Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2022/1331 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1084
KARAR NO: 2022/1331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1191 Esas
KARAR NO: 2019/190
KARAR TARİHİ: 19/02/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Hizmetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının çevresel kirlenme, işçi sağlığı ve güvenliği konularında çevre ve şehircilik bakanlığınca akredite ve yetkili bir kuruluş olarak, uluslararası standartlara uygun ölçüm hizmeti vermekte olduğu, davalı taraftan gelen talep üzerine müvekkilince davalı işletmesine gidilerek partikül madde ölçümü ve VOC tayini işlemleri yapılarak fatura düzenlendiği, herhangi bir itiraza uğramayarak kesinlik kazandığı ancak icra takibine konu bakiye borcun borçlu şirket tarafından ödenmediği, faturaya konu işlem ve ölçümlerin veri bankasına online biçimde yollandığı bunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kayıtları ile sabit olduğu, müvekkil şirket tarafından tutulmuş olan ölçüm tutanağında davalı şirket personelinin de imzasının bulunduğunu alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının çevre izin belgesi için başlangıçta 1 yıl geçerli olan geçici faaliyet belgesi aldığı, sürenin bitimine 180 gün kala belge müracaatı için ilgili merciiye Baca emisyon ölçümlerinin yapılarak sisteme girilmesi gerektiği, müvekkili belirtilen hizmet için davacıdan aldığı teklif ile sözleşme yapıldığı, ancak davacı tarafından Emisyon Ölçümü’ne gelindiği ve ölçüm yapıldığı söylenmiş olmasına rağmen müvekkil şirkete ölçüm raporu süresi içerisinde ulaştırılmadığı, yapılan araştırma sonucunda davacı şirket tarafından ölçüm yapılmadığının anlaşıldığı, ölçüme gelindiği tarihte şirkette sekreter olan, imza ve temsil yetkisi olmayan …’e bir belge imzalatıldığı ve bu belgenin bir örneğinin şirkete bırakılmadığının tespit edildiği, ölçüm yapılmadığı belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “… hizmet sözleşmesinde hizmetin sözleşmeye uygun yerine getirildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir. Mahkememizce yapılan bilirkişi incelmesi ve müzakere cevaplarının, taraflar arasındaki ölçüme ilişkin hizmet kapsamında davacının ölçümleri yaptıktan sonra bu ölçümlere ilişkin bilgileri ilgili bakanlığın sitesine internet ortamında yüklemesi gerekmektedir. Her ne kadar davacı, davalı çalışanı olan … tarafından imzalanan tutanakla ölçüm yapıldığını ileri sürmüşse de, ölçüm hizmetine ilişkin verilerin ilgili bakanlık sitesine yüklenmediği, bu hizmetin davalı tarafından dava dışı şirketten alındığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının ölçüm hizmetini usulüne uygun şekilde yerine getirdiği kabul edilemez. Davacı tarafça düzenlenen faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğu, itiraz süresi geçtikten sonra iade faturası düzenlendiği anlaşılmıştır. Faturanın düzenlenmiş olması ve bu faturanın davalıya teslim edilmiş olması verilen hizmetin resmi bir makamın sicilinde kayıtlı olduğu gözetildiğinde hizmetin verildiğine karine teşkil etmez. Faturaya süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması TTK’nin 21. maddesinde fatura içeriğinin kabulü anlamındadır. Fatura içeriğindeki ibareler ilgili mevzuatta düzenlendiği üzere fiyat, birim fiyat vb. hususlardadır. Kısaca fatura hizmetin verildiğine veya malın teslim edildiğine delil olabilecek belgelerden olmayıp, davacının edimini yerine getirmediğinin ilgili bakanlığın yazısından anlaşıldığından sabit görülmeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından T.C. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden çevre izni başvurusu için danışmanlık yapan … firması tarafından sisteme sunulan … firmasına ait baca emisyonları raporu değerlerinin yazılı olacak şekilde talep edilmesi gerektiğini, … firmasının ölçümlerinin değerinin hangi mertebede olduğunun dosyaya sunulan raporlardan anlaşılmadığı, dosyaya ölçüm değerleri ile mevcut izin verilen sınır değerleri açıklayan raporun talep edilerek bilirkişi raporunun açıklanması için bilirkişi heyetine verilmesinin gerekli olduğu, … Firmasından alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulan raporların karşılaştırılması gerektiğini, davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmediğini hal böyleyken bilirkişi raporunun karara esas alınarak taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davacı şirket tarafından, yapılan işlere karşılık düzenlenen fatura bedelinin davalı şirket tarafından ödenmesi talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafından Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında 10.690,80 TL asıl alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin 31/10/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından 07/11/2017 tarihinde itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, davanın İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.Takibe konu edilen 10.04.2017 tarih ve … seri numaralı faturanın davacı tarafça partikul madde ölçümü, VOC tayini açıklamasıyla düzenlendiği ve 10.690 TL bedelli olduğu anlaşılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, Laboratuvar, Ölçüm ve İzleme Dairesi Başkanlığı tarafından davacı laboratuvar şirketinin 91765 ölçümü numaralı ölçümü bilgileri belgesinde, davalı şirketin … mahallesi … mevki … Sitesi … blok …yol no. … adresindeki tesise ilişkin olarak proses bacası 6 ile ilgili emisyon ölçüm bilgilerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. İşbu ölçüm bilgileri belgesinde başlangıç tarihi 05.04.2017, ölçümü saati 10.00 ve bitiş tarihi 06.04.2017 olarak belirtilmektedir. Yukarıda belirtilen ölçümü bilgileri belgesine istinaden düzenlenen ve imzalı ölçüm tutanağında 05 -06.04.2017 tarihinde ve 10.00 ile 18.30 saatleri arasında davacı şirket tarafından davalı şirketin firmasında emisyon ölçümleri yapıldığı, ölçülen parametreler ve nokta sayısı belirtilmekte olup firma yetkilisi kısmında … isminin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan cevap da içerisinde davacı firmanın süresi içerisinde emisyon ölçüm raporunda davacı şirkete ulaştırmadığı, yapılan araştırmada da ölçümün yapılmadığının tespit edildiği ve ölçüme gelindiği tarihte davalı şirkette sekreter olarak çalıştığı belirtilen dava dışı …’e bir belge imzalatıldığı, zamanda ölçüm yapılamaması nedeniyle bir başka ölçüm şirketi olan dava dışı … firmasıyla anlaşıldığı, bu şirket tarafından emisyon ölçümleri yapıldığı belirtilmiş olup cevap dilekçesi içinde dava dışı şirket tarafından davalı taraf adına düzenlenen 21.08.2017 tarih … seri numaralı ve 10.690, 80 TL bedelle baca emisyon ölçümü faturası ile davalı şirket ve dava dışı işbu şirket tarafından düzenlenen 24.11.2014 tarihli sözleşmenin bir örneği sunulmuştur. Çevre Mühendisi, B sınıfı İş güvenliği uzmanı ve E. Öğretim Görevlisi’nden oluşan bir kişi heyetince düzenlenen 02.10.2018 tarihli raporda özetle: davacı şirketin faaliyet adresinin Trabzon olması nedeniyle ticari defterlerinde incelenemediği, davalı tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcunun bulunmadığının tespit edildiği, takip dosyasına konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ölçümü sonucunda oluşturulan raporun süresi içerisinde teslim edilmediğini iddia edildiği ve bu doğrultuda 18.07.2017 tarihli 10.690,80 TL tutarlı iade faturasının düzenlendiği, ancak işbu iade faturasının 8 günlük fatura itiraz süresinden sonra düzenlendiği, davacı tarafın ölçüm raporlarının talep edilmesi gerektiği ve sonucuna göre nihai yönde görüş belirtilebileceği görüş ve tespitinde bulunulmuştur.Mahkemece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı tarafça davalıya partikül madde ölçümü ve VOC hizmeti verildiğine dair bakanlık kayıtları talep edilmiş ve verilen cevabı yazıda bakanlık yetkilendirilen çevre laboratuvarlarının, tesislerde çevre mevzuatı çerçevesinde yapacakları emisyon, imisyon, gürültü ve titreşim kapsamlarındaki ölçümlere ilişkin planladıkları için tarihlerini elektronik ortamda ”ölçüm yönetim giriş paneli”ne giriş yaparak bakanlığa bilgi verildiği, bu kapsamda yapılan incelemede davacı şirket tarafından 05.04.2017 tarihinde davalı şirkette toz ölçümü ve VOC ölçümü için panele giriş yapıldığı ancak söz konusu ölçmeye dair davacı firmaya ait herhangi bir emisyon ölçüm raporunun İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sunulmadığı belirtilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda fatura konusu hizmetin verildiğini veya teslim edildiğine delil olabilecek bir belge sunulmadığı belirtilerek davacının edimini yerine getirilmediğinden bahisle davanın reddine dair karar verilmiş olup, davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Uyuşmazlık; taraflar arasında baca emisyon ölçümü için yapılan sözleşmenin davacı tarafından yerine getirilip, emisyon ölçüm raporunun süresi içerisinde davacı tarafından davalıya teslim edilip edilmediğine ilişkindir.Davaya konu uyuşmazlıkta davalı tarafça düzenlenen iade faturasının bilirkişi heyetince yapılan bir tespit sonucunda yani 8 günlük fatura itiraz süresinden sonra düzenlendiği tespit edilmiştir. Bu haliyle ispat yükü açısından inceleme yapılması gerekmektedir. Emsal nitelikteki Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı ilamında ”… Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nin 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nin 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)” belirtilmektedir. İş bu nedenle uyuşmazlığa konu hizmetin verilmediği iddiasının davalı şirketin her türlü delille ispat etmekle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır. 10.09.2014 tarih ve 29115 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği’nin incelenmesinde;Çevre izni veya çevre izin ve lisansına başvuruya ilişkin 7. Maddesinde; – (1) Çevre izni veya çevre izin ve lisans başvurusu, Ek-1 listesinde yer alan işletmeler için çevre danışmanlık firmaları ya da çevre yönetim birimi tarafından, Ek-2 listesinde yer alan işletmeler için çevre danışmanlık firmaları, çevre yönetim birimi veya tesiste istihdam edilen çevre görevlisi tarafından yapılır.(2) Bu Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmeler için geçici faaliyet belgesi, çevre izni veya çevre izin ve lisansı başvurusu elektronik veya mobil imza ile elektronik ortamda yetkili merciye yapılır.(3) Bu Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sinde yer alan işletmelerin başvurularında, Ek-3A, Ek-3B ve Ek-3C’de belirtilen bilgi, belge ve raporların sunulması zorunludur.(4) Başvurunun yetkili mercilere yapılmasından sonuçlanmasına kadar olan süreç içerisinde sunulan bilgi, belge ve raporların doğruluğu, mevzuata uygunluğu ve doğacak hukuki sonuçlar konusunda işletmeci ve işlemlerin hizmet satın alımı yoluyla gerçekleştirilmesi durumunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firması sorumludur. 11. maddesinde; ”İşletmelerin, Geçici Faaliyet Belgesi alınmasından itibaren yüz seksen takvim günü içerisinde EK-3C’de belirtilen bilgi, belge ve raporlar ile birlikte Çevre İzni veya Çevre İzin ve Lisansına başvuru yapması zorunludur. Başvuru, yetkili merci tarafından altmış takvim günü içerisinde değerlendirilir. Yapılan değerlendirme sonucunda, başvuruda herhangi bir bilgi, belge, ölçüm, analiz sonuçları veya raporlarda eksiklik bulunması halinde, bu eksiklikler başvuru sahibine bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren eksikliklerin doksan takvim günü içinde tamamlanarak yetkili mercie sunulması zorunludur. Başvuru yetkili merci tarafından yapılan değerlendirme sonucunda bilgi ve belgelerle birlikte ölçüm, analiz sonuçları ve raporların uygun bulunması durumunda Çevre İzni veya Çevre İzin ve Lisans Belgesi düzenlenir.” hükümleri yer almaktadır. Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğin 7. maddesinin 3. fıkrası söz konusu hizmete ilişkin verilerin Bakanlığın ilgili sitesine yüklenmesi gerektiğini açıkça belirttiğinden davacı taraf dava dilekçesinde her ne kadar ilgili tüm işlemlerin online biçimde yollandığını, bunun Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı kayıtlarıyla sabit olduğunu ileri sürülmüş ise de; faturanın düzenlemiş olması ve bu faturanın davalıya teslim edilmiş olması hizmetin verildiğine karine teşkil edemeyeceği, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafça, davacının hizmeti vermediği yönündeki iddiasının ispatlandığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/11/2022