Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/110 E. 2020/364 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/110
KARAR NO: 2020/364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2017
NUMARASI: 2014/305 Esas – 2017/159 Karar
DAVANIN KONUSU: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete müvekkili şirket tarafından verilen çeki hizmeti gereği cari hesap ilişkisinin kurulduğunu, davalı şirket tarafından cari hesap ilişkisine dayalı olarak ödemelerin yapıldığını ancak davalı şirket tarafından 13.150,00 Euro tutarındaki borcun ödenmediğini, davalıya yapılan ihtarlara rağmen ödemenin gerçekleştirilmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına, davacı şirket lehine % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 05/08/2006 tarihli römorkaj sözleşmesinin bulunup, sözleşmede dört farklı sefer için dört farklı geminin … römorkörünce çekilmesi hususunda anlaşıldığını ve toplam 80.000,00 Euro ödenmesinin kararlaştırıldığını, davcı tarafından sadece iki çekme işinin yapıldığını ve müvekkili şirket tarafından 39.350,00 Euro ile 20.000,00 USD ödemenin yapıldığını, bu sözleşme gereğince davacı tarafça başkaca bir alacak talebinde bulunulamayacağını, ayrıca davada İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/305 E. 2017/159 K. sayılı 18/05/2017 tarihli kararı ile; “Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; alacaklısının … Anonim Şirketi olduğu, borçlusunun … Limited Şirketi olduğu ve 13.150,00 Euro asıl alacak yönünden takip talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Yargılama devam ederken davalı şirket hakkında Kadıköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2008 tarihli 2008/196 esas sayılı dosyası üzerinden iflas kararı verildiği ve İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/09/2013 tarihli kararı ile İİK nun 254.maddesi gereğince iflasın kapatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından İstanbul Anadolu 9 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 esas sayılı 2015/199 karar sayılı ilamı ile davalı şirketin mahkememizin dosyasının sonuçlanıncaya kadar ihyasına karar verilmiş ve şirketin ek tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu 3 İflas Müdürlüğünce yapılması yönünde oluşturulan karar gereği tebligat işlemleri tamamlanmıştır. Dosyada mevcut 01/07/2008 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bulunduğu, davalının imzasını ihtiva eden mutabakat metni ve defter incelemesi sonucu davacının davalıdan alacağının 13.150,00 Euro olduğu belirtilmiştir. Mahkememizce davalı şirketin iflas müdürlüğünde bulunan kayıtlarının ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönünde karar oluşturulmuş ve inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 13.150,00 Euro alacaklı olduğu, davalı şirketin iflas tarihinden geriye doğru üç yıllık ticari defterlerinin iflas müdürlüğüne teslim etmediği nedenle davalı şirketin ticari defterleri üzerinde incelemenin yapılamadığı, davacı tarafından verilen çeki hizmeti ve demurajların davalıya olması gerekenden fazla fatura edilmediğinin tespit edildiği, davacı şirketin iflas tarihi itibariyle davalıdan 14.428,22 Euro (13.150,00 Euro asıl alacak + 1.278,22 Euro faiz) alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı ve davalı vekilleri beyanları, sunulan deliller, inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre davacı şirket tarafından davalı şirkete verildiği belirtilen çeki hizmetinden dolayı oluşan alacağın tahsili amacıyla Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı, davalının takibe süresinde itirazı ile takibin İİK nun 66 ve devamı maddeleri gereğince durduğunu, davacı şirket tarafından İİK nun 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürede davanın açıldığı, yargılama sırasında davalı şirket hakkında Kadıköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2008 tarihli 2008/196 esas sayılı dosyası üzerinden iflas kararı verildiği ve İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/09/2013 tarihli kararı ile İİK nun 254.maddesi gereğince iflasın kapatılmasına karar verildiği anlaşılıp, taraf teşkili yönünden davalı iflas idaresine tebligat yapılmış ve davalı şirketin mahkememizin işbu dosyasına yönelik ihyasına karar verilmiş olmakla, mahkememizce de itirazın iptali olarak açılan davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmesi gerektiğinden dava bu şekilde değerlendirilmiş ve mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 13.150,00 Euro alacaklı olduğu, davalı şirketin iflas tarihinden geriye doğru üç yıllık ticari defterlerinin iflas müdürlüğüne teslim etmediği nedenle davalı şirketin ticari defterleri üzerinde incelemenin yapılamadığı, davacı tarafından verilen çeki hizmeti ve demurajların davalıya olması gerekenden fazla fatura edilmediğinin tespit edildiği, davacı şirketin iflas tarihi itibariyle davalıdan 14.428,22 Euro (13.150,00 Euro asıl alacak + 1.278,22 Euro faiz) alacaklı olduğu belirtilmiş olup, dosya kapsamı itibariyle davacı şirket tarafından davalıya verilen hizmet bedelinin tahsil edilemediği ve dosyada mevcut mutabakat belgesinden de davalı şirketin 13.150,00 Euro borçlu olduğunun belirlenip, gerek yapılan incelemeden gerekse dosyaya ödemeye dair herhangi bir delil ve belge sunulmadığından alacağın ödenmediği ve davacı alacağının sabit olduğu anlaşılıp, bilirkişi raporunda her ne kadar faiz hesaplaması yapılmış ise de, davacının talep miktarı değerlendirilerek davanın 13.364,78 Euro üzerinden kabulü ile söz konusu bedelin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesi gerektiği….” gerekçesiyle 13.364,78 TL nin iflas masasına (İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğü …) kayıt kabulüne karar verilmiştir. 16/06/2017 tarihli tashih şerhi ile “Mahkememizin 18/05/2017 tarihli duruşma tutanağının hüküm kısmına her ne kadar sehven Davanın kayıt kabul davası olarak değerlendirilerek kabulü ile 13.364,78 TL nin iflas masasına (İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğü …) kayıt kabulüne, yazılmış ise de bu maddede belirtilen miktarın 13.364,78 Euro ve dosya numarasının İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğü … yazılması suretiyle HMK nun 304.maddesi gereğince resen TASHİH olunur.” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 22/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 05/01/2018 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İİK m. 193’e göre iflas tarihi itibariyle alacak miktarı olan 14.428,22 Euro alacağın masaya kaydı ile itirazın haksız olduğunun tespit edilmesi gerekirken, 13.150,00 Euro alacağa ek olarak 214,78 Euro işlemiş faiz ile toplam 13.364,78 Euro üzerinden karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 19. HD’nin 20/11/2003 gün 8855/11728 sayılı kararının “…itirazın iptali davasına konu alacağın ikinci alacaklılar toplantısında kabul edilmemesi halinde husumet iflas idaresine yöneltilerek davaya kayıt kabul davası olarak devam edilir ve iflas tarihi itibariyle saptanan alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilir.” şeklinde olup açıklanan gerekçeler ve re’sen nazara alınacak hususlar doğrultusunda, müvekkili şirketin alacağının iflas tarihine göre hesaplanıp bu yönde hüküm kurulması gerekirken, takip tarihine göre alacağa hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Beykoz İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı … Anonim Şirketi tarafından, davalı borçlu … Limited Şirketi aleyhine 13.150,00 Euro asıl alacak, 214,78 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.364,78 Euro alacağın tahsili istemiyle 23/02/2007 tarihinde takip başlatıldığı, borcun sebebinin 01/01/2006-31/12/2006 tarihli cari hesap ekstresi ve 01/12/2006 tarihli … seri numaralı faturadan kalan bakiye olarak belirtildiği, 01/12/2006 tarihli … seri numaralı faturanın “…-…-… çeki operasyonu bedeli ve demurarrage bedeli” açıklaması ile 52.500,00 Euro bedelli olduğu anlaşılmıştır. İcra takibine itiraz edilmesi üzerine, davacı tarafından Beykoz 2 Asliye Hukuk Mahkemesine itirazın iptali istemiyle açılan davada, iş bölümü itirazı kabulü edilerek Beykoz 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/270 E. 2007/314 K. sayılı ve 22/10/2007 tarihli kararı ile dosyanın İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince yargılamaya devam olunmuştur. Yargılama devam ederken davalı şirket hakkında verilen Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/196 E. 2008/822 K. sayılı 16/12/2008 tarihli iflas kararı ve İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/375 E. 2013/502 K. sayılı 25/09/2013 tarihli İİK’nın 254. maddesi gereğince iflasın kapatılması kararı üzerine, davacı şirket tarafından ihya istemiyle açılan dava neticesinde İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. sayılı 2015/199 K. sayılı 30/12/2015 tarihli kararı ile davalı şirketin iş bu dosya sonuçlanıncaya kadar ihyasına, şirketin ek tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünce yapılmasına, kararın tecil ve ilanına karar verilmiş, kararın kesinleşmesi akabinde ihya kararı uyarınca mahkemece İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğüne tebliğ işlemleri yapılmıştır. Ancak İstanbul Ticaret Odasının resmi internet sitesinde yer alan bilgi bankasından temin edilen ve dosya kapsamına alınan güncel kayıtlarda, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. sayılı 2015/199 K. sayılı 30/12/2015 tarihli ihya kararı kesinleşmiş ise de kararın tescil ve ilanının yapılmadığı, sicildeki son kaydın iflas kapatma kararı olup firma sicil kaydının kapalı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda şirketin ihyası henüz tescil ve ilan edilmediğinden, öncelikle ihya kararının sicile tescil ve ilanı sağlanarak usuli işlemlerin ilandan sonra yapılması gerekmektedir. Mevcut dosya kapsamı itibariyle ihya kararı tescil ve ilan edilmeden İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğüne tebliğ yapılması ve karar verilmesi usule uygun olmamıştır. İlk derece mahkemesince, davalı şirketin iflas müdürlüğünde bulunan kayıtları ile davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında bilirkişi incelenmesi yapılması yönünde karar oluşturulmuş ve inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacı şirket tarafından düzenlenen faturanın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye esas 05/08/2006 tarihli teklif metni uyarınca düzenlendiği ve bedellerin verilen hizmet ile uyumlu olup davacının 13.150,00 Euro alacaklı olduğu, 16/01/2007 tarihli mutabakatın davalı şirket adına kayıtlı telefon hattından gönderildiği, yine mutabakat metninde imzası bulunan …’in davalı şirket ortağı olduğu aynı zamanda şirketin kuruluş tarihi olan 19/01/2006 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile şirketi temsil ve ilzama münferit imza ile yetkili olduğu, davacı tarafından 13/02/2007 tarihinde 13.150,00 Euro alacağın üç iş günü içinde ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağı bildirilmiş ise de bu yazının tebliğ edildiğine dair bir kayıt bulunmadığı, yine davalı tarafa gönderilen bir ihtarname de bulunmadığından davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, takip tarihinden iflas tarihine kadar alacağa ilişkin faiz miktarının 1.278,22 Euro olduğu, davacı şirketin iflas tarihi itibariyle davalıdan 14.428,22 Euro (13.150,00 Euro asıl alacak + 1.278,22 Euro faiz) alacaklı olduğu belirtilmiştir. Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine itirazın iptali istemiyle açılmış olup, yargılama sırasında davalı şirketin iflası üzerine kayıt kabul davasına dönüşmüştür.Mahkemece, kısa kararda “Davanın kayıt kabul davası olarak değerlendirilerek kabulü ile 13.364,78 TL’nin iflas masasına (İstanbul Anadolu …İflas Müdürlüğü …) kayıt kabulüne,” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise “…bilirkişi raporunda davacı şirketin iflas tarihi itibariyle davalıdan 14.428,22 Euro (13.150,00 Euro asıl alacak + 1.278,22 Euro faiz) alacaklı olduğu belirtilmiş olup, …bilirkişi raporunda her ne kadar faiz hesaplaması yapılmış ise de, davacının talep miktarı değerlendirilerek davanın 13.364,78 Euro üzerinden kabulü ile söz konusu bedelin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesi gerektiği…” açıklaması yapılmış ve 16/06/2017 tarihli tashih şerhi ile hüküm kısmında 13.364,78 TL olarak sehven yazılan bedelin 13.364,78 Euro olarak tashihine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 298/2 bendinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Aynı yasanın hükmün tashihi başlıklı 304. maddesinin 1. fıkrasında “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.”, hükmün tavzihi başlıklı 305. maddesinde ise “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükümleri yer almaktadır. Mahkemece her ne kadar 13.364,78 TL olarak yazılan bedelin 13.364,78 Euro olarak tashihine karar verilmiş ise, hükmün açıklandığı celse tutanağında herhangi bir gerekçe bulunmadığından, Euro yazılması gereken bedelin TL olarak yazılmasının açık hata olarak görülmesi ve hükmün bu şekilde tashihi ya da tavzihi mümkün değildir. Diğer bir husus hükmün tashih edilmiş şekli ile 13.364,78 Euro alacağın iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesine ilişkindir. Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda 2004 sayılı İİK’da açık bir hüküm bulunmamakla birlikte İİK’nın 198/1 maddesinde konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymette para alacağına çevrileceği öngörülmüş olup öğretide de konusu yabancı para olan alacakların anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek iflas masasına yazdırılacağı hususu kabul edilmiştir. (Kuru: B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. Baskı, Ankara, sf.1244) İİK’nın 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılması gerekmektedir. Bunun için de yabancı para alacaklarının Türk Lirasına çevrilmesi gerekir. Yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacakların Türk Lirasına çevrileceği tarih ise iflas kararının verildiği tarihtir. Ayrıca, yabancı para alacağının aynen kaydı alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukuku’nun bu prensibini de zedelemiş olacaktır. Zira, iflasta imtiyazlı alacaklar İİK’nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayılmış olup, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olur. Bu durumda, aynı sırada bulunan ülke parası alacaklısı ile yabancı para alacaklısı arasında eşitsizlik meydana gelecektir. Bu sonuç her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK’nın 207. maddesine aykırılık teşkil eder. Bu durumda, mahkemece, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davacının müflis şirketten olan alacağının iflasın açıldığı tarihteki Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08/05/1997 tarih ve 2756 E. 4683 K. sayılı ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/03/2014 tarih ve 2013/7176 E. 2014/1802 K. sayılı, 12/05/2015 tarih ve 2014/5224 E. 2015/3582 K. sayılı, 02/06/2015 tarih ve 2014/4900 E. 2015/4147 K. sayılı emsal ilamları) İİK’nın 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi İİK’nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Mahkemece bu hükme aykırı olarak davacının icra takibinde talep ettiği 13.150,00 Euro asıl alacak + 214,78 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.364,78 Euro alacağın iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmiştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesinde “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece işlemiş faiz talebi yönünden davacının takip talebinde talep ettiği miktar doğrultusunda işlemiş faize hükmedilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında uygulanacak faiz oranı yönünden bir hüküm bulunmadığından, temerrüt tarihinden iflas tarihine kadar Devlet Bankalarının Euro cinsinden yabancı paraya açtıkları bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranları sorularak, iflas tarihine kadar olan faiz miktarının hesap edilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Mahkemece öncelikle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/995 E. sayılı 2015/199 K. sayılı 30/12/2015 tarihli ihya kararının sicile tescil ve ilanı yaptırılarak usuli eksikliklerin tamamlanması, akabinde 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro cinsinden yabancı paraya açtıkları bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranları sorularak temerrüt tarihinden iflas tarihine kadar faiz alacağı yönünden hesaplama yaptırılması, bulunacak alacak toplamının iflasın açıldığı tarihteki Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek masaya kayıt ve kabulüne karar vermesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/305 E. 2017/159 K. sayılı 18/05/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken ve davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye irad kaydına, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 6-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2020