Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1129 E. 2023/96 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1129
KARAR NO: 2023/96
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/996
KARAR NO: 2019/516
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında yapılmış 15/12/2012 tarihli Sağlık Turizmi İşbirliği Sözleşmesi gereği Libya bölgesinde medikal tanıtım, stratejik pazarlama, reklam, tanıtım, halkla ilişkiler faaliyetlerinin hastane adına müvekkili şirket tarafından yürütüleceğinin ve bunun karşılığında her tedavi ücretinin % 35 ini (ilaç ve sarf malzemeleri, KDV dahil, özellikli malzemeler hariç) hizmet bedeli olarak alınacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin Libya Bölgesinde iki farklı komiteden hastaları davalı Hastaneye yönlendirdiğini, bu komitelerden Tripoli Merkez Komitesi’nin ödemeleri doğrudan davalı … A.Ş. hesabına gönderdiğini, Cebeligarp Komitesinden ise fatura tutarlarının müvekkili şirkete gönderdiğini ve müvekkili şirketin fatura karşılığı davalı …’e tedavi ücretlerini ödediğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmeye istinaden ekte listeleri ile birlikte sunulan ve tedavisi gerçekleşen hastalar nedeni ile doğan Danışmanlık Hizmet Bedeline karşılık Cebeligarp hastaları için 387.511.97 EURO ve Tripoli hastaları için 694.971,69 USD tutarında toplam 17 adet fatura düzenlenerek, davalı Hastaneye gönderildiğini, yine ekte sunulan mutabakatlar gereğince itiraza uğramayan fatura tutarlarının taraflar arasında ihtilafsız olduğunu, taraflar arasındaki cari hesaptan mahsuplaşma ile ödeme yapıldığını, 068665 no.lu ve 13/02/2013 tarihli 79.022,20 USD bedelli faturanın cari hesapta mahsuplaşma yolu ile ödendiğini, geri kalan 16 adet faturanın ödenmediğini, faturaların tarafların kaşeli ve imzalı mutabakatı üzerine düzenlendiğini, ödemelerinin yapılması için Hastaneye gönderilen faturaların itiraz edilmeden muhasebe kayıtlarına alındığı halde, sözleşmede belirlenen süre içerisinde müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin Ankara … Noterliği’nin … yevmiye no ve 14/08/2013 tarihli ihtarnamesi ödenmeyen fatura bedellerini talep ettiğini, dava tarihine kadar ödeme yapılmadığından, davalının temerrüde düştüğünü, taraflar arasında Danışmanlık Hizmet Bedelinden hariç tutulan “özellikli sarf malzemesi” tutarlarında anlaşmazlık bulunduğunu, davalı tarafça herhangi bir belge sunulmadan fahiş tutarlarda özellikli sarf malzemesi bedelleri bildirilerek, hak ettiği alacaktan tenzilinin talep edildiğini, davalının hastaların tedavi ücretlerine ilişkin düzenlediği faturaların içeriğinde özellikli sarf malzemesi bedelinin açık olarak belirtilmediğini, müvekkiline tebliğ edilen herhangi bir özellikli sarf gideri mevcut olmadığını, bu sebeple davalının hukuka ve hayatın olağan akışına uygun olarak kanıtlayabileceği özellikli malzemeleri alacak tutarından tenzil edilebilecekken, kanıtlanamadığı takdirde ise ticari defterlerdeki alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması gerektiğini beyan ederek, sözleşme gereği verilen hizmetlere karşılık düzenlenen faturalardan kaynaklı şimdilik 100.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro’ya yükseltmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.4 maddesi gereğince davacının ancak tahsil edilen tedavi faturaları üzerinden özellikli sarf malzemeleri hariç olmak üzere KDV dahil % 35’i ücrete hak kazanacağını, yine sözleşmenin 4.1 maddesine göre yönlendirilen hastaların tedavi ücretleri hesaba geçtikten sonra müvekkili şirketin tedaviye başlayacağını, taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra sözleşmenin 4.1 maddesi gereğince hasta tedavi ücretlerinin peşin olarak ödenmesi öngörülmesine rağmen davacı tarafın hastaneye hasta yönlendirmeye başladığını, onaylarının ve ücretlerinin daha sonra gönderileceği konusunda müvekkiline garanti verdiğini, hasta tedavisine başlanması noktasında ısrarcı olup talimat verdiğini, müvekkilinin yaptığı hizmetin yaşama hakkını yakından ilgilendiren kamusal nitelik taşıması nedeniyle hastaların zarar görmemesi için tedavilerine başladığını, davacı şirket yetkilisi …’nin çoğu zaman hastanede bulunarak sözlü, kimi zaman ise karşılıklı yazışmalar ile hastaların tedavilerinin bir an önce başlatılması ve ödemede sorun çıkması halinde bizzat kendisi tarafından bu ödemelerin hastaneye derhal yapılacağını beyan etitiğini ancak şirket adına ve şahsen taahhüt etmesine rağmen tedavisi yapılan bir çoğu taburcu edilmiş ve ülkelerine geri dönmüş bu hastalar için tedavi bedellerinin ihtar ve taleplere rağmen halen müvekkiline ödenmediğini, konuya ilişkin Üsküdar …Noterliği’nden 06/08/2013 tarih ve … yevmiye no.lu, 04/09/2013 tarih ve … yevmiye no.lu iki adet ihtarnamenin davacıya keşide edildiğini ayrıca hastane Genel Müdürü Prof.Dr….in 20/11/2013 tarihinde davacı … Yetkilisi …’ye yazı gönderdiğini, müvekkili hastane her ne kadar Tripoli Komitesinden yönlendirilen hastalar için …’a tedavi ücretlerine ilişkin Libya’daki yasal düzenlemeler nedeniyle fatura düzenleyemese de ödenmeyen tedavi bedelleri noktasında davacı …’un sorumlu olduğunu, zira Cebeligarp Komitesinden yönlendirilen hastalar için hastanenin …’a fatura düzenlendiğini ve taraflar arasında cari hesaptan mahsuplaşma yapıldığını, davacının Cebeligarp Komitesinden yönlendirilen hastaların tedavi ücretlerinden sorumlu olup Tripoli Komitesinden gönderilen hastaların tedavi ücretlerinden sorumlu olmaması aynı sözleşmede davacı için öngörülen yükümlülüklerin farklı farklı yorumlanması anlamına geleceğini, davacının tedavileri yapılan ve/veya halen yapılmakta olan hastalara ilişin tedavi ücretlerinden bizzat doğrudan sorumlu olduğunu, bu nedenle ödemezlik def’i ileri sürdüklerini, iddianın aksine taraflar arasında faturalar yönünden ihtilaf bulunduğu gibi uyuşmazlığın da sadece komisyan dışı tutulan özellikli sarf malzemeleri ile sınırlı olmadığını, faturaların sözleşmenin 4.4 maddesine aykırı düzenlendiğini, KDV dahil tutar üzerinden KDV dahil fatura kesmesi gerekirken KDV hariç tutar üzerinden artı KDV fatura düzenlenip müvekkili şirkete gönderildiğini, bu faturalara 8 gün içinde itiraz edilmemesinin ise fatura içeriğinin ve bedelin kesinleştiği anlamına gelmeyeceğini, davacının sözleşme gereğince komisyon dışı tutulması gereken sarf bedellerini ve tahsil edilmeyen tedavi fatura bedellerini dahil ederek danışmanlık hizmet faturası düzenlediği gibi KDV dahil bedel üzerinden KDV dahil fatura düzenlemesi gerekirken KDV hariç bedel üzerinden artı KDV fatura düzenlediğini, hastanenin düzenlediği Sağlık Hizmeti faturalarında %8 KDV, …’un düzenlediği Komisyon faturalarında % 18 KDV olduğunu, Tripoli Merkez Komitesi ve Cebeligarp Komitesinden yönlendirilen hastalara ilişkin düzenlenmesi gereken faturaların ayrı ayrı işbu dilekçe içeriğinde gösterildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…somut olaya bakıldığında; 15/12/2012 tarihli “Sağlık Turizmi İşbirliği Sözleşmesi” her iki tarafı kabulünde olup, sözleşme ile davacı tarafın, davalı şirkete ait hastanenin Libya bölgesindeki tek çözüm ortağı ve temsilcisi olduğu; bölgede medikal tanıtım, pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkileri davalı adına üstlenildiği; sunacağı hizmet karşılığı ilaç ve sarf malzemeleri ile KDV dahil (özellikli malzemeler hariç) her tedavi ücretinin %35’i oranında ücrete hak kazanacağı kararlaştırılmıştır. Buna göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sözleşme gereği davacının yüklendiği hizmeti yerine getirip getirmediği, getirmiş ise karşı taraftan talep edebileceği alacak miktarı noktasındadır. Dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği, talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, faturaların dosya arasında olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler … ve Doç. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişiler tarafından düzenlenen 04/09/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunun, taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine heyete eklenen ve ayrık rapor düzenleyen bilirkişilerden alınan 15/07/2016 tarihli rapor ile kök raporu düzenleyen heyet tarafından sunulan 01/08/2016 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüş, taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine bu kez bilirkişiler mali müşavir …, mali müşavir ve hastane müdürü … ve hastane yöneticisi Uzm. Dr. …’dan alınan 19/02/2018 tarihli raporun ve yine itiraz üzerine son heyete eklenen Elektrik Elektronik Mühendisi … ile birlikte aynı heyetten alınan 14/09/2018 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür. Alınan bilirkişi kurulu 04/09/2015 tarihli kök raporu ile 01/08/2016 tarihli ek raporunda özetle; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davaya dayanak ve ihtilafa konu 17 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalının defterlerine kaydedildiği, davalı tarafça TTK hükümleri gereği 8 günlük süre içinde itiraz edilmediği gibi faturaların da iade edilmediği, taraflar arasında yapılmış sözleşme gereği davacı tarafça düzenlenen davaya dayanak faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, dava konusu faturalara ilişkin davalı tarafça yapılan 7 adet fatura ödemesinin düşümü sonucu kalan talep konusu 10 adet faturadan dolayı davacının davalıdan 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro alacaklı olduğu, 11/09/2013 tarihi itibariyle de ödenmeyen 10 adet faturaya ilişkin belirlenen alacak-borç miktarı konusunda tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre mutabık oldukları, 24/08/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2.maddesi gereği yıllık %11,75 oranında temerrüt faizinin uygulanmasının talep edilebileceği; taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesine davalının bağlı kalmayıp hastaların tedavilerini yaptığı, bu konuda davacının verdiği yazılı talimatının ve yönlendirmesinin olmadığı gibi davacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin dışında başka yükümlülüğünün de olduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığı bildirilmiştir. Alınan 04/09/2015 tarihli bilirkişi kurulu kök raporu ile 01/08/2016 tarihli ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, tebliğ edilip her iki tarafın defterlerine de kaydedilen dava konusu faturalara itiraz edilmemesi nedeniyle diğer bilirkişi raporlarına itibar edilmemiş ve davalı taraf itirazları yerinde görülmemiş, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılmış ve tarafların kabulünde olan 15/12/2012 tarihli “Sağlık Turizmi İşbirliği Sözleşmesi” gereği, davacı tarafça düzenlenip davalıya tebliğ edilen davaya dayanak faturaların, bedelleri ödenmeyen 10 tanesinin usulüne uygun tutulan taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının faturaların içeriğine süresi içinde itiraz etmediği gibi faturaların da iade edilmediği, bilirkişi kurulu raporuyla tespit edilen 10 adet faturaya ilişkin tarafların kayıtlarında mutabık oldukları, dolayısı ile TTK’nın 21/2.maddesi gereği faturalar kapsamındaki hizmetin davacı tarafça davalı tarafa verildiğinin kabulü gerektiği; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere, incelenen ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıdan 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalının, dava dışı 3.kişiden olan alacağını tahsil edememesinin davacıyı bağlamayacağı; diğer yandan özellikli sarf malzemelerine ilişkin davalı savunma ve itirazlarına, tebliğ edilip defterlere kaydedilen ve itiraz edilmeyen faturalara göre değer verilemeyeceği anlaşılmakla ıslah edilen davanın kabulüne, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin yazılı belge sunulmadığından hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine…” karar verilerek, “Islah edilen Davanın kabulü ile, 496.301,87 USD ve 119.647,63 EURO’nun dava tarihi olan 13/11/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” dair hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İstinaf dilekçesi ekinde sunulan Bilimsel Mütalaa ve Uzman Görüşünde yapılan tespit incelendiğinde; 04/09/2015 tarihli mali ve hukukçudan oluşan bilirkişi heyet raporunda “özellikli malzemeler konusunda uzman bilirkişi olması gerektiği” belirtildikten sonra, mahkemece dosyaya konusunda uzman eklenen 2 kişilik heyetin ayrık raporuna karşı, mütalaada “ek raporlarının 9,10 ve 11. Sayfasında 8 maddelik Bilirkişilik Kanunu aykırı ve usulümüzde bulunmayan bir şekilde diğer iki bilirkişinin tespitlerine yönelik eleştirilerde bulunulduğu, bu şekilde diğer heyet üyelerine yönelik yaklaşımların uygulamada yanlış anlamalara sebebiyet verdiğinden, 01/06/2016 tarihli ek rapordaki bu hususların hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmayacağı kanun gereği yok hükmünde olduğu” tespiti yapılmış olup, mahkemece usule ve kanuna aykırı beyanlara rağmen ve itiraza uğrayan bu rapora dayanarak karar verilmesinin usule ve kanuna aykırı olduğunu, Bilimsel Mütalaa ve Uzman Görüşünde ayrıca Mahkemece 04/09/2015 tarihli bilirkişi kök ve 01/06/2016 tarihli ek raporu benimsenerek, diğer iki kişilik ayrık rapor ile tüm raporlar arasında ayrılığın giderilmesi amacıyla alınan iki mali müşavir ve bir Uzm. Dr. tarafından oluşturulan 19/02/2018 tarihli 3 kişilik rapordan ayrılarak karar verilmesine rağmen esas alınmayan diğer bilirkişilerin yaklaşımlarına kararda değinilmediği gibi, bu bilirkişilerin yaklaşımlarından neden ayrıldığının kararda gerekçelendirilmemesi nedeniyle verilen kararın hukuka aykırı olduğunun belirtildiğini, Bilimsel Mütalaa ve Uzman Görüşün sonuç bölümünde ise “uyuşmazlığın kesilen faturaların salt itiraz edilmeden deftere kaydolunması ve özellikli malzeme ile ödenmeyen tedavi ücretlerine komisyon faturalarının kesilmesi sonucunda cari hesaplarda mahsuplar yapılmadığı ve bu nedenle hesap farklılıkları üzerinde oluştuğu, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında ağırlıklı olarak hesaplamaların salt mevcut defter ve belgeler üzerinden hesaplanıp, sözleşmeye göre kayıtlardaki her birim hastalara yönelik hakedişler üzerinden hesaplamalar ve mahsuplaşmalar yapılmadığından farklı farklı bilirkişi raporları oluştuğu, oysa gerek bilirkişiler gerek mahkemece sözleşmenin 4.4. maddenin son cümlesi aynen “Tarafların mutabakata varmış olması sonradan ortaya çıkacak hesap hatalarına ilişkin düzeltme haklarını ortadan kaldırmaz” hükmünü gözardı ederek cari hesaba giren faturalara yönelik alt hakkedişler irdelenmeden yaklaşımlar gösterildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun aksine, salt faturalara itiraz edilmemesi ve defterlere kaydolunması faturanın içeriğinin kabul anlamına gelmediği, TTK m.21/2 ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği, faturaların alt birim hesaplara göre hastaya yapılan hizmetin içeriklerinin yapılıp yapılmadığının araştırılması ve bunların karşılıklı tespitlere dayalı sözleşmede belirtilen hakedişlere bağlanması gerektiği, aksi taktirde VUK’ da ki, “gerçek olmayan” ve uygulamada “fiktif fatura” düzenlemesinin ortaya çıkabileceği, sözleşmeye göre ise “hastalara her birim üzerinden fiyatlandırmalara yönelik fatura kesileceğinin hüküm altına alındığını”, oysa kesilen faturalar kümülatif olarak içeriği belli olmayacak şekilde “Hizmet faturası” şeklinde kesildiğinden yüzeysel defter üzerinden yapılacak inceleme ile sonuca gidilemeyeceği” tespitlerine yer verildiğini, İlk bilirkişi raporuna itiraz neticesinde, tedavi ve operasyonlarda kullanılan “özellikli malzemeler”in Hastanece tahsil edilmiş gelirden mahsup edildikten sonra sözleşme konusuna göre hesap yapılacağı konusunda sözleşmede hüküm bulunması ve 2. bilirkişi raporunun da aynı yönde olmasına rağmen, kararda bu hususa hiç değinilmediğini, Libya’dan davacının tahsilat yapmış olma ihtimali nedeniyle davacının banka hesaplarına hasta tedavilerine yönelik ücret ödemesi yapılıp yapılmadığına dair araştırma yapılması ve banka kayıtlarının celbi taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, Ödenmeyen faturalara ilişkin komisyon kesilip kesilemeyeceği incelendiğinde, sözleşmenin 4.4. maddesinde “…… Firma, sözleşme kapsamında düzenlenen ve hasta veya sevk yapan bölge kurumundan tahsil edilen faturaların toplamı üzerinden “hizmet bedelini” yazılı olarak (faks ve e-posta) eder” hükmüne göre, davacı tarafça komisyon faturası kesilmesinin tedavi ücretlerin tahsili şartına bağlandığını, fatura kesilip cari hesaplara işlense dahi bunların karşılıklı yapılacak hakedişlerle mahsup edilmesi gerektiğini, Ödenmeyen tedavi ücretlerinden davacının sorumluluğuna dair sözleşmenin “Konu ve Kapsam” başlıklı 1.2.maddesinde, “…toplu hasta yönlendirmeleri yapmak veya doğrudan hasta göndermek ve bölgedeki kurumlardan hastanenin alması gereken ücretlerinin tahsili için diyalog ve aracılık yapmaktır” hükmündeki sorumluluğu ile, “Ücretlendirme, Hakediş ve Ödeme” başlıklı 4.2/son cümlede belirtilen acil durumlarda yapılan tedavilere yönelik “… Firma bu istisnai durumlarda onay alınmasa bile ücretin Hastaneye ödenmesini sağlayacaktır” sorumluluğu bulunduğu ancak bu sorumlulukların müeyyidesinin ne olduğunun sözleşmede belirtilmediğini, sözleşme haricinde şirket yetkililerinin yazılı onayı olduğu ispat edildiği takdirde davacı şirketin bu ödenmeyen faturalardan sorumluluğunun doğacağını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında, davacı tarafça verilen hizmete karşılık düzenlenen ve davalıya tebliğ edilen faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 15/12/2012 tarihinde Sağlık Turizmi İşbirliği Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede davacı “… Firma”, davalı ise “Hastane” olarak anılmaktadır. Sözleşmenin “Konu ve Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “1.1. … Firma, Hastane’nin Libya bölgesinde yetkili stratejik tek çözüm ortağı ve temsilcisidir. 1.2.Hastane, Bölgedeki medikal hizmetler açısından sektörde Hastane’nin büyümesini destekleyecek stratejik danışmanlık, pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin yürütülmesi, Hastane’nin Bölgede iyi bir imaja sahip olması ve Bölge’den, Hastane’ye tanı ve tedavi amaçlı gelen hasta sayısının artırılması amacı ile … Firma ile işbirliği yapmak istediği anlaşılmaktadır. Bu sözleşme kapsamında … Firmanın temel görevi Hastaneye stratejik danışmanlık yaparak, Hastanenin Bölgedeki yetkili kurumlarla taraflarla tedavi amaçlı hasta hizmetleri anlaşmaları yapmasını sağlamak, toplu hasta yönlendirmeleri yapmak veya doğrudan hasta göndermek ve bölgedeki kurumlardan hastanenin alması gereken ücretlerinin tahsili için diyalog ve aracılık yapmaktır…” “Ücretlendirme, Hakediş ve Ödeme” başlıklı 4.maddesinde; “4.1. Hastane, … Firma üzerinden Bölgeye gönderdiği ücretin kabulünden ve tedavi ücreti hesabına geçtikten sonra tedaviye başlar. Ücretin hesaba yatırılması ile tedavi ve ücret onaylanmış sayılacaktır. 4.2. Tedavi sonrasında ortaya çıkan ve/veya belirlenen ek bir tıbbi müdahale gerekmesi halinde (acil durumlar hariç) hasta değerlendirilir ve … Firmadan e-posta veya faks ile onay alınarak tedaviye devam edilir. … Firma yetkilisine ulaşılamadığın onay alınamaması halinde Hastane dilerse onay alınana kadar tedaviye ara verir, ilgili doktorların hastanın sağlığı için önemli ve gerekli gördüğü acil durumlarda onay alımı beklenmeksizin tedaviye devam eder. … Firma bu istisnai durumlarda onay alınmasa bile ücretin Hastaneye ödenmesini sağlayacaktır. 4.3. Hastane bu sözleşme kapsamında vermiş olduğu ön muayene de dahil olmak üzere tüm tedavi ve tıbbi hizmetlere ve varsa diğer hizmetlere ilişkin, hizmet kalemlerinin ayrı ayrı belirtip talep edilen para biriminden fatura düzenler. 4.4. … Firma, Hastaneye sunacağı pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler ve hastalar ile hasta sevk eden ve ücretleri ödeyecek olan kurumlarla diyalog ve aracılık hizmetlerinin karşılığı olarak, her tedavi ücretinin %35’ini (ilaç ve sarf malzemeleri ve kdv dahil, özellikli malzemeler hariç) hizmet bedeli alacaktır. … Firma Sözleşme kapsamında düzenlenen ve hasta veya sevk yapan bölge kurumundan tahsil edilen faturaların toplam tutarı üzerinden, hak ettiği %35 “Danışmanlık Hizmet Bedelini” yazılı olarak (faks ve e-posta) talep eder. Hastane (3) iş günü içerisinde hesap mutabakatına ilişkin yazılı cevap verir. Mutabakatın sağlanması halinde, … Firma Danışmanlık Hizmet Bedeli Faturası düzenleyerek Hastane’ye gönderir. Tarafların mutabakata varmış olması sonradan ortaya çıkacak hesap hatalarına ilişkin düzeltme haklarını ortadan kaldırmaz.4.5. Hastane mutabık kalınmış Danışmanlık Hizmet Bedeli faturası kendisine ulaştıktan itibaren 5 iş günü içerisinde ödemeyi … Firmanın … Bankası Mithatpaşa Ankara şubesinde bulunan … numaralı hesabına havale yoluyla nakden ve defaten yapar.4.6. Söz konusu ödemenin bu süre içerisinde yapılmaması halinde, … Firma durumu yazılı olarak Hastaneye bildirir. Yazılı bildirime rağmen 7 gün içinde ödeme yapılmazsa … Firma yasal süreci başlatmak ve bu sürecin 2 kez peş peşe tekrar etmesi halinde sözleşmeyi bildirimsiz olarak fesih hakkına sahiptir.” hükümlerine yer verilmiştir. Bilirkişi raporları Mahkemece tarafların ticari defterleri incelenerek ihtilaf konusuna ilişkin bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. 1. Heyet Raporu ve Ek Rapor; Yeminli mali müşavir … ve hukukçu öğretim üyesi Doç. Dr. …’den alınan 04/09/2015 tarihli kök raporda; taraflara ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu, davaya dayanak ve ihtilafa konu 17 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalının defterlerine kaydedildiği, davalı tarafça TTK hükümleri gereği 8 günlük süre içinde itiraz edilmediği gibi faturaların iade edilmediği, incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarına göre dava konusu faturalara ilişkin davalı tarafça yapılan 7 adet fatura ödemesinin düşümü sonucu kalan talep konusu 10 adet faturadan dolayı davacının davalıdan 496.301,87 USD + 119.647,63 EURO karşılığı 1.169.030,70 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesinde yer alan “… Firma üzerinden Bölgeye gönderdiği ücretin kabulünden ve tedavi ücreti hesabına geçtikten sonra tedaviye başlar. Ücretin hesaba yatırılması ile tedavi ve ücret onaylanmış sayılacaktır.” hükmüne davalının bağlı kalmayıp hastaların tedavilerini yaptığı, bu konuda davacının verdiği yazılı talimatının ve yönlendirmesinin olmadığı gibi davacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin dışında başka yükümlülüğünün de olduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığı, “özellikli tıbbi malzemelerin” dava konusu faturalarda belirtilmediği ancak davalının bu konudaki itirazlarının karşılanmasının uzmanlık alanlarının dışında kaldığı ve tıbbi konularda uzman bilirkişilerden görüş alınması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir. Heyete, hastane muhasebesi uzmanı mali müşavir … ve medikal muhasebe uzmanı mali müşavir …eklenerek ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir. Ancak kök raporu düzenleyen bilirkişiler ile heyete eklenen bilirkişiler arasında görüş ayrılığı oluştuğundan, mali müşavirler … ve … ayrık rapor sunmuşlardır. Mali müşavirler … ve … tarafından sunulan 15/07/2016 tarihli ayrık raporda; Sözleşmenin 4.3 nolu maddesine göre, davalının (Hastane) hastalara vermiş olduğu tedavi hizmet faturasının hizmet kalemlerini ayrı ayrı belirtip, fatura düzenlemesi gerektiği, ancak hastanenin hastalara sunduğu faturaları toplam bedel olarak düzenlediği, ayrıntı belirtmediği, fatura tesliminden daha sonraki bir zamanda özellikli malzeme kullanımına ait listeleri fatura eki olarak dilekçe ile davacıya bildirdiği, davacının (Asistan firma) hastane tarafından maillerde ve faturalarda özellikli malzeme kullanım durumu belirtilmediği, bazen de özellikli malzeme kullanılmamıştır mailerine dayanarak aracılık ve danışmanlık hizmet faturalarını düzenlediği, davacının Libya Bölgesinden Tropoli Komitesinden gelen hastaları davalıya yönlendirdiği, Libya Bölgesi mevzuatı nedeniyle Hastanenin direkt Libya Konsolosluğuna hasta tedavi faturalarını düzenlediği, davacı her ne kadar bu hasta faturalarının tahsilatından sorumlu olmadığını ifade etse de ilgili hastaların isimlerini kendi faturalında ayrıntılı olarak belirttiği ve yine bu hastalar yönünden aracılık hizmeti için %20, danışmanlık hizmeti için %15 Aracılık ve Danışmanlık faturası düzenlediğinden dolayı, bu hastaların tahsilatından da sorumluğu olduğu, tahsil edilmeyen bedeller üzerinden tahsilatta aracılık zorunluluğu olduğu için %20 aracılık hizmeti bedelini talep etmemesi gerektiği, davalı firmanın fatura üzerinde belirttiği ve ekinde ürünlerin listesi yer aldığı özellikli mallar incelendiğinde KİK (Kamu ihale kurumu)’u uygun ve SUT (Sağlık Uygulama Tebliği )’de belirtilen tavan fiyatına eşit ve altında olduğu, hastalara 329.841.92 TL toplam özellikli malzeme kullanıldığı, davacının bu özellikli malzemelere ait %35 yansıması olan 115.447,70 TL’lik meblağı fazla faturalandırdığı, davacı firma sözleşmeye göre KDV dahil olması gereken fatura bedelini 196.230,63 TL fazla düzenlediği, davalının tahsilat işleminde aracılık yapmak zorunda olduğu buna göre toplam danışmanlık bedelinin %20’lik kısmı aracılık hak ediş oranı olduğundan, tahsil edilemeyen toplam fatura bedeli 1.897,992,25 TL’lik hak etmediği, alacak bedelinin %20’si olan 379.598,50 TL’lik hak edişi daha hak ettiği, davacının hasta faturalarından tahsil edilmeyen tutara karşılık gelen (1.897.992,25 TL’nin %15’lik kısmı) 284.698,80 TL hastaları organize ettiği için danışmanlık hakkı olduğu, davacının Tahakkuk esasına göre 753,828,22 TL alacağı olup sözleşme gereğince belirtilmiş olan tahsilat hesabına göre ise 89.530,93 TL alacağı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Yeminli mali müşavir … ve hukukçu öğretim üyesi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 01/08/2016 tarihli ek raporda ise; kök raporda tespit edildiği üzere davacı tarafça 17 adet fatura düzenlendiği, davacı tarafından 7 adetinin ödendiği, ödenen ve ödenmeyen faturalar incelendiğinde içerik olarak ödenen ve ödenmeyen faturaların düzenleme biçimi yönünden aralarında hiçbir fark olmadığı, yani davalı tarafın çekincesiz ödediği faturalarda da özellikli sarf malzemeleri ile ilgili kayıt ve açıklamanın olmadığı, taraflar arasında yapılan hesap mutabakatı ve fatura düzenlemesine ilişkin elektronik yazışmalar incelendiğinde; davacı tarafından davalıya kesilen komisyan faturaların tümünde davalı ile mutabakat sağlandığı (davalının yolladığı faturalara göre kesildiği) ve ayrıca özellikli malzeme ile ilgili olarak davalının bunları “ayıkladıktan sonra davacıya faturaları” yolladığının anlaşıldığı, bundan başka davacı ile davalı arasındaki muavin kayıtlarda 11/09/2013 tarihi itibariyle cari hesap mutabakatı sağlandığı ve mutabakatın davalı kaşesi üzerinde temsilcisi tarafından imzalanıp teyit edildiği, bu itibarla “özellikli malzeme” ile ilgili olarak ayrıca bu konunun uzmanı olan tıp insanından görüş alınmasına da gerek kalmadığı, 11/09/2013 tarihli hesap mutabakatından sonra davalı tarafından davacıya yapılmış bir ödeme varsa bunun yazılı belge ile (davacı hesabına yatırıldığına ilişkin dekont veya davacı temsilcisinin imzasını taşıyan ödeme belgesi ile) kanıtlanması gerektiği, bunun dışında davalı defterlerinde (davacı defterlerinde bulunmayan) tek yanlı oluşturulan kayıtların davalı lehine delil sayılamayacağının mahkemenin takdirinde olduğu beyan edilerek, kök rapordaki alacak miktarına yönelik tespitler tekrar edilmiş ve ayrık rapordaki sözleşmeye uygun düşmeyen yorumlara katılmadıkları, ayrık raporda “özellikli malzemelerle ilgili inceleme yapılmış olup” dendiği halde bunların neler olduğuna ilişkin hiçbir detay bulunmadığı, adı geçen bilirkişiler SMMM olup, tıbbi kurumlarda uzman olmadıkları, bunların ayırdını nasıl yaptıklarının belli olmadığı gibi hazırladıkları ek raporda da ekli olmadığı, yani hangi faturalarda ne şekilde değişiklik yapıldığı ve ayrıntılarının belli olmadığı ifade edilerek ayrık rapordaki görüşlere iştirak edilmediği belirtilmiştir. 2. Heyet Raporu ve Ek Raporlar; mali müşavir …, mali müşavir ve hastane müdürü … ve hastane yöneticisi Uzm. Dr. …’dan alınan 19/02/2018 tarihli kök raporda; taraflar arasındaki ilk uyuşmazlığın “özellikli malzemelerin” faturalandırılmasına ilişkin olduğu, davacı tarafın davalı hastanenin hastaların işlemleri sürerken bu malzemelerin detaylarının bildirilmediğini ifade ettiği, davalı hastanenin ise 17 hastada dosya ekine sunduğu detayları ile ödenecek tutardan düşülmesini istediği, önceki bilirkişi kurul raporlarında “özellikli malzemeler” ile ilgili kavram kargaşası olduğu ancak sağlık sektöründe bilinen tanımı ile özellikli malzemelerin SGK Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) un kullanıma girmesi ile kullanılmaya başlanan bir terim olup, özellikli malzemeden kastedilenin “basit sıhhi sarf malzemeleri dışında vücut içi ve dışı iyileştirici nitelikte olan ortez ve protezler ile genel olarak SGK-SUT nin paket işlem ücret dışında ödediği malzemeler” için kullanıldığı, dosya ekine davalı hastane tarafından sınuları 17 hasta epikrizi ve özellikli malzeme liste ve fiyatlarına bakıldığında SUT ve Kamu İhale Kurumu fiyatları çerçevesinde rayiç fiyatlardan oluştuğunun görüldüğü, söz konusu 17 hastaya yapılan tedavilerde özellikli malzeme kullanımının zorunlu olduğu, özellikli malzeme olmaz ise bu tedavilerin tıbben yapılamayacağı, davalı hastanede tedavi gören 17 hastada kullanılan özellikli malzemelerin toplamı 329.841.92 TL olup sözleşmenin 4.4.maddesine göre özellikli malzemelerin %35 oranındaki davacı hizmet bedelinin dışında olduğu, davalı ve davacı tarafın ticari defterleri incelendiğinde ve davaya konu olan muavin kayıtlarda 11/09/2013 tarihi itibariyle mutabakat sağlandığı, mutabakat altında davalı şirketin kaşesi üzerinin temsilcisi tarafından imzalandığı ve 11/09/2013 tarihi itibariyle davacının davalından (496.301,87 USD + 119.647,63 EURO karşılığı) 1.169.030,70 TL alacaklı olduğu ve bu konudaki taraf defter kayıtlarının birbirini aynen doğruladığının, davalı hastanenin halen Libya’lı hastalardan alacaklı olması nedeniyle davacının hizmet bedelinin ödenmesi ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunamayacağı, sözleşme metninde bu yönde bir düzenlemenin bulunmadığı, davalının alacağının Libya Konsolosluğu nezninde olduğu, ancak özellikli malzemeler sözleşme metninde hariç tutularak ayrıca ödeneceği ve davacı şirketin %35 oranındaki hizmet faturasına konu olamayacağı için 329.841.92 TL tutarındaki özellikli malzemeler için de mevcut fatura alacakları için %35 hizmet bedeli ödendiğinden bu malzeme tutarı için fazladan ödenen hizmet bedeli tutarının (329.841,92 x %35) 115.447,70 TL fazladan faturalandırıldığı, her iki taraf kabulünde olan 1.169.030,65 TL komisyon hesabında mevcut davacı alacağı tutarından 115.447,70 TL tutarın düşüm neticesinde 1.053.582,95 TL hesaplandığı, yine davalı kayıtlarında olan ve davacının kayıtları ile uyumlu kayıtlarda hastalara ilişkin 236.215,70 TL … alacağının düşümü neticesinde 11/09/2013 tarihi itibariyle 817.367,25 TL davacı alacağı hesaplandığı, her iki taraf kayıtlarında 11/09/2013 tarihinden sonra 2 adet kur farkı ve 1 adet Hastaya ismi ile tanzim edilen davacı faturalarının eklenmesi neticesinde yıl sonunda 949.446,48 TL davacı alacağı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi heyetine tıbbi biyomedikal cihazları ve sarf malzeme teknolojisi konusunda uzman elektrik elektronik mühendisi bilirkişi … eklenerek aynı heyetten alınan 14/09/2018 tarihli 1.ek raporda; özellikli malzemelere yönelik kök rapordaki tespitler tekrar edilmiş, Mahkemece davalının itirazında bildirdiği ve sözleşmenin 4.4 maddesi kapsamında davacının Tahsilatlar üzerinden komisyona hak kazandığının kabulü halinde gelen tahsilatlar ve kabul edilen virman tutarı toplamından KDV hariç 4.638.836,62 TL tutardan teknik kısımda hesaplanan 329.841,93 TL sarf-gider malzeme düşümü ile net 4.309.044,69 TL tutar üzerinden % 35 komisyon KDV dahil 1.779.635,46 TL olup, fatura edilen komisyon bedeli toplamı 2.285.927,20 TL tutar belirlendiğinden, tahsilat kısmına tekabül eden komisyon ile davacının her iki taraf kayıtlarında mevcut komisyon faturası ile farkın 506.291,74 TL olarak fatura edilen kısım olduğu, hesaplanacak olup, ödemeler kapsamında hesaplama yapılması istendiğinde, yine kayıtlar kapsamında 11/09/2013 tarihi itibariyle 1.169.030,65 TL tutardan 506.291,74 TL fazla faturaya konu kısmın düşümü neticesinde 662.738,91 TL komisyon alacağı hesaplandığı, bu bedelden kayıtlarda davalının alacağı olan 236.215,70 TL’nün düşümü ve davacının kur farkı faturaları olan (8.285,57 TL + 83.933,80 TL) 92.219,37 TL’nin eklenmesi neticesinde 518.742,58 TL davacı alacağının hesaplandığı, Mahkemece davacının tahsil edilmeyen kısımdan da komisyon alacağı değerlendirildiği ise kök rapordaki hesaplanan tutar kadar alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Rapora karşı davacı vekili müvekkilinin alacağının döviz cinsinden olduğunu, sarf malzemelerine ilişkin kullanılmamış olduğunun davalı ikrarında olduğunu, yıllarca sunulmayan belgelerin 5 yıl sonra dosyaya sunulmasını kabul etmediklerini ve belgelere dayanılarak hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, faturalara süresinde itiraz edilmediğini, karşılıklı hesap mutabakatı olduğunu, davalının alacağının tahsil edip etmemesinin müvekkili inisiyatifinde olmadığını, kesilen faturalardan bir kısmını ihtiyati kayıt olmadan kesintisiz ödediğini bildirerek itiraz etmiş, davalı vekili ise raporda 5.009.997,55 TL tutar belirlenmiş ise de gelen tahsilatların ve virman toplamının 4.072.569,38 TL olduğunu ayrıca hasta yakınlarına 8.000,00 Euro, elden ödeme 21.690,24 TL ve hasta yakınlarına tedavi ücreti 128.84,88 TL’nin mahsup mahsup edilmesi gerektiğini belirterek itiraz etmiştir. Aynı bilirkişi heyetinden alınan 28/03/2019 tarihli 2.ek raporda ise; davacı itirazları değerlendirildiğinde talebin döviz cinsinden ıslah edilmesine ilişkin hesaplama yapılmamış olduğundan 1.169.030.65 TL yine davalı kayıtlarının açıklamalarına göre EURO ve USD kayıtlar ayrıştırıldığında , ekstre uyarınca 11/09/2013 tarihi itibariyle 615.949,49 USD karşılığı 1.169.030,65 TL borç mevcut olduğu, sunulan hesabın içeriğinde EURO bedellere ilişkin borç alacak kalanı olmadığının tespit edildiği, EURO tutarların hesaptan virman kaydı olduğu, virman edilen 120.02.007.002 hesapta ise virman yapılan tutarlar ile diğer kayıtların mahsubu neticesinde bu defa davacının 82.994,29 EURO borç bakiyesi olduğu, bu tutarın “11/09/2013 trh davalının … Hasta hes. Alacağı” açıklaması ile borç alacak hesabında 236.215,70 TL olarak düşülen tutar olduğu, yine buradan hareketle nihai olarak borç alacak davalının bildirdiği bir kısım davacıya ilişkin düşülmesi gereken ve daha önce iki raporda da tartışılan heyetçe de kabul edilen ve iş bu raporda önceki tespitlerin değiştirilmesine mahal görülmeyen düşüm ve ilave taleplerine ilişkin 329.841,93 TL sarf malzemesinin %35 komisyon olarak 115.444,68 TL fatura edilmemesi gerektiği değerlendirilen kısmın USD talepten kaynaklı USD tutar olarak bu defa düşümü yapıldığında ve keza hasta hesabında davacının davalıya borcu olan 82.994,29 EURO tutarın da çapraz kurdan USD olarak hesaplanan 110.091,93 USD düşülmek suretiyle davacının dayanak yaptığı davalı kayıtlarında komisyon hesabındaki tutarın taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi neticesinde 465.234,66 USD’ye baliğ olacağı belirtilmiştir. Tahsil edilen tutarlar üzerinden komisyon hesaplaması yapıldığında ise davacının alacaklı olduğu tutarın 259.408,74 USD olarak hesaplandığı, diğer itirazlar yönünden ise kök ve ek rapordaki tespitlerin korunduğu ifade edilmiştir. Uzman Görüşü Davalı vekili tarafından istinaf dilekçesi ekinde sunulan Prof. Dr. … (hukukçu öğretim üyesi) ve avukat … tarafından düzenlenen 11/08/2019 tarihli mütalaa ve uzman heyet görüşünde; davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ifade ettiği hususlara ek olarak taraflar arasındaki Sözleşmenin 4.4. maddesinde “… Firma, Hastaneye sunacağı pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler ve hastalar ile hasta sevk eden ve ücretleri ödeyecek olan kurumlarla diyalog ve aracılık hizmetlerinin karşılığı olarak her tedavi ücretinin (özellikli malzemeler hariç) %20’sini, danışmanlık hizmeti karşılığı olarak da %15 ini alacaktır. … Firma, Sözleşme kapsamında düzenlenen ve hasta veya sevk yapan Bölge kurumundan “tahsil edilen faturaların” toplam tutarı üzerinden “hizmet bedelini” yazılı olarak (faks ve e –posta) talep eder…Tarafların mutabakata varmış olması sonradan ortaya çıkacak hesap hatalarına ilişkin düzeltme haklarını ortadan kaldırmaz” hükmü yer aldığını, maddenin son cümlesi gereğince TTK m.21/2’nin devreye girdiğini, bu hükme göre faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde kapsamı hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura kapsamını kabul etmiş sayılabilmesi için faturanın, yanlar arasındaki yazılı sözleşme şartını değiştirecek içerikli olmaması gerektiğini, yanlar arasında yazılı bir sözleşme mevcut ise taraflardan birisinin sözleşme hükümlerini tek yanlı değiştiremeyeceği, sözleşmeye göre tarafların düzeltme hakları olduğu ve tek başına salt faturalara yönelik ön hesap mutabakatının tarafların gerçek alacaklı veya borçlu olduğunu ortaya koymaya yetmeyeceği, sözleşmenin 4.4. maddesi gereğince komisyon faturası ancak tedavi ücretlerin “tahsili şartına” bağlandığından ödenmeyen faturalara yönelik komisyon kesilemeyeceği, Davacı tarafın kesmiş olduğu faturaların kümülatif “Hizmet Faturası” olarak düzenlendiği, taraflar arasında kesilen faturalar içerisinde hizmetin niteliği gereği hastalara ilişkin yapılması gereken karşılıklı hakkediş tutanakları bulunmadığı, faturanın ekinde hangi hastalara ne şekilde hizmetin karşılığı bir alt dizinleme yapılmadığı, özellikli malzeme kullanılıp kullanılmadığı, sözleşmedeki bu özellikli malzemelerden nelerin anlaşılması gerektiği konularına ilişkin hiç inceleme konusu yapılmadan yüzeysel rapor düzenlendiği, Ödenmeyen tedavi ücretlerinden sözleşmenin 1.2.maddesi 4.2/son cümle gereği davacının sorumluluğu bulunduğu ancak bu sorumlulukların müeyyidesinin ne olduğu sözleşmede belirtilmediğinden, sözleşme haricinde şirket yetkililerin yazılı onayı olduğu ispat edildiği takdirde davacı şirketin ödenmeyen faturalardan sorumluluğunun doğacağı tespitlerine yer verilmiştir. İnceleme ve değerlendirme; Somut olayda; dava konusu sözleşme kapsamında, davacı tarafından 17 adet fatura düzenlendiği, davalı tarafça 7 adet faturaya konu bedelin ödendiği, 10 adet faturadan kaynaklanan bedelin ise ödenmediği, dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça ticari defterlerine işlendiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, davalı tarafça kabul edilen bu faturaların ayrıca taraflar arasında yapılan yazışmalar neticesinde mutabık kalınarak düzenlendiğini, süresi içerisinde itiraz ve iade edilmeyerek defterlerine kaydettiği faturalar nedeniyle davalının borçlu olduğunu iddia etmektedir. Davalı taraf, faturalar itiraz ve iade edilmeksizin defterlerine kaydedilmiş ise de, faturaların sözleşme hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini, ücreti ödenmeyen bir kısım hastaların tedavilerine davacı şirket yetkilisinin ısrarlı talebi üzerine başlandığını, davacının ödenmeyen hasta tedavi ücretlerinden sorumlu olduğunu, ödenmeyen tedavi ücretlerine ilişkin hizmet bedeli talep edemeyeceğini ayrıca davacının, sözleşme gereğince komisyon dışı tutulması gereken özellikli sarf malzemesi bedellerini dahil ederek danışmanlık hizmet faturası düzenlediği gibi faturaların KDV yönünden de hatalı olduğunu savunmuştur. Bilirkişi raporları incelendiğinde; 1.heyet raporunda yer almayan, 2.heyet raporunda gerek davacı gerekse davalı defterlerinde, davalı alacağı olarak kayıtlı olduğu ifade edilen 236.215,70 TL yönünden raporlar arasında çelişki oluştuğundan yine 1.heyet raporunda davacının 496.301,87 USD + 119.647,63 EURO alacaklı olduğu ifade edilmesine rağmen 2.heyet raporunda davacının EURO cinsi alacağı olmadığı, USD cinsi alacağı olduğu belirtilmesi nedeniyle raporlar arasında çelişki oluştuğundan, çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca uzman görüşünde ve 15/07/2016 tarihli ayrık raporda, sözleşmenin 4.4. maddesinde “… Firma, Hastaneye sunacağı pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler ve hastalar ile hasta sevk eden ve ücretleri ödeyecek olan kurumlarla diyalog ve aracılık hizmetlerinin karşılığı olarak her tedavi ücretinin (özellikli malzemeler hariç) %20’sini, danışmanlık hizmeti karşılığı olarak da %15 ini alacaktır.” hükmünün yer aldığı ifade edilmesine rağmen dosya kapsamında yer alan sözleşmenin 4.4.maddesinde “… Firma, Hastaneye sunacağı pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler ve hastalar ile hasta sevk eden ve ücretleri ödeyecek olan kurumlarla diyalog ve aracılık hizmetlerinin karşılığı olarak, her tedavi ücretinin %35’ini (ilaç ve sarf malzemeleri ve kdv dahil, özellikli malzemeler hariç) hizmet bedeli alacaktır.” hükmü yer aldığından ve dosya kapsamında başka bir sözleşme bulunmadığından, bu çelişkinin de giderilmesi, sözleşmenin netliğe kavuşturulması için tarafların beyanları alınmalıdır. Sözleşmenin 4.4.maddesinde “…tahsil edilen faturaların toplam tutarı üzerinden…” fatura düzenleneceği ifade edilmiştir. Bu durumda, davacıya ödenecek bedel, tahsil edilen hasta tedavi ödemeleri ile sınırlıdır. Yine sözleşmenin 4.4.maddesinde “Tarafların mutabakata varmış olması sonradan ortaya çıkacak hesap hatalarına ilişkin düzeltme haklarını ortadan kaldırmaz.” hükmü yer aldığından, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması, salt bu nedenle davacının alacaklı olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Komisyon ödemesinin “özellikli malzemeler hariç” olarak yapılması gerektiği sözleşmede kararlaştırıldığından, özellikli malzeme bedelleri düşülerek alacağın hesaplanması gerekmektedir. Nitekim, dava dilekçesindeki “davalının hukuka ve hayatın olağan akışına uygun olarak kanıtlayabileceği özellikli malzemeler ancak alacak tutarından tenzil edilebilecektir. Kanıtlanamadığı takdirde ise ticari defterlerdeki alacak miktarı üzerinden hüküm kurulmalıdır.” beyanı ile de açıklanan husus davacı tarafça kabul edilmiştir. Bu durumda her bir hasta dosyası yönünden ayrı ayrı inceleme yaptırılarak, tedavi için özellikli malzeme kullanılmasının gerekli olup olmadığı ve tedavilerde özellikli malzeme kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise özellikli malzeme bedeli tespit edilmeli, davalı vekilinin KDV yönünden itirazları da incelenmelidir. Davalı tarafça davacının ödenmeyen faturalardan sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de bu sorumluluk sözleşmenin 4.2 maddesinde acil durumlarda istisnai hallerde söz konusudur. Davalı tarafça acil durum kapsamına giren bir işlem yapıldığı yönünde delil sunulmadığından, bu yöndeki itirazları ise yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra yeni bir heyetten rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/996 E. 2019/516 K. sayılı 11/07/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2023