Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1109 E. 2023/45 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1109
KARAR NO: 2023/45
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2019
DAVA: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/05/2018
KARAR TARİHİ: 11/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.07.2017 tarihinde müvekkili şirketin sözleşmedeki eski unvanı (… Turizm ve Gıda Limited Şirketi) ile davalılardan sigortacı şirket (… Sigorta) adına diğer davalı … Ltd. Şti. acentesi arasında … poliçe numaralı (İşyeri Paket Sigorta Poliçesi) sigorta sözleşmesi imzalandığını, 05.02.2018 tarihinde sigortalı şirketin riziko adresinde bir kaza meydana geldiği ve bu kaza sonucu … isimli şahsın hayatını kaybettiği davalılardan … Sigorta’ya 08.02.2018 tarihinde kendileri tarafından bildirildiğini, davalı sigorta şirketine yapılan bildirim neticesinde verilen 01.03.2018 tarihli … referans numaralı cevap yazısında … poliçe numaralı poliçenin şirket kayıtlarında başlangıç tarihi itibariyle iptal edilmiş olduğu ve yapılan ihbar ve sonrasında talep edilecek tazminatın kabulünün mümkün olmadığının belirtildiğini, davalı sigorta şirketinin işbu cevabı üzerine davalı acente (…) tarafından müvekkili şirketin sigortalı olarak gösterildiği sigortanın kendilerine herhangi bir bilgi verilmeksizin ve sebep gösterilmeksizin iptal edildiğini öğrenmiş olduklarını, bu kapsamda işbu dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları mail yazışmaları kapsamında, taraflar arasında çeşitli sigorta sözleşmeleri yapıldığını, müvekkili şirketin davalı acenteye olan güveninin artması nedeniyle de … poliçe numaralı 21.07.2017-21.07.2018 dönemlerini kapsayan … İşyeri Sigorta Poliçesinin davalı acente ile akdedildiğini, işbu sigorta poliçesinin, yine davalı acente çalışanı … tarafından müvekkil şirket çalışanı …’a 21.07.2017 tarihinde mail olarak gönderildiğini, …’un mailinde işyeri paket sigortası akdedildiğine dair beyanda bulunduğunu, aksi yönde bir izlenim bırakmadığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen Dürüstlük Kuralı ve 3. maddede tanımlanan iyi niyet gereği davalı acentenin, müvekkili şirkete karşı dürüstlük kuralına aykırı harekette bulunarak ve müvekkili şirketin kendisine duyduğu ticari güveni sarstığını belirterek, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesinde teminat altına alınan bedelin şimdilik 10.000,00-TL’sinin işbu kısmi dava ile davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacı … San. Tic. A.Ş.’ye ait işyeri için 21.07.2017 – 21.07.2018 tarihlerini kapsar şekilde 21.07.2017 tarihinde … no.lu … İşyeri Paket Sigorta Poliçesi düzenlenmiş ise de poliçede sigortacının sorumluluğunun prim ödenmeden başlayacağına dair bir hükmün olmaması ve prim peşinatının süresinde ödenmemesi üzerine 16.08.2017 tarihinde başlangıçtan iptal edildiğini, davacıya ait işyerinde 05.02.2018 tarihinde iş kazası meydana gelerek çalışan … isimli şahsın hayatını kaybettiğini, bunun üzerine davacı şirket tarafından 08.02.2018 tarihli beyan dilekçesi ile söz konusu kazaya ilişkin zararın … no’lu … İşyeri Paket Sigorta Poliçesinden karşılanmasının talep edildiğini, müvekkil şirkete yapılan hasar ihbarı üzerine 01.03.2018 tarihli yazıyla … nolu poliçenin müvekkil şirket kayıtlarında baslangıç tarihi itibariyle iptal edilmiş olduğu ve sigortalıdan neticeye ilişkin herhangi bir prim tahsilatı yapılmadığının tespit edildiği, tespitler doğrultusunda ihbarın ve sonrasında talep edilecek tazminatın kabulü mümkün olmadığının bildirildiğini ve davacının talebinin reddedildiğini, TTK madde 1421/2 hükmü uyarınca aksine sözleşme yoksa sigortacının sorumluluğunun primin veya ilk taksidinin ödenmesiyle başlayacağını, davacının tazminat talebinin reddi haklı sebeplere dayalı olup davacı tarafından müvekkil … Sigorta A.Ş. ve diğer davalı acente aleyhine açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğundan reddi gerektiğini, poliçenin primin ilk taksidinin ödenmemesi, sonrasında peşin ödeme de yapılmaması nedeniyle davaya konu rizikodan 5 ay 19 gün önce 16.08.2017 tarihinde başlangıçtan iptal edilmiş olup davaya konu rizikoyu kapsayan geçerli bir sigorta poliçesi olmadığından müvekkil sigorta şirketinin hasarının tazmin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin acentesi olduğunu, müvekkili şirkete karşı doğrudan dava açılması mümkün olmadığını, bu sebeple müvekkili yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili acentenin aracılığıyla davacı şirketle … İşyeri Paket Sigorta Poliçesi imzalandığını, sigorta priminin tamamının veya taksitle yapılan ödemelerde primin ilk taksitinin, en geç poliçenin teslim edildiği an ödenmesi gerektiğini, primin ödenmemesi durumunda sigortacının sorumluluğu ve sigorta teminatının başlayamayacağını, davacı şirket tarafından sigorta priminin tamamı yahut ilk taksidinin yatırılmadığını, bu sebeple diğer davalı sigortacının sorumluluğu ve sigorta teminatı yasal mevzuat gereği başlamadığını, davacı tarafın teklif edilen işyeri sigorta poliçesini kabul etmesine rağmen sigorta poliçesinin asli unsuru olan prim ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu sebeple … A.Ş. Tarafından sigorta poliçesinin iptal edildiğinin belirtildiğini, bu minvalde sigortacının sorumluluğu ve sigortanın teminat başlangıç süresinin başlamayacağını, taraflar arasında sigorta akdinin oluştuğu ancak, sigorta primi ödenmediğinden olay tarihinde sigortacının sorumluluğu başlamadığından; sigortalının açtığı alacak davasının reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Dava, davalı sigorta şirketi yönünden poliçeye dayalı, davalı acente yönünden haksız fiile dayalı alacak davasıdır. Taraflar arasında sigorta poliçesi imzalandığı, davacı sigortalının poliçe kapsamında sigortacıya başvurduğu ve başvurunun reddedilmiş olduğu tarafların kabulündedir. Dosya kapsamında davacı şirket ile davalı … AŞ arasında diğer davalı acente vasıtasıyla akdedilen 21.07.2017 tarihli … İşyeri Paket Sigorta Poliçesi, 16.08.2017 tarihli İptal Zeyilnamesi, davacının sunduğu mail yazışmaları, İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2018/122 Esas sayılı dosyası, davacının hasar ihbar dilekçesi ve davalı … Sig. cevap yazısı incelenmiştir. Davalılar tarafından imzalanmış olan, davacının imzasını içermeyen ancak davacının kendi sunduğu delillerle mail yoluyla iletildiğini, akdi ilişkinin kurulduğunu kabul ettiği sigorta poliçesinin incelenmesinden, 3.şahıs mali mesuliyet ve işveren mali mesuliyet klozlarının bulunduğu, 17.118,49 TL sigorta priminin altı eşit taksitte ve ilk taksidin 21.07.2017 tanzim tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, poliçenin 3. sayfasında sigortacının sorumluluğunun, primin taksitle ödenmesinin kararlaştırılmış ise ilk taksidin ödenmesi ile başlayacağı, ilk taksit poliçe başlangıcından itibaren 30 gün içinde ödenmezse poliçenin 30 günlük süre sonunda kendiliğinden fesholacağının açıkça yazılı olduğu, poliçede prim ödenmese de sorumluluğun ve teminatın başlayacağına dair ayrık bir madde bulunmadığı görülmüştür. Davalı … tarafından sunulan 16.08.2017 tarihli İptal Zeyilnamesinde ise, sigorta prim ilk taksidinin ödenmemesi nedeniyle, poliçe tanziminden 27 gün sonra bu davalı tarafından poliçenin başlangıçtan itibaren iptal ve feshedildiği, poliçedeki 30 günlük sürenin sigortacı tarafından fesih işlemi yapılmazsa kendiliğinden feshe dair bir süre olduğu, kayıtlardaki davacı borç kaydının da iade gösterilerek kapatıldığı, davacı tarafından prim ilk taksidinin ve sonrasında diğer taksitlerin ödenmiş olduğuna dair bir iddianın bulunmadığı ve dosyaya herhangi bir delilin de sunulmamış olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle dava tarihi itibariyle davacı tarafın muaccel hale gelmiş ve anılan poliçe tarafından temin edilmiş bir zararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim davacı taraf, işyerinde vefat eden işçi yakınları tarafından aleyhine İstanbul 12. İş Mahkemesinde açılan davayı bildirerek, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Bu talebi, aşağıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, sigortacının sorumluluğunun başlamadığı kanaatine varıldığından kabul görmemiştir. Davacının işyerinde meydana gelen olay poliçe klozuna girse de, davacının olayı bildirdiği tarihte henüz zararın kapsamı, tutarı, davacı sigortalının doğan zarardan sorumlu tutulup tutulmayacağı belli değildir. Dolayısıyla başvurusunun hasar başvurusu olduğundan sözedilemez, sadece poliçe kapsamında ihbardır. Davacının başvurusunun hasar başvurusu olduğu kabul edilse bile, davayla talep ettiği alacaktan davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulabilmesi için, TTK kapsamında sigortacının sorumluluğunun başlama koşullarının gerçekleşmiş olması şarttır. Sigorta ettirenin borcu sigorta primini ödemek, sigortacının borcu da rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ödemektir. 6102 sayılı TTK’nın 1424 ve devamı maddeleri birlikte incelendiğinde, sigorta şirketi kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini sigortalıya ulaştırmak ve özellikle primi veya ilk taksidi de poliçenin teslimi karşılığı tahsil etmekle yükümlüdür. TTK’nın 1424. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise; “sigortacı, sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat içinde poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür”. Sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için, 6102 sayılı TTK’nun 1410, 1421, 1430 ve 1431. maddeleri hükümleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması gerekmektedir. Bu maddeler, emredici nitelikte düzenlemedir. TTK madde 1421 ikinci fıkrasında yer alan düzenleme ve taraflar arasındaki poliçe dikkate alındığında, davalı sigortanın teminat sorumluluğunun dava konusu olay bakımından başladığından sözedilemez. İstikrar kazanmış yüksek yargı içtihatları da aynı yöndedir. Davacı sigortalının davalı acente yönünden talebi müteselsil sorumluluk doğuran bir durum olmamakla doğrudan sigorta poliçesinden doğan alacak olamayacağına göre, poliçenin devam ettiğine dair yanıltma iddiası nedeniyle, hukuki nitelendirme mahkemeye ait olmakla, acenteye karşı açtığı dava haksız fiile dayalı alacak talebi olarak mahkememizce değerlendirilmiş olup, poliçenin tanzim edildiği 21.07.2017 tarihinden hasar başvuru tarihi 08.02.2018 tarihine kadar poliçe primlerini ödemediği açık olan davacı tacirin poliçenin teminatından yararlanacağı kanaatine, (kendisine iletilen poliçedeki açık hükme rağmen) davalı acente çalışanının 8.11.2017 tarihli whatsap yazışmasında makine hasarıyla ilgili yazdıklarına güvenerek vardığı iddiası basiretli tacir davranışı olmadığı gibi, akde aracılık yapan acentenin davacı tacirin primlerini vadesinde ödeyip ödemediğini sürekli kontrol etme ve uyarma yükümlülüğü olduğundan da bahsedilemez. 21.07.2017 tarihinde yani tanzim tarihinde poliçenin mail yoluyla kendisine iletildiğini kabul eden davacının, prim ödeme tarihlerinden ve teminat başlama şartlarından haberdar olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle davalı acentenin davacının primini ödediğini zannederek işyerindeki başka bir makine hasarıyla ilgili davacıyla mesajlaşması tek başına hukuka aykırı fiil sayılamaycağı gibi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Ayrıca davacının zararıyla bu davalının fiili arasında uygun illiyet bağı da bulunmamaktadır, zararın doğmasına neden olan durum, bizzat davacının sözleşme asli edimini yerine getirmemesidir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, işyeri sigorta sözleşmesine dayanılarak açılan maddi tazminat istemine ilişkindir. Sigorta ettirenin borcu sigorta primini ödemek, sigortacının borcu da rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ödemektir. 6102 sayılı TTK’nın 1424 ve devamı maddeleri birlikte incelendiğinde, sigorta şirketinin kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini sigortalıya ulaştırmak ve özellikle primi veya ilk taksidi de poliçenin teslimi karşılığı tahsil etmekle yükümlüdür. TTK’nın 1424. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise; “sigortacı, sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat içinde poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür”. Sigorta Hukukunda sigorta sözleşmesinin meydana gelmiş olması sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. Sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için, 6102 Sayılı TTK’nun 1410, 1421, 1430 ve 1431. maddeleri (6762 sayılı TTK’nın 1282 ve 1295 nci maddeleri) hükümleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması gerekmektedir. TTK’nın 1295 nci maddesi emredici nitelikte bir düzenlemedir. Somut olayda, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında, davalı …Ltd.Şti. aracılığıyla 21/07/2017 tarihinde 21/07/2017-2018 vadeli işyeri paket sigorta poliçesi düzenlenmiştir. Poliçesinin incelenmesinde; üçüncü şahıs mali mesuliyet ve işveren mali mesuliyet klozlarının bulunduğu, 17.118,49 TL sigorta priminin altı eşit taksitte ve ilk taksidin 21/07/2017 tanzim tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, poliçenin 3. sayfasında sigortacının sorumluluğunun, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmış ise ilk taksidin ödenmesi ile başlayacağı, ilk taksit poliçe başlangıcından itibaren 30 gün içinde ödenmezse poliçenin 30 günlük süre sonunda kendiliğinden fesholacağının açıkça yazılı olduğu, poliçede prim ödenmese de sorumluluğun ve teminatın başlayacağına dair ayrık bir madde bulunmadığı görülmüştür. Sigortalı iş yerinde 05/02/2018 tarihinde iş kazasu meydana geldiği iddia edilmektedir. Taraflar arasındaki çekişmenin konusunu, rizikodan önce poliçe priminin tahsil edilip edilmediği yani riziko gerçekleştiğinde sigorta teminatının başlayıp başlamadığı oluşturmaktadır. Davalı … Sigorta A.ş tarafından sunulan 16/08/2017 tarihli İptal Zeyilnamesinde , sigorta prim ilk taksidinin ödenmemesi nedeniyle, poliçe tanziminden 27 gün sonra bu davalı tarafından poliçenin başlangıçtan itibaren iptal ve feshedildiği, poliçedeki 30 günlük sürenin sigortacı tarafından fesih işlemi yapılmazsa kendiliğinden feshe dair bir süre olduğu, kayıtlardaki davacı borç kaydının da iade gösterilerek kapatıldığı, davacı tarafından prim ilk taksidinin ve sonrasında diğer taksitlerin ödenmiş olduğuna dair bir iddianın bulunmadığı ve dosyaya herhangi bir delilin de sunulmamış olduğu anlaşılmakla, davalı sigortanın teminat sorumluluğunun dava konusu olay bakımından başladığından söz edilemez. Mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. Davalı … Ltd. Şti. dava konusu poliçeyi diğer davalı sigorta şirketinin acentesi sıfatı ile düzenlemiştir. Mahkemece de isabetli bir şekilde tespit edildiği üzere davalı acenteye yönelik talep haksız fiile dayalı alacak talebidir. Davacı taraf poliçenin tanzim tanzim tarihinden hasar tarihine kadar primlerini ödememiştir. Basiretli bir tacir olarak kendisine iletilen poliçedeki açık hükme rağmen poliçenin teminatından yararlanacağı kanaatine, davalı acente çalışanının başka bir makine hasarıyla ilgili yazdıklarına güvenerek vardığı iddiası kabul edilemez niteliktedir. Kaldı ki davalının mesajları haksız fiil sayılamayacağı gibi, fiil ile zarar arasında da uygun illiyet bağı da bulunmamaktadır. Zarar, davacının sözleşme gereği asli edimini yerine getirmemesinden kaynaklandığından mahkemece davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/01/202