Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/109 E. 2021/67 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2020/109
KARAR NO : 2021/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2017
NUMARASI : 2014/1379 Esas – 2017/968 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Sağlık Sigortası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 14 yıllık ve ömür boyu uzatma hakkı mahfuz özel sağlık sigortası bulunduğunu, davalının anlaşmalı kurumu olan … Polikliniği’nde 10/09/2012 günü akciğer grafisi çektirdiğini ve sol akciğerinde nodul oluşumunun tespit edildiğini, söz konusu tespitin öncesinde ödemesini yaptığı uçak biletiyle ziyaret için Amerika’nın Seattle kentinde bulunduğu bir sırada 14 Ekim 2012 günü Swedish Hastanesine başvurduğunu, hastane hekiminin davacıyı radyoloji bölümüne sevk ettiğini, yapılan tetkikler sonucunda doktorun davacıyı aynı hastanenin Kanser Enstitüsü Göğüs Cerrahisi Bölümü üyesi … havale ettiğini, söz konusu doktorun davacıyı fiziki muayeneden geçirdiğini ve 13 Kasım 2012 günü sabahına davacıya hastanenin ameliyat bölümüne randevu verdiğini, 13 Kasım 2012 günü cerrahi işlem öncesinde işlemden sonraki 48 saatlik dönemde riskli gelişmeler olabileceği ve böyle hallerde derhal doktoruna başvuracağına dair davacıdan teminat istendiğini ve davacının imzasının alındığını, akabinde hastaneye yatışının yapıldığını ve bayıltılmak suretiyle Bronkoskopik Lavaj ve Bronkoskopik Biopsi olmak üzere aynı seansta iki ayrı cerrahi işleme tabi tutulduğunu, ameliyat esnasında lavaj ile elde edilen kalıntıların ve biopsi ile alınan parçanın hastane tarafından laboratuvara verildiğini ve laboratuvar sonuçlarının hastaneye gönderildiğini, 15 Kasım günü pataloji raporu ve ameliyatın icrasına ilişkin CD’nin müvekkile verildiğini ve kendisine rapor hakkında izahatta bulunulduğunu, yukarıdaki tafsilen açıklanan cerrahi işlemlere ilişkin giderlerinin toplam 5.376,41 USD tuttuğunu, tedavinin başlangıç tarihindeki Merkez Bankası Döviz Kuru üzerinden çevrilen Türk Lirası karşılığının ancak %75 inin sigortalıya ödendiğini, buna göre müvekkilin toplam alacağının ise 7.288,78 TL olduğunu, söz konusu sağlık giderlerine ilişkin fatura asıllarının müvekkil davacı tarafından poliçe ekindeki özel şartların 8.1 ve 8.2. maddesi çerçevesinde eksiksiz olarak davalının Feneryolu’ndaki mukim …r Acenteliğine 08/01/2013 günü elden teslim edildiğini ve sağlık giderlerinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalının yazılı cevabında söz konusu işlemlerin poliçe kapsamında yer almadığının iddida edildiğini, davacıya uygulanan işlemlerin davalının iddia ettiği hem yatarak tedavi hem de ileri tanı kapsamında olduğunun düşünülmesi halinde ise poliçe şartlarının iltihaki nitelikle olduğunu, bu durumun tüketici olan davacı aleyhine hüküm ifade edilemeyeceğini, poliçe şartlarının sigortacı tarafından hazırlanan ve sigortalının bu şartları müzakere etme imkanı olmadan kabul etmek zorunda kaldığı sözleşmeler olduğu için bu tarz sözleşmelerde Tüketici Kanunu 6.maddesi gereğince iyiniyet kurallarına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan hükümlerin haksız şart niteliğinde olduğunun ve tüketici aleyhine hüküm doğurmayacağının düzenlendiğini, yine TBK 20 ve 23. maddeleri kapsamında da bu tip sözleşmelerin düzenleyen lehine yorumlanamayacağının ifade edildiğini, yapılan işlemlerin hem yatarak tedavi hem de ileri tanı kapsamında olduğunun tespiti halinde davacı lehine yorumlanarak yatarak tedavi kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalıya yapılan başvurunun olumsuz sonuçlanması üzerine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile davalıya ödeme emri gönderildiğini ve davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, iş bu nedenlerle delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine konu olan borca davalının haksız olarak yaptığı itirazın iptalini, takibin takip talebindeki kayıt ve koşullarla devamını, icra takibine konu edilen likit alacağı haksız olarak itiraz edilmiş olması nedeniyle, davalının alacak miktarının %20’inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigortalı …’un müvekkil şirket nezdinde 26/09/2012-2013 vade tarihli Özel Sağlık Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının iddialarının aksine, Bronkoskopik Lavaj ve Bronkoskopik Biopsi’nin yatarak tedavi teminatından karşılanması gereken bir ameliyat ya da küçük cerrahi teminatından karşılanması gereken bir cerrahi girişim olmadığını, davacıya uygulanan yöntemlerin teşhis konulabilmesi amacıyla yapılan ileri tanı yöntemi olduğunu, müvekkilce keşide edilen poliçe özel şartlarının 2.1.2 Küçük Cerrahi Başlıklı maddesinde uygulanan tıbbi bir işlemin ameliyat ya da küçük cerrahi sayılabilmesi için ortada bir cilt kesisi yapılarak uygulanan bir tedavi olması ve ya da kitlenin tam olarak çıkarılmış olması gerektiğini, davacıya uygulanan Borkoskopik Lavaj yönteminin burundan soluk borusuna sarkıtılan bir boru yardımı ile akciğerin ilaçlı bir sıvı ile yıkanarak akciğerden sürüntü alınması olduğunu, Bronkoskopik Biopsinin ise aynı şekilde akciğerden doku alınması olduğunu, hal böyleyken söz konusu müdahalenin ameliyat ya da cerrahi girişim olarak adlandırılmasının ya da küçük cerrahi teminatının karşılanmasının mümkün olmadığını, davacıya uygulanan yöntemlerin ileri tanı yöntemleri olduğunu, müvekkil şirket poliçe özel şartlarının ”İleri Tanı Yöntemleri ve Tıbbi Gözlem-Tedavi” başlıklı 2.2.2 maddesinde bilgisayarlı tomografi, eforlu EKG, holter, doppler yöntemiyle yapılan ultrasonografik tetkikler, MR, nükleer tıp, her türlü biyopsiler, yayma punch veya iğne yöntemi ile troid meme, prostat testis, lenf bezleri, damarlar, cilt ve diğer tüm doku veya iç organlardan doğrudan ya da endoskopi eşliğinde yapılan biyopsilerin bu teminat kapsamında olduğunu, 24 saatten kısa süreli tıbbi tedavilelerin amniosentez ile gastroskopi, kolonoskopi, sistoskopi, bronkoskopi gibi endoskopik tetkiklerin hastanede yatarak veya yatmadan yapılmasına bakılmaksızın ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem tedavi teminatı kapsamında ayakta tedavi limitinden düşülerek karşılandığını, iş bu nedenlerle; delil ve cevap sunma hakları ve sonradan ortaya çıkabilecek delilleri sunma hakları saklı kalmak kaydıyla davanın esasa girilmeden öncelikle iş bölümü itirazlarının kabulü ile dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, haksız ve mesnetsiz açılmış davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış ve anılan mahkemenin 10/07/2014 tarihli 2013/304 E. 2014/216 K. sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde yargılamaya devam olunmuştur.İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1379 E. 2017/968 K. sayılı 17/10/2017 tarihli kararı ile; “…Mahkememizce taraf delilleri toplanarak dosya bilirkişiye verilmiştir. Sigortacı bilirkişi tarafından hazırlanan asıl ve kök raporlarda; talep konusu bronkoskopik lavaj sağlık giderinin yatarak tedavi teminatı içinde olmadığı, bronskopi biyopsi işleminin TTB tarifesine göre 250 birim olması ve özel şartlarda biyopsi işlemlerine ait harcamaların yatarak tedavi teminatından karşılanması gerektiği, buna göre bronskopi biyopsi işlemi için yapılan harcamanın %75’inin sigortacı tarafından karşılanması gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Tarafların itirazları üzerine dosyamız yeni bir bilirkişi heyetine verilmiş ve doktor bilirkişi ve sigortacı bilirkişiden oluşturulan heyet tarafından düzenlenen 20/09/2016 tarihli raporda özetle; bronkoskopik lavaj ve bronskopi biyopsi işlemlerinin tanı amaçlı olarak yapıldığı, bu nedenle de poliçe kapsamında olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Dosyamız kapsamına alınan iki raporun birbirleri ile çelişkili olması nedeniyle doktor ve sigortacı bilirkişilerden oluşan yeni bir heyetten rapor alınmış ve Mahkememize sunulan 18/07/2017 tarihli raporda da özetle; Mahkememizce alınan ilk bilirkişi heyet raporu ile uyumlu olarak davaya konu bronkoskopi işlemlerinin tanı veya tedavi amaçlı yapıldığını, davacıya yapılan işlemlerin tanısal amaçlı olduğunu, sigorta poliçesinde de ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatı bulunmadığından davalının masraflardan sorumlu olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, davacıya uygulanan tıbbi işlemler nedeniyle alınan masrafların davalıdan sigorta poliçesi kapsamında tahsili talebi olduğu, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporunun sadece sigortacı bilirkişiden alındığı, ancak yapılan işlemlerin niteliği gereği teknik anlamda uzman doktor bilirkişiden rapor alınması gerektiği anlaşılmakla Mahkememizce ilk alınan tekli bilirkişi raporuna hüküm kurulurken itibar edilmemiş, Mahkememizce iki farklı bilirkişi heyetinden alınan raporlarda yapılan işlemlerin tanı amaçlı olduğu ve tanı işlemlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığı, bu nedenle de davalının sorumluluğunun bulunmadığının bildirildiği görülmekle, söz konusu heyet raporları dikkate alınarak ispat olunamayan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 14/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 26/12/2017 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; poliçe özel şartlarının birçok maddesinde geçen “tarife”nin tanımının, özel şartların tanımlar başlığı altında 1.19. maddesinde “Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından yayınlanarak TC sınırları içerisinde mesleğini icra eden doktorların ücretlerinin belirlenmesinde kullanılan birim ve uygulama ilkelerini gösterir tarifedir” şeklinde yapıldığını, poliçenin ana teminatlar başlığı altında 2.1.1.1. maddesinde “tedavisinin cerrahi müdahale ile mümkün olacağı doktor tarafından belgelenen ve tıbben ameliyat tanımına giren tedavi giderleri[nin]…,yaratak tedavi teminatı kapsamında” karşılanacağının düzenlendiğini, 2.1.2.maddesinde “a.Tarifede küçük ameliyat olarak belirtilen ve 149 birime kadar olan cerrahi girişimler[in]…” küçük cerrahi teminatı kapsamında. “b…150 birim ve üzerindeki uygulamaları[n]” ise yatarak tedavi teminatı kapsamında karşılanacağının belirtildiğini, TTB tarifesinin genel ilkeler başlıklı bölümünde 149 birime kadar olanların küçük ameliyat, 150-299 birim arasındakilerin ise orta ameliyat olduğunun yazıldığını, yine TTB tarifesinin göğüs cerrahisi başlıklı bölümünde davacıya uygulanan cerrahi işlemlere ilişkin birimlerin a.bronkoskopi, lavaj ile birlikte veya değil 150 birim, b. Bronkoskopi biyopsi ile yapıldığı takdirde 250 birim olduğunun belirtildiğini, 03/06/2013 tarih ve 2391 makam onayı ile 01/05/2013 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Girişimsel İşlemler Yönergesi Eki Girişimsel İşlemler Listesinde de bronkoskopi, lavaj ile birlikte veya tek yapıldığında 150 birim, biyopsi ile birlikte yapıldığında 250 birim olarak tespit edildiğini, özel şartlar uyarınca cerrahi işlemler poliçe kapsamında olduğundan, tıbben ameliyat tanımına giren tedavi giderlerinin de bu kapsamda olduğunu ve davacıya uygulanan işlemlerin ameliyat tanımına girdiğini, yatarak tedavi teminatı kapsamında olduğunu, davacıya uygulanan fiziki muayene, doktor, radyoloji ve BT tetkik gibi giderlerin hepsinin, davacının cerrahi işleme sevk edilmesi gerektiği sonucunu doğurduğundan, söz konusu sağlık giderlerinin, poliçe özel şartlarının yatarak tedavi başlıklı 2.1.1. maddesindeki hastalığın tedavisi için gerekli ve zorunlu diğer tıbbi hizmetler kapsamında olup davalı tarafından tazmini gerektiğini, ayrıca ameliyat sonrası risklerin ortadan kalkıp kalkmadığına dair 48 saat sonra yapılan fiziki muayene de yine ameliyata ilişkin bir işlem olduğundan, bu işlem yönünden ödenen bedelin de tazmininin gerektiğini, davalı tarafça bronkoskopik lavaj ve bronkoskopik biyopsi işlemlerinin ameliyat kapsamında değerlendirilebilmesi için tüm kitlenin çıkartılmış olması gerektiğini iddia etmesine rağmen bu yönde bir şartın düzenlenmediğini, davacıya uygulanan işlemlerin davalının iddia ettiği hem yatarak tedavi hem de ileri tanı kapsamında olduğunun düşünülmesi halinde ise poliçe şartlarının iltihaki nitelikle olduğunu, bu durumun tüketici olan davacı aleyhine hüküm ifade edilemeyeceğini, haksız şart niteliğinde olan hükümlerin gerek Tüketici Kanunu 6. maddesi gerekse TBK 20 ve 23. maddeleri kapsamında düzenleyen lehine yorumlanamayacağını, yapılan işlemlerin hem yatarak tedavi hem de ileri tanı kapsamında olduğunun tespiti halinde davacı lehine yorumlanarak yatarak tedavi kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1379 E. 2017/968 K. sayılı 17/10/2017 tarihli kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, davacıya yurt dışında uygulanan sağlık işlemleri nedeniyle yapmış olduğu giderlerin, özel sağlık sigortası kapsamında olduğu iddiası ile davalı … şirketi tarafından tahsili istemiyle başlatılan icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 7.288,78 TL’nin (tedavinin başlangıç tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kurundan TL’ye çevrilen sağlık giderlerinin % 75’i) takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle 22/03/2013 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 28/03/2013 tarihinde davalı tarafa tebliği ile davalı vekilinin 03/04/2013 tarihinde itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğu, davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında 26/09/2012-2013 tarihlerini kapsar şekilde özel sağlık sigorta poliçesi düzenlenmiş olup poliçede ayakta tedavi teminatı ve ileri tanı yöntemleri teminatı ise bulunmamaktadır. Poliçe gereğince teminat kapsamı (brüt yıllık limit ve ödeme oranı); yatarak tedaviler için yurt içi anlaşmalı / yurt içi anlaşma harici / yurt dışı sağlık kurumu fark etmeksizin % 100 ve 128.000,00 TL, kemoterapi radyoterapi dializ için yurt içi anlaşmalı / yurt içi anlaşma harici / yurt dışı sağlık kurumu fark etmeksizin % 100 ve 63.000,00 TL, kemoterapi radyoterapi dializ tetkik için yurt içi anlaşmalı sağlık kurumu % 100 ve 1.030,00 TL / yurt içi anlaşma harici sağlık kurumu % 80 / yurt dışı sağlık kurumu % 80, operasyon sonrası fizik tedavi için yurt içi anlaşmalı sağlık kurumu % 100 ve 2.240,00 / yurt içi anlaşma harici sağlık kurumu % 80 / yurt dışı sağlık kurumu % 80, küçük cerrahi yönünden yurt içi anlaşmalı / yurt içi anlaşma harici / yurt dışı sağlık kurumu fark etmeksizin % 100 ve 880,00 TL, yapay uzuv için yurt içi anlaşmalı / yurt içi anlaşma harici / yurt dışı sağlık kurumu fark etmeksizin % 100 ve 21.500,00 TL, tıbbi malzeme için yurt içi anlaşmalı sağlık kurumu % 100 ve 770,00 / yurt içi anlaşma harici sağlık kurumu % 80 / yurt dışı sağlık kurumu % 80 olarak belirlenmiştir. Poliçe özel şartlarında ABD, Kanada ve İsrail’de yapılan sağlık giderlerinden teminat oranı % 100 olanlar için % 75’inin, teminat oranı % 80 olanlar için % 60’ının sigortacı tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.Davacıya, ABD’de bulunan Swedish Hastanesinde poliçenin yürürlükte olduğu 13/11/2012 tarihinde bronkoskopik lavaj ve bronkoskopik biopsi işlemleri uygulandığı ve yapılan işlemler nedeniyle davacı tarafından 5.376,41 USD ödendiği dosya kapsamında yer alan kayıtlarla sabit olup, dava konusu ihtilaf ise davacıya ABD’de uygulanan bronkoskopik lavaj ve bronkoskopik biopsi işlemlerinin tanı amaçlı mı yoksa tedavi amaçlı mı yapıldığı, yapılan işlemlerin poliçe kapsamında olup olmadığı, poliçe kapsamında ise davacı tarafından bu işlemler nedeniyle ödenen bedellerden, davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise hangi miktar ve oranda sorumlu olduğu noktalarında toplanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince sigortacı bilirkişi … alınan asıl ve kök raporlarda; talep konusu bronkoskopik lavaj sağlık giderinin yatarak tedavi teminatı içinde olmadığı, bronskopi biyopsi işleminin TTB tarifesine göre 250 birim olması ve özel şartlarda biyopsi işlemlerine ait harcamaların yatarak tedavi teminatından karşılanması gerektiği belirtildiğinden ve işlemiş yurt dışında yapılmış olması nedeniyle bronskopi biyopsi işlemi için yapılan harcamanın %75’inin sigortacı tarafından karşılanması gerektiği belirtilmiştir. Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. … ve sigorta uzmanı … tarafından düzenlenen 20/09/2016 tarihli heyet raporunda özetle; bronkoskopinin ucunda ışık olan ince bir tüp aracılığıyla doğrudan doğruya soluk borusunu ve büyük hava yollarını görmeye, biyopsi yapmaya, yabancı cisim çıkartmaya, darlıkları genişletip stent koymaya ve hava yollarını yıkayıp temizlemeye olanak sağlayan bir teknik olduğu,Tanı ve tedavi amaçlı olarak iki şekilde yapıldığı, akciğer tümörü düşünülen durumlar (film veya tomografi bulgusuna göre), uzun süre devam eden öksürük, balgamda kan görülmesi, muayene sırasında akciğerin sadece belli bölgesinde hışıltılı solunum sesinin duyulması, nefes borusuna yabancı cisim kaçması, travma ve yaralanmalardan sonra bronş yaralanmasını görmek için tanı amaçlı olarak, hava yollarında biriken ve hastanın atamadığı aşırı ifrazatı temizlemek, hava yollarına kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması, nefes borusu ve hava yollarını daraltıp tıkayarak hastanın nefes almasını zorlaştıran iyi veya kötü huylu tümörlerin kesilerek, yakılarak veya dondurularak çıkarılması ve sonrasında yeniden darlık oluşmaması amacı ile stent konması için tedavi amaçlı olarak uygulandığı, Bronş lavajının fileksible bronkoskopi ile uygulanan ve çeşitli akciğer hastalıklarının etiyopatogenezine ulaşmak için kullanılan, broşa sıvı verip almaya yarayan bir tanı yöntemi olduğu,Bronkoskopik biopside ucunda ufak bir pens bulunan bükülebilir bir telle görülen hastalıklı bir odaktan ufak bir doku parçası alınarak ve alınan bu doku parçasının laboratuvara gönderilerek mikroskopla tetkik edildiği, elde edilen patolojik bulgunun özellikle akciğer kanserinin teşhisi açısından önem taşıdığı, Davacıya uygulanan bronkoskopi, bronkoskopik lavaj ve bronskopik biyopsi işlemlerinin, sol akciğerdeki nodülün etiyopatogenezini araştırmak üzere tanı amaçlı olarak yapıldığı, poliçede ileri tanı yöntemleri teminatı bulunmadığından poliçe kapsamında olmadığı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Göğüs cerrahisi ve sağlık hukuku uzmanı Op. Dr. … ve sigorta uzmanı Vedat Aykırı tarafından düzenlenen 18/07/2017 tarihli heyet raporunda özetle; Bronkoskopi işlemleri, hem Türk Tabipler Birliği Asgari Ücret Tarifesinde, hem Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulamaları Tebliğinde, hem de Sağlık Bakanlığı Girişimsel İşlemler Yönergesinin Cerrahi Uygulamalar bölümünde yer alsa da, bu işlemin yapılış amacı ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, davacıya uygulanan işlemin tanı amaçlı olduğu, Biyopsi işlemi cerrahi bir işlem olmakla birlikte poliçe özel şartları 2.1.2 maddesinde küçük cerrahi işlem şartının “bir cilt kesisi yapılarak uygulanan tedaviler” olarak düzenlendiği, bronkoskopide ise cilt kesisinin olmadığı, Poliçe özel şartları 2.2.2 maddesinde “karaciğer biyopsileri ve lezyonun tamamen çıkartılarak yapılması halinde eksizyonel biyopsiler tarifedeki birimi dikkate alınarak ameliyat veya küçük cerrahi teminatları kapsamında karşılanır” şartı gereğince davacıya uygulanan işlem nodülden parça alınma şeklinde olup lezyonun tamamen çıkartılmamış olması sebebiyle teminat dahilinde olmadığı,Yine poliçe özel şartları 2.2.2 maddesinde “…gastroskopi, sistoskopi, bronkoskopi gibi endoskopik tetkikler (yapılan biyopsi ile gerekli ilaç ve tıbbi malzemeler dahil), ağr tedavileri (yapılan işlemlerin tarifedeki birimi dikkate alınmadan) ile ilgili giderler hastanede yatarak veya yatmadan yapılmasına bakılmaksızın ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatı kapsamında karşılanır” düzenlemesi yer almakla birlikte, davacının imzaladığı poliçede ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatının bulunmadığından, davalının masraflardan sorumluluğun ve ödeme yükümlülüğünün olmadığı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.Taraflar arasında düzenlenen poliçede ayakta tedavi teminatı ve ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatı bulunmamaktadır. Konusunda uzman doktor bilirkişiler tarafından tanzim edilen her iki heyet raporunda da, davacıya uygulanan işlemin tanı amaçlı olduğu tespit edilmiştir. Son heyet raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacıya uygulanan işlemin poliçe özel şartlarının 2.1.2 maddesi gereğince ciltte kesi olmaması nedeniyle küçük cerrahi işlem kapsamına girmediği, 2.2.2 maddesi gereğince lezyon tamamen temizlenmeyip nodül alma işlemi olduğundan ameliyat yada küçük cerrahi işlem kapsamında olmadığı, yine aynı madde gereğince davacıya uygulanan işlemin ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatı kapsamında karşılanabileceği ancak davacının imzaladığı poliçede bu teminatın bulunmadığı tespit edilmiş olmakla, tanzim edilen heyet raporları hükme elverişli olduğuna kanaat getirilmiştir.Davacı tarafça dava konusu poliçe hükümlerinin tek taraflı sigortacı tarafından hazırlanan hükümler olduğu, gerek Tüketici Kanunu gerekse Türk Borçlar Kanunu gereğince genel işlem koşulları içerdiği için davacı lehine yorumlanması gerektiği iddiası değerlendirildiğinde ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesinde sözleşme özgürlüğü başlığı altında bir sözleşmenin içeriğinin, sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almakla birlikte, bu kuralın istisnası TBK 27/1 fıkrasında ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilerek açıklanmıştır. Kanuni bir yetki söz konusu olmaksızın sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünün tek taraflı olarak kullanıldığı, bu doğrultuda taraflardan birinin sözleşme hükümlerini önceden kısmen veya tamamen belirlediği ve diğer tarafın da yalnızca bu sözleşmeyi yapıp yapmama yönünde karar verdiği sözleşmeler, iltihaki veya katılma sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır (Oğuzman, M.K/Öz, M.T.; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, c.1, 13. bası, İstanbul 2015, s.26; Reisoğlu, S.; Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. bası, İstanbul 2012, s.70). Bu tür sözleşmelerde sözleşmeyi düzenleyen tarafın, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak, karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri ise genel işlem koşuludur. Genel işlem koşulları TBK’nın 20 ila 25.maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı tarafça poliçe hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu iddia edilmiş ise de poliçede hangi işlemlerin teminat kapsamında olduğu tablo halinde ve açıklamalarla belirtilmiştir. Ayakta tedavi ile ileri tanı yöntemleri ve tıbbi gözlem-tedavi teminatı ise isteğe bağlı teminatlar başlığı altında düzenlemiştir. Poliçe düzenlendiği sırada teminat kapsamının sigortalının talebi doğrultusunda, isteğe bağlı teminatların da poliçe kapsamına dahil edilmesi suretiyle genişletilmesi mümkün olup, açık olan poliçe hükümlerine rağmen bu yönde bir talebi olmamasına karşın, poliçe hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu ileri sürülerek, poliçe kapsamında olmayan bir teminatın sigortalı lehine uygulanması gerektiği iddiası yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, İlk Derece Mahkemesince davanın reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince esasatan REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 85,60 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/01/2021