Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1095 E. 2022/944 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1095
KARAR NO: 2022/944
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/464 Esas
KARAR NO: 2019/381
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirketçe sigortalanan, sigortalı …’un kiracı olarak ikamet ettiği konutun 31/05/2016 tarihinde, kimliği belirsiz şahıs/şahıslarca soyulduğunu, hırsızlık sonucunda sigortalı konutta bulunan ziynet eşyaları ile otomobilin anahtarı çalındığını, müvekili şirket tarafından yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda davaya konu çalınma olayı nedeniyle sigortalı vevde meydana gelen toplam hasarın 200.000,00 TL civarında olduğunu, sigorta poliçesinde verilen teminatlar ve muafiyetler uyarınca sigorta poliçesi genel ve özel şartları kapsamında bulunan hasar miktarının 11.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davaya konu hırsızlıktan sorumlu olan davalı güvenlik şirketi olduğunu, güvenlik, bakım ve gözetim kusurundan ve site yönetiminin ise sitenini güvenliği ile ilgili gerekli tedbirleri almamasından kaynaklandığını, olayın meydana gelmesinde kimliği tespit edilemeyen hırsız/hırsızların dışında başkaca etkenini de olmaması nazara alındığında davalı/borçluların oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, olay nedeniyle 30/06/2016 tarihinde 11.000,00 TL sigorta tazminatı ödendiğini ve müvekkilinin davalıların sorumluluğunu karşılayan 11.000,00 TL alacak için davalılara rücu hakkı doğduğunu beyan etmekle davalı/borçlular hakkında başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile; davanın görev yönünden reddi gerektiğini, görevli mahkemelerin tüketici mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin site yönetimi ile anlaşmalı olduğunu davacı … şirketinin ödeme yaptığı … ile müvekkil iarasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili şirketin 17/02/2016 tarihinde yazılı bir tutanak düzenlediğini, çevre emniyetinin zayıf olduğunu, çevrede herhangi bir dikenli tel veya kamere olmadığını, dışarıdan gelecek saldırıyı veya hırsızlık teşebbüsün görme veya algilama şanslarının bulunmadığını, görev zaafiyeti yaşadıklarını, site ışıklarının yeterli olmadığını, giriş bariyerinin kontrol noktasından uzak olduğunu ve kendi kendine açılıp kapanmasından dolayı sıkıntı yaşandığını bildirdiklerini ancak site yönetiminin uyarıları dikkate almadığını, olayın meydana geldiği gün görevli olan güvenlik görevlilerinin daha önce şirketlerinde çalışmadığını, site yönetiminin ısrarı üzerine müvekkili tarafından sigortalı çalıştırıldığını, site yönetiminin 09/12/2016 tarihli Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarname ile müvekkili şirket ile sözleşmesinin feshettiğini beyan etmekle davanın usul bakımından reddini, mahkeme aksi kanaatteyse esastan reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının hükmedilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … Site Yönetimi vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili site yönetiminin dava konusu hususta hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, kat maliklerince kendilerine verilen yetki ve bütçe imkanları dahilinde site ortak alanlarının muhtelif yerlerine güvenlik kameraları yerleştirildiğini, bu kameraların gözlenebileceği özel bir bölüm oluşturulduğunu, siteye yeteri kadar güvenlik personelinin istihdamının sağlandığını, özel güvenlik şirketi adına site bünyesinde çalışmakta olan personelin her türlü denetiminin ve gözetiminin yapıldığını beyan etmekle davanın reddine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 3. Tüketici Mahkemesince, davacı ile davalılar arasında herhangi bir tüketici işlemi bulunmadığı, uyuşmazlığa asliye ticaret mahkemeleri bakmakla görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargılamaya ticaret mahkemesince devam olunmuş, mahkemece, ” …Dava dışı …’un %15 oranında kusurlu olduğu heyet raporunda belirtilmiş ise de dava dışı müştekinin güvenlikli sitede oturması, bunun için aidat ödediği gözetildiğinde müştekiye fazladan yükümlülük yüklenerek kusur izafe edilmesi kabul edilemeyeceği, müştekinin pencere veya kapıları açık bıraktığına dair de dosya kapsamında bir bilgi ve belge olmadığından bu yönüyle de kusur izafe edilmesi kabul edilemeyeceği, dolayısıyla meydana gelen hrsızlık olayında davalılar %50 oranında kusurlu kabul edilerek somut olaya uygun ve hesaplanan miktarın kadri marufunda olduğu hükme elverişli heyet raporuyla tespit edildiğiniden davacının sigortalısının 11.000,00 TL maddi zararından davalıların kusuru ile sorumlu oldukları” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 11.559,42 TL üzerinden devamına, asıl alacak 11.000 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmaına, fazlaya ilişkin istemin reddine, % 20 icra inkar tazminatı olan 2.311,88 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Ltd. Şti. vekili vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri özveriyle yerine getirmiş olması ve güvenlik zafiyeti konusundaki eksik hususların giderilmesi konusunda site yönetimini defaatle uyarmış olması sebebiyle kusuru bulunmamasına karşın yerel mahkemece müvekkil şirkete %50 oranında kusur atfedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Kooperatifi Site Yönetimi vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; kat maliklerince düzenlenen genel kurulda alınan kararlar doğrultusunda görev yapan ve yine genel kurulda alınan karar gereğince görev yapan müvekkilin, güvenliğin sağlanması hususundaki yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiğini, güvenliğin profesyonel şekilde sağlanması amacıyla diğer davalı ile sözleşme imzaladığını, bu nedenle yaşanan hırsızlık olayında müvekkile izafe edilebilecek bir kusur söz konusu olmadığından müvekkil yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, sigortalı konutta hırsızlık neticesinde oluşan zararın, 6102 Sayılı TTK’nın 1472 maddesi uyarınca rücuen tazmini için başlatılan takibi yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Tarafların istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Dosya kapsamına göre, dava dışı sigortalı …’ın kiracı olarak ikamet ettiği, davalı … Kooperatifi Site yönetimindeki … sitesinde bulunan konutun, davacı … nezdinde sigortalandığı, sigorta poliçe süresi içinde sigortalanan konutta hırsızlık olayı meydana geldiği, hırsızlık sonucunda oluşan zarar nedeniyle davacı … şirketince sigortalısına ödeme yapıldığı, hasar bedelini ödeyen davacı … şirketinin halefiyet ilkesi gereğince sigortalı konutun bulunduğu sitenin güvenlik hizmetinin üstlenen davalı … ile güvenlik şirketinin gerekli güvenlik tedbirleri alınmadığı, hırsızlık olayının meydana gelmesinde kusurlu oldukları iddiası ile hasarın rücuen tahsili amacı davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sayılı takip dosyası ile 11.000,00 TL asıl alacak, 641,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.641,24 TL alacağın rücuen tazmini için ilamsız takip başlattığı, davalıların ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı … şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34.maddesinin 1.fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), Kurula da (Yönetim Kurulu) denir.” hükmü yer almakta, aynı Kanunun 35.maddesinde de yöneticinin görevleri sayılmaktadır. Yine aynı Kanunun 38.maddesinde yöneticinin sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konularak 39.maddesinde ise yöneticinin hesap verme yükümlülüğü düzenlenmekte; 40.maddenin 1.fıkrasında ise Yöneticinin Hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade edilmektedir. Davalı yönetim, hasarın gerçekleştiği tarihte davacının konutunun bulunduğu sitenin yöneticisidir. Kat Mülkiyeti Yasası’nın 35/b maddesine göre ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasındadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1.maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda; davalılardan site yönetiminin sorumluluğu, sigortalı konutun bulunduğu taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulu olması halinde Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan, güvenlik şirketinin sorumluğu ise, site yönetimi ile yapılan güvenlik hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı … yönetiminin, diğer davalı güvenlik şirketi ile yaptığı mevcut sözleşmeyi kat maliklerini temsilen yaptığı ve davacının halefi olduğu dava dışı sigortalının, davalı güvenlik şirketinden güvenlik hizmeti aldığı gözetildiğinde, kat malikleri adına temsilen site yönetimi 6502 Sayılı Kanun’un 3. maddesi gereğince tüketici, davalı güvenlik şirketi ise satıcı/sağlayıcı sıfatını taşımakta olup, taraflar arasında 6502 Sayılı Kanun’un 3. maddesinde tanımlanan şekilde bir tüketici işlemi bulunmaktadır. Dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 18/02/2017 tarihinde açılmış olmakla 6502 Sayılı Kanun’un 73. maddesi gereğince davalı güvenlik şirketi yönünden davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Ancak, davalı … yönünden ise sigortalı konutun bulunduğu taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulu olması halinde davalı … Koperatifi Site yönetiminin, bina yöneticisi olması nedeniyle kat mülkiyetine dayalı sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar sigortalı konutun bulunduğu taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulu olması halinde, davalı … yönünden görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olması durumunda bile birden fazla mahkemenin görevli olduğu durumlarda yargılamanın özel mahkemede görülmesi gerekmektedir. Tüketici Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesine göre daha özel durumda olduğundan İlk Derece Mahkemesince karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/04/2019 tarih, 2018/464 esas 2019/381 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, 3-Davalılarca yatırılan 121,30’ar TL istinaf başvuru harçlarının ayrı ayrı Hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar vekillerince peşin yatırılan karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.14/09/2022