Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1114 E. 2022/1449 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1114
KARAR NO: 2022/1449
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/402
KARAR NO: 2019/300
DAVA TARİHİ: 20/04/2015
KARAR TARİHİ: 08/03/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında 06/01/2015 tarihli serbest muhasebe ve mali müşavirlik sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 4.16’ncı maddesinde sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde sözleşmede belirtilen sürenin tamamının bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, aralarında hiçbir sorun yok iken davalı şirketlerce sözleşmenin Beyoğlu …Noterliği’nin 11/03/2015 tarihli ihtarnamesi ve 03/04/2015 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen görev ve sorumlulukları zamanında ve meslek kurallarına uygun olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin … Sanayi şirketinden 2015 yılı Ocak ve Şubat ayından kaynaklanan bakiye 3.505,00 TL alacağının kaldığını ayrıca bu davalının sözleşme gereği 10 aylık bakiye ücreti olan 44.250,00 TL bedeli ödemesi gerektiğini bu durumda toplam 47.755,00 TL alacağının bulunduğunu, diğer davalı … Malzemeleri şirketinden ise 10 aylık toplam 11.800,00 TL alacağının bulunduğunu belirterek 11.800,00 TL alacağın davalı … Malzemeleri şirketinden, 47.755,00 TL alacağın ise davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yetkilisi …’ın 25/07/2013 tarihinde müvekkili … Malzemeleri bünyesinde işe girdiğini, 16/10/2014 tarihinde kendi isteğiyle ayrıldığını, sonrasında …’ın davacı şirketi kurduğunu, müvekkilleri ile ilişkilerinin devam ettiğini ve dışarıdan muhasebe işlemlerini yapmak üzere müvekkilleri ile anlaşmaya vardıklarını, bu kapsamda müvekkilleri ile davacı şirket arasında 06/01/2015 tarihli sözleşmelerin imzalandığını, davacı şirket yetkilisi …’ın davalı şirkette çalışırken yine davalı şirket çalışanı … ile özel hayatlarına ilişkin sorunlar yaşandığını, …’ın bu kişinin işten çıkarılmasını, aksi takdirde müvekkillerini şikayet edeceğini belirterek müvekkili şirket yetkilisini ve çalışanlarını tehdit ettiğini, … tarafından yapılan şikayet sonucunda davacı şirket yetkilisi … hakkında soruşturma başlatıldığını, sonrasında davacı şirket yetkilisinin müvekkilinin çalışanı …’ı ve şirket yetkililerini tehdit etmeye başladığını, bu hususta mailler gönderdiğini, sonrasında iş yerine gelerek olay çıkardığını, müvekkiline ve çalışanlarına karşı tehditlerde bulunduğunu, davacının eylemleri nedeniyle taraflar arasında güven ilişkisi kalmadığından sözleşmelerin feshedildiğini, feshin haklı nedenlere dayandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dava, haksız fesih nedeniyle bakiye ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre: davacı şirket ile davalı şirketler arasında davacı tarafından muhasebe ve mali müşavirlik hizmeti verilmesine ilişkin 06/01/2015 tarihli sözleşmeler düzenlendiği, sonrasında davacı şirket yetkilisinin davalı şirket çalışanı ile yaşadığı sorunlar ve bu sorunlar nedeniyle davalı şirket yetkilisi ve çalışanına yönelik eylemleri nedeniyle taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmelerin davalılar tarafından Beyoğlu …Noterliği’nin ihtarnameleri ile feshedildiği, davacı şirket yetkilisi … hakkında açılan soruşturma dosyaları, ceza yargılamasında verilmiş olan mahkumiyet hükmü, göndermiş olduğu mail içerikleri ve tanık beyanları dikkate alındığında davalı şirketler tarafından yapılan fesih işleminin TBK’nın 435.maddesi kapsamında haklı fesih olarak değerlendirilmesi gerektiği, zira hizmet sözleşmesinin temel ilkelerinden olan karşılıklı güven ilişkisinin davacı şirket yetkilisinin eylemleri nedeniyle zedelenmiş olduğu, bu nedenle davacının davalılardan bakiye süreye ilişkin alacak talep etmesinin mümkün olmadığı, ancak davacının fesihten önce verilmiş hizmeti karşılığı davalı … A.Ş.’den 3.505,00 TL bakiye alacağının kaldığı anlaşılmakla; davalı … A.Ş.aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalı … Ltd. Şti.aleyhine açılan davanın ise reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından sözleşmenin feshedilmesinin haksız, usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı şirket çalışanlarını ve yetkililerini tehdit ettiği, şirket çalışanı olan …’ın işten çıkarılması için baskı uyguladığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, alacak davası açıldıktan müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve müvekkilinin mali müşavirler odasına şikayet edildiğini, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4547 soruşturma ve 2015/6097 K. sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini yapılan itirazın ise Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilerek kararın kesinleştiğini, İstanbul Serbest Muhasebeciler Ve Mali Müşavirler Odasına yapılan şikayete ilişkin kurumca Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, iddiaların ispatlanamadığını, cevap dilekçesinde belirtilen maillerin müvekkili tarafından gönderilmediğini, söz konusu maillerin müvekkilinin mail adresinden ve müvekkili tarafından atılmış gibi gösterildiğini, davalı tarafın düzmece ve uydurma maillere dayanarak sözleşmelerin haksız feshine kılıf uydurmaya çalıştığını, yargılama esnasında dinlenen davalı tanıklarının tanıklık sıfatları bulunmadığını, tanık …’ün davalılardan … A.Ş. nin %8 ortağı olduğunu, davalı … A.Ş. ise diğer davalı … Ltd.nin hisselerinin yüzde 90 oranında sahibi olduğunu, …’ün ise şirket ortağı …’ün eşi aynı zamanda davalı şirketlerin yetkilisi ve genel müdürü olduğunu, diğer tanık …’ın müvekkilinin işten çıkmasından yaklaşık bir ay önce işe alındığını ve müvekkilinin iş akdine son verilmesini sağlayan kişi olup asılsız iddiaların tamamının bu şahıs tarafından kurgulandığını, müvekkili ile arasında husumet bulunduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşme bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı … ile davalı …arasında mali müşavirlik hizmetlerinin verilmesi konusunda 06/01/2015 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmede “meslek mensubu” olarak …, ortaklık bürosu ve şirket davacı …Ltd. Şti, “iş sahibi” olarak davalı …AŞ yer almaktadır. Sözleşmenin tarafların karşılıklı sorumluluk ve yükümlülükleri düzenlendiği 4.maddesinin, 4.16 bendinde; Tarafların haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebileceği, Ücret tutarı ve ödeme şekli başlıklı 7.maddesinde; sözleşmede belirtilen işlerden dolayı her ay 3.750,00 TL ücretin nakit olarak ödeneceği, Sözleşmenin süresi başlıklı 8.maddesinde; sözleşmenin 01/01/2015-31/12/2015 tarihine kadar olan süreyi kapsadığı, Sözleşmenin sona ermesi başlıklı 9.maddesinde; Meslek mensubu yada iş sahibinin gerçek kişi olması halinde ölümü, ortaklık bürosu veya şirket olması halinde tasfiye veya iflası halinde ve tarafların karşılıklı olarak sözleşmenin feshi konusunda anlaştıkları takdirde sona ereceği düzenlenmiştir. Davacı … ile davalı … Ltd. Şti. arasında mali müşavirlik hizmetlerinin verilmesi konusunda 06/01/2015 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmede “meslek mensubu” olarak …, ortaklık bürosu ve şirket davacı …Ltd. Şti, “iş sahibi” olarak davalı …Ltd. Şti yer almaktadır. Bu sözleşmenin 7.maddesinde sözleşmede belirtilen işlerden dolayı her ay 1.000,00 TL ücretin nakit olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Sözleşmede yer alan ücrete ilişkin bu hüküm dışında diğer hükümlerin, davalı …ile imzalanan sözleşme ile aynı olduğu tespit edilmiştir. Davalı … tarafından Beyoğlu … Noterliği’nden keşide edilen 11/03/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamede; Taraflar arasındaki sözleşmenin güvene dayalı bir sözleşme olduğu, muhatap şirket yetkilisi …’ın müvekkili şirketi hakkında asılsız ihbarlar ve şikayetlerde bulunması, müvekkili şirket yetkililerini ve çalışanlarını tehdit etmesi, hakaretlerde bulunması, tahsil ettiği bir kısım bedelleri şirkete iade etmemesi, yöneticilerden onay alınmadan yapılan ödemeler ve meslek etik ve kurallarına tamamen aykırı şekilde zimmetine para geçilmesi vesair sebeplerle güven ilişkisi sona erdiğinden sözleşmenin feshedildiği bildirilmiş, tüm bilgi, belge ve kayıtlar ile şirket kayıtlarının tutulduğu muhataplara tahsisli bilgisayarın teslimi ve uhdelerindeki 21.000,00 TL’nin iadesi ihtar edilmiştir. Davacı tarafında, davalı … İhr. Ltd. Şti.’ne keşide edilen Silivri …Noterliği’nin 20/03/2015 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile birikmiş 1 aylık toplam 1.180,00 TL muhasebe ücretinin faizleri ile birlikte en geç 3 gün içinde ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı davalıya ihtar etmiştir. Davalı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 03/04/2015 tarih … yevmiye no.lu ihtarname ile davacı tarafından, davalı … Ltd. Şti.’ne düzenlenen iki adet faturaya itiraz edilerek iade edilmiştir. Davalı tarafın, davacı şirket yetkilisi …’ın meslek kurallarına aykırı davrandığı, gerekli özeni göstermediği, şantaj, tehdit ve hakaret suçlarını işlediği iddiası ile İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na şikayeti nedeniyle yapılan disiplin soruşturması neticesinde, Disiplin Kurulu’nun 26/08/2016 tarih 35 no.lu kararı ile iddialara yönelik delil tespiti yapılamadığından disiplin cezası verilmesine yer olmadığını karar verilmiştir. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/4547 Sorş. 2015/6097 K. sayılı dosyasında; Şantaj, tehdit ve hakaret suçları nedeni ile davalı şirket yetkilisi … ve … AŞ’nin, davacı şirket yetkilisi … hakkında 01/05/2015 tarihinde suç duyurusunda bulunması sonucunda 17/12/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, karara yapılan itiraz sonucu Silivri Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04/05/2016 tarihli 2016/1544 D. İş sayılı kararıyla itirazın reddedilmesi sonucu karar kesinleşmiştir. Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/521 Esas, 2015/780 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; sanık … hakkında müşteki …’a yönelik tehdit, hakaret ve mala zarar verme suçlarından (suç tarihi: 28/02/2015, 01/03/2015, 03/03/2015) kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 10/09/2015 tarihli kararı ile “…sanığın müşteki ile ilişki yaşadığı ve müştekinin sanıkla görüşmek istememesi üzerine, müştekinin cep telefonuna mesaj tespit tutanağında belirtildiği şekilde 28.02.2015 ve 1.3.2015 tarihlerinde “sende bende bittim, beni hiçe saymak neymiş hesabını vereceksin, ahlaksızlık neymiş yaşatıp öğreteceğim sana, madem ben kaybettim seni, sende kaybedeceksin, o bedel ödenecek, benim gibi canı yanarak ödenecek,”, 3.3.2015 tarihinde “kardeşin mi dolduruyor seni, o kusbeyiniyle, onu bana dövdürtme …, … o beyin fukarasini ben silivride yaşatırmıyım,…bana ayak oyunları oynama, nefesimi evinde alırım,söz verdim diye sabrediyorum…” şeklinde mesajlar atarak müştekiye ve kardeşine karşı vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle zincirleme şekilde tehdit ve ayrıca “kendini bilmez, zayıf karaktersiz, yalanci sahtekar,” şeklinde müştekiye mesajlar atarak zincirleme şekilde hakaret suçunu işlediği…” gerekçesiyle, hakaret ve tehdit suçlarından adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ceza dosyası kapsamında alınan beyanında … “kendisi ile mesajlaştık, mesajlarda o psikoloji ile tehdit ve hakaret içerikli şeyler yazmış olabilirim” beyanı ile mesajları kabul etmiştir. Ayrıca davalı çalışanı … ile davacı şirket yetkilisi … arasında WhatsApp yazışmalarının dökümü yapılmış olup incelendiğinde; …’ya 2802/2015 tarihinde “pazartesi sabahı gidecek bir işin yok, bitti … senin için, tazminatların hesaplanıp verilecek, sadece sen değil ailen de orada çalışmayacak…”, 01/03/2015 tarihinde “… bitti benim için, senin yüzünden orda birçok insan işinden olacak, bu sebepten kevorkada mehmetete, feritede … p.tesi işbaşı yaparsa bedelini ödersiniz dedim o sabah başkanlıkta işbaşı haberini beklicem sonra elimdeki belgelerle gerekeni yapıcam,…yarın mühürleyecekler fabrikayı…” gibi bu mesajlarla sınırlı olamayıp devam eden mesajlar attığı tespit edilmiştir. Mahkemece yargılama aşamasında tanık beyanları alınmıştır; Davacı tanığı …; bir dönem hem davacı hem de davalı şirkette muhasebeci olarak çalıştığını, e-postaların atıldığı bildirilen bilgisayarın, davacı şirket yetkilisi ile davalı şirket çalışanları tarafından birlikte kullanıldığı, davacı şirket yetkilisinin e-posta adresi ve şifresi davalı şirket yetkilileri tarafından bilindiğini, … ile davacı şirket temsilcisi … duygusal ilişki ve husumete dair bilgisi görgüsü olmadığını, bahsi geçen dizüstü bilgisayarın şu anda nerede olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Davalı tanığı … beyanında: Davalı grup şirketler bünyesinde 2015-2016 Haziran arası mali işler müdürü olarak görev yaptığını, bu sebeple davacı şirket yetkilisini tanıdığını, davacı şirket yetkilisi …’ın göndermiş olduğu e-postalarla ilgili bizzat tanık olduğu bilgisinin bulunmadığını, davalı şirketler bünyesinde muhasebe şefi olarak çalışan ismini hatırlamadığı kişi ile davacı şirket yetkilisi arasında gönül ilişkisi nedeniyle bazı anlaşmazlıklar olduğunu ve davacı şirket yetkilisinin bu kişinin davalı olan grup şirketler bünyesindeki görevine son verilmesini talep ettiğini, bu teklifinde ısrarcı olduğunu, talebi sonuç vermeyince şirketle ilgili ve şirketin gizlilik içeren bazı konularında kanuni mercilere ihbarda bulunacağını ifade ettiğini, Çevre Bakanlığına yapmış olduğu ihbar sonucunda fabrika binasının kapatıldığını, fabrikanın Çerkezköy ilçesine taşındığını, yer değişikliği nedeniyle şirketin zarara uğradığını, kalifiye elemanların yeni işyerine gelememesi nedeniyle iş kayıpları oluştuğunu, davalı şirket çalışanlarının davacının zimmetindeki dizüstü bilgisayar ve e-postasının şifresini bildiklerine tanık olmadığını, adı geçen dizüstü bilgisayarın davacı şirket yetkilisi …’ın elinde fesih tarihi ve sonrasında iade etmediğini beyan etmiştir.Davalı tanığı … beyanında: Davalı anonim şirketin %8 civarı ortağı, davalı limited şirketin ise satın alma müdürü olduğunu, davacı şirketin yetkilisi … yaklaşık iki sene öncesine kadar davalı şirketlere bağlı ve sigortalı olarak çalışan finans müdürü konumunda iken daha sonra şirket kurması sonucu davalı şirketlerin mali müşavirlik hizmetlerini bağımsız müşavir olarak yerine getirdiğini, davacı şirket yetkilisinin davalı şirketlere hizmet verdiği yıllarda davalı şirket çalışanlarından … isimli bayanla bir gönül ilişkisi olup aralarında sorunlar yaşandığını ve bu sorunların şirkete yansıdığını, davacı şirket yetkilisinin … ile arasındaki ilişki nedeniyle arabuluculuk yapmalarını talep ettiğini ancak bu talebini reddetmeleri üzerine bu kez açıkça “…’yı işten çıkartın, baba ve kardeşini de işten çıkartın. Aksi halde vergisel anlamda şirketi şikayet ederim. Bu şirketleri yok ederim.” anlamına gelen sözler sarf ettiğini, bu sözlere rağmen on yıllık elemanları olan …’yı ve yakınlarını işten çıkarmadıklarını, bu hakaret ve tehditler nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, fabrikanın taşınması ve zararına yönelik diğer tanık … ile aynı yönde beyanda bulunmuştur. Davalı tanığı … beyanında: Tanık … belirttiği hususları tekrar etmiş, ek olarak davacı şirket yetkilisi …’ın şirketi şikayet edeceğine ilişkin sözlü beyanları dışında whatshapp yoluyla da bildirimde bulunduğunu, bu mesajların telefonunda kayıtlı olduğunu, belgelerin sunulduğunu beyan etmiştir. Davacı şirket yetkilisi … ile tanık … arasındaki WhatsApp yazışmaları incelendiğinde; taraflar arasındaki yazışmalarda …’ın, … ile sorunlarını çözmek için tanıklar … ve …’den yardım istediği, bu yönde birçok yazışmalar yapıldığı, daha sonra ise … ve ailesinin işine son verilmesini istediği, aksi takdirde şirketi şikayet edeceğini belirttiği anlaşılmaktadır.Yine davacı vekili tarafından aşamalarda da müvekkili tarafından gönderilmediği ifade edilen bir kısım e-posta yazışmasında; … müşavirlik (info@…com) adresinden davalı şirket yetkililerine benzer içerikli mail gönderildiği anlaşılmıştır. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 11/07/2017 tarihli raporda; davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketler tarafından defterlerin ibraz edilmediği, davacı kayıtlarına göre davalı … A.Ş.’den 2015 yılı Şubat ayı ve öncesi dönemden kalan 3.505,00 TL bakiye alacağının bulunduğu, davalı … Ltd. Şti.’den yasal defterlerde 2015 Şubat ve öncesi döneme ait herhangi bir alacağının olmadığı, sözleşmenin haksız feshinin kabulü halinde davalı … A.Ş.’den dava tarihi itibari ile 3.505,00 TL bakiye alacak ve KDV dahil 44.250,00 TL (3.750,00 TL + 675,00 TL KDV = 4.425,00 TL aylık ücret, fesihten sonra kalan 10 ay olduğu için 4.425,00 TL X 10 = 44.250,00 TL) kalan aylara ilişkin ücret olmak üzere 47.755,00 TL alacağının bulunduğu, davalı … Ltd. Şti.’ den ise kalan aylara ilişkin KDV dahil 11.800,00 TL (1.000,00 TL + 180,00 TL KDV = 1.180,00 TL aylık ücret, fesihten sonra kalan 10 ay olduğu için 1.180,00 TL X 10 = 11.800,00 TL) alacağının bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme 13/06/1989 tarih, 20194 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ve bağlı yönetmelik hükümlerine tabi olduğundan bu hükümlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. 03/01/1990 tarih, 20391 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6.maddesinde; “Dürüstlük, güvenilirlik ve tarafsız olma şartı mesleğin temelini oluşturur. Meslek mensuplarının, mesleki konulardakiçalışmalarında başarıya ulaşmaları dürüstlük, güvenilirlik ve tarafsız olmaları ile mümkündür. Meslek mensupları çalışmaları sırasında çıkar çatışmalarından uzak kalırlar ve görevlerini sürdürürken gereken mesleki özen ve titizliği gösterirler.”, 7.maddesinde; “Meslek mensupları ve bunların yanlarında çalışanlar mesleki faaliyetleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları mesleki faaliyetlerine son verseler bile ifşa edemezler, çeşitli kanunlarla muhbirlere tanınan hak ve menfaatlerden faydalanamazlar; ancak adli yargıya göre suç teşkil eden hallerin yetkilimercilere duyurulması mecburidir. Adli veya idari her türlü inceleme veya soruşturma birinci fıkra hükmünün dışındadır.”, 26.maddesinde “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler. Bu takdirde alınmış olan defter ve belgeler bir ay içinde devir teslim tutanağı düzenlenmek suretiyle sahiplerine geri verilir. Devir teslim gerçekleşmediği takdirde durum meslek mensubu tarafından odaya bildirilir. Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir.”, 02/01/1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 17.maddesinde “…Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/521 E. 2015/780 K. sayılı dosyasında davacı şirket yetkilisinin WhatsApp yazışmalarını açıkça ikrar ettiği, mesajları attığını kabul ettiği, bu mesajlar incelendiğinde …’yı işten atmadıkları takdirde şirketi şikayet edeceğini ifade ettiği, yine tanık … ile yapılan WhatsApp yazışmalarında benzer ifadelerin yer aldığı, dosya kapsamında yer alan e-mail yazışmaları dikkate alınmadığı takdirde dahi, davacı şirket yetkilisinin davalı şirket çalışanı ile olan ilişkisinin ve sorunlarının, taraflar arasında kalmayıp davalı şirketlere yansıdığı, davacı şirket yetkilisinin önce … ile arasının düzeltilmesi talep ettiği, ardından …’nın ve ailesinin işten çıkartılmasını istediği, bu talepleri kabul edilmediğinde ise şirket hakkında ilgili mercilere şikayette bulunacağını ifade ederek, şikayet ettiği, tanık ifadelerinin de yazışma içeriğini doğruladığı, nitekim şirketin yapılan şikayetler neticesinde fabrikasını taşımak durumunda kaldığı, yaşanan sürecin taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamını engelleyecek nitelikte olduğu, davalı şirketler tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde ise gerek sözleşme gerekse yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca mali müşavirin sözleşme bedelinin tamamına hak kazanamayacağı kanaatine varıldığından mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dairemizce yapılan inceleme neticesinde; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı anlaşılmış, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığından ayrıca kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2022