Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1097 E. 2022/1349 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1097
KARAR NO: 2022/1349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1250
KARAR NO: 2019/150
DAVA TARİHİ: 28/12/2016
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin turizm, konaklama ve seminer yeri tesisi hizmeti verdiğini, davalı şirketin Türkiye’ye Üniversite kurma amacıyla gelen, Türkiye’de seminerler yaparak tanıtımını yapan ve bu şekilde öğrenci toplayan bir firma olduğunu, 01/12/2015 ve 09/12/2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen … Üniversitesi Eğitim Toplantısı, İlmi Araştırmalar ve Yazma Eserler Kongresi Organizasyonuna ilişkin olarak müvekkil şirketten hizmet aldıklarını, müvekkilinin satın alınan hizmetlere ve organizasyona ilişkin olarak, davalı şirkete; teknik ekip, otelcilik, konaklama, yiyecek, içecek ve benzeri hizmetler verdiklerini ve organizasyonu eksiksiz yerine getirdiklerini, davalı şirketin almış olduğu bu hizmetlerin … Hotel İşletmesi bünyesinde gerçekleştiğini, davacı şirketin bu organizasyon hizmeti bedeli olarak 247.199.85 TL’lik alacağı olan tutar karşılığında 30/12/2015 tarihli A Seri: … numaralı faturanın davalı şirkete 02/03/2016 tarihinde gönderildiğini ve davalı tarafa 16/02/2016 tarihinde şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin tebliğ aldığı faturaya ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı şirkete keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 06/04/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine rağmen ödeme yapılmadığı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine icra takibi başlattıklarını, takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır. Yargılama aşmasında davalı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında hiçbir hukuki ve ticari ilişki bulunmadığını, taraflar arasında görüşmenin, yazılı veya sözlü bir anlaşmanın olmadığını, müvekkili şirket yetkililerinin yabancı olması ve Türkçe bilmemeleri ve davacı şirket ile aralarında herhangi hir anlaşma bulunmaması nedeniyle faturayı iade etmek yerine çöpe attıklarını, müvekkil şirketin defterleri incelendiğinde böyle bir faturanın kayıtlarında bulunmadığının anlaşılacağını, müvekkili şirket çalışanlarının tamamı yabancı uyruklu olup yabancı akademisyen ya da işadamlarını Türkiye’ye getirerek bilimsel, ticari organizasyonlar yaptıklarını, davaya konu olan organizasyonun da Türkiye’de yaptıkları ilk organizasyon olduğunu, bu organizasyon yapmaya karar verdiklerinde … isimli kişi ile temas kurduklarını, müvekkili şirket yetkililerinin davaya konu olan organizasyonu yapmak üzere … isimli kişiyle 100.000,00 TL’ye anlaştıklarını, müvekkil şirket yetkilisi tarafından anlaşmaya varılan tutarın tamamının elden taksit-taksit ödediğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, itarazın iptali davası olup davalı taraf, 01.12.2015 ile 09.12.2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen … Üniversitesi Eğitim Toplantısı, İlmi Araştırmalar ve Yazma Eserler Kongresi Organizasyonu kapsamında davacı şirket ve çalışanlarından hizmet satın aldığı, belirtilen tarih aralığında … Hotel’de organizasyonun gerçekleştiği celp edilen işletme kayıtları ile sabit olup ayrıca otel tarafından alınan organizasyon bedelinin davacı şirket tarafından ödenmiş olduğu, takibe konu faturadan önce 51.079,35 TL avans tahsil edilmiş olduğundan bunun mahsubu sonucu davacının takip tarihi itibariyle 196.120,50 TL alacağının kaldığı, her ne kadar takipte işlemiş faiz talep edilmiş ise de ihtarnamenin tebliği ispat edilememiş olduğundan takipte işlemiş faiz talep edilemeyeceği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; beyan dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek müvekkilinin adı geçen otelde organizasyonu yaptığını ancak bu organizasyonla ilgili olarak … isimli şahısla şahsi olarak bir sözlü anlaşma yaparak bedelini ödediğini, davalı şirkete borcu olmadığını, müvekkiline ait ticari defterlerin mali müşaviri tarafından kaybedildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından 247.199,85 TL fatura alacağı ve 370,80 TL işlemiş faiz olmak üzere 247.570,65 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talebiyle takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.Dava dışı …Taah. Ve San. Tic. AŞ ile davacı CS Kongre şirketi arasında 23/11/2015 tarihinde “Grup Konaklama ve Organizasyon Sözleşmesi” imzalandığı, dava dışı şirketin “Otel”, davacının “Müşteri/Organizatör” olarak anıldığı, konusunun Müşteri/Organizatör tarafından düzenlenen organizasyon kapsamında 01-09/12/2015 tarihleri arasında Otel tarafından verilecek konaklama ve organizasyon hizmet şekil şartlarının belirlenmesi olarak açıklandığı, belirtilen tarihler arasında oda sayısının ve ücretinin, toplantı saatleri, yiyecek içecek detaylarının belirlenerek toplam ücretin 39.330,00 Euro olarak belirtildiği, sözleşmeyi davacı şirket adına …’in imzaladığı anlaşılmıştır. … İnş. Taah. Ve San. Tic. AŞ. tarafından davacı şirket adına 22/12/2015 tarihli KDV dahil 238.410,45 TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Mahkemece uzman organizatör ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda; Davacı şirket (taşeron-alt yüklenici) çalışanları tarafından zaman, mesai, emek, konaklama, yeme-içme v.b. harcanması neticesinde dava konusu olan Organizasyonun gerçekleştirildiği, organizasyon hizmetinin piyasa rayiç bedellerinde gerçekleştirildiği, davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının davaya konu organizasyon hizmeti için davalıdan toplamda 51.079,35 TL tutarında avans tahsil ettiği, faturanın düzenlenmesi ile 196.120,50 TL alacaklı duruma geldiği, davacı tarafın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 18/04/2016 takip tarihi itibarıyla davalıdan 196.120,50 TL alacaklı olduğu, davalı 2015 yılına ait ticari defterlerinin kayıp olduğundan bahisle incelemeye sunmadığı için davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, ihtarnamenin muhatabına ne zaman tebliğ edildiğini gösteren tebliğ şerhine dava dosyasında rastlanmadığından işlemiş faiz yönünden bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılamadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Dava konusu organizasyonun … Hotel bünyesinde gerçekleştirildiği davalı tarafın kabulündedir. Davalı organizasyonun yapılması konusunda … ile anlaştıklarını beyan etmiş olup, organizasyonun yapıldığı dava dışı … İnş. Taah. Ve San. Tic. AŞ’den temin edilen kayıtlara göre, bu şirkete ait otelde organizasyonun yapılması konusunda sözleşme davacı şirket adına … tarafından imzalanmıştır. Davalı, … ile 100.000,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını ve bu bedelin elden ödendiğini iddia etmiş ise de iddiasını ispata yönelik bir delil sunmamıştır. Ayrıca … İnş. Taah. Ve San. Tic. AŞ. tarafından davacı şirket adına, dava konusu organizasyon nedeniyle düzenlenen faturanın 22/12/2015 tarihli KDV dahil 238.410,45 TL bedelli olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından takibe konu edilen 30/12/2015 tarih 247.199,85 TL bedelli faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği noktasında da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Zira davalı vekili, müvekkili şirket yetkililerinin faturayı çöpe attıklarını beyan ederek, tebliğ edildiği hususunu doğrulamıştır. Faturanın süresi içerisinde iade edilmediği de bu beyan ile sabittir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre; fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. 6102 sayılı TTK 21. maddesi uyarınca ise; ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Somut olayda da, davacı tarafından hizmetin verildiği sabit olup, davalı tarafça faturaya süresi içerisinde itiraz edilmediği ve aksi yöndeki iddiaların ispatlanamadığı anlaşılmakla, mahkemece dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 3.349,25 TL’den mahsubu ile bakiye 3.268,55 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere, istinaf karar harcı yönünden oy çokluğu, esasa yönelik ve sair incelemeler yönünden oy birliği ile karar verildi.30/11/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.