Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1152 E. 2022/1343 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1152
KARAR NO: 2022/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1341
KARAR NO: 2019/370
KARAR TARİHİ: 02/04/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 05/05/2011 tarihli yetkili servis sözleşmesi uyarınca, davalı frmanın yetkili servisi olarak Elazığ bölgesinde hizmet vermeye başladığını, davalı şirket tarafından yetkili servislik sözleşmesinin tek taraflı ve sebepsiz olarak feshedildiğini, müvekkilinin evrak ve dökümanlarla birlikte ek garanti sözleşmelerini teslim etmek istediğini fakat davalının almaktan kaçındığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile 6.929,97 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz oranıyla birlikte davalıdan tahsiline, davalıca teslim alınmayan 14 adet ek garanti sözleşmesinin davalı tarafından iade alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil şirketin eski yetkili servisi olduğunu, davacının ticari faaliyet yürütmesi nedeniyle basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, davacı tarafın iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığını, davacı tarafın fatura içeriğine süresi içinde itiraz etmediğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…ek garanti paket sözleşmelerinin davacı tarafından satılmasının, davalı ile davacı arasındaki sözleşemesel ilişkinin ana unsurlarından birini teşkil etmediği, sözleşme hükümleri de dikkate alındığında sözleşmenin sona ermesi ile davacının elinde kalan ek garanti sözleşmelerini satmasının kendisinden beklenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Davacının kendisine ileten paket sözleşmeleri kabul etmediği dikkate alındığında bunların mülkiyetini kazandığı da kabul edilemeyecek bu sebeple de ücreti davalı yanca peşin tahsil edildiği anlaşılan ve davacının ibraz ettiği 14 adet ek garanti paket sözleşme nedeniyle, davalının haksız bir şekilde zenginleştiğinin kabul edilmesi gerekecektir. Bu çerçevede uyuşmazlığa konu 14 adet ek garanti paket sözleşmelerinin davalıya iadesi ile garanti paket sözleşmeleri kapsamında tahsil edilen 6929,97 TL.nin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (İST. B.A.M. 17. H.D. 07/03/2019 T. 2018/1892 E. 2019/455 K.)” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacıya kesilen ek garanti sözleşmesi satış faturasının 30/01/2016 tarihli olmasına karşın faturaya karşı davacının yasal süre içinde itiraz etmediğini, faturanın içeriğinin kesinleştiğini, müvekkili tarafından gönderilen fesih ihtarında ek garanti paketlerinin satışının devam edilebileceğinin açıkça belirtildiğini, satış yapılması için yetkili servis olma zorunluluğunun bulunmadığını, davacının özel servis olarak hizmet vermeye devam ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, Yetkili Servis Sözleşmesinin davalı tarafından feshi sonucu, yetkili servis olan davacı elinde bulunan ve bedeli davacı cari hesabından tahsil edilen 14 adet ek garanti paket sözleşmelerinin iadesi ile bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.Taraflar arasında 20/03/2017 tarihinde imzalanan yetkili servis sözleşmesinin 7.maddesinde sözleşmenin 1 yıl süre ile geçerli olduğu, sözleşmenin bitiminden 1 ay önce taraflardan biri sözleşmeyi uzatmak istemediğini karşı tarafa bildirmezse sözleşmenin kendiliğinden 1 yıl daha uzamış olacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin feshi ise 8.maddede düzenlenmiş ve 8.1 bendinde “… herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşme dönemi içinde 1 ay önceden fesih beyanında bulunarak sözleşmeyi tek yanlı olarak feshetme hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin 8.8. maddesinde; sözleşmenin feshi halinde yetkili servisin herhangi bir sebeple … veya …’a ait tescilli markalarından olan hiçbir müşterinin cihazına müdahale yetkisi kalmayacağı, yetkisi iptal edilen bir servisin yetki dışında özel olarak … veya …’a tescilli markalarından birini taşıyan herhangi bir müşterinin cihazına müdahale edemeyeceği, 8.9. maddesinde ise; sözleşmenin feshi halinde yetkili servisin hiçbir surette …’a ait markalardan birinin logosunu işyerinde, kullandığı evraklarda, işyeri tabelasında, servis araçlarında ve personelin kullandığı hiçbir kıyafet ve ekipmanda bulunduramayacağı düzenlenmiştir. Davalı tarafından keşide edilen Kartal … Noterliği’nin 17/04/2018 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; sözleşmenin 8.1.maddesi gereği fesih ihbarı süresine uygun olarak süre sonu olan 16/05/2018 tarihi itibarı ile sözleşmenin feshedilmiş olacağı ifade edilmiş ayrıca “Ek Garanti Kampanyasının uygulanma şekli ve kampanya katılım şartlarının ihtiva ettiği özellikler nedeniyle, Yetkili Servis Sözleşmeniz devam ederken tarafınızca satın alınan Ek Garanti Paketi Sözleşmeleri ile sınırlı olmak üzere ve Ek Garanti Paketi Sözleşmelerinin taşıdığı satış koşullarına uymak kaydıyla, bu sözleşmelerin nihai tüketicilere sunulmasına üretici ve marka hakkı sahibi sıfatıyla müvekkil tarafından tarafınıza fesih tarihinden sonrası için de bir kısıtlama getirilmemekle birlikte; sair çalışmalarınızda … A.Ş yetkili servisi olarak işlem yapamayacağınızı; belirtilen istisna haricinde, müvekkil şirket ile aranızdaki yetkili servislik ilişkisinin bitmiş olmasından dolayı; bundan sonraki çalışmalarınızda … A.Ş yetkili servisi olarak işlem yapamayacağınızı, yetkili servislik kapsamında bulunan ve müvekkil marka haklarını ilgilendiren evrak ve dokümanın kullanımına son verilmesini; bu evrak ve dokümanın müvekkil şirket satış sonrası hizmetler müdürlüğüne teslim edilmesini; yine müvekkil şirket unvan ve amblemini taşıyan ve yetkili servis olduğunuzu gösteren tabelaların da kaldırılmasını, gizlilik ve haksız rekabet hükümlerine uygun davranma taahhüdünüze riayet etmenizi önemle bildiririz.” şeklinde ihtar edilmiştir. Davacı tarafından Elazığ … Noterliği’nden keşide edilen 21/05/2018 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; Kartal … Noterliğinden gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği bildirilerek evrakların teslimi istenildiğinden, yetkili servis sözleşmesinin tek taraflı feshi nedeniyle ek garanti sözleşmelerinin üçüncü kişilere davacı tarafından satışının mümkün olmayacağı, bu sebeple 14 adet ek garanti paketi evrakının hükümsüz hale geldiği ifade edilmiş ve 30/01/2016 tarihinde gönderilen … sıra numarası ile faturasını kesilen 14 adet TRİ 0+3 Yıl Ek Garanti Paketi (0-5 yaş) adı altındaki evrakların faturası kesilerek eksiksiz olarak gönderileceği belirtilerek, fatura bedeli Kdv dahil 6.929,97 TL’nin 15 gün içerisinde davacı firmaya ait hesap numarasına yatırılması istenilerek aksi halde dava açılacağı ihtar edilmiştir. Davacı taraf, yetkili servis sözleşmesinin feshedilmiş olması nedeniyle ek garanti sözleşmelerinin satışının mümkün olmadığı iddiası ile ek garanti sözleşmeleri teslim alınarak bedelin iadesini talep etmiş, davalı ise ek garanti sözleşmelerine ilişkin bedelin ödendiği, faturalara itiraz edilmediği ayrıca bu sözleşmelerin davacı tarafından satışının mümkün olduğunu savunmuştur. Davalı vekili davacıya kesilen ek garanti sözleşmesi satış faturasının 30/01/2016 tarihli olmasına karşın faturaya karşı davacının yasal süre içinde itiraz etmediğini, faturanın içeriğinin kesinleştiğini iddia etmekte ise de davalı tarafça garanti sözleşmelerinin davacıya satılmasının nedeni, davacının yetkili servis hizmeti vermesidir. Zira ek garanti sözleşmeleri, taraflar arasındaki servis hizmeti sözleşmesinin devam ettiği dönemde davacıya teslim edilerek, bedelleri ise cari hesabından tahsil edilmiştir. Sözleşme ilişkisinin sürdüğü dönemde davacı tarafça hizmet verilmeye devam edildiği için garanti sözleşmelerinin ve faturanın iade edilmeyeceği açıktır. Ayrıca davacı, sözleşmenin feshi bildirimi kendisine ulaştıktan sonra ek garanti sözleşmelerini iade edeceğini davalıya bildirmiştir. Somut olay yönünden davacı tarafça faturaya itiraz edilmemesi davalı alacağını ispata yeterli olmadığı gibi sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça servis hizmeti verilemeyecek olması da nazara alındığında aksinin davacı tarafça ispat edildiğinin kabulü gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin, yetkisi iptal edilmiş bir servisin, kendisine herhangi bir menfaat sağlamayacak ürünleri satmasının ve müşterilerin yetkili servis olmayan bir işletmeden ek garanti paketi almasının ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi hakkaniyete de uygun kabul edilemeyeceği yönündeki tespit ve gerekçesi de yerindedir. Mahkemece uyuşmazlığa konu garanti paket sözleşmelerinin davalıya iadesi ile garanti paket sözleşmeleri kapsamında tahsil edilen ücretin davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2020 tarihli 2017/2590 E. 2020/3219 K., 02/12/201 tarihli 2014/2482 E. 2014/7744 K. sayılı ilamları eldeki davaya emsal teşkil etmekte olup, bu dosyalarda da farklı yetkili servisler tarafından davalı … şirketine sözleşmenin feshi nedeniyle ek garanti paket sözleşmelerinin iadesi ve bedelin tahsili istemiyle açılan davaların kabulü yönünde verilen kararların Yargıtayca onandığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 118,35 TL’den mahsubu ile bakiye 37,65 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere, istinaf karar harcı yönünden oy çokluğu, esasa yönelik ve sair incelemeler yönünden oybirliği ile karar verildi. 30/11/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.