunduğu, 12. maddesinde; Çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, kooperatif anasözleşmesinde daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde; Yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınması halinde, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirdiğinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinde ise “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür.” hükmü yer almaktadır.Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatların tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1.maddesi ve anasözleşmenin 15/1.maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiye kalan miktarı talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir hale gelir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/11/2018 tarihli 2016/2366 E. 2018/5362 K. sayılı ilamı; “…Kooperatiften istifa eden veya ihraç edilen ortaklarla hesaplaşma, çıkmanın gerçekleştiği yılın bilançosunun genel kurulda onaylandığı tarihten itibaren 1 ay sonra muaccel hale gelmesiyle yapılır. Somut olayda çıkmanın 05/03/2012 tarihinde gerçekleştiği, davanın da 20/12/2012 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, muaccel olmayan alacak için dava açılmış olup erken açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir…”, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2012 tarihli 2012/977 E. 2012/2270 K. sayılı ilamı; “…Dava, ortaklığı sona eren davacının, kooperatife yaptığı ödemelerin iadesi istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17’nci ve Kooperatif Anasözleşmesi’nin 15’inci maddeleri gereğince, kooperatiften ayrılan ortağın çıkma payı alacağı ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır ve bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Somut olayda davacı 02/11/2010 tarihinde istifa ettiği ve istifa ettiği yıl bilançosu kesinleşmeden dava açıldığına göre, dava tarihi itibariyle çıkma payı alacağı muaccel hale gelmediği gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden sonra yapılan genel kurulda davacının talepleri karşılandığı gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin 19/02/2012 tarihinde istifa ettiğini belirtmiş ise de dilekçe ekinde sunduğu ve “Asılları alınmıştır 19/07/2012” yazılarak kooperatif kaşesi/imzası bulunan evrak fotokopisinin tarihi 19/07/2012’dir. Yine davacı vekili aşamalardaki dilekçelerinde bu tarihe işaret etmiştir. Mahkemenin “…23/06/2012 tarihli genel kurula katılması istifa iddiasını geçersiz kılmaktadır…” gerekçesi, istifa edildiği iddia edilen 19/07/2012 tarihinden önceki genel kurula ilişkin olup tarih itibariyle yerinde değildir. Bilirkişi raporunda kooperatif kayıtlarının ve yönetim kurulu karar defterinin incelendiğine, davacının 19/07/2012 tarihli istifa dilekçesine ilişkin yönetim kurulunun bir karar alıp almadığına dair tespit bulunmamaktadır. Ayrıca gerekçeli kararda yer alan “Somut olayda; davacı 19/02/2012 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğine dair bir dilekçe verdiğini ve ortaklıktan ayrıldığını iddia etmiştir…” cümlesiyle başlayan paragraf, bilirkişi raporundaki tespit ile aynı olup 2011 ve 2012 yıllarında yapılan genel kurul toplantı kayıtları, hazirun cetvelleri dosya kapsamına alınmadığından, bizzat mahkeme hakimince ilgili kayıtlar incelenerek mi bu tespite ulaşıldığı anlaşılamadığı gibi gerekçede yer verilen bu belgeler dosya kapsamında olmadığından Dairemizce de incelenememiştir. Bu durumda mahkemece; kooperatif defter ve kayıtları, yönetim kurulu karar defteri üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak, davacının örneğini sunduğu 19/07/2012 tarihli istifa dilekçesinin kooperatif kayıtlarında yer alıp almadığı, bu dilekçeye ilişkin kooperatif yönetim kurulu tarafından karar alınıp alınmadığı araştırılmalı, 19/07/2012 tarihinden sonra yapılan genel kurul toplantılarına ilişkin kayıtlar ve hazirun cetvelleri dosya kapsamına alınarak davacıya genel kurul toplantılarına ilişkin tebligat yapılıp yapılmadığı, davacının genel kurul toplantılarına katılıp katılmadığı, davacının istifasının kooperatif tarafından kabul edilip edilmediği tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonuca gidilmelidir. Kooperatif yönetim kurulunca 19/07/2012 tarihli istifa dilekçesinin kabul edilmediğinin belirlenmesi halinde ise; 1163 sayılı yasanın ve kooperatif ana sözleşmesinin 13.maddesi uyarınca istifanın Üsküdar … Noterliği’nden keşide edilen 23/02/2015 tarihli … yevmiye no.lu ihtarname ile gerçekleştiğinin kabulü zorunludur. Bu durumda istifa tarihi olan 2015 yılına ait bilançonun, 09/04/2015 takip tarihi itibariyle genel kurulda görüşülerek kesinleşmediği yani takip tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelmediği sabittir. Ancak davanın erken açıldığının anlaşılması halinde verilecek karar esastan değil, usulden ret kararıdır. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 18/02/2022 tarihli 2019/5 E. 2022/1 K. sayılı kararı ile muaccel olmayan alacak nedeniyle erken açılan dava hakkında usulden ret kararı verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Mahkemece davanın esastan reddi yönünde hüküm tesis edilmesi de bu yönden yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1149 E. 2019/113 K. sayılı ve 29/01/2019 karar tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2023